No, 1g "AL SEN İki kardeş Zehirli şerbeti Biranda içtiler Ss ulan Yakubun âdeti idi. Ne Zaman, bir yere gidip te sa m; Yana dönse; odasına girer Şir- &vvelce hazırlanan, ve orada ortasında bir masa üstüne Karla serbeti alır, içerdi, Teni a de, avdan avdet etmiş- deşi ye kit, Sultan Yakubun, kar- İ Yusuf Beye yolda anlatmıya başladığı hikâye, henliz hitama er- ei n e atlarından indikten son- 4 Sultan Yakup hikâyesine de- e yi Iki kardeş, konuşa ko , verdivenlerden çıkmışlar. iy Beçmişler.. Odaya girmiş Mez; ty Sultan Yakup, her zamanki âde- aa, miyarak, doğruca ortadaki Ya ilerilemişti.. Masanm or- yi da kabaran sırma işlemeli İ- Atmg, yü, kaldırmıştı. Örtünün ai Çıkan, zümrüt ve yakut iş Yaka altın tası iki eliyle tatarak #r1 kaldırmıştı. Büyük bir işti <d içmiye başlamıştı... Birkaç any i$tikten sonra, dilini dudak im arasında gezdirerek: de 7, Oocoh!. Pek nefis. AL, Sen iç. m Murıldanmış.. Tası, küçük deşi Yusuf Beye uzatmıştı. Simdi de Yusuf Bey, altın tası iki e kavramıştı, O da, derin yu- larla içmiye başlamıştı. : i anda, yandaki odanın ipek per © day Klmuldanmıştı.. Kefbinden, du i lârma kadar taşan korkunç bir şe yadı güçlükle zaptedebilen Züh- hal geri çekilerek, Valde Sul- bei a doğru kaşmıya bag- Odada, büyük bir helecan içinde n Selçuk Şah Hatun, Zühre- mliyrür görmez, olduğu yerde du- > iniltiye benzer bir sesle: > isti mi?, he emişti.. Zühre, çılgın bir telâş Sevap vermişti; kii Kadınım, içti. Fakat me 'n #ohra,. tası,, Yusuf Beyi- Verdi, ink Şah Hatun, bir anda ser- Pa da ik Kilitlenen çeneleri ara- ». büyük bir güçlükle: — Sonra? Diyebilmişti, de Sonra... Içti,, O da içti. Ko- 2. Onl kurtarmız. | ee sesine benzemiyen bir Sığlık, odanın rengârenk ve dani duvarlarmda aksetmişti, ve Suk Şah Hatun, bir anda çılgın Kayi bir hale gelmişi Zi Piya atılmıştı. Önünde duran bir in Yere yuvarlamıştı. Hiç baykal etmiyen kelimelerle başta ayla, dehlizde koşmıya başarımı Yola yola Sultan Yakı- a girmişti, Buradaki Basan, 4, cidden feciydi. İki kardeş Yuru m dibinde, sanki yıldırmla Tini &ihi, yere serilmizlerdi. » rengi de, simsiyah kesi İçin, en müessir bir zehir in ti Se diği De Şah Hatun, o kadâr sev. tag Yusuf Beyin üzerine a- İİ €vldum.. Seni tahta çe istedim... Fakat bunu yapa diy, “erken, kendi elimle zehirle- Diy k, ben sensiz yaşıyamâm. feryat etmiye başlamıştı. harem halki, odanın kepi- ışlardı. Fakat korkü- » Odaya bir adim bile ata- rd, Şah Hatun, birdenbire ye at Masanm üstünde tası, iki eliyle kavra- — Bu cinayetimin cezasını, ker- di hayatımla ödemeliyim. Diye bağırmıştı. Kapıdakiler; artık herşöyi göze larak, onu tutmak, ve elinden ta- sı almak için içeri atılmışlardı. Fa kat; talih ve mükadderatin önüne geçmiye muvuffak olamamışlardı. Selçuk Şah Hatun, tasta kalan zehirli şerbeti, bir hamlede içmişti. Boş tas, elinden diişerek oradaki sedirin altma yüvârlanip gitmişti. Son defu olarak, boğuk bir feryat işitilmişti, Valde Sultan bir iki de- fa, ileri geri sallanmış.. İki evlâdi- nm biruh cesetleti arasına yığılı vermişti. (Yeni Hükümdarın Bir İradesi) ebriz, matem içinde idi. T Sultan Yakubun vefatına, herkessevinmişti. Fakat, Yusuf Bey ile Selçuk Şah Hatunün böyle feci bir şekilde ölümleri, kalplerde derin bir acı ve teessür husule ge- tirmişti. Tutulan matem, yalnız bunlar içindi. Fakat bu matem günleri geçme- den, memlekette bir felâket başgös termişti. Boş ve varissiz kalan tah ta geçmek için, Akkoyunlu prans- leri hep birden harekete gelmişler- di, Sultan Yakubun oğlu, (Bay Sun- gur Mirza), maktul Sultan Halilin oğlu Ali Bey, Uzun Hasanın oğul- larından Mesih Mirza, maktul Mak Sut Beyin oğlu Rüstem Bey.. Bü- tün bunlar, ayrı ayfı cepheler ni- nuyşlar; saltanat KsVEasma başla- mışlardı. Bu kavga, uzun sürmemişti. Se- kiz ay; gâh bir tarafı, ve gâh diğer tarafı sevindiren talih, nihayet Rüs tem Beye güler yüz Köstermişti. Ra kiplerini birer birer mağlâp eden bu genç Akkoyunlu Prensi, nihayet Tebriz civarmda, (Karabuğ) snra yında, ceddi Uzun Hasan Sultanm tahtına geçmişti. ebriz sarayınm hücra bir T köşesinde, bütün bu kanlı hâdisatın neticesini bekliyen Alim sah Bünü, #on bir Ümlt ile (Kâra- bağla gitmişti. Yeni hükümdarın muvaffakıyetini tebrik ettikten son ra: — Oz kardeşimden, vefa gör. medim,. Şimdi, başım: sana vuru- yorum... Sen de benim Yabancun değilsin. Beni en çok seven kardeş lerimden birinin oğlusun. Babanın bana gösterdiği muhübbeti, sen de benden esirgeme. Dertli kalbime dermân ol. Benden ziyade, zindan köşelerinde inliyen iki masum ev. lâdıma acı. ö Diye, hıçkıra hıçkıra, evlâtlarmın rica etmişti. iin Bey, Alirşah Bânünun ül arma dayanamıyarak mer. | Si gelmişti. Derhal Saray Na- sırın 'çağırtarak: — Şeyh Haydarn, Isfahan kale si sindanlarındâki İki oğlu ile, Ki. | zılbaşlık isnadmdan mahpus olan. ları affettim. Demişti. a Yeni hükümdarın bu iradesi, der hal yerine getirilmişti. Isfahan zin danlarının karanlık köşelerinde, ,ılnsanların şefkatinden- ziyade - Allahım merhametini bekliyenler, hemen tahliye edilmişlerdi. (Erdebil), Yerinden Oynuyor E rdebil tekkesinde, şimdiye kadar emsali görülmemiş bir faaliyet başlamıştı. Tam dört senedenberi kapalı duran tekkenin kapıları, ardma kadar açılmışlardı. 'Tekkenin misafirhanesi, adam almıyordu. Hör tarafa çadırlar ku- rulmuştu. Meydahlar ve avlular, dört senedenberi boyunları bükük kalmış olan (mürit) lerle dolmuş- tu. Bütün bu faaliyetin merkezini, tekkenin harem dairesi teşkil edi- yordu. Haystınm en mesut günü- nü görmiye hazırlanan (Alemşah Bânü), düz beyaz Hint keleninden elbiseler giymiş.. Mütemadiyen w- mirler veriyor. Bir taraftan gele- cek yolcuların istikbaline adamlar koştururken, diğer taraftan da, bu binlerce misafirin istirahatleri- ni temine çalışıyordu . Vi (Arkası var) Itarda demir çıkarması fiyatlara te- jtenezzül vukua geldiğini ilân etmiş- Demir Fiyatı Bulgaristanın Ihracatı Gittikçe Artıyor Ton Başına 2 Dolar Düştü Dünya “demir İstihsalâtı. gittikçe artmaktadır. Avrupa ve Amerika demir piyasalarında eskisi gibi ha- raretli alış verişler yapılmaktadır. Fakat, İsveç piyasasının fazla mik- sir etmiştir. Demir kartelleri bu fi- yatlar karşısında piyasanm düşmek- te olduğunu ve ton başma iki dolar tir. Şehrimizde hurda demir üzerin- de iyi satışlar olmuştur. Hurda de mirin tonu 1250—1300 kuruşa sa- tılmıştır. Bütün Türkiyede 70—80 bin ton hürda demir bulunduğu tah- min olunmaktadır. Nazillide Makineli Ziraat Nazilli, (TAN) — Mmtakada ma- kineli ziraat gittikçe yaytlıyor. Ara- zi sahipleri ile çiftçilerden çoğu, bu sene tarlalarını traktörle sürmeye başlamışlardır. Pamuk, ele de- gil, Mibzer denilen tohum ekme ma- kinelerile ekilmiştir. Çiftçinin makineye rağbeti, demir- ciyi de faaliyete geçirmiştir. Bozdo- gan caddesi üzerindeki demirci uste- si Mehmet Görtan Amerika ve Rus modeli Mibzer ve çapa makinelerini dükkünmda kendi emeğile yapmaya muvaffak olmuştur. Genç usta, şim- diye kadar 25 Mibzer, 40 çapa ma- kipesi yapmış ve satmıştır. LOKMA O Ğ3UJ T Marconi, şüphesiz, büyük bir a- damdı, Daha gençliğinde meruk et- tiği bir mevzun bütün Bayatinı bağlıyarak, onun gibi, dalma ayni iş üzerinde çalışmak sehatını gös- teren âlimler âz bulunuyor. Onun için, Marconi içadının pek kısa bir zamanda mükemmelleştiğini ve bütün dünyaya yayıldığını görmek bahtiyarlığına da mazhar oldu. Onun icat ettiği telsiz telgraf ve telefon da, süphesiz, en büyük ke- siflerden biridir. Bü icadın bin bir faydasını saymak elbettâ bana düş- mez, Fakat telsiz telefonun bu kadar çok faydasma karşi zararları da olduğunu unutmamalıyız. Radyo âletlerinin ifrat derecede çoğalma- sandan dolayı, hayatta biraz da sa- kinlik arıyan halkım, ie kadar ra- hatsız olduğundan — bühsetmek is- hatsızlıklar artık göz çarpacak derecede çoğaldığını, büz memle- ketlerde onun fazla küllüntmasma karşı konulan zabıta niğümları gös” teriyor. Bugün söylemek istediğim $€y, radyonun girdiği yerlerde türkü Söylemek arzusunun azalmasına sebep olmasıdır. Radyonün icadim- | dan önceki zamana yetişmiş olan > yani pek genelerinden başla - © kuyucularım hatırlarlar ki, © £a- manda, evlerden şimdikinden pek çok ziyade türkü sesi gelirdi; Me- men her evde kadınlar, genç kızlar €v İşi görürken, elişi işlerken tür- Şi söylerler bu da evlerinin öğlün- geçenlere, yahut yakında otü- ran komşulara ferahlık verirdi. LER Marconi'nin İcadi N Şimdi böyle, şen türkü, söyliyen güzel sesleri pek &z İşiltiyoruz. E- vinde radyosu, olân uykudan kal- kmca açıyor, olmiyan da komşu - | lardaki radyoların seslerinden ken- di sesini çıkarmıya cesaret edemi- yor. | Halbuki türkü insanların sağlığı" na pekçok hizmet eden tabii bir muasikidir, Tüfkünün ruha nekadar ferahlık verdiği İsbata muhtaç bir Bir Yıl Içinde Yalnız Banka Hesa- bına 1900 Kilo Gülyağı Çıkarıldı Sofya, 26 (TAN) — Bulgaristanın 1937 Haziranmdaki ihracatı 257 milyon leva kıymetinde ve 45,785 tondur. Bu miktar, 1936 yı. lının ayni ayındaki ihracattan 77,7 milyon leva fazladır. Haziran aymda en çök ihraç edi- Jen mallar şunlardır; 63,5 milyan levalık buğday, 366 milyon levalık tütün, 35,9 milyon le- valık işlenmemiş küzu derisi, 22.2 milyon leva tutarında yumurta, 14.2 milyon leva değerinde mısır, 121 milyonluk dut, 6,2 milyon Jevalık kesilmiş tavuk, 5,2 milyonluk meşin, 5,1 milyon leva yekünunda fasulye, 5,1 milyon yekünunda ağaç kömürü, 5 milyon levalık ayçiçeği tohumu, 3,4 milyon değerinde gülyağı, 3 mil- yon levalık diri halde tavuk, 28 mik yon leva tutarında ayçiçeği yağı, 18 milyonluk nebati yağ veren tohum- larm Küâpeleri, 1,5 milyon leva ye- künunda iri boynuzlu hayvanlar ve saire, Gülyağcılık İnkişafta 11,230,000 kilogram £ gülçiçeği top- lanmıştır. Elde edilen bu güllerden Zirnat Bankası, köylüden kırmızıla- nı da 2 levâya Sulın almıştır. Bun- lardan mühim bir kısmı işlenmek ü- zere tüccarlara satılmıştır. Gül çiçeklerinden 950 kilo gülyağı ve 1890 kilo da esence concrete