Mahnkermelerde Aşçı ve Otelci Suç Uydurmak Cürmile Dün Müddeiumumilik cürüm kında takibata başlamıştır. Hâdisenin içyüzü şudur: Karacabey orman memuru Ali, tatil gününden istifade ederek dün İstanbula gelmiş, Karadeniz oteline yerleşmiştir. Fakat, henüz gezmiye vakit bula. |- mıyan memur, bir krizden sonra öl. müştür. Ölümün kalp durmasından İ- leri geldiği anlaşılmış ve cenaze dün akşam defnedilmek üzere kaldırılmış- tır. Fakat bu esnada aşçı Ali adında biri, Eminönü emniyet memurluğuna müracâat ederek Karadeniz otelinde bir adam öldüğünü, cesedin ortadan kaldırıldığını bilirmiş, bu ihbar üze. rine heniz Hocapaşa camiinde mu- Bellâ taşında bulunan memurun cena- zesi nezaret altına alınarak keyfiyet müddeiumumiliğe haber verilmiştir, | dmdaki arkadaşiyle beraber Samat- Muhbir aşçı Ali sorguya çekildiği zaman bu haberi Karadeniz oteli müs- teciri Hüsnüden duyduğunu söylemiş- tir. Hüsnü, vaziyeti olduğu gibi inkâr) dullaha, yanlarında dolaşmamasını, etmiş, müddelumumilik te cürmü tas- miden dolayı hâklarmda takibat . Yapılmak üzere suçluları mahkemeye vermiştir. ———————— a Tuklarm zararına İnkişaf etmez. He, le hâkemin fenalığından dolayı adam taşlamak, ve dövmek gibi şeyler ya. pılmaz, çünkü hâkemin de kendilerin. den olduğunu ve kendileri kadar o . nun da yanılmak ihtimali bulundu - ğunu bilirler , Hep bu mülâhazalardır ki *xmir hâ. disesini gösterildiği kadar vahim saymıyorum. Pakat memleketin spor terbiyesi ve sporcuların ünsiyet ve - rekabet hislerini telif etmeyi öğren. - meleri noktasından Mhödiseyi müta “len edilmiye değmez hir mevzu da saymıyorum. Ben hükem ve seyirci meselesini bir İzmir, İstanbul veya Apkara işi| değli, memlekette sporun ne oldu . Zunun, neden ve nasıl yapıldığınm bilinmesi meselesi telâkki ettiğim için daima alman mevzii tedbirlerle ne böyle dışarı vurmuş, ne de dışarı vur. mıyarak olduğu yerde için için yapıp sönmüş, bu ve buna mümasil hâdise, e önline geçileceğine İnanmıyo - a “sözlerle, İzmir hâdisesinin ni . ami icaplarını inkâr etmek İsteme - diğimi, fakat işi daha derin ve kö künden düşünmeyi bu nizami icap . lardan daha üstün tuttuğumu, bil - mem, burada tasrihe lizum var mi? İ Suçlu, adliyeye verilmiştir. Sorguda tasni etmekten suçlu iki kişi hak- Silâh Teşhir Dün, dördüncü sulh ceza mahkeme- si, bir tahkir ve silâh teşhiri davası- na baktı, Hâdisenin tafsilâtı şudur: Şükrü isminde bir gene, Muallâ â- yadan bir sandal tutarak denizde £e- zinti yaparlarken yanlarına Abdulla. hm sandalı yaklaşmıştır. Şükrü, Ab. Açılmasmı söylemiş, küfretmiş ve ta- banca çekmiştir , Dün yapılan duruşmada suç sabiti görüldüğünden Şükrünün beş gün| hapsine ve mahkemeye getirilen ta - bancanm müsâderesine karar veril - miştir. BİR HIRSIZ YAKALANDI Seyyar elektrikçi Fuat dün İzmire hareket etmek üzere olan İzmir va- puruna girmiş, hareket hazırlıklariy. le meşgul olan süvarinin odasında bu- lunmamasından bilistifade bazı eşya- larını çalıp kaçarken beşinci şube memurları tarafmöna vekalanmıştır. tir. Kâtip. Beraet Kararı Aldı Evvelki gün asliye 6 cı H. mahkeme sinde geçtiği iddiz edilen bir haka - ret hâdisesi, çeyrek saat sonra meş. hut suçlara bakan asliye dördüncü ceza mahkemesine aksetti. Davacısı Cemile isminde boşanma davasını ta kip ede nbir kadındı. Suçlu da mah - kemenin zabıt kâtiplerinden Nezmi idi. Cemilenin iddiasma göre, Nazmi | ge teslim edilmişlerdir. Etmiş © | Parayı Kapıp Kaçmışlar Haydarda oturan sabıkalı Zeki ile | Arap Sami Beyazıtta tütüncü Rafetin dükkânmdan bir şişe şarap alarak bir ön liralık vermişlerdir. Tütüncü pa- ranm üzerini verdiği srrada sabıka- Lilar şarabın pahalı olduğunu ileri sür müşler, aldıkları parayı iade ederek on llralığı almışlar ve şarabı bıraka- rak uzaklaşmışlardır. Biraz sonra Rıfat geri aldığı parayı saydığı z&- man # liranın eksik olduğunu gör- müş, polise müracaat etmiştir. Sabr kalılar yakalanarak müddelumumlili. Sahte Eonoyu Sürerken Beşiktaşta oturan, Karaköyde 10 numaralı kunduraci mağazasının sa hibi Yorgiye, polislikten ihraç edil miş Mümtaz ismindeki şahıs müraca- at etmiş, bazı sahte bonolar mukabi- linde 500 lira istemiştir. Mümtâzm 6- İlindeki bonoların sahte olduğunu an- Gazisntep (Tan) - İyan Yorgi, derhal vaziyeti polise ha- be rvermiş ve yanında bulunan İki 10 İiralığın numaralarını tesbit ettirmiş» tir. Bu paraları Mümtaz Yorgiden a- ürken bir cürmü meşhut yapılmış, yakalanarak adliyeye verilmiştir. Mahalle Arasında Nâre Attı Cerrahpaşada oturan Murat, ken- disini bilmiyecek derece şarap içerek sarhoş olduktan sonra gece yarısı mahalle arasmda bağırmıya başlamış ve yakalanarak cürmü meşhut mah-| 'kemesine verilmiştir. Murat, dün nö- betçi mahkemesi tarafmdan “1” gün hapse mahküm edilmiştir. Sahte Altın Sürüyordu Yedikulede Şevketin dükkânma gelen Kosti adında birisi, elindeki bir Rus parasını altm diye bozdurmak istemiştir. Şevket bu paranm altın olmayıp sahte olduğunu anlamış, po- Wise müracaat etmiştir. Kosti bir müddet sonra yakalanmıştır. | çıkardığı gibi dün de kapıyı itmiş ve |, parmalarını yaralarzıştır. Mahkeme, şahitleri dinledi. Suçu sabit görme - diği için kâtip hakkında bernett ka. B. FELEK Bu kapılar ah bir dile gelseler... kendisine bir çok defalar müşkülât O zaman tek ferdin dejenere fantezilerini ballan- diran dejenere romancılardan elce ruhunun bir &- vuç karanlığından şikâyet eden züppe şairlere kadar öütün palavracı, hasta, sarsak sesler susar. Bu kapılarm narası biraz gök gürültüsüne, biraz tarı verdi . Edirnede Türkkuşu Açıldı Edirne, 23 (TAN) — Türkkuşu E- dime şubesinin açılış töreni bugün saat 15 te, Hadımağa yolu üzerindeki Helvacıderesi yanında bulunan uçak alanında yapılmıştır. Merasimde ka- labalık bir halk kütlesi bulunmuştur. Evvelâ alana bayrak dikilmiş, sonra İstiklâl marşı çalımmış, nutuklar ve rilmiş, Trükkuşu öğretmenleri tars- fından tayyare, plânör ve paraşütler- le havada gösteriler yapılmıştır. Bü- tin bu merasim filme alınmıştır. Geceleyin saat 20,5 ta Halkevinde, köy eğitmenleri kurs arkadaşları mü samere vermişler, umumi müfettişi. Ein 936 ordu manevrası geçit merasi- mi İle Yeşilköyde yapılan Türkkuşu hava merasimine ait filmlerde göste- rilmiştir. Ba'ıkesir Halkevinde Balıkesir (TAN) — Halkevinde her hafta ilmi ve mesleki konferans. lara devam edilmektedir. Bu hafta “modern sanatın mazi ile bağı” İsim Vi bir konferans verilmiştir. Gaz'antep Halkevinde Konferans Vedat Ürfi tara fından Halkevinde Habeşistanda ya- şiyan kabilelere ait calibidikkat bir konferans verilmiştir. Merzifonda Yeni İnşaat Merzifon (TAN) — Burada yeryer yeni inşaat devam ediyor ve bu gidiş. le şehrimizin birkaç yıl sonra tanın - mıyacak bir hale geleceği anlaşılı - yor, rettipler Yeni İdare “Heyeti Seçtiler Türk Mürettipleri Cemiyeti, fev- kalâde toplantısını dün saat 14 te Eminönü Halkevinde yaptı. Kongre yi cemiyetin Reisi B. Hafiz Cemal| açtı, Bir buçuk ay evvel seçilen he. yeti idarenin intihabının münfesih addedilmesine ve yeni bir seçim ye. pılmasma karar verildi, Yapdan intihapta B. Hamit, A. Mehmet, İzzet, Süreyya, Salim, Kü - çük Ahmet, Selim, Hafız Cemal Sırrı, A. Münir, Cenani yeni İdare heyetine seçildiler, Yeni heyet, nizamname üzerinde tâdilât yapacak, bütün matbaa işçi. lerini bir araya toplamıya çalışacak. Emette Bır kadını Vurdular Emet, (TAN) — Epey zamandan- beri İnce oğlu Alive metreslik eden Fatma ismindeki kadm bir ay evvel kaçarak Karababa oğlu Hasan ile yaşamıya başlamıştır. Ali, işe gitmekte olan Fatmayı ka. saba haricinde sıkıştırarak bıçakla kasığından ve bacağından ağır süret. te yaralamıştır ve henüz yakalana- mamıştır. Dotkor olmadığı hayatı tehlikededir. için, Fatmanın Kınılcahamamda Odun Pahalılaştı Kızılcahamam (TAN) — Haziran. dan itibaren tatbik edilecek olan yeni orman kanununun odun tedarikini müşkülleştireceği şayi olduğundan halk ahırlarını, avlularını odunla dol durmağa başlamış, bir yük odun da on kuruştan 20, hattâ 30 kuruşa fır. lanmıştır. Karapınarda Feci Bir Ölüm Aydın (TAN) — Şoför İbrahimin idaresindeki 97 numaralı kamyon Karapmardan Koçarlıya giderken, Halil oğlu 6 yaşında Remziyi Kara . pınar civarında altma alarak öldür. müş, bundan sonra da kısmende . mirci Mustafanın dükkünma girmiş- tir. Şoför yakalanmıştır. Adana Halkevi Temsil Kolu Adana (TAN) — Şehrimiz Halk ! komitesi başkanlığına res sam Süruri Taylan, o mümessilliğe Coşkun Güven, sekreterliğe Mazhar Erdoğan ve nzalığa Necmi Şenel #e . çilmişlerdir. 26-4. 937 | ' Bugünkü progra” Istanbul: Öğle neşriyatı : Sant; 12,30 Plâkla Türk Havadis, 130$ Muhtelif 14,00 Son, Akşam neşriyatı £ nat 17,00 İnkılâp dersleri 2 den naklen Mahmut Esat damı 1050 DlAMİL dn mi Çocuk Esirgeme Kurumu mazi gg fanı Doktor Fahrettin Kerim. Haa ka avi hatıraları 8. Salâbattin zina 2000 Rifat ve arkadaşları taral musikisi ve halk çarkıları, En v8 yz . ge arkadaşları tarafında, Tari İk şarkıları: Saat ayarı, yatrosu dram ve borun haberleri ve ert ramı, 22.30 Plâkia sololar, in ret parçaları, 23,00 Son. Günlin program ösü Senfonik konserler : Saat 1535 Eladhoven: Plâk — Hükrey; Öperetlerden parçalar. ya: Orkestra, tenor. 15. LâyDiag marka, 19:10 Bükreş: Hafif arkey seri, 20 Lâypzig: İtalyan halk 70,40 Varşova: Bahriye ardan 2. Ba: Halk musikisi, 21,30 Budapefie enusikisi, 22 Kolonya: Solist 7 Prag: Stüdyo orkestrası, 22 VİZE o rışık konser, 22,45 Bükreş: 22,50 Budapeşte: Ozera Lüypaig: Klâsik musiki, Operalar, operetler : İ 1530 Berlin: Rudolf ri Katerin,, opereti, Lâ; “Die drei Pintos, Oda musikisi; 21,10 Bükreş: Oda musikisi. Resitaller: 19,30 Budapeşte: <- hi eli zi 22.30 Varşova: Şarkılar, 23,20 İman konseri, 2350 Viyana: konseri, Dans musikisi” at # yana, Varşova, 23,55 Vi; Mubalâğa Etmemek için! | 1936 - 1937 Sinema Mevsiminin ROMEO ve JULiETTEN SONR EN GÜZEL FiLMi! Zi NAPOLi GECELERİ Bâş rollerde: Dünyanm en tatlı sesine sahip olan ve Nevyork Operası Primaâ9”” GLACYS SWARTHOUT ve JAN KIEPURAÂ ama a ÖLÜM HABERLERİ Simeonaki M. Mihailidu Vefat etmiş olduğundan cenaze merasimi 25 Nisan 1937 Pazartesi günü saat 15 de Beyoğlu Panayla Ki- lisesinde icra olunacağı teessür ile ilân olunur. Ciğerler Köyünde Bir HA” Z Kızılcahamam (TAN) — sg 0 iki çocuk babası olan Ciğeri” den Hatip Mehmet oğlu Tor A köyden küçük Bayram kis Oğlakçı köyüne kaçırmış ve cavüz etmiştir. Her ikisi yakeli müddelumumiliğe teslim dir, mazlar. Hayatta bulabildiğimiz imkânlar bizim #5 ri ihtiyaçlarımıza yenilerini ilâve ederler. Biz $0 şımızda boynunu bükerek duran ve emnim gösl mizden hiçbir şey anlamıyan adama yeni ih bütün medeni memleketlerde artık zarurinin ZA yg. sayılan medeni ihtiyaçlar göstermiyorsak, bu İh 8 İder” yara kırbaç şaklamasma birçok ta hıçkırığa benzer mu- hakkak! Kapıcı Hilminin nihayet insaf damarı deprendi. A- rifi içeri aldı. Sonra rometizmalı dizleri üzerinde sal- lanarak müdüriyet binasına girdi. Biraz sonra Arif, Başmidürün masası karşısında ayakta durmaktadır. Masanm sağ tarafmdaki koltuğu kısa boylu, koca göbekli bir adam oturmuş: İşletme müdürü karşıda, ayakta duruyor. Teknik müdür muavini genç mühen dis patronun karşısındaki koltuğa yerleşmiş. Arif bu adamların yüzüne bakmıyor. Bakmıya lü- zum görmüyor, Haftalardır beklediği gün geldi. “Mal sabihi” nin karşısma çıktı. Fakat yine sa - bahtenberi kapıda bekliyen Arifin tıpkısı. Hiç değiş- memiş. Başı sola çarpılmış, gözleri masanın bir U- cunda, Bay müdür: — Ben tahkikatımı yaptırdım, diyar, bu çocuğun düşmesi tamamiyle kendi kabahatldir. Dikkatsizlik ettiği Aşikâr. Bunun üstünde âyağına çarpacak bir şey yokmuş. Dizine batan çivi meselesine gelince, bunu da tah- Kik ettim. O gün düştüğü sırada battığmı bir kişi bi. Je görmemiş, Ancak o sukuttan iki gün sonra doktora müracaat edilmiş. Doktor bir çividen enfeksiyon kapmış olan bacağın kangren olmakta bulunduğunu söylemiş. O gün esa- sen genç ar'ındaşımız bu amelenin topalladığını far- ketmiş. Ona kendiliğinden: — Nedir bu halin, neden topallıyorsun ? Diye sormuş. Yok o gün de sorna Yak No. 44 ni müessesemizin âmelenin sıhhati Üzerineki hassa- siyeti mevcut olmasaydı enfeksiyon tam bir kan 2e- hirlenmesine çevirebilir, bu işçinin ölümüne sebep olabilirdi. Hem farzı mahal o gin yük taşırken düştüğünü ve dizine çivi saplandığını kabul etsek bile yine bundan fabrikamız mesul olmaz. Zira, bu takdirde kendisinin işletmiye müracaat otmesi lizımdı. Müracaatı üzerine yara tentürdiyotin yakılır, enfeksiyonun önü alr nırdı, Benim kanaatı vicdaniyem bu adama karşı mü. essesemizin hiç bir şey borçlu olmadığı merkezin. dedir. İşletme mildürü cevap verdi; — Bence bu işi bu şekilde mütalâa etmek doğru leğil, Biz bu köy delikanlısma karşı kabahatli ve borçluyuz! Bir kere dünyanm hiç bir medeni mem. leketinde, bu kadar modern tesisatı olan;bir fabri- kada ağır denkler işçilere böyle en iptidai, en ezici bir şekilde taşıttırılmaz. Nakil sisteminin (değiştirilmesi, <Tavuarlara Yüklerin daha insan! bir şekilde sevkedilmesi için müteaddit defalar miiracaat ettim. Tekrar ediyorum evvelâ sevk tertibatımızın hatalı olması bakımından kabahatliyiz. Pürosunu içmekte olan mildür muavini: — Ya Sie haben ganzrecht, dedi yani azizim hakkı. nız var. Dünyanm hiçbir medeni memleketinde böyle yük taşınmaz. Sade müstemlekelerde tabil başka tür Yüdtr. Amerika ve Afrikadaki zencileri bir tarafa bi. rakırsak Avrupa amelesi elli kiloluk bir yükü bile sırt lamaz. Fakat Avrupalılar başka bizim amele başka. Yazan: SUAT DERVIŞ Sustular, işletme müdürü dlişünüyor. Müdür müavini haklı, bunu, mektepte bile böyle öğtetmediler mi? Türk amelesi başka, AVrupa amelesi başka. Hiç u- nutamıyor. Bir gim bir vazife yapmışlardı. Bir demir yolu İnşaatı meselesi, Ağaç travers mi daha iktısadi- dir, demir travers mi? Diye bir sual açılmıştı. Bir sürü mükayeseden son“ ra demir traversin daha ekonomik olduğu anlaşıl - muşti. Ağaç travers yerli mealinden yapılıyordu amma nihayet çürüyüp gidiyordu. Halbuki demir traversin hurdası da para ediyordu. Vagonlarla nakli daha ko- lâydı. Ve bir amele İki tanesini taşıyabiliyordu. İşletme mildürünün unutamadığı vezifenin sonun- da unutamadığı bir kayıt daha vardı: Bu kayıt iki gizgi arasma yazılıyordu ve şöyleydi: - Iki demir tra- vers bir amele taşır amma bu sade Türk amelesi için böyle hesaplanabilir, Avrupa amelesi iki demir tra - vers birden taşımaz. İşletme mildürü bunu hatırladı amma gene sordu: — Türk amelesini bu kadar hakir mi görüyorsu- nuz? — Buna bilmem ki, hakir görmek denir mi? Ben sade iki ayrı muhitin işçilerini mükayese ederek ko- nuşuyorum. Meselâ buradaki âmelenin sosyal yaşa « ma şartlarile, Avrupa amelesinin muhtaç olduğu 808“ yal yaşama şartlarını bir tutabilir miyiz? Onların medeni ihtiyaçlarını bir düşünün! i — Bu çok garip bir düşünce! Medeni ihtiyaç de- diğiniz şeyleri adamlar ânalarınm karnından çıkar « lardan müstefit olmasına meydan vermiyorsak, hat şu tek bacaklı hasta insanm mı? — Hayır, öyle demek istemedim! asi — Anlıyorum, siz gittikçe kökleşen ters bir ği 5 yi müdafaa etmekle iktifa ediyorsunuz! Ameriki 7 amele banyolu apartımanda oturur, radyo değ tomobili vardır. Yavaş yavaş bizde de olacak! orasr ne rahat. Diyenler gördüm. 1 — Yalan mi? : — Değil, sadece yanlış. Orada amele böyle Eye dığı halde grev yapmıyor mu? Orada amelenin a leri tilkenmiş mi? Hayır! ari Sade bizimkilerle bir farkı var. Biz de henti# adet ri ibtiyaç ekmek, oda kirası ve birkaç arşm n ibaretken oradakilerin medeni ve zaruri ihti gi genişlemiş, Bugün radyonun, banyonün ve ii lin bir Jüks değil, bir medeni ihtiyaç olduğunu edebilir misiniz? gi İşletme mildürü yan gözle Arife bakıyor. A4 kakta olsa böyle uzun müddet ayakta duramaz. Fi pa kat burada dayanıyor. Kendisine bakıp bakıp vir ler konuşuluyor. Belki insafa gelmişlerdir. Birka$ ra verirler, Arifi ayakta durduran şeyin adına “ümit, seli. Arifi yere düşmekten koruyan nesne, kolun! zan tindaki sopalar değil, bu bazan büyüyüp muk şen, bazan sıskalaşıp sefilleşen “ümit,, y İşletme müdürü herkesin sustuğunu görün“? ©“ vam etti: r X — Bizim amele, geri öyle mi? Bizim ameleni” deni ihtiyacı öteki meslektaşlarından 83 nur ba? Arkası pe