GEPFOR Bizde Futbol Seyircisi Hangi Tarzdan Hoşlanır ? Büyük maçlarda tribünler böyle tıkabasa doludur Yazan: di.mektedirler. Ben General Ali Hikmeti on iki sene evvel'ndenberi spora bağlı bir medeni adam olarak tanımıştım. Çoban Mehmedin mevcudi- Yetini ilkönce bizzat bana haber veren ve onu Balıkesirden İstan- bula gönderip muallim Peterden ders görerek milli takıma girme- sine imkân veren, Balıkesirdeki kumandanlığı sıralarında o mın- taka sporunu ihya eden, kendi mmtakasma gelen bütün sporcula- ra bir baba bakan çok iyi kalpli, gençliğin hayrını istiyen bep oidi. Geçen söne spor kurumunun başı İ na maalesef nasıl işliyeceği bilinmi - yen yepyeni bir nizamname ve yıne yepyeni arkadaşlarla geldi. Olimpiya. gibi her defasında bizim spor teşki- İltma fetret devresi geçirten bir işin mesuliyetini tamamen âcemi arkadaş ların sevk ve idaresile yüklendi. Her pe ki, tavsiye ettilerse hüsnü niyeti ve hüznü zannı dolayısile kabul etti. Bu yüzden orada ve avdette burada İ uğradığı teheyyüçlerden dolayı çok yoruldu ve üzüldü. Bir müddet isti. İ yahate çekilmişti. Bundan bir buçuk İ sy kadar evvel tekrer işinin başma $ gelmişken şimdi yine sıhhi sebepler İ den dolayı istifa ettiğini öğrenmekle İ müteessir bulunuyoruz. Generâl Ali Hikmet bu teşkilât - İÜ tn daha müsait ve normal şartlar a1- tında kendisine ve spora daha bağlı arkadaşlarla çok daha kıymetli hiz- etler edebilirdi. Istifasmı, teşkilâ- tın en ivazsız ve müşfik bir uzvunu ve sporcuları cidden seven bir reisi- ni kaybetmesi dolayısile samim! te essürle karşılar ve kendisine afiyet- ler dileriz. . Bigada Başpehlivan Seçildi Biga, (TAN) — Idman yurdu ge- çen pazar günü Biga ve havalisinde yetişen pehlivanlar için futbol sahs- sında bir güreş yaptı. Bunda on çift (pehlivan güreşti. Neticede başa Gi - İ Üken Gemiçli Hasanla Filibelilerli Meh İmet arasında bir müsabaka yapıdı. İ Birinciliği Mehmet kazandı ve Biga güreş birincisi olarak seçildi. Mehmet 22 yaşlarmda çok tatlı gü- res tutan bir pehlivandır, Bundan sonra Biga güreş şampiyonu sayılan Mehmet, Biga lâman yurduna mal edilmiş ve onun himayesine geçmiş- | smda yapılan tir. Stauyum teyircileri Arasınıa | YA PENALTI TAKASLARINA NE DIİYELIM?. ( Yazan : Eşref Şefik ) Her memlekette futbol seyircisin'n bil; mizacı o milletin futbol tarzını, oynayışını $€- killendiren, mânalandıran âmillerin başında gelir. Avusturyalılar goblen halısı dokur gibi oynanan futbolden zevklen'rler ve o tarz oyun- cuları alkışlarlar. Orada yetişen yıldızların ek- serisi halkın hoşuna giden oyun tarzını bilâih- tiyar kabul etmişlerdir. İngilizler dokumacı bir tarzdan ziyade müessir VE anl tarzdan keyif alıyorlar, Onların meşhur futbol - cüleri de o tertip oluyor. Avrupada akâlinin futbol tarzlarmdan birini tercih etmesi taraftarlık ve klüp rekabeti hislerinin pek üstüne çıkan bir sevgidir. En çetin rakip klüplerin karşılaşmalarda dahi, beğen- G. Ali Hikmetin İstifasından Sonra B. FELEK "Ankaradan gelen haberler, 18 Nisan 936 tarihinde Spor Kuru- munun başına geçmiş olan General Ali Hikmetin sıhhi sebepler- den dolayı istifa etmiş ve istifasının kabul edilmiş olduğunu bil. Bu Haftaki Milli Küme Maçları T.S. K. İstanbul Bölgesi Futbol Ajanlığından: 1 —12—6—1987 Cumarte. i günü saat 17 de Taksim St: dında yapılacak Mili Küme maçı, Güneş — Doğanspor Haker Kemal Halim. Yan hakemleri Tarık ve Halit Özbaykal, 2 —13—6—1987 Pazar gü- nü saat 17 de Taksim Stadın. da, yapılacak Milli Küme maç Galatasaray — Doğanspor Hakem Kemal Halim. Yan 3 —13—6—1937 Pazar gil. nü saat 16,30 da Fenerbahçe Stadır > yapılacak Mili Kü. me maçı, Fenerbahçe — Ankaragücü Hakem Nuri Bosut. Yan ha. kemleri Feridun Kılıç ve Sa. mim Talu, dikleri manevrayı yapan bir oyuncu nun mensup olduğu takımı gözetme- den ekseriya alkışlarlar. Bizde ekseriyetin hangi tarz fut - bolden hoşlandığını, bu kadar sene - dir takip ettiğim maçlarda yine an - liyamadım. Çünkü bir taraftar kala balığının rakip klübü candan alkışlır yacak kadar futbolün muayyen bir safhasından zevk aldığını hatırlıyamı yorum. Bir Galatasaraylınm, bir Fe- nerlinin, bir Beşiktaşlmn ve bir Gü neşlinin kendi oyuncusundan yüz kere daha güzel ve mahirane gol çıkarmış İrakip oyuncu için avuçlarmı şaklat- tağmı, hiç görmedim desem caizdr. Ben Romanyada iken oraya Fe - ner - Güneş muhteliti geldi. Onlar - dan şonrâ Galatasaraylılar Büureşi ziyaret ettiler. Romanyallar Kasdi fevnilerden, çaresizlikle ve asabiyet ile vurulmuş tekmelerden 'katiyyen hoşlanmıyorlar. Bugün gibi hatırım- dadır; Fenerin ufak tefek Esadı Gü eş - Fener mühtelitinin merkez mu avin mevkiinde Romanya takımına karyı oynuyordu. Çalımlarile, güzel tevziatile Romanya futbolcülerini hayli şaşalatiyordu. Esadı yarıya in dirmek üzere Romahyalıların gözbe- beği ve milli oyuncularından olan Bodoba çecuğa bir yükleneyim dedi. Yüklenmesi'e beraber tribünlerden gökgürültüsü gibi derin bir Fuuy!. sesi yükseldi. Halkm o husustaki has sasiyeti o kadar uyanıktı ki, hakem favule çalacağı düdükte seyirciler - den daha acele davranamamıştı. Hem bizim takım o dakikalarda gelip vazi. yete geçmiş bulunuyordu. Ondan son. ra da her sertliğe kaçan Romanyalı oyuncuyu s#eyireiler bizim yuhaları- mız mukabili avazelerle durdurdular. Galatâsarayâ da böyle olmuştu. Yukarıda da söylediğim gibi bizim seyircilerin futbol mizaçlarını bu kadar senedir anlıyamadım. Yalnız son zamanlarda İkinci tabiat haline oluyorum. O da; “penaltı takası, yaptırmak ihtiyaçlarıdır. Bakm bu penaltı takası muamele- sini nasıl yaptırıyorlar: Tribünlere yerleşen merakfı kendi naltı çetelesini ikide bir yokluyor. Hele tuttuğu klüp fena vaziyetlere başlarsa, penaltı çetelesinin kertikleri göğsüne iyice betmiya GAZİANTEPTE FUTBOL Gaziantep, (TAN) maçı 4 — 1 Gaziantep kazanmıştır. Resmimiz Gazantep fut. bolcmar göstermektedir. — Gaziantep ve Kilis Halkevi futbol takımları sra. getirdikleri bir geylerini sezer gibi içinde daimi surette işaretlediği pe- | kuruş TAN Sağ tarafta yatmaktan iyice kemiklerim ağrımıştı. Kanapeyi de devirmemeğe dikkat ederek ih- tiyatla sola döndüm. Elimi ge- n6 başımın altına koydum. Fakat bir türlü uyuyamıyor. dum, Kurşuni semaya bakarak henüz daha çok erken olduğunu tahmin ediyordum. Paltomu çeneme kadar çektim. Yataklı yorganlı halimi dü şünerek gözlerimi kapadım. Orta- lik fazla serin değildi. Kanape de oldukça genişti. Buna rağmen bir türlü uyuyamıyordum. Uykusuz- Tuğumun sebeplerini düşünmeğe başladım, Hafifçe başımı arkaya çevirdim. O zaman niçin uyuyama- dığımı derhal anladım. İki yaban- Gi göz bana bakıyordu. Arkama döndüm. 'Tam benim yattığım kanapenin karşısında u- zun boylu bir kadın oturuyordu. Bana bakarak elindeki küçük al- büme resim yapıyordu. Şaşkın bir halde yattığım yerden doğruldum ve oturdum. Kadın kalktığımı gö- rünce seslendi: — Niye kımıldadmız?.. Yattığı- nız vaziyette fevkalâde güzel bir manzara teşkil ediyordunuz?.. Elimde olmıyarak aklımdan şun ları geçirdim: “Fevkalâde güzel bir manzara!. Yani aç ve sefil bir manzara!..” Park henüz tenha idi. LAf ata- cak kimsecikler yoktu. Kadımm, başladığı resmi ikmal etmesi için tekrar yatmağa karar verdiğim vi Sırada kadın gene #öze bâşla- — Ben, sizin gibilerin resmini yapmak için çok, çok erken kalkı- yor, buraya geliyorum. Halbuki siz kımıldamanızla resmi bozdu- nüz!, Kadm bu sözlerini çok acaip bir tonla söylemişti. Sesinde, üç beş kurüş iane vererek bütün dünyayı düzelttiğini vehmeden insanların âhengi vardı; z Ben artık yatmaktan vazgeçmiş tim. Kafamdak! son uyku artıkla- rinida dağıtmak için elimle gözle- rimi uğuşturdım, Dikkatle kağmz baktım. Kadının yüzü oldukça gü- #4131. Bu kadar zayıf olmasaydı, âdeta iyi bir parça sayılabilirdi. Ben gözlerimi ona dikmiş, kü- ilk ve dar göğsüne bakıyordum. O, resim yapmakta devam ediyor. Sporcu arın Harcırah arı Ankara, 9 (TAN Muhabirinden) — Türk Spor Kurumu umumi merkezi, teşkilât mönsupları İçin bir harcırah talimatnamesi Kabul etmiştir. Bu tali, matnameye göre, seyahate çıkan u - mumli merkez reisine ikamet yevmiye si olarak 10, âzalara 7,5, mmtaka re. isi ve âzalarına 6. teskilâtm mmtaka memurlarma 4, diğer #porculara 3 er üra verilecektir. Seyahat yevmiyesi bunun dörtte üsü nisbetindedir. Muayyen tarifesi olan vasıtalarla yapılacak seyahatlerde umumi mer. kez reisi ve âzalarına birinci mevki b. iet ve yataklı vagon, mntaka relsle. rine yalnız birinci mevki bilet ve spor cularla mıntaka memurlarma ikinci mevki bilet parası verilecektir. Otomobil ve diğer vasıtalarla seya. hatlerde birinci ile seyahat etmek hak kı olanlara kilometre başma 30, ikin. di ile seyahate hakkı olanlara da 20 yol parası verilecektir, ır ve “hakem peneltr?, feryadı nı hemen yükseltiyor. Gürültüye kapı larak yarım yamalak bir penaltı ve ren hakem bulunur ve onun yüzün » den maç kazanılmış olursa, sudan te min edilmiş galibiyetin tesellisin ide şu nakaratla buluyorlar; — A birader, verdiği penaltı belki tamam bir penaltı değildir. Amma ondan evvel iki tane haklı penaltı. yı da vermemişti. Takastukas oldu... Bu huyumuz biraz daha artar ve her hakemi maatallah Sir gün tama mile sararsu, futdo'ümüz ve önün ga | übiyetleri nice olur! Edirne Sporcuları Tekirdağ, 9 (A.A, — Edirnespor klübünden 20 kişilik bir kafile Tekir. dağ spor klübü ile bir maç yapmak üzere 13 haziranda İlimize gelecektir. ELLER YAZAN Len Çinberg ÇEVİREN : B.TOK du. Aradan birkaç daklika geçti. Resmimin nası) olduğunu merak et. tim. Ayağa kalktım ve kadının ya- nma gittim, Ben yanına gidince ka dm ürkmüş gibi yerinden fırladı. Birkaç adım geri çekildi. Ve sor- du: — Resminizi mi görmek istiyor sunuz? — Tabil değil mi ya? Bir zamanlar benim de ber odam vardı, Odamın duvarlarında bir- çok resimler asılı dururdu. Kadın albümü bana uzatlı. Al » Kala Mey — eyy EEE esli vardı, — Bu ben miyim? dedim. Kadın biraz kızararak: — 'Tabil sen, dedi. Kadm, resmi yaparken arkam 0- na dönük olduğu için resimde Yü- züm görünmüyordu. Resimde, &r- kasmı dönmüş, uyuyan bir insan vardı. İyice göze batması için de arkamdelri yamalardan biri fevka- lâde büyük ve tarama olark göste- rilmişti. Delik deşik ayakkaplarım da iyice belirtilmişti. Etbiserdeki her leke âdeta onar dolarlık birer banknot büyüklüğünde çizilmişti. Kadın resmi beğenip beğenmedi- ğimi sordu. Resimdeki ellerime baktım. Bunlar, kocaman, uzun ve kuvvetli eller olarak yapılmıştı Halbuki fabrikadaki arkadaşlarım ellerimin, bir makinist için lâzım olan en İyi eller olduğunu söyler- lerdi. Hakikaten de parmaklarım ince, uzun ve kıvraktı. Bir motö- rün en derin, en ince, kısımlara kadar uzanabilirlerdi, Çünkü &ir makinistin parmakları bir piyanis- tin parmakları gibi - fakat ondan kuvvetli - olmak mecburiyetinde i- dl. İşte benim ellerim de tıpkı böy le idi. Çok iyi hatırlıyorum. Bir gün fabrikadan hususi bir yarış o- tomobili yapıyorduk. Gayet dar bir delikten silindire kadar elimi- zi sokmak ve orada küçük bir vida yı sıkıştırmak ioap etti, Bunu ben den başka kimse yapamamıştı. Tekrar resme baktım. Burada el lerim lüzumundan fazla büyük, parmaklarım ise o nisbette kısa, küt, ve kalındı. Kadm evvelki su- alini tekrar etti: — Nağıl, beğendiniz mi? — Elbisemdeki bütün bu delik- leri neden göstermek lüzumunu duydunuz? Hattâ yalnız göster- mekle iktifa etmemişsiniz!.. İyice göze batsın diye bir de tarama yap izl, — Görenlerin üzerinde daha kuvvetli bir intiba o birakmış ol mak için mahsus böyle yaptım. — Ya ellerimi?, Birer jambon kadar küt ve kocaman çizmişsi « niz!, “Kadm resme baktı: — Ben onları mahsus biraz de- giştirdim. , — Biraz mı?, Bana baksanma! KOCAMAN > 10 6 A87 ” İri K | A YE Siz gördüklerinizi değil de haya nizde tasavvuratınızda yaşattıkls” rınızı yapacak olduktan sonra ne ye evinizde oturmuyorsunuz da bü ralara kadar gelip zahmet ediyor” Bunuz? soktum ve dedim ki: — Şu ellere baksanma... Bu larm, sizin yaptığmız ellere ben zer bir ciheti var mı?. Bunlar hs lis bir mütehassıs işçi elidir. Bu el lerin neler yapmağa kadir olduğu nu siz biliyor musunuz?. Siz bU ellere dikkatle bakmız!, Bu eller, hayatınızda gördüğünüz en güzel bir makinist elidir.. » Kâdın korkmuştu.. Birkaç ağın daha geriledi: — Evet, elleriniz güzel ve kuv- vetli.. Hem çok kuvvetli. Fakat siz bönim ne demek iştediğimi an» lamıyorsunuz!.. Ben, parkta, bir kanapenin üstünde uyuyan, Şurâ” sma, burasına sonbahar yaprakla rr düşmiş öyle bir insan yapmak istiyorum ki... a Ai dee e dell eğik nasıl bir resim yaplfak arzusun * da olduğunu çok İyi anlamıştım. O değil bir işçinin, fakat bir sef serinin, resmini yapmak Sert bir sesle ona dedim ki: — Siz, bir serserinin yapmak istediğinizi söylemek Ist yorsunuz!.. Siz parkın kanapele * rinde uyuyan yersiz yurtsuz sef“ serilerin resmini om Mari nizden böyle erken değil mi7. Siz bunun için ellerimi değiştirdiniz!.. Bunun için yama» larımı büyüttünüz! Lekelerimi ç0 Zalttmız değil mi?. Kadın iyice korkmuştu. Birkaş adım daha geri çekildi. Etrafms bakımmağa başladı. Herhalde bir polis arıyordu. İyice uzaklaştıktan sonra tekrar bana seslendi: » — Rica ederim, dedi, defterini veriniz!, Ben gitmek mecburiye * tindeyim. Ben müthiş sinirlenmiştim. Al * bümü #rkı sıkıya elimde tutuyor“ dum. Bir işsizle bir serseriyi biri birinden ayırt edemiyen bu sözde ressamın suratıma tükürmek arzu” sile yanıyordum. Benim gisi müte* hassıs bir işçiyi, benim gibi bir 98 kinisti bir serseri olarak göstere sin!, Bu, beni âdeta çıldırtıyordu. Bu mesele etrafında düşündükçe öfkem artıyordu. Kadm da bunu anlamış olacak ki, yavaş yavaş Li kasını bana döndü ve sürtle kağ mağa başladı, Aptal, konuşmasın! b le bilmiyor, ayakları biribirine de laşıyordu. Ben aibilmü parça par” ça ettim. Kaçar kadının arkasın “ dan fırlattım ve bağırdım: — Yüksek sanat eserlerini taşf” yan albümünü veriyorum, al işte kaltak, Kadm parkın kapına doğrü koşmakta devam ediyordu. Bep tekrar kanapeye oturdum. Kuvvet Hi parmaklarıma dekarak elleri uğuşturmağa baş'adım. İçimde öy le bir kin vardı, ki albümü parçâ” lamaktan daha başka birşey yaf” mak istiyordum. Ayağa kalktım» Kanapelerin arasında deli gibi bi aşağı, bir yukarı dolaşmağa ba adım, Birisinin bana şöyle, YE” gözle bakmasını bekliyordum. hakkak dövüşmek, kavga etmek arzusunda İdim. kedime ia 0d