30 Temmuz 1937 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

eli man —  — Çalıştığı evden 2202 lira aşıran Hizmetçi kız tevkif edildi Beyoğlu nöbetçi sulh hâkimi Emin Ultay, evvelki gün, Zehra /— Maizer isminde bir genç kız hakkında tevkif kararı verdi. İddia: ya göre, Zehra Maizer, hizmetçi olarak çalıştığı evden 2202 lira /| para çalmış ve bunun mühim bir kısmı ile mücevher ve saire ala- |— rak Eskişehire giderken yakalanmıştır. Şikâyetçinin iddiasına F göre, hâdise şöyle olmuştur: | ğ "Keresteleri Geri Gönder Yoksa,, Mahkemelerde Çaldığı paralarla 1720 Liralık mücevher ve - Kiymetli eşya almış Beylerbeyinde Yalılar caddesinde oturan suçlu Mayızer, bundan 12 gün evvel Tophanede Bay Nurinin yanına hizmetçi olarak girmiş, fakat, ertesi gün ortadan kaybolmuştur. Mayızer, evden giderken Bay Nurinin bavulun dan aldığı 2202 lirayı da beraber gö- türmüştür. Bay Nuri, akşam eve döndüğü zaman işin farkına varmış, derhal polise malümat vermiştir. Ya pılan araştırmalar neticesinde suç- lu kız, Eskişehire gitmek üzere ha- zırlanırken üç gün evvel Haydarpa - şada bir otelde yakalanmıştır. Kırk Para -Yüzünden Kavga Çıktı Bir Karı, Koca Mahkemeye - Verildi Karagümrükte oturan Bayan Zey- nep, dün sabah altı yaşımndaki çocu- ğunun eline bir 25 kuruşluk vermiş, 11 kuruşluk bir ciğara almak üzere bakkal Savaya göndermiştir. Çocuk, eve döndüğü zaman B. Zeynep ço- cüğun geri getirdiği paraları saymış, kırk paranm noksan olduğunu gö- rünce hemen Savaya gitmiş ve: — Sen'her vakit böyle yaparsm, çocuğu aldatıyorsun, yine kırk para noksan verdin diyerek 40 parayı is- temiştir. Sava da: — Bayan, ben bu cigaradan zaten yirmi para kazanıyorum. Niçin kirk para vereyim, Belki çocuk parayı dü şürmüştür. Şeklinde mukabele edin- ce kavga büyümüştür. Bu arada Zey nep Savaya karşı yakışık almaz söz. ler de söylemiştir. Fakat, iş bunuhnla kalmamıştır. Zeynep eve dönmüş, ko cası Hüseyin Remzi gelince, hâdise. yi ona da açmış ve karı koca yine Savanm dükkânımna gelmişler, ve 40 parayı istemişlerdir. Sava, eski ce. — Ahmediye mevkiinde kereste depo- -Bu bulunan 70 yaşlarında Mehmet “oğlu Ahmet geçenlerde icradan ke.- |reste satım almış ve bunları deposu- /|-na yerleştirmiştir. Dün deposuna Ha 1 Ahmet oğlu Hasan adlı bir genç gel miş ve doğruca kerestelerin bulundu — ğu yere gitmiştir. Sonra da: - — Baba, bu keresteler benimdir. Birçoklarmı kullanmışsın, berbat et- | Mişsin. Bunları derhal bana gönder. lAksi takdirde senin külünü göklere #Bavururum. demiştir. Mağaza sahibi derhal polise müracaat ederek bu haksız mürasaatı ve tehdidi anlatmış tır. Polis, Hasanı dün meşhut suçlar — müddeiumumiliğine — göndermiştir. sonra doğruca Kapalı çarşıya git- miş, kuyumcuları dölaşmış, 1720 lira lık yüzük, saat, bilezik ve daha bir sürü mücevher almıştır. Ondan son ra da Haydarpaşada bir otele yer- leşmiş ve Eskişehire gitmek üzere hazırlanmaya başlamıştır. du. Esasen, aldığı paralardan 470 li- rası, mücevherlerle beraber üzerin- de çıkmıştı. Hâkim Emin Oltayın su allerine şu cevapları verdi: ,“— Ben Bay Nurinin yanında bir buçuk aydanberi çalışıyordum, Bana ayda 150 lira verecekti. Ilk ay beş para vermedi. Bu sefer de birşey Mayizer, paraları alıp savuştuktan