Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
No, 19 Yazan : Ziya Şakir Plân yerini buldu Fedailer Rüstemi Bir Hamlede Öldürdüler B"' Bece, T Diyarbekir kalesi, de- İr Sükün içinde idi, Ay, ufuk :': 'llî'înru Yyükselmişti. Işte o za- ü üç en gizli bir işaret üzerine, gehmşğ“Z fedai, derhal harekete Ve kali Hepsi de, çifte hançerler içlarla mücehhez olarak, sara Oğru ilerlemişlerdi. Tay k:h yerlerde sürünerek Sa- Plcllarma ve muhafızlara ilerlemişler.. derhal bunların bele İne atılarak, sessizce bunları te uıla»lerclı Ve sonra onların sırt- “İlex-ı B yîîııîelenm çıkararak ken şler.. Bu suretle, gece - %ı kal'a.lılxg'nıda nazarı dikkati cel- €n saray muhafızlarının ko- arma Tetkâ takarrüp etmişler.. Cü- Tane bir baskımn ile, onları da e geçirmişlerdi. İ v;ı :ğl“;ğlî ciddi bir muha. amıştı. O zaman, uz“n merd.ıvenleı- getirerek, harem D &sinin Pencerelerine dayamış- e “YRğda bulunan kadın- hi unların gürültüsü- înkıî:etmek için, hepsini odaları- temBey Hi dı._ Bu sırada, Rüs- n e €endi dairesinde idi. O ge- t% kyi "aı:dğgl gözdelerinietrafına % üçük bir eğlenti tertip %lnm bu eğlencenin en kıvamlı da, birdenbire kapı açıl- de bi Ruıstem Bey, kapımın önün- Balipa takım korkunç - simaların Tiştr, görür görmez, donakal- 'heîk Saşkınlığı geçer geçmez, he- Yerinden fırlamış... Sırtını bir z“?îeh dayamış, kendini müda- 'hlau azırlanmıştı. Fakat, içeri k“kin edii.ılerderı birinin attığı Tuşty, hançer, göğsüne saplan Rfu Bey, sendelemiş... Yere hl“mlâ’tı Kadımnlar, birer çığ- lç,. ı)S'Tm"ak kaçmışlardı. Fedai- » genç hükümdarın üze- he":mmlşla.r.. bedbaht Maksut te îlşîu' talihsiz Rüstem Beye €erek onu bir hamlede l lardı, S"&yda cereyan eden bu fa- Sİa, tamamiyle sessiz ve sa- “qu e'3"9)'311 etmişti. Derin bir U%ı' Sinde bulunan şehir halkı, Uq—?yden haberdar değildi. sabah Diyarbekir camile- r'llxııle:in&l'eleı'ınde ezanlar oku- şehrin sokaklarında da: m Şah, kaza ve kaderin olarak vefat etmiştir. tahtıma, Ahmet Mirza ıı,%aı gîfeçmlşm Böylece, malüm hıım_ * tellâllar bağırmıya başla- Ahm * . * et Mi rza, böylece Akko- eçm% ahtına geçmişti. Ve geçer Bire; r de herşeyden evvel birer Bnmmakıplenm imhaya karar ylnete 9 zaman, ( Şah İsmail) için E'debiıw felâket başgöstermişti. Tek kesinin ocağını söndür- Geyi Ylân :en Ahmet Mirza, derhal hab“_ âkimi (Şerif Hasan Han)a kendm Söndererek, Şah TIsmailin tJEmaını talep etmişti. Ş *rif Hasan Han, Şah Isma- B"'lllud Geylân topraklarıda Miş; ü katiyyen inkâr et- Mîh" ihtimale karşı Şah Is 'de bir rehine olarak sak- İStiyordum. Fakat bir gece, ile müritleri, onu al- dalar, kaçırdılar. Nerede olduğunu belmiyorum. Diye cevap vermiştir. Fakat Ahmet Mirza, bu cevap ile iktifa etmemişti. En emin adamla- rından mürekkep olmak üzere bir heyet göndermişti. Ansızın Geylâna gelen bu heyet, maiyetlerindeki süvarilerle Şerif Hasan Hanın sarayını ihata ede- rek, Şah İsmali aramak istemişler- di. Şerif Hasan Han, hiç telâş etme- mişti. Sarayınm bütün anahtarları nı getirtmiş; heyete teslim etmiş: — Buyurun, arayın.. Hattâ, is- terseniz, sarayın temellerini bile ka zın, bakın.. Eğer Şah Ismaili bula- bilirseniz, boynum kıldan ince, kı- lıçtan keskin. Demişti. Şerif Hasan Hanm bu hareketi, harikulâde bir cesaretti. Çünkü; Şah İsmail, başka bir. yerde değil;.doğ- rudan doğruya sarayın içinde idi. Lâkin bu kurnaz adam, heyet ge lir gelmez, hiç kimsenin aklından geçmiyecek bir tedbir almıştı. Sa- ray bahçesinin sık ağaçlarının tepe sine çadır bezlerinden küçük bir yer yaptırarak Şah İsmaili oraya saklamıştır. Ahmet Mirzanın adamları, ertesi gün büyük bir dikkatle sarayı ara- mışlardı. Hattâ, şüphelendikleri ba zı yerleri kazdırmışlar, bakmışlar- di. Tabitdir ki, Şah Ismaili bula- mamışlardı. Bunun Üzerine, hem kendilerine ve hem de Ahmet Mir- zaya kanaat gelmesi için Şerif Ha- san Hanı yemine davet etmişlerdi. erif Hasan, en küçük bir te lâş eseri bile göstermeden: — Hay hayyy.-. Yemin etmiye ha zirım. Demişti. Ve Geylânım ülemasını toplamış.. Heyetin ve bu ülemanın huzurunda abdest almış.. Kuranıke rime el basarak: — Şu anda.. Şah İsmailin Gey- lân topraklarında olmadığına ye. min ediyorum, Demişti. Yemin, çok doğru idi. Çünkü şu anda Şah Ismail Geylân toprakları üzerinde değil; yüksek ağaçlar ü- zerinde ve Geylânın havası içinde ıdl.Bu yemin, artık heyete kati ka- naat vermişti. Vazifelerini, tamami le ifa ettiklerine emin olarak, av- det eylemişlerdi. Gözlerini zindan Köşelerinde a- çan.. Ve iki buçuk yaşındanberi, en korkunç maceralar içinde yuvar lanan Şah Ismail bu büyük tehli- keden de bu suretle kurtulmuştu. Çünkü talin ve müukadderat, henüz altı buçuk yaşında bulunan bu ço cuğa, akla ve hayale gelmiyen bir istikbal hazırlıyordu. kkoyunlu prensleri, biribirle A rine saldırmakta devam e- diyorlardı. Her tarafta, ihtiras ve intikam hisleri kaynıyor.. ordular çarpışıyor.. Iran ve Azerbayean top raklarımda, seller gibi kanlar akı- yordu Diyarbekir saraymda yaptığı bir gece baskını ile amcazadesi Rüs- tem Beyi öldürerek Akkoyunlu tah tıma çıkan Ahmet Mirza da, bu kanlı taht üzerinde gok zaman ka- lamıyacağını anlıyordu. Onun için; artık kendi derdine düşerek, Şah Ismaili tamamiyle unutmuştu. Şerif Hasan Han, istikbal için birçok ümitler beslediği Şah Isma ili, büyük bir dikkat ve itina ile saklamakta devam ediyordu... Gey lân kalesinin Burçlarından biri, i- kametgâh haline ifrağ edilmişti. Şah İsmail, annesi Alemşah Bânü ile buraya yerleşmişti. Alemşah Bânü, oğluna boş za- man geçirtmiyordu. Onu istikbale hazırlamak için, hiç bir fırsatı ka- çırtmıyordu. Erdebil tekkesine men sup olan âlimlerden birkaç zat, giz lice Geylâna davet edilmişti. Bun- lar, bir taraftan Şah Ismailin tah- siline devam ediyorlar; diğer ta- raftan da el altından müritlerle muhabere ederek Erdebil tekkesi- .nin ocağını söndürmemiye çalışı- yorlardı, (Arkası var) ö EKONOMİ AA / ğ Borsada ; Değişme Olmadı Dün borsamızda Borcu üzerine hiçbir mua- mele olmamıştır. Evvelki gün 15,05 lirada kapanan ; 4 ğ 4 fiyat üzerinden borsa dışın- ğ ğ ğ da bazı borsacılar arasında İA DU z AD AAA ee Türk SN | . A u ; vVe dıger tahvil ve hisselerin fiyatlarında hiçbir değişik- lik olmamıştır. Aslan Çi- mentosu 13 liradadır. Mer- kez Bankasının hisseleri 90,50 liraya yükselmiştir. Bir İngiliz lirasına 630 ku- ruş fiyat tesbit olunmuştur. M MA MA MA AAA A A yup £ Sovyetler Deri ve Tiftik Alıyor Yapağı piyasası canlandığı bu son hafta içinde Sovyet Rusya da yapa- ği almıya başlamıştır. Ruslar yapa- ği tüccarlarile mukavele yapmışlar ve ilk parti için Anadolu mallarına kilosu 61 - 62 kuruştan bağlanmış- lardır. Muhtelif firmalar Rusyaya 500 ton yapağı satmışlardır. Bedelle- rinin yüzde ellisi malın Odesada mu- ayenesinden sonra ve yüzde yirmi e şi üç hafta sonra, geri kalanı da iki ay sonra ödenecektir. Deri de alıyorlar Ruslar derilerimizi almıya talip ol- muşlardır. Dün akşama kadar Rus- ya için birçok angajmanlar yapılmış- tır. Yapılan mukavelelerle peşin pa- ra ile yüz elli bin çift oğlak derisi sa- tılmıştır. Bu derilerin çifti 170 ku- ruştan verilmiştir, LOkM A N MNN 'HEKİMİN ('L')GL'.'J TLER l Örümcek Ağı Evlerimizin içinde yahut 80- kak tarafımmdaki odalnı'uı pı.rmak lıkları arasındı ması lâzım gelen bir tembdllk alâ- meti olmakla beraber, bizde örüm- ceğe ve ağma ötedenberi âdeta hür- met edilir. Orümceğin kendisi müj. de getiren uğurlu bir haberci diye sayılır. Ağının süpürgeyle almması na izin verilse bile, örümcek ye- nisini kurmıya vakit bulamaz, diye ikindi d sonra alı ması sıkı sıkı tenbih edilir. Orümceğin kendisinde uğur olup SAĞ ama, örümcek ağı, doğrusu, hayretle tetkik etmi- ye değer bir sanat eseridir. Evle- rinin temizliğine meraklı insanları sinirlendiren o tozlu ağ şebekesinin telleri ipekten daha ince fakat kuv. vetli şeylerdir. Ipekten daha yu- muşak ve ondan daha ince bir ku- maştan elbise giymek isteyip te Ö Dişi örümcek erkeğinden çok büyük olduğu için, aşkını tatmin ettikten sonra erkek örümceği —bayağı bir sinek gibi— hemen yiyiverir. Onun için bizim o kadar hürmet gösterdiğimiz örümceğin ve ağı- nm —ağınm bir sanat eseri oldu- ğu bir tarafa bırakılırsa— bize za- rarmdan başka birşeyi yoktur. Vaktiyle ev kadınları örümcek ağı- anr kan akmasına karşı yaralarm üzerine yapıştırırlar, eski hekimler de onu sinirden bayılanlara yakı diye yapıştırırlardı. Fakat örüm- cek ığııım ımmdı mlkı-oplıı toz- ğ 1drömdanberi hekimler bu âdetten vı.ıgeçmlşler- dir. Örümcek ağını yaralarım üze- rine koyanlar hâlâ varsa onlar da tehlikeli bir iş gördüklerini unut Örümcek insanı en ziyade gece- leyin sokar. İlk yirmi dört saat, bi- raz acıdan başka, hiçbir alâmet rümcek ağlarını mah rursanız ondan diktireceğiniz blu- zu uzunca bir müddet kullanabilir. siniz. Böyle olduğıı h.ılde kumag fab- rikaları örü: rlama olmadı lar. Çünkü bir örümcek biı- yılda ıncıkildyü:ıellimetrelikığore. bilir. Yarım kilo örümcek ağı ye- tiştirmek için yirmi iki bin örüm- cek işlettirmek lâzımdır. Halbuki iki örümcek biribirini öldürmeden bir arada yaşıyamıyacağı için, ya. rım kilo örümcek için yirmi iki bin ayrı ayrı oda bulmak lâzım demek- tir ki bu da, onlarm vereceği ku- maş ne kadar nefis olsa, kabil de. gildir... Orümceklerin erkeği ve di- şisi bile birarada yaşıyamazlar. görülmez. Fakat sonra acı artar, örümceğin soktuğu yer şişer, şişin üzerindeki mavi leke kabarır, su toplar ve daha sonra düşerek ye- rinde açık bir yara bırakır. Bundam dolayı, örümcek soktu. ğu vakit, yılan ısırmasına karşı ol duğu gibi hareket etmek, örümce. ğin soktuğu yerden kan çıkart- mak, zehirin yavaş yayılması için, ğu yerin yuk sıkmak ve permanganat dö potas (binde bir nisbetinde) mahlülü ile birkaç santimetre mlkâ.p gmngılı.ı' yıp— mak lâzımdı çok merak etıııiye de lüzum yok- tur. Çünkü bizim memleketteki ö. rümceklerin sokmasımdan büyük bir tehlike olmaz. eZ Yeni Pamuk Kooperatifleri Isdırda Ekilen Pamuk Cinsleri Üretilecek Iğdırda kurulan pamuk istihsal ve satış kooperatifleri dördü bulmuştur. Ayrıca bir de satış birliği tesis edilmiştir. Iğdır mım- takasının iklim ve toprak vaziyeti Azerbaycan iklim ve toprağı ile benzeştiğinden bu mıntakalarda yetiştirilen pamuk cinsleri tetkik edilmiş ve bu cinslerden tohum getirtilmiştir. Buralarda Amerikan 246 markalı nevi makbul ve verimlidir. Iktısat Vekâleti, Iğdırda bu neviden 86 bin kilo tohum ektirmiştir. Bu nevi yerli pamuklarımız ötekilerden 25 - 40 gün evvel kemale gelmekte, yani 110 - 125 günde pamuk mahsulünü vermekte- dir. Getirilen yeni nevi, dezenfekte e- dilmiş, cinsi ıslah olunmuş mahsul- dar bir pamuktur. Bu nev'in tamimi için tetkikler yapılması da kararlaştı rılmıştır. Iİğdırda ve Rusyada tetkik- ler yapan mütehassıs Bay Şükrü bu mıntakaların pamuk ziraatine ait bir albümünü ve pamuk sanayii hakkın- daki raporunu Iktısat Vekilimize ver miştir. Çimenfoluiın Satış Fiyatları Tesbit Edildi Ankara, 28 (TAN muhabirinden) — Iktısat Vekâleti memlekette imal edilen çimentoların satış fiyatını tes- pit eden bir karaname hazırlamış ve çimentoları iki tipe ayırmıştır. Buna göre fabrikada vesaiti nakliye içinde bir ton portlandsuninin fiyatı 17,5, çabuk sertleşen portlanden fiyatı 20,5 liradır. Bu fiyatlara — vergiler dahildir. Kâararname 20 temmuzdan itibaren tatbik edilecektir. Peraken- de satışlar için tüccarlar, ton başına ancak 50 kuruş ilâve edebilecekler- dir. 29 Temmuz PERŞEMBE PARALAR LA M AR K G Sterlin 626,— — 631,— Dolar 03 e. LÖ Fransız Fr. 94— — 100,— Liret 110 — İ1l15— Belçika frangı 80,— S4,— Drahmi 18,50 23,— İsviçre Fr. — 5T0.— — 580,— Leva 20,— 23,— Florin 65,.— — öğ— Kron Çek T5,— 8B4,— Şilin Avusturyağ1.— — 23,— Mark 28,— — 3l— Zloti 20,— 23,— Pengo 2i— — 25— Ley 12),— — 14,— Dinar 48,— 52,— Kron İsveç — 30— — 32,— Altın 1046,— 1047,— Banknot 256,— — 257,— ÇEKLER ; Londra 629,75 — 6380,— New-York 0,7897 — 0,7890 Paris 21,10 21,09 Milâno 15,0154 15,01 Brüksel 4,6925 — 4,69 Atina 86,78 86,7460 Cenevre 3,4418 — 3,44 Sofya 63,5175 - 63,4920 Amsterdam — 1,4325 — 1,4320 Prag 22,6470 — 22,6380 Viyana 4,1775 — 4,1762 Madrid 13,7356 13,73 Berlin 1,9634 — 1,9625 Varşova 4,1730 — 4, 1714 Budapeşte 3,9936 — 3,9920 Bükreş 106,7090 106,6666 Belgrad 34,2993 34,2857 Yokohama — 2,7280 2,7268 Moskova 20,395 — 20,40 , Stokholm 3,08 3,078T Ü J ABONE BEDELİ Türkiye Ecnebi 5400 Krş. 1 Sene 2800 Krg. TÜ .. & A9 1500 ,, #00 söc M 98 800 , 150 we T AY 300 .. Milletlerarası Posta — ittihadma dahil olmryan memleketler - için 8016 9. 3.5 Vradır. Şehrimize Az Buğday Geliyor Dün şehrimize üç marşandizle 22 vagon buğday, beş vagon arpa, bir vagon çavdar ile bir vagon tiftik gel miştir. Gelen buğdayların büyük bir kısmı satılmıştır. Eski mahsul Pulat. lımım 1 - 2 çavdarlı ekstra ekstra mal Alpköyün bu senenin yeni mahsulü ekstra ekstra malları 6,30 kuruştan masından Polatlının ekstra ekstralıı- rına 7,20 kuruştan alıcı çıkmamıştır. Sira mallarında da 3 - 4 para kadı.r düşüklük ol Fakat bund fazla düşüklük olmasına ihtimal ve. rilmemektedir, On beş gündenberi tur. Karaköy, Ankaradan da Istanbula — gelen unlar azalmıştır. Halbuki gün- de 20 - 25 vagon buğdaya ihtiyag racat için 4,15 kuruştan arpa ve 4 sa isteklidir. Kıvılcımlar Somada Buğdayları Tutuşturdu Soma, (TAN) — Bandırma tre- miş ve rüzgârın tesirile miştir. Zarar miktarı 120 ölçek kadar olup bugünkü piyasaya göre 120 lira tutmaktadır. 1 DIŞ FIYATLAR bç ları 722 kuruştan satıldığı halde — 6,25 kuruşa düşmüştür. Bu seneki .“ı mahsullerin tane itibarile küçük ol — şehrimize az — mal gelmektedir. Kayseri, Eskişehir, — görülmektedir. Stok azalmıştır. Ih- 25 kuruştan çavdar satılmıştır, Piyas —— Lokomotiften Sıçnyü ;-' ; ninin lokomotifinden sıçrıyan — kıvıl- — cımlar hat güzergâhmdaki tarlalar- — dan birinde biçilmiş ve demet haline — getirilmiş olan buğdayları tutuştur- i müuştur. Yangın sinsi sinsi devam et — birdenbire — büyüyerek yanmdaki tarlaya da geç- 4 Buğday: Liverpul 6,63 K, 4 Şikago 5,900 K. a Vinipek 640 K. Arpa Anvers 5it Mısır Londra 3,85 K. Keten T. Londra 8,29 K. . Fındık G. Hamburg 94,67 K. Fmdık L, Hamburg 94,67 K. ü 29-7-937 - FIYATLAR ? Cinsi Aşağı Yukarı K B K. P. Buğday yumuşak 6,15 T ni BMELE 5,20 * 6— " Kızılca 6,22153 —— Arpa çuvallı 4,2213 4,25 » — dökme 410 — 4156 Bakla dökme 4,3273 4,36 — Mısır sarı 4,20 4,30 Kuşyemi 9, 6 9,10 — Nohut ö#— —— Yapak Anadol 5ö.— — Gü,— n Trakya 66,20. — — | Pamuk yağı 43,— — 45,20 W GELEN £ İ Buğday 393 — Ton — Arpa 117 Taon Ğ Un 9 Tonü Fasulye 141/- Ton 'tik Ton — Kıl 11/0 Ton İç £fmdık Ton Yapak 110 Ton Kaşar Ton — SEDEN