20 Temmuz 1937 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

20 Temmuz 1937 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ein Re e Üieli VW NE İnek MA ae e Ra e ŞİR YAMA RE, Ea e e EŞ e b Me aa BAŞMURARI Ahm HARRIRI | ONUN mes — MESELELERİ Ş m tferberlik İsteriz Bir re yuknunda hükümetlerin İn ve bie yerl selerber. aşılamaktır. yerlerinde aşı istas- heryii ve eli. Bu istasyon- ady e yurttaşa aşı bulda 750 bin insan . selerberlikten maksa. dahilinde e kadar cezane hain Aşı İstasyonu sayıl. ve İleri #ozacılar müracaat e- E Klamıya mecbur edilmelidir. doku hususi atölye açmış bin. Mfepp,,, Vardır. Bütün bu doktor. aa İr. Her birine mu- ave t veya mıntaka tayin ta doha 7m bir müddet zarfın- halı kendi muntakasm- “ring , laması bir vazife olarak Binay in, edilir, Bu suretle az rte de Sehl hel titoya karşı bir hale k abay gelir, üz agi, e tifonun— tebdidinden mÜ İçin en kestir, ' e me yol bu. kğ nak Mi pe ancıda oturan halkı Kal yim müra-u-te me- Ay kı aşılama ameli- Za za ameli. çe pan di, ip ini vöziyet almaktadır. Bun. iy Say Danla etli bazı zavallılar. İkaz Süzeteler vasıtasiyle a Shi tübg bir da mümkün değildi Yu n değildir. sitaşları mecburi surette An atmak vardır, ii maa, hire çal kespettiği kanaatini ki dde çekinme: ama lan Ezim miri elma pa Şarkta B Ham sliyor Mm Çin 0k Şarktaki siyase Ne Mamaiği lk #tmek ve orası, Bar mek nım bir pazarı hali, Maya, yü Cim Japonya Uzak hay > Manş â Yİ memleketi ol. Vatdıy, me edecek pazara de Onun için en tabii pa- al tiği Manş 1 bir müstemlekesi , Oruğg o Ordusu ve Japon Senay n yerleşmiş. im bir hamle ite Çinin ie Yem re etmek > bu defa Çi- le, Evyap 99k hazırlık e da giy, m İcerübelerden ders| MAM nr Japonya. püler, *Ür. Orgu YA ehemmiyet Bg liz ve arı kuvvetlendir. için herkesi mutlek minnettar aki “, z Yatay rent Btasyonlar bu 750 bin | bir kasmı aşıya karşı My a akat hükümetin kati ted | Ne 8 Şehri kurtaracak bir # ikokul programım 3l I inci sayfasmda 14 ün- cü maddede diyor ki: “İlkoku- lun ilk üç amıfını teşkil eden birinci devrede toplu tedris esasma riayet edilecektir. Bu esasa göre bu devrede bütün dersler hayat bilgisi mevzula- rı etrafında verilecektir. Ha- yat bilgisi dersinde tarih, coğ- rafya, tabiat ve yurt bilgisi gibi müstakil mahiyeti havi olan ilimler ayrı birer ders halinde değil, hayat bilgisi dersi içinde verilecektir.,, Bence programın bütün değeri, bütün muvaffakiyeti dersleri bu “hayat bilgisi” mihveri etrafımda toplamanın doğru olup olmaması- na bağlı kalmaktadır. Programı yapanlar: biz dağınık öğretim sis- temini bıraktık, toplu öğretim sis- temini aldık, diyorlar, Biz onlara: Nasıl topladınız? diye sorduğumuz zaman; İşte hâyat bilgisi mihveri etrafında, diyorlar, Derslerin ha- yat bilgisi etrafında toplardığı doğru, fakat bu mihver etrafında toplanan bu derslerin “toplu ted- ris"" adıma uyup uymıyacağı tama- miyle şiphelidir. Niçin? Şunun madan toplanmıya fark vardır. Bu toplantı hem yığıntı şeklinde ola- bilir, hem de billürlanma, uzuvlan- ma mahiyetinde olabilir. Progra- mmm tasarladığı hângisidir? İşte bahsin en İnce ve nâzlk noktası. İlk okulun taliiyle alâkası olan bütün insanların bu nâzik nokta