Mayızer, suçünu inkâr etmiyor- vabını tekrarlayınca Zeynep yerden kaptığı bir iskemleyi dükkânın came kânlarma firlatmıştır. Camlar şangir şangır dökülürken Hüseyin Remzi de Savanın yakasına yapışmıştır. Zeyne bin kaldırdığı ikinci iskemleyi kom. şular tutmuşlar, bu arada Hüseyin Remzinin eli de kırılan camlardan yaralanmıştır. Dün polis kart kocayı meşhut suç- lar müddeiumumiliğine vermiştir. Kalorifer Borusunu Alıp Götürmüş Doyçe Bankm Galatadaki binası: Nafia Bakanlığına bağlı Hava Hava yollarmın acentaları: lefon No: 3682) No: 40374) Bir iddia Tahkik ediliyar Müddeiumumilik, bir icra dosyasın dan müameleli kâğıt aşırdığı iddiasi- le tevkif edilen Dr. Niyazi hakkın- daki tahkikatı bitirmiş ve dosyayı sorgu hâkimliğine vermiştir. Doktor, sahte nüfus kaydr ve sahte ilâm çıkarmaktan da suçludur. Bu hâdisenin tafsilâtı şudur: Doktor Niyazinin, konsolosluk ya- pan bir kardeşi ve-onun da bir oğlu vardır. Konsolos ve onu müteakıp te oğlu ölmüştür. Konsolosun hristiyan olan refika- sı, bir de Vildan adında bir oğlu vardır. — Konsölosun refikası — bir müddet sonra ihtida etmiş, Dr. Niyazi de Vildana vasi tayin edilmiş- tir. Bay Niyazi, çocuğun bankadaki paralarını aldıktan sonra Vildanın birader zadesinin oğlu olmadığını id- Biz stvsly Siz Kakanadam Tazgahta'hid nüfus kâğıdı getirterek bu kâğıda gö re üçüncü hukuk mahk inden sah En emin, en rahat, Ankara-İIstanbul Yolculuğu en seri yolları Dövlet İşletme idaresinin yolcü ve posta tayyarelerinin Ankara — İstanbul — Ankara gün- lük seferleri muntazaman deva mdadır. A — Ankarada — Bankalar Caddesinde P. 'T. T. binasında (Te- B — İIstanbulda — Karaköyde P. 'T. T. binasında (Telefon (2339) (4745) ee ğ VeT Ka ÖLÜM HABERLERİ Profesör Ali Vehbi 'Dün Öldü Mülga Darülfünun profesörlerin- den doktor Ali Vehbi dün vazife ba- şında ölmüştür. Fen fakültesinde senelerce hayva- nat kürsüsünde çalışan, memlekete kıymetli talebeler yetiştiren doktor Ali Vehbi, son günlerde İstanbul lise sinde toplanan lise kitaplarını tetkik komisyonunda çalışıyordu. Dün de yine vazifesi başına gelmiş, fakat öğ leden sonra fenalık geçirmiye başla- mıştır. Kendisine istirahat tavsiye edenlere karşı, ölürsem vazife başın- da öleyim, demiştir. Fakat biraz son ra, ikinci bir buhran daha gelmiş ve profesör Ali Vehbi kalp sektesinden ölmüştür. Seaeleee e Tit .a HEHaKiS YONÜNUN Ü ğerli hizmetler başaran merhum için Allahın rahmetini dileriz, ’ Bugünkü Program | ÖĞLE NEŞRIYATI : 12,30: Plâkla Türk musikisi, 12 50: Havadis; 13,05: Muhtelif pl⣠neşriyatı. 14,00: SON. AKŞAM NEŞRIYATI : 18,30: Plâkla dans musikisi. 19 Radyo Fonik Komedi (Tosun). 20: Fasıl Saz Heyeti. 20;30: Ömer Ri- za tarafından Arapca söylev. 20,45: Fasıl Saz Heyeti (Saat âyatı). 15: Orkestra. 22,15: Ajans ve sa haberleri ve ertesi günün proğ” ramı, 22,30: Plâkla sololar, O| ve operet parçaları. 23: SON. e Günün Program Özü SENFONİLER | 15,20 Roma kısa dalgası: Senfö- nik konser. HAFIF KONSERLER 9,30 Paris kısa dalgası: Plâk. 10,15: Plâk. 11,30: Plâk, 13: KeZâ. 13,10 Bükreş: Plâk konseri, 14,15* Paris ksıa dalgası; Liyondan kol* ser nakli. 15 Paris kısa dalgasi: Strasburgdan konser nakli, 19 Bül reş: Tandin orkestrası, 19,10 Var* şova: Meşhur orkestraların plâklğr — rından. 