ese 4 Mahkermelerde Kafa Dumanlanınca Hem kahveciye hem de memura hakaret etmiş Bütün Gürültüye Sebep, Kahvecinin Gece Yarısı Sokağa Nargile Vermemesidir Polis dün Meşhut Suçlar Müddeiumumiliğine Artaki adlı bir | balıkçı vermiştir. Artaki, 929 numaralı polis Kemale ve kahveci | Aliye hakaret etmekten anlatmıştır; Benzeyiş Bu Kadar Olur Çifte "Hüseyin, ler Adliyede Polis, dün müddetumumiliğe iki Hü Beyin vermiştir. Ikisinin babalarınm adları da Hayridir. Bu adaşların mes lekleri de birdir; Ikisi de küfe ha - mallığı yapıyor. Yalnız, birisi 16, di- Zeri on bir yaşımdadır. Küçük Hüse. yin suçludur, Büyük Hüseyin, dün sabah bir yük Almış Kocamustafapaşaya götürmek üzere yola çıkmıştır. Küçüğü: — Ben de o tarafa gidiyorum, de- miş ve beraber yola düzülmüşler. Bi- raz sonra büyük Hüseyin küçüğün ba gındaki tablaya vurmuş, küçüğün e- lindeki çakı da onun koluna saplana- pak bir haftada geçebilecek bir yara açmıştır. Meşhut suçlar müddelumumiliği, puçluyu Sultanahmet sulh üçüncü ce- za hâkimine göndermiştir. Suçlunun yaşı küçük olduğu için muhakemeleri ne gizli olarak bakılmıştır. ———— Fundalıkta Cesedi Bulunan İhtiyar Kısırmandıra köyünden Osman oğ Yu Ahmet adlı bir ihtiyarın fundaları yakarken öldüğünü yazmıştık. Hüse- yinin fundalıkların arasında dolaşır. ken evvelâ öldüğü ve sonra yere dü- gerek 'yandığı hakkında doktor rapo- ru üzerine muddeiumumilik tahkika- ta derinleştirmiye lüzum görmüştür. — — TEVKİF EDİLDİ "Eyüp sulh mahkemesi dün Nuret- tin isminde bir genci tevkif ederek müddelumumiliğe göndermiştir. Nu- yettine isnat edilen suç Perii inde suçludur. Kahveci Ali, şikâyetini şöyle — Artaki, dün gece saat 235 ta sarhoşmuş. Fenerde bir ağaç altına oturmuş, benden nargile istedi. Ben gece yarısından sonra dışarıya nargi- le veremiyeceğimi söyledim, O bana “şerefsiz adam,, diye hakaret etti. Polis Kemul de Artakinin karakol- | da arkadaşile beraber 4 bekçiye “asa letsiz adamlar,, diyerek hakarette bu Tunduğunu söylemiştir. Suçlu, biraz sonra asliye dördüncü ceza mahkemesine çıkarılmıştır, Arta | ki her iki hakarete karşı kendisini şöyle müdafaa etmiştir; — Ben kahveciye “sen gerefli adam sın” dedim. Polislere de “sizin asaleti niz var. Beni niçin serbest bırakmı- yorsunuz, nezarethaneye atıyorsu - nüz,, dedim. Ben tamam yirmi sene- denberi karakol civarında balık pişi. rip satarım. Beni bütün polisler tanır- lar, Suçum hakarettir, Beni gece ne. zarethanede birakacaklarına kefalet- le tahliye etselerdi, Elbette sabahle. yin polisin davetine koşatdım Bundan sonra şehitler dinlenmiş, müddejumumi, suçluya ceza verilme- sini istemiştir, Heyeti hâkime müzakereye çekil - 'dikten sonra kararını hazırlamış, ce)- se açıldığı zaman Telg, gu Kürarı tef. him etmiştir: — Artaki, senin polis Kemale hâ- karet ettiğin sabit oldu. Bunun için sana bir ay hapis cezası veriyor ve suçunun nevine göre de beş gün ilâve ediyoruz. Fakat senin bu suçuna po. lisin haksız hareketi yâni seni saba. ha kadar nezarethaneye koyması #€- bep olduğu için de cezanı düşürüyo- ruz, Bu yüzden hapiste yatmıyacak- sm. Fakat, kahveci Aliye hakaret et- tiğin için üç gün hapis ve 10 lira pa. Ta cezasına mahküm oldun. Bu cezayı çekeceksin.,, ————— yedi yaşımda bir çocuğu tecavüz et mektir, Middelumumllik Nurettini dün ikinci sorgu hâkimliğine vermiş. Ampul Çalarken Tutuldu Suçlu, Hapisaneden Daha Yeni Çıkmış Sultanahmet sulh üçüncü ceza hâ- kimi Kâmil dün Mehmet oğlu Selâ. haddin adlı bir ampul hırsızı tevkif et miştir, Selâhaddin, dün sabah Lün- grda Bayan Aliyenin : apartımanma girmiş, koridorlarından iki ampul çal. mış ve bir torba kâğıdına koyduk- tan sonra o civardaki Refik apartı. manma dalmıştır. Oradaki ampulleri de çalarken Ali Rıza dışarıdan üstü- | ne geliverdiği için buna muvaffak 0. lamamış ve kendisi yakalanarak po- Hee teslim edilmiştir. Selâhaddinin dört hırsızlıktan mah kümiyeti vardır. Son 11 ay 20 günlük mahkümiyetini de yeni bitirmiştir. Suçlu, Aliyenin aportımarından .am- İ pul çaldığını, fakat Refik apartıma- nmdan çalmadığını söylemiştir. Mu. hakeme şahitlerin çağırılması için ge riye bırakılmıştır. Sinoptan Getirilen Yaralı Öldü | Salih oğlu Hüseyin adlı bir delikan- it Sinopta kurşunla yaralandığı İçin Cerrahpaşa hastanesine gönderilmiş, fakat, dün hastanede ölmüştür. Müd | delümumilik tabibi adil Enver Kars- nI göndererek cesedi muayene ettir. miştir. Doktor cesedin gömülmesine müssade etmiştir. Emniyet İkinci Şube Müdür Muavinliği Emniyet ikinci şube mi vini. B. Fahri, polis teşkilâtında 32 senedenberi çalışmaktadır. Bu. Ee mem EA YANİ ml tifade edilmek üzere 3 sene daha ça- lıştırılması kararlaştırılmış, keyfiyet kendisine tebliğ edilmiştir. eee Müddeiumumiliğe Davet Istanbul cümhuriyet müddelumu- miliğinden: Istanbulda bulunan Diyarbekir sor gu hâkimi Mustafa Suadın acele me- muriyetimize müracaât etmesi. YENİ NEŞRİYAT Lâtürki Kemalist | Matbuat umum müdürlüğü tar fından çıkardmakta olan bu nefis meçmüanın 18 ci sayısı da intişar et- miştir. Mecmuanın baskı ve resim İ- tibarile çok müstesna bir güzelliği var tir, dır, Tavsiye ederiz. İ bulunuyor. lür. En sonra da. yeriilerin andığı İ aamadığını gösteriyor. Hakikaten de Shirley ve Aubery Yeni Filmlerinde e Ni ğ Küçük Shirley Temple'in mesleğin- de büyük yenilikler mi yapılıyor. , Shirley büyüyor, Nerede ise seki-|er, rini: bitirip dokuzuna basacak, O bü- Yüdükçe rolleri de değişiyor. Artık seyircilerini tuhaf tuhaf küçücük şar kıları, ah ve vahları, ve gerip duruş- larile eğlendirmek zamanı geçti. Şim- | di daha ciddi rollerin zaman: gelmiş kendisine Son çevirdiği filmde Shirley, yalnız sinemenin en sevimli bebeği olmakla kalmadı, kendinden daha büyük ve daha tecrübeli artistlerin fevkinde bir artist olduğunu da isbat etti, Bu fim hiç şüphesiz senenin en büyük sine- ma muvaffakıyetlerinden biri olacuk- | tır. de ba filmde mühim bir rol almıştır. | Shirley, burada dul annesile bir - tikte Hindistanın şimelinde bulunan vliyük babasının yanmda yaşamakta- dır. Büyük baba albaydır. Çocuk © nun çavuşunun elinde tam bir asker gibi ve asker üniformasile büyültü- larla maya “İm ya da —— fak olur. Bu rol dur, Yalnız sey lilerin bile onun sevimliliğine daya- Shirley'in bilhassa bu filmde daya - ailmaz bir sevimliliği var. » » Brigitte Helm l Almanyadan Kaçtı | Paristen haber verildiğine göre, meşhur Alman sinema artisti Brigit te Helm Almanyadan kaçarak Frah saya gelmiş bulunmaktadır. Brigitte Helm bundan sonra Almanyaya dön. miyecekti. Zavallı artist, vatanmda ta kibata uğradığını bir iki kere hapse atıldığını ve nihayet Nazi rejimi altın çıkıyor. Dr. ds yaşıyamıyacağmı anlıyarak Al manyadan kaçmak mecburiyetinde kaldığını anlatmaktadır. Fransız kumpanyalarından bazıla derhal film çevirme teklifleri yapmışlardır. Brigitte Helm'in hangi filmi çevi receği henüz malüm değildir. Evlenme Töreni Merhum maliye nazırı Bay Ragr- bın hefidesi ve sabık maliye başmü- fettişi Nâzım Olcaytonun kızı Paris dekorasyon endüstriyel yüksek mek- tebinden mezun Bayan Nerimanla 1s- tanbul vali muavini kaymbiraderi Fransada bu kere ik- mali tahsil ederek Devlet Demiryol. v. arma mühendis tayin edilen Bay Sü» Maruf büyük artistlerden Aubery (9'man Erkmenin evlenme töreni dün gece Tokatlıyan salonlarmda güzide bir heyet huzurile kutlanmıştır. Her iki tarafa saadetler temenni ederiz. m ire Parasız Vize Yugoslav hükümeti ile hilkümeti- miz arasında mülki ve askeri memur- , talebe ve muhtaslapa kapak! bir anlaşma yapılmıştır. Mülki ve 25- keri memurlar, talebeler, pasaportla» rina yazılmak şartile başka formali- telere tabi olmadan vize alabilecek- lerdir. Muhtaçların vizeleri parasız olacaktır, BİR ŞEHRİN RUHU Sadri Ertemin son hikâ- ği! leri yakında bir cilt halinde IHSAN SAMİ OKSURUK ŞURUBU Öksürük ve nefes darlığı boğma» ca ve kızamık öksürükleri için pek tesirli ilâçtır. Her eczanede ve ecza depolarmda bulunuzmM! 22.8.9887 — ÖĞLE NEŞRİYATI: Saat 12,30 Plâkla Türk 1250 Havadis 13 Beyoğlu gösterit kolu tarafından 14 SON. Akşam Neşriyatı: Saat 18,30 Plâkin dans 20 Müzeyyen ve arkadaşlari vel dan Türk musikisi ve halk arap hak 2030 Omer Rıza tarafında söylev 20,45 Muzaffer ve arka tarafından Türk musikisi v8 İıkları (saat ayarı) 211Ö 22,15 Ajans ve borsa babö pr Mey tesi günün programı 2230 Jolar, opera ve operet SON. .. . Günün program özü HAFIF KONSERLER: n 710 Berlin kısa dale İK konseri. (8.15 De Paris : Kez. İd lin kısa dal nöeli | KO ale ası: (14.15: Devamı), 13 Paris kt gâsı: Konser, 13,10 Bükreğ; 14,15 Paris kısa dalgasi: 15,15 Bükreş: Batitza Çi kestrası, 15,35 Roma kısâ, Halk musikisi konseri, 16,5 kısa dalgası: Plâk, 10,15 Eğlenceli neşriyat. 18,20 Orkestra, 18,35 Roma Kit su Karışık program, 1845 kısa dalgası: Bando muziXü. Büreş: Karışık Romen "9 1930 Varşova: Debussy'nit lerinden (şarkılı), 20 Peşte: alg orkestrası, 20 ya kısa Pazar konseri. 21 Lâypsiğ” ve yeni operetlerden Yrçelsiz Kolonya: Vals ve marşlar, Bükreş: Romen musikisi, 24 lâno, Florans: Karışık musi| Prag kısa dalgası: Hafif 23,05 Prag kısa dalgası: İt iş xe < Bay Hüdai'nin bundo. 23,30 Peşte: Çigan trası, isimli stüdyo 20,30 Viyana: Süppe'nin den “Boccacis,, operetinden va ler, 21 Varşova: Operet be eti 21 15 Bİ (plâk) radyo opet lâno: Fetrari'nin Dale Ya İ riose,, isimli operası, ODA MUSIKISI: 15,30 Berlin kısa dalgasi” 4 musikisi triyosu (BeethoveM” © RESITALLER: asi 9,45 Berlin kısadalgası! havalar, 11,45 Berlin kısa Eski sabah şarkıları, 20,40 Sassu tarafından şarkılar. lin kısa dalgası: Güzel 22,05 Prag kısa dalgası: att kılar, 2235 Roma: Şarkı, | Sea” 23 Varşova: Şarkı resitali ç eşi bert, hopin, Sehumann), 28 Ep Piyano konseri, 23,30 Viyan gi yano — keman #onatlart, 23 i lonya: Org fantazileri, d DANS MUSIKISI: ” , 22: lonya, 23,80: Lâypsig. 24,15 Pef i 21,40: Prag kısa di Roms vesaire, 24,15: Viyans- i , fakat sizi niçin divanı harbe sevkt © Pek âl — Makamı âli vilâyete karşı ne yapabilirim? tiler? — Evrakımı talep eder, icap ederse divanı harbe verirsiniz. Ve mahküm olursam hapisanci askeride müddetimi bitirmiye çalıştrmn. — Imkânı yok, elimden gelmiyen bir şey. Bahusus mühim olması Jâzımgelen bu gibi meselelere doğru- dan doğruya vilâyet karışır. — O halde affedersiniz, yanlış gelmişim, Dedi ve çıktı Refik gülümsiyerek: — Bu da benim meselemdir efendim. Ayni işten dolayı. Bana tebliğat; bu efendiye de divanıharp. — Doğru, fakat beyciğim, makamı âlii vilâyet bu.. Refik kumandanın sözünü yarıda bırakarak; — Evet, dedi. Kendisi de vaziyetini öğrenmek için gelmiş olduğunu söyledi. Ve askerce bir selâmdan sonra çıktı. Kapıya yak- Jaşınca kumandan sordu: — Refik bey! Burada kalacak mısmız? «— Müsaade ederseniz birkaç gün, — Hay hay ara sıra teğrif buyurunuz görüşelim. — Başüstüne, tasdi ederim. Karanlık sofada Erdenle buluşup gülüştüler. Er- den sordu: — Bu nasıl adam? Allah aşkına! — Işte gördün ya! — Vah zavallı cephedekilere vah! — Hem kaç defa? Milyonlarca vah vah! Sehpacı Dükkânında Bir Komedya Divanıharp belediye dairesinin altında idi. Karst sında klüp vardr. Hükümet konağile bir müselles teş kil ediyorlardı. Refik klübe girdi. Siyasi fırka kâtibi mwesulü bir eski arkadaşıydı, onu görüp Erdenin me- gelesini anlatacak ve hakikat namma yardımını rica edecekti. Erdenin bundan haberi yoktu. Bir şey söy- lemiş olsaydi kat'iyyen mâni olacaktı. Gençliğin bü- tün icabatı onda hâkimdi, Mademki hak onundu, ilti- mas ricasile, nefsini fena bir seviyeye indirmesi ne- den? Fakat Refik Tekin daha gün görmüş gönçler- dendi. O her hakiketin gizli defineler gibi granitler, horasan harçlarlz örtülmüş, çukurlarda olduğunu ve meydana çıksrmak için mutlaka ya bir kösküye, ya bir kazmaya ihtiyaç bulunduğunu pekâlâ bilirdi. On- ca bu hakikate vasıta, Erdence de iltimastı. Bunun için Erdene sudan bir bahane bularak dedi ki; — Beni acemin kıraathanesinde beklersin. — Şayet alıkoyarlarsa, — O zaman ben gelirim. Erden süngülü neferin önünden geçerek loş sofa- ya girdi. İki taraftaki kapılarım üzerlerinde levhalar vardı. Divaniharbi örfiye, Heyeti tahkikiye, müddeiu mumilik, kalem ve müzakere odaları, makamı riya- set, Levhalar kirli sarı bir renk almiş, üzerinde sinek- ler sayısız benekler işlemiş, bunlardan örfi divanıhar bin, yurdun bağrına nekadar çok zâmandanberi bağ- daş kurduğu görülüyordu. Yazıcı neferlerden birine reisi sordu. Henüz gelme diğini, bir işi varsa heyeti tahkikiye rels Rüştü Beyi görebileceğini anladı. Heyeti tahkikiye odasının kapısındaki silâhlı as- ker, içeride müzakere olmadığını söyleyince kapıyı vurup girdi. Uç dört kişi gelişi güzel oturmuş. Ayak- ta iri yarı, beyaz çehreli ve tatlı bakışlı bir binbaşı, iki sivil efendi ile gülüşerek bir şeyler. konuşuyor. Erdeni görünce binbaşı sordu! — Kimi istiyorsunuz efendi? — Heyeti tahkikiye reisi beyi. — Benim. Bir şey mi söyliyeceksiniz? — Evet efendim. — Sizi dinliyarum, — Efendim, ben divanıhsarbe geldim, Yahut sev- kolundum. — Nasıl? Muhakeme edilmek üzere mi, — Vilâyet, bulunduğum kasabanın kaymakamma örfi divanıharbe verilmek üzere tahtelhıfz gönderil. mekliğimi emretmiş. — Demek mahfuzen geldiniz. — Hayır. — O halde? — Tahtelhtfzın mânasmı bildiğim için bunu haber alır almaz kısrağıma atlayınca savuştum. İki saat evvel de buraya geldim, şimdi müracaat ediyorum, Reis, âzalar hayretle biribirlerine bakıştılar. Reis sivillerden birine döndü: — Ne dersiniz müddelumumi bey? Ve gülümsiyerek lâtife etti: — Kendi gelen bir keklik efendi! Sonra Erdene dönerek sordu: — Erbabt fesattan ve halnanı vatandan olduğU” için. Erden bunu söylerken hiç lâtife etmiyordu, geyet 9 sinirli idi, Rüştü Bey pek Kibar ve zarif bir zattı. kiinin istilzam ettiği zullim ve şiddet katiyyen elinde gelmiyordu. Buraya tayin olduğu vakit herkesten ©” Vel bu işe kendisi şaşmıştı. Epeyce de nekregü oi”? Zundan arkadaşlarma: — Ne hoş, demişti. Evvelce silsilemde tulumbi”” yokken beni itfaiyeye tayin ettilerdi. Yıllarca b& bam ha! Ev yıkmaktan, dazır da dazır konuşmak! bıktım usandımdı, Sonra divanı harbe gön burada da #öhpa kuruyoruz. Evvelki ne ise ne, bi yıkardık, yüz ev kurtarırdık, Burada bir ev w bin evin seçağın! ateş sarıyor. Hay' Allah. Bu 9* lih! Bir düşün! Ben! Divanı harpte! Hem heyeti g0 kikiye reisi! Herifin verdiği tahkikatı görmese” i (az) desem, herifin gittiği gün, bu (az) sözünü (8 sanacaklar alesta! Eskişehir şube reisliği neme ie mezdi.. benim 8 dostlar! Ve (binbaşım neden bu” dar yufka yüreklisin?) diye soracak olsalar bun? öyle tuhaf bir cevap bulurdu: Sn olark) Garip tesadiitlerden, stanbul İken kapı komşu bir pohacacı fırını vard. Eski Tür evimin yanında da bir simitçi fırını peyda oldu dö haf değil mi? Burada da beylik fırının arkasında ruyorum, Ve reisin en büyük muvaffakıyetini, divan» hAFPİA bulunduğu müddetçe, arkadaşlarını da kendi 1“ gi tine uydurmuş olmasıydı. Onun bu husustaki sela si gayet basit idi: Neşe, şataret, yârenlik v? Kalk ferahlığı insanı zalim edemezdi. Her beş daki teneffüs zamanlardan bile istifade ederek ar#9' j larını gülmekten kırar geçirirdi. (Arkası ver