istih- sal edilmiştir. Kalan 7,358,000 kilogram gül çi- çeğinden de Ziraat Bankası hesabına 1900 kilo gülyağı çıkarılmıştır. Kızılcahamamda Bir Ziraat Memuru Yok Kızılcahamam, (TAN) — Kasaba- mız şosesine boydanboya dikilen ve etrafı muhafaza altına alman akas- 'İya fidanlarımdan bazıları tutmuştur. Fakat dikildikleri gündenberi bir damla su yüzü görmedikleri için kıs- mı âzamı kuruyup (gitmiştir. Çok mümbit ve mahsuldar olan kazsmi- mn geniş arazisinde iptidaf usullerle ziraate devam edildiği de esefle gö rülmektedir. Kazamıza, bir zirast memurunun tayin edilmesi çok isa“ betli bir hareket olacaktır, | BORSA) 26 Temmuz PAZARTESİ VARALAR sey değildir: Amele türklü söyliye- tek çalışırsa, daha wz yorulur, as- Ker türkü söyliyerek yürürse da- ha az yorulur. lisan en kederli za- manmda söylediği yahut işittiği bir türkü ile kederini azaltır. Türkünün “sağlığa büyük hiz metlerinden biri de akelğer vere- minden korumasıdır. Verem »kek ğerde yerleştikt-n sonra türkü pek zararlı olürsa da, hastalik gelme- den önce türkü söylemenin çok faydası vardır, Meslekleri sebebile çok teneffüs edenlerde akelğer ve- reminin daha ez olduğuna ber yer- aşk duygusunu heyecana getirdi- ğini herkes bilir. Halbuki radyo- nun bize getirdiği muslld, ses mu- i iz i İ İ i i : | i : i İ 32— 1001— ! 5i— | ÇEKLER 0,7897 21,125 150317 4,6896 871460 34384 63,4920 Tohâra 630, — New-Yörk Paris Milâno * Brüksel Atina Cenevre Sofya Amsterdam Prag Viyana Madrid Berlin Varşova Budapeşte 4.0080 Bükreş 75 1 Bel 4,0080 106,5075 106,5075 34465 34,365 21268 2,7268 2440 2440 3,0787 Stokholm (| 3,0787 Gene 1937 yılmda Bulgaristanda | rm kilosunu 4 levaya, beyazları | YO” Yeni Mahsu Buğday Geldi Dün şehrimize 19 vagon buğday, İki vagon çavdar, 3 vagon arpa ile bir vagon kepek gelmistir. Gelen malların pek azı satılmıştır. Fiyat larda hiçbir değişme olmamıştır. Ge- len buğdaylar arasnda bir kısım buğdaylar bu senenin yeni mahsü | lüdür, Şarkışlada Mahsul Şarkışla, (TAN) — Burada ve di Bu yıl mahsulü heyeti umumiye itibarile çok iyidir. Zahire Borsasında Seçim Yapıldı . Dün Ticaret ve Zahire borsası ida“ re meclisi intihabı yapılmıştır. Ne ticede Nuri Kozikoğlu, Fahri Eser- ova, Şerefettin Alemdar, Hüseyin Arkan, Mehmet Kinacı, Tekiner, Abdülkerim Aktar kazan- mışlardır. Yedi âzadan başka Tica ret Odası umumi meclisince de İki Aza seçilecek ve borsa meclisi ta- mamlanacaktır, Odanın murahhasla» rı yarın seçilecektir. Bulgaristanda Domates İhracatı Yolunda Sofya, 28 (TAN) — Bulgaristan- dan mütemadiyen domates ibraç &- dilmektedir. Şimdiye kadar 1300 var gon domates ihraç edilmiştir. Bulgar domatesleri en ziyade Berlin, Viyana ve Prağ pazarlarına gönderilmekte dir, ZAHİRE BORSASI 26-1-937 #IYATLAR Aşağı K.P. Cinsi Yulçarı a KP. 8,— Buğday yumuşak Jj » Bert d m Kızılca Arpa Çavdar Yulaf Kuşyemi Susam Yapak Trakya it — —— 914 ——. 61— PSeönanasa pie | 1 var köylerde yeni mahsulün basadr- ! ba başlanılmıştır. Bazı köylerin ar- pası ve buğdayı piyasada satılmağa bile çıkarılmıştır. Ziraat Bankası 5,5 kuruştan mubayaaya devam edi- Efdalettin Buğday Çavdar Arpa Kepek Tiftik Kaşar Yapak Peynir beyaz Razmol 5 DIŞ FIYATLAR Buğday Liverpul » — Şikago w Vinipek Arpa Anvers Mısır Londra Keten T. Londra Fındık G. Hamburg Fındık L. Hamburg suna 82 # LİL p