B u kanlı haile, zaten dimağı evham ile meşbu olan Ha- Şuurumu altüst etmişti. A- deta; yarı mecnun bir kaldi kor- sa korka Eb Müslimin yanma gel mişti. Onun siyah kanlar frskıran derin yaralarma göz gezdirmişti. (Ali Resul) tin koca Serdarı, hiç bir insan Bözünün bakmıya taham Ml edemiyeceği bir hale gelmişti. Hain kiliç darbeleri, o levent gibi ve Yücudü, parça parça etmiş- Halife Mansur, daha bakmıya dayanamamıştı. Tekrar ellerini yik- Züne kapamış; insan sesine benze- m bir sada ile: — Ne durüyorsunuz.. Kaj üs Zzerini, HİRA ia ya Diye bağırmıştı. Ellerindeki kılıçların uçlarından kanlar damlıyan katiller; derhal kılıçları birer tarafa atmışlar. O büyük Türk manmın kanlı gesedini - üzerinde bulunduğu - ha Uya sarmışlar. Salonun taş döşe- meleri üzerinde, dışarıya doğru sil. rüklemiye başlamışlardı. Halife Mansur, geniş bir nefes almıştı. Çünkü kendisine gtce uy- kularmı bile haram eden korku, artık ortadan kalkmıştı.. Koca E- itanatını bir hamlede yıkıp © parlak kılıcın ucu ile Küfede kurulan yepyeni bir tahtı (Abbas Oğulları) na göstererek: — Buyurun efendiler. Sallanat gırası, sizindir. Diyen bu feragatkâr Türk evlâ- dından, şimdi şu yerlerde sürünen yi ezana külçe kemik ile, ita ote i anl br he alm erine G erek halife dairesinin kapı. sında ve gerek #arayın av. sunda alman tertibat, çok bi- yük bir dikkat ve sükünetle tat- bik edilmişti, Halife ile Ebâ Müslim arasmda münakaşa başladığı zaman; - ter- tip edilen plân mucibince - kapı- larda bulunan Ebâ Müslimin adam- larma İzzet ve ikramlara girişii- mişti. Derhal, saray avlusuna ve halife dairesinin kapısına, sofra- Yar serilmişti. Ebâ Müslimin adam- ları bu sofralara davet edilerek Küçük küçük gruplara ayırlmış ve bir anda kendilerini kolayca miü- dafaa edemiyecek hale getirilmiş- lerdi ve bu adamlar, leziz ceylân kebapları yiyip, karlı bal şerbetleri içmekle meşgulken, etrafa saklıs nan adamlar, yıldırım süratile yer- lerinden fırlamışlar; hepsini de oldukları yerde kolayca bastırıver- mişlerdi. Artık bütün gözler ve kulaklar, hulife dairesinin kapısına çevril. Mmişti. Meseleye agâh olan saray erkânı; sedef işlemeli ve altın çivi- Ji abanoz kapılarm arkasında ce- reyan edecek olan kanlı hailesin neticesini beklemektelerdi. Nihayet, aradan çok geçmeden ou kapılar açılmış.. Katiller tarafm- dan yerde sürüklenen (Ebâ Müz. lim) İn parçalanmış ve alkanlara bulanmış cesedi zuhür etmişti. Bu tüyler ürpertici manzara Karşısında, herkes derin bir kor. ku ile titremiş.. Büyük çehrelerin rengi bembeyaz kesilmişti. Şu, rengârenk halım üzerinde, bir kül- çe kanlı et ve kemikten ibaret ka- Tan şu lime lime cesedin sahibi, da- ha yörm «ant evvel, bu avludan, bu kapılardan, ne şahane bir aza- met ve vekar ile geçmişti Halbuki Şimdi? Bu ibret levhasını, melül nazar- lifenin Tarla seyredenler, düşünüp dururlarken, birdenbire saray teş- rifatçılarından biri koşa Koşa gel. miş: — Emirülmüminin