20 Moskova: Karışık kolt- ser. 20,50: Lâypzig: Askeri band0: 21.10 Kolonya: Meşhur orkestrâ- lar ve idarecilerinin plâklatı. 21. Prag kısa dalgası: Hafif m b 2215 Lâypzig: Akşam musikisi, (Plâklarla). 22,25 Prag kısa dal“ gası: Konser (Beethoven, Bach). 23 Roma: Bando muzika, 23,09 Prag kısa dalgası: Askeri bandö: — 24.05 Peste: Çigan orkestrası. OPERALAR, OPERETLER 16,30 Paris kısa dalgası: Offel- bach'ın “Tromb - al - Cozar” isim- li operası, 20,05 Viyana, Prag: M0 zartın Zauberflöet operası (Sals* burg'dan). 20,55 Bükreş: Wagne* rin* “Götterdâemmerung” opel 21.05: Varsova, Vivana, Salsburg: Mozart'ın “Zauberflöte” - operaSlı (Arturo Toskanini'nin idaresinde): RESİTALLER 22 Roma: Piyano konseri (Bör —— Debussi) Liszt). 22.05 Prag kısa dalgasi: — &y guet, Cesare, Seriabine, Millf şarkılar. Gazete ve Mecmu Sahinlârina — — Basm Kürumu Başkâ'nlığından: Gazete ve mecmua , kâğıtların! — Müddelumumtlik tahkikat yapınca vermiyeceğini anlayınca bavulunu|na yaptırtacağı kalorifer tesisatı i- /" Hasanım yine ayni suçtan 31 gün hap sBe mahküm olduğunu ve hapishane- den çıkar çıkmaz tekrar Ahmede mu ÜU Bures Örmani Müdürünün C ' uçlu müdafaasını yapmıştır. Karar ”» lt olduğuma — öğretmiştir. “Suçni | © S sliye dördüncü ceza mahkemesine Muhakemesi | Bilecik, 28 (TAN muhabirinden) açtım, paraları alıp evden ayrıldım. Eskişehirde bir akrabamın yanma Mayızerin daha önce de hırsızlık- tan ikf ay mahkümiyeti olduğu an- laşılıyordu. Hâkim Emin Oltay, tev- kifine karar verdi ve evrakile bera- ber Müddelumumtliğe iade etti. İskilip Müddeiumumisi çin kapmın Öönüne getirtilen yeni borulardan birisi kaybolmuştur. Ma- halle bekçisi, yolda Durmuş oğlu Hayrettin isminde birisinden şüphe- Herrtriş ve onu 6 metre uzunluğunda bir boru ile yakalamıştır. Meşhut Suçlar müddeiumumisinin önüne çıkarılan Hayrettin kendisini şöyle müdafaa emiştir: — Ne yapalım Bay Müddeiumumi, Belediye hamallık yaptırmıyor. Aç kaldım. Bu boruyu sokağa atmışlar Bursa Orman Müdürünün ntuha- Çağırılıyor k sandım. Satıp ekmek apacak | kemesine bugün devam edilmiştir.| — 1st. C. Müddetümümiliğinden: ei p ekmek parası yapa ddelumumi mütaleasını söylemiş, | — İstanbulda bulunduğu anlaşılan İs-| — Müddelumumt bu müdafaayı kâfi — Çıkacağı, çıkmıyacağı bu, hanım teyze. Zora ge- Hirsek, ver elini Gülbeküm! Güneri doru kısrağın ter- kisine alınca yallah Sarot! İsteyen arkamızdan gel- kilip C. Müddeiumumsi Tahsinin a- cele memuriyetimize müracaatı. Bin, bak orada hükmü kadı mı verir, mebus mu ve- — Tir, yoksa saksağanlar mı? - © — İnşallah iş oraya kalmaz. — Biz kalmaması için çalıştık. Plânlar kurduk. — Bakalım sonu ne çıkacak? Erden iyi düşündü. İkisini de ansızın bastırdık. Biribirlerile görüşüp anlaşmıya Jvakit kalmadı. O |, — Ay oğul! Hacı kürnazdır, Ola ki gidenleri sa« MA " — Merak etme hanım teyze! Onların yanında kim — var, bilir misin? Vergici! Şubede dört konyağı biri- biri arkasına yuvarladıktan sonra ya yumağı kapar /— gelir, ya koparır. Kaparsa işimiz iş. Koparsa, hiç öl- mazsa başkasına da hayfı kalmaz. Bir vaat almak yeter. Binbaşının, Sarı Beyin yanında â.