Bayan Vedia Rıza ve Saz Arkadaşları Mikrofon Başında BR oğaza hâkim tepelerin birin: de muhteşem bir köşk... Ve n yine boğaza hikim nefis Mehtaplr bir gece. Gi şığı altında renkleri- ne sinen büyü.. Bahçenin ortasın- da suları inci gibi fışkıran fıskiye. Berrak gökyüzü ve pırıl pırıl yıldız lar, Her esişi gönüller açan, gönül“ ar fısıldayan rüzgâr. Ve bü tün bu muhite can yeren, bütün bu > muhitin her man- alan, hayata hız, öz ve ilham iz günlerin unutulmaz 1& Şiire benziyen bu sözleri bana eten ve bütün bu m züâmün önüne getiren, gözü canlandıran nedir? r! Ve bu sesin sahi- Vodia Rıza, gerçi müstear bir i- simdir. Bunu ancak tesadüfen an- ladım. Fakat bu müstear isim, & in asl İsmini unuttu zanmışi cak derecede şöhret | L O kadar ki sahibi, e anıldığı, dostlari tarafından çağırıldığ kiydedilecek olursa onu görmiyen ve tanımıyan, fakat seve seve din- yen binlerce hayranı, o mü: $emi özlyecekler, arıyacaklar ve is eklerdir, ile levhalar ibda eğen Ve- Riza, İstanbul radyosu un en İYİ tanıdığı sima- lar arasındadır. Kendisi radyo y dızlarımızın en eskilerinden sayılır. Fakat bueskililk, insanı yıpratan insten değil, Bilâk dıran bir istihale, Vedia Rıza, sa- matin sonsuz yolunda dalma iler- li ni muvaffakıyet- lerle hayatını daima zenginleştiren bir sanatkâr. O, yalnız sönmiyen değil, ışığı her gün daha göz ka- ıcı bir kudret kazânan yıldız , ve dır. Onu ilk gördüğünüz zaman her geyden önce şu hiikmü verirsiniz; — Son derece vakur bir Bayan! Bu hükmünüzda aldanmamişsı swdır. Çünkü Vedin Rızanın, yürü yüşlinde, duruşunda, giyinişinde, ında ve hele okuyuşunda b n fazla vakar ve ciddiyet hâkimdir, Sesinin güzelliği ve genç Viği, bu güzellikle gençlik zenginliği konuşu ve vakarı üzerinde ittifak vardır. Onu bir lâhza için mikrofonun ve Motalarınm önlinde bırakarak arka n başta, alnının genişliğinde ve parıltısında sanetin bü k bakış- E «in gururunu taşıyan ve ta kibirli, titiz bir adamla karşılaş t mız hissini veren kemenge 1 di Kemal 1! Fakat işbaşmda ten mağrur, hakikaten ki. titiz görünen; larile insanı âr Ysiki üstadı ax, dünyanın eb müt ta korkuta; işbaşmdan ) adamıdır. vuku sarma karşi ikimiyet, sanat âlemi ni elemanlar vermek ve yen ıtlar keşfetmek yolunda gös- isabet, üstadı Bayılamıyacak meziyetlerinin ân- Sak birkacıdır. Bence Kemal Niya- #İNİN en önemli mez Sstig tor; kolay kolay daima da- şan se enem ve vee ee ee eme; j YAZAN: i Ömer Rıza İ DOĞRUL ha yükseğe, ve daha « tatmin edilmez İştiy: tanımaz incizabıdır. Bu ta boş vakitlerini, viyole kudretli olduğu- nu göstenmiye yetişir. gun ve ne derece dm yanıbaşmda radyo- müsün hemen her saz tile beraber muhakkak göreceğini asil sima, Kânun tistadı Vecihedi Onu Türk musikisi heyeti içinde an vw için burada bir tek cep. lata i hesi ile iktifa edeceğim. ki saz üstatlarmdan mü ; heyetin kendine mah Bayan Veci he bütün bu üslüpleri, tavırları, cda lârr ve hususiyeterli kendi Sanatin. de eritmiş, kendi unu bütün ülslüplara uygunlas ırmak imkârmı bulmuştur. Bu yüzden onu bütün rile beraber görürsünüz, onu, onun saz heye Ve hiç bir saz heyet da hiç bir saz heyetini yadırgamı. yacağına emi olabilirsiniz. Yalnız bir şartla; Sez heyetinin