Hazretleri fer. man buyuruyorlar... bütün hlikü. met ve saray erkânmı huzurlarına istiyorler, Demişti. iraz sonra, hükümet ricali B ile, sarayım en mühim er. kânı, halifenin odasına girm teşrifat sırasile yerlerine geçmiş - lerdi. Kalabalığa rağmen, bu büyük sa- lon, derin ve matemi bir sllküt i- çinde idi. Herkesin çehresi, meç- bul bir korku ve ıstırap ile geril- mişti ve herkesin kalbinde, heye- Canlar uyandıran bir endişe belir - miğti, — Acaba, bu büyük karlı haile, daha bitmemiş mi idi? Halife, da- ha ne yapacak.. ne yaptıracak. ne söyliyecekti? Herkes bu endişe içinde iken ha- life etrafa göz gezdirmişti. Hükü- met erkânmdan mühim bir zat eksik olduğunu hissetmişti, Der. hal, de birini işaretle yanma çağırarak onun ğına c- gilmiş: id — Halit hakkında tatbik edilen ihtiyat tedbirlerine lüzum kalmadı. Artık, tamamile serbesttir. Git, söyle. O da buraya gelsin. Diye, emir vermişti, > Biraz sonra, Halit salona girmiş- ti. Bütün gözler, onun sapsarı çeh- resine çevrilmişti, Halife bile, onu © heyecanmı yenememiş, ba» ŞRI Önüne eğmişti. bâ Müslimin bu eski ve ve- fakâr dostu, ağır bir yük altında €zilmiş gibi idi. Adeta, sü- Tüklene sürüklene gelmiz.. Halife- DİN tahtr önlinde diz çökerek mu- tat olan hürmet ve tazim resmini £- fa etmiş. Ondan sonra, teşrifat mucibince kendine mahsus olan ye Te Röçmişti. Halife, henüz heyecanmı yene- Memişti, Sağ elinin dört parma ağzma kapayarak birkaç ke- Te hafifçe öksürdükten sonra: — Bilir misiniz? Resulü Ekremin Şu hadisini ki,. Diye söze girişmişti.. ve: (Eden, bulur.) Mealindeki hadisi gerifi okuduk- tan sonra, göylece sözüne devam et- miştiz — Size bildiriyorum ki; bugüne kadar, (Sordar; Ali Resül) unvanmı taşıyan (Ebâ Müslim), artık bu fa- ni cihanın dağdağasından, elini çek» migtir. Bazı kimseler, bundan dola- yı büyük bir meserret ve memnu. niyet hisseyliyeceklerdir. Bazı kim- seler de 0€1 bir teessürün ıztı - raplarını hisseyliyeceklerdir. Bunlar dan, hangileri haklıdır, Ben, bunun hakkında hiçbir şey söylemiyorum. Ancak hepinizin dikkat ve zihni yetlerinizi bir nokta üzerine celbet- mek istiyorum: Hepiniz şunu bi- Imix ve kanaat getiriniz ki, hilâ- fet ve saltanat makamı, haiz oldu- Şu hukuk ve nüfuzu, hiç kimse ile paylaşmak istemez. ve gizliden giz- Jiye bu fikri taşıyanları da hiçbir Yazan: Ziya Şakir İSTÜNÜ,. zaman affetmez. Tıpkı, Ebâ Müs- limi affetmediği gibi. Filhakika, (Ebâ Müslim), hilâfet ve saltana- tımıza bir hayli hizmetler ifa et- iştir. Fakat buna mukabil, irs ve istihkak ile bize İntikal eden mev- ki ve makamımıza da gizlice göz dikmiştir. Hattâ, bu maksadma nail olmak içinde (Süleyman bin Kesir) vesaire gibi hanedanı- mıza muhip ve sadık olan bir hayli muhterem zevatm kanma girmiştir Biz, bunları öğrendik ve halkın şi- kâyetlerini dinledik. Ayni zaman- da (Ebâ Müslim)in şahsiyetimize, hanedanımıza ve saltanatımıza iha- nette bulunacağma kanaat getir dik. Onu isticvap etmek için bura- ya getirttik, Kendisine, bezi nasi- hatler vermek istedik. Hattâ, er- tık her ne sebep ve bahane ile 0- lursa olsun, adam öldürmiye ni- hayet vermesini tavsiye ettik.. Fa. kat o, bize karşı isyan halleri gös- terdi.. Hilâfetimizin ilk müessisi, büyük biraderim (Imam Tbrahim)in eski bir fermanmdan bahsederek: — O bana, (her kimden şüphe edersen öldür) diye emir verdi. Ben sadece bu emri ifa ettim. Dökülen kanların mesuliyeti, biraderlerini- ze, ve size aittir. Dün, Sert Buğday Gelmedi Dün şehrimize altı vagon buğdayla bir vagon arpa gelmiştir. Piyasanın vaziyeti normaldir. Alıcılar yumuşak buğdayların bir kısmını satın almışlardır. Dün sert buğday gelmemiştir. Bir gün evveline nazaran fiyatlar 4 düşüktür. Gelen buğdaylar, malları 4,20 Tekirdağ malirı 4,225 miştir. Mersin buğdayları larmdan ihracat için 200 ton satıl -| mıştır. Bu buğdaylar kalite itibarile 3—İ çavdarlı olduğundan kilosu 4,30 kuruştan verilmiştir. Ayni mıntaka - nın arpalarından dahi kilosu 3,20 ku- ruştan 100 ton satılmıştır. Yapağı ve çavdar Arâdolu malr kirli, çakıldaksız ve İdüzgün yapağılarınm alıetları artmış tır. İhracat için aranılan bu cins mal- lara 52 kuruş fiyat teklif edilmekte ve istekli olarak aranmaktadır. Çavdar ihracatının inkişafa başla | ması üzerine piyasa sağlamlaşmıştır. Alıcıların artması bu seneki mahsuhü- müzün kâmllen ihraç edileceğini gös- termektedir. Bu sebeple fiyatların da yükseleceği tahmin o olunmaktadır. Mersinde yükleme şartile kilosu 4,10 kuruşa taalipler vardır. Imalâthane ve fabrikaların ve toptancı ile perakendecinin ticaret ve sanayi bakımından biribirlerinden ayrılması için hangi esaslarm nazarı dikkate alınması lâzımgeleceği tica- ret odasından sorulmuştur. Oda, bir komisyonda her iki mesele hakkında (Arkası var) İtetkikler yaptırmaktadır. Tifonun Tifo hastalığı ba yıl ağamızm tadımı kaçırdı. Yaz zaten nazlana- rak geldi. Tam sıcaklardan - âdet yerini bulsun diye - biraz şikâyet ederek mevsimin nefis yemişlerin- den yiyip güneş banyosundan, de- niz banyosundan, dekolte kollarm kararmasından bahis açacağımız 8i- rada: — Ortalıkta tifo o salgın var, kendinizi koruyunuz, aşılanmayı U- nutmaymız! diyorlar... Başka mev- anlar hatıra gelse bile, tifo bir tür- Tü zihinden çıkmıyor. Onun için bu gün de yine o bahse tahammül et- menizi rica ediyorum. Zaten xihinlerimizi bu kadar İ$- gal eden hastalığın mikrobanu el bette tanmak İstersiniz. Çocuklu- ğunuzda mektepteki sağlık koru- ması dersinde öğretmen olsalar bi- 16 o vakittenberi unutmuşsunuğ - dur. Yeniden halırlatırsam mev simsiz bulmazsmız sanırım, Tifo hastalığının mikrobuna onu (1880 yılında) keşfeden Almanyalı meşhur hekimin adıle Eberth basili derler. Bulunduğu yerden alımp, sevdiği bir gıda muhiti içinde, me- seli sığır safrası içinde yetiştiril - dikten sonra mikroskop altına ko- nulunca - mahsus tabirile - küçük küçük çomaklar şeklinde görünür. Çomakların iki uçları biraz şişkin- eedir, Bir çomağım boyu bir mili- metrenin ancak binde ikisi, nihayet binde dördü kadar uzundur. Mik- roskopta biraz daha ziyade büyül- Mikrobu çavdar nisbetlerine göre, 5—6,10 kuruş arasında satılacaktır. 5—6 çavdarlı Polathılar 6,35 kuruşa küdar verilmiştir, Sarı mısır- lardan Adapazarı malları çuvallı olarak 4,37, Trakya mıştır. Çavdar dört kuruş kıymetini muhsfaza et- Barsak Ticaretimiz Sarsıntıda Barsak ihraç eden hayvancı memli için yeni bir rakip ortaya çıkmıştır. Bu da suz barsaktır. İlkin Amerikada imal olunan barsak, son zamanlarda Almanyada da ya mıya başlanmıştır. Amerikada Nojaks Visking adı verilen bü. barsaklar, pamuk çekirdeklerinin yağı sonar kalan küsbenin selüloz madesinden yap tadır, Koyun barsağı genişliğindedir, Parlak, d nıklı ve yırtılmaz. Almanyada bir Rus te odun sellülozundan yapılan sun'i barsak ise d - 5 para kadar kuruştan satıl- barsağı gibidir, Mersin mmtakasının sert bağüey. birlikte yenilemez. Barsağı #8 İç Fındık Ve Ceviz Istanbul piyasasında fındık ve cevizlerin ihracat vaziyeti şu- dur: Tireboludan 3900 kilo ka- bakla ceviz, Trabzondan 8500, Ordudan 2588, Giresundan 3800 kilo iç fındık ve Giresundan 480 kilo sivri fındık getirilmiştir. Iç fındıklarımızdan 2964 kilo Mar- silyaya ihraç olunmuştur. Şehri- mizde stok olarak 8000 kilo iç fındık, 12 bin kilo iç ceviz, 2500 kilo kabuklu ceviz vardır. Çelik fiyatları yükseldi Toptancı ve Perakem-| Londra, 2 (44) — Silâlarma progrummın tatbiki neticesinde git- deci Arasındaki Fark | çe artan bir çelik buhranı başgös termiştir. Bu yüzden fiyatlar da mü him surette yilkselmişlir. Demirden alınmakta olan gümrük resminin ye- niden indirileceği tahmin ediliyor. Morning Post gazetesi yakında hurda demir cemine başlanacağını yazmaktadır. Diğer taraftan Austin otomobil fabrikaları da çelik fiyatının yüksel- mesi Üzerine otomobil vesaire fiyat - larını yüzde beş ilâ on beş nisbetin - de artırmıştır. NN Traktör ve Harman Makineleri Geliyor Ziraat kombinaları için muhtelif fabrikalara sipariş edilen 15$ trak- törle 41 harman makinesinden bir kıs tülünce o küçük küçük çomaklar - (mı şehrimize gelmiye başlamıştır. Ilk dan uzunca kıllar uzandığı görü. | gelen parti 10 traktördür. Bu makine lür. Sayıları on ikiye kadar varan ler Yeşilköydeki Ziraat mektebine bu kıllar tifo mikrobunun hayliçe | bakledilecek ve hepsi tamam olunca ehemmiyetli bir derecede hareket | Ziraat mektebinden icap eden mmta- etmesini temin ederler ve böyle ha- |kalara gönderilecektir. "Traktörleri reketten dolayı tifo mikrobu ken- disine benziyen başka mikroplar. dan ayırdedilir. 'Tifo mikrobu insanm vöcudüne et çok defa ağızdan girer, fakat a- $ağıdan doğrudan doğruya bar- saklara girdiği de olur. Havadan akciğerlere, yahut boğazdan badem ciklere girmesi de mümükündür. Nasıl girmiş olursa olsun, mik- rop kanın içerisine geçer. Kanm içerisinde bütün bedeni dolaşır. U- zuvların bazılarında, meselâ da- Takta, karaciğerde, safra yolunda yerleşerek oralarda çoğalır. Kemik- lerin iliğine kadar geçer. Fakat a- sıl yerleştiği yer ince barsaktır ve tifo, hastalığınm asıl yarasını ince barsakta yapar. Hastalık esnasm- da en büyük tehlike de, ince har- saktaki yaranm delinmesidir. Mikrop en ziyade barsaklarda yerleştiği ve orada çoğaldığı için hastalığı en ziyade yayan şey de hastanm barsaklarımdan çıkan mad ZE dedir. Bu mikrobun büyük bir fe. aalığı hastalığa tutulan insan İyi olduktan sonra bile onun barsak- larmın içinde kalmasıdır. Bundan dolayı bir hasta kendisi iyi olduk- tan sonra da hastalığı başkalarına bulaştırmıya sebep olabilir. teslim almak üzere kombinalar zira- at makine mühendisi B. Necati şeh- rimize gelmiştir. —— ZAHİRE BORSASI 2.1037 FIATLAR Cinsi Aşağı o Yukarı EP. K.P. Buğday yumuşak 6, Ti 6,20 3,30 vdar Me EE Siir sarı 4,20 1 Keten tohumu 8,10 Peynir beyaz B— Te 482 ul 5d ve BELEN Buğday 315 Ton Çavdar 45 Ton 5. zi Yalar 4 Ton Isi Trk Ton Yapak Peynir Kaşar Yapak Amerikanın sun'i barsağı ayırmak lâzımdır. Alm kâğıt gibidir, sucukla yenile İhracatımız sarsıntıda Herhalde her iki sun'i bars manya ve Amerikada gitgide bet bulmaya başlamıştır. #imiz barsaklarının en iyi mi rinden olan bu memleketlerde barsakların ucuza temin edin ileştikçe barsak ticaretimiz g0 sılacaktır, Şimdiki halde sun'i! lar Viyana ve Frankfurt cinsi ları doldurmakta kullanmak bil barsaktan da yüzde yirmi tinde daha ucuza maledilmekteğ ğer bu nisbet artacak olursa ! nm her tarafma yayılacak © barsak ticareti yavaş yavaş z tüccarlara Amerikadan #un' saktan nümuneler bile gönd tir. ! Borsada. | Tereddütlü Muameleler ' Dün de borsamızda tereddütlğ ; ameleler geçmiştir. Buna sebep iğ ris borsasından Hilçbir telgraf mamış olmasıdır. Sabah 16,25 dan açılan Ünitürk öğleye 15,85 liraya kadar düşmüştür, leden sonra, devam eden satışlar g zalmış ve yavaş yavaş yükselen Tüy borcu akşam 16,50 lirada kapan tır, Holanda Bankasının — borg; 7 bin lira borcu getirmek üzere 5 risten mübayaatta bulunduğu hal, alınmıştır. Mili tahvillerimizin gi. rinde az muamele yapılmış, yaln Sivas Erzurum tahvillerine fazlalaştığından bu tahviller 97 ya yükselmiştir. Aslan Çi 13,40 ve Merkez (Bankası h 188,5 lirada durmuştur. — Börsaşe, İfrank kıymeti 128,90 dır. Bir S5 625 kuruştur. j —— — S a iki Dost Arasında — Nasıl oldu?.. Kızmızm düğü sırlıklarını bitirebildiniz mf? — Ne gezer, damat dünyaj miş, zevkini inceltmiş bir 8 Zu için bir türlü kendisine recek cihazı nerede yatp düşünmekten iş gü mıyorum, Artık Londruya meğe karar verdim, ” 77 Gildirdin m: birader. döviz alabilecek misin, : kuş mu konduracaklar, senin damadın kadar müş dim. Ben de çok düşündüm. F Yoğlunda Galatasaray İ Pa mamulâtma faik bir halde te rik edebildim. Sen de oraya bir gi eminim benim gibi yapacaksın? — Pijamaların, gömleklerin, iç g maşırların ve fevkalâde rop dö $&m