olmak, karin! Türkiye ilk defa tam Kitapçı milli bir yas tutuyordu. La e dükkânlarmı kapadı - ölünln arkasma takıl. kafile kafile cena- ettiler. Cenaze alayı çe- mez bir hal almıştı. Nü İye kadar hiç kim- Alay, kadar Mai bir matem Müş kir Ve hürmet nişanesi, Tür m > karşı duyduğu de- Mü, sevginin beliğ bir ifade- ümlük Sahiplerinin Müracaat Yatay, sahipleri bir cemiyet yap- Bunlar, *MİYete mliracaat ederek 1 — Biyorlar; Hande Nİ apartıma, n İnşasma mi- 2 | “dümemesi, 3 Yçi Banda m Apartımanlardan kazanelarmı hükü- xe. yiyorlar Ki, şimdi apartı. wi salman savar hükümet, Yajy * DU zatlar kendi Mer iilkivetle- Muhafazası için baskala hd hakların tahdidini işti, reka gok akıllıca bir teşebbüs, : Mldetmiyi, kdmet bu müira- . . o, ye Altüst Yor ğa, Mektep Milmkiiy, biy, sahibi oj xw en bilyik ne Mektep, gbzrltere maarif idaresi yeni müfredat prog. İyet verilmesi Şu suretle de- tâbi tutmuştur; evvel sıhhat ve bede.| Cineti siki ve san'at terbiyesi, Lu derecede eğ san'atları, Blar, Te sai akademik mev Sonra iy, v tarih ve coğraf. baya bu mevzular ttan kitaptan değil, Sürenilecek. Tarih dersi ne anlıyoruz? Ço. olduğu kadar fazla lması bizim için ter. : Mealdir. Onun için- arımız dolgun, tedris kitabi, terbiye sistemimiz! z Hfip rak ayları, eski kaleleri ziya: | bip tilecek. Coğrafya der. be Büt“ yahate vesile teskil ede. hayat g.,, er Mevrular hep böy. e sana ve hayatla beraber im Yİ tezer be sistemimizle me hi k “AE ÜNL ediyar değe, Şi Ömür Sere Sergisinde || | ük, rada, ii ir 23 Nisanda beynelmi. SİYe dün Na Yanım her tarafmdan sart ia arak kullanlan Aletler Sergi i Ni tank e zarlanan hizamna, | 8 da Şöyle bir mâdde ta Sevmesi Ayı ezan zabıta memurları. YA Mltında bulunacaktır. i ile Mecnun,dan: Şark Edebiyatında Hp Eşi Henüz Doğmıyan Inkılâpçı HÂMİIT Gen pazar günü aziz dostum Refik Ahme- de uğramıştım. Bir hayli soh- betten sonra bilmem ne mü- nasebetle: — Aman, Refik, dedim, Fu- zuliyi bulsana! Refik, Fuzuli divanı bu- lup getirdi. Açtım ve "Leylâ Bazar bozuldu yığ bisatn Bu kafileden kes irtibatm! Beyitini ihtiva eden süzişli parçayı okudum, Okuduk- tan sonra ikimiz de: — Hâmide nekadar benzi- yor! dedik, Meğer biz “ çarşı bozuldu. Ya- yığını topla ve bu kafileden irti- batımı kes, artık!,, diyen Fuzuliyi okuyor ve Hâmidi anıyorken Fu- zulinin en büyük balefi olan üz- İnadı Azam bu dünya çarşısmdan yay gısını topluyor ve yaşıyanlar kâfi- lesinden bağlarmı kesiyormuş! Çün kü yirmi dört saat sonra Üstadın vefatı haberi ile dilhun olduk. Fu- zülinin ruhaniyeti bize bu hâdise. yi hissettirmek İstemiş, fakat bu dünya çarşısının velveleleri içinde yaşıyan ve bu kafileye bin bir bağ- la bağlanan bizler bu ihtarın farkı. na varmamışıZz. |) stadı Azam çok yakmdan ta- mak bahtiyarlığna mall o- lanlar arasındayım. Onunla ilk mü. nasebetim yirmi beş sene evvelden başlar, Bugün gibi hatırlıyorum, Yirmi beş yıl önce Hâmit hakkında Kahirede verdiğim bir konferans. ta: i — Arap edebiyatında eşi olmıyan bir simadan bahsediyorum! diye s5 ze başladığım zaman muhatıpları. mm ya kaşları çatılmış, yahut du. dakları toyluğumla istihfaf etmek üzere bükülmüştü. Fakat konferansımı bitirdiğim za. İ man, samilerimin derin derin dü - gündüklerini görerek muvaffak ol. duğumu anlamıştım. Yirmi beş sene evvel söylediği. mi, bugün enikonu genişleterek tekrar ediyorum: — Bütün Şark edebiyatmda hâ. 1 Hâmidin bir eşi doğmadı! Şarkım meşhur bir Tagor»'u ver ya, diyeceksiniz. Fakat Tagore; bir inkilâpçı değil ve çiğnenen bir yo. lun yolcusu olmaktan ileri gideme- miştir. Himidin en birinci ve en kuvvetli vasfı ise inkılâpçılığıdır, eski ile ye. ———————— nacaktır.,, Ba kayt, insana Ankarada asayiş mevcut