üstatlar. dan müteşekkil olmasi. ecihenin yanı başmda parlak bir yıldız daha: Ut üstadı Cevdet Kozan Cevdet, hakikaten tipik bir sa- matkârdır. Kendisi yalnız ut çıl- maz, utu yapar da,. Çünkü üstat, boş vakit buldukça, sanat ihtirası. nı, musiki âletleri yapmakla da tat mine çalışır. Onun tam bir hüner. nin bir marangozha- neden farkeız olduğunu, ona çok ya kın birin işitmiştim. Fakat sa. nat ihtirasınm nezahetine bakın ki bini, sanat kültürünü yaymağa met eden vasıtaları da çoğaltmı ya sevkediyor ve Cevdet, bu saye- iki kat hizmet ederek iki de, sanat bira sma kadehlerini kendi elleri- 16 köpürte köpürte doldurup İçmek te ılırlarmış, Birayı seven- ler fıçıdan bu şekilde içerek zevk alırlar da Üzüm suyu içenler ne di- ve ayni zevki tatmasmler *., Sanat- k i düşünmüş, ve izin yet muvaffak olmuş Fıçıyı ben de görmeseydim snbur, k mence ve saire gibi has- ş musiki âletleri yapan elin Ü- züm suyuna mahsvwa bir pabi ine kolay kolay inanamazdım vdet bu minimini fıçıyı bir © gün aktör Hâzrma göster- miş, Hazımcık, fıçıyr © mis ki Cevdet te bunca zahmetin bu eserini, ona hediye edivermiş Ve Cevdetin £'çı imalindeki muvaf- fakıyeti üzerine ondan bu fıçı ie bir ziv ümidi bo- kane sev. şa gitmiş O zaman, Hazım Cevdeti hski- katen sevdiğine mi, yoksa Cevde tn Hüzıma canden bağlı oldu - ğuna mı İnanmak pek te kestirememiştim. Türk musikisine hem sazile, hem 4 hizmet eden b saz İmalile iki değerli üstat ha bünerli, zeki ve siyedir Demin mikrofon başında bıraktı” ğımız Vedia Rıza, sesi mehtaplı gecelerini, en kudretli re# samı kıskandıracak bedialarla le” ha levha canlandırıyor. Ve yine #* sile insanı bugünkü yasından uzak laştırarak gençliğinin ilk doğduğu mesut günlere kavuşturuyor. Ve Dİ hayet sesile Boğazın havasını VE büyüsünü yaşatıyor. Dünyanın En Çok Para Kazanan Genç Kızı I e y - 16 yaşındaki genç ve dilber artist Deanna Durbin Bundan bir sene evvel z 5 Durbin kimsenin bilmediği, güzel “ hoppa bir kırcağızdı. 16 yaşında idi, | Geçer İp şendi, şuhtu ve sevimliydi. n Sene ber nasılsa 1921 yılında doğ muş olduğu Kanada toprakların bir sinemacıyla tanıştı ve bir çevirdi. Bih lar. Ankarada İlk Günü Dennna | dâ Amerikanın en popüler ve meşhur Yıldızlarından yaptı. lik filmini yap- tığı şirket hemen bu güzel kızın kon tratırı yenilemiş ve kendisine haf tada 5000 dolar vermeği taahhüt et miş bulunuyor. Bugün Deauna #yd8 45000 dolar kazarcnakta ve bütün kazanç rekorlarını kırmış bulunmak tadır, İaslanı Yaralıyan Manda (0) ük (TAN) Dodurga naht #lı Erenköyünde Hüseyin oğ lu Tsmailin mandası Korucu Osman Aslanı sağ kalçasmdan yaralamıştır. Korucu buraya getirilip tedavi atma alınmıştır. da film m GÜNÜN HAÂDİSELERİNDEN FİLMLER Aziz misafirimiz, dost ve müttefik Yunanistanın Başvekili General Metaksas dört gündenberi memleketimizin kıymetli misafiridir. Pazartesi günü İstanbula şeref veren muhterem misafirimiz o akşam Ankaraya gittiler ve salı sabahı hükümet üklerimiz tarafından hararetle karşılandı- General metaksas Ankarada Devlet Reisi tarafından ka- bul edildi, hükümet ricaline ziyaretler yaptı ve bu ziyaretler Buradaki resimler, sıra ile, General Metaksas'ın merkezimizde bü iade edildi. Ankaradaki