| | l | h li ( spor? Spor Seyahatinde İdarecilik Nimet midir, Külfet mi? Spor Kurumundan Para Tazminatı İstiyenler Var (Yazan: Eşref Şefik) b Bu iş adamına göre değişir. Bazıları için spor seyahatleri bir nimettir. Bir kısım idareciler de bunu külfet sayarlar. Bizdeki s6- yahat idareciliğinin birçokları için nimetlerin nimeti telâkki edil. diğini sanıyorum, Çünkü, umumi itirazlara, gözönündeki mağlü- biyet ihtimallerine rağmen, binbir dereden su getirip pasaportla- rını çıkartanları çok görmüşümdür. Garip değil mi, telâşlanan, seyaha tin faziletlerinden ve lüzumundan| bahsedenlerin hayiisi o seyahatlerde €pey lüzumsuz olan kimselerdir. Spor seyahatlerine tahsisatla git- mediğimden, o suretle hudut ses çıkmanın henüz keyfine varamadım. Amma, gelenlerin ağızlardan, giden lerin gözlerinden sezdiğim şeylere gö| re, cebinden sarfetmiyerek şimendi - : ferlerde, vapurlarda kurulmanın halde zevkli tarafları mebzul olacak. her.| Hele bir de götürdüğünü a) bir iki muvaffakıyet elde ederse, san ki sizin maharet ve dirayetiniz ese - ri gibi koltuk şişirmek te seyahat kaymağı üstüne, bal sıvamak gibi birsey olur... Biz böyle bir yola düzülmüşük, on- den artık ayrılamayız. Seyahat lüzu- munu göstereceğiz, muvaffakıyet ih- Gmallerini sayacağız, kabil olabildi. ği kadar tahsisat kopararak: “Ver e- Avrupa diyarlerı” diyip yollara çıkacağız. Spor seyahatlerine karşı durmak kabi olamıyacağına ârtık aklım kes tiği için mücadeleyi epeydir kesmiş- tim. Yalnız bu sefer bütün tahammü İümü de yıkan bazı haberler aldım. Yine dayanamayıp yazıyorum: Hani bir cins seyahatlerimiz var- dır. Olimpiyat ve saire gibi lüzumlu södolunmıyan tertipten seyahatler... Onların hazırlanması bin bir müns. kaşayı mucip olur. Gazeteler lüzum- İsuzluğunu yazarlar. Mütehassıslar mahzurlarmı sayarlar. Fakat seyaha te çıkmağı tasarlıyan idereci ayak di fi “ker ve gider. i il 1 i f İ İ ği İşte böyle sırf bir İki idarecinin ak İma esmiş seyahatler için, o gezinti Yi tertip eden ve aleyhinde yazanları bozgunculukla ittihsm edenlerden ba kıları yolculuk masraflarından gayrı bir de Avrupanın herhangi bir kıta- Bini dolaştıkları için Spor Kurumun Ban tazminat istemekte imişler... İnsanı çileden çıkaracak gibi olan bu haberin asılsız olmasma dua etti İm şu sıralarda bizim eskiden yap- İ Siğrmız Karadeniz seferleri aklıma yele, © Bir zamanlar Karadeniz postaları İ irasmda müthiş bir rekabet başlamış İ“ Bilet fiatlarını kıran kırana gidi- Yordu. Sonunda bir vapurcu diğerlerinin İflâhını kesecek bir çare Dulmuştu. Yolculara üçer kıye ekmek veriyor- # lu. Fakat ekmekleri kendi arzusile felip bilet alanlara teklif etmek lü- İİ umunu hissetmiyorlardı. i Bu ne biçim zihniyettir ki, Kara- Ü'eniz güverte seyyahlarınm bile ce - ? aret edemedikleri somun tazminatı. 1 Spor Kurumundan istetiyor. Manamafih biraz daha derin düşü- Mİ erek buna da teşekkür etmeliyiz. Manmafih biraz daha derin düşü - #rek buna da teşekklir etmeliyiz. MW Spor Kurumunun emretmediği bir # iyahat kafilesinde bulunduğu için İl zminat istiyecek kadar hâdiseleri- İlirpik görenlerin gittikleri federas - İl ynlardan tazminat istemediklerine Wikredelim. MW Öyle ya, kendi hazırladığı bir seya- Ülten dolayı kurumdan zarar ve #yan talep eden bir insan gittiği yer | Yin federnsyonlarma da şu düşünce İ #müracaat edebilirdi: Bizleri çağırdınız. Bütün mü - İM anaata rağmen hatırmızı kırma - m kalktım geldim. Huzumun vedi X yetimin tazminatı da elbet sizler İ* rmelisiniz.. İS öyle zihinlere ecnebi federasyon. Midan evvel bizim Spor Kurumuna Mirnenat fikrini estiren rüzgâra Yi- # “yar olsun diyelim... | Dünya birinciliklerinde kurtulan Al İ man teniscilerinden biri İsveç Kralile bir maçtan sonra Dünya Tenis Birinciliği Lünya tenis birinciliğini tayın e - den Davis kupası maçlarının Avru- pa kıtası son tasfiyesini Almanlarla Çekler oynıyacaklar. Çekler Avrupa kıtası tasfiyesinde | gösterdikten sonra Yugoslav İ hakladılar. Bu hafta içinde Almanlar la karşılaşacaklar. Avrupa mütehassısları Ç Almanları da yeneceklerini sö; larsa da gecen gün Londraya Amerikan takımının idarecisi aksini düşünmektedir. Ve Amerikalılar Al manlardan çok çekiniyorlar. MİLLİ KÜME MAÇLARI Futbol Federasyonu reisliğinden İs tanbul Ajanlığına yapılan bir tebliğ- de Ankaralıların bugün Güneşle ya- pacakları maçın saat beş buçukta, yarm da Galatasarayla yapacakları müsabakanm saat üç buçukta olma- 8 bildirilmiştir. Bu Haftaki Milli Küme Maçları 1. 8. K, Istanbul Bölgesi Futbol A. gelen | 1 — 19—6—1987 Cumartesi günü Taksim Stadmda yapılacak Milli Kü- me maçı: Güneş—Gençlerbirliği saat 17. Yan hakemleri Feridun Kıhç ve Tarık. 2 — 20—6—1987 Pazar günü yapı. bae Milli Küme maçı: Taksim Sta. Galatasaray — Gençlerbirliği saat 15,30. Yan hakemleri Muammer ve Tahsin Özsöz. Nasuhi Baydar İstifa Etti Futbol federasyonu ikinci reisi Na- suhi Baydar federasyondaki işinden istifa etmiş ve istifası federasyon re- isliğince kabul edilerek kendisine bil- dirilmiştir. Malüm olduğu üzere Nasuhi Baydar, Hamdi Eminin futbol reisliğinden çe- | imi NİŞ Galatasaray Muhacimlerine Açık Mektup Evvelâ şu açık mektubu N mu neden gazeteye geçirdiği. Ç mi sizlere anlatayım: Çünkü $ bu satırları okurken ihtimal © içinizden: N “Eşref Şefik maksadını biz- Ç lere doğrudan doğruya neden N söylemedi de gazeteye yaza - $ rak teşhir etti, dersiniz. o Yarın Gençlerbirliği ile ma-$ çımız ar. Bilirsiniz ki, olduk- $ ça müsavi takımlar arasm »& daki çarpışmaların neticeleri Ç ni evvelden katiyyetle kestir- & mek mümkün değildir. Sizinle & bu ara konuşmıya gelsem, ar- £ kadaşlarınızın çalıştıkları bir tf gazetede yine teşhir olunma- i hıza sebep olurum düşüncesile © meramımı böyle uzaktan an- latmayı haysiyetleriniz namı- f na lüzumlu ve ihtiyatir bul - K tir: Dünkü akşam gazetele - rinden birinin ilk sayfasında bir karikatir ve karikatürün £ yanmda da bir teşhirname f çıktı. O karikatürde; elleriniz. # deki bira kadehlerinin köpük» # leri fışkırmış, sizleri profesyo- $ nelce kandırıp sabahlara ka- # dar içkiye ve eğlenceye teş - # vik eden rakip klübün idare» # cisini arkası dönlik olarak 0- # turmuş görülüyor. Teşhirnaamede de, Ankars- güctine mağlâp olduğunuz $ sançtan €vrek rahip bükün $ idarecisinin profesyonel ta zaklarma adanmış sübekii sabiler vaziyetine düşmüş 0- larak gösteriliyorsunuz. O resmin ve o yazınm o gf #etede çıkmasma sebep olan alişam yemeğini elbet hatırlar.£ anız. Hani Şu insanca toplar $ hıp, centilmen sporcular gibi ş / , , , | , | , , ', , a a , N , , & , ; , , N a , a , 4 A , , , , , , N , | " N # / # , , N a , " ', " Novotnlde karşımda yemek ye miştiniz. İşte maçtan iki gün evvel orada adam başma İç- ; tiğiniz üçer dörder kadeh bi- / rayı kırk küsura çıkararak rakip klüp idarecisinin pro - fesyonelce hilesine dilşecek ka © dar gaflet ve İradesizlik için- & de bulunduğumuz ilân olunu- & | çıkan resmi ve yazıları Ö - rünce, stadyom tribtnlerinde bolıçacı ağzile sizlere dalr ya” yılan yalan ve çirkin dediko- | duların ne kadar genişlediği. $ ni anladım. Siz de başımızı ö- V nünüze eğip derin derin bir & düşünün. Ne yapıp yapıp yar X rad maçı kazanmıya bakm. & Atısi takdirde, yine sizin i-$ çin kaydi terkin olunacak bir arkadaşı kurban vermek ve dnha katmerli teşhir olunmu. İ ya dayanmak icap edecektir. İ “Ne yapalım, taraftarlarınızm k İ belki fazla sevgileri sizin fut- İ 4 botemhuk talihinizin böyle ka- | İ öersiz bir çığırda açılmasına İ sebep oluyor. Çocuğunu yaln âsabile se Li # çen bir anamın evlidmi kuca- #ında sıkmaktan boğduğunun İ hikâyesini Yunan mitolojisin- den okumuşsunuzdur. | , , , , , , , a ) x “ , i / / 4 ç i / / / ; / ; / / 4 ; İran” m ma kilmesi ve yerine Sedat Rızanm se çilmesi Üzerine federasyona ikinci re olmuştu. 19-6-937 üç günlük hikâye | BIÇAKL B İr insanın mahiyetini tayin edecek en esaslı vasıtalar- dan birisi, pazar gezintileridir. Mişka Kokuşkin pazar gezinti - sine akşamm tam saat altısında » Çioti Prut bulvarından - başla - dı, Evvelâ Mosselprom'un yiye - cek mağazalarından birine uğra- dı. Bir iki şişe bira içti. Bu hare- ket derhal tesirini gösterdi, Miş- ka'nın hayata olan görüşleri de- ğişti. Mişka buradan çıktıktan son ra kâpmin önünde kabak çekir - deği satan bir kadından iki fin- can kabak çekirdeği satın aldı. Ge. ne yoluna devam etti. Yolda ona bir çinmene karısı musallat oldu: — Uzun boylu, güzel gözlü, gü- zel karlı delikanlım! Elini ver de falma bakayım. Sana her şeyi söy dekirma na haber vereyim. Haydi dellkan- lum düşünme: Falma bakarsam sevineceksin, bakmazsan kederie- inanmam, Amms sana acıdığım i- çin on kapik veriyorum. Hatırın kalmasın diye de falını dinliyece- yim. ihgene karısı on kapiği kir Wi entarisi İçine sakladı. Kirli dişlerini göstererek: — Güzel âelikanlım, dedi, çok yakında birisile karşilâşacaksın!. Bu karşılaşmadan Sonra kalbinde bir ağrı başlıyacak. Delikanlım, yolunun üstünde yaşlı bir adam var O senin işini bozmak istiyor. Fakat benim parisk delikanlım, sen, hiçbir şeyden korkma!,, Yal- nız bıçaktan kork. Sen biçaktan çok büyük fenalık göreceksin!, Delikanlım, dostlarından kork- ma, düşmanlarından kork. Yeşil bir papağan sanı büyük bir san - det getirecek. Haydi delikanlım, yolun gibi bahtın da açık olsun. Çingene karısı boş karımı'sağa sola sallıyarak, çıplak ayaklarımı toprağın üstünde şürüyerek ora - dan uzaklaştı Mişka: — Amma da atıyor hal, Diye düşündü ve yoluna devam etti, Mişka, hem bulvarda geziniyor hem de dünyanın bütün zevkleri. hi yudum yudum tanıya çalışı - yordu: wveli “hassas terazi, de tartıldı. Tam 75 kilo gel - di. Biraz daha yürüdü. Sol taraf ta bir insan kalabalığı gördü: Halk birikmiş “Amerikan usulü kuvvet “tecrübesi, yapıyorlardı. O da kalabalığa yanaştı. Beş ka- pik vererek o da kuvvet terazisi. he bir yumruk indirdi. İbre “kuv vetli erkek,, noktasına kadar yük- seldi. Mişka biraz daha gezindi. Sinir kuvvetini ölçen elektrik ba- taryalarma bir göz attı, Onu da tecrübe etmiye karar verdi: Sinir Yazan: Valentin Katayef Çeviren: B. Tok “....k lerinin d6 kuvvetli olduğunu bittec rübe öğrendi. Nihayet seyyar bir fotoğrafçınm önüne geldi. Ağaca asılı olan ve Kremlin sarayını gösteren bir de korasyonun önünde durdu, Altma bir sandalye çekti. Ayuk ayak Üs tüne attı. O vaziyette resmini al- dırdı, On dakika sonra eline ıslak bir resim verdiler Mişka memnu- niyetle resme baktı: Kasketi bir yana kaymıstı. Gömleğinin vakar: yarı açıktı. Boyun bağısı bir yur ruk kadir kocamandı. Bakışları süzgündü. Resim çok hoşuna git ti. Bunun kendi resmi olduğuna âdeta inanmak istemedi. Kendi kendine: — Enfes bir resim diye düşüne dü. Pazar gününü iyice geçirmiş ol- Moskova nehrinde bir sandal E© zintisi yapmak ta lâzımdı. Aklın- dan bunları geçirerek biraz daha yürüdü. Sağda, bir kapmın önün - de bir insan kalabalığı gördü. Bü- tün eğlencelerden tam mânasile istifade etmiş olmak için bursyâ da yanaştı. Burası bir nişan yeri idi. İçeriden madeni bir takım gü- rültüler, insan kahkahaları geli- yordu, Dışarı çıkmıya çalışan bir delikanlıya yaklaştı ve sordu: — içeride ne var?. Niye öyle gülüyorlar.? — İçeride çember atıyorlar. Çemberi geçiren bir semaver ka - zanıyor. Mişka, biriken insan kalabalığı- nın omuzları üzerinden merakla içeriye baktı: İçerisi, yüzlerce mum lük elektrik limbalarile apaydın” lıktı, Nişan salonunun arka duvi- rı boydan boya bir kumaşla ör- tülmüştü. İçerisi Anfiteatr şek- Tinde İdi. Önden arkaya doğru ha- fi£ bir meyil ile üç sıra bıçak di- silmişti. Bıçakların arasında muh telif cinste hediyeler duruyordu. Birinci sırada, bisküvi, şekerleme kutuları, © kolonyalar, sabunlar vardı. İkinci sırada tencereler, ü- tüler, şapkalar duruyordu. Üçün- cü sırada, âdeta tavana yakın bir “yerde insanı imrendiren bir sıra kıymetli eşya: Balalaykalar, kita- ralar, seamaverler, gramofonlar Si ralanmıştı. Nişan yerinde kabul edilen w- sule göre madeni çemberi hangi biçağa geğirebilirsen o bıçağın ya nında duran hediye senin oluyor- du. Halbuki çemberleri biçaklara geçirmek hemen hemen gayrika- bildi: Çünkü biçaklar mütema - öyen, bir yılan gibi, sağa sola kıv rılıyorlar, madeni çemberler ise en ufak bir temasla lâstik top gi- bi zuylıyorlardı. i 5 v Mişta da dirseklerile kendine bir yol açarak nişan yerine girdi. Or- tada, nişan yerile helkım arasin- da boydan boya bir tezgâh vardi. Tezgâhı arkasında gözlüklü, yaş- Ikea ir adam duruyor, istiyenlere çember veriyordu. 40 çember 25 kapikti, H eyecandan yüzü kıpkırmız olmuş bir delikanlı, elin. deki son beş çemberi de arka are kaya fırlattı, Madeni çemberlef delikanlınm kaba parmakları ar” sından fırlıyor, acayip kevisler çi zerek bıçaklara çarpıyor ve biçak ların altındaki torbalara düşüyor” lardı. Bıçaklar, yılan gibi sesler çıkarıyor, sağa sola kıvrılıyor, DÜ külüyor, uzun bir titremeden son ra eski hallerini aliyorlardı. Her » kes gülüyordu. Delikan! yüzü kırmızı iken erguvsnileşti di, şimdiye kadar bir buçuk rub- le verdim, Hiç olmazsa bir kutu şeker aladilseydim. Fakat ne ge zer!, Yırtık pantalonlu bir çocuk sö ze karıştı: — Geçen hafta birisi burada on rüblelik çember attı. Fakat en 40 nunda güzel bir çizme kazandı. Bütün bu hareketleri dikkatle gözliyen Mişka duramadı: — Durun bakalım, dedi, bir de ben ustalığımı deniyeyim.. Mişka tezgâha yaklaştı. Göz * lüklü adam ona da çember verdi. Mişka, kapımın önünde duydük- larını tekit ettirmek istedi: — Demek, dedi, aşağıdan birin ci sıradaki bıçaklardan birine ge çirirsem bir kutu şeker alacağım, değil mi? Gözlüklü adam: (Arkası var) Çiçeklerin mer- kezinden gelen yeni sehhar güzellik Erimemiş bir çiçek balmumunun cazib tarihçesi 106 mühtelif çiçek ve nebat üZ8 rinde yapılan fenni tetkikat metioö- #inde, pek ender bulunan bir çiçek merkezinin derinliklerinde tesadüf # dilen erimemiş balmumunda cildi ye nileştirme hassa ve kuvvetinin mev“ cudiyeti keşfedilmiştir. Cire AseptiDe tahir edilen ve pratik bir formül bs” linde olan bu kıymetli ve yağlı ce”* heri satın alıp geceleri yatmazdal evvel kullandığınızda, siz uyurken dl dinizin sertleşmiş çirkin harici tab” kasmı eritir, buruşukluklarını ve #i” yah benlerin! giderir ve yeni beys$ taze cildinizi pek çabuk meydans Gi” karır. Yeni teniniz gibi güzel görün” mesi için kollarınızda ve omuzlarınıZ” da da kullanmız,