Yazan: Ziya Şaki: Artık Beni Hiçe Sayıyor!,, ii Acaip!,. Halife,, beni sadece kanlarını döktürmiye mi, Memur ediyor7.. Ben, onun ordu- Bunun başkumandanıyım, Bana ko © ordusunu teslim ediyor da, beş © deve yüklü ganimet eşyasını mı Omhiyet etmiyor, Acaba ben ele S*çen ganimet mallarının defteri Yaplirıp ta ona yollıyamaz mıy n?.. Bu emniyetsizliğe, çok te- €sslif ederim, Git, Halifeye böyle < söyle, (Eml Hasip) denilen memur, Müslimin kılıcından kellesini Kurtardığna teşekkür ederek, (Anbar) şehrine avdet etmiş... Doğ Tücâ Halifenin huzuruna çıkarak; beli min teesalir sevkile söy- Sözleri, mübalâğalı bir şe- kilde nakleymişti, Mansur; karaktersiz, evhamlr ve bülhanaa, gok vesveseli bir adam ol duğu için; Ebül Hasibin naklettiği lere, birçok mânalar vermiş; — Anlaşıldr.. Ebâ Müslim, ar tik beni hiçe sayıyor... Amenma #afer kazanması onu büsbütün şi. Martmış. Eğer Horasana avdet e- derse, mutlaka o da isyan edecek. Belki de beni Hilifetten hal'ede. Yek Yerime kendisi geçecek. i Demişti, Mansur, bunun üzerine Ebâ Müs ne bir mektup göndererek : «(Ganimet mallarmn defteri ya» Pilmak için tarafınıza adam gönde Bilmesi, katiyyen size emniyetsizlik ileri gelmemişti. Hattâ böyle , aklımızdan bile geçmemiş» tir. Siz de bilirsiniz ki; harplerden ele geçen şeylerin halifeler tarafından bilinmesi, usul ve âdet mü ir. Bu işa (Halit) in Memur edilmemesine ise, omün bu işlerinin çokluğu sebebiyet Yermiştir. Mademki; gönderdiği sel memur, kendisine hiçbir ma- mat verilmeden inde edilmiştir. İN halde, beklediğimiz defter, ta- Tafmızdan gönderilmelidir. iF de, amcam Abdullah bin A- veliliği zamanımda, Suriye v'- Yetinin umuru, müzepzep bir ha- ke Eirmiş, oradaki halkın bize olan at ve rabıtası, hakkiyle to- €dilmemiştir... Bunun için Büriye valiliğini uhdenize tevdi e- yorum. Bu emrimin vusulünde, derhal maiyetinizdeki askeri yer lerine dağıtarak, kâfi derecede ma İYetle, derisi (Şam) a hareket e- iniz. Ve muvasalatınızı da Ecilen Bara bildiriniz.) | Diye kati emir vermişti. Ebâ Müslim; Halifenin bu mek- tabunu alır almaz, kalbinde çok in bir acı hissetmişti. Ve o te- kaleme sarılarak bu emre, W mealde bir vevap vermişti: (Ben, bunca hizmet ve fedakâr. Midarımın reukabilinde, sizden an- “ük bir takdir beklerdim. Halbuki Mİ beni, ser acı tahkir ettiniz. E- Ber ben, hakarete ve esarete ta- Bammüz eden bir adam olsaydım; “ Mevilerin aleyhine kıyam etmez . Suriye valiliğine, başka bir lihuzu gönderiniz. Ben, artık bir hizmet ve vazife kabul et- orum. Fasılasız çalışmamın Verdiği yorgunluğu dinlendirmek Kin, Sökerlerimi toplıyarak Hora- çekiliyorum.) işti, Halife Mansur, E>â Müslimin bu Okur okumaz, öfke ve Vesveseden, çıldıracak hale gel Ve, Ebâ Müslimin hakikaten u topliyarak Horasana doğ Yü hareket ettiğini haber alınca, Artik evhamı büsbütün artmış. bar gehrinde duramıyarak, doğ- ye (Medayen) kasabasna nak- ta . Oradan, Ebâ Müslime üst mi gaektep göndererek, muhte felâketin önline geçmek is- temişti, Ebi Müslim, muhtelif sebepler ize Cafer Mansurun öteden disi aleyhinde beslediği i- banetkirane fikirleri bilmiyor de- Fakat; her türlü hırs ve men en daima zak yaşıyan © mert adam; vaktile (İmam İbra- him) e verdiği en dönmek is- tememiş.. (Haşimi) hanedanına karşı kalbinde beslediği derin hür- meti haleldar etmek, aklından bile geçmemişti. Bunun içindir ki; halifenin (Me- dayen) den gönderdiği mektupla- Te, en hlrmetkâr bir lisan ile mü- kabele göstermişti, Tuzak Hit Mansur, Ebi Müslime karşı o kadar maharet ve mülâyemetle hareket etmişti ki; bu mert kalpli Türk oğlu, halife. den kendisine hiç bir ziyan gelmi- yeceğine kanaat getirmişti. Ve (Medayen) e yazdığı son mektup- ta: (Gerek şahsmıza ve gerek ma- kamınıza olan hürmet ve merbuti- yetimin derecesini hiç bir sözle ifa de edemem. Pek yakmda bizzat huzurumuza geleceğim, Ubudiyet ve tazimatımı tecdit edeceğim.) Demişti. Bu mektup, o kadar merdane ve safiyane bir Jisan ile yazılmış tı ki; Ebâ Müslimin, kendisine mut lak bir surette sadakat ve merbu. tiyet beslediğine bizzat Halife Mansur da, İman ve kanaat getir- mişti. Eğer vaziyet böylece devam etseydi, Mansuru ebediyen Jeke - dar eden tarihi bir nankörlük hâdi sesi zuhur etmiyecekti, Fakat, Ebâ Müslimi çekemiyenler, (Medayen) de halifenin kalbinde kül bağlıyın ateşi, tekrar parlatarak yeniden bir alev haline getirmişlerdi. Ebâ Müslimin rakiplerinden biri de, ordu kumandanlarmdan Hasan bin Kahtepe idi. Bu zat, halifenin hususi kâtipliği ve baş mabeyin- ciliği vazifesini ifa eden (bu Te- rab) ım eniştesi idi.. Ebu Terap: dessas, hilekâr ve bilhassa insan- lar üzerinde daima müessir olan ikna kuvvetine malikti. Onun için, Halife üzerinde de çok müessir bir rol oynamakta idi, Halife Mansur, artık Ebâ Müs- Himden kendisine hiç bir ziyan gel- miyeceğine emin olarak (Meda- yen) den (Anbar) şehrine avdet ettikten sonra, (Kahtepe) tarafın- dan Bdu Teraba birkaç mektup gel mişti. Bu mektuplar, halife Man- sura yeniden şüpheler verecek; ve onu gene Ebâ Müslim aleyhinde düşüncelere sevkedecek mahiyette b ahtepe, Ebi Müslime Karşı K beslediği rekabet hislerini kalifeye belli etmemek için çok kurnaz davranıyordu. Halife ile Ebâ Müslim arasmda cereyan eden şevleri bilmiyormuş gibi hareket ediyordu. Belki de, kayinbiraderi Ebu 'Terahın ilhami'e bu mektup- larmda, şöyle bir lisan kullanıyor- du: (Veziri âli Muhammet) ünvanı- nı taşıyan Ebâ Müslimin, gerek Emirülmüminine ve gerek Haşimi hânedanma bunca hizmetler ettiği kabul edemez. Ancak şu var azı müfsitler girmiş. , Ebâ Müslimi dalâlete sev. ketmişlerdir. Bunlardan biri de, min divan kâtipliği eden, (Malik) tir. Daima Ebâ Müs. limin refakatinde bulunan en doğ. ru ü adamlardan bizzat aldı . ğım mahrem malümaiz nazaran Malik, bu basit düşü; lyı her zaman Emiriilm Ebâ Müsli . vazifesini ifa i Horasan ninin 2- e tahrik ve teşvik etmiştir. Müslim, arlık o dereceye ülmümüinin tara» fından gönderilen mektupları bi « le kendisi açıp oku tenezzül etmiyerek, bunları edimleri ve mukarripleri huzurunda Muik'in ÖNÜNE atmakta. Od okutup, ken- disi mağfur bir tavır İemekte iş, Malik ise, Emirülmümininin mektuplarını dalma müstehzi bir edâ ile okuyarak gerek Ebâ Müs- Jimi, ve gerek huzurunda bulunan» ları güldürmekte imiş.) (Arkası var) Yugoslavyada Kooperatif Çalışmaları Belgrad, 4 (TAN) — Yugoslavya- a kooperatif | teşekküllerine büyük ehemmiyet veriliyor, bilhassa is. tihlâk kooperetifçiliği, iyi bir inki - saf devresine girmiştir. Burada koo- peratifçiliğin tarihi yenidir. Buna rağmen, halen 251 kooperatif var - dır. Bunun 120 si istihlik kooperati. Geri kalanlar, kredi, istihsal ve inşaat kooperstifleridir, Ana serma- yesi 100 milyondur. Yugoslavya kooperatifler birliği, kooperatif sigortacılığı teşkilâtmı da tanzim etmiştir. Birlik ne içinde kayde değer n mıştır. Kooperatife kayıtlı olanlar i- çin Yugoslavyanın Vranltsi kaplıca- larında 292 şer yatakir üç büyük o- tel satm alınmıstır. Birlik şimalde ve cenup sahillerinde iki büylik otel daha bulmuş, Sloven Alp dağlarmda 100 vataklı diğer bir otel yaptırmıs. tır. Birliğin elinde Beleradın en bü- yük bir frrmr vardır. Günde bir va- gon un sarfeden bu firm, çök ucuz ekmek verebilmektedir. : Paris Borsası Paris borsasının dünkü kapanış £i- yatları: Londra 11.89; Nevyork 2246,1/2 Berlin 900, Brüksel 378.75, Amster- dam 11235, Roma 11820, Lizbon (100.65, Cenevre 5130, İ MADENLER: Kurşun 22,17, bakır 62.64, kalay 255, altın 14010,1/2, gümüş 20,1/8, çinko 21,17,10. Hayvan Borsasında Dün hayvan borsasında 561 kara- man, 384 dağlıç, 130 kıvırcık, 63 ka. rayaka koyunu ile 2323 kuzu, iki ke- gi, 53 öküz, sekiz inek, üç dana, 12 İmanda ile bir malak satılmıztır. Ku- Zu etinin orta fiatı kilomu 2230 ku Tutan, satrİmıstır. ANADOLUDA HAVALAR Anadolunun mühtelif mıntakala - rmda hava fazlaca ısınmıya başla - mıştır. En yüksek hararet İs'âhiye de 37, Antalyada 36, Adana ve Bod- rumda 35 dereceyi bulmuştur, Yağ. murlarm arkası kesilmiştir. Aşk ve Güzellik Onlar ermiş muradma, biz çıka- Uni tahtına, derlerdi, Onların tah. tına çıkmak mümkün olamayınca, bize dedikodusunu yapmak kalıyor. Resmini görenlerden bazıları: — Canım, diyorlar, öyle büyük tahtı bıruktıracak kadar güzel de değilmiş!.. Askın sadece güzellik aradığı ef. Sanesi ancak eski zamanm “dünya güzeli, masallarında, sonra da, a$0- Bi yukarı, o masalların devamı de. mek olan hayali romanlardadır. Ka- dınların da birçoğu, eski zaman To. mancıları gibi, hayallerine mağlüp olduklarından, erkekler yalnız gü- Zel kadınları sevebilir, sanırlar. Halbuki aşk hiçbir zaman güzel. liğe esir olmamıştır. Bir kere, insa na dünyada herşeyi unutturan bü. yük aşk pek nadirdir. Pek çok fev- hâdiseler görmüş olan bizim neslimiz büyük aşkım da bir misali. ne Şahit olduğundan dolayı kendisi. ni bahtiyar tutabilir, Bu misal de Bösteriyor ki, büyük aşka tesir 6. den mutlaka güzellik değildir. Öteki, gelip geçici, sayıları hesa- ba sığmıyacak küçük aşklara gelin. ce, onlarda da güzelliğin mutlsk bir şart olmadığına herkes sahit olurus. tur. Bir kalma değ'r veren şey yal. nız güzellik değildir. Meşhur bir güzelin dediği gihi, bir güzel kadm ayni zamanda zarif olmazsa, onun güzelliği de ucunda yem bulunmu. yan bir oltaya benzer, Zariflik te kimisinin yüzündeki ifadede, söz söylemesinde, ttavırlarmda, giyin. me tarzında, çok defn fikirlerinde ekl al ia A b ğa bulunur, Aşka yem olan şey işte bu | zarifliğin çıkardığı güzel kokudur. Eskiden bıma “seyyale,, derlerdi. Radyo makineleri çoğaldığındanbe.. Ti ona “aşk dalgası, diyenler de vardır, fakat seksapel tâbiri, her. Seyi aç:kça söylemeyi merak eden bu devirde daha üstün çıkmıştır. Bu seyyaleyi, dalgayı, cazibeyi Veren şey güzellik değil, filozoflar ve tabiat âlimlerinin fikirlerine gö. Te, nesli devam ettirmek arzusudur. Bu arzunun mut'aka güzelliğe bağlı olmadığı çiçekler bile ispat eder. ler: Elbette dikkat etmişsinizdir, Bahçelerimizdeki en giizel eirekler © arzunun rağbetini görmediklerin. den kısır kabrlar... Fakat bu da güzellik aşk için bir engeldir, demek olmaz. Bilâkis, gü. zellik aşkın gelmesini kolaylaştırır. Tesbihin kusuruna bakmayınız, aşk işlerinde — güzelliği camekünlarına koydukları, parlak Işıklar saçan elektrik limbalarma benzetirler, Bu ışıklar geçenleri ca. mekânm önime çekerler, ancak, asıl rağbet ettirecek olan camekânm İçindeki zarif şeylerdir. Herseyi evelden söylemiş olan Ef, lâtunun “ziyafet, kitabımı okudu. musa (bunun türkçe'le tercümesi vardır) bilirsiniz: Ark güze'liğin doğinu gece hâsıl olmustur. baba. si bereket, anası sefalettir. Güzel. lik o gecesinde O hâsil (olduğu. nu hervakit hatırlamak ister, fakat babasının sarhoşluk anmda hâsıl olduğu için, o zaman ayık bulunan anası onu en çok defa kendine çe- ker... Az Dün Borsada Fararetli uc melele EKONOMİ Buğday Geldi, Fiyat Yükseldi is Balmumu ve Kitre Karadeniz ve Anadolu malı balmu. muların ihracı durmuştur. Bu sene- &i balmumu mahsulümüz hemen kâ- milen satılmıştır, Kilosu 90 kuruşa verilen bu mallar geçen sene de ayni fiyattan verilmiştir. Kitre fiyatları da bu sene cinsle - rine göre yüzde 40 - 50 kuruş yük- selmiştir. 1936 da en iyi birinci be yaz mallar 170 kuruştan iken bu 9e ne 235 kuruştan müşteri bulmuş ve ihraç olunmuştur. Dünkü muameleler Dün borsada muameleler pek can 1 geçmemiştir. Türk borcu üzerinde az İş olmuş ve bu hisseler 18,80 lira. da açıldığı halde 18,65 lirada kap mıştır. Sıvas - Erzurum hisseleri 97 liraya kadar yükselmiştir. Anadolu tahvil ve mümessilleri evvelki gin fiyatlarmda hiçbir tebeddül olma « mıştır. Aslan çimentosu 13,40 liraya kadar düşmüştür. Merkez Bankası 8 liradır. Bir sterling 623 - 626 ku- ruş olarak tesbit olunmuştur. ( BORSA 9 HAZİRAN ÇARŞAMBA PARALAK Sterlin Dolar Fransiz Pr. Liret Kron Çek Şilin Avusturya 20,— — 20.— 21,— 2— 51,— va 1045,.— 1044 Banknot 200, - ÇEKLER Londra 625,50 New-York 0,1892 1,1215 149912 4,b510 Yokohama Moskova Stokholm 3,10 3,10 Pazar fiyatları Burada istihlâk kooperatifleri, pa- zar fiyatlarının bir nevi nâzım: ol » muştur. Mali vaziyeti olanlara, iktisadi kuvvetli tüccarlara kar. #1 yardımcılık etmiştir. Kredi koope- Dün şehrimize dört vagon buğday, bir vagon arpa, bir vagon tiftik gel. miştir, Sert buğdaylar çavdar nisbe- tine göre 5,34 kuruştan 6 kuruşa ka- dar, yumuşak buğdaylar 5.10 . 634 kuruşa kadar satılmıştır. Polatlmm ekstra 5-6 çavdarlı buğdayları 7135 kuruştan mllşteri bulmuştur, İki gündenberi müvaridat az olduğun - dan ekstra ekstra mallara 1.2 çav. darlı olarak 7,20 kuruşa küdar alter vardır. Umumiyetle 1-3 çavdarir buğ daylar 2-3 para faz'asile satılmakta. dır. Malın azlığından depo ve silolar. da tüccarm stok olarak sakladığı Polatlı buğdayları piyasaya çıkarı » miştir, Italyan tohumu denilen ve Kuşa. dasında yetiştirilen yeni mahsul buğ- dayı piyasaya getirilmiş fakat satı. cılar 6,10 kuruş istediklerinden sat amamıştır. Beyaz ve çavdarsız olan bu buğ- daylar altı kuruşa verilmiştir. Yeni mahsul arpalar ihracat için aranmı- ya başlamıştır. Geçen hafta dört ku ruşa alter yok iken dün 4.05 kuruşa kadar muamele olmuştur, Mersinde teslim 400 ton yeni arpa 3.15 kuruş. tan ve Haydarpaşada teslim yeni ar. padan 150 ton 4.05 kuruştan alivre olarak satılmıştır. 1 Çuvallı mısırlar 4,28 kuruştan, 22 ton kuşyemi yüzde iki analizli olarak Tekirdağ teslimi 838 kurusten ve tan hep ihracat için muameleler ol Ss muslardır. Yerli Mallar Sergisinin Jüri Heyeti Galatasarayda öğılâcak olan yerli ma'lar sergisi için jüri heyeti seçil » miştir. Heyette Ticaret odası umumi kâtibi B, Cevat Nizami, Galatasaray müdür muavinlerinden bir zat, par. ti amma B, Kara Ahmet ve Sanayi caklardır, Ayrıca vilâyet nama da bir murahhas iştirak edecektir. ZAHİRE BORSASI 9.6.0837 FıaıLAR SİNSİ Aşağı Yukarı Kr. ra. &r.ca 614 dok Buğday yumuşak Buğday seri Arpa Çavuar Musir sari reyi veyaz Peynir kaşar Aiyon ee amk dal 2apax sukya kırkım Xüpâk Anauw &wxur #i— VüUK DIŞ FIYATLAR; Buğday Liverpul Şikago Keten T. Londra Fındık G. Hamvurg Findik L Hamburg, ratiferi de esna hususi banker ve faizcilerin e cavdarların kilosu 417 - 4,20 kuruş. birliği idare heyeti azaları buluna « ©