üzerine dikkatlerini çekiyorum. Burası i- yice anlaşılmalıdır. B" toplu tedris programınm şimdi terkedilen İlk şekli kabul edileli on sene oluyor. O za- mân Maarif Vekili olan Necati Bey benim de fikrimi sormuştu. Çün- kü zavallı arkadaşımızın bana kar- şı çok itimadı vardı. Ben de ken. disine hakikati Yazrvermekte hiç tereddüt etmedim. Yapılan şey he. nüz toplu tedrisat değildir. Bir mih ver etrafına YIĞIIMIŞ tedrisattır. Çünkü psikolojik taazziden mah- rum bulunuyordu. Eski program tarih, coğrafya, yurt bilgisi gibi bahisleri kendi mevzularmın mântiki sınıflarma, sıralarma göre öğretirdi, Koyala. nan nizam ilmi ve mantıki nizam idi. Yeni program haklı olarak bu rizam psikolojik nizam değildir dedi ve yerine psikolojiktir dediği yeni nizamı - toplu tedris nizammı koydu. Ve bu yeni nizamın, çocuk- ta alâka uyandıracağını ve bilgi. leri hazim fiiline hizmet edeceğini idâla etti. Mücerret ve manlıki bir düşünce ile düşünürsek yeni prog- amın iddiası temsmiyle doğrudur, Fakat böyle mücerret ve mantıkçı düşlince ile gerceği kavramak mümkün olmadığından, olmakta olanla karşı karşıya gelmek gerek- tir. Halli lâzım gelen nokta şudur; Acaba bugünkü toplu tedris talebe si dünkü “dağınık tedris” talebe. sinden daha kolay mr öğreniyor, daha kolay mı hazmediyor? u suale çok açık bir cevap B vermek istediğim için bura. da bir misal alıyorum. Bakmız, iki resim dersi var, Bunlardan birinin pedagoji kültürü yok sanılan öğ- relmeni çocuklarını salonun, hat- tâ okul binasmın ve bahçesinin her “ al lee ar Lr m ve Sovyı a ay adar Ve ie istilâsma tarafma dağıtmış, doğrudan doğ- ruya tablatten çizdiriyor. Bu adam program, tertip, nizam, topluluk, tekâmül, nedir tanımıyor. Ayni o- İLK TAHSİ “rn l “5 LDE TOPLU TEDRİSAT VE HAYAT BİLGİSİ paran smail A, kulda, farzediyoruz, bir diğer re- sim öğretmeni var, Bu da talebe- sini resim dershanesinde toplamış, muayyen bir mevzua, plâna, res- min ders mevzularile münasebeti- ne göre çizdiriyor. Bu öğretmen. lerden hangisi resmi öğretecektir. acaba ? Hiç şüphe yok ki talebesi- ni dağıtan, serbest ve yaratıcı faa- liyette bırakan öğretmen, Çünkü psikolojik nizam, tebil nizam an- cak bu şahsi ve cazip travaydawar. dır, ötekinde yoktur. Birincisinde gocuk, istediğini, yani mühtaç ol. duğunu yapıyor, İkincisinde çocuk öğretmenin istediğini, mantığın ia- tediğini yapıyor. Birincisine anar- şik bir fasliyet demek te mümkün ğildir, çünkü gerçi bâtmi, psiko- lojik cinsten, onun da bir nizamı vardır, Ş imdi gelelim bahsimize. Öğ- Tetmenin, öğrenmenin Sirri bilginin toplu verilmesinde değil, “öğreticinin yaratıcı bir iş görme- sinde” dir, Bu nokta yalnız bizim ilkokul programını yapanlar tara- fından değil, belli baglı modern pe- dagoğlar tarafından bile iyice an- laşılmış değildir. Fikrimizi daha mübalâğalı bir şekilde tekrar söy- liyelim ki göze iyice çarpsın: mü- him olan, bahislerin dağmık veya toplu olması değildir. Belki bu ba- hislerin enteresan olmasıdır. Bu- rada “enteresan” sözünden mak- gat şahsım şahsiyeti ile alâkasi o- lan demektir. 