Cideli Haceri Kim Oldürdü? Genç bir kadın M5 Suç Üstüne Suç İşlemiş Dün sabah Asliye İkinci Ceza mahkemesi önünde bir ağız kavgası halinde başlıyan mü- makaşa sonra sonra Meşhut Suçlar Müddeiv- mumiliğine kadar giden bir suç halini aldı. Boyabatlr İbrahim isminde bir genç, karısı Sabriye aleyhine bir zina davası açmış. Dün bu davaya bakılacaktı. Sabriye koridorda rast- ladığı kocasına: — Sen sekiz senedenberi beni arayıp, sorma. dm da şimdi zina davası açıyorsun... ha... de- miş ve bundan sonra binbir hakaret savur- © muştur. İbrahim adliye polisine milracaat ederek karısı hakkında şikâyette bu. İunmuştur, Biraz sonra meşhutsuçlar müddeiumumisi Hikmet Sonelin önü. “ne çıkarılan suçlu, hüviyetini verir . ken Beşiktaşta Çatlak Çeşme sokağın G2 6 numarada oturduğunu söyledi. Davacı itiraz etti: — Hayır Bay müddeiumumi. Sab. riyenin verdiği bu ev boştur, Kapısın. da ve pencerelerinde kiralık kâğıtla.. “ Fi vardır. Yalan söylüyor. Zaten böy. le yalan söyliyerek mahkemeleri de aldattı. Sabriye geçenlerde bana yine mahkeme salonunda hakaret etti. Be. yoğlu meşhutsuçlar mahkemesi ken. disine üç gün hapis cezası verdi. Ceza İnfaz için ilâmat miüddelumumiliğine .geldi.O vakit ve şimdi size verdiği boş “evi adres olarak gösterdiği için polis “ Babriyeyi bulamıyor, ilâmı infaz ede, miyordu. Bet bizzat kendisini tekip ettim. Orada oturmuyor, « Bundan sonra suçlu Sabriye: * — Bayım. O evden çıktım. Yeni Suçlu inkâr Ediyor, Şahitler “Katil bul, Diyorlar Geçen Teşrinievvelin on yedinci günü Ka- rTacaahmet mezarlığının içinde kafası parça" lanmış, gözleri oyulmuş genç bir kadın cesedi bulunmuştu. Dün Ağırceza mahkemesinde bu facianm muhakemesine başlandı. İki jandar- ma suçlu yerine Hüseyin Onbaşı isminde bir genç getirdi. Mahkeme on beş kadar şahit din- liyecekti. Önce Kadıköy Ikbaliye mahallesinde oturan Şerifenin şehadeti tesbit edildi. Şerife, öldürülen Cideli Haceri tanıdığını söyledikten sonra şunları anlatmıya başladı: — — Ben Hacerin öldürüldüğünü bil. miyordum. O gece Hiseyin onbaşı bana geldi, Beraberce Papasoğlu bah çesine gittik. Orada onların yanıbaşın da oturduk. Hüseyin kasaturasmı kı. nmdan çıkardı. Hava karanlıktı. Fa. kat kasaturanm beyaz çeliği üzerinde kan lekeleri farkediliyordu. Hüseyin bu lekeleri otlara sildi, Biz orada bi- raz eğlendikten sonra mezarlığı doğ- ru ilerledik. Bir aralık Hüseyin me- gsarlığın duvarından uzanarak: — Bak Şerife, dedi. Haceri öldür. müşler... Ölüsü de burada yatıyor. Fakat gel gidelim, hiç kimseye söyle. me, Ben cesedin yanıma giderek Hacer olup olmudığını tetkik etmedim — ve böylece eve döndük. O gece Hüseyin benimle beraber kaldı. Sabahleyin ha ve henüz ağarmamışken kalktı, elini, yüzlinü yıkadı, ceketinin önünü, kol ları da sildi. Fakat ceketnde” Kan lekâleri var mı idi ,yok mu idi, bilmi. yorum. Sonra çıktp gitti. Ben Hüse. yinin gösterdiği cesedin Hacere alt olup olmadığını tetkik etmek merakı. na düştüm. Haceri evinde aradım. Ha cer yoktu, Bundan, Hüseyinin doğru Söylediğ'p e intikal ettim. Bu ifade zerine Reis Vekili Muh, Ws, şahit Şerifeye birçok talt sualler #ordu. Ve hepsinin de cevaplarını dak tilo ettirdikten sonra sözü suçlu Hü. seyin onbaşıya verdi ve: — Bunlara karşı ne söyliyeceksin Hüseyin? dedi. Hüseyin cevap verdi: — Hepsi yalan Bay rels.. Bu kadm yalan söylüyor. bu kadmı katiy. yen tanımıyorum. Ben o hâdise oldu. Takas Yolsuzluğu Defterler İmha mı Edilmiş? Takas sutistimali davasına (asliye! üçüncü ceza mahkemesinde ayın 18| inde devam edilecektir. Öğrendiğimi. 26 göre 32 suçlusu bulunan bu dava. muştur: Suüistimali ispat edecek olan def. terlerin yok edilmiş bulunmasıdır. Müddeiumumi şimdi bu (defterlerin nereye gittiğini ve imha edilmişse bu. nu imha edenlerin kimler olduğunu 8. raştırmaktadır. İhtilâs Suçlusu Dün ağırceza mahkemesinde posta ve telgraf idaresi memurlarından ih. tilâs suçlusu Ali Kemalin muhakeme, sine devam edildi, Mahkeme dosyayı ister | tetkik ederek kararını bildirecekti. İ'Tetkikatmı ikmal edemediği için mu- hakemeyi talik etti, a ———— le beraber Sabriyeyi de bir polisle merkeze gönderdi, ikametgâhmm tas n dolayı da takibe başladı. Ve der. | yin edilmesini istedi. Sabriye döndük. bir milzekkere İle ilimat dairesin. |ten sonra muhakemesine başlanacak. iki üç günlük hapis kararını istemek ' tir. — Ben oturduğu evi de öğrendim. “Yeni mahallede Fırın sokağında 6 nu maralı ev.. Sabriye bu iddia karşısında, temez: Evet demiye mecbur oldu. Şimdi Sabriyenin suçu çiftleşiyor. 'du. Müddelumumi hakkında (hilâfı hakikat beyanstta bulunmak) suçun. PARİS Sergisinde 14 Fransız Mili bay- ram şenliklerini görecek gru - pun pasaportları yapılıyor. HAREKET 1 TEMMUZ Evrakınizı hazırlayıp Beyoğlundi NATTA ACENTALIĞINA hemen müracaat ediniz. Gidişte: Belgrad, Milâno Dönüş. te deniz ve kara yolu üzerinde muhtelif gezmeler, 30 Temmuzda hareket edecek i“ kinel büyük grubun nısıf yer leri satılmıştır. Acele ediniz. Telefonla: 44914 Çocuğu ayarimış / Dün Sultanahmet sulh birinci ceza mahkemesinde bir çocuk ayartma da- vasına, başlandı. Mahkemede davacı olarak gazete mlvezzii Meşküre (ile on dört yaşındaki oğlu Tahir vardı. Suçlu yerinde de tarakçı Fatma bulu. muyordu. Meşküre şikâyetini anlatırken, oğ- luhun tarakçı Fatma tarafından ayar tılmak istendiğini söylüyordu. Fatma bu iddiayı reddetti ve birkaç defa ço. cuğun kendisine misafir geldiğini söy Tedi, Muhakeme şahitlerin çağrılması için talik edildi. Üç Çocuk Birden Doğurdu Balıkesir, (TAN) — Yakup köyün- de Çaypıarlı Ahmet Çavuşun gelini Hasibe biribirini ardınca ilç kız ço- Cuğu doğurmuştur. Çocuklar ve ana- ları sıhhatteğir, Bu zaman tam 18 gün vazifemin bea. smdan gece ve gündüz bir dakika ay. rılmadım. Reis bu mutlak inkâr kar. $ismda Hüseyine baz: sualler daha sordu ve: —Hüseyin dedi.. Bu kadın niçin ya- lan söylesin, bak sen evvelki ifadende de tanırım ,demişsin. Hüseyin yavaş yavaş inkârından döndü ve: — Evet Bay hâkim.. Ben bu Şeri, feyi tanırım, Altı ay da beraber dü. Şüp kalktık. Fakat şimdi yalan söy. Yiyor. Zaten bunlar kimin arabasina binerse onun türküsünü Cağırrlar. Şimdi ben mevkufum. Benden sonra tabii bir başkasma gönül verdi. Şim. di ben kötü oldum.. İnsanlar böyle... Bundan sonra eski yarsubaylardan Kemal de şahit olarak dinlendi. Bu da, Hüseyinin o gece vazifesi başmda İ bulunduğunu, fakat sabaha yakm a. İ yağında beyaz bir lâstik ayakkabı ile dışardan geldiğini söyledi. Esasen şahit Şerife de o gece Hü. seyinin ayağında beyaz lâstik ayak . kabılar bulunduğunu söylemişti. Bun dan sonra Suzan, Cevat, Leman, Za- kire ve Kemal adi şahitlerin ifadele. | rine müracaat edildi. Bunlar hâdise hakkında meç ni bir. söyliyemediler. keme diğer İki gahidin çağırılmazı için yuhake. meyi talik etti. Kıdem Za Maarif Vekâleti kıdem zammı miştir, 93! leri lâ gelen ikinci listeye dahi eti Milliye Yatı yardirek- törü Sabri Sildor, Istanbul 11 inci o- kuldan Hakkı, 14 Üncüden Ertuğrul, 14 üncüden Nuri, 15 inciden Semiha, ve Hatice, 20 inciden Feride, 24 üncü- den Düriye, 25 inciden Hâmit, 30 un- cudan Mitat, 31 inciden Faika, 35 m- odan Fahri Ilhan, Hikmet Ali ve Sey di, 42 inciden Muhiddin ve Fehmi, 55 inciden Naciye ve Dündar, 61 inciden Hilmi Erel, 63 tincllden Nahide, Be- yoğlu beşinelden Ayge Seniye, doku- zuncudan Necmiye, onuncudan Sabri, on üçüncüden Ali Rıza, yirminciden Enise, yirmi dördüncüden Müzehher, 29 uncudan Zeliha, 31 inciden İsmail Hakkı, 35 inciden Fehmi ve Behiye, 38 inciden Ali Rıza ve Muzsffer, 39 dan Sıdıka, Nüzhet, 42 inciden Refi, 45 inciden Burhaneddin ve Refika, 48 inciden Aliye Türkân, Cebeci oku. undan Bayram Şadi, Beyoğlu 17 in- ciden Rifat, Usküdar 8 inciden Zeliha, 15 inelden Mediha, 47 inciden Hatice ma,ÇatalcaSubaşı köyü muallimi Meh Ziya Umraniye köyü başmuallimi Kâ. rm, Hamidiye köyü başmua'limi met Hamdi, Kabakça köyü muallimi Osman, Sazlı Bosna köyü başmualli- mi Mitat, Kum Burgaz başmuallimi Zeynep Saide, Kartal birinci okuldan Didar, Maltepe ikiden Nimet ve Ce. mile, Pendik birden Refika, Şile bir- den Nuriye, Ortaköy okulundan Ab- dülmümin, Yalovadan Necmettin, Ya- lova Taşköprü köyü muallimi Seyfet- tin ve Ortaburun köyü muallimi Su- at, Varan Beşinci! Sultanahmet sulh üçüncü ceza hâ. kimi Kâmil dün Hasan isminde bir ke resteciyi bir ay 25 gün hapise mah. küm etti. Ayni zamanda tevkif edilen Hasanın suçu Ahmet isminde bir ih . tiyarla kızı Fatmayı dövmekti. Aksa. ravda oturan Hasan aüri alamı âğü. mekten ve tehdit etmetkön tam dört defa bu mahkemeye gelmişti, Hükim suçluyu ve davacısmı görür görmez: — Yine mi, dedi ve muhakemesine başladı. Hasan evvelce ortaklık yap, tığı Ahmede baş vurarak satmakta olduğu bina enkazma sahip çıkmış, “bunlar benimdir. Dava ettim. Muha. | Pazartesinden itibaren HER GUN caktir, Öğlen için tenzilâtlı fiyatlar, İlk Muallimlerin İkinci Listesi Geldi ci histeyi tasdik etmiş ve dün Maarif Müdürlüğüne gönde” 6 yılı Eylâlünün başmdan itibaren bir derece terfi etm” NOVOTNİi serin ve güzel bahçesinde meşhur orkestrası en seçkin parçaları çala” Tabldot: 4 kap yemek 75 kuruş 6.6, 37 2 mmı Alan alan ilk tedrisat muallimlerin* | muallimleri aşağıya azıyorui Radyo Bugünkü Program: Öğle Neşriyatı: / 1230 Plâkla Türk musikisi A5 Havadis 13 Beyoğlu Halkevi göstö” kolu tarafından bir temsil, 14 S0 Akşam Neşriyatı: 18,30 Plâkla dans musikisi 199 Konferans: Ordu saylavı Selim 5” Tarcan tarafından (İngiliz terbiy$ $#i) 20 Müzeyyen ve arkadaşları fından Türk musikisi ye halk şafii ları. 20,30 Ömer Rıza tarafımda, rapça söylev 20,45 Muzaffer ve daşları tarafından Türk musikisi Öğ halk şarkıları (Saat ayarı) 2145 kestra 22,15 Ajans ve borsa haberli ve ertesi günün programı 22,30 PİS la sololar, Opera ve operet parç 23 Son. Günün progranı özü Hafif konserler 6,45 Paris dalgası: Plâk kı 7,10 Berlin kısa dalgası: Plâk. vee Orkestra konseri 10,45 Paris Köp dalgası: Plâk 13: Konser nakli 131” Bükreş : Salon orkestrası, 15 pri kısa dalgası: Askeri bando. 15,35 ma kısa dalgası: Mascagni, Casellanın eserlerinden orkestra X9f seri, 16,45 : Moskova karışık ser, 17 Varşova: Orkestra ve e 20 Moskoba: Karışık konser, ari Bükreş. Koro konseri, 20,50 P* kısa dalgası: Kahvenhene musiki 21 Graz, Viyana: Radyo popuri (Viyana musikisid 21,40 Milino Fiğ rans: Karışık hafif musiki. Zİ Prag kisa dalgası: Askeri » 22,05 Bükreş: Radyo orkestrası Ce 55 te devamı) 22.50 Viyana; ASX ri konser. 23 Varşova : Mi çi operslarmdan (Soprun, Mossosop ran, tenor, bayitrn.)*23,05 Prag E keme neticesine kadar satamazs” demiş ve sonra da dövmüştür. Şahitler davacınm iddiasını b8kİ gösteriyorlardı. Hâkim de verdi, ÖĞLENDEN 14,30 & kadar Bundan iki hafta sonra, Çetin Bey, kıl çadırı altm- da ve ipek seccadeli bürümcük örtülü döşeği içinde müsterih ve memnun, arkada ktlmıyan gözlerini bir daha açmamak Üzere yumdu. Bunun için, bugün Gül Beküm, Erdene baba ana bir haladan yakın ve daha öz candan idi. Ve ona hala nine diyordu. Şimdi âşiret kızlarmı burada görmesi, âşiretin henüz göçmemiş olması, Erdene büyük bir vazife yüklüyordu. Kızlar, yaylaya dönünce Erdeni — Su varalım da hincik! — Kaç saatte gidebilirsiniz? © — Deve yolu alacağız, akşama varırız. Atl: olsak iki saat bile sürmez, © — Ben de gideceğim, Hâlâ ninemin elini öpeceğim. Beraber gideriz olmaz mı? Kızlar sevinçle başlarmı © eğdiler. Erden ve arkadaşları böcekhaneye girerler- — ken, genç yörük kızları konuşuyorlardı: — Gördün mü gı! (kız) ben sana diyon diyon, sen yoo diyon! Emme, görincek anladım. Bu galiba Er- © den Efendi, dedim. Sen ille yoo dedin bastırdm. o Gördün mü hincik? Ta kendisi, Hala ninesine git- cik. — Hem bizimle beraber, Elâ gözlüsü biran düşündükten sonra; — Aklıma ne geldi bilir misin? — Emme atlarsan, Akdemir eskerden dönin « elk, beni aldattı derim ba! — Öyle ise, sen git Murat dayıdan kısrağı geri al, Gelinceyedek ben de bunları sarayım. Askerdeki Akdemirin elâ gözlü yavuklusu, dallı şalvarmm ağmı tutarak kaşmıya başladı. Başını, boynunu, göğsünü süsliyen boncuklar ve paraları Circir böcekleri durmadan ötüyor, Üveykler yilk- sarmıya, bakracı, meşin kovayı toplamıya başladı. Cirer Şücekleri durmadan ötüyor, evveyikler yük seklerden uçarak sivri kavaklara konuyor ve köylü kadınlar, ince sesleri harmanların bu tarafından ge Hyordu. Siyah gözlü yörük kız: fakfon pullu meşin kemerini düzelterek düşündü ve aklma gelen ilk beyti makamla, kendi kendine söylemiye başladı; Kemendimin ucu büküm — Ne? Onu çoktan yok gördüğüm, © — Kır kısrağı harman için Murat dayıya gecin Müjdelik gani olsun — medik mi? Ni Gözün aydın hey Gül Bekim — Hunmn. Ve bu buluşundan keyiflendi. Esasen oba içinde — Onu yarm eletirim, en iyi beyit dilzen kendisi idi. — Neden?! Aşiretinin bilinmiyen zamanlardan kalma bir âdeti — Hineik göz aydınlığına koşacağım. vardı. Genç kızlar beyitle, şiirle meşgul olurlar. Deli- — Ya ben gı”! kanlılara beyit atmak, boş vakitlerinin en mühim eğ — Önce beraber gideriz, yarı yolda. lencelerindendir, Hele bir delikan'ı cevap veremesin! — Ne müidelik alırsan bav mi? İşte o zaman, bütün obada bir kahkaha, bir alay dal- gördüklerini söyliyeceklerdi. O halde Erden, onlardan SİNEME... evvel yaylaya gitmeliydi. Hâlâ ninesini ziyareti, âşi- — Hmm! ve zavall: delikanlı beceriksizliğinden, hissiz. retçe bir ibadet kadar mühim telâkki olunurdu. — Akdemirin başı için? liğinden dolayı pek mahcup olur. © — Siz ne vakit yaylaya gideceksiniz? — Hım dedim 8! Iri siyah gözlü yanık pembe yanaklı yörük kızı, Aşiretinin bu ince ve şairane âdetini hatırladığı zaman derin bir gurur ile göğsü kabardı. Ve bu sefer yük- sek sesle, Sarotluların kendi öğünmelerini söylemiye “Sarot! Sarot! çole şanm var “Dağlar, beller aşanm var “Mavi gökten yere inmiş “Alnında bir nişanın var Aşiretin çadırlarında, gilâhlarmda işlenmiş bir arması vardı. Mai zemin Üzerine yedi köşeli beyaz yıldız.. ve bunun için, bu methiye birçok yerinde mai gökten, ve nişandan bahseder: “Sarot kızı! Sarot kizi! “Yanaklarm pek kirmizi “Sevindin mi görür görmez? “Yedi uçlu ak yıldızı. — Ne söylenip düruyon gı! Elâ gözlü, çapkın Sarot kızı, kır kısrağı yedeğine almiş geliyordu. — Hiç yalnız koşma söylüyon! Her şey hazırlanmıştı. İki genç kız, uçları sivri, konçları kısa, kırmızı meşin çizmelerinin üzerine ge- çirğikleri ince çarıklarmın iplerini sıkıyorlar, kemer- lerini düzeltiyorlardı. Karşıdan, Erdenle Cebe kâhya ve ründü. Dördü de atlı idi. Erden: — Cebe dayı! 6 zerinde duruşunu kazan özengile; — Hazırız, leriz. — Öyle olsun, Zaten Erdenin maksadı, deve yürüyüşü ile gitmek değil, mensup olduğu âşiret kızlarına iltifat etmekti. Kafile ağır ağır yola düzüldü. En öndeki devenin h8” mudundaki çan, ağır ağır ölmiye başladı. Elâ gözlü kızım yedeğindeki maz yelesini salla, ve her şeyinde da coştu: —Hey babam senin bindiğin? kuyruğu güdük, yelesi kırkılmış.- —Bu da cinstir. Fakat frenklerin âdeti böyle. — Inşalish ken ler. kâh duruyorlardı. olmamıştı. Güneş kavuruyordu. İki iki kişi daha gö- — Sen kimseye kulak verme! Ben onlara, daha çok taş çıkartırım. İşte meydan! Hakikaten, yağız atın üzerinde dimdik duruyor v8 bir genç gibi diretiyordu. İki kı$ Cebe kâhyayı böyle kurumlu görünce güldüler. Erden kızlara sordu: — Hazır mısınız bacılar! — Amma, nasıl olacak ya? Biz ati: siz yaya! — Sen bize bakma çarıkları siktik. — Ya develeri ne yapacaksmız? — Bir yere kadar gideriz, oradan sizi selâmet * yifi kişmedi. Atm kişnemesini duyan Cebe kâhy# Hepsi gülüştüler. Atlılar kâh develeri geçiyorisf” bilecekleri için acele etmiyorlardı. Henüz ikindi bi€ yetiştiriyorlar, develere sesleniyorlar ve obadan, G' Bekilmden havadis veriyorlardı. ana ihtiyar diyorlar, halbuki at Ü bir görseler! kır kısrak çan sesini bulur bul * dı, kuyruğunu dikti ve keyifli &# hey! Gördün mil cins atı! Nedir 9 dileri de böyle güdük kırkık olu” Nasıl olsa iki buçuk saatte vari” elân kızgın hücümile orteiiği genç kız, yaya ve gen, atlılara V (Arkası war)