——— — 21.-10-937 TAN Gündelik Gazete DG el BAŞMUHARRIRI Ahmet Emin YALMAN TAN'ın hedefi: Haberde, fi> kirde, her şeyde temiz, dü- rüst, samimi olmak, kariin gazetesi olmıya çalışmaktır. GÜNÜN MESELELERİ Vatandaşların Hayatına Karşı Gösterilen Hassasiyet Midye sahillerinde kayalara düşen ve orada günlerdenberi açlıkla, su- suzlukla, ölümle pençeleşen beş on yurttaşm vaziyeti karşısında hükü- metin duyduğu hassasiyet bilkassa kayde şayamdır. Celâ! Bayar, bu kazazedelere yal- nız karadan ve denizden yardıma koşmakla iktifa edilmiyerek tayyare ile havadan da erzak ve saire gönde- rilmesini emrediyor, Derhal Veşilköy- den uçurulam tayyare bu zavallılara ekmek, battaniye vesaire götürüyor. Dünya ile alâkaları ve temasları ke- silen bu vatandaşların havadam ge- len bu yardım karşısında duydukları heyecan ve sevinci tasavvur edebilir- Siniz, Türk vatandaşımın hayatına hükü- metçe nekadar kudsi ehenimiyet Ve- rildiğini gösteren bu misal, hizi de oradaki yurttaşlar kadar sevindir- miş ve heyecana düşürmüştür. Dünyanm neresinde olursa — olsun İngiliz, her yerde hükümetinin hima- yekâr elinin başı üzerinde bulumdu- ğunu bilir ve bu ona büyük bir grur Ve emniyet verir. Türk yurttaşı da her yerde ve her zaman hükümetinin koruyucu elini bulacağına emin olabilir. Bu emniyet, bir yurttaş için saadetin en büyüğü- c Londrada Oynanan Komedya Londrada, bütüm dünyanın gözü önürde büyük bir komedya oynanı- yor. Sahne, İngiltere Hariciye Nezareti- dir, Birinci perdede sahneye çıkanlar 27 devlet'n murahhaslarıdır, Mevzu, Ispanyada bulunan yabancı gönüllü- lerin çekilmesi meselesidir. Fransa gerek hükümetçiler, gerek Ssiler nezdinde buluman yabancı kuv- vetlerin çekilmesini teklif etmiştir. İngiliz Hariciye Nazırı: — Bu defa da kati bir neticeye va- Tılmazsa bazı devletlerin sabrı tüke- hebilir ve bu sabrı tükenecek devletle Tin hareketlerinde serbestilerini al- Malarma artık itiraz edemeyiz, diyor. Yani, Italya bu defa da İspanyada- ki askerlerini geri çekmezse Fransa- D sabrı tükenebilir. O vakit Fransa Prene hududunu açıp — İspanyaya Serbestçe yardım edebilir. Bu yardı- Ma da biz artık ses çıkarmayız, de- Mek istiyor, Bu işi beraber yaparız, ;Um de sabrımız tükenebilir, demi- Or, Fransa aptal mı? Tek başına böy- le bir maceraya atılabilir mi? Ingil- tereden ayrılmıya katlanabilir mi? Süphesiz, hayır. Bu sebeple Mister Eden'in sözleri: — Siz bildiğinizi yapım, biz İngiliz Menfaatine doğrudan doğruya do- funmadıkça ses çıkarmıyacağız, mâ- Tasına Vaziyet böylece aydınlanımca İtalya, tokrlthımıtııtııııyılııg.lıyııı-.omı,yı Derlekna t0i müsolekee giknrürak ti “akereyi uğatmıya çalışıyor. Nihayet “ihiri kurtarmak için şöyle bir teklif Yapması muhtemeldir: — Siz iki tarafın da muharip sıfa- %'Mnmk için gönüllülerin çekil- ha başlamasını istiyorsumuz, değil Bön Peki... Iki taraf ta ayni zamanda Üllüleri iadeye başlasın. tatış'irde muvafık görünen bu teklif Ücfa tta şu şekli alacaktır: Ya bu Franco gönüllülerin kendi em- » e nkara, 20 (Başmuharririmizden) — Yeniçeriler, şirret- lik etmek ve bir adamı susturmak istedikleri zaman (Dine sebbetti) diye yaygarayı basarlarmış. Türk gazeteleri arasında eskidenberi derebeylik iddialarında bulunan “Cum- huriyet,, gazetesi de tıpkı öyle yapıyor. Bugün tayyare posta- sile gelen sayısında, bizim yazılarımıza cevap makamında ya- zılan iki yazıyı gördüm. Her ikisinde de takip edilen usul “Millt hisleri tahkir etti,, şeklinde iddialarla heyecanlı bir hava uyandırmaktır. “Cumhuriyet,, gazetesi, bu sayede ortalığı sise boğacağını, bir eenebi propaganda nazırına avukatlık yolun- daki, müdafaası çok güç hareket'nin izini kaybettireceğini ümit ediyor. Bu gazeteye şurasını hatırlatmak isteriz ki, Baba Tahir devrinde değiliz. İnkılâpçılığı, ana yasasının temellerinden biri mevkiine koyan Atatürk Türkiyesindeyiz. Muhafazakârlık, ecnebi düşmanlığı, ifrat ce- reyanlarını teşvik yolunda açmağa çalıştığı çığır, faşistliğin koyusu- dur. İnkılâp rejiminin açık ve berrak gayelerine tabantabana zıttır irkaç gün evvel Cumhuriyet gazetesinde Üniversiteyi tenkit ve- silesile ecnebi porofesörler aleyhinde bir yazı çıktı. Üniversite- de ve ecnebi profesörlerin usullerinde ve verimıîîde tenkit davet eden noktalar vardı, Biz de Üniversite ha kkında yaptığımız röportajda bun- ların üzerinde uzun uzadıya durduk. Fakat, Cumhuriyet'in sözleri, şah- si telkin neticesinde masa başında yazılmış, haksız bir hücumdan iba- retti. Bu gazete ile müspet bir mesele münakaşa etmek mümkün oldu- ğunu zannederek yanlışlarını anlattık ve meseleyi derinleştirmesini tav- siye ettik. Nitekim, bir gün sonra hükümet tarafından neşredilen res- mi tebliğ de hükümetin Üniversite talim heyetinden ve bu arada ecne- bi profesörlerden memnun olduğunu söyliyerek Cumhuriyet gazetesin- deki haksız iddiaları esasından çürüttü. u gazete, bugün tayyare ile gelen sayısında benim Üniversite lâakkmdaki xaınmda hiç söylenmiyen sözleri bana söyleterek bu Muüyyen SOZlere DÜNn KNişUL Usuru pala sSaniıyCi VE Ülr Ülliveisice Rili- mak için hükümetin uzun tecrübelerden ve esas tetkiklerden sonra mü- racaat ettiği usule karşı en iptidat muhafazakâr duyguları kabartma- ğa ve taşırmağa çalışıyor. 'Diğer bir sütununda çıkan bir yazıda da bizim çok tabil bir mil'i h'.s: sasiyetle ortaya attığımız davayı yani bir ecnebi propaganda nazırıma avukatlık etmek meselesini tamamile bir tarafa bırakarak bize komü- nistlik emelleri atfetmeğe uğraşıyor. Bir münakaşada aciz haline dü- TAN Muhafazakarların ve Mürtecilerin eskı sılahı: Menfi Hisleri Kabartmak ve Taşırmak, Asıl Davanın İzini Kaybettirmek... —— . « e çe e— n bir derebeyinin diğer tarafa bir yafta yapıştırmağa çalışarak dşva îvîrine dava sahibini çürütmeğe çalışması muhafazakârların ve milr- ileri âsik usulüdür. teîîcıleîmmhî]:iyet" gazetesinin şunu bilmesini isteriz ki'_burası inkılâp Türkiyesidir. En ileri fikirleri cesaretle kabul eden ve Ilîtıh_vat'şılarm ber- bat usullerile eski ile uzlaşma şeklinde yarım. ve menf_ı d.uşu_nceler.e ve tedbirlere hiçbir zaman kıymet vermemi? bulunan _bır ıleı;ı"muh ttir. Burada meselâ: “Doktorluğu devletleştirmek 'dog_ru mu?” yctlr'mıia halkım sağlığına taallüku olan bir mesele pek güzel ileri sürülebilir ve fayda ve mahzurları münakaşa kabul eder. umhuriyet gazetesi “Memlekette faşistlik propagandn..sı olfıa biz derhal buna hücum ederdik” diyor. Bu gazgtgye ta'?ıyem'?, ”Y' na karşısına geçmesi ve kendi kendini seyret_mesıdır. (zoreceîıtır ki, yazıları baştan aşağı faşist ölçü ve düşüncelerine uyguündür. Eğer cid- den faşistlikle mücadele etmek istiyorsa yapacağı şey ayna karşısında kendi kendisile çarpışmaktır. 4 S Hik, “Cumhuriyet” gazetesi, eskidenberi kendş ke'ndme hşikun_ıetm'uze ait düşüncelerin sıkı bir neşir vasıtası süsünış veriyor. Ümversıt_e hak- kında hükümetimizin neşrettiği tebliğ, bu iddiayı kokü'ıîıdnen tekzıp. ede- cek bir vyesikadır. Cumhuriyet, bir taraftan hulüskâr görünmek, bir ta- raftan halkın muhafazakâr duygularını okşax_nak. am.s:ra da qwısP. dığı dairelere çatarak okuyucularına münevkkıt ve celâdet şahıbı gm"un. mek şeklinde üç taraflı bir oyun oynamağa çalışıyor. Biz, bu şek_ılde bir gazetecilik tipini inkılâp ölçülerine uygun bulmuyoruz. Bunun ide- al Türk gazeteciliğinin çerçevesinde yeri olamaz, iz öyle düşünüyoruz ki, milli siyasetin ancak bir ölçüsü ve bir tef- B gsir şekli olabilir. Tabantaba na zıt tefsir ve yazılarla halkımızda tereddüt uyandı-mak caiz değildir. Umumi mayatımızın berraklığa ih- tiyacı vardır, Bunun için zıt tefsirler ve “Cumhuriyet” in derebeyi zihniyetine gö- re hiç bir müspet noktaya varamıyacak münakaşalarla vakit gaybet- mektense, “Ulus” arkadaşımızım başmuharriri Falih Rıfkı Atay'ı, asıl inkılâp gayelerini tarif ederek ortalığı tenvir etmeğe davet ediyoruz. Hakk Rıfler Atay, söenolerdenberi inkılâpçı bir fırkanın gazetesinde başmuharrir olması dolayısile #illi meselelerle teması çok sıkıdır, Ay- ni zamanda Türkiye Basın Kurumunun reisi sıfatile matbuat cephesin- deki ahenkte yakın bir alâkası vardır. “Cumhuriyet” gazetesi zihniye- tinde bir gazete ile münakaşadan hiçbir müspet netice çıkamaz. Fakat, Falihin yazıları ortalıkta berrak bir hava esmesine pek çok hizmet edebilir. Siz v E, E”J ld3>- Ahmet Emin YALMAN [ J “OKUYUCU MEKTUPLARI Bir Talebe Velisi Okuyucuya Cevap MESELENİN İÇYÜZÜ Meselenin dış yüzü de, iç yüzü de » Nuremberğ komngresinde Herr Goeb- bels'in bizim memlekette faşist cere- yanının yürüdüğünü söylemesi, bizi faşist devletlerin kuyruğuna bağla- masıdır. Biz bunu mevzuuhahis ettik, gürültüyü nedense, Cumburiyet ga- zetesi kopardı. Şimdi Goebbels mese- lesine cevap vermiyor, wicin mlida- faa ettiğini söylemiyor, Roosevelt'in | nutkuna karşı yapılan Japon peopa- İ gansından bahsetmiyor da, bizim bu e? | ban a nist propagandası olduğunu — söylü- | yor, Bu suretle işin içinden çıkmak j istiyor. Böyle mühim bir davada, bu ! çok çürük sipere saklanarak, sen şu- 4 sun, sen busun demek, işi şahsiyata j dökmek, kuvvet alâmeti değil, zâf a- a lâmetidir, Hâlâ siyasi, içtimai terbi- yesi olgun fertler gibi mühim dava- i ları konuşma devresine gelmedik mi? — — 6 Şimdi davaya gelelim, efendi, fa- şizm aleyhine yazı yazmak neden kommünizm oluyormuş? İngiltere, Amerika, Fransa kommünist devlet- ler midir? Demokrasi rejiminin hâ- kim olduğu bu memleketlerde demok- rat, liberal, radikal, sosyalist her ne- vi siyasi kanaate sahip fertler, faşiz- me karşı harp açtılar, müşterek cep- heler meydama getirdiler. Teşkilâtiar yaptılar, broşürler, mecmualar, ga- zeteler çıkarıyorlar. Bunların ıçeri- sinde kommünizme düşman olanlar da çoktur. Amerika gibi Jemolkrat bir memlekette yazıcılar kongresine faşistleri kabul etmediler, Çünkü bü- tün dünya faşizmden korkuyor. Bü- tün dünya istilâ emelleri besliyenle- re, dünya sulhünü bozanlara, teca- vüze geçenlere karşı düşmanlık du- '|istiyenler emellerini gizliyemiyorlar Mi AAA Tan Ansiklopedis AM Balear Adaları İzmirde “Emine Yoksul,, isminde bir anne yazıyor: DU “—. Oğlum bu sene İzmir lisesini bitirdi. Fakat olgunluk dedikleri im- tihanda bir gruptan muvaffak ola. madı. Bir gruptan kalanları Üniver. site alır, dediler. Borç, harç ettim, ço cuğu İstanbula yolladım. Meğer böy- le talebeyi birkaç sene Üniversite al. mış, fakat şimdi ıımıyormuş.: Bu gibi gençlerin bir senesine ya- zık değil mi? Bütün analar ve baba- lar bu hale ağlıyor. Bunlarm bir se- nesi kolay ele geçer mi? Bir Zr_uptan kalmış olanlara bu sene de _Yumk mekteplere devam müsaadesinin ve- rilmesi için birkaç satır yazmanızı ri- ca ederim. Çocuklarımız bir sene a- çıkta kalırlarsa okuduklarını da unut mazlar mı?” TAN: Maarif Vekâleti, geçen se- ne bir defaya mahsus olmak üzere bu gibi talebelerin Üniversiteye kabul e- dilmelerine müsaade etmiştir. Fakat, askerlerini geri göndermiye Fazı ol- mıyacaktır ve yahut iki taraftan da bir iki bin yabamcı asker çekilir çe- kilmez Franco'nun muharip sıfatınm tanmması istenecek ve bu elde edil- dikten sonra gönüllülerin çekilmesin- den vazgeçilecektir. O vakte kadar da şimdi başlamış bulunam taarruza biraz daha kuvvet verilerek dahilde- ki harp Franco'ya kazandırılacaktır. İşte şimdilik oynanan komedi bu- dur. M. Zekeriya -* Çalıştığmı söyliyerek Italyan bu müsaade, bir seneye Mmahsustur ve her yıl tatbik edilmesi imkânsız- dır. Binaenaleyh oğlunuz, olgunluk imtihamında muvaffak olamadığı der sin imtihanmı verdikten sonra Üni- versiteye girebilecektir. e * Bir Senedenberi/ Bozuk Bırakılan Bir Yol Silivrikapıda oturan bir okuyüCü- muz şunları yazıyor: “— Çapa, Şehremini, Silivrikap! caddesine Terkos boruları dö:! ti. Buraların su ihtiyacı hiç şüphesiz ki mühimdir ve bu uğurda boru da döşenir, yollar da açılır. Fakat geçen sene ilkbaharda kazılan ve altüst & dilen yerler hâlâ düzeltilmemiştir- Su işi çoktan halledildi. Fakat bilhas- sa 21 inci ilkmektebin önünden g€- çen yol âdeta bir çamur deryasına döndü. Şimdi yağmurlar da bastırm- ca bütün öğretmenler ve yüzlerce tâ- lebenin mektebe girmek için sanki bir çamur denizinden geçmeleri icaP ediyor. Su vesilesile açılıp ta bir dâ- sı hususunda alâkadarlarn dikkat nazarlarını çekmenizi rica ederiz.” Bir Okuyucuya Cevap Afyon barosunda avukat B. Koçoğ- lu Şükrüye: “Yaptığınız müracaatın neticelen- mesi ve tahkikat yapılması bir zaman işidir. Yoksa, alâkasızlığa hamledile- mez. Kaldı ki, ihbarmızı daha yüksek makamlara da bildirebilirsiniz.” ıspnn.va harbinin Akdeniz emmiyetini tehdit eden bir cephesi de Balcar adalarının ya - bancı bir devlet tarafından işgali ve bir üs olarak kuilanılması yü- zünden ileri geliyor. Balear adalarının tarihi oldukça zengindir. Cebelüttarık ile Şarki Akdeniz ve Avrupa ile Afrika ara- sındaki yollar üzerinde duran bu - adalar Akdenizde vuku bulan her muharebed& stratejik krymetlerini göstermişlerdir. Roma ile Kartaca arasında uzun bir zaman süren mücadelede, Kartacalılar, bu ada- ların biri olan Minorkay: işgal et- mişlerdi. 903 te bu adaları Müslü- 'manlar zaptettiler ve on üçüncü asra kadar ellerinde tuttular. On üçüncü asırda Aragon kralı adala- nııııutmlşvelmıdqıuomçag. larda Katalonya ile sıkı münase- betler — içinde lehçesini — konuş - maktadırlar. Habsburglarla Bur- bunların İspamya tacı İçin kav- N gıetîilderlmmgnuyg,n,, rek donanmasını Katalonya sahil- lerine göndermiş ve bir deniz üüs- süne mühtaç olduğu için o zaman Fransanm elindeki Minorkayı zap- tetmişti. Habsburgların mümessi- Hi olan Arşidük Şarlin harp sonun- da davasından vazgeçmesi üzerine Minorka ile Cebelütartık 1718 ta- rihli Utrecht muahedesi ile Ingil- terede kalmıştı. Fakat İngiliz- ler 1756 ile 1763 arasında bu ada- yı Fransızlara bırakmak mechuri- yetinde kalmışlardı. Meşhur İngi- liz Amirali Nelson, Minorkanın stratejik kıymetini takdir ettiği İ- çin burasını işgal ederek deniz üs- sü olarak kullanmış ve İngiltere burasımı Amiens muahedesi ile kay- betmişti. General Franco'nun isyanı üze- rine Balear ada'arı, Minorkanın istisnasile, âsilere iltihak etti. Ka- talonyalılar 1936 ağustosunda bir iki adayı geri almak için uğraşmış ve Majorkaya karşı da buna ben- zer bir harekette bulunmuş, fakat bütün bu teşebbüsler boşa gitmiş- ti. Japanya hükümetine göre Ma- jorka adası ile Evizo adası İtalyan işgali altındadır. Ingiltere ile Fran- sa, Minorka adasının da işgal al- tma almmasından endişe etmekte- dirler. Balear adalarının son mühim ve korkunç deniz üsleri olmıya müsa- it Hmanları vardır. Vaktile Amiral Nelson Maltayı tahliye ederek Mi- norka adası ile Fransızların Tulon limanmı tehdit etmeyi tercih et- mişti, Bu adanınm işgali ihtimalinin Framsada hassasiyet uyandırma- smmn bir sebebi de adanın bu e- hemmiyetidir. Bu yüzden Fransa mahfilleri — Minorkanım — In - giltere ile Fransa tarafından işgali ile Akdenizde muvazenenin tesi- sini istemektedirler, yuyor. Beşeriyeti yeniden büyük fe- lâketlere sürükliyecek bu cereyana karşı demokrasiler en müfrit sollar- la birleşiyorlar, çünkü tehlike solda değil, sağdadır. Habeşistan, Ispanya, Çin, önümüzde üç yaralı aslan gibi yatıyorlar, Büyük Roma Imparator- luğu, dünya imparatorluğu kburmak ki... Adolf Hitler “Benim Cephem,, isimli kitabında demokrasiye düşman olduğunu açık açık yâazmıştır. Şimdi” — bütün bunlara karşı el bağlayıp “bu- yurun, gelin.. Biz sizden korkmayız mı?,, Diyelim. Faşizm, yalnız kom- münizmin düşmanıdır, bütün açtığı harpler ona karşıdır demek, bütün demokrasileri ve milli istiklâlleri to- pa tutan bir tehlikeyi milletlerden saklamaktır ki, bu hamgi vatanper- N verliğe sığar bilmiyorum. Bizim reji- — mimiz, bazı hususiyetlerile birlikte — demokratik bir rejimdir. Ne faşizm #ibi başkalarının topraklarında gözü vardır, ne de başka bir memleketin dahili işine karışır. : Herr Goebbels'in sözü üzerinde bu- nun için durduk. Biz harbe değil, sulhe taraftar bir millet ve devletiz. Biz düşmanı gösteriyoruz, siz niçin — saklıyorsunuz? Sabiha Zekeriya K j “Saray,, da 3 — # <4 — Kişi Zehirle —— .. .. —.. 8e p öldürüldü u Sarayköy, (TAN) — İlçemize bağ. — lı Duacılı köyünde feci bir cinayet ol- muş, bir kahveci çırağı ustasını ve di ğer iki kişiyi zehirle öldürmüştür. Tafsilât şudur: ü Köyün ayni zamanda bekçisi olan — Bilâl Ali, sabahleyin kahvehanesini — açtığı zaman ocağın başında bir şişe — rakı bulmuştur. Akşama kadar şişe — nin sahibi çıkmayınca, rakıyı içmiye 4 karar vermiş ve arkadaşarı Arif oğ- lu Osman ve Çalli Mehmet ile paylaş mıştır. Bünlar rakıyı içtikten bir müddet — sonra sancılanmışlardır. Osman bağı ra kıvrana ancak evine kadar gidebil — miş, kapıya gelince ölmüştür. k Bilâl Ali ve Çallı Mehmet te Deniz — liye giden bir otomobile atlamışlar, — lâkin Bilâl yolda, Mehmet te Denizli hastanesi önünde ölmüşlerdir, b Zabıta, Bilâlin çırağı — Hüseyinin, — ustasının dükkânma yerleşmek mak- — sadile bu cinayeti tertip ettiğini ve — zehirli rakıyı oraya bıraktığı ni tes- pit etmiştir.