A 2 ses DENİZCİL BASBAŞ en “Mesudiye,,nin, İs- “Yavuz El harbinden sonra da tin DAN Süvariliklerini yapmış wn çe Şükrü Pala, hatıralarının kastnnı şöyle, anlatıyor: . yerde liman rölsliği yapar- şen, İstanbula çağırıldım. i Srkân Harbiyesi Mengi arbiyesi Altıncı . pubesine bağlı olan umum ira İmanlar kumandanlığına İğimi tebliğ ettiler. İki Sene tra, bu vazifede kaldım. Bu Azerbaycan, Türk ordu- altına girmiş, Ha « Bemileri, Baktide bulunan Rus Bu ze * bizim elimize geçmişti, İstif, ,zden mümkün olabilen Ri ba a temin etmek lâzımdı. Be aksatla, “Kafkasya islâm tiz Kiye inde teşkil edilen de- “eri kumandanlığına seç key, “küye hareket emrini kat, ei hazırlığa başladım. F Çüngg ş Skmak kısmet olmadı. Pe jk, Ptanbuldan ayrılmak üze- VE ogi gar Başvekilinin Fran- Yama in) başkumandanı General ett (Desperey) e mütareke tek yanl haberi geldi. Bu vaziyet Mia da tabildir ki seyahate Büş 2, em İrikânıı bulamadım. Eski olan u ele ve pi. 3£ okuman, arma avdet den Seçme X Osmani hi. Teke ide mta. Sartları ka Yiyep gi mağlü. tüy |, Sâketi bi. pe eyle Üzerimize çökmüştü. Ye iy, Jârınm teşebbüsile iskele lg, “Alar kumandanlığı Jâğve - 3 ii müddet için, Bahri - kN Neza, dördüncü le- Oya esi reisliğinde bulun « MA ei 0 Sonra da İstanbul Hi Diab oldum. Çok nüsik ve o Han tehlikeli olan. bu vezife- time tizmet edebilec ek ebilece. da, yerek kabul etmiştim, Yok- ta, *nebi (Kaptan Diport) w- ğü bek $yrı hükmünü yürüttü - dey ki kada mağlüp Osmanlı İşi, © temeil etmek çok ağırbir Biyagi u Börü Ziyetin bütün icapları « dıy ik © tutmağa mecbur - Bau, , vAzifem, işgal orduları 6 ay, et eden deniz zabit. timaş tale xün olabildiği kadar i- Anadal yz 1 etmekti. Böylelikle a çaki milli kuvvetler he - tçe çalışmağa imkân cektim, Nitekim, hissiya - b renk vermiyerek onlar- tik bene uyandırabildim. Ar. ter Biğ #üphe etmiyorlardı. Se- Li Being da imzamı gördükle- diyor hareketine müsaade e- Yyeye Ben de, kazandığım bu *inaiyç, “2 İstifade etmekte kusur körya k Sm. Saman yığınları, miu- ley tal Elanı ve daha akla ge - Müyg â Yen eşya altında Anado - an cephane gönderil Be. ağı günlerde, hangi ge. Kadar a Kadar kaçak cephane, ne habe, » Aİ olduğunu bana gizlice Üarikeç lendi Ben de ona göre iy ,, arak, ecnebi liman reis. Ky, Eosünü boyar, sefer kâğıt. “Psine imzalatırdım. devre ait, küçlük bir hâtıra. — im latayım: Yeke Yapuru, İneboluya ha « tak k üzere idi, Gemide, ka Bu, İstan Ve İki top bulunduğu: İngiliz yı uldeki ajanlar vasrtasile ber a, ön reisi, her nasılsa ha- Mila ya Bir snbah erkenden tes Yanıma geldi; — Me y purunda, kaçak top Diye, ia ne dersiniz? Mairlerini derhal yer göstererek Paketi, Yatıştırmağa — çalıştım. de kahve N bir cigara uzatıp bir Yük hi, , Smarladıktan sonra, bü- Soğukleanlılıklaz Kar iter Kaptan iDport! dedim, hiç bip a benden habersiz »9Y konulamıyacağınz size ERLE >> eee ( Bugün bir tarih olan ”Mesudiye,, güvertesinden eski günlere ait bir hatıra (Aşağıki satırlardaki hatıraları anlatan B. Şükrü Pala o tarih- lerde Mesudiye süvrisi idi). Nasıl Giderdi? Yazan. Salâhaddin Güngör namusumla temin ederim. Katiyyen müsterih olunuz! , Bu yemini, yalan etmiyordum. Kırım vapurundâki toplar; oraya benim haberim olmadan konul - muş değildi, Hattâ, bunlarm hangi gün, hangi saatte nereye yerleşti. rildiğini dahi biliyordum. Böyle de olmasa, İngiliz kaptanma namu . sum üzerine verdiğim teminat, viç danımı rahatsız etmezdi. Çünkü, nihsyet milli bir vazife UğUTuna, yalan söylemiş oluyordum. * ngiliz kaptanı, bana inandı, I daha doğrusu inanmış gü - ründü: Ben de bu son ihtimali şünerek, Kırım vapuruna, mute - met adamlarımdan biriyle: — Gemide bir araştırma yapıl - ması muhtemeldir. Ambarda gizle- nen topları, derhal denize indirti. niz! diye haber gönderdim. Bu sirada ortalık kararmak üze- re idi, Sirkeci önünde demirli bu- lunan Kırım vapurundan iki top, kimse farkına varmadan, kalm ha- Istlarla gizlice denize indirildi. Er. tesi gün, İngilizler, tahmin ettiğim gibi, gemide araştırma yaptıkları zaman tabii birşey bulamadılar, Bu vak'a, İngiliz Kaptanı Dipor- (unun bana karşı olan itimadını bir kat daha arttırmıştı. O gün - ! den sonra, sözüme, kimse inanma- mazlık edemedi. Bu sayede, her hafta birkaç gemi, Karadenize çi- kar, Anadolu Jimanlarından birin. de, gizli ve mukaddes eşyasını bo- şaltarak İstanbula dönerdi. Bu iş, itiraf edeyim ki sinirlerimi son de- rece yoruyordu. Bir şey sordukları zaman, itidalimi muhafaza ederek, emniyet telkin edici cevaplar bu - up vermek lâzımdı Vi bir gafletle hem kendi- mi, hem Anadolüya yardım edenleri tehlikeye #okabilirdim. ANADOLUYA SİLAH Denizciler, belki biraz da Anglo Sakson kültürünün tesiri altında, oldukça soğukkanlı adamlardır. Bunu, benim soğukkanlılığımı kâstederek söylemiyorum. Deniz . ci arkadaşlarım milli savaş günle. ri içinde öyle harikalar yarattılar ki, dünyanm en soğukkanlı milleti olan İngilizler bile buna parmak ısırmaktan kendilerini alamadı - lar, Muzaffer Atatürk orduları, bü- tün milletin sevinç gözyaşları ara- sında, Türk İstanbulla kucak ku- cağa geldiği gün, ben de geniş bir mefes almıştım, Mil hükümet kurulduktan son- ra, o zamanlar henüz tamir gör - miyen yarak Yavuza tayin edilen | ilk süvari ben oldum. Ancak, Ya - | vuzdaki süvariliğim yedi aydan fazla sürmedi, tekalit edil > / / , , |, MARA ai 1 —z MTA İN üyük faciadan sonra | Na Hava Gemilerinin ıstıkbali Almanlar Yeni balonlar Yapacaklarmış lmanlerm meşhur Hindenburg feci keza gününe kadar yaptığı muntazam hava şeferlerile dünya teknik #leminin hayretini celbetmişti, Fakat herkesin hava nakliyatı vasıta- larma emniyeti bakımından tam itimadmnı kazan- dığı bir sırada, 8 Mayıs günü Amerikadaki La- . Işte yolcu- larından birçoğunun ölümiyle neticelenen o facia- dan sonra hava gemilerinin istikbali mevzuu bah- solmaktadır. Vâkın Hindenburg balonunun plâni, nı yapan Dr. Eckener © kaza ile hava gemilerinin istikbaline hiç bir zarar gelemiyeceğini bildirdi. Fakat bu mesele bütün dünyayi alâkadar eden bir itimat ve emniyet meselesi olduğu için etraflıca kehurst karargâhma inerken tutuştu. tetkike ve hava gemilerinin bugüne dikleri terakki merhalelerini teknik adamlarını sevketmektedir. Hava gemilerinin emniyetlerine dair yetli rakamlar verelim: 1938 senesinde, Graf-Zeppelin ve Hindenburg b. lonları Atlantik denizi Üzerindeki 3600 yolcu taşımışlardı. Jin'in yanma 1928 senesinde 1 mil. yon 650 bin kilometre katetmişti. Graf - Zeppelin kırk bir Amerika seyahati yapmış ve şimdiye kadar 13.000 yolcu taşımıştı. Bu rakam- lara göre, hava gemileri hakkında dünyadaki itimadın artmasına im- kân yoktu. Hattâ son günlere ka- dar Avrupa - Amerika yolculuğu. nun hava tarikiyle denizden daha emniyetli yapıldığı kanaatleri her kesi sarmağa başlamıştı. * şte dünyadaki umumi itima dın bu bale geldiği ve Hin. (Arkası var) Resim No. 30 Bu resim şu elli türküden hangisine aittir? 1 — Atımı bağladım benbir or. mana Benden selâm söyleyin o gü- zel oğlana 2 — Alamtaya salıverdim çifte san. dal piyade EL safada ben cefada huşendi | yar huşendi | 3 — Ahne ben hastayım marul is. i terim Haftanm sonunda düğün İste- rim denbürg balonu ile İngiliz Kralmın 4 — Adalar sahilinde bekliyorum Yarim seni serlan istiyorum, 5 — Al eline kalemi kanaryam Yaz başıma geleni kanaryam 6 — Adananın yolları taslık Yok cebimizde beş para harç. bk 7 — Bana noldu da ben bilemem Eski halimi hiç göremem 8 — Bahçelerde enginar Enginarm rengi var. (Arkası 8 incide) incelemeğe dünya hava gemisi kadar geçir- bazı ehemmi seferlerinde Graf - Zeppe- taçgiyme merasimine yetişmek Ü- zere yetmiş yolcunun ayni balona binmesi için Amerikada hazırlık. lar yapıldığı bir sırada o feci kaza oldu, Kazanm aksi tesiri, ayni 86- ferlerin bir daha tekrar edileme- mesine sebep oladik kadar bllyli , dü, Halk, teknik adamları ne ka- dar teminat verirlerse vaüiler, kazadan evvelki empiyet hislerini bularak hava seferlerine tekrar başlayacak mıdır? Bu sualin cevs- bmı istikbal daha iyi verir, Fakat biz bugünden ortaya konan ihti - malleri hesaplıyalım. Hava gemilerinin emniyet terti- batının günden güne arttırılmakta olduğunu yukarıda bildirmiştik, Emniyet tertibeti arasında fennin bulduğu çarelerden biri de motör- lerde ağır yağ kullamlarak par." lama imkânlarınm azaltılmasıdır. Hindenburg balonunda bu tertibat mevcuttu. Yalnız Hydrogöne ga - zından daha ağır, fskat daha em- niyetli olan Hölium gazıyla balonu doldurmak ihtiyatkârlığı ihmal o- lunmuştu. Ve daha doğrusu bu, ihmalden siyade teknik zaruretler den doğan bir vaziyetti. Çünkü Hydrogâne ile doldurulacak bir ba- tonla Hölium ie doldurulacak bir balonun dahili tertibatında ve göv- desinde epey fark vardır. Hinden- burg balonu yapılırken Hölium'la doldurulduğu takdirde ufak tadilât Is müsait bir hale getirilmesi düşü- nülmüştü, fakat son seferindeki şekli ve tertibatı Hydrogöne'le do- lu olmasını icap ettiriyordu. Di- ğer taraftan Helium gazı Amerika- hlarm inhisarındadır. Amerika ise askeri hazırlıklarda kullanmaların- dan korktukları için Almanlara bu gazdan satmıyordu. aştan beri verdiğimiz malü- mata göre bundan sonraki hava balonları İnşaatına ayni inti- zamla devam edilecek midir? Bu susle Almanyadan evvel Ame FA A Bahar Müsabakası / İKUPONU:30/ N Bu kuponları kesip # saklayınız : , İhr Almanlar Hindenburg ba- lonu daha yanmadan ön- ce yeni bir jeplin daha yapmıya < başlamışlardı. Burada inşa halinde resmini gördüğünüz yeni balon, Hindenburg'un yerine ikame edilecektir rikanm cevap vermesi icap eder, Çünkü Almanlar * hava gemilerini yapmakta devam edeceklerini res « men bildirdiler. Yalnız, istikbalde hava yolculuğunun rağbetini kaza- dan evvelki hale getirmek İçin ba» lonların behemehal Hölium gazıyla doldurulmuş olmalar: (o lâzımdır. Bundan sönre halk ancak iğtinl ete miyen bü gazla dolmuş balonlara binebilir, denilmektedir. Amerika. İhlar askeri gayelere âlet edilme mek şar! Hâlium gazından ka bilisevk balonlara yetişecek kadar her zaman verebileceklerini Alman lara ihsas etmişlerdir. Almanlar, Amerikalıların vaitle- rini hesaba katarak, ileride yapa- cakları balonlarını Hâlium'la dol » durulacak şekilde yapacaklardır. Evvelce Amerikanın arzusuns tâ - bi olmak istemezken bugün ayni mecburiyete boyun eğmek ise, son faclanın emrettiği bir zaruret ba, İindedir. Görülüyor ki, hava gemilerinin istikbali, halkm eski itimadma tek rar varabilmesile alâkadar bir iş tir Kediler Kadroda Değilmiş ? Üniversiteden röportajlar sütunu. İmuzda Kimya Enstitüstinün beg ke disinden bahsetmiş, bunlarm resmi- ni de koymuştuk, Kedilerin enstitü İkadrosunda bulunup ( bulunmadığı hakkında bir sualimize cevap ola « İrak lâtifeci bir profesör şöyle de- mişti: Evet, kadrodadır. İkisi maaşll, ücretlidir. Dün haber aldığımıza göre işin L çinde ufak bir yanlışlı kvardır. Kedi- ler kadroda değildir. İki senedenberi hergünkü ciğerleri Kimya enstitüsü lâburatuvar asistanı Bayan Dr. Löv- venin kurduğu bir vakiftan ödeni « yor. Bayan Dökter Lövve kedileri çok sever. Enstitüde farelerin ziyankâr» lık yaptığını görünce kedileri bekgi olarak hizmete aldırmış. bunlara her gün ciğer almağı iş edinmiştir. Ke- idiler de bu devamlı vazifeden gayet (hoşnut bir halde iki senedir vazife İ görüyorlar, Bayan Doktor, sevgili kelilerinin resminin gazetelere geçmesine çok memnun olmuştur. e