20 Ağustos 1937 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— Tr B p —— —— A Gü"d““k Gîzvel'e 5 ei AAA A Kn tüi | Okuyucu N mektubu; CsÜün.z Ahmî?'ğg.HARR'R' Yassıviranlıların Dileği v in Y ALM AN Ş Faae. Yasıviran köyünden B. Musa Yyas A kirde, 1 'defi: Haberde, fi- zıyor: r“lt, i !_CYde temiz, dü- “— Çatalcaya bağlı Yassrviran kö- Süzeteşi olmak, kariin yü camii merhum Ali Paşa tarafın« l dan yaptırılmış ve evkafa devredil- Miya çalışmaktır. miştir. Belki yüz elli senedenberi bu binaya evkafın hiç bir eli sürülme. miş ve bina olduğu gibi bırakılmıştır. Bugün yalnız Yassıviranlıların değil civar köyler halkının ve askerlerin de ibadet ettikleri u mabet günden gü- ne yıkılmak tehlikesi göstermektedir. Istanbul vakıflar müdürlüğünün bu W reuM:Mhîh U'uhdag R İ ZĞK p N A l cami ile yakından alâkadar olacağına | dünden itiba- * et 3 öst a ; , hm%"lllcrlm ar eline almış Elâzizde bayanlar daima faydalı ve şuurlu toplantılar yaparlar ı:;mz famirine himmet göslereceğine © Payı e | W“noüğ:’“ eden her yurttaş, İki Aydır Bitirilemiyen âığ'l İşle, Nerken orada gördü- Nüfus İşi Di yem barada 0ü p Kızılcahamamdan K. Yazar yazı- yor : “Kızılcahamam evlenme mes murluğundan alınan bir beyanname ile 9 Haziran 1937 tarih ve 205 nu« maralı nakdi ihraç kâğıdı, İstanbul Eyüp nüfus memurluğuna gönderil- di, Şimdiye kadar birkaç tekit yapıi- dığı ve telgraflar çekildiği halde E« yüp memurluğundan hiç bir cevap alınamadı. Evlenecek çift, hâlâ nü- fus ihraç kâğıdını bekliyor. Yapılacak tahkikat ve muamele, bu kadar u« zun mu sürecektir? İstanbul nüfus müdürlüğünün, Eyüp kaymakamlığı« bel"liye M:sl arzusunu duyar. Bir ;ıet &den Muııı: ifatile Avrupayı ziya- SİYareti Ustündağ birin- ğ'çı"“"mıkm dönüşünde — şehri a- Bu İhancm Tüzumuna — inanmıştı. dük, Mm;ıyduı neticelerini gör- bldi, Sehrin YURT İCİNDE NASIL H CALBTORE cana ilk kız enstitüsü, Anka- selâmlamakla kıvanç ve bahtiyar- Yazan: Aka Gündüz “::;kı fidanlık büyü- ndınh, telif mıntakalarına dikildi Bu d . lik duyd iğin siz azi ef v t K .. uyduk. Tekniğin siz aziz yapı- Veti bişar | dönüşünde de şüphesiz 't':a:kâ ı';nie :::' . 'ı' E'";ff cısına ve çığırınız üzerinden yürü- h 8 oe ür. İç k’ gvuze ve dü- yen yavrulara sevgi ve şükranla bu gö zenli olan lı"u urağı çalışmıya dolu takdir ve teşekkürler.) ğine !%"“âlerden istifade ede-| başladığı gün bazıları çoğum- yi . M%h v r. 3 samış, bazıları da yadırgamış- Tikirle fikirlerle Ti gelmiştir. Bu Shrin h Otüz bilmiyoruz. Fakat nstitü direktörü Lütfi Say- ' Miz Südur dağdan ti -| t. Coğ yanlar, geçen az ginın cevabı da şu : (Anka- |İnın nazarı dikkatini celbederim.” Gük İşia * Şehrin para İle yapıla- yıllı; d:n sonra —azımsamıya ra ortasında doğan güneşin bir kı- © Tile, Parasız yapılacak İşleri- besledi Nitelüm başkal vılcımı olan Şükranın, Urfamızda Şifa Kaynağı Yalovada aşladılar. ı aşkaları açtığı bir sergi münasebetile dol- Beşiktaşta Emekli Yarbay Bay hi bi “lı.:urhd“ ayırmak, ve her iki W işlerde — ısrarla y::::'ylll'dın atlamayı meneden bu defa sıkı bir surette ve '“N.. edilince, derhal tram- Ükmü, Miyanlar azalıverdi. Temiz- hej “adelesinde ısrarla çalışılmca, görülmez oldu, Is- * ev Mi Tin M'h.:m takip, sıkı kontrol, şeh- katı bozuk işlerini düzeltmeğe Mi Tebilir, T l tememnimiz SS A İace hai Birçok işlere birden girişi- İ , Yet dağılıyor, para yetişmi- '!'ıt netice zayıf oluyor. akat Esaslı iş, A.kde"îîde 4 ,.::V“ kalmadı weu:e%telbaMHer. artık Ak- Gak bir hîi:u"leferi tehlikeye koya- :::hıu y aldı, Iki gün evvel yine bi %tlhtelhahir kara suları- Yöl g Sokularak ikinci bir Is- batırdı, Ve Fransa, bu meçhul €re karşı şiddetli tedbir- verdiler. Ticaret ge- ::"“’W Bgemilerinim himayesi Vüz da T ve ticaret gemilerine Üa k_,q“;ek tahtelbahirleri ba- n Onanmalarına emir ver- B e hin ı: SÜİ Ve csrarengiz tahtelba; İe İYeti Akdenizde seyrüse- M —M%i kaldırmış bulunuyor. "Sİz faaliyet yarın mühim ilir, Çünkü İspanyol Yökü, ONanmasında — tahtelba- etin, Şimdiye kadar Ispanyol var, Mühimmat ve erzak ta- y::"“ hücum edecek deniz t“'lkgı Mevcut değildi, Akde- ki Üeniyar ! Dir deniz haline getiren Büliy etler Bemileri asilere hariçte- N Bu indan verilmiş ola- qo""lm.. t::'“lblhlrlerden birisinin ı ğ"ru,.u, Ni eYnelmilel bir hâdise * Nitekim D bu denizaltı ge- "".ll:" ıı.k"'“"llmın kadar sokul- Yahim neticeler tevlit ede Mı:: detaki Ü Siz ma V » bi £ Prot dmta Ba t"" unu davet rnyk“dl Vazi da Ingiltere ve Fran- İ 'Yetleri; l.,. '"“du ni doğrudan doğ- Tiş İçin 1 Saya karar vermiş olduk- Ümepüidenizde harp hali başlar 'İel’khhı Nize İni harbi bu suretle karadan Tüşl “hı::l::::miş ve sahasını ge- biyay b be Rehişlettikçe, tehlikesi ço- M .leku:"'m_îı;;u" hâdiselere sebe- . timalleri artıyor de- Vöt & Te İ 'a TI İly.ı SEF f Adise hükümetimizin da kurulmıya başlandı. Yadırgayanların şimdi ne dedik- lerini, lüks iş sananların şimdi ne sandıklarını bilmiyorum. Sözlerin- de ve sanılarında inat ediyorlarsa, bunlara memleketin bu enstitüler- den uzak kalan bucaklarını görme- yi tavsiye ederim. Bilhassa Anka- radaki İsmet Paşa Kız Enstitüsü canlı ürünlerini vermiye başladık- tan sonradır ki aile, iktısat ve mil- let bakımından ehemmiyetini an- latmıştır. Başlangıç zamanlarında (burası İasta'bisirlen süstür) demek a. cemiliğinde bulunanlar, bugün, bu- rasının memlekete yaydığı faydala- rı görseler tezcanlılıklarının hak- sız olduğunu kendileri de tasdik e- derler. Ev işi ve ev sanati, hattâ memleketin iç sanati bu kaynaktan yayılıyor. Merkezden uzak yerlerde bu müessesenin yetiştirdiği kız larımızı faydalı bir çalışışla temiz bir kazanç halinde gördüm. Maraş- tan geçiniz, Mardine uğrayınız, Er- zurumda kalmız, Diyarbekiri görü- nüz, Konyada oturunuz, Elâzize mi safir olunuz. Her yerde ya bir di- kiş yurdu, ya bir nakış evi, ya bir şapka atölyesi görürsünüz. Bunla- rın hemen hepsini yetiştiren, işte o elektrikli fırmla cicili pasta pişir- mesini de öğreten yerdir. Bunların pek çoğu sadece kazanç için açılmı yor. Geniş düşünceli bir vatansever likle bulundukları çevreye de öğret mek, oradaki kızlarımızı da yetiştir mek civanmertliğinde bulunuyor. lar. Rejimin yarattığı ve partinin ko- ruduğu bu gibi işler hakkında ne yazık ki halkın pek az malümatı o- luyor. Biz yazarlar, gördüğümüz bu gibi faydalı inkişafları arada bir ve birer ikişer not ediversek ne olur? Mutlaka Japon ordusunun peşinde Kanberlik, Çin dibeği başında hınk- cılık mıdır işimiz? u iki aylık gezintimde nere- ye ayak bassam ya bir biçki yurdunun yıldönümüne çağırıldım, ya bir orta mektep sergisini gez- dim. Bir aralık Urfa Halkevi de böy le bir dikiş yurdu açmış. Fakat bu gibi teşebbüslerin şahsi atılışlarla daha faydalı olacağını anlamış. Şim di bilvasıta himaye ediyor ki en doğru bir iştir. Şahsi atılışlarla meydana gelenlerin onda dokuzunu muvaffak olmuş buldum, Bayanla- rımıziın hakkiyle muvaffak oldukla rı bu örnek müesseselerden bir ta- nesini yazmaktan kendimi alama- dım. Elâzizde rastladığım bu “şük- ran yurdu” bana gurur ve heye- can verdi, Karşıma geçip: — Birader! Senin de heyecanlan madığın birşey yok ki! Daha çok gençken kendi teşet vüsile bilgili işler başaran kızlarımızdan: Bayan Şükran Barbaros Demeyiniz. Bizim gibi arkada üç kötü devir bırakan ak başlılar, bu günleri ve bu şeyleri görünce - tah tadan adam bile olsalar - mutlaka heyecanlanıyorlar. Ben de adını “Şükran yurdu” na çevirdiğim bu Mmüessesenin karşısında neler duy- madım, neler düşünmedim, neler ha tırlamadım. Bir kundura atölyesi, bir müstahzarat lâboratuarı, 'bir di kiş evi, bir lehimci dükkânı, hattâ bir teknik çalışan nalbant bizi de- rin derin sevindirmiye ,yetiyor, urada görüp tanıyacağınız Bayan Şükran Barbaros, dördüncü umumi müfettişlik sıh- hat müşaviri Dr. Halit Barbarosun kızıdır. Ankaradaki İsmet Paşa Kız Enstitüsünün 935 mezunudur. Par- lak bir derece ile enstitüden çıkın- Ca ilk işi, o zaman Urfada sıhhat müdürü olan babasının yanma gi- dip bir biçki ve dikiş yurdu açmak oluyor. Değer anlayan ve kadir bi- len cümhuriyete onu Urfa orta mektebi biçki, dikiş, çocuk bakımı, ev idaresi dersleri öğretmen vekâle tine tayin ediyor. Sene sonunda ye tiştirdiği talebesinin de yardımiyle mMükemmel bir sergi açıyor. Babası- - ki öbür evlâtlarını da böyle yetiş- tiren mesut bir Türk babadır - Elâ- zize gelince terzi başı Şükran da ka tılıyor. Ve burada da işine devam- dadır, Buraya iki vesika geçiriyo- rum, bu iki kısa vesika benim yaza- cağım sütunların hepsinden beliğ- dir. Birisini o zamanki Urfa valisi Atıf Uluoğlu, enstitü direktörlüğü- ne yazıyor ki nasıl bir samimi he- yecanla yazıldığı görülüyor. Valinin ki şu : (Yaymakta olduğunu Türk dikiş, biçki zevk ve tekniğini Urfa- da bir sergi açmıya muvaffak olan çocuklarımızdan Şükranı; Türk u- lusunun yüksek kabiliyetine nişane gun hislerinizi aksettiren ve mües- sesemize her kelimesi ayrı bir şe- ref getiren mektubunuzu derin bir saygı ile okudum. Müessesemizin yetiştirdiği pırlantalardan biri olan Şükranın Urfada yapmakta oldu- ğu güzel sanati aldığı müessese ken disile her zaman iftihar ediyor. Şükran Urfadan ayrıldıktan sonra bıraktığı ve bundan sonra da bıra- kacağı tesirlerin Urfada kıvılcım- lar halinde devamımı, Şükrana kar- şı gösterdiğiniz maddi ve mânevi müzaheretten bekler ve derin say- gilarımı...) Cümhuriyet kızları, Cümhuriyet devrinin bu iki samimi mektubunu okusunlar da nasıl bir devirde do- ğup yaşamak bahtiyarlığına erdik- lerini anlasınlar, Yalnız bu mu? Şükran Barbaros gibi daha birçok Cümhuriyet kızı vardır ki ana vatana yayılmışlar, birer bucakta çalışıyorlar, Oturdu- ğu yerden kımıldamıyan bunları gö remez. Göremeyince de hükmünü yapıştırır: Bizde bir şey yok! Hay yok olmayasıca kuru kafa hay! © Avukatımız, — okuyucularımızm sordukları muhtelif suallere, ad- reslerine hitaben şu cevapları veri- yor: 1 — Samsunda M. A. Yeşer'e: Yalana yemin davası ikame ede- bilirsiniz, Fakat bu davada muhak. kak surette muvaffak olacağınız kestirilemez, Her halde, mektubu- nuzda vermiş olduğunuz malümata nazaran sulh olmanız bence daha doğrudur. 2 — Bay Suphi Rıza Doğukan, Ankarada Orman Çiftliği Tarım Kolu Asistanına: 1 — Karının mecburi hizmeti af- fedilmez, Sorunuz,Cevap Verelim e€ nasımda vuku bulan ferağ muame- lesi kanunidir. Ancak, hastanım şu- Uru yerinde olmak şartiyle. Aksini ispat ise hasım tarafa düşer. Fa- kat, ölenin mirasçıları sizi evden çıkarabilirler, Sizin orada oturmak ta ısrar etmeniz için kanuni hiç. bir sıfatımız yoktur. 5 — Bay Lâmiye: Karısı olmıyan biri ile yaşamak başka, kanuni muameleler ifa edil- dikten sonra erkek ile kadımın ayni Çatı altında yaşamaları başka. Ni- kâhsız olarak yaşamak kanuni de- ğildir, Hizmetçi başka, bu nevi ka. dınlar da başkadır. Hizmetçi sıfati- le y da bul kadın, hizme- 2 — Kontratın iki nüsha tanzimi lâzımdır. Noterden tasdik edilme- si icap eder. Mukavelenin hususi kısmında konan kayıtlar muteber- dir. Bu kayıtları sarih olarak yaz. mak lâzımdır. 38 — Mahmutpaşada H. O. Y: Rızanız olmadığı halde yapılan muamelenin feshi için mahkemeye müracaat etmek lâzımdır. Tabii id- dianızı da ispat edebilmeniz şarttır. 4 — Ankarada Emine Şadana: Mademki noterde bir mukavele ce tarafların mutabık kaldıkları şartların ifasını istiyebilirsiniz. Bu, hakkınızı mahkemede ispat edebi- lirsiniz, Şahitler lâzım. Hastalık es. ti mukabili para istiyebilir. Mak. buz almak daha makuldür, 6 — Mardinde Hüseyin Günde- Mektubunuzu okudum. Vaziyeti- nize acıdım. En iyi çare karınızla boşanmanızdır. Karmızım hısımları onu istedikleri kadar tutsunlar, Siz de şahitlerinizle aksini ispat ede- bilirsiniz, Hâkim, hakikati sizin söylediğinize kani olursa, boşanma kararı verir, Herhalde, tarif ettiği. niz hayat devam ettirilemez. Ka- nuna müracaat etmenizi tavsiye e- deriz. İsmail Kemal Elbir (Istanbul Barosunda Avukat) | nazarı dikkatini Hamdi Karabina yazıyor : *“Yalova — kaplıcalarına — gittim; Bu yemyeşil kasabanın emsalsiz zenginliğini, vası olduğunu bilenler çok az... Kap- lca sularının ondan fazla hastalık üzerinde müs« essir olduğu söylenmektedir. Bilhas« sa kaplıca direktörü ve dahiliye mü« tehassısı Bay Nihat Reşatla arkadaş« larmın da tedavide tuttukları yol; değerli bir sıhhat yu« kimyevi terkibinin hasta olanlara en yakın şifayı te« min etmektedir. Eminim ki, Yalova, yeni yapılacak tesisat ta bitirildikten sonra dünyanın en güzel, en şirin bir bahar şehri olacaktır.” e Çöpçü Niçin Uğramıyormuş! Çarşıkapıda Divanıâli sokağında Safinaz ve Ahmet Saim yazıyorlar: #“Çarşıkapıda tramvay — durak arkasında Mimar Hayrettin mahalle« sinin Divanıâğli sokağı ile Sucu Baki sokağında ışık yoktur. Kaldı« rım tamiratı yapılamamıştır. Bozuk tur. Divanıâli camiinin karşısımdaki mahallesi çeşmesinin suyu kesilmiş« tir. Terkos musluğu da konmamıştır. Hiç bir sebep yokken bu sıcak gün- lerde mahallemizin çöpçüsü haftada üç dört gün uğrayıp çöplerimizi al- maktadır. Neden her gün gelmiyor- sun ? diye sorduğumuz zaman : “Ma« halle büyük, başka işe de gidiyoruz. Onun için hergün çöp almıya gelemi- yorum, Tenekedeki çöpünüz kokarsa kapızın önüne bırakın, Geçen başka bir çöpçü alır.” diyor. Belediyenin celbederim.” v Bir Okuyucumuza Ğ Beyoğlunda Mektep sokağında 12 « 14 numaralı evde B. Ziyaya: « 4Ordunun büyük resim geçidini siz de görür, fotoğrafla bunları tes. pit edebilirsiniz. Geçit sahasma otobüsle gitmek lâ- zımdır, Çorluya kadar giderseniz ora da bir çok vesait bulmanız kabildir.,, Polis Memurları Arasında Yeni Nakil ve Tayinler Polis mektebinden baş komiser Ne cati Konyaya, ikinci komiser Sadet- tin Antalyaya, üçüncü komiser Ham di Çankırıya, üçüncü komiser Vehbi Fatih merkezine nakledilmişlerdir. Mektep dahiliye baş komiserliğine Konya başkomiseri Rifat, ikinci kü- miserliğine Antalyadan Naim, üçün- cü komiserliklere de Çankırıdan Ha mit ve Fatihten Hamdi tayin olun- muşlardır. Kumkapıdan başkomiser Hamdi E- yuba, ikinci Komiser Raşit Çatalca- ya, Eminönünden başkomiser Şerif Kumkapıya nakledilmişlerdir. Pan- galtı merkezi başkomiseri Halit, İs- tanbul merkezleri teftiş başkomiser- liğine terfi ettirilmiştir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: