Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
( SPOR ) Gençlik Şırıngası İçin Refik Osman Diyor ki: Futbolde (Şiir) lâkabını kazanmış olan B. Refik Osman Top KEMAL RİFATIN CEVABI : "Bütün Mevcudiyetlerile Futbol Oynıyan Spor"- culara Hasret Kaldım ! ,, Eski milli takırmların sağ muavinliğini ve muhtelif maçlarda kaptanlığını yapan, sahadaki enerjisini hariçteki hayatının per- hizinde iki misli sarfeden Kemal Rifat Zeki Rızadan evvel İs- tanbul Futbol Ajanlığımı idare edeni sporcularımızdahndır, Galatasaray takımındaki mevkiini uzun seneler muhafaza - edebilmesi kendini futbol haricindeki hayatında kaprislerden ve eğlence cazibelerin « den koruyabilmesidir. Bu itibarla Kemal Rifat gençlere perhizkârlık bakımından çatmakta haklı görünecek zevk orucunu eda et miş eski bir futbolcüdür. Anketimize verdiği cevapları aşa « ğıya naklediyoruz: « — Böyle bir şırınganın keşfedil - diği hakkımda bir kanaatim yoktur. Maamafih bunu kabul edecek olur - sak eski oyuncuların şırmga ile ba- sübadelmevt sırrına ermeleri futbo - lümüz için hayırlı bir kazanç olur. Es kiye nazaran bugünkü futbol o kadar yüreksiz ki, iki takımm, yani bugünkü gençlerin, diğeri de genç - leştirilmiş ihtiyarların karşılaşması- nr, muhakkak ki, futbolü. bugünkü nesilden daha iyi anlamış ve daha iyi oynamış ve bilhassa (mevcudiyetini koyarak oynamış) şırıngalı ihtiyarla- rm kazanacağı yüzde iki yüzdür. Bugünkü vaziyeti görüp te içi sız- lamıyan ve eski heyecanını kaybe - den bir atkadaş tasavvur edemiyo - rum, Hiç gençliğin avdeti istenmez olur mu? Son zamanlarda memleketimizde sporun her şubesinde türeyen bir sü- rü mütehassıslar gözüküyor. Şırm - gadan sonra bu türeme mütehassıs - larm ait oldukları spor şubelerinin faal kısmında gösterecekleri ehliyet sizlikleri efkârı umumiyenin hayret bakışları önüne koyması itibarile şı- rınga ameliyesinin memleketimizde tatbikini dört gözle beklemekteyim.., Uşak, Denizliyi Mağlüp Etti Uşak (TAN) — Uşak gençler bir- Hiği futbolcüleri yirmi beş kişilik bir kafile halinde ilçebay Adilin riyase- tinde Denizliye giderek Denizli idman yurdu ile samimi bir maç yapmışlar dir. Denizlide iki gün misafir kalan sporcular cumartesi günü Denizli sa hasında kalabalık bir seyirci önün - Milli takım sabık sağ hafı B. Kemal Rifat İngiliz Milli Takımı Loöndra, 3 (A.A.) — İngiliz milli futbol takımı 14 mayısta Oslo'da Norveç milli takımı ile, 17 mayısta İstokholm'de İsveç milli takımı ile, 20 mayısta Helsinki'de Finlandiya milli takımı İle karşılaşacaktır. Ingiliz millf takımı şu - oyuncular- dan terekküp etmektedir: Male (Arsenal), Wudley (Chelsea), Catlin (Sheffield Wednesdaty), Bar- nas (Manchester City), Copping (Ar- senal), Briton (Everton), Sandford (West Bronwich Albion), Willington (Hudders field tewn), Şung (Hud- dersefield town) Galley (Wolwerhamp ton Wanderers), Gulden (Westham United), Johnson (Stoke City), Matt- hews (Stoke City), Payne (Liton town), Robinson (Shefield Wednes- day), Steele (Btoke City). Çok zevkli geçen maçım ilk devre- sini Denizli idman yurdu 3-2 galip vaziyette bitirdi. İkinci devre Uşak- lılar hâkimiyeti alarak üst üste 2 gol daha yaparak maçı 4-3 kazan - de karşılaşmışlardır. dılar. İdman Yapıyorum, Bir Gün Gençlere Karşı Çıkacağım Refik Osmanm futbolcülük hayatını ve mu- vaffakıyetlerini burada tekrara ve onu karile- re ayrıca tanıtmıya lüzum yoktur. Mükemmel bir ahenkle futbol oynadığı için halk tarafın- dan (Şiir) lâkabma lâyık görülen Refik Os- man, açtığımız Gençlik Şırımgası anketine aşa- ğıya naklettiğimiz mektubile cevap vermek ne- zaketinde bulundu: — Maziye dönmek ve bu tatlı mak bahtiyarlıktır. Fakat buna imkân var mı? Be- nim için şırıngaya, taze kana ihtiyaç yok. Yalnız vü- cudümün orta yerinden ileri doğru fırlamış davulu porsutmak, şişmanlığı eritmek lâzım. Daha doğrusu yirmi beş kilo erirsem tekrar oynarım. Klübümün futbol takımlarile haftada dört defa anrenman ya - pıyorum. O eski bürun şütleri, kafa tevziatım. sağlı hatıralara karış : sollu paslar ve istoplar kaybolma - mıştır. Maamafih eriyorum. Böyle devam ederse bir gün ortaya çıkmak ihtima lim de vardır. Hattâ klübümüzün kıy- metli başkanı Bay Fuat Balkan di- yor ki: — “Artık sana da bir lisans çıka- ralım, vakit geliyor.,, Herhalde vakit geliyor. Çünkü bu nesil futbol oynamıyor; kafa golü yapmıyor, şüt çekmiyor, güzel drip . ling yok. Takım yok. On bir yok. Şayet şırıngaya lüzum olursa bu - gün çok sevdiğim Hakkı, Salâhaddin, Fikret, Hüsnü gibi Kkıymetli oyuncu- larm arâsma Kkarışmasını arzu ede - rim. Fakat şunu da söylemek iste - rim ki, çok yağlı vücüdümün erime- sine, benim de çayıra çıkmâma tam on sene İster. Bunun içindir ki, sakın ha bana şı- rmga, gençleşmek tavsiye etmeyin, Güzel bir hatıra bıraktık. Onu da öl dürmiyelim. Denizlide Bisiklet Yarışları enizli, (TAN) — Bisiklet Federasyonunun — tertip ettiği yedi haftalık müsabakalar muntazaman devam etmektedir. Birinci hafta yarışmı Menderes Spor klübünden Ali elli beş da- kikada, ikinci hafta yarışını yine Ah bir saat yirmi dakikada ka- zanmıştır. Federasyonun bu ko- şular birincisine vereceği bisik- letten ayrı olarak Mıntaka Baş- kanlığı teşvik maksadile ikinci gelene de bir çift bisiklet teker: leği verecektir. Dağcılık ve Yürüyücülük klübü mensuplarmdan 12 kişilik bir kafile, Denizliden Böceliye kadar olan dağ- lrk araziyi aşarak 6 saatte gitmiş ve beş saatte avdet etmiştir. Atlı spor klübü Denizliye 15 kilo- metre mesafedeki Hacıçeşmeye bir seyahat tertip etti. Üçü Bayan ol- mak Üzere 21 atlınm iştirak ettiği bu yürüyüş çok zevkli oldu. İlbay Bay Ekrem Şengür ve Saylavımız Bay Kâzım Samanlı da seyahatimize oto- mobilleriyle iştirak etmişlerdir. Önümüzdeki hafta Uşak futbol muhteliti maç yapmak üzere şehrimi- ze gelecektir. Şehrimizde bütün spor klüplerinden müteşekkil bir spor bir- liği vücuda getirilmiştir. TAN KIZIL ELBİSE G eçen sene Pariste bulundu - ğum zamanlar arkadaşım Polun babası il tanıştım, Polun ba- bası oldukça ihtiyardı. Ömrünün son senelerini taşrada geçiriyordu. Fakat bugünlerde tedavi için Pari- se gelmişti, Beraber öğle yemeğini yedik. Polun babası, uzun boylu, Büzel, beyaz başlı bir adamdı. Göğ sünde Legion d'honneur nişanı- nın kuürdelâsı görünüyordu. Konuşuyorduk, Söz arasında Po- lün babası bana dedi ki: — Siz Amerikalı imişsiniz:. Po- lun söylediğine göre yazı da yazı- yormuşsunuz!. Bizim Fransız ya - zıicıları Amerikada biliniyor mu? Kendisine, Fransız yacılarının A merikada çok tanınmış olduklarını söyledim- Pu serada ı üçler garğön yanaştı. Listede İsimleri yazılı birçok yemekler okumıya başladı. Bu arada muhtelif balık i- simleri de saydı. Balık ismini duyar duymaz Polun babası çatındı: — Ben asla balık yemem diye Bert sert söylendi. * htiyarla biraz — konuştuk, | nasıl çalıştığımı sordu. Ba- na baba nasihatleri verdi. Lokan- tadan çıktık. İhtiyarın oteline doğ. ru 'yollandık. Orada kahvelerimizi içtik.. Günümün can sıkıntısı için- de geçeceğini düşünerek üzülüyor. dum. Fakat birdenbire ihtiyar, gözlerinde tuhaf bir parıltı ile elle- rini uğuşturdu. Ve bana, hayatı . mın sonuna kadar unutamıyaca - ğım bir hikâye anlattı. Hikâyesine bazan muharrirlerin çok acayip pbir hayat tarzı sürdüklerini ve muhtelif şekillerde hilelere kurban olduklarını anlatmaktan başladı. Bidayette sükünetle ve ağır ağır anlatıyordu. Fakat sonra, anlattı. ğı hikâye şahsi bir mahiyet almı- ya başlayınca hararetlendi., Ben bu hikâyeyi, hatırımda kal- dığı kadar, bizzat ihtiyarm kendi sözleriyle nakletmiye çalışacagım.. Genç bir zabittim. Afrikadan yeni dönmüştüm. Birçokları beni, dünyanm en bahtiyar bir insanı o- larak sayıyorlardı. Bu bahtiyarlı- gım, © günlerde yeni aldığım bir nişandan ileri geliyordu. Belki genç bir kızla nişanlanmamdan ö- türü idi. Bu vak'a 1889 senelerinde olmuştu. Yani bir hayli eski. Bu- nun için de işin, gizli bir tarafı kalmamış saymabilir. Ben Luizi çıldırasıya seviyor . dum. Luiz, bütün meziyetleri nef- sinde toplamış bir kızdı: Gençti, güzeldi. Sosyetedeki mevkii yük - sekti. Akıllı idi. Vakti ve hali ye- vinde idi. Bütün bunların dıişımnda babası, yeni tekaüt olmuş, orduda hatırı sayılır bir generaldi. Akra . baları kültürlü insanlardı. İyi ya. şıyacak, hattâ seyahatler yapabi- lecek kadar zengin kimselerdi. Işte bütün bu saydığım meziyetle- rinden ötürü Luizle nişanlanmamı herkes bir bahtiyarlık, bir saadet sayıyordu. Fakat ben biraz mütereddit idim. Çünkü bu smıf insanlarm hayatın- da daima madalyonun ters tarafını Yazan: Manuel Komrov İngilizceden çeviren: B. Tok araştırmak ta lâzımdır. Madalyo - nun ters tarafı, ekseriya, çok sert ve çok acaiptir. Vakıa Luizin zen- gin sınıf insanlarında görülmiyen bir hassası daha vardı: O, ne pek komik, ne pek trajik olduğunu an- lıyabilecek duygulara da malikti. Fakat ben onun akrabalarından hiç birisinde bu duygulara rastlama - miştrm, Bu cihet beni biraz düşün- dürüyordu. frikada bulunduğum müd- detçe onunla daima mek- tuplaştım. Paris hayatmna ait yaz- Yığı yazitdr'Y Ne v yun u sutle okuduğumu çok iyi hatırlıyorum. Luizin mektupları her zaman ente- resan olurdu. Onlar daima husu- si bir canlılık taşırlar, beni, Parise, bu sevgili şehre, bir an evvel dön- mek hülyalarma sevkederlerdi. Luiz bu mektuplarımda, Parisin hayatma, orada geçen vakalara dair mufassal malümat verir, Ko- ca şehirde dönen entrikalardan bah seder, moda olan anekdotları Yâa- zardı. Mektuplarının birinde bir antika meraklısını nasıl aldattıkla- rmi hikâye ediyordu. Bu ihtiyar antikacınım Jakob caddesinde bir antikacı dükkânı varmış. Bir ah- babiyle beraber antikacının dükkâ- nma giden Luiz, Rambrand'ın di- ğer tabloları arasında, O zamana kadar bilinmiyen, yeni bir tablosu bulunduğunu söylemiş. Zavallı ih- tiyar o kadar müteheyyiç olmuş ki, tabloyu koltuğu altma - sıkıştırdı- ğı gibi sokaklarda koşmıya başla- mış. Civardaki tüccarların hepsi o- na gülüyormuş. Fakat ihtiyar an- Hikâye 2 tikacı tüccarlara bir türlü inan- mak istemiyormuş. Onların bu gü- lüşlerini, koltuğu altmdaki kıymet- li tabloyu ucuz almak istemelerine atfediyormuş. Bu vaka Luizin, şimdi kendi- sinden bahsedeceğim, bir muharrirle tanışmasından evvel ce- reyan etmiş. Luizin bu muharrir hakkında verdiği ilk havadisler ol- dukça meraklıdır. Luizin bana yaz- dığma göre, bir akşam Luiz anne- siyle beraber bir aristokratın evine davetli imiş. Misafirler * toplanıp şampanyalar içilmiye başlayınca, evin sahibi misafirlere hitaben de- miş ki: — Biz bugün çak eğlenceli bir mi- safir bekfiyoruz. Beklediğimiz zat, çok acaip ve çok tuhaf bir adam- dır. Anlattıklarıma göre bu adam kabiliyetli bir muharrirmiş. Fakat maalesef kaba bir adammış.. Bu muharrir bana bu akşamki davete nasıl bir kıyafetle gelmesi icap e- deceğini uzun uzün soruşturdü. Ben de kendisine, bu akşamki top- lantınm maskeli bir toplantı olaca- ğını, onüun için kırmızı av elbise- siyle gelebileceğini söyledim.. Haa.. Ha... Ha... Baylar, size evvelinden haber veriyorum:Bu muharriri, bi hassa sizin eğlenebilmeniz için & ğırdım, Bütün bunlar, misafirlerin, evV” linden tasarlanan bu oyuna iştirek edebilmesi için söylenmişti... Velhasıl çok geçmeden muhlî"rlr gelmiş, Evvelinden kararlaştır!İ ğı üzere, müharririn kapıdan ğini ihbar etmek üzere birisi Y€ bir tabak düşürmüş.. Bütün gözl kapıya çevrilmiş.. Herkes, ayni 78 manda, yerlere kadar eğilmiş.. mızı av elbisesiyle gelen muhârrifı yü VEZiyet mar gidzilaee sa y y ” mış,. Gayet sakin, görünüyorm“!' O da, kendisine gösterilen saygıy? bir karşılık olmak üzere İki di e röverans yapmış.. Gülümsemiş.. seri adımlarla, nisbeten müte g giyinmiş, bir misafir grupuna d.oğ ru yollanmış.. Ev sahibi önü misâ” firlere tanrtmıya vakit bulmâ yE o, kendisini misafirlere takdim miş.. ; viz, bu mektubu müte!lkiF takriben bir hafta 90 öi yazdığı ikinci mektubunda, şim ik ye kadar on cilt tutarında küÇ A hikâyeler yazdığını rivayet bu Normandiyalı acaip muhl”' sayesinde uzun kış gecelerini ço ç eğlenceli geçirdiklerini bildiriy0? du. Luizin yazdıklarına göre tuhaf ve komik muharrir, müter” diyen kendi kuvvetiyle öğünüyof muş..Kaç kilo ağırlığında yükler kaldırdığını, — kayık yarışlari? kaç defa birinci geldiğini anlâ duruyormuş., Bütün kış ğunca Luizden aldığım mektu birdenbire Pariste peyda oluve bu taşralı muharririn acaip s€ zeştleri ile doluydu. Ertesi kış ben de Afrikadan düm. Luizi görür görmez, © & muharriri sordum. Luiz güldü Yü beni onunla tanıştıracağını vade pll" gön çai ti: n pif — Fevkalâde acaip ve gülünt g adam, Son defa bize geldiği ç& yemekler esnasında kendisind€ v rülecek hata ve kusurları ihtaf 0 mesi için annemden Tica etti: 4t bunu çok ciddi söylüyordu. Sogıı bana döndü ve bir gün smışıds adeleleri göstereceğini vadett- der tındaki fazla inkişaf etmiş bU B el leler, Sen nehrinde kürek çet ., ten mütevellit imişler.. Önüm gn ki hafta onu öğle yemeğine Cit c& dık. Hayal sukutuna uğram ğını umuyorum. « şte benim de bu muhâ ı tanışmam böyle oldu. salona girdiğim zaman onu © buldum. Mikâp şeklinde bİr k Ü vardı. Saçları uzun ve blriyiâi yi liydi. Bıyıkları kıvrıktı. pl' sıktığı zaman kısa ve çok “l::,edı makları dikkatimi çekti. KU Hat idi. Gözlerinde mahiyetini 27 madığım bir sinirlilik okunuy? (Arkası var) yrirlt a