ilk gününü canlandırıyor: . G. Metaksasın e Vekâletini ve... Daha sonra Genel Kurmay Başkanımızı ziyaret ettiler. m — gr e MM külrlar, resmi un Yıp eşeğini ?aaaaz Ankara mektubu: Pemmmanimen Ferace Hulyası Taşıyanlar | Ankarada Bir Yabancı, Bir Köylüden Yaman Bir Ders Aldı Ankara, 19 (Tan muhabirinden) — Memleketimizi zi ret eden ecnebile- ayırmak mümkündür, Bir kısmı dostturlar; yeni Türkiy görmek için gelmişlerdir. Hüsnü ni. yetleri vardır, bizi severler ve mem- leketlerine döndükleri zaman da iy taraflarımızı anlatır; müspet görüş lerini naklederler. Bir kısmı g eldir. Memleketine gidinee de yeni Türkiyeyi, Kem İleri hamlelerini, $ karamızı anlatan leket arasmda dost sis ederler, Her sene de memleketimiz bakkmdı serler bu grupa dahil dost ecnebi samimi fikir ve kanaatlerinin » lüdür, Ikinci kısma gelince: B | kaklarımızda gezdikleri İde, bucakta süfli kıyafet arıyan, fernceli kadınlar ler, afyonlu çubuklar tahayy kimselerdir. Bu | timize uzakta olduğu kadar | dol Le» tesi sğlnin An « ?a iki mem- sıkan & rin içimizde Arı zamanda da yabancıdır. lar. Görüşleri daima menf | tir. Gelirler, otellerimizde , mistik gönlerce nakamlarımızı ziyse fakat kafalarına hir «ere yerleştirdikleri o kötü zihniyeti sik meden giderler. ret ederi Bu ikinci grupa dahil bulu nebilerde bir hastalık vardır. köylüsünü ç şıda, pazardu yaknlar ranmda veya resmini alırlar, Sokakta d miz çocukları görmemezlik* r de, bir fakir yavruyu y Kirli elbi perişan hal i fotoğrafını alı uza memlekiği lerinle dönürlür. ve: : yamalı etiigiii Türk köy! teren resmi teşhir eder, İ dedikleri budur, hâlâ g tulamamış,, diye menfi İ yaparlar. Matbuat Umum Müdürlüğü bu kas İra gözlüklü yahan e yanyana RöS e vie likten kur. propaganda rin müclele » den geri durmsmaktadır. Zabıta da bu hususta cidden takdire değer bir hassasiyetle hareket etmektedir. Buna bir misal İster misiniz” Ankaranm eti kalabalık bir yerme de, Ulus meydanının bir köşesinde 35 yaşlarında bir köylü ile ecnebi oldüs ğu anlaşılan bir zat biribirlerinn söz lerini anlayamadıkları için el ko! ipa retlerile münakaşa ederken gördüm, Yı ü, hâdize yi etrafındakilere söyle anlatıyorduz «— Ben bir larına yaklaştım. Kö; la Uz - Lu deresinde * bip çeşmede hayvanı suluyordum. Bir da arkama dönünce baktım ki (ecne göstererek) bu sdam resmimi cek » mek ister ve zannedersem çekti, Hal buki ben razı değilim Köylüye: — Peki, dedim, şimdi ne yapmak istiyorsun. Çektise çekmiştir: — Ne yanacarım di, polise has ber vereceğim. Bu adamı götürsün, mükinesindeki resimlere baksınlar, Benim resmimi, eğer benimki gibi daha varsa onları, yırtsı nu istiyorum Ecnebiye, o köylünün “ransızca anlattım: ar, Ben bu dedikk — Hayır, de dim, Çekmek iste du. Tam o sırada bir Polis bu sözlere te alâkadar oldu. yı, İş Bankasına kadar davet etti ve bans kada makineden filmi çıkarttırarak muayeneden geçirdi. Anlaşıldığına göre hakikaten yabancı resim çek © mek istemiş, fakat köylü isin derhgi n, film bozulmug, durulması lâzım eşkil etmej ekme ender ole gelen bir misal ç edir, Bi- zi dost gözü ile g bancılara bax gımızın Üstün var, gelsinler, gezsinler, resim alsınlar ve yalniz doğruyu söylesinler, şir. M.Z