ı.cı (peki) derse sonra zor yalar. Malüim ya binbaşı çok nazik, sa. kin görünür amma çiftesi pektir. — Ah, Sarı Bey de öyledir Zahir. Mehrumla bir kâ- fadardılar. Hem ne kafadar. Refik Tekinin tahmini doğru idi. Vergicinin bütün gayreti, iki saatten beri, tek bir vaat almak içindi. E- ve gelirken ilk sözü Sarı Beye vermişlerdi. Sarı Bey birçok kelimelerden sonra lâft binbaşıya biraktı. Ve binbaşı Allahım emrine dayanarak, peygamberin kav- lini rehber edinerek meseleyi açtı. Hacı Zeynullah E- fendi, ne hayret etti, ne hiddet. Hiçbirşey geçmemiş, — hiç birşey olmamış gibi davrandı ve tatlı bir lisanla: — Bu kadar mühim bir me&ele değildi Sarı Bey. — Beyhude yere yoruldunuz. Gerçi bu vesile ile teşer- rüf ettik. Dedim ya zahmete hacet yoktu. Onlar ya- — bancımız mı? Valdesi gelip isterdi. Hattâ kızın ko- — lundan çeker götürebilir de. Bunlar kadınlaf'a ait me- — vat olsa gerektir. Erkeklerin karışması bile caiz de- ğil. Onlarınm arasında ne olursa âmenna.. ” —a — Ha tame amnaalsir Vanerl. görmediği için suçluyu mahkemeye F — İ ci derhal yan taraftan dönerek ikaz etti. Ve sözü ar- kadaşlarım ağıamdan kaparak: — Efendi Hazretlerinin buyurdukları pek doğru. Kendilerinin ne mükemmel bir aile reisi oldukları ma- lümdür, Bu tarzın ihtiyarı, sırf bir merasim mesele- sidir. Bizim taraf ta öyle arzu ettiler, Biz de kıra- madık. Hem bu şekil, efendi hazretlerinin muhterem mevkilerile de mütenasiptir zannederim. Gerçi bu- yurdukları gibi daha ailevi, daha samimi bir tarzda ihtiyar olunabilirdi. Lâkin şu şekilde de başka ve ul« vi bir samimiyeti resmiye olduğuna kanidirler. — Hay hay, teşekkür ederim oğlum, bahusus bin- başı bey gibi mübarek bir zatla beldemizin eşrefüşşe refi itlâkma bihakkin seza SarıBey biraderimizin,hele ihtiyar bir adam gibi senin de böyle bir emri mebrure iştirakiniz doğrusu... — Estağfurullah efendim. Bizim vazifemiz bu tek- lifi bildirmek, Biz teklifimizi açıkça söyledik. Sözleri- mizde katiyet var. Sizin tarafınızdan da kısa bir ce- vapla memnun olarak dönmemizin teminini rica ede- vit ; Binbaşı: — Efendi hazretlerinden muvafakat ce- vabı alacağımıza şüphe yoktur. Yalnız bir defa da #“evet verdim” dediklerini işitmek istiyoruz. — Binbaşı Bey, galiba arzedemedim. Bu, sırf ka- dınlara ait bir mesele, Hacı, kaçamak yollarını iyi tayin etmişti. İşi kadım- larm fizerine atıp vakit kazanmak istediği anlaşılıyor- te ilâm temin etmiştir. Bu arada Vil- danm annesinin kanuni şekilde ihti- da etmediğini ileri sürmüştür. Şikâ- yet üzerine yapılan tetkikatta dok- torun sahte nüfus tezkere ve ilâm kullandığı ve çocuğun paralarını da bankadan aldığı anlaşılmışır. Suçlu yakmda mahkemeye verilecektir. YENİ NEŞRİYAT FİLOZOFİ Yeni programa göre tadil ve ehem- miyetli notlarla takviye edilmiş 0- lan Filozofi grupu hakkında Umumi Mmalümatı veren bu eseri olgunluk im tihanlarına hazırlanacaklara ve fel- Müessif Bir Ölüm Meşhur Hüseyin Avni Yoğurdu ve Akçeboğaz çiftlikleri sahibi tüccar- dan Bay Hüseyin Avni Akçeboğaz, müptelâ olduğu hastalıktan kurtula- Mıyarak dün sabah vefat etmiş oldu- ğunu kemali teessürle bildirilir. Ce- nazesi bugün saat 11,5 da Çemberli- taşta, Evkaf Müdürlüğü karşısında- ki hanesinden kaldırılarak Beyazıt camisinde namazı kılmdıktan sonra Silivrikapısında aile kabristanıma defnelicektir. Mevlâ rahmet eyliye. 1937 mali yılımda daha az gü resmi jle girecek mahdut miktarfi — gazete ve mecmualara tevzii şekli Ü” zerinde çalışma vazifesi alan ko yon, vazifesini bitirmiştir. Ağustosun ikinci Pazartesi günü — saat 13.30 da cemiyetin merkezindö İstanbulda çıkan bütün gazete e mecmua sahiplerinin mümessilli toplanacak ve komisyonun elde etti” — ği neticeyi müzakere ederek karâf” ) laştıracağı hal şeklini Matbuat mum Müdürlüğüne arzedecektir. Gazete ve mecmua sahiplerinin b," toplantıya bizzat gelmeleri veya mümessil bulundurmaları rica sefe okuyucularına tavsiye ederiz, —_ nur. du. Vergici bu işin önüne geçmek ıçın: — © halde hanım teyzemiz peki derse, zatı âliniz de peki diyeceksiniz? Bir dakikalık bir süküt, Hacı zihninde buna bir ce- vap hazırlamıya çalışıyordu. Öyle bir cevap ki her tarafından lâstikli olsun, Vergici işin farkında idi. Tekrar: — Mademki kadınların işine karışmam, buyurdu- nuz, o halde iş oldu demektir, Hacı hemen gözlerini açtı: — Nasıl oldu demektir? 1 — Öyle ya. Hanım teyzemiz peki derse siz de peki diyeceğinize dair söz verdiniz, Dedi ve saf binbaşının kalçastna bir çimdik atarak zımni bir marş kumandası verdi. Binbaşı derhal: — Öyle ya. Bu vaadi verdiniz. Sarı Bey de teyit edince Hacı hiçbir tarata kıvıra- —— madı. Yalnız zihninde başka bir şimşek çaktı, göz- leri parladı ve gülerek: — Hayhay! dedi. Vaadettim hattâ vaadimde sa- bitim. Kadmlar tarafı peki der demez iş olmuş bit. miştir. Hattâ teferruatı için tarafımdan Sarı Beyi vekil ediyorum. Vergici bunda yeni bir kurnazlığın mevcut oldü- ğunu, Hacının bu kadar ileri giden vaatlerinden &e- zer gibi oldu. O muttasıl işi mutlak bir vaade dök- mek, karışıklığa getirmek istiyordu. — O halde iş olup bitmiştir. Mademki vaad”' alm- drı. Hemen gidip müjdeliyelim. Artık iki cambaz da, ellerindeki değnekleri atâü- rak karşılıklı meharet müsabakasına çıkmışlardI. Hacı bu alelitlak vaattan aykırılıyarak: — Yanlış anlamayınız, vaadeden ben değilim. Ev- dekilerdir. — Onlardan söz aldık gitti. Hacı ayağa kalkarak: — Mademki bu kadar acele ediyorsunuz, ben d8 size yardım etmiş olayım. Şimdiden eve gireyim d& işi anlatayım, Artık iki ana aralarında nasıl ister* lerse öyle yapsınlar. Bu sözler o kadar tatlı idi ki vergici Aliden başkâ hepsi inandı. Hacı bir söz daha söylemeden ve din” lemeden karısının yanına gitti. Arkasından Ali de fırladı: — Hadi biz de Erdengile! Hemen şimdi! — Ne oluyorsun? — İşin içinde bir oyun var, Evde konuşuruz. Vâ- kit geçirmiye gelmez. Erdeni seven arkamdan gel Evden giter girmez sofada toplandılar. Ali telâ$ içinde idi. Olanı biteni Erdenle annesine nefes nefese anlattı. Yüzbaşı sordu: — Sen neden şüpheleniyorsun? — Vaadeder göründü. Etmez göründü. İkisi ortn': göründü. Işi annelere attı. Elimizden kurtulamıy& cağını anlayınca kaçamak yolunu tuttu. — Açık konuştu. Evine gidip harırmla konuşacak: —— İki anne ne yaparlarsa yapsınlar, dedi, — Bundan ötesi cansağlığı. Ali sinirli sinirli söyleniyordu: — Hiç te sizin tahminleriniz gibi değil. Benim diğim Hacı ise saatine varmaz bizi atlatır. Yeni plân kurmamışsa, içinde bir tutam aklım olan kafâ- mı keserim! bil- (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: