SS 19.6-037 TAN Gündelik Güzete BAŞMUHARRIRI Tr Ahmet Emin YALMAN AN'ın hedefi: Haberde, fi- örde, her şeyde temiz, dü: t, samimi olmak, kariin Süzetesi olmıya çalışmaktır. | GUNUN MESELELERİ | Propaganda Harbi almanya, propaganda harbinde den birineidir. m, “İYo, gazete ve meomualar, atbunt Nezaretinin elindedir. Gerek Sia ve gerek hariçte bütün neşri. bir elden idare edilir, Herhangi T mesele hakkında söylenecek söz- * bu Nezaret tarafından dikte edi- m yere hücum etmek lâzım gel. a zaman, bütün neşriyat müesse. eri hep birden yaylım ateşi açar, Bu propaganda harbi bilhassa Sovyet radyonu Ile Alman radyosu Arasında pek şiddetlidir. Memleketler arasmdaki siyasi kav- #alar, bazan fikir harpleri şeklinde tecelli etmektedir. Meselâ İngiliz Mbuatının neşriyatma kızan Mus- selini fngilterede bulunan Italyan Matbuat mümessillerini geri çağır. MiŞ, İngiliz neşriyatını memleketine *okmamıya karar vermişti, Simdi de Almanya, Türkiyeye kar. $ buna benzer bir harp açmıştır. Al Man Matbuat ve Propaganda Neza- Teti, ajans ve gazeteleri Türkiyeden "ahisetmekten ve Türkiyeye ait ha -| rler vermekten menetmiştir, Yapi! in efkârı umumiyesi şimdiden “onra Türkiyede olup bitenleri öğren- Mmiyecek ve yeryüzünde böyle bir! Wemleket bulunduğunu unutacaktır. Almanyanm bu tedbirine karşı bi. #im lükayıt kalmamız doğru değildir. Bir yanağımıza tokat atana, öteki ya ağımızı uzatacak kadar safdillik| Böstermek yeni Türkiyenin haysiyet Ve şerefile telif edilemez. Yumruğa yumrukla mukabele et - Mek en tabii hakkımızdır. Binaena- İYİ, biz de Anadolu Ajansınm Al - a beteri elbar Bi, Türk matbuatınm da Almanya baklında mümkün olduğu kadar az Malimat vermesini görmek İsteriz, Pilvaki bu, modern gazetecilik zihni» Yetile yarışmaz bir hareket olur, Fu- kat fikir ve propaganda harbinin si- bihı budur ve bu harpte mağlüp ol - Mamak için ayni silâhla mukabele et. Mek bir zarurettir. . Gece İşçileri İş kanununun tatbikine başlanır başlanmaz, bazı sanayiciler Valnış Yollara sapmak meylini gösterdiler. | İstanbul fabrikalarından biri, şim» “iye kadar geceleri çalıştırmakta Mnduğu 17 - 18 yaşından küçük ço- “uklara derhal yol vermiş, Altı, yedi! senedenberi bu milessesede çalışan bu Socukların birdenbire işten çıkarılma Sı kanunun iyi anlaşılamamasından İleri getmiştir, Çünkü İktisat Vekâ- leti, kanunun derhal tatbikinden do- Babilecek mahzurların önüne geçmiş Olmak için, şimdiden bazı tedbirler almıştır. Bunlar arasında fabrikalar. da geceleri çalışan çocuk ve kadınlar hakknda da şu kararı vermiştir: “Iş kanununun e üçüncü maddesi Mucibince sanayiden sayılan işlerde Ötedenberi geceleyin çalıştırılmakta bulunan 17 - 18 yaşındaki kız ve er- Kek çocuklar ile her yaştaki kadın iş- Silerin şimdilik bir sene müddetle es- kisi gibi gece işlerinde çalıştırılmala- Pina ellinel maddenin İkinci bemdi| hükmüne tevfikan İktisat Vekâleti tarafından umumi izin verilmiştir.,, Binnenaleyh, geceleri bu yaşta işçi Salıtşıran müesseseler, kanunu tat - bik edeceğiz diye, bu çocukları kapı| dışarı etmemelidirler. Ayni zamanda | İş kanununun tetbik esnasında tesa- düt edilecek şekiller karşısında şaşır. Mamalı ve derhal iş bürosunu haber- dar etmelidir. İş kanunu, işlerin yürüyüşünü bozmak için değil, tanzim için çıka-| tılmuştar. BOZÖYÜK KÖYLERİNDE TELEFON Boy#yük (TAN) — Köylülerimi. #İn azmi, kaymakam Emin Çoşkun Ne jandarma kumandanı Ziya Umu- Min geyretlerile kazamızm her köyü. we telefon yapılmıstır. Burhan Belge'nin yazılarından anlıyoruz ki Mısır başka bir âlem ve Kahire bu âlemin, günün her saatinde kaynaşan bir merkezidir. Bugünkü yazıda da Kahire- da muhtelif halk tabakalarının nasıl yaşadıklarını, halk kahvelerinde hayatın nasıl geçtiğini seyrediyoruz. KAHIREDE KAHVELER ir hasır tepsi üzerinde, Atiye Ali, karpuz çe- kirdeği satıyor. Marka kâğıdı belki de Atiye Ali doğmadan önce kopmuş bir konserve ku- tusundan birde Delikanlının çukurda ve şaşı gözleri iki ıslak zeytin tanesi gibi parlıyor. ölçüsü var. bir anası ve ken - Atiye Alinin dinden ufak bezden kesilmiş gallabiyesi, Nü su yunda kaçıncı kere yıkanıp çölün kumunu kaçıncı kere emdikten son ra, kül rengini almiş. Fakat kendi- sl su katılmamış bir fellâhtır; İki ay kadar, Kahirenin bu halk kah- vesinde karpuz çekirdeği günde 4 - 5 kuruş kazanacak, nun bir buçuğunu yemeğe yarım verecek ve ka- ü var, Mavi satacak, kuruşunu yatağın lanını biriktiren deşlerine götürecektir, anasına ve kar» Fişavl kahvesi, Kahirenin en ti- pik halk kahvesldir. Eskiden bir s rnein. Uk eden gözlerde, ve sandalyeler vi r şiridi maaalur ve kahve, iki tarafında böyle gözler olan ve biribirini bir (T) şeklinde kesen iki sokaktan ibarettir. Eski çarşınm öteki sokaklarını, başka kahveci - ler kiralamıştır. Fakat bunlarm hiçbirisi Fişavi kadar rağbette de dildir. Fişavi'nin tavlaları çok da. ha gürültülü, nargileleri daha ka, rnlı, gozalar: daha uzun gubuklu. dur, pi gelen Kahireliler gal- labiyeli yahut gecelik €n- tariliğir. Fakat başka kılıkta olen lar da mevcuttur. Meselâ karşımı za düşen gurupta iki tane Cezâ- yirli dahildir, Bunlardan birisi İkl kırık taşile bir “se, beklemekte, öteki yanındaki bir Mus; Ja dişinda bir bale tutuşmuş bur lunmaktadır. Elleriyle birtakım İs şaretler yapa memleketinğe kullanılan bir eğeri tarif etmiye çalışmaktadır. Ayni masada, abani sarrkir bas basının yanında dokuz yaşlarında bir oğlan uyuklarken uzun yti kamçı kuyruklu bir Kahire kedisi çorapsız insan öyaklarınm yanında belirerek erkek entarilerinin arka- sında aradığı bir ekmek parçasi” nı yahut tüneyoceği yeri bulmak» tadır, Radyoda, Muhammed - E) - Mak rabi, bir kere tutturmuş olduğu “ya leyl, i, kahve kapanıncıya kar dar devam ettirmek kararmda İ- miş gibi fasilasız haykırmakta ve eski çarşmm — gözlerinden zaman zaman “Allah!,, lar yilkselmekte- dir, ir aralık, siyah bezlerine bü rünmüş genç bir kadın, elin de birtakım kâğıtlar, masalara 80- kuluyor. Kahirede en gok satılan kar» puz çekirdeği ve piyanko biletidir. Her hayır cemiyeti, yda hiç ol - mazsa iki defa bir piyanko tertip : pa Yazan'amanananraann : A BURHAN BELGE A Kahire sokaklarında bu tipler çok görülür ederek biletlerini Kahire sokakla- rını dolduran erkekti kadınlı işsiz. lere sattırır, Bir kuruşa, İki kuru- şa, Bu kadm da, bunları satmıya İİ İİİ Güzel Yalova Cennetinde üz binlerce lira sarfettik, fakat Yalovayı hakika, ten herkesin, hattâ bir yabanc. nin sevebileceği bir su şehri ha- line getirdik, Şimdi yapılmakta olan yeni otel de bitince Yalova kapkenları, güzel manzarası, sik künu, temizliği ve zevkli bühoe- lerile herkesi kendisine çekecek &adar sevimli bir yer olacak. Gecen hafta birkaç arkadas, hafta sonunu geçirmek üzere Ya Iovaya gittik. Büyük Otele in. dik. Misafirler arasında birkaç Yabancı, bir çok tilecar ve zen. gin aileler vardı, Mevsim yeni başladığı halde, otel dolmuştu. Dönüşte Yalovaya ilk gelen bir Alman mühendisi ile buluş» tuk : — Yalova, dedi, Avrupa su gehirlerile rahat rahat rökabet edebilir, Bu kadar güzelliği mef- “nde toplıyan su şehri azdır. Fakat... Fakat deyince hepimiz dikkat kesildik. — Fakat, diye deyam etti, buraya gelmek istiyenlerin ihti. Cİ E gi or. Masadakilere kâğıtları göstere - rek ve kadınca bir h rak, demek istiyor ki: Can Sıkan Pürüzler yaçları ve menfaatleri gözönü- ne almmamış. Bİz cumartesi ak samı gelip, pazartesi sabahı dönmek üzere yola çıktık. Va - pur İstanbuldan 6.30 da kalktı. Buraya ancak saat ona doğru vardık, Vapurda yiyecek yok, Yalovaya vardığımız zaman İse artık yemek zamanı geçmişti, Bir çok kimseler vapurda İstan- buldan getirdikleri çıkınları a- Çıp yemek ihtiyaçlarını yolda te» min ettiler, Biz aç kaldık. Otejde 24 sant yatak, yemek ve içmek 850 - 400 kuruş. Tür. kiye fiyatlarına göre pahalı de- Zİ). Pazartesi sabahı hesabımızı istedik. Biye Od günlük pansi. yon çıkardılar, Halbuki biz yal. niz. 2 saat pansiyon kaldık. Fazla olarak yalnız bir gece 0- telde yattık, İkinci gece için pan — İki kuruşa! İstersen bu bileti, istersen beni! Sürmeli siyah gözleri var. Ger- danı dik ve genç. Belinde, taze hay vann kıvraklığı kımıldanıyor. İn. | kemiklerinde gü- müş halkalar taşıyor. Fakat kimse, ne biletleri, ne de kendisini satın almak niyetinde El - Makrabinin lı hem daha çeşnili, hem bedava. ce ve cins İni tiye Ali, y şu verdiğimiz Mısır kuru. için yarım ri tepsiye yakm karpuz çekirdej itirazlarımıza rağmen, üzerine boca etmişti. line bunları hediye etm yirmi kuruşla iki kere p zade lik etmenin zevkini verdi, Kız, bi- etlerini bükerek, çekirdeklerini çi» tırdatarak süzüldü gitti, Baktım ki, tavla oynıyan sarıklmın sarı ğına küçük bir şişe (İliştirilmiş. Sordum, nedir, Gülyağı şişesi imiş. Tavla taşları şaklamakta de - vam ediyordu. Karını nargileler hopurduyordu. Biz arabamıza bi- nerek, Seyyidna Hüseyn semtini | terkettik, K ahirenin yatmasma daha e- pey zaman vardı. Nil boy- inrnda daha insan kaynıyordu. Merkeze yaklaştıkça, manzara de Zişiyor, fakat esas ayni kalıyor- du. Meselâ, Centinereta barda genç ve şik bir İngiliz kadının ken di yaşında üç İngiliz delikanlısı i- le, birini bırakıp birini alarak, na- eri dans ettiğini seyredebiliyorduk. Yahut iki İtalyan çifti bir kibar lo kantasından çıkıyordu. Vre Mihali! Kolkola, sokağın yarısını kap - Jarcasma Rum delikanlıları ile Rum kızları, yalnız onlara mahsus olan tasasızlık ve şakraklık ile bize doğ ru geliyorlardı. Bizler Finish'de bir Alman bira- si içmiye hazırlanıyorduk. Koca -| man lokanta hıncahımç dolu idi. Pa | patya sarısı kafalar çarşaf gibi bif teklerin üzerlerine eğilmişler, al - | mancalarmı hatırdatarak karmla- MASAMIZIN i güze miz, bize, rını doyuruyorlardı. Daha geç bir saatte, on İkiden, birden sonra, sokaklar yine ışıklı ve ayakta, otomatlar dolu idi. Çift ler, sandviçlerini Exelstorda yedik ten sonra yan ndaki salonda Ameriken makinelerin musluğun- dan akan İtalyan usulü pişmiş ha- lis Brezilya kahvesini içmiye seyir tiyorlardı. Kahire, henüz yatmamıştı. arar siyon aramıya hakları yoktu. Yatak parasını vermek istedik. Kahul etmediler, Böyle emir al. dıklarını söylediler. Bu suretle bize beş liraya mal olması lâzım gelen bu ziyaret on liraya mal oldu. Bunu da anlamadık, Otelde oda gösterdiler. Kapıyı açtık, Elektrik düğmesini çevir» dik, lamba yanmadı, Elektriğin bozuk olduğunu zannederek gar son çağırdık. — Gece yatan, yatak yanm- daki düğme ile limbayı söndür. müş olacak, dedi. Filhakika ya- tak yanındaki düğmeye basmca Bümba yandı. Bu kadar basit bir geyi ihmal etmeleri hoşumuza gitmedi. Yoksa yemekler miikemmel, müzik fevkalide, temizliğe di” yecek yok. Fakat neden bu 28- hirde küçük görünen, fakat bir yolcuyu ve rahat etmek Üzere gelen bir misafiri sinirlendiren bu ufak tefek kusurlara göz yumuluyor, bunu anlamadım? İ sonra serbestçe satılacal FIKRA Anlaşılmak Kelime taassuplarını ve herkesin kendi zevk hükümlerini bir tarafa bi- rakımız: Fakat şurası doğrudur ki Türkiyede yüz binlerce genç, yeni Türkiyenin bütün iş kadrolarma kim olmakiçin hazırlanan genç ter. kipli dili anlamıyor; Çince kadar an. lamıyor. Hiç olmazsa “ güliman; Lütfen kendinizi ilk mek- tepten üniversitenin son yılma kadar Türkiye mektebinin istediğiniz snıfı. na koyunuz da bunun ne demek oldu- ğunu anlaymız! “Imza koymak, diye, cek kadar du türkçe bilmiyor muyuz? Geçenlerde münasmı adar met hettiğim bir raporun lâfızlarındaki İransızcalar da böyledir. Biz ne tele- fon kelimesini türkçeye çevirmek, ne de topoğrafya kelimesine Asya metin, lerinden karşılık aramak fikrindeyiz. Bahsettiğimiz raporun burada zikret» mek İstemediğimiz kelimeleri böyle midir? Türkçe bilmemek kusurunu, türk, çenin zayıflığına atfedenlere inanma” ynız. Hepsi bir tarafa: yarım çocukları nızla görüşebilmek, mektuplaşmak, evinizde dediklerini anlatabilmek için lütfen türkçe öğreniniz! Ve her sabah | traşınızdan sonra biraz aynanın Ö. Dünde durup meşhur cümleyitek. rar ediniz; Türkçe konuş vatan, daş! - Fatay Konyada Odun Buhranı Konya (TAN Mahrukat fiyatları nun sebebi, yeni kanunun odunculu. ğu ve odun kömürcülüğünü yasak ettiği zannolunmasıdır. Halbuki, or» manlardaki odunluk ağacarın yal - nız muayyen orman resmi almarak arttırmıya çıkarılması icap etmekte dir, Bu odunlar ormandan çıktıktan Vaziye- ti kavrayamıyan köylüler, orman i- daresine daha evvel müracaat etme. dikleri için odunların ormanlardan çıkarma muamelesi uzamakta, bu yüzden de şehirde mahrukat ihtiya. © cı artmakta ve buhran şiddetlenmek tedir. Enver Paşcdan Bahseden Deli İzmir, (TAN) Kuşadasında annesi Habibeyi parasına taamen öldürmek ten maznunen mahkemeye seykolü nan ve hakkında iki defa idam ka» rarı verilen İhsan çıldırmış maraneye gönderilec “Enver Paşa beni sünnet etti) diye bağırmaktadır. Sıvasta Mektep Sergileri Sivas (TAN) — Sehrimiz çevresin deki ilkokulların başlıca sndiları, ders sonu münasebetile kendi köşeler. rinde birer sergi açmışlardır. Talebe nin nakış, elişi, toprak işi gibi esere lerini gösteren bu sergiler birçok Sir vaalılar teraftı ö güklerin eserleri takdir olunmuştur, Sıvas Valisi Teftişler Yapıyor Sivas, (TAN) — Val ker, yanmda kültür direktörü Ce mak Gültekin ve-jandarma kumun ol ı halde Hafik, Zara, Kavilhisar ilçelerini teftiş ederek raya. dönmüştür, Vali seyahati sında hulkın dertlerini d le da çök yakından alâkadar olup Duşmuştur. Valimiz. bu bafta Kangal ve Divrik İlçelerini teftiş decektir. Antepte Vergi Tahsilât, Gaziantep (TAN) — Vilâyet mâ yesinde vergi tahsilât gitmiştir. Kazanç vergisi yüzde doksan, sayım vergisi tal Biz de soruyoruz, neden? ALM İİ UR TA İİİ ta yüzde doksan dokuz nisbetinde muştur. Bu neticeden defterdar Na mık takdir edilmistir.