N Kararını Vermiş Yanık Yanık Şikâyet Ediyor Fransadan İzmire dönen futboleü Vehapla İzmirde çıkan Yeni Asır refikimizin o muharrirlerinden biri, çok alâka çekici bir mülâkat yapmış. Vehabın İzmirden neden ayrılacağını ve Istanbula mı, Ankaraya mı geçe- ceğini anlatan o mülâkatı naklediyo- ruz; Vehabı kaçırıyoruz. Hem öyle bir kaçırış ki, bu hareket onun kendi ar- zusiyle yapılmıyor. Biz, hepimiz bi- lerek ve İstiyerek İzmirden ayrılması için yol gösteriyoruz; tavsiyelerde bulunuyoruz. GIDIYORUM ARTIK — Gidiyorum artık. Kurtuluyor. lar benden... Hoş, buna kurtulmak bile denemez ki... Ben, beni istemi - yenlere yük olarak gelmemiştim. Sordum: — Nereye? — Nereye olacak. Istanbula, An- karaya veya başka bir yere. Elime futbol oynayabilmek için bir vesika uzatacak olanlara... — Ben Fransadan ne ümitlerle, ne tatlı hulyalarla dönmüştüm. Fransa- da, dünyanm tanınmış futbol üstat lariyle bir arada oynadığım sırada, büyük bir dikkatle elde ettiğim yük- sek oyunlarını, bir gün, o Türkiyeye dönünce arkadaşlarıma da gösteri- rim İyle âdeta ezberliyordum. Orada, futbolün bir çayır üzerinde, yirmi iki kişinin futbol topuna koş- masından ibaret bir cenkleşme olma- dığını öğrenmiştim. Bir maça hazır. lanırken idaretilerin, tıpkı erkânı harpler gibi oyunun maddi bilânço - gunu bir alay rakamla, krokilerle u- un hesaplirlâ mejdanı çıkardıkla - rını görüyordum. Ekseriya, böyle zor Yu bir çalışmadan sonra bu takımla” rın yüksek neticeler aldıklarını gö- rüyordum. Onların hesaplı iş taksim lerini, eleman ölçülerini riyazi bir su- rette ölçmeleri benim bu sahada bü- yük istifadeler elde etmemi icap et- tiriyordu. Ve ben bunları sırf müşte- Tek çalışmamız için öğreniyor ve ek- ser meğlübiyetlerimizin sebeplerini gile turtarcasına görüyordum. İzmire dön tlerle dolu idi. Bunları kırk sekiz saat içinde göm © düm. BENİMLE ALAKADAR OLMADILAR — Galiba dönüşlim bazıları için İyi bir şey olmadı. İzmir mmtakasınn © derhal benimle alâkadar olarak Ni - sansım değilse federasyon nezdinde, hüsnüniyetle alâkalarını gösteren, müessir bir şeye girişeceklerini bek- edim. Ümitlerim bosa çıkmıştı. Benim “amatör” sporcular arâsm- da oynamakla onların “amatörlük, ruhlarını ifsat etmemden bile korkul- | du. HattA antrenemanlarıma bile mü- #aade edilmedi. BIR ŞEKIL BULABİLİRLERDİ — Eğer arzu etselerdi, pek âlâ bir şeki! bulabilirlerdi, Klüpçülük zihni- yeti veya başka sebepler onlarm ü- lerinde tesir yaptı, Elimde kosko- tümen bir de sertifika vardı. Filvaki bir şekil buldular (!) > gekil şu idi: Klübüm olan (Alsancak) İdare heyetine, federasyonia doğru- dan doğruya temas için fırsat verdi. ler. Bu az bir Iğtüf (1) değil amma. | bizce muvafık değildi. ANTRENOR DE OLABİLİRİM İzmir mmtakasında çalışmak be - mim İçin o kadar yenilmez bir arzu âli elimdeki vesikalarla antrenör de olabilirdim. Bana, arkadaşlarımla Jâubali olduğumu Bildirdiler. Çok tu- haf bir şeydi bu... Demek ki benimle konuşanlar arkadaşlıkla vazifeyi bi- ribirine karıstıracağımı sanıyorlardı. ŞU HALDE... — Anlamıyor değilim... Şu halde bana “buradan git” denilmek isteni- yordu. Yakın bir ihtimalle Istanbul- “da bir klübe girmekliğim mümkün » Belki de Güneş klübüne... Mu- habereye giriştim. * bu | Vehap rr kn : Kara Yıldırım Tekrar Sahneye Çıktı Ü Bundan altı sene evvel horoz p 4 siklet dünya boks şampiyonu 4 İ zenci Al Brown vardı. Her önüne V # çıkanı bir iki dakika içinde te X # mizliyen siyahiye “Kara Yıldı. 4 rım, lâkabını takmışlardı. İ Amerikadan Fransaya gelen X # zenci Parisin sefahet yerlerine V # fazla dayanamıyarak boksu ve V 4 idmanlarını ihmal etti. Kazandı. # &ı milyonlarca frankla beraber V # idmanı da Parisin eğlence yer. V (lerinde kaybetti. , 4 Aradan beş sene geçtiği halde N & yarı ihtiyarlamış olan Kara Yıl Çdırrm sefahati bırakıp tekrar id. & manlara başladı. Herkes zenci. V X den ümidi kesmişti. Fakat geçen V İ & gün ilk müsabakasını Pariste yap V İlt. Ve ülemle şaşırmış nazarları V A önünde Regis ismindeki boksörü X A bir dakikada yere sermiye mW- | A vaffak oldu. ç Uran ği... Burada İş Yapamıyan Amerikan Boğası Pariste Danışıklı Dövüş Yapıyor Sırası geldikçe yazdık; Amerika ve Avrupada yapılan profesyonel ser- best güreşlerin ekserisi danışıklı o- luyor. Bu iddiamızı son gelen Avru- pa gazetelerinde gördüğümüz bir ha. ber daha ziyade kuvvetlendirmiş ol- du, Bütün Istanbullularm malümu o- lan ve kalıbına kıyafetine bakarak ilk zamanlar bir şey zannettiğimiz hani şu meşhur Amerikan boğası yok mu! O pehlivan diyemiyeceğimiz güreşçi buğün Pariste reklâm edilmektedir. Burada ikinci derecedeki pehlivanla- rimızla yaptığı müsabakalarda kalı- bm adamı olmaktan çok uzak bu- Tunduğunu meydana veren Amerikan Boğasının Pariste iş bulmasına ne dersiniz? Yukarıda da tasrih ettim; danışık 4 profesyonel serbest güreşleri şü- kürlerle henüz bizde rağbet görme - mektedir. Fakat Amerikada ve Av- rupada halk danışıklı güreşleri bile- rek ve severek seyretmektedir. Bunun sebebi de basittir. Ciddi gü- reşlerde biribirine denk olan hasım- lar ihtiyatlı tutuştuklarından fazla oyun yapmaya cesaret edemiyorlar Güreş bu yüzden harekets'z bir itiş- me ve kakışma haline geliyor, Halbuki iş danışıklı olunca, her iki pehlivan da bütün hünerlerini korku- suz meydana koyuyorlar. Birinden birinin fena vaziyetinden diğerinin istifade ederek bastırmıyacağını bi - len rakıpler köprü köprü üstüne ku- ruyorlar, Minderde âdeta ayakları ve elleri biribirinden farkedilmiyecek şe- kilde karmakarışık şekillerde cazibeli bir güreş gösleriyorlar. Tayyare, yen Sporcuları Anlepte reşini yapacak 'olan Amerikan Boğası geç ve istakoz oyunlarile halkı hay- retlere boğarak takdir kazanıyor" ir. İşte, burada posası çıkan Ameri- kan Boğası frenklerin arzularını tat- min edebilecek şekilde oynaşlar yapa" bileceği için Pariste reklâm olunmak tadır, Amerikalı burada senelerden - beri terkettiğinden adeta (unuttuğu ciddi güreşlerde dikiş tutturamadı. Paris oynaşlarında ihtimal buradan fazla muvaffak olacaktır. Yalnız bir mesele va: ecnebiler Gaziantep, (TAN) — Urfa sporcuları pazar günü Antep halkevi spor- cularile karşılaşıyor. Maç büyük bir alâka uyandırmıştır. Her iki tarafta da kuvvetli elemanlar vardır, Resmimiz Gaziantep gençlerini bir antre neman esnasında göstermektedir. z hevesli olanları gönderelim... okteylinden bir yudum içtik ten sonra : — Sana, nasıl katil olduğumu an latayım da dinle!.. dedi. “Brötanyanın en ıssız tarafların- da, on sekizinci asırda yapılmış, granit ve ağaçlar arasında kaybol- mus bir villada oturuyordum. Yağmurlu bir akşamdı. Güneş ba tıyordu. Birden büyük kapıya vu- rulduğunu duydum. Elimde bir me- sale, açmıya gittim. Dışarıda, kapı. nin önünde, yağmurdan, sırsıklam olmuş bir kadınla, bir erkek duru- yordu. Içeri girmelerini rica ettim. Sert bakışlı, iri yarı olan erkek bana: — Beni tanımadınız mı?, diye #0- yüzüne yaklaştırdı hâfızamı yoklıyarak mu tanıdım. Kollej arkadaşlarım- dar. biriydi. Buna kendisini hatırlatmasaydı imkânı yok tanıyamıyacaktım. Çün kü o kadar irileşmiş ve değişmisti. Şu anda, lzerimde tuhaf bir tesir yapmıştı. — Buraya gel - memiz sizi hayrete düşürdü değil mi? diye ilâve etti. Karımla beraber açık bir otomobil- le seyahat ediyoruz. Beş yüz metre ötede motöre bir ârıza oldu. Gece de bastırıyor. Bir köylü, İsminizi vere- rek burasmı gösterdi. Yarım maki. neyi işletmiye çalışırım. Fakat bu akşam, bü karanlık fırtmada buna imkân yok. Misafirperverliğimi ve rahat et- meleri için elimden geleni yapaca- ımı söyledim. Kurısı, kocasınm bu vanyetinden sıkılmış gibi büyük bir nezaket ve tatlılıkla bana bakıyor. du, Açık mavi, çok güzel gözleri vardı. Elleri, bir prenses elleri gibi fevkalâde ince ve zarifti. Biçimli dudaklarını melânkolik bir tebes- süm bürümüştü. Y aârkadaşimın karısını odala- #rdım, Aradan bır zaman geçince hafif bir ayak sesi duy- dum. Oydu. Benden kibritin yerini sormak için salona inmişti. Odaya kibrit koymayı unuttu- Kum için kendi ilerken, gözlerimin içine sir bir bakışla bakıyordu ki. Yüre- Bimde bir ntr duydum: — Kocam çoktan uyudu, Onun âdetidir, Bazmı yastığa korkomaz horlamıya başlar ve ancak sabah- leyin uyanır... emekten sonra eski mektep Eğer canı sıktliyorsa ve uykusu yoksa ona, ateğin başında arkadaş» likedebilereğtimi söyledim. Memnu- niyetle kabul ett Dışarıda rüzgâr inlivorda. Salon daki saatin tik taklarını duyuyor- duk, Yuvaş yavaş dost o'duk: İki sene evvel evlenmişti. Evve- lâ, kocasından memnun kalmadığ nı, ve bundan sadece ıstırap Çı #ini sanmıştım. Fekat sonra izah etti — Kocam beni öldürmek isi dedi, Bu söz karsısında havwretimi sak rvamavmea gerip hikâyesine de- vam etti, —— e — —> her önlerine erkan vehlivrnr danısık- 'ı güreştirivorlar. Oralardaki öynaş” lar İçin de kıymetler lâzımdır, Fakat o aranan kıymetler gliresçi- likten fazla artistlik ve cambazlik kıy metleridir. Biz. kizim peht lik ve cambazlık hünerlerini henüz başaramadıklarına memnunuz, Biraz harekelsiz de olsa, yapacakları ciddi güreşlere de razıyız. Avrupalılarla aşağıdaki şekilde bir mübadele de yapabiliriz: Onlar bize artistlik ve cambazlık kabiliyetlerin- den ziyade peklivanlık kiymetleri yük sek olanları göndersinler, biz de onla- | vanlarımızm artis- ra cambazlığa opehlivanlıktan fazla Eşref Şefik —— KAŞTA MEMUR KLUBU #ntalya, (TAN) — Kaş kazasında bir memirin klübü açılmıştır. Klübe bir radyo da almıştır. f Yazan: "Paul Reboux,,dan Çeviren: Faik Bercmen aasaseasasanez Onu çok talihsiz ve zavallı bul- muştum. Kocası zalim bir adam, daha doğrusu bir cellâdmış.. Çok zaman onu öldürmek için teşebbüs lerde bile bulunmuş.. Bu 1ssiz ve hüzünlü gecede, bu bedbaht genç kadının hikâyesi be- ni fena halde müteessir etmişti. O benden medet umar gibi sözünü Şöy le bitirdi: — Görüyor musunuz ne kadar ula se OLMAMIŞ DAP li AŞİ: yim? Gayet iyi biliyor ve hissedi- yorum ki, o, bir gün muhakkak be- ni öldürecektir. Hayatta hiç bir &- midim ve zevkim yok.. Benim için yaşamak bir cehennem azabındak başka birşey değil.” Ttesi sabah, eski arkadaşım- la otomobilin yanma gittik. Ariza mühimdi; ve çabucak yapıla- cak gibi değildi. Bir makiniste ih- tiyaç vardı. Bu itibarla daha kırk sekiz saat yanımızda misafir kaj- maları zaruri idi. Eve dönerken, de nize dökülen bir derenin hâsıl etti- ği Kütük ve tabii bir limanın kene- rmdan yürüyorduk. Köprüyü geçerken karşı tarafta yükselen kayalıklarda birşey gör- müş gibi el çırptı: —i 9 837 HikKA YE —Ne güzel çiçekler!, Kari b ları çok sever, Gidip koparayım- Burası denizden oldukça yüks€” sarp ve dik bir yerdi. Sinsi bir vırla sesimi çıkarmadım. Bu vah ve zalim adam, nasıl olur da bird” böyle incelmişti? Yanımdan ayrılarak tırmanın başladı. i O dakikada yüreğim hızlı hizli * t... Arkadaşmım termandıği topraktı. Ve bu toprağın kaypsi ğı ve tehlikesi bütün civarda M” ruftu. Hiç kimse buraya yakla$! dr. Burası âdeta memnu bir moi” ka sayılırdı yi , yavaş yavaş oraya yakl” yordu. Etrafıma bakmdı5” Beni tecrim edecek hiç bir müs” hit yoktu Korkunç bir fikir, bir süküt ni kaplamıştı. Böyle giderse mektep arkadaşım uçuruma yur” lanacak ve parçalanacaktı. Meni, bir tereddüt Içindeydim. KRALA MA Kİ susup ta © bedbaht ve güzel #$, snr mı kurtanmalıydım ? Bir an düşünmek ve karar “© mek için elimi gözlerime götül Elimi gözlerimden çektiğim man ayağının kaydığını gördüm. den müvazenesini kaybetti ve bi bakarak bağırdı. Fakat bu hayk' çok geç ve beyhude olmuştu. Eve gelince faclayı ilân etti” Karısı havadisi telâşsız dinledi. Ayni akşam onu akrabali teslim etmek Üzere beraber “ bindik. Işte dostum, orada mütü' hakikati öğrendim. Meğer K: < fikri sabit sahibi bir deli imiş cası bütün şefkat ve muhabi onun üstüne titrermiş... Bunları öğrenince yıldırımla v6“ rulmuşa döndüm. Hâkimlik ) yım derken bir ka! Nazillide Kurtuluş Bayramı Kurtuluş şenlikleri Nazilli, (TAN) — Kasabamızın kurtuluş bayramı 5 Eylülde, eski yıl lerdakinden daha parlak şekilde kut- landı. Bütün kasaba baştanbaşa bay- raklar ve resimlerle süslendi. Törene bütün halk, memurlar ve talebe iyti- rak etti, Öğleden evvel sast 8,30 da atılan bir topu mliteakıp, Hacılar Ka vağından ve aşağı Nazilliden hareket eden ve istirdadı temsil eden kuvvet- ler Halkevi meydanında buluşarak hükümet dairesine, &skerlik şubesi ve belediyeve gidip buyrak cektiler. Öğleden sonra saat 14 de sin topla, 20 sıra üzerine tertip eğil olan alay Halkevi önünden var ederek hükümet konağı önüne # Söylevler dinlendi. Büytüklerimi?$ rim telgrafları çekidi. Bugünlin şerefine Nazilli Spo” nmda (Nazilli Menderes spor) t* ile (Aydın Spor) takımı arasınö$ maç yapıldı. Geceliyin de tezahirata deva tundu. > A RE