1 — Yapılmış bir ha- vuzs yıllarca bakarız. Yani onu se- yir ve temaşa ederiz. (Program hallelerile İçerenköyü, tren İstasyon larma bir çeyrekten yarım saate ka- dar uzaktır. Buralarda oturanlarm kışın kar, buz üstünde veya diz boyu çamur, yazın da toz kasırgaları için- de istasyonlara gidip gelmek mecbu- riyetinden nekadar muztarip olduk- larmı söylemiye hacet yok, Son senelerde Kadıköyle İçerenköy arasında işlemiye başlıyan iki, üç o- tobüs bu meşakketleri biraz unuttur- du. Fakat bunların da muntazaman işlemesi bir türlü temin edilemedi. Her şeyden evvel Kadıköy iskelesin- de bü nakil vasıtalarının hareketleri- me nezaret edecek, halkı nihayet de- rTecede rahatsız eden böyle İntizam- sızlıklara meydan vermiyecek bir me mur bulunması dikkate değer, Bele- diyemizin halkın menfaatlerine en uygun şekilde tedbirler alacağını iW- mit ediyorum.,, Avukatımıza Danışmak İstiyen Okuyucumuz B, Cemale: Müşkülünüzü gazetemizin avu- we YAZAN: (SABIK TERBİYE PROFESÖRÜ) Urrnrmrmemana RR Hakkı nara / havuzun gösterilmesini ister), 2 — Bu havuzun nasıl yapıldığı hakkın- da günün birinde bize bilgi verir. lerse hiç alâkadar olmayız. (Prog- ram bu gibi şeylerin bilinmesini is- ter). 3 — Bu bilgi ister dağınık, ister toplu olsun yine alâkadar ol. mayız .(Program bu bilginin toplu olarak verilmesini ister). 4 — Bu bilgi isterse yaz ve Sulama mevsi- minde olsun, yine alâkadar olma- yız. (Program bu bilginin yaz mev- siminde verilmesini ister). 5 — Bu havuzun, kâğıttan çamurdan bir modelini yapsak yine alâkadar ol- mayız. (Program herşeyin resmi. ni, modelini yaptırmak ister) 6 — Havuz hakkmda bir şarkı okusak, hep bir ağızdan da olsa yine alâka. dar olmayız. (Program gözler ve ellerle tahsil edilen mevzuların şar kışının söyletlmesini de ister). iz şimdi, Jusan böyle bir mevzula ne zaman slâka- dar olur? diyeceksiniz. İşte ceva- bı: Bir havuz yapmıya mecbur ol- duğu, bu havuzu yaptığı, yahut böyle bir havuzun yapılmasına be- denen, yahut zihnen olsun iştirak ettiği zaman. İste o zamandır ki insan yaratıcı bir faaliyetle çalış maya başlar. Önce şu sorulara ce- vap vermek ister: Havuz nerede ya pılmalıdır, ne kadar yapılmalıdır, ne biçimde yapılmalıdır, nasıl ya- pılmalıdır, kimin tarafından yapıl» malıdır, ne kadar para ile yapılma- Udır?.. Bu Soruları soran insan aç bir mahlük gibi birçok bilgileri toplamıya başlar, görü ve incele- Merâiven köyü, Sahrayıcedid, Al | katı Ismail Kemaj Elbire bildiriniz. tıntarla, Kazasker, Kozyatağı ma-|Galatada, Kâraköypalasm 6 mcı kâ- tmdaki yazıhânesinde de kendisini görebilirsiniz. Yapacağınız istişare İ- çin hiçbir ücret verecek değilsiniz. . Bandırma Vapurlarından . Şikâyet Akhisardan B. Nazım Firat yazı- yor: “— Ege mmtakasında oturanlar İstanbula gitmek için her zaman Ran dırma Denizyolunu tercih ederler. Bu hattın çok rağbet görmesine rağ- men denizyolları bu servise en kü- çük vapurlarını tahsis etmiştir. Bun- Jarda temizlik ve konfor geridir. Böy le olmasma rağmen birkaç gün ©V- velden bilet alamazsanız açıkta ka- lırsmız. Sonra, vapurlar birinci mevkile- rinde hava alacak ufak bir güverte bile yoktür. Olana koyun ve sığır dol durulur. Ve nihayet, vapurda yiye- cek ihtiyacını duyar da bir şey alır. sanız hariçte satılandan üç misli faz- OKUYUCU MEKTUPLARI Kadıköy - İçerenköy Otobüsleri me sahasını derinleştirir. Nihayet bir havuz fikrine varır. Bu yazıyı yazan ben, bir havuz nedir, çok iyi bilirim. Çünkü ömrümde en aşağı dört havuz yaptırdım. Böyle oldu- Zu içindir ki taşa, duvara, harca, İşçiliğe, tasarrufa sit birçok'şeyle- ri, birçoklarından iyi ve sağlam ola rak bilirim,, Bu bilgilerim türlü biçimler, detaylar alır: Bir duvar nasıl örülür, bir harç nasıl hazır. lanır, bir havuzda balıklar nasıl ya- satılır. Duvara yarıyan harçlar hangileridir, çimento ile kireç har- em farkı nedir? Ayrıca kum ile Ho rasnım farkı nedir. Havuzu sızdır- maz bir kap haline getirmek için son çareler ve tedbirler nelerdir? Bütün bu bilgileri programın tavsi- ye ettiği yollardan gidip toplamak mümkün değildir. Biğilerin mihverini teşkil &- decek olan alâkalar, prog- Tamın sandığı gibi yaz, kaş, ilkba- har, sonbahar değildir .Çocukta şahsiyet teşekklil etmemişse bu kâinat olgularma karşı tamamile alâkasız olarak yaşıyacaktmr. Ne den yaz oluyor, neden kış oluyor, sormaz bile, Birçok köylülerin ak- li durumu da böyle değil midir? A- Yâkayı yaratan, insanın yaşama zü- ruretleridir. Monoton, ilgel bir yaşâma çevresinde alâka doğmaz. Yapılacak şey bizzat okulun haya tmı modernleştirmek, alâkalar do- ğurucu hale getirmektir. Yalnız bâ gina hakiki bir kümes herşeydir de. nilebilir. Burada tavuk ve yümur- tadan biyolojiye, psikolojiye, 808- yolojiye kadar giden yollar, şose- ler Ovardır. Yalnız oyumurta istihsali mecburiyetile | fiziyoloji- nin, kimyanm birçok bilgilerini ka- zandırabiliriz. Yumurta satmak işi bizi beynelmilel piyasa fikrine ka- dar götürebilir. Modern terbiyenin büyük kaidesi şudur: Bilgi vermek diye birşey yoktur. İnsan öğrenmiye mecbur olduğu şeyi, bütün varlığiyle, aklı, fikri, eli, ayağı, bütün şahsiyetiyle öğrenmelidir. la para vermiye mecbur kalırsınız. Son günlerde bu vaziyetler taham- mili edilmez şekle girmiştir. Bandır- çemberine benziyor, Acentarala yaptığımız şikâyetler- de şu cevapla karşılaşıyoruz: “.— Arzu ederseniz binersiniz, Kâ- fi derecede yolcumuz var,,, . Fırınlarda kuyu suyu mu kullanılıyor ? Beşiktaşta okuyucularımızdan M. K. yazıyor: “ — Belediye, fırmlarn çalışmala. rını çok sıkı şekilde kontrol etmekte. dir. Ancak, henüz bazı yerlerde üstle ri kirli fırın &melesi görüyorum. Bur- | Jar, geliba nedense, teftiş ve kontrol, dan uzak kalıyorlar. Sonra, hemen her sene, Istanbul, bu mevsimde bir tifo derdiyle karşılaşır. Bazı fırmlar. da terkos yerine kuyu suyu kullanıl. dığınm da tifonun artmasında bir &. mil olduğunu söylüyorlar, Bunun ne dereceye kadar hakikate uygun bu. handuğunu bilmiyorum. Vaziyet böyle ise, korkmakta haklı değil miyim? Bir gazetede okudum. Istanbul fırm. 5 Baba veya Ana, Mirasını Çocuğundan Kaçırabilir mi? Postası elime kalım bir zarf verdi. Açtım ve “TAN,, gazetesinin okuyu. cularından birinden olduğunu anla- dım. Uzun sayfaları kısaca şöyle hü. 1âsa edebiliriz: Mektubu yazan genç bay, bundan, iki üç ay evvel çok gü. zel bir bayana âşık oluyor. Bayan da onu seviyor. Evlenmiye karar veri- yorlar; fakat bayım babası bu izdiva. cn muvafakat etmiyor, ve oğluna e. ğer fikrinde ısrar edip evlenecek o- lursa, mirasının tamamından kendi. simi mahrum edeceğini bildiriyor. Mektubu yazan genç âşık azap ve te. reddüt içerisinde “Ne yapayım?,, di- yor ve babasınm kendisini mirastan mahrum etmemesi İçin kanunen ted. bir almak mümkün olup olmadığını benden soruyor. Mektubun son satır. ların aynen yazıyorum: “,.. Bayan (01) i sonsuz bir aşkla seviyorum. O- nunla evlenmezsem hayatta yegâne Saadeti kaçırmış olacağım. Fakat ba. bam da çok zengindir. Annem bun. dan bir müddet evvel öldü. Bir tek kardeşim daha var. Babam bana dü- secek hisseyi de ona vereceğini söy. Miyor, Halbuki hisseme düşecek mik. tar ise mühim bir servettir. Bu serve- &i de kaçırmak İstemiyorum. Kanun sevişenleri korumaz mı? Bu müşkül vaziyetten nasıl kurtulayım? Bana yardım etmenizi rilen ederim.,, © “Kanun sevişenleri korumaz mi?,, cümlesi hoşuma gitmedi desem, ya, lan. Fakat, kanunu yapanlar, herhal, de sevişenleri korumak maksadı İle asağıda yazacağım maddeyi kanuna koymamışlardır. Bu madde, genç ba- yı bir dereceye kadar memnun ede. cek zannındayım. Kanunu Medeninin (458) Üncü maddesinin bu hususa milteallik kıs. mı bakım ne diyor: “Mahfuz hisse aşağıdaki miktar» lardan ibarettir;,, 1. — Füru için miras hakkmm dörte üçü.,, Şu iki cümlenin mânasını genç ba, ya izah edeyim: Baba veya ana ço. ecuklarından mirasın tamammı kas çıramazlar, Evet, bir kısmı üzerinde itedikleri gibi tasarraf edebilirler; fakat diğer kısmı üzerinde, hayır. Şimdi bir misal ile bu maddeyi can, bir tarzda anlatayım: Faraza, genç baym babası (200.000) liralık bir a. damsa, bu servetin yarısı bir kardeşe, diğer yarısı da öteki kardeşe İsabet eder. Demek oluyor ki (100.000) Tira- lık kesım bizim genç bayındır. Bu mikdarm 3/4 ne, yani (25.000) Hira. sına, baba hiçbir suretle dokunamaz, Çünkü bu miktar, çocuğun mahfuz hissesidir. Baba yalnız (25.000) lira, yı oğlundan kaçırabilir. Şimdi, “TAN,, gazetesinin okuyu- cusuna hitap ediy ve diyorum: Ba, banız 1/4 hissenize düşecek kısım mi. rası kaçırması ihtimal dahilindedir. Binaenaleyh, bu miktar ile aşkınızın derecesini ölçmeniz ve ona göre karar vermeniz İcap eder. İsmail Kemal Elbir (Istanbul Barosunda Avukat) Arapkirde Sığır Hastalığı Görüldü Arapkir (TAN) — Sığırlarda, hal. xm Dabağ dediği sari bir hastalık görülmüştür, Buna tutulan inek ve öküzlerin salyaları akmakta, tırnak. ları dökülmektedir. Malatyadan gelen baytarm ittihaz İettiği tedbirler, hastalığın İlerileme» ma » İstanbul yolculuğu bir işkence | sine mâni olmuştur. Bir Çocuk Boğuldu Kizilcahamam (TAN) — Çamlıde. Te nahiyesine bağlı Çamurlar mandi- rasında Oturan Ömer kızı beş yaşla. rında Sara, o civardaki arsada oy- nâarken, Üstü acık ve ağzıma kadar dolu kuyuya düşmüştür. Feryadmı işitenler bunu oyun zannettikleri İ- gin boğulup gitmiştir. larmdan kuyular kalkmadıkça tifo- nun önüne geçmek mümkin olamıya- cakmış. Acaba bu yolda bir tedbir düşünülemez mi? Herhalde, frmların teferrunta taallük eden çelışmaları- nın da kontrol altma almması zaru- veli başgöstermiştir. Kontrol ve tef. tiş, ayni srkılıkla bütün mıntakalarda yapılırsa, halkın sıhhatini haleldar e. debilecek bir çok mahzur ve tehlike, lerin önline geçileceği kanaatindeyim. Siz ne dersiniz?.,, .

Bu sayıdan diğer sayfalar: