11 Ağustos 1937 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6

11 Ağustos 1937 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Tekirdağlı Hüseyin İntikam Maçı Tutmak İstiyor o | Geçen Pazar İngilizi çarçabuk yenerek Tekir- dağlıncz karşımına vakip olmak Malın Mülâyim pehlivan.. Başpehlivan Matbaamızda İngilizle Görüştü Dün İngiliz pehlivanları matbaamıza gel mişlerdi. Burada yaptıkları güreşlerden ve Hindistanda karşılaşacakları Hint pehlivanla- rından bahsediyorduk. Cenubi Afrikalı şampi- yona Tekirdağlı Hüseyin hakkında fikirlerini sorduk. Şu cevapları aldık: — Tekirdağlı şimdiye kadar karşılaştığım bütün pehlivanlardan kuvvetlidir. Ben Hüse- yin kadar tabii kuvvete malik olan dünyada hiçbir pehlivan tasavvur etmiyorum. Yunanlı Cim Londostan da tabii kuvvetçe Hüseyin kuv vetlidir. Yalnız Londosun bilgisi Hüseyinden kat kat yüksektir. Ben Hüseyinle inti Memlekette Spor Çolimaları Uşakta Beş Şehir Atletleri Karşılaştılar (TAN) — Uşak stadyomu imi pazartesi günü yapıl. asimde binleree halk bulun | g muştur. Kaymakam ve belediye reisi- e merasime başlanmıştır. 150 sporcunun iştirak ettiği bir ge- git resmi yapılmış ve beş şehir spor- cularının atletizm müsabakalarına bağlunmıştır. Müsabakalar neticesin- de Uşak 23 puvanla birinci, Afyon 16 puvanla ikinci, Manisa 10 puvanla ü- çüncü, Denizli 3 puvanla dördüncü, Kütahya 2 puvanla 5 ci olmuşlardır. Sıvasta Pehlivan Güreşleri Sıvas, (TAN) — Şehrimiz geçen! id Aydınmuhtelit takımılz- 14 İk Aydınlılar İzmirle : Maç Yapacak / / # / mire giderek İzmir muhtelit # takımıyla iki maç yapacak- pabilirim. O da benim alıştığım serbest güreş| darbelerine müsaade edilmek şartiyle... i şampiyonuna bildirdik. Kendisi ev- am maçını bir şartla ya” Afrika şampiyonu bu sözlerini he- nüz bitirmişti. ki, Tekirdağlı Hüseyin | içeri girdi, Geçen pazar günü güresen iki pehlivan el sıkıştılar. Hüseyin he- men meramını açtı ve dedi ki: “.— Afrika şampiyonundan bir in- tikam maçı istiyorum. Kendisi yük. sek bir pehlivandır. Benim hatırımı kırmaz. Bazıları diyorlar Ki, Afrika- ile Mülâyim tutuşacaklarmış. Eğer bu hafta Mülâyim güreşecek olursa, ortaya çıkar ve Mülâyimi evveli ben tutarım. Hangimiz galip gelirse, son- radan İngilizi o tutsun. O takdirde In giliz dinlenmiş ve biz güreşmiş olu- ruz. Her belde bü vaziyete bizi dü- şürmezler ve Ingiliz benimle bir da- ha tutuşur.,, Tekirdağlınm bu arzusunu Afrika velce söylediği şartlar dahilinde, Yani serbest güreşte Amerikada müsaade on Candelaro ari duru katık- stti. Düny ; de, şanı, tâ hayatı da kukla oyununda oy tığı kuklaları idi, Alkışl boşanıp kalan yüzünü siler tiğim kuklaları di e ları gönlümün özlediği gibi, dile ye tiremezsem, lim” der ve Sahnede kuklaları “Fransa kral- larını” oynata oynata tabif sesi de tumturaklılaşmış, allavi kallavi gümbürtülü bir ses olmuştu. Sokak ta kundura böyacısı sa Kralı di edi sa, Fran- » elçiye ilânı harp ır sanındınız. pattığı otelin sahibinin kızı Grazia Don Candeloroya Kız çirkindi ama sesi çok tatlı idi, Bir de ta kendisini bildi bileli para arttırmakta olduğu dost düşman arasında fiskos ediliyordu. Don