vi TAN Gemilerin, Kayıkların Sa natoryomu : Kalafatyerinde Diem ür “Kalafatyeri” ne uğradım. Şim Ye, » söyle bir geçtiğim “Kalafat 1, 7 milan m analar kimbilir kaç yüz yıl ağa ha > Bsterirler 1$, F 4 300 kadar dükkân var. ocaman Varyoslarn, demir iğ Siren, » diye,.. Kaca # Ayağım burkula burkula yürü dediler.. Kıvrıldım. Sola dön, de- Ve en nihayet müjdelediler: dükkânlara sor. Sana Kalafat- bir demirci dükkânı idi. Zaten bura- » Ya demirci, ya kaynakçı, ya tarna- Skardıkları tok sesi, tâ uzaklardan dinli- i, belki de düşünürsünüz. Galatanm bu ik öğesinde, bu kadar demirci dükkânma YaÇ var, Kalay abı vereyim: Demir dükkânları olma- Yerinin bir manası kalmazdı. evvel döşenen Hepsi de, faa- Kütleleri üzeri- e 7 şında demir dövmekle ise başlıya- Ur. Gemilerden biri. (Bütün gemilerin zaman zaman; tak, bugün küçük mikyasta torna Müüiyy Kalafat yeri artık bir gemi ge YE ideyi “emek olan kazanmda, f - bag ufak bir iştihasızlık # si Ürik gear Kalafatyeri: g BİN orna » midye gibi, yosun Atık Makiaş maddeler mi birikti? BU? Tiğ kadar yol alamıyor dan tar gün mu düşüyor? K 3 Yazla alafatyerindeki ht biyiga Betir... Birkaç gün, AY tedavi görsün, ken kalır ye verilsin, bak bir taş anda zift kokan da- e Uç gemici, çıplak Münaş ya, ŞAhlaşmış bir direğe a- b da, çekiyor, bir yan e he bir ezgi ile : Alak, Dy Alak... Hey Allah... Hey Böylesi Hağmeyorlardı kay, âyretlerini artırmış Haf buruş dinde idiler, Ileride et Böğrede, » Dürüm çira kokuları — VER bir ateş yanıyordu. İL lerini Y.#tisin dedim, sn cevap verdi. 4 z Hiz 5 Rk ima “ maç ee başlarmdaki ustala- — Ey, * döndüm ; Küre * h€ yapıyorlar? — Anlattı: Meyda tendırlar daha!.. Gör- ii b Kora tBalapuzyayı kızağı çe — Malak nasıl ğı Adlağıy, yaptığınızı ba. akik r tmsya me hâcet: İşte şu Raj raspa yaj KE Be » demek, yâni temiz- Hai Tyanm altını iyice ayık- ÜR a Sönra altına verecekler Di yeti Ateş br. mu, kle her iş ii er bunlar, Minği Mİ, sira gelir kala. yı isli yerli ken- bü sürülür. 008 İyİCe zittlenir, eni ün Milepyehlrli boya çekilir. Böylec laz m kalafatı tamam. e tuk, nde kaç sal La many, ein kala- Yard, SİMA, Isi bilir. Salapur Şairi uzun sürer, Sala. Paya, alar, kısa sürer, Bir sala- Maaşın, i anlattıkları, yal. ve motörsüz ge- , Kalafatyerin- Motörlü deniz va. #diyorlar, Bu hacı anlarınm her biri, 1 ei ye birer vapur ameli” r içten, Ni hay S. im kadar, pe Ancak büyük fab- gi ari ar özi bilir. Biz, * BiZ, burada ken ka ken çi Müzik al arak, vapurla yan Öyle ine" he re ti, el ederiz. taç iyi gi Kaynaklar yaparız bangla lar, bünlarn KE havret eder, fabrikası işleten bir genç, bana şun uğrayıp tedavi gördükleri BW ları söyledi: . İafatyerinin önünde A ei Halicin kayıkçı tiplerinden ehti-| yar bir deniz kurdu Burada, dökmeci, tornacı ve kay nakçı, üç cins dükkân var B ütün dükkârlarda, Türk işçi ler çalışırlar, Vaztile, Türk ler, yüzde beş nisbetinde İdi, Şim. di, Türktân gayrı unsurlar, Yüzde beşe indi. Kalafatyeri diyip geçme yin. Buraya öyle harap gemiler ge lir ki, başka yerde olsa, çoktan çij- rüğe