Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
NT -— DAVA GÖRÜLÜRKEN - Bir Kelimenin Yanlış Anlaşılması Yüzünden İşlenen Meşhut Suç Dün Asliye Altmcı Hukuk mahkemesinde bir kelimenin yanlış anlaşılması ve bili T EeR . $ yü bir meşhut suç işlenmiştir. Davanın başlangıcı yedi sene evveline kadar çıkmak- tadır. İhtilâstan Suçlu Bir Veznedar Pendik Belediyesinde ihtilâs yap - tıkları iddia edilen tahsildar Yahya ile Şefik geçenlerde ağır ceza mahke mesinde mahküm olmuşlardı. Bu suç ta alâkası bulunan veznedar Hasan Rıza ortadan kaybolduğu için muha- kemesi muvakkaten tatil edilmişti. Hasan Rıza geçenlerde yakalanmış, dün, mevkuf olarak muhakemesine devam edilmiştir. Hasan Rıza: — Ben orada ücretli bir kâtip idim, Bana veznedarlık yaptırdılar. Bu gay rikanuni idi. Demiş ve mahkemeye u- zun bir istida vererek Pendik beledi- yesinden bazı şeylerin sorulmasımı is temiştir. İstanbul Belediye Reisliğinden mah kemeye gelen bir tezkerede bu gibi memurların bin, iki bin kuruşluk gay rimenkul ipotek edilmek şartile vez- nedarlıkta kullanıldıkları bildiriliyor. du. Suçlu kendisinden böyle bir ipo- tek istenmediğini söylemiş, muhake- me şahitlerin çağırılması için talik edilmiştir. A KA e Gazeteler Arasındaki Dava Haber gazetesi tarafımdan Cumhu - riyet gazetesi aleyhine açılan resim ve yazı intihali davasıma dün de as- liye üçüncü ceza mahkemesinde de- vam edilmiştir. Cumhuriyet gazetesi tarafından gösterilen iki müdafaa şa- — hidi ile foto muhabiri Cemal dinlen- — dikten sonra müddeiumumi geçen cel sede dinlenenlerin dün gelen şahitler le yüzleştirilmesini istemiştir. Mah- keme, müzakereye çekildikten sonra müddeijumuminin isteği gibi yüzleş - tirilmenin yapılması için muhakeme- yi talik etmiştir. Şimdiki vasfı da velayet'in kaldırılmasıdır. Cevat isminde bir genç, sekiz sene evvel Melâhat isminde bir kadınla ev lenme maksadile birleşmiş, bundan da bir kız çocukları olmuştur. Cevat nikâh yapmamış, sonra da Melâhat - ten ayrılmıştır. Melâhat yedi sene ev- vel mahkemeye müracaat ederek bir nesep davası açmış, Cevat ta çocuğu kabul etmiş ve nefaka vermiştir. Şim di Cevat nefaka vermemek için Me- lâhat aleyhine çocuğa bakmadığını ileri sürerek bir velâyetin nez'i dava- sı açmıştır. Dün bu davaya bakılırken, Melâ - hat tarafından gösterilen şahitler din ilendikten sonra Cevadın avukatı İs- mail Sıtkı söz almış, bir şahidin ifa- delerine itiraz ederek: — Bu şehadette fahiş bir hata var, demiştir. Melâhat buradaki fahiş kelimesini fahişe gibi anladığı için bağırmış: — Ağzını topla, bay avukat, ben fahişe değilim, demiştir. Bundan sonra da avukata dil teca vüzlerinde bulunduğu için adliye po lisi Refik hâdiseye el koymuş ve Me- lâhati meşhut suç müddeiumumili - ğine götürmüştür. Fakat, kadın müd deiumumilik koridorunda düşerek ba yılmıştır. Tabibiadil Enver Karan ka dıni tedavi etmiştir. Melâhat, aşağıya inerken merdivenlerde bir dahâ bayn mıştır. Sörgüsu ancak geç vakit yapı labilmiştir. Ezm e mş £ SKB Üç Seneye Mahküm Oldu Edirnekapı Rum mektebi müdür ve muallimi Yasef, imtihanda muvaf fak olamıyan bir talebeye sınıf ge - çirterek, mektebe hiç devam etmiyen bir çocuğa da diploma vermek su - çundan ağır ceza mahkemesinde 3 sene hapse mahküm olmuştur. ZAYI — İIstanbul İthalât Gümrü- ğünden almmış olan 51832 numara ve 28—5—37 tarihli beyanname kay- bolmuştur. Yenisi çıkarılacağından zayiin hükmü yoktur. Bovetes ve Baruh Bursadan Kaçan Bir Mahküm Bir ihtilâs suçundan mah- küm edilen Cevat isminde bir Bursa hapi: sinde iken kaçmış ve İstan- bula gelmiştir. Cevat, bura- da yakalanmış ve yerine gönderilmek üzere iken ken. disinde akıl hastalığı bulun- duğunu iddia ettiği Müddeiumumilik, k muayene ettirmiştir. Tabi- biadiller Cevatta bir hasta- lık — tesbit etmemişlerdir. Mahküm, bugün Bursaya gönderilecektir. Mektupla Harice Para Kaçıranlar Dün asliye üçüncü ceza mahkeme- sinde bir ihmal ve suiistimal devası neticelendirilmiştir. İddiaya göre De bali müstear nammı kullanan İsak Bahar adir bir tüccar kapalı mektup- larla harice para kaçırırken cürmü meşhut halinde yakalanmıştır. İstan bul posta baş müdür muavini Fevzi ile Galata başmemuru Fahri ve me- murlardan Ferdi, Niyazi, Abdullah memuriyet vazifelerini suiistimalden memurlardan Münir ile Bürhan da ihmalden suçlu olarak mahkemede bu lunmuşlardır. Müddeiumumi - Fehmi Çağıl iddiasını söyliyerek başmudur muavini Fevzi ile memur Ferdinin suçları sabit oduğu için kenldilerine ceza kanununun 240 ve 230 uncu mad delerine göre ceza verilmesini, diğer- lerinin de beraetini istemiştir. Muha- keme, karar için talik edilmiştir. Üğe e 6 | TAN * —— 21-10-937 BIR HAFTA1 IÇINDE Yalnız İLA DAM © KAMELYA ROMEO ve JULİET'in kazandığı bütün rekorları kırdı: iPEK v MELEK Kıymetli müdavimlerimizden (sayın halkımızdan aldığımız binlerce mektup, telgraf ve telefon üzerine i PE K sinemasımda daha birkaç gün uzatılmıştır. Dünyanın en büyük filmi... Maceralar KralıBUFFALO BiLL Dünyanın en büyük artisti GARY COOPER 'in JEAN — ARTHUR ile beraber çevirdiği şaheser. TÜRKÇE GÖZLÜ Pek yakınla SS A E2 A Y Sinemasında —a 5 —— Şaheserlerin Şaheseri Sinemelarmda 33,650 bilet kesilmiştir HACI TÜRKCE SÖZLÜ parçalarını ilâhi sesli URAT MeşhHur ŞeYH ŞamiL VakKası TOLSTOY'UN ŞAHESERİNDEN TURK SiNEMASINDA görenleri hayran ediyor. Garp musikisinin en güzel MARTHA EGGERTH'in SARAY KONSERI Büyük Fransızca filminde dinleyiniz. -— Yunan Sanatkârı Konserini Bu Akşam Veriyor Yunan milli konservatışvarı profe- sörlerinden Bayan Sofi Zafiropulos bu akşam saat 18,30 da Saray sinema sında bir konser verecektir. Sanatkâr Sofi Zafıropulos, daha 13 yaşımda iken Paristeki Ecol Normal de Musigue'ten diplomasını almış, Pa ris, Viyana, Berlinde yıllardanberi verdiği her konserde büyük muvaf- fakıyetler kazanmıştır. Bu akşamki konseri alâka ile beklenmektedir. LA Ce Tapu Muhafızları Arasında Tayinler Bir müddettenberi Ankarada Çan- kaya tapu sicil murafızlığında vekâ- leten çalışmakta olan İstanbul Kadı- köy sicil muhafızı Bay Yakup ora - Mülga Darülfünün müderrislerin- ı'iı;1 cîlâî[ı *vu!îlat Haş âgğfğşmbğğğ haddin Aker dün gece geriç denile- cek bir yaşta vefat etmiştir. Cena- zesi bugünkü perşembe günü öğle- daki vazifesini bitirerek dönmüş ve buradaki işine başlamıştır. Kadıköy SENE N,:ı'c"ı"ıın tapu sicil muhafız muavini Nafiz de THLEK terfian Eyüp tapu sicil muhafızlığına tayin edilmiştir. BEE SN P TESLARSERN İPEKFİLM $TÜDYOSUNDA ÇEVRİLMİŞTİR K Acıklı Bir Ölıim — |İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatroları OPERET KISMI DRAM KISMI Halkevi Çalışmaları Beyoğlu Halkevinden: Saat 20,30 da olduğundan evimizden ayrılacaktır. ——— Ertuğrul Sadi Tek | EİXATROSU e£ FERNAND GRAVEY'in NİNA PETROVNA'nn YALANI şaheserin ilk iraesi şerefine SENELİK İLK GALASINA koşacak halkın istiabına kâfi gelemiyecektir. Viy kamaştırıcı ve lüks ve ihtişam nümunesi bir vak'a .... Valsler memleketi Viyana .... Zevk, aşk ve eğlence memleketi Viyana ... İlâveten: FOX JURNAL,. yerlerinizi evvelden aldırmız. Evin Hanımefendisi Mükerrem olduğu için Seniha hiç lâfa karışmamayı tercih etimişti. Sözün neye va- racağını bekliyordu. Çok beklemedi. Yaşlı ve kupku- ru Çerkes karısı taemamen Mükerreme dönerek ko- nuştu: — Hanımefendi Hazretlerinin çok çok selâmları var efem. Kendileri biraz rahatsızlar da ondan gele- mediler, Üstünüze âfiyet biraz kırıklıkları var, Pek mühim bir mesele için teşrifinizi rica ediyorlar — Ne var acaba? — Vallahi bilemiyorum aslancığım. Sade “Aman, gimdi teşrif buyururlarsa çok minnettar olacağım. Pek mühim birşey görüşmek istiyorum.” buyurdu- lar. Mükerrem Senihaya döndü: — Gidelim değil mi? dedi. Bunu söyler ve Senihanın beraber gelmesini ister- ken belki de samimi idi, Fakat Seniha davetin Nuri- yeden değil oğlundan gelmesi ve Mükerremle Nüz- hetin kimbilir ne suretle anlaşıp bu işi tertip etmele- ri ihtimalini düşündü. Böyle olmasa ve Mükerremin hiç birşeyden haberi bulunmasa bile Nüzhet annesi- nin ismini âlet ederek genç kadını bir tuzağa düşür- mek üzere de çağırtabilirdi. Ve kendisine öyle geldi ki, Mükerrem beraber gitmeyi teklif ettiği zaman Ruyidilin yüzünd. iyetsizliğin, hattâ endişe- nin pek açık alâmetleri belirmişti. Hem bunların hiç biri olmasa ve davet hakikaten Nuriyeden gelse de çağırılan kendisi değildi ki! Mükerremin peşine takı larak gitmek hakikaten zelil birşey olurdu. — Beni mazur gör cicim. Pek fazla işim var, dedi.. Öteki ısrar etti: — Sokağa çıkmamızı sofrada sen kendin teklif et- tin, Şimdi de işim var, gidemem diyorsun. — Vallahi teklif ettiğim zaman bir yol arkadaşın yoktu. Halbuki #imdi Ruyidil kalfa geldi. Binaena- leyh bana hacet kalmadı. Dönerken de konaktan bir , d aei h DAalzaa Bdi AXİNI G İL. ili$ KI SIK NAHİD:SİRR/ — 22 — uşak alırsın. Seste kati bir eda vardı. Artık Mükerrem daha faz la ısrar etmedi. Kendisini Ruyidil ile belki istemiye is temiye yalnız bırakarak, hazırlanmak üzere yukarı gıktı. XVI Genç kadın yatak odasında yüzünün hafif makya- ji belirsiz bir surette tazeledikten sonra saçlarını bir eşarpla örtmüş, sırtına kalın spor mantosunu gi- yip aşağı inmişti. Ruyidil odada, fakat ayakta, çık- maya hazır duruyordu. Mükerrem: — Gidelim kalfa, dedi, Sonra, işinden başını yeni kaldıran görümcesine dönerek ve onunla gözgöze gelmekten birden çekinerek: — Allaha ısmarladık, diye ilâve etti: — Güle güle. Aman yürürken dikkat et, düşmi- yesin. — Baston alacağım. Senihanın tavsiyesi hakikaten yerinde bir tavsiye idi. Çünkü her taraf buz tutmuştu ve hele inişler müthiş kayıyordu. Soğuksu mahallesine, Nuriyenin evine yaklaştıkça Mükerremin yüreğindeki çarpıntı artmıya başladı. Bu çağırılışta acaba bir hile, bir dü- zen yok muydu? Ya bu bir tuzaksa, ya evde sade Nüzheti bulursa ne yapacaktı? Ve bütün vücudünü keskin ve garip, lâkin hiç ıstırap vermiyen bir ür- perme sarıyor, yanında ve biraz gerisinde giden ka- dınla konuşmayı münasip bulduğu halde de buna mu Sttt KĞK e l l lli ddi bi d G ddd e vaffak olamıyordu. Evin kapısıma vardıkları zaman Ruyidil zili çal- madı. Koynundan bir anahtar çıkararak: — Anahtar aldım. Kızların da, ahçı ile uşağın da kulakları âdeta sağır. Bu soğukta altı saat beklemek tense! diye söylene söylene kapıyı açtı. Hürmetle ge- ri çekilerek: — Büyurun efeem, dedi, Mükeremin girmesini bek ledi. Ve birden genç kadının içine, ginmemek, dönüp git mek, oradan kaçmak arzuları geldi. Lâkin bu arzu- lar, hareketlerine ve kararlarına hükmedecek kadar değildi. Daha Nüzhet onu ilk defa olarak dansa Ça- gırdığı Zaman da kalkmamak istemiş, lâkin kalkma- mayı kendi düşünürken vücudü yükselerek Nüzhetin kollarma gitmişti. Ayni ikilik içinde ve bu ikilikte yi ne uzviyeti hâkim kalarak içeri girdi. Varlığında ge- çen bu mücadeleyi Ruyidil herhalde farkedememişti Iki kadın, yine önde Mükerrem ve biraz geriden Ruyidil, hiç bir tarafından hiç bir ses gelmiyen bü- yük evin kızıl ve kalım bir halı serili merdivenlerini beraber çıktılar, Kendisini eski halayık orta kattaki içiçe üç salonun sondaki en ufağına sokmuştu. Dudaklarında birden bire tuhaf bir tebessümle: “— Hanımefendiye teşrifinizi arzedeyim, arsla- nım.” diyerek ayrıldı, Mükerremin alınıp yalnız bırakıldığ t bu salonun per NŞN olup büyük Avusturya yıldızı yin Nişantaşında Süleyman Nazif Saat 20,30 da (AKSARAY) da sokak 52 No.lu evinden kaldırıla-| İNTİKAM MAÇI BU GECE caktır. Mevlâ rahmet eyleye. 3 perde 2 tablo HAMLET Bu Akşam S AR A Y Sinemasında en son, en büyük ve en güzel filmi ile beraber İSA MİRANDA oynadığı göz deleri inikti, yerin ufaklığına nisbetle çok büyük o- lan soba da pek fazla yakıldığı için ortalıkta âdeta hamam sıcaklığı hüküm sürüyordu.. Ve hesapsız yastıklarla süslenmiş ve odayı yarı kaplamış çok ge- niş bir sedir, bu fazla sıcak odada yarı çıplak iki vü- cudün muhteris sarılmalarını, sonra bitkin uzanışla- rını bekliyor gibiydi, Bir kenarda da likör takımları, şekerleme ve çukulata ile dolu tabaklar vardı. Hal- buki Nuriye misafirlerle bulunduğu zaman böyle şey, ler ancak emrettiği zaman meydana çıkar, merasim- le istenilir ve merasimle getirilirdi. Kapıya yaklaşan ayak sesleri, kapı tokmağının ya vaşça çevrilişi. Ve birden Mükerrem karşısında Nüz- heti gördü. Beyaz göğsünü yarı açık gösteren düz beyaz ipek- ten bir pijama giymişti. Çıplak ayaklarında kızıl renkte terlikler vardı. Bu kıyafetle Mükerremin kar» şsma çıktığı halde asla özür dilemedi. Kapıyı ka- payıp bir dakika ilerilemeden, hiç kımılramadan dur du. Dudaklarında biraz müstehzi bir gülümseme var- dı, ve “işte avucumdasın!” mânasını taşıyan bir ba- kışla genç kadıma bakıyordu. Mükerrem ayak sesini duyar duymaz kapıya dön- müş ve beklemişti. Bir an için ummuştu ki gelen mutlaka Nuriyedir. Ve Nüzhet karşsısına çıkınca sert sandığı, sert olmasını istediği, fakat sadece ürperen ve titreyen bir sesle: — Nüzhet Bey, anneniz nerede? diye sorabildi. O, dudaklarında hep o tuhaf gülümseme ile yak- laştı: — Annem dışarı çıktı. Ben de fırsattan bu suret- le istifade ettim. Sizi o kadar göreceğim gelmişti ki! Böyle bir buçuk saat başbaşa kalmanın pek hoş ola- cağını düşündüm, Umarım ki darılmadınız. Fakat acaba gelecek mi gelmiyecek mi diye çok merak edi- yordum! (Arkası var) ! | künüdikkirüi _J Evimizin Ar şubesi komite üyesin- den Bay Müfit Hasan İmşir Ankara Riyaseticümhur orkestrasma tayin Bu arkadaş evimizin Tepebaşında- ki merkez binasında 23-10-37 cumar- Könser Veresektirimeı 2tdahimaa