Mahnkermelerde Bir Davacı ; # 4 tererek şunları anlattı: ; : ve kaçtı. » Şöyle şahadet ettiler: - Sar Suçlusu Ceza Yedi Meşhut suçlara bakan Sultanah - met üçüncü ceza mahkemesi, dün bir garkıntılık davasmı meticelendirdi. Ahmet Hulüsi adi 17 yaşmda bir ta- lebe ile ayni yaşta Piraye isminde bir genç kız suçlu olarak bulunuyorlardı. Davacı yerinde de 14 yaşmda Peri- hanla annesi vardı. Perihan şikâyetini şöyle anlattı: — Ben bir aydanberi mektebe gi- dip gelirken Ahmet Hulüsi beni bir gölge gibi takip ediyor ve arasıra lâf alıyordu. Kendisine katiyyen yüz ver medim, Bir gün bu Pirayeyi bizim eve göndermiş. Piraye benimle ko- nuşmak istediğini söylediği zaman o- nu derhal susturdum ve: — Ben seninle ancak annemin ya- nında konuşabilirim, dedim, Piraye dönüp gitti. Nihayet dün yine eve gel- di. Bana Ahmet Hulüsinin yazdığı bir mektubu uzattı. Ben almadım. Po- İlse haber vererek kendisini yakalat- tiz. Piraye bu iddlayı inkâr etmiyor ve yalnız gönderilen mektupları okuma- diği için içinde neler yazıldığını bil miyordum, diyordu. Diğer suçlu Ah- met Hulüsi ise kendisini şöyle müda- faa etti; — Evet Bay Hâkim ben Bayanı im, Seviyordum. Takip ettim. Yüz vermedi, nihayet mektup yazdım. Hâkim Kâmil, Ahmet Hulüsinin su Çunu sabit gördü. Kendisine on beş gün hapis cezası verdi. Yaşından dolayı bu ceza yedi güne indirildi ve tecil edildi. Diğer suçlu Piraye bera- #t kararı aldı. pi DEDEMAN Rea KAYIP: 1340 senesinde Beykoz NE Darüleytamından aldığım şehadetna- X meyi zayi ettim. Yenisini alacağım - dan eskisinin hükmü yoktur. Kayserili Hamdi oğlu Ömer j “—bDün saat 19 da Yemltşen geçiyordum. Biraz # sarhoştum. Cebimde dört şişe rakı vardı. Üçünü ) içmiştim, Birisi dolu idi, Seyfi yanıma geldi ve be- # ni yumrukladı. Sonra da cebimdeki 17 Hrams çaldı Müddeiimumi, şahit Süleyman, ve Arifi dinledi. $işe çıkardı. Uçü çıkardı. Bu dolu verdi. Oraya Müddelamumi ayni İkramı yaptı. esasen cebinde şişeden başka bir şey de görmedik.,, finin iddia edilen suçu yapmadığı ve davacınm rezalet çıkaracak derecede sarhoş olduğu neticesi- ne vardı. Hakkmda takibat rek kendisini Sultanahmet sulh üçüncü ceza hâ- Suçlu Yerine Geçirildi Polis, dün müddelumumiliğe Hasan oğlu Meh- met adlı bir davacı ile Ibrahim oğlu Seyfi adir bir 4 karmanyolacı suçlusu verdi. Hâdisenin dört te şa- hidi vardı. Davacı, ceketinin yırtılan iç cebini gös- «— Mehmet çok sarhoştu. Bizi sokakta yaka- Tadı. Zorin rakı içirmek istedi. Cebinden sırasile üç de boştu. Nihayet dördüncüsüni idi, Bizim ağzımıza birer yudum iki adam daha geldi. Onlara da Seyfi onun parasını çalmadı ve iki şahidi dinledikten sonra Sey- , , ya karar vere- kimliğine gönderdi, Seyfiyi de serbest brraktı, arar kıntılık (Bir Cinayet Suçlusu Beraet Kararı Aldı Mevlânekapıda bahçıvan Perikliyi kurşunla öldürdüğü iddim- siyle tevkif edilen bahçıvan Ali Rızanın muhakemesi dün ağırce- za mahkemesinde rildi. Ve suçlu beraet kararı aldı. Dün, davacı yerine Periklinin annesi Sofya gelmişti. Eski zabıt- lar okunduktan sonra reis, iki tarafa bir diyeçekleri olup olmadı- ğını sordu. Madam Sofiya türkçe bilmiyordu. Bir tercüman reisin sualini kendisine anlattı. O yüksek sesle: — Hiçbir diyeceğim yok, sizden oğlumu isterim, dedi. Bundan sonra zabıt kâtibi hazırla- nan karari okudu, Karar, hâdiseyi tam manasile tahlil ediyordu. Buna| nazaran Perikli 985 senesinin 28 Mar tında saat 23 sularında öldürülmüş- tür. Hüdiseden sonra bostandaz kim senin kaçmadığını Sofiya söylemiştir. Yalnız Perikli ölmeden evvel karde- şine ve annesine “Korucu Bekir beni mezarlıktan geçirmiyor, tehdit edi » yor, demiştir. Hâdiseden sonra şahit Muammer Perikli ile kardeşi arasm- da geçimsizlik bulunduğunu söyle - miş ve korucu Seyit vasıtasile kar. deşini öldürttüğü iddia edilerek Seyit nezaret altıma alınmıştır. , Mevkuf suçlu Ali Rize hakkında hiçbir şikâyette bulunulmadığı gibi Periklinin çesedinden çıkan kurşu - nun da bu tüfeğe sit olduğu hak - kında fenni kanaat hâsıl olamamış- tır, Müddelumumt, iddiasını söyledik ten sonra Bektaş isminde birisini Pe- riklinin Ali Rıza tarafından öldürül. düğü hakkında şehadette bulunmuş» tur. Fakat, bu şahadeti mahkeme vicdan kanaati temin edecek mahi yette görmemiş ve beraet kararımı vermiştir. Yakalanan çifte de Ali Ri raya inde edilmiştir. Muamelesi bitir rilen Ali Rıza karardan sonra derhâl serbest bırakılmıştır, Bir Sahtekârlık Davasında Karar Ağırceze mahkemesi komisyoncu Pozante ait bir evi sahtekârlıkla sat- miya teşebbüs ettikleri iddis edilen Herant, Cemil ve mübaşir Kenan hak- kindaki kararını dün verecekti. Da- veacının verdiği istida üzerine Heran- tm Beyoğlu sulh ceza mahkemesin- den de sabıkası sorulmuştu. Gelen cevapta Herantın bir hakaret ve döv- Me suçundan bü mahkeme tarafın. dan üç gün hapse ve 25 lira para ce- zasma mahküm olduğu anlaşılıyor. du. Pozant Herantın “927 #tnesinde de bir sene hafse makam”ouğunu iddia ediyor ve mahkemeye bu mah- kümiyet! yazan bir gazete nüshasmı da gösteriyordu. Fakat, bu iddia Tes- men ssbit olamıyordu. Mahkeme, tetkiklerini bitiremediği İçin kararın tefhimini 29 Hazirana bıraktı, Apartıman Sahtekârlığı Bayan Şerife Kamerin Cihangir. deki tpartrmanını sahtekârlıkla kendi adma tescil ettirdiği fddlasile tev - kif edilen ve Galip Paşazade Rifat ol- duğunu iddia eden Konyalı Mühürcü zade Mevlüt, dün tevkifaneden ikinci istintak hâkimliğine getirilerek sor- gutu yapılmıştır. Ve en önde Gül Beküimle Erden, biraz arkalarında kızları, büyük gelin, torunlar, onlardan sonra da ge- lenler ve karştcılar olduğu halde büyük çadıra doğru ağır ağır yürüdüler. O sırada obanm Üç yerinde kösler müjde vuruyor, genç kızlar çevre sallıyor ve aksakallı ihtiyarlar çu- buk indiriyorlardı. Bunlar hep ihtiram ve muhabbet slâmetleriydi. Çadırm önüne geldikleri zaman iki genç kız, Er- dene bir yudum acı kahve ile bir yudum kısrak sü- tü Ikram ettiler. Çadırm içi bir rüya ve efsane man- zarası gösteriyordu. Ayakları, topuklara £adar gömen halıların üzerin. den sessiz sadasız yürüdüler. Kıl örme duvarlarda kılıçlar, tüfekler ve postlar asilmıştı. Ortadâ büyük ve kubbeli bir pirinç mangal durüyor. Gül Beklim, krem üzerine açık üvez rengi dalla işlenmiş ipekli bir hair ile döşeli, kenarı dokuma Üzerine aşırma klaptan örmeli yastıklarla süslü sedirine oturdu ve gağ tarafma Erdeni aldı. Şimdi herkes ayakta ve eller kuşaklar üstünde idi, Seyrek sakallı bir ihtiyar göze başladı : X — Obamıza hoş geldin, genlik getirdin! — Bir kadm bu sözleri tamamladı. — Gök Tanrı yiğit etsin! Soyun yurdun mutlu ol. Bun!,. Ve geniş göğüslü, lâcivert şalvarlı, kırmızı dudak. hı bir Yörük kızı diz çöküp beyit attı: — “Sarotun başma bir kartal kondu, “Obaya gül, sevinç şerbeti sundu, “Gönüller şenlendi, destan okundu, “(Kanyeğen) ulaştı, sevin Gül Beküm! Derin ve cezbeli bir süküt ortamda başka bir genç kızın sesi duyuldu: “Tanrıya el açtık, gönül bağladık, “Gidenler uğruna bitkin ağladık, “Hasret yarasmı artık dağladık, “Onlar da yaklaştı sevin Gili Beküm!” Gül Beklimün bir Işareti Üzerine herkes diz otur- du. Tunç buhurdanlıklardan amberler yanmağa ve gül suları serpilmeğe başlarken, çifte çifte Türk- men kızları, sarı pirinç İbrikler ve kulpsuz yuvarlak fincanlarla kakuleli kahveler dağrtıyorlardı. Bütün bu sevinçlere, şenliklere rağmen obanm umumi ve mânevi heyetinde bir boşluk, bir zasızlık hissolunuyordu. Beyaz ve parlak dişlerini, dağçiçeği rengindeki dudakları arasmdan gösteren genç kızlarm gözle. rinde, ızak diyarlara göçmüş bukutların perakende sisleri var, Yanık elmacık kemikleri üzerinde her gün bir ye- ni çizgi daha peyda olan koyu, gümreh saçlı kadın- lar sik sık, kucaklarındaki çocuklarıma baktıktan sonra batan güneşin kan renkli ve meçhul ufukları- na dalı dalı veriyor., Ve ihtiyarlar, kimsenin göremi. yeceği köşelerde, sakallarının köşelerinde parlıyan #ira sıra damlaları, yağlıklarının ve yenlerinin uçla- rile siliyorlar... Erden, bütün mehtaplı ve serin bir gece İçinde bunları bir bir, gördü ve derin derin hissetti. Gecenin sakin ve yıldızlı derinliğinden, arasıra ge len bir at kişmemesi, hafif bir kaval sadası, civar ça» dırlardan Hezin bir ninni. Ayrı ayrı dalgalana dal galana işitiliyor. Erden, yedi katlı ve ipek örtülü yün döşeğinde birkaç defa sağa sola döndü, Mahiyetini kendi de an- uyamadığı bir sıkıntı, hüzün ile karışk, ağlamak ar- susu veren bir bunaltı duyuyordu. Uykusu kaçmış- — No. 29 — TAN | LONDRA RADYO “mm DAİRE - TEPEBAŞI — Fi bitelerinin gönderilmesi ilân olunur. Sıvas Avcıları Arasında Çalışmalar Sivas, (TAN) — Avcılar klübü v- mumi heyeti Halkevinde toplanmış, yeni seçim yapılmıştır. Başkanlığa lise musiki öğretmeni Muzaffer Sö- zen, azalığa müteahhit Hasan, Mu- barrem Konuk, Mehmet ve Mustafa seçilmişlerdir. Muzaffer Sözen, klübün geçen bir senelik çalışma raporunu okumuş- tur. Bu raporda bilhassa köylü ile şehirliyi biribirine bağlamak gaye- sile köytü avcılardan aza kaydedildi- ği ve önümüzdeki sene köylü azanın çoğulmasma gayret olunacağı &hem- muyetle kaydolunmuşturu Antepte Modern Ekmek Fabrikası Gaziantep (TAN) — Modern bir ezmek İfabrikasmın kurulması için lâzımgelen tetkiklere devam edil - mektedir. İtalyada Verona ekmek fabrikası makineleri şirketi bu iş| için belediyeye ir teklifte bulun-| muştur. Bu fabrika 8 santte 15000 den 20,000 e kadar ekmek çrkartai- lecek bir tesisatı asgari bir zaman - dn kurmağı talip olduğunu bildir öd a Mustafakemal Paşada Pek Çok At ve Kısrak Yetiştiriliyor Mustafakemalpaşa, (TAN) — Bursaya bağlı ve eski adı Kirmasti olan kazamızın yetiştirdiği mahsul ler arasında meyveleri pek meşhur- dur. Civarındaki haralarda pek çok at ve kısrak yetiştirilmekteğir. Mustafakemalpaşadan, o Bursaya, | Balıkesire ve Kütshyaya giden şose oldukça düzgündür. İzmirle Bursa ve Bahkesir arasında İşliyen otomo- | biller muhakkak Mustafakemalpa- | saya uğramaktadırlar. Kasabamız İli, büfe, maruken oda takımı, sedef; 4 SEE ( Ayrupanm mühim şehirlerinde ün bırakan ŞANTÖRLERİNDEN Bayan İLONA 10 Hazirandan itibaren NOVOTNI'de &ısa bir zaman için Alman, Fransiz ve Macar şarkıların: okuyacaktır. iyatlarda değişiklik yoktur, Balıkesir Belediye Reisliğinden : Belediyemiz Kadrosunda münhal olan 250 lira ücretli mühendisliğe bir mühendia veya mimar mühendisi almacaktır, Mimar Mühendis olursa ter cih edilecektir. Yüksek mühendis mektebi mezunu veya Avrupada ayni derecede tahsil yapmış olduğunu gösterir Nafıa Vekâleti ruhsatnamesini haiz olması şarttır. Taliplerin Belediyemize müracaatları ve evrakı müş- (3197) Üsküdar Halkevinde Spor Seçimi Usküldar Halkevinden: Ekseriyet hâsıl olamadığından yapılamıyan Spor kolumuzun köngresi 13 - 6 - 987 Pazar gününe tehir edilmitşir. Spora mensup bütün üyelerimizin o gün 10 da Halkevi salonunda bulunmaları, KİRALIK SAYFİYE | Caddebostanmda cumi sokağında, deniz kesarmda büyük bir bahçe i- çinde fevkalâde nezaretli ve mefruş dört odalı bir köşk kiralıktır. Hava gazi, elektrik ve terkos vardır. Te - lefon 52-47 —————— Üsküdar hukuk hâkimliğinden; Anadolu hisarında Kandilli caddesin de 77 sayılı evde mukim Hasın Muh Bis kızı Fatma Ulviye tarafından ba basi Hasan Muhlisin Gaipliği hak - kında açtığı davanm icra kılınan tah kikat ve muhakemesi neticesinde mumaileyh Hasan Muhlisin yapılan ilânat üzerine hayat ve mematı hak kında bir güna malümat veren olma dığından medeni kanunun 42nei mad desi mucibince gaipliğine 18-5-937 9-9 » ger, Se ETE Öğle Neşriyatı: 1230 Plhkla Türk musikisi 1250 | Havadis 13 Muhtelif plâk neşri /14 Son. Akşam Neşriyatı: 1830 Piâkla dans musikisi 1930 Mandolin orkestrası Berk ve ark © daşları. 20 Nezihe ve arkadaşları *8 rafından Türk musikisi ve halk şi” kıları 20,30 Ömer Rıza tarafmdef arapça, söylev, 20,45 Bimen Şen V€ arkadaşları tarafından Türk musi “ kisi ve halk şarkıları (Saat ayari) 21.15 Orkestra 22/15 Ajans ve haberleri ve ertesi günün progra! 22,30 plükla sololar, opera ve opere€ parçaları, 23 Son. Senfonik konserler 22,30 Milâno, Florans: Senfonik kon ser (Fernando Previtalinin de ve Bach, Petrassi, Mozarın esdi” lerinden), Hafif konserler 10*Paris kısa dalgası: Plâk kon seri. 10,45 Keza. 13 Paris kısa dal gası: Plâk 1310 Bükreş: N plâklar 14,15 Konser nakli, 15: Kez 15 Holanda kısa dalgısı” Philip stüdyosundan eğlenceli (o neşriyst 15,25 Prag kısa dalgası: Keman v9 arkestra İle Mozartm eserlerindefi 16.25 Prag kısa dalgası: Askeri kof ser. 16,30 Paris kısa dalgası; Şarki İrefakattile orksetra konseri, 18 Bü reş: Fomtastik 'piâklar, 18,30 Mos © kova: Konser, 1830 Roma kısa dsl gasi; Orkestra tarafından karışık mü siki . 19,20 Bükreş: Radyo orkesir rası, 21 Lüypalg: Otto Prieke orke$” trası. 21 Varşova: Hafif musiki (L# Radyo orkestrası, 2230 Rene renzo, Leuschner va.). 21,30 Peştef Strasburg: Keman ve orkestra ko” pozitörlerin eserlerinden. 22,45 Bük“ reş: Radyo salon orkestrası, 23,09 Prag kısa dalgası: Askeri bando 24,10 Peşte: Çigan musikisi, Operalar, operetler 19,30 Moskova: Operada verilecek piyesi nakil, 20,30 Vanacekin “Kurnaz tilkicik,, isimli operası. 22 Roma: Monteverdinin “L/incorona * zione di Poppen,, operası, Resitaller 15 Prag kısa dalgası: Çek halk timar Yener va İl Ye Bra ir tanzimi kılman ilânnamenin bir nüshası ve ilâm sureti mahkeme di- vanhanesine asıldığı gibi keyfiyet tebliğ yerine geçmek üzere ayrıca gazete ile de ilân olunur. Yedinci icra memurluğundan: Da- İremizin 936/2334 sayılı dosyasiyle mahcuz olup paraya çevrilmesine ka var verilen sekiz parça muhtelif ha kakmalı stejer çini soba, gerdirop konsol ve sair kıymetli eşya 12-637 cumartesi günü saat 9 den 10 kadar Beşiktaş yıldız caddesinde Mazhar pişa -Mazhar bey» sokağında 11 No. lu evde hazır bulunacak memur ta- bu noktadan da büyük bir ticari e- hemmiyeti haizdir. tı. Doğruldu, etrafa bır daha kulak yarı açık penceresi tarafmda bir konuşma duydu. Dinledi. Bu, ihtiyar bir erkekle bir kadındı. Gece misafirin bir hizmeti çekâr ihtimalile nöbet bekli - yorlardı, Kadın muhteriz ve dalgın yordu : — Emme düşimde bâna malim (malüm) oldu. O kadar hafta mektup gelmeyince, dedim ki bizimiki- ne birşey olsa gerek. Meğer doğru düşümde ninemi gördüm. Güya okşadı, ağlama! dedi, (Şen Melek) ! nim yanıma geldi. Bir kederi yok, Onbası bile olmuş. İşte o gün bugün, ne mektup ne habar! Esker şube- sine evvelki gün gidincek, Rinbaşı Kâmil Bey oda- dan savuşmuştu... Yüzbaşı, başını önüne aldı, beni görmemezlikten geldiler. Yazıcı Mamat çavuşa 80- kuldum, Sesini çıkarmadan, bir tomar kâğıt içinden kırmızı bir tane çıkarttı verdi. Ben kırmızı kâkıtı gö- rüncek, yüreğim hop etti, Başka Bundan hepiciği malüm değil mi? Kadm, şahadet parmağiyle önilndeki kumları ka. Tıştırmağa başladı. Ihtiyar biraz boğuk bir sesle ve kendi kendine söylenir gibi : — Nideceksin? dedi, Ecel bu! Mademki şehitlikle Bldi... Sana hana sabır düşer, Alnmm yazısı böyle. Kadm bir avuç kum aldı, yüksekti serpe serpe: — Doğrusu emme, Ese Dayı. Barik yatlar içinde kalmasaydı. sağmış, saçlarımı rafından açık arttırma suretiyle sa tılacağı ilân olunur, (33231) değil ki. — Ne biliyon? — Atslarımızın le diyorlar. verdi, Çadırm Zatikleyin, O su Ne bilsinler. ihtiyara anlatı. önce gün Tanrıya — E.y! Kimbil maçlardan döğür imiş. Dedim ya yok, (Akduman) bes öyle mi? bin derinlerinden — Bir gün bir gey sormadım. başladı. — Nerede idi son vakitte? — Macer içinde, — Kalan yabancı değil Melek! Macerler gavur kiler resitali “(Novak). 1. kma dalgası: Piyano ile şarif (Sopran). 21,30 Bükreş: Piyano re sitali( Chopin Serlabin, Debussy)- 21,40 Prag kısa dalgası: Çek halk şarkıları. (Opera artisti tarafndan)« 22 Varşova: Chopinin eserlerinde? Piyano resitali, 22,05 Prag kısa dek gası: Piyano resitali. 22,10 Bükreş! Şarkı resitali, 22.25 Prag kısa dak ast: Keman konseri (Mozart). 22,40 Iyana: Şarkılar ve hafif havalaf man hamaeri ülkede, Bal ise man C , Tartini), Dans musikisi 23: Varşoba. 24: Lâypzlr. 24181 Milâno, Totina, Florana. Muhtelif 19,30 Roma kısa dalgası: Arapgf ve Rumca musikili program. sözüdür, onlar da bizdenmiş em- me! Asıl onlar güvur içine düşmüşler de bugün öy- Ellelem! (Allahü âlem) Atir Han (AtilA) uşakla rmdan sonra Kızilelmaya varalım diye seyretmişler de yolları şaşırmış, Volga suyunu ters geçmişler. tekin değil diye atalar söylermiş. — Ah Ese Dayı! Sankileyim Kızlelma (orada mı ki, Dedem sağında hep derdi, Kızıla varmak için, yüz çevirmeli, İr ? Mübarek her sabah şu yas emme! Daha ona yüz çevirdiğimiz — Alangoya hâlâ dargm mı ki? — Kimbilir? Oyle olacak, — Ah, yeni baştan gelincik, Turan kurulacak, İhtiyar iki ellerini Şarka doğru uzattı ve yüreği gelen bir inilti gibi: mavi güneş doğacak, yeni Turan bu illerde kurulacak. Dedi, Kadm gene kumları karıştırmağa; ihtiyar, tekrar seyrek beyaz sakalmı parmaklarile a Ay, bir parça bulutun arkasından süzülip koşu- yar, yıldızlar titreşiyor ve ılık bir rüzgâr etrafı çam, gürgen kokularile mestediyor. Ovanm henüz biçil * en tekrar yere memiş yerleri, mehtabm altında, yere serilmiş sir- malı döşekler, sarı ipekli yastıklar gibi pır pırıl Uzak yamaçlardaki çam ormanları sarımtırak bir yaldız içinde harekete hazır tuğlu, sorguçlu, tolgelr süvari alayları gibi. TArlnsı vari