Kafkas halkından teşkil Baküda Günler ME Geçen İçinde Neler Gördüm? tat sekizde tren Bakü'ye iL Sekiz buçukta o- “Odama girer girmez uzan adar yatağımın üzerin- v; iendim. Balon opc Yemek salonuna indim. ben <a kalabalık. ve he Ban) e bütün masalarda, Al ar. Ne kadar çok alman: p > burada... Kadın ve AR. By, Socuk hayli ecnebi #uldağunu çe VE ingilizce konu- kişin, da duyuyorum, Ben al- İmayı, ocaman bir masada tek Sair okuz Yanma aldığım bir Y, yemek yiyorum. arak Mürare sonra bir kahve 1 telde ; —— mi on.ikide oçin- inedeçeyları — şarkı söyleyip Pöcakia,, #r, sahnede numara ya ken ko, * Saat on ikiye yaklaşır. du gan salon hıncahınç dol- Bivinmi; İF masa boş değil... Şık Tüm, Bı Baki kadınları görüyo- Tuba gi yyelon Mlettayin bir Av. ii a salonundan farklı de- Mi hep doldu. Altı kişi- Migo masada tek başıma Yağa Sekiniyorum. Çünkü Sid geen ma bir arkadaş çıka» Blm ış, “inim... Nitekim korktu bi a, şişman, iri, e8- Keriley Yanıma gelerek is- rbest olup olmadığını ” diyorum. İyi *ekeğ, Büzel ve genç bir kadın, hepsi beraber beş Can, MA geliyorlar, ve Ye. Çingene rakka- De ne kadar istiyo- ok anımadığım insanlar- Pek canımı sıkıyor. Vem, a Üm, © Belir Eelmez içip kalkaca- » # se 1 “Say Si, Ee, TE FE 3 shveyi Eetiriyor, yan. Pana getirdiği bir süt- ka in ben mi anlatamıyorum. “tim ay esim Moskovadaki ar- ka Tehheça GPOYRA.. Sen benim iman im değil ağzım ve ii da... Garsonla anlaş- daa arka lüt çektiğimi gören iş Ya birisi bana Por, fransızca ne iste- a. Tepe Yor. Kendisine söylüyo “diyor. Teşekkür e- Ma, k insanlar, Bu u- arkadaşlığın ba hı iş ve Boruyopda Bana nereli olduğu kum sg tanbullu ve Türk in YÜ ve ye liYorum. Kendileri v Aza ip imişler... İçle- de Ahbap can Msanı bilenler n > Z daha artıyor. k an yy Ve ermeniceden çk bize ş DİYOr galiba, Fakat Bap Ak ayı, ümanlık yapıyor. diy moğaş Afiyorur, Tuvaletten kayi. ndan, Balcüden bahse. Tüğlar, » bayların, hepsi avu- $ » Bakü avukatları... bn Kağı Bkm, “SİİYOr. Başlarına hay Börek, tüller takınmış, bol Riven, in Pul işlemeli çep- bellerine ka- dar enli kuşaklarla sarılmış uçları bollaşan etekler giyinmiş kadinlar. Sahnede yanyana konulmuş iskem lelerin üstünde tıpkı bizim biraha- neler ve gazinolarda alaturka şar- kı söyliyen genç kızlarımız gibi, yanyana oturmuşlar. Arkada elle- rinde sazlar tutan kırmızı, mavi biüzlu, bol şalvarlı güzel çizmeli er- kekler ayakta duruyor. Kadmlarm dördü genç ve güzel, üçü şişman ve yaşlı... nağmeler ve melodiler vermiş olun linde bir şarkı söylüyorlar. Bu şar- kı, daha fazla bir kaykırış... Vahşi ormanlarda bağırışan iptidai in. sanların ilk yarattığı musiki gibi bir şeydir. Garip bir feryat. Bu mu siki-bizim bildiğimiz Çigan musiki- sine benziyor. İçlerinde en şişman ve en'çirkin olan bir kadın şimdi yalnız söylüyor... İşte onun sesin. de bir harikulâdelik var. Onun şar. kısında Macar musikisine notalar, bir müusikinin elemanları var. Ka- dın sustuğu zaman salon alkışlarla inliyor. Bir iki have daha çalıp söylüyorlar, sonrs sahneden çekili- yorlar, Önzbant başlıyor. Masalarda o- turanlar kalkıyorlar. Bir müddet dansediliyor. Sonra tekrar numara başlıyor, Çingene sanatkârlar sah- neye çıkıyorlar. Ve genç kızlar raksediyorlar. ördüğüm bu dans, şimdiye G »adar gördüğüm dansların hiç birine benzemiyor ve hepa: den güzel dersem belki mübalâ; ederim. Fakat gördüğüm mi dansların en güzellerinden biridir dersem doğrudur. Yüzleri fena bo yalı ve kibardan fazla &di ve baya- Eı görünen bu kadınlar raksa baş- lar başlamaz sanki değişiyordular, Sahnede kadm değil, kıvrılan, tit- riyen, alçalıp yükselen, kırılan, bükülen bir elevdir.. Bir vücudü bir alevin dalgalanısına bu kadar çok benzeten bir başka raks var mıdmr acaba ?... Numaralar sonuna gelinceye ka- dar yerimden kalkamadım.. Caz. bant çaldıkça bekledim. Artistleri seyredip durdum. Numaralar bittiği zaman saat dörde geliyordu galiba,. Daha caz- bant çalıyordu. Ben odama çıktım. Odama çıktım amma, Uyuyamıyo- rum.. Yine balkona süzüldüm, Ha- va serin. Üstümde kürküm var. Parmaklıklara dayandım... Denize kıyorum, Denizden sabahm olu- e seyrediyorum. Bakünun üs- tünde kayısı rengi ve kurşuni de. nizin tâ ortasında Küllü bir man. gal ortasındaki ateş gibi kıplıızıl bir boya var. Henüz daha ortalar- da görünmiyen güneşin aşağ. Kızıl nokta gitgide genişliyor. Genişle- dikçe daha Ülke i de umuldukça turu! Sec KM iki renk biribirine karıştı. Biribiri içinde mezcoldu. Ve gökle deniz iyi parlatılmış gü- müş ayna gibi berrak ve kurşuni ol dular. Gölde beyaz martılar uçuşu- KIYISINDA e edilmiş bir süvari müfrezesi (EE SEYAHAT , NOTLARI: 4? / Yüz > Suat Derviş! rerrerarrei V ÇİZ WA Rusyada kadın paraşütçüler yor... Uykum geldi.. Gözlerim ağır- laştı. Odama gidiyorum. A ez gitmeden evvel, bir otomobille şehri dolaştık. Evvelâ eski bir mezarlık iken şim- di park yapılmış olan bir tepeye gi derek şehri oyüksekten “sey- vettik. Biribirlerine yakm bir hal de yeni paraşlit kulesiyle; Kız ku- lesi dedikleri eski, tarihi bir kule var, Güya eski bir derebeyi kendi kızmı salmak istemiş. Kız da buna razı olmayınca bu kulede onu hap- etmiş ve kızcağız da kendisini ku lenin tâ tepesinden atarak öldür- müş. Şimdi o kuleye yakm başka bir kuleden paraşlit kulesinden yi- ne genç kızlar boşluğa kendilerini salıveriyorlar. Fakat ölmek için de gil, yaşamak için... TAN İSTİKLAL SAVAŞINDAN SAYFALAR 3 üncü alay Sakaryadeki ev Iiya Fakılı köyünde ihtiyat iyor. Bir daha! Arka arkaya /ki top patladı. Ar- ka arkaya iki topün patlamasında kiymet yoktu. Muharebe bu.. Top ta patlar, tüfek te! . Fükat, ağustos böceklerinin cır- cirlarını dinliyerek ağaçların altın. da öğlen uykusu kestiren Mehmet- gikler doğruldular, başlıklarını dü- zelttiler, elbiselerinin tozlarını sil- mediler. Birşey söylemeden, biribir lerine gözlerile birşeyler sordular. Bir r daha! İki top patladı. Çehreleri gerildi Mehmetlerin, Gülümsüyorlar. Bu alayın olduğu yerde top yoktu. De mek ki cepheye iki top vermişler. di. İki top birşey değildi. Topları yokken de korkmuyorlardı. Fakat topları yok diye utanıyorlardı düş. mandan. Züğürtlük izzeti nefisleri- ne dokunuyordu. 3ünel alay ikinci tabup, ye dinci bölükten Taşköprülü Mehmet oğlu Meh- met kalktı. Yanm- daki arkadaşınm ensesine heybetli bir şaplak indirdi: — Düşman bağ; yon mu gümbürtüyü ?1.. Tokadı yiyen nefer kızdı: — Hay çolağ olusm beece! diye haykırdı, gözümden yalaz çıhtın! Böyle yerenlik mi oluu?.. Mehmet bir gözünü kapattı, mas kara bir çehre takımdı — Suşss! dedi, iki yanar, len! Alay iki top için bayram ediyor. du. Bırakan olsa İhtiyat yerini ter kederek ilerideki yamaçlara fırlı- yacak, şu iki topun marifetini a- teş hattmda seyredeceklerdi. Der- a! dedi. düyü- topumuz İ 5 hal şayinler da çıktı. Mehmetler ko ! * guşuyorlar: — Bu toplar Samsun diduhları melmeketten gelmiş. — Uzun menzilli imişler. — Gemi topu imiş bunlar — Babanda mı topçuydu nece? Emme de lahırdı idiyon! — Sssss! Zabit geliyo Bir!... Bir daha! — Hay yaşayasun! Dediler ve sustular. akikaten, alaydan emir slan sabitler, koşarak bölükle- rine gidiyorlardı. Alay muharebe- ye girecek, cepheyi daha şarka U- zatarak Kirazoğlu vadisine bakan İ yayvan tepeleri müdafaa edecekti. Emir, bir sel şiddetiyle çağladı. Zaten hazırdılar, Bölükler biribiri ardınca cepheye yollandı. Tepele- re yaklaştılar ve düşmana doğru olan yamaçlara yerleşmek üzere öte yüze aşacaklardı, Yer yer: — Sıçra!,. Marş! Marş! kuman- daları duyuldu. Mehmetlerin bronz heykeller gibi dik ve yalçın endam- ları, siyah mermi dumanların â- rasından süzüldü. Bir iki tanesi düştü. Şikâyet etmeden, toprağa kapandılar, Bölükler ön yamaçları tuttu. Ve muharebeye başladılar. Düşman topçusu hızlandı.. Ley- lek gibi takırdıyan makineli tüfek- lerin sesleri, piyade ateşinin mi- gir patlamasını andıran gürültüsü. nü bastırıyor, top mermileri düştükçe alev, durman, demir ve topraktan mahrutlar yükseliyor. Ölüm, araba koşturuyor cepbenin kaldırımlarında! Boğuk homurtu- larla kızıl bir silindir gibi dönüyor bu arabanm tekerlekleri. Direndiler, Cephaneleri az oldu- ğu için vuracaklarma akılları kes- medikçe ateş etmediler. Gerek top- çu ateşinin giddeti, gerekse Türk cephesinin seyrek ateşi düşmanı canlandırdı. Taarruza başladılar. Adim adım sokuluyorlar, Mehmet gikler, emir beklemeden süngüleri- ni taktılar. Yataklarma oturur ken: — Trrrik! Diye ses çıkartan kasaturaların SA . TEK TOP ço Yazan: ; Sezai Atfilâ / Arna 6j ? / / - bu çnlayışı, Mehmetçiğin madeni bir sesle içtiği son anttı. üğman piyadesi tamamiyle yaklaştı. Düşman topçusu kendi piyadesine de zarar verme. mek için ateşi birdenbire Türk cep hesinin gerilerine kaydırdı. Meh- melçiğin üstünden çelik baskı kalk tı, dumanlar sıyrıldı. Heybetli baş Jarmı yükselttiler. Düşman piyade. 8i şaşırmıştı. Bocaliyordu. Tehlike uramadığı bir yerde karşısma sü- rülerle aslan çıkan bir seyyah gibi sersemlemişti. Kaçmıya niyeti ol duğu deprenmesinden belli idi. Düşmanın hareketlerini oumul- madık bir ferasetle derhal anla- mak itiyadında olan Mehmetler ilk önce biribirlerine bakmdılar, Son- ra düşmana baktılar. Bir elden bir gönülden şahlanarak uğultulu bir bora gibi estiler. Yalap yalap ya. nan süngünün dehşeti düşmanı sin dirdi, Ve düşman neferleri kuyruk ları kısık çakallar gibi döndüler. Süngü hücumunu kabul etmiyerek kaçtdar. Bu kaçış düşman topçu- sunu çileden çıkardı. Düşman ba- taryaları biribirlerile müsabaka e dercesine mermi savufuyorlardı. Mehmetler, topcu steşi tutmıyan tümseklerin arkasına yerleştiler. Göz uciyle biribirlerine bakıyorlar. Kulaklarını kabartmış, kendi top- larmın sesini işitmiye çabalıyor. lardır. Düşmanı kaçırmıştır. Topçusu olmadığı halde, kendisinin üç mis- li kuvveti yüzgeri ettirmiştir; fa- kat, kendi topunun patlamasını İs. tiyen bir temenni, bir sır kucakla- mıştır Mehmedi, O patladıkça Mehmetçik ayağa kalkarak : — Senin var da bizim yok mu? diye haykıracağı geliyor. AİR D üşman topçusu atmaktan yo ruldu. Düşman piyadesi u- zaklaştı. Alaca karanlık başlarken yedinci bölüğü ihtiyata aldılar, Bö Tük ihtiyat yerine geldi. Dadaylı Meh met oturduktan sonra şöööyle bir gerindi. Etrafına bakındı. Sol ta- rafta iki top vardı, — İşte bizim toplar! dedi, Dört beş arkadaş birden fırladı- lar. Topların olduğu vere gittiler YAŞTA 7 Tam isapet almış, param parça ol muştu. Bu topa yaklaştılar. Bir a- ziz ölüsünü ziyaret eder gibi çevresinde dolaştılar, Da. daylı, hurda parçaları toplıyarak topun yanma yığdı. Babasını kay. betmiş bir yavru ıstırabiyle topu okşadı. — Senidemi şehititti gâvurl dedi, sana bel bağlamuştuh. Sağlam topun yanma koştular, İstıraplarını ona bakmakla dindi. receklerdi. Birisi top çavuşuna sordu: — Bu topta da birşey var mı? — Yeöoooöh! — Yarar mı işe! — Yaramaz olur ru hiç?.. ürekleri ferahladı. Onlar topçudan daha fazla bir yardım zaten beklemiyorlardı. A» lışmışlardı, topçusuz muharebe et miye. Sağlam topu okşadılar. Sev. . diler, Topu severlerken çehreleri insanı ürpertecek kadar yumuşak ve samimiydi. Dadaylı Mehmet yüzünü düş man tarafına döndü; — Gil guyruh! deği, birini ge çerttün emme biri duriyo işte! Ya» rın nidecehsun ?! ,, Gülüştüler. Top çavuşu onlara bir de cigara ikram etti, yerlerine döndüler. o Uğuruna vuruştukları Loprağa uzanarık cigaralarını yak tılar. Mehmet, ağzı kendilerine çevril. miş kırk elli düşman bataryasının. karştsında; N Yarın ne edeceğiz? diye tasa. Janmadı. Yarn ne edeceksin? diye sor du ve tek topla meydan okudu Sa» karyada!,, Çankırıda Eski Altınlar Bulundu Çankırı (TAN) — İstasyon cadde sinde eski Foto Akın atölyesi ya- nmdaki arsida yapılacak bina için temel kazılırken; Hasan ismindeki amele 6 tüne altın para bulmuştur. Hastın ve ustabaşı hemen polise haber vermişler, nezaret altında de- vam eden kazı sonunda bulunan al tmlar 27 ye çıkmıştır, 4 - 5 çeşit o- len bu altınların bir kısmında “Sul. tan Süleyman bin Selim Han 927” yazılıdır. ve bunlar Amasyada basıl. mıştır. Bazılarında ise “Sultan Mu- rat bin Selim Han darp Mısır” ya- zısı, bir kısmında da “darp Sakız 2- dası 582” yazıları vardır. Diğer bir kaçının da Halepte basıldığı görü. mektedir, Bir kısmı yazılı, bir da resimli olanlarmda 592 tarihi var ve burkuldular. Toplardan birisi | dır.