çıkarılmıştı. Fakat, bizim us ta işçilerimiz, bu çürük gemileri, birkaç ay içinde sefere çıkabilecek derecede tamire muvaffak olurlar, Bu yılım başında, Kalafatyerine, makineleri tepeden tırnağa bozul. muş, eski bir gemi çekmişlerdi. Se. kiz ay uğraşarak, gemiyi, uzun se ferlere çıkabilecek derecede tamire muvaffak olduk.,, Jafat yerinde çalışanlar, va ziyetlerinden çok memnun görünüyorlar. Vaktiyle tezgâh ba- işlerini kadınlar değil erkekler gör- melidirler. Çünkü kadınlardan daha güçlüdürler.., şeklinde cevaplar ver. Amerika kadınları arasında YAPI-| nh sormuş ve şu cevapları lan bir ankette kadınlarm çoğu “ev — Kalaaftyeri olmasaydı, deniz 3 vasıtalarının çoğu, hareket siz kelmıya mahkümdu. Bazan kü- çük bir çivinin yerinden oynaması, kocaman bir vapuru çalışamıyacak hale getirir. Biz, burada; müteva- zi çalışmalarımızla yerli, yabancı bütün vapur, salapurya ve çekdir- melerin en kısa zamanda tamirleri. ni temin ediyoruz: BİF tek şikâyeti. miz var: O'da yolumuzun berbatiı. gr. Bu daracık, ecişbücüş yol, kışın çamurdan geçilmez oluyor! Her gün, binleree kişinin üzerin- den gidip geldiği bu işlek yolun, kt çük bir himmetle kaldırımların! ye nilemek mümkün değil mi? pe Sanütlar iKakkında . iYeni Kararlar Ankara, 6 (Tan muhabirinden) — Iktisat Vekâleti, esasları küçük sa - natlar kongresinde tespit edilmiş o- lan (Türkiyede küçük sanatler ve bun lsrm korunması hakkmdaki kanun) projesine yeni bazı hüklimler ilâve et! mek için tetkikat yapmaktadır . Projeye göre, küçük #anatler ken. di iştigni sahaları dahilinde teşkilât landırılmakta ve kooperatifler teşkil edilerek bunlar bu işlerle alâkalı kredi bankalarına bağlanmaktadır. Satışlar, tek elden temin edilecek! ve bilhassa milli vasıf taşıyan el sa-| natlerinin uzun emeğe mukabil az| kâr getirenleri için devlet prim vere- cektir. Proje, el sanatlarile küçük sa- natları 26 şubede toplamaktadır. Bun larin içinde meselâ dokumacılık ve do kuma ipliği İle alâkadar olanlar, büyük sansyile alâkadar olduğu için bunlar hakkında yaşaticı mühim hü- kimler vardır. Proje, ayni zamanda belediyelere bazı vazifeler vermekte. dir. (Resimler soldan sıra ile) Li İSTİKLÂL SAVAŞINDAN SAYFALAR 35 inci alay ikinci taburda bir Maltız keçisi vardı. İlkönce su: tünden istifade edilir! diyerek, ke- giye itibarlı bir mevki verdiler. Fa kat keçi yavaş yavaş ağırlık oldu. Sivri sakalı, şehlâ bakışları, zaman zaman tutan meşhur inadile Meh- metçiklerin canını sıkmıya başladı keçi! Muharebe olurken, keçi ihtiyat- ların yanında otlar, top gümbürtü. lerini, gözleri yarı kapalı, geviş ge- tire getire dinlerdi. Sekizinci bölükten Tosyalı Os - manm mendilini yemiş, ayni bö - lükten Halilin gömleğini mideye indirmişti. Halil, tek kolu kalmış olan gömleğini görünce, keçiyi sa- kalından yakalıyarak bir hayli sal- lamıştı. — Mazarrat! demişti, dağda, daş ta ot galmadı mi?... Fakat keçi, oralı bile olmamıştı. Günün birinde keçiye bir de isim taktılar: — Gılguyruh! Diye, gağırmıya koyuldular, Ons her gün, tuz verdiler, su verdiler, Muharebelerin bütün girintili oç. kıntılı çağlarında, Kılkuyruğu bile düşünecek zama- nı buldular, Keçiyi yemle mek, sulacıak işl rini sıraya koy. muşlardı. Sirası gelen Mehmetçik, bu baş belâsını a- ğırlardı. Türlü türlü kepazelikleri, pisboğazlığı, musurlığı sayesinde meşhur bir soyha olan keçiyi arada sırada ateş haklına dahi götürdü ler: — Vurulur da gartuluruz! dedi. ler. Fakat keçi, inadmı yaşamak yolunda da gösterdi. Bir türlü ka» zaya uğramadı. inci fırka 185 inet alay muare- be ediyor. Muharebe ediyo. ! de mek bir şey ifade etmez. Alay canı ni dişine takmış, son nefesini bu tepelerde verecek; bu azimle sa . vaşıyı - Bu cephenin “ gerisinde bata kumandanı Münürün, . yiğit lakabi- le anılır, Deli Münürün;; İki tane. cik te mantelli topu var. Ateş esnasmda zaman zaman fünyeleri kayniyan mantelliler patlar patla- maz toplar geriye geliyor: — Tooooop . ileri! Beraberrrr! Beraberrrrr! Durrrr! Kumandasile eski yerlerine gidi- yorlardı. Attığı merminin düştüğü yeri görmiye merak ediyormuşcasımna, ikide birde ayağa kalkan toplar a. ğır aksak çalışırken o bir mermi geldi bir topun tekerleğini götür. dü bu fani dünyadan. Nereden bul. dular? nesil tedarik ettiler? bilin. #nez.. On beş dakika sonra, bir te. kerlek peydahlandı. Bu tekerlek sekizinci bölükten Halilin sırtımda topun yanma geldi. Yerine takıldı ve mantelii, hunnakı sadıra müp- telâ asırlık bir. ihtiyar gibi boğuk boğuk öksüirmesine devam etti, Sekizinci bölükten Helili tebrik ettiler, pohpohladılar fakat Halil oralı bile olmadı. Babacan oğlan yaptığını. işten bile saymıyordu kenki hesabma!... us i ii A almıştır: | Erkek te ev işlerme akt! erdirmeli ve mişlerdir. Bunun Üzerine bir İngiliz| ev işlerini ona devretmeyi katiyyen | hiç te fena olmaz. gazetesi Londrada bulunan muhtelif milletlere mensup kadınlara avni su- doğru bulmam., , il 3 — Peşteli Bayan Cato Aczel di. 2 — Mis Mamv Burn su fikirdedir; İvor ki:“Ingiliz dostlarımın evinde ve 135 nci Alayın Soyha Keçis YE, » YAZAN: ç © Sezai Attilâ KARA iraz sonra tepelerde muha rebe eden piyadelerin cepa nesi tükenmişti, Tabur kumandanı arandı, sekizinci bölük kumandanı Sami'ye: — Senin Halili cepaneye gönder! dedi. Halil emri aldıktan sonra & teş kesildi. İriyarı esterile bir Xn- sırga halini sid. Cepane geriden geleci ye gitmek'bir kahramanlık değ belki. Fakat ateş altında cepane İkmal etmeninnö demek olduğunu da bilen bilir!.. Cephe ile, cepane. nin bulunduğu yer arasında düş- manın katil bir ateşi vardı. Bu ateş sahasmı birkaç defalar geçmek, hem de cepaneyi bırakmadan geç- mek ustalık istiyen bir kahraman- ikti. Helil birkaç defalar gitti , Son gelişinde, oldukça yakınları. na dilşen bir top mermisi patlar patlamaz ester ürktü, dört nals koşmuyu başladı. Fakat Halil onun yularını birakmadı. Düşe kalka, de- belene debelene bir hayli sürüklen- di. Ateş tutmıyan dere tabanma indikleri zaman ester durdu. Ha- lili, yuları bırakmıyacağına inan. mış olacak ki hem titriyor, hem sağa sola bakınıyor, hem de deli oğlana itaat ediyordu. Halil ayağa kalktı, yüzünü gözünü çaklar tem trım etmişti, Esterin kulağa asıl dı. Isırdı ku can acısı ile ge- riya tepen hayvana baktı: — Donguzun enceği! dedi. Öm - ründe top ateşi görmedin mi secen? Hayvan mısın nesin? ster yen hâlâ sızlıyan kula ğına bir müvazene vermiye cabalıyordu. Bu sırada zabitler de yetişmişti. Halilin, kabadayı gidi- şi, kabadayı gelişi, ürkek Esterle a lay edişi, cephede bir neşe havası bir güleçlik yaratmıştı. Tabur kus mandanı, elini Halilin omuzuna koydu. Bir iki defa bu iri omuzu şamarladı: — Varol Halil! dedi. Bugün iki dir kendini gösterdin! — Ben bir sey yapmadım ki?. — Nasıl yapmadın? Bir topu te kerleğe bir cepheyi cepaneye ka - vuşturdun. > Halil artık cevap vermedi, Dim- dik duruyordu. Halinde böbürlen- me, çehresinde gurur yoktu. Tabur kumandanı onu uzun uzun süzdüş — Halil, dedi. Bu kahramanlığı- nı mük&fatlandıracağım! Halil kabardı. Fakat tabur ku- mandanı: — Bizim Maltız keçisini sana he- diye ediyorum! der demez komik bir çehre aldı: Oradaki zabitler, neferler gül» memek için çok zorlandılar, hafif. ten başlıyan kikirdemeler bir kah- kaha tufanı halini aldı. Bu gülüşte istihza kokan bir mâna yoktu. Cep henin alabildiğine samimiyetini hay kıran gülüşlerdi. Halil de gülü » yordu. A kşam üzeri arkadaşları Ha- Yilin çevresini sardılar: — Geçiyi keselim! dediler. Halil: —Olmaz! dedi, ganımın baha « sma aldım kesemem! Bakacağım ona! — Kes be Halil! — Kesemem diduğ a! Hem eti de mazarrattur! Bağarsuhlarınızı bozar! Bu sırada keçi Halilin yüzüne bakıyor, sanki hayatını bağışladığı için teşekkür ediyordu. Hall kızdı. Onu sakalmdan yakalıyarak bir iki defa sarstıktan sonra: — Hüüst! dedi. Sen lâfa garış. ma, yemini ye! Soyha gılguyruh!.. Gtldüler, Tehlikeleri unutarak güldüler, Nelerden sonra, bu alay Mene « mene yerleşti. Halil cephe arkada- sından ayrılmadı. Teskiresini al diktan sonra Gılguyruğu önlüne katarak köyüne döndü. Onu çoba. nma verirken: — Dikkât et! dedi Muharebe görmüştür. Deler deşer acemi oğ- laklarm börgünü! İzmit Valisi Teftişten Döndü İzmit, (TAN) Vali Hâmit Oskay köylerde yaptığı seyahatten dönmüş- tür. Vali, bu seyahatinde Sapanca, Adapazarı, Geyve ve Taraklıya uğra- miş, köylülerle konuşmuştur. Traklı nahiyesine İçme suyu getirtmek için başlanılan faaliyeti gözden geçirmiş» ve suyun membama giderek ilk kaz- işleri yapan erkekler gördüm. İaca-| mayı vurmuştur. i bunları yapabilmelidir. Yardım fena | ristanda ev işleri münhasıran kadın.| ,1— Bayan Pamela Ashiy demiştir | bir şey değildir. Fakat bu işleri ona | lara sittir. Ve kadın eli değmiyen ev! ki: kocamın ev işlerinde bana yardım | devretmek caiz olamaz, Meselâ, erke- | işi hoşa gitmez., , etmesi hoşuma gider. Fakat bütün| gin sabah kahvaltımı hazırlaması Şarbonlu Et yemişler İzmit, (TAN) — Hendeğin Başpi- 4 — Mister Turner de şu fikirde-| nar mahallesinde oturan Alinin kes- kadınım vazifesidir. dir: Kadın çalışsa da erkeği ev işle-| tiği sığırm şarbonlu olduğu anlaşıl » rine karıştırmamalıdır. Eve bakmak | mıştır. Bu eti yiyen bütün ev halki itedavi altma slnmelardır