Kuklalarını oy- abayı yakmıştı. Candeloro Yüze ne baksındi. Ona lâ in derdi. Oda &izın tutgunu olduğu için akşam sabah yemekleri di, Masaya getiri- len ve masadan len her tabak ara- Snda oGrazianın mek niyetinde ol- duğunu fısıldardı. samanlar arasından yürütü- m farkına vardı. zı bir cilikten çakar, aklı başmda bir gü- v istediğini, sermayesi iki bu- tan ibaret olan bu baldırıçıplak ko- pukla evlenmesine razı olamıyaca- bu adamım eline verirsen herif iki- mizi de kuklaları gibi kullanır, Gö- Neyliyeceksin derbe- ne bak. Müşterileri gülümseme #avur, Gözlerini pars- dan tarafa aç, Kulaklarını da hep pe olsun!” dedi. Fakat ne çare ki sevginin alevi artık yüreği saçağı deloronun kı ları kralları, krali- çeleri sevgiden öyle tatlı tatlı bah- dığı bulaşık kapların kaçakların ko kusu kızm burnuna artık leş gibi zım olan sesti, Asıl ses güzel olma- Bi hep otelde yer- kaldırılıp” götürü- kulağına o evlen- K ızın babası, yani otel sahibi i çekip kulağımı büktü, Otel- çuk tahta kuklayla dört buçuk lâf- ğını, tek tek anlattı. “İpin ucunu dört aç berif sana taktiğı kırma, Sağa bir tatlı söz, 8ölâ bir oraya ger. Anladın ya. Sözlerim kü sarmıştı. İş işten geçmişti. Don Can sediyorlardı ki, kızın her gün yıka- geliyordu. Çamaşırda kızarıp mora DON CANDELORO VE ŞÜREKASI ........) Yazan : Giovanni Verga rk Cevat Kabaağaçlı ; İknaaneğaki api sikaa ks oray yannda duran kadını göster , “Kadmsız işimiz yolunda yüri mez. Sen kızımı alırsan, ben de ev- lememaz iyim sanki? Inşallah me sut olursun. Ve küme kime çelok çocuk sahibi olursun. Ben cavlağı çekince de miras olarak müstühakı nı bulursun" deği. Filhakika çocuk “Yar dakrararkısı kesirmeğen dün yaya söküne başladıler, Otelcinin de kızından geri kaldığı yoktu, Bir Türkiye Sultanı kadar bol bol bırakmıya, ve hiç olmazsa sihirbaz Merlin kadar da uzun ömürlü ölmi- ya ant içmişti. Gerek karısı, gerek kızı dünyaya yeni yeni çocuklar ge- tirdikçe bütün sile davet edilir, ve an cemaatin düğün dernek yapılırdı. Fakat zamanın durduğu yokt mene halkının ise kukluya kulak as gullarma vi te tekmeleti ğadan kap köklü az ng? kermiş gibk adi kı toprek “iğ lardan gü birkaç ufak” 5 durabiliyordu. Bu da olmadi. Don Candeloronun başı icala” ei a idi eğil, diri adam istiyorlardf mattıklarını kendileri o yıverirlerdi. Elde avuçta © hep satıp savdılar. Ve şövsi” biseleri; miğferler, kılıçlar y e lar. O, akşam davullarla bari (Fransa krallarmı) oyaıya ilân ettiler. O akşam Don Caf ro bütün ailesile beraber, tavanları süpürenlerle, Üst ö da şövalye zırblarile, sahneydi tılar, Zırhlar tenekeden Yal si sa krallarının resi ünl ii Eri udi sesten irat siz ulvi hitabeye bir kahkaha dır cevap verdi. Sonradan d8 4 na koçanları, limon kabuklar: Sl ra İzmaritleri nsa hü ned üzerine dolu gibi yağdı. Don “ği loronun elinden o gün az kak kt. O sanatten ANİ in, meşe odunların? ni, onunu kebap şişlermiş ves geçirecekti. Amma ev kılıcı tenekedendi. Hem de rar ellerinden kendi bile iğreniyor- du. ödilen oyunlara burada da müsaade edilmek şartile Mülâyimle de Tekir. dağlı ile de güreşebileceğini, hattâ Hindistan seyahatini bu uğurda iki pazar günü canlı bir spor günü yaşı-! ir Bm (amin Sm #atbol m5, büyük bir kalabalığın önündeld ,; Ni eN Ziya Gökalp okul bahçesinde büyük) g 5'e ve ar Jamie gi- erek alâkadarlarla temasa pehlivan güreşi tertip edilmiştir. Şeh-| g rimize uğrıyan meşhur güreşçilerden | J geçmiş ve müsabakalar için tü. Don Sadi üşr 1k gibi zrh einen sıklardaki mentegeleri, yere eğilip te düşen kılıcı kaldır! tığı yoktu, Onların gece gür mek istedikleri sira sıra sülün gibi, fül ötüşü gibi düzgün bacakların, hep birden kalkıp inmesi, musiki gündüz gör p abası: “A avsnak sana De oldu? Müşterilerin hesapla- Baltkesirli Ramazan, Istanbullu E- tem Kartal pehlivatlarile, bunden başka Bulgaristan göçmenlerinden | Hüseyin, Romanyalı Eyüp. Süleyman | Porsuklu Abdullah, Hüseyin, Divrik- Ti Halil pehlivanlar güreşe gelmiş bet umuyordu. Birinciye Karaçayırlı Mustafa ile Balıkesirli Ramazan tutuşmuş, Ra - mazan çabukça hağmını yere stmış- tr. Tkinciye Porsuklu Abdullah ile. yine Ramazan pehlivan bir saat ka- dar devam eden güreşte uğraşmışlar, berabere kalmışlardır. Uçüncüye, Is- © tanbullu Etem pel Ramazan güreşmişler, Ramazân faz- lâ yorgun olduğundan berabere kal- dığı bildirilmiştir. Turhal Sporcuları Niksarda Niksar, (TAN) — Niksarlılar ta- rafından davet edilen Turhal şeker fabrikası sporcuları ile Niksar Idman yurdu arasında yeni yapılan” futbol # da samimi bir futbol maçı ya- pıtmıştır. Zevkli bir oyundan sonra Turhal şeker fabrikası futbolcuları 2—3 galip'gelmiştir. Belediye tarafından sporcular şere- fine bir ziyafet verilmiştir. Merkezi Avrupa Kupasında Seyirci Rekoru Bu sere yapılan Merkezi Avrupa kupası maçlarına 438 bin seyirci gel- gitim Yarelen iştatletiğle nazaran bu miktarın 150 bini Avusturyaya, 119| ban na, 60 bini Çekoslovak- acar ——. 51 hini Malvava. 22 bin bes vi 4 tam bir mutabakat hâsıl ol- : muştur. CASE EAA İstanbul Atletizm Birincilikleri Istanbul bölgesi atletizm ajanlığın- dan: Sekizinci Balkan oyunları için seç- me mahiyetinde yapılacak olan Istan- bul atletizm birincilikleri bu yd açık müsabaka halinde 14, 8 cumartesi ve 15, 8, 987 pazar günleri Kadıköy Fe- nerbalhiçe #tudında yapılacaktır. Bu müsabakalara başka bölgelerilen ge- lecek olan sporcular da katılanilerek- hafta tehir edebileceğini söyledi. Aksi takdirde, yolundan kalmıya- rak Hindistena hareket edeceğini i- lâve etti, Tekirdağlmın intikam müsabakası veya Mülâyimin bu hafta Ingilizle tu- tuşması hakkındaki kati kararı yarın matbaamızda toplanacak olan pehli- vanlar vereceklerdir. amana tir. Birincilere ve günün en iyi dere- cesini yapan atletlere atletizm fede rasyonunun koyduğu müküfetlar ve- rilecektir. İ Müsabaka programı ayrıca ilây «| dilecektir. Müsabakalara iştirak ed cek olanların isimlerini cuma (13, 8, 1937) akşamına kadar bölgeye bil - dirmeleri lâzımdır. Salıkesir Atletizm Birincilikleri | söyliyeceksin” rin: hep yanlış ya m. Bu gi dişle sermayeyi kediye yilkletece- yordu. Don Gan- Çıt kırıldım prensesler, Don Cende- loronun dana 8€8iyle konuşmazlar» dı ya. Ne var Ki bu ücret natten çaktığı yoktu. Prensesin söyliyeceği en ul zleri kümeste yumurtlamakta olan kuluçka tavuk gibi ciyik ciyak öterek söylüyor- du. Dinleyiciler sözleri duyunca hu gu duyacaklarına, şakır şakır göz- yaşları dökerek katılasiye gülüyor- lardı, Don Candeloro ikide birde a- cemi kıza sandelye altmdan bir kaç tekme yerleştirerek, kızın sesi- ni yoluna koymak mecburiyetinde kalıyordu. İşte bundan dolayı Don Candeloro, Graziaya “Aman çabuk evlenelim, Prenses rolünü hep sen diyordu. Bunu du- yunca kısın gönlü çıldırtıcı sevinç lere parlıyor, * başı dönüyor, beti benzi ağara kizara hareleniyordu. elgelelim babası illâ da illâ G or Ve başka demi- yordu Don Cundeloro: “Başka ça- re yok, kahramancasıma davran- mak sırası geldi artik, kimseye #67- dirmeden bohçanı, çıkınını, paralâ- rını hazırla. Ha dedim miydi fır- lar gideriz!” dedi. Bir iki gün son- ra beruberee sırra kadem bastılar. Kizm getirdiği paralar pek szdı, An laşılan dedikoducular habbeyi kub- be yapmışlardı. Fakat Don Carde- loronun sözü sözdü. Nikâh kıydır- ce bir elden tepinilip fr dolabı dönmesi idi. Başı dara kısılan Don Candeloro kapağı hep kaym babasma atıyordu. Fakat on cağızdan da iyi nasihatten başka birşeycikler geldiği yoktu. razinhinin iş! güçü sabahtan ak şama kadar çocukların ve kuklalarn üst başlarını yamalayıp sarmalumak, yabut güçsüzlükten e- li ayağı tutamaz oluncuya kadar ku mek, Papağan gibi ezberlediği Pren ses rolünü tekrarlamaktı. Buiştâ sabah ikisine dayanındı, Çekilir ve katlanılır iş değil Bilhassa Tanrı ona birkaç gün evvel bir ço- cuk daha bağışladığı zaman, Don Candeloro kızgmlıktan kan çanağına dönmüş gözlerini ona çevirmiş, de niz kestsnesi gibi dik saçlarile: “yahu senin ha bre çocuk doğur- maktan başka marifetin yok mu?” diye haykımp bağırıp durmuştu. Bu kuklacılığın artık şehirde sök- miyeceğine Don Candeloronun ak- lı tak demişti. Piliyı pırtiyı hep bir arabaya liyerek taşralara çıktı. Fakat bu se fer de köylülerin cimri Birinci günü purayı zar zor veri; lardı. Ertesi günü ise ev da ağaç dallarına tırmanarak be dan seyretmek yolunu buluyorlar- dı, D oyununun İplerini çekiştir- y 'P ş çattı. on Candeloro işi palyaşolu- ğa dökmek mecbi müsaade etmiyordu, gt u Fransa hünedanı dt B de oynandıysa bir türü medi: Bir gün Dan Candelor0 yi sına “domuzlara palamut Y' ler, bunlara da istediklerini Var li. Sen Şuntöz olursun, ben de dedi. Karısı ' tanlarmı kısalttı. Hattâ dikiş? yl yele yardım etti. Grazianın. bacaklarma kendi eliyle ipek Mar geçirdi. Karısı “Aman, “l Aleme bu kıyafette nasıl er Pİ dedikçe Don Candeloro “AY vi iş için yaradılmadın da, y lar #63 rolünü mü oynamıy dın? Ekmek yemesine YE Nİ birimizden geri kaldığın yok m” lah. Değil seni, kendimi ide, da, soyumu da, sopumu öl âleme çıkaracağım! Daha diy" var m7” diye avaz avaz ed du. © İMacaristandâ Atletizm Budapeşte, 9 (A.A.) — yine letizm klübü tarafından yari İ adamda tertip edilmiş olan spii ramında iki yeni rekor tesis * tir. : Miklâs Ezabo, 1500 metreli i suyu 3 dakika 51,4 saniyede b” tir. Josefva Zegi 70,22 metre” atmıştır. / Gyenesin 100 metre sürat * nu 104 dakikada bitirmesi d şayandır. ç - gol Hundan mi baska Marsa

Bu sayıdan diğer sayfalar: