7.6. TAN Gündelik Gazete a lam t Emin YALMAN YANın hedefi: Haberde, fi- İ Küs, seyde temiz, dü tezek samimi olmak, kariin GÜNÜN MESELELERİ şen Sovyetler | //. EE Ve Türkiye ö şer Birliğinin yeni büyük ve Kraskiy'nin birkaç gün ev. tiz he ettiğimiz beyanatı güphe. tay derin bir alâka ile o. Tür star. Sayın büyük elçi Sovyet - Milletiz dostluğunun ideolojisinden, arasındaki ekonomi ve imiz, ir temaslarından, cihan sulhü lir hileyi deçeldiğimiz müşterek ce. tak, YE! ayrı bahsetmiştir. Bun epg, çarı İle zevki artan hakikat. Üst Zİer en güç zamanlarda bağı Tinigg Dostluğumuz, itilâl. tarihle. Vin ye ge Ahüneleri arasındadır. Le. Ankaş, estirk 1921 de Moskova — Yeya bang ağn geçici menfaatler Mülanycl esaslar. üzerine kurma. bal, , .** Bizim ahidlerimizin ruhu, Büdaraz, hürriyet ve sâyini bary *tmek, ve milletler arasında V8 emniyet nizamın vücut, Düdaş,,* hizmet etmektir. Bizim Mafya, »“ttiğimiz sulh, cihan coğ- Btöng,, en nazik ihtilât bölgeleri halin > tehiilcesizlik ve buluransızlık | key leştirdi. Ba dostluk yalnız Bile, KİN değil, bütün barışçı) Mükıg” Ve Organizmalar için korun. | tar, N Kelen bir menfaat olmuş. ğer Sovyetler — Türkiye işbir. büt, hine geçti, Onun etrafmdan büyeğ ve itimatsızlıklar ni. ban Ağiıp gitti. Büttün tahrikler 0- da iagecamaz mukavemeti karsısm. kengi « “İİİ Biz iki komsu milletin rinin inancasmı biri, hi her miileti'devamızm sami. ae lik. Ayrı ayri bağlı. dost ahidlerimiz.. aramızdaki! Geneyrgz Plarma ancak hizmet etti, tin dg, ferngutle takip olunan bü. Shy alar Sovyetlerde ve Türklerde tar, Hep, müdafaacılarını buldu. Sin daha kuvvetlenmek mu. olan Sovyetler — Türkiye) liye enternasyonal barış Ale. he ğ, , Kİ vazifeleri ne hafiflemiştir, Beleiy Zaketini kaybetmiştir. Hdi.) hilzg bize ait olanları irade. tara cereyan ediyor: Fakat her lak ç, ikseden tehlike seslerine ku. teta ek meebui deyiz. Muh. Piç ti elçinin dediği gibi, “Ba. kadar kuvvetli olursak, ba. Rika Ayy raki, Türkiyede hepsi ayrı Ve şt hatırası bırakmış olan,| “ağa, lerimizin en güzel ananesine et etmiş olan seleflerinin | İnkişa İ * lmhüriyet hükümetinin me. yi kamları ile halk yığmlarımızın | Ela hiçbir yardımı esirgeme, a. Falih Rıfkı ATAY vi Bayrak Kanunu Bariyer kanunu, dünden itibaren ve girmiştir. Kanun, muayyen İM ayı “kilde yapılmamış bayrakla. manı yasak etmektedir. Yine 1 ve yaya bayrak çekecek müasse. Sik iy, e İçin sabah akşam yapıla. keş imler hakkında kati hüküm Katy, > Maamafih, kanunun tatbi. Elanmayı erecek olan nizamname ha. İlinde Kitdir. Bu izamnamenin teb Seyyy,, sonra kanuna aykırı hareket | * âiddletle cezalandırılacaktır. ağn. . g Mmerikada re evler Arttı iy, b > (ALA) — Belediye reisi &, he Senubundaki Republle tah kasınm 48 saat zarfında d, esini e “ : retmiştitr, Çünkü bura muhasârası altında hiç Siya 2000 amele çalışmak adı BİNİ nizamlara Uyma ir. Pabrika il dn müdürlüğü emre SİNİ bildirmiştir. ty P ve N Makita. ine Muharrir Burhan İş Ge Belge Mısırı ve Suriyeyi baştan- başa dolaştı, tetkikler yaptı, buraların büyük şe- hirlerinde konferanslar verdi. Şimdi de oralardan topladığı intıbaları bize bu sütunlarda okutmaktadır. iskenderiye Nasıl Yaşıyor D oğu Akdenizi'nin en bü- yük veen modernli- manı. Bizim küçük Dacia var- dığı zaman, turist dolu bir At- lantik gemisi kalkmış, bir ikin- cisi de bizim yanaştığımız rıb- uma yaslanmış duruyordu. Limana giriş, polis, sıhhiye ve gümrük muameleleri turis- tin ve misafirin keyfini kaçır- mıyacak şekilde tanzim edil- Gallabiyeli hamallar, gü: ve ırza tasallut eder gibi eşyaya ve yolcuya hücum etmiyorlardı. Bir müddet ayrı bir şehrin için- de dolaşır gibi liman mmtakasm- da doleştikten ve İşlerimizi bitir. dikten sonra, İskenderiyenin keti- disine girmiştik. Bir milyona yakm can barındı. ran bayındır ve meden! bir şehir, Minalarından mağazalarından, gi 0$ grişınden, Mısır gibi zengin bir memleketin kapısı olduğu belli, İlk' gidip dirilendiğimiz yer, bü- yük ve temiz bir otel oldu. Bu otel- lerden, birkaç tane mevcut olduğu nu öğrendik. Servis yapanlar, be - yaz galiabiyeli ve kırmızı Yahut yeşil kuşaklı Nübyallar idi. Dres- saj mükemmel olmalı hükmüne vardık, çünkü şaşırmadan, gürül tü etmeden, kimseyi rahatsiz etme den kahvelerimizi getiriyorlar ve bize telefon kabinesini ve işimizin nevine göre müracaat yerini gös teriyorlardı. İngilime ve fransızca anlıyorlar ve, dört başt mamur ok mamakla beraber, tatmin edici 68- vaplar veriyorlardı. * skenderiyede, hayat, bütün I büytk ticaret limanlarında olduğu gibi, hareketli ve eğlenceli- dir. Birkaç milyon liraya çıkmış olan ve sahili kilometrelerce çevre- liyen asfalt bir caddeye korniş (kordon) diyorlar. Hemen her çap” taki tüccarmm altıma bir otomobil çeken bir memlekette, korniş gibi bir cadde, tabiatiyle, bütün gezin ve eğlenceleri nefsinde cemetmek tedir... Kahveler, gazinolar, otellet, yalılar, plâjlar, İskenderiyede Kor- nişin ilzerinde birikmiştir. Ve bun- lar, bol para ile ve Avrupaf bir zevkle meydana getirilmiş miles8©- selerdir. Mevsimi gelince, İskenderiyede çok güzel at yarışları yapılmakta ve kazananlara büyük mükâfatlar ödenmektedir. Bizzat İskenderiye * de ona yakın zengin ahır mevcut tur, Esasen at yarışları, bütün ku- mar ve talih oyunları gibi Mısırda büyük bir rağbet görmektedir. Mi- sırlı, cebinde iki kuruş dabi olss bunun: birisile talihini dener, Gö- renler anlatıyor, at yarışı alazı him» cahmç dolduktan sonra onbinlerce kişi bunun dışımda toplanır ve &t- ların koştuğunu görmeden müşte- rek bahse girermiş. İskenderiye, büyük ve güzel bir şehirden önce Misirm en büyük ve en mühim limanıdır. Mısıra ne giri yor ve Mısırdan ne çıkıyorsa, bu- nun yüzde 95 | İskenderiyeden geç mektedir. Bütün ithelât ve ihracat firmaları burada toplanmıştır. Mi - srrda ticaret ve gümrük politikası , a. Yazanlırmımanınınım BURHAN BELGE aaa a a “free trade" günlerinde olduğu ka dar serbesttir, Hayat, üst tabaka. lar İçin ucuzdur, alt tabakalar için namevcuttur, u hususiyeti hatırisdmız ve İskenderiye limanınm o hey betlitesisatına bir baktınız mi, onu bir emme - basma tulumbaya ben- zeteceğiniz gelir. Tulumbanın kolu inince, dışarıdan gelen bütün ma- mül maddeler içeri girmekte; kol kalkınca, ham maddelerle ziraat maddeleri, balyalarmın içinde va- purlara dolmaktadır. O zaman Nü'i derhal bir boruya inkülâp etmiş göreceksiniz. Bir ne- vi pipe - line, Yalnız, petrol yerine, va viş MA çürür Ye gelire bir pipe - line. Onun ta öbür ucunda yaşıyan Fellâh o gün ne yetiştirdiy se, İskenderiye tulumbası, emerek onu rıhtıma çekmektedir. Giren de- Eerlerin çoğu İse, birkaç yüzbinin, yahut yarım milyonun eline geçe bilecek olan birşeydir. Nilin öbür ucunda oturan Fellâhm, giren de Zerlerle pek alâkası yoktur. Onun ; ; i / İskenderiyede bir anacadde vazifesi, bunlarm girmesini temin edecek olan mukabil değeri mahsul şeklinde meydana getirerek ötesi - 5 Radyoda parazitler Nasıl Mücadele Etmeli ? Girdiğimiz yaz mevsimi radyo din. lemiye en gayrimüsait me dir, Bilhassa radyo fennine yabancı bulu. nanlar radyo hakkında fena bir fikir | edinirler, Yaz aylarında orta ve uzun ne karışmamaktır. Kornişi dolaşırken, İzmirin eski Kordonboyunu hatırlaramız, Kor - donboyu eski ihtişamı kaybetmiş tir. Korniş, İzmirin o bir vakitki servetler ve sefahailer semtini göl bırakacak kadar syakta ve canlıdır. Fakat, kulağmızı eğiniz de size birşey söyliyeyim: — Kordon o söndüğünden beri Menderes boyunda oturan Türk köylüsünün gözleri parlamağa baş- lamıştır, Ne kordon ve kornişlerin ihtişamı, ne de İstismarm emme- basma tulumbası! İskenderiye, büyük ve güzel bir limandır. Hareketli ve eğlence- Böir, Şanghsy gibi, Bombay gibi. Bir de başka türlü limanler var- dır; Anvers, Hamburg, Mersilya, İskenderiye, bu neviden bir liman değildir. Mısır şirketinin tayyaresiyle İs- kenderiyeyi arkalarda bırakırken, Afrika karasma Afrika havasından girmiş bulunuyorduk. Çölün boz derisi üzerine kudretin eli sanki Mı sarı bir dövme gibi işlenmişti. Afrika. yı havadan aşsn- ları o kıskandım. Havadaki bakışı * mız yanında yeryü zündeki bakışımız, bir kurbağanmki kadar çelimsiz ve ufuksuzdur. Kar- tal bakışının »< ol- duğunu bildiği için dir ki, insan bu ku gun pazılı ve sert gövdesini, impara- * torluklarınn arms larma takmış, fa » tihlerinin bayrak larma oturtmuş » dan optik birmü. sahede (o edinmek kabildir. Karaya indiniz mi, İki a. ğacın ötesi, on tane insan adımmın bile saklıyabildiği bir sırdır. Halkın Dahiliye Vekâleti, hajk terbi- tw. yesi bakımından çok iyi bir şebbülse girişti, Maruf miz arasında, halk kitapları yâ zılması maksadile muayyen MEY #ular üzerine bir müsabaka AÇ“ tı. Leylâ ile Mecnun, Köroğlu gibi halk masalları, inkılâp pren #iplerine uygun olarak yeniden yazılacak ve bunlardan milyon- larca nüsha halka dağıtılacak” tar, Anadoluda halk masalları 88- Yısızdır ve bunların pek Çoğu henüz hiçbir kitaba geçmemiş” tir. Bunları da toplamak ve Yİ ne inkılâp gayelerimize uygun olarak yazmak çok mümkün ve Şok faydalıdır. Bu halk masala rınm nasıl toplanacağını, vakti le Diyarbekirde “Küçük Mec * mua, yı çıkaran merhum Ziy& Gök Alp bir makale ile anlat” miştı. Bu bakir masallar top- lanmasına bir teşebbüs başlen- gıcı olmak dileğiyle, Ziya Gök Alpın bu makalesini buraya âli yoruz: Yazısız ve yazılı edebiyatı ol. muyan İptidaf cemiyetlerin me. deniyet tarihi kavmiyattır. Me. deni milletlerin içinde de “halk, namı verilen şifahi ananelere mallik bir kısım vardır. Bu züm. renin büttn ananeleri satırlara geçmemiş, sadırlarda kalmıştır. İptidat cemiyetler gibi bu halk zümreleri de kavmiyatın mevzu. unu teşkil ederler, Fakat, kavmi yatın bunlardan bahseden kıs. mma ,Avrüpalılar ayrı bir İsim takarak, “Folklor,, diyorlar. Biz de bu kelimeyi “Halkiyat,, keli. mesile İlsanımıza nakleyledik. ANN Seveceği Nasıl Yazılır ? Halkıyatın tetkik ettiği şifahi ananelerden birincisi “halk ma. salları,, dır. o (Küçük Mecmun) da Türklerin birçok halk masal, larmı neşrettik. Bunların ekse- risi Diyarbekir Türklerinin ma. sallarıdır. Bir fki tanesi de Ana. dolunun diğer kısımlarndan 8 İmmıştır: “Kel oğlan,, masalı ile “Küçük Hemşire,, gibi halk ma. Salı, ker masal söyliyenden alm. maz. Çünkü masalm kendine mahsus tabirleri, kendine mah. #us lisanı vardır. Masalları hu. sus! tâbirlerile, hususi şivesiyle nakleden ancak ocaktan yetişme masalerlardır, ür“ Masalcı, kendi sahasmda bir nevi sanatkârdır, Ağzından çi. ken her kelime yerinde kulla. nılmıştır. Bu gibi masalcıların bir kelimesini bile değiştirmeme lidir. Masal ,ağızlarından nasl çıkarsa aynen zaptetmelidir. Hakik? bir masaler ile müns- &ebatı ve karabeti olanlardan millet nimma rica ederiz ki, he- men bütün masâllarmı aynen zaptetsinler, çünkü, halk masal ları bir milletin en zengin hazi- nelerinden biridir. Milletin eski seciyesi, eski mefküreleri ma - sallarmda mahfuzdur. Avrupanın bütün miletleri, milli setiyelerini, eski mefküre- lerini anlayabilmek için, mem- leketlerinde naklolunan umumi 'ha'k masallarmı zaptetmisler « iatasttaananıın! Eserler dir. Bu masalların kahramanla. rmı herkes tanir, Çünkü, yük « sek edebiyata da telmih tarikile girmiştir. Bu masâlların çocuk terbiyesinde de büyük rolü var. dır, Kıraat kitaplari hep bu ma. sallarla doludur. Küçük çocuk. ların dikkatini, alâkasmı yalnız bu masallar celbeder. Hepsi toplanınca, içinden ço. Cuk terbiyesine Yarıyanları, mil 1 seciyeyi takviye edenleri se, çilir, diğerleri atılır. Bir masalı zapteden, bunu hangi kasabanın veya köyüna. halisinden ve ohangi köyden zaplettiğini kaydetmelidir. Bu adam, Türkmen mi, yörük mü, yoksa bu gibi Ünvanları haiz ol. mıyan Türk mil, eğer hentiz boy veil heyatı yaşıyanlardansa, hangi ilden ve hangi boydan ol- duğunu da göstermek lâzım ge. lir, Bunu anlıyabilmek için sor, mak usulünü bilmeli, Meselâ: Bir gün Cerabluslu bir Türkmen Beyine ne olduğunu sordum. İp. tida Türkmenim dedi, Türkmen. ler arasında, sizi başka Türk. menlerden ne adla ayırırlar diye sordum. Bize “Beğdin,, derler dedi, anlaşıldı ki bunlar Oğuzun Beğdili boyuna mensuptur. Ma. salı zapteden, masalomm İlin. den, boyundan başka, içtimaf vaziyetini ,seciyesini, hüviyetini de defterine kaydetmelidir, Ma» sale masslı kimden almış ve © da kimden almış, mümkünse bunları da zincirleme olarak yaz malı, tâ ki elde edilen masslm hangi zümreye mensup olduğu ve bangi şahıstan almdığı tama. inledi dalgalı istasyonlar ekseriya çok fena alınır, bazı günler ancak gece yarısı. na doğru nisbeten daha iyi dinlenebi. Bir. İyi dinlendiği çok azdır. Sıcak günlerde yağmur yağdıktan sonra bazı orta ve uzun dalgalı postaları dinlemek mümkün olur. Buna sebep havanm kuru ve havai nesimide faz. ia (atmosfer) bulunmasıdır. Parazit ismi verilen bu gürültüler iki nevidir. Birisi havai, diğeri sınai parazitlerdir. Yazın her İkisi bir ara. ya geldiği için büyük şehirlerde otu. ranlar her Ikisi tarafından da taciza. ta uğrarlar ve doğru dürüst bir kon. ser dinlemeleri bütün yaz uylarında sayılı günlere münhasırdır. Yazları mümkün olduğu kadar kı. sa bir anten kullanmak alım sahnesi, ni darlaştırdığı için parazitler de an. tene daha az tesir eder. Buna muka. bil kuvvetli bir radyo İstasyonunun neşriyatı dinlemiye antenin kısalığı bir mâni teşkil etmez. Sınai parazitlerin fazla olduğu yer. lerde muntazam bir toprak hattı kul. lanmak faydalı olur. Tabii makine, motör gibi âletlerin olmadığı ve $6- hirlerden uzak sayfiyelerde toprak hattıma bazı makinelerde ihtiyaç yok. tur, Fakat birçok makinelerin mon. tajları itibariyle toprak hattma şid. detle ihtiyaç vardır. Bu takdirde her nerde bulunulsa toprak kullanmak icap eder, Toprak hattı konulmak icap etmiyen makinelerde yazları top. | ağı makineden uzaklaştırmakla pa. razitin kısmen önüne geçilir. Baz yerlerde de toprak fişi anten yerine kul! #ularak parazit azaltılır. Bunları tecrübe ederek hangisi ile en iyi neti, | ce almırsa o suretie radyo dinlemek | doğru olur. ———— Okuyucu Makaleleri V. Radloff'un Eski Bir Mektubu Geçenlerde yüzüncü doğum yılı ha» tıraları anılan meşhur Türkoloğ Rad laft, 1896 senesinde Orhon Türk yar zılarmı heniz degifre etmişti. Bun- isrin Türk yazısı olduğu çincesinden anlaşılmış, dilimize çevrilmesi için Petresburg elçiliğimiz erkânından bi rinin yardımda bulunmasmı elçimiz Hüsnü Paşaya bildirmiştir. O zaman, bu vazifeyi ben kabul ete aylarca beraber çalıştık. Yazi» ları yeni türkçeye çevirdik. Tercüme yi Istanbula getirdim, O vakitler mü- ze midürü olan Bay Hamdiye ver « dim, Bay Hamdi, yazılarm aslını mü- seye koydu. Fakat de ercümeyi neşretmiye müsait olmadığını söyliye rek terdmeyi geri verdi. Bu terci - meyi üç sene evvel Türk Dili Tetkik | Kurumuna sundum. Tarihi değeri yüksek ola mektup aynen şudur: “— Azizim! Mongolistandaki eski Türk yazıl. rınm bugünkü Türkçeye terelimesi için sarfettiğimiz gayretler nihayete ermiştir. Bu İşte göstermiş olduğunuz alâkadan dolayı teşekkür ederim. Ec. dadmm şan ve azametini ispat eden bu vesikaların hiç beklenilmiyen bir zamanda ortaya çıktığını görmek, her Türk için iftihar edilecek birşeydir. 8 inci asrın Türlderi, bir alfabe icat etmişler ve fonetik kanunlara göre bu alfabeyi tanzim ederek yazıyı ko. taylıkla ahaliye öğretmeyi bilmişler, dir. Bu yazılardaki uzum izahat, bize ifade kolaylığın, sade ve kuvvetli üslübun mevcudiyetini gösteriyor. O zamanın dilini şimdiki Türk edebi di. li ile mukayese edecek olursak Türk dilinin maatteessüf sadelikten ayrıl dığını, kavvetini kendinde arıyacak yerde başkalarınm tezyinatı ile süs. İlendiğini ve bu süslerin kendi hakiki güzelliğini örttüğünü görürüz. Ümlt edelim ki ecdadın gösterdiği misal, Türkçeyi selâmet yoluna sevketsin, En samimi hissiyatımı kabul ediniz azizim yüzbaşı. V. Radloff 1 Mayıs 1896 miyle malüm olsun. EMİN MARAS ARA EEE CEMİL SAİT DİKEL