olmadığı, ve sergideki eşya- nm çalınma tehlikesine maruz bulun duğu hissini veriyor, Halbuki An - kara dünyanın asayişi en emin olan şehridir. Yeni Ankara kurulduğu gündenberi burada bir asayissizlik vak'ası kaydedilmemistir. Asayisi bu kadar milkemmel olan bir Şehirde zabıta ve bekçi nezareti koymağa Tü- zum görmek, o şehrin zabıtasma kar $t bir nevi saygısızlık olmaz mı? Bir esya sigorta edilebilir, fakat Ankara gibi hir şehirde bu kadar si- Kı inzibat tedbirlerine ne ihtiyaç ş Yanın Sigortası m sergi açılacaktır. Ba Röndeyçı 281 ilmekteir lece! İ üre halang, <X eşyanm muha-| bekçiler de tavin olu. vardır? m a YAZAN: Ömer Rıza Doğ DİYİ ayırd ederek yeninin kat'i gale. besini temin etmesidir. Arap ede- biyatı hâlâ kasidecidir. Hâlâ eski. nin bütün kayıtları içinde inlemek- te ve hâlâ yeniye süsadiğını kıvra- n haska bir gey yapamamaktadır. İran edebiya- tı, Arap edebiyatından farksızdır. Gerçi Hintli İkbal, Farscaya yeni- lik getirmiş, Garp kültürünü sok - muştur, Fakat o da eski şekillerin esaretini yıkamamış ve bir inkılâp başarmaktan uzak kalmıştır. ma, brans anletmak ark milletleri arasmda Hâ- mit yaratan biricik millet, Türk milletidir. Ve Türk milleti bu dâhi evlâdı ile ne derece övünse hakkıdır. Gerçi Hâmidin yarım â sır evvel yaptığmı, Mısırlı şair Ah- met Şevki hayatının son yıllarmda başarmağa özendi, O da Hâmit gi bi haileler yazmak istedi. Fakat muvaffak olamadı. Çünkü Ahret Şevki, şair olmakla beraber bir in- kılâpçı değildi ve inkılâpçı olmadı- Et, inkılâbı kavrayamadığı için € debi hayatının en olgun demlerinde en çılız ve en fena eserlerini verdi. Halbuki bu Türk oğlu Türk Arap şairi, altı asırdan beri Arap mille- tinin eşini görmediği kudrette bir adamdı, Kusuru, eskiliğin enkazı 8 rasında yenilik yapmağa koyulma” st idi. Daha evvel eskiyi yıkmak ve yeni bir bina kurmak Jâzım geldi- ğini anlamamıştı. ugün gerçi Mısırda, ve daha başka yerlerde yeniliğe öze- nen gençler var. Fakat muvaffak olamıyorlar. Çünkü başlarında bir deha yok, Çünkü edebi bir deha, yenilik inkilâbını başarmadı. Bu yüzden yenilik namma ortaya atr- lan eserlerin zaaf, eskilik taraftar» larma bak ve kuvvet vermekten başka bir işe yaramıyor. Halbuki Garp kültürü bu memle- ketlerde çoktanberi girmiş ve yer” | leşi Bu memleketlerin çoğu. Garp kültürünü benimsemek için bir çok fedakârlıklara katlanmış ve bir çok sahalarda bu fedakârlıklar semeresini almışlardır. Meselâ Mi sırlılar, bir asırdan fazla bir za - mandanberi Avrupa İrfanma bağ- lanmış bulunuyorlar, Fakat edebi- yatları hâlâ kısır, çünkü bir Hâ- | e rul Arap hâlâ mazisinin edeb! mirası i- le geçiniyor ve halâ mazinin mukal Udi olarak yaşıyor, Fakat bu hal yalnız Arap âlemine munhasır de- dir, belki bütün Şark dünyasına alnız bu mukayese, Öteden- beri içinde yaşadığımız Şark dünyasında Hâmidin bize temin et- tiği tefevyuku ve o tefevvuka daya- nan şerefli mevkii tebarüz ettir - meğe kâfidir, Hâmit, bizi muhiti miz içinde düşünüş, kavrayış, se rs, duyuş ve görüş teveffuku de yaşatan eşsiz adımdır. Hâmidin değerini doğrudan doğ- ruya anlamak mi istiyoruz. Onu bir an için edebiyat tarihimizden çıkaralım da ne ile karşılaşacağı - mızı görelim: Şinasi ve Namık Ke- mal gibi şahsiyetlerin başarmak istedikleri teceddüt, Hâmitsiz kal- saydı, irtica hamleleri karşısında muhakkak boğulur, edebiyatımız bi yenilik taraftarların tesirinden kurtulur kurtulmaz kaside ve ga- zel devrine döner, dilimiz elsinei se- lâseden müteşekkil bir halita ola - rak kalır, bugün, bu canlı, bu özlü, bu pürüzsüz Türkçeyi yazamaz ve söyliyemezdik. Hâmidi edebiyatı - mızdan çikarmak; edebiyat tarihi mizi çoraklaştırır ve bugünkü sevi OKU çin- 4 Hikmet yazıyor: “— Umumi harpten önce gazete lerde Karadenizde mayin, torpil gibi mühlik korkunç âletlerin gezdiğine dair yazılar (o görülemezdi. Büyük harpten sonra ay, yıl geçmez ki Ka- radanizde torpil mayin görülmesin. Bu serseri felâket âletlerinin bazısı görlilerek imha edilir, bir kısmı da bulunamaz. Bu son günlerde yine Trabzon civarında bir serseri mayin görüldüğü yazılıyor. Acaba bunlar nasil oluyor da İkide birde böyle sahil lerimize geliyor? Bunlar seyyardır. Birkaç günde Karadenizi baştan ba İşa kateder. Bu müthiş felâket âletleri yalnız mitleri yok ve bir Hâmitleri olma- İbizim gemilerimiz için değil, Karade- dığı için yeni Arap edebiyatı yok. Yeni Arap şiiri yok, yeni Arap »esri yok, yeni Arap sanatı yok. İnizde işliyen yüzlerce ecnebi ticaret gemileri için de büylik, korkunç bir " şeydir. Doğrusu ben mayin işine çok UCU MEKTUPLARI Mayin ve lorpil Çam'ıcalı okuyucularımızdan B./ merak ediyorum. Gazetelerde oku - Paralarımızı Paylaşıyorlar Pariste Rumca bir gazetenin yaz- dığına göre, Zaharofun vasiyetna- mesi mahkeme tarafından Pariste Berri sokağındaki notere verilmiş tir. Zaharofun mirasçısı olduklarını iddia edenler, bu notere başvura- caklardır. 1914 harbinin büyük kahramanı Zaharofu tanımıyan yok gibidir. Za- harof, umumi harbi okörükliyen, mühimmat satmak İçin mühim siya» | siroller oynıyan, harp kazancı 0- larak milyarlar kazanan meşhur Yu- nanilt milyonerdir. Zaharof 1914 de Nordenfeltte denizaltı gemisi inşaa- tmda ve top imalinde İngiliz serma- yecilerin en büyüğü Hiam Mascim ile, Siyam (İkizleri gibi yapışıp birleştikten sonra dünyanm en meş- hur adamı oldu. *. Bu devir, miihimmat şirketlerinin, cennet dedikleri devirdir. Yer yüzüin- de bu cenneti kuran büyük mühim- mat şirketleri Armstrong Vikers, Projeetile com, Hadfields, Krupp ve diğerleri, kendi kurdukları bu cen nette “altın kanatlı melâlkeler gibi ü- çuşurken, Zaharof, cennetin altın a- uahtarını elinde tutan sultanıydı. Büyük Hâmid'n hayatından objektif hatıra- ları: Hâmit ve zevcesi, altta: Son resimlerinden, Hâmidin eskiye in- be sayesinde dilimiz yemizi alçalti dirdiği kat'i hayata ve hürriyete kavuştu ve söz 4 söyler, meram anlatır, mâna ya - ratır, Ber vadide at toynatır, her & yükselir bir dü oldu. Di- limiz bu inkılâpçı adam sayesinde bu feyze erdiği gibi kafamız ve kalbimiz tasannuun bütün çarpık ve çapraşık yollarından kurtuldu. Yük #ek düşünüş, derin kavrayış, engin duyuş imkânlarını bu sayede elde ettik, Nazif merhumun Hâmit için “Veliyinimet idrakimiz,, damesinin sebebi bü idi. Âmit, yapacağını Yapmış, muvaffak olmuş, edebi in - kılâbı daha sonraki nesillere dev. retmiş ve onların da ne Yaptığını, ne'kadar ilerlediğini görmüş bir bahtiyardır. Bizi ileri götüren ve komşularımızla hemcinslerimiz ara bize çok yüksek bir mevki smda, veren bu eşsiz Türkü ne kadar tebel etsek lâyıktır. Bizim kafilemizle irtibatını ke. sen, bu dünyadaki yaygısmı top - layarak ebedi yurduna götüren bü- yük Hâmit yıllar geçtikçe “değeri artacak, sesi yükselecek, bir şahsi. yettir. dukça tüylerim örperiyor. Bence ya- pılacak iş, ba mayinlerin masti ve ne reden geldiğini biran evel tayin ve tesbit etmektir.,, . Bir Bayana Cevap Şişliden Bayan A, A,S.e: *.— Bir müddet için korsayı yine kullanmaya çalışınız. Korsanız karın deki yağları eritmek kabildir. Yoru. cu olmakla beraber, karın adalelerini srklaştırmak ve yağ husulüne mey . dan bırakmamak için her sabah uya. nmca kültür fizik yapınız. Vücudu . nuzü ayakta öne ve arkaya doğru eğiniz. Bu hareketi çok tekrarlayınız. Derinin sarkmaması için kültür fizik ten sonra masaj yapmak iyidir. Yan. lara doğru tam eğilmek, doğrulmak ve her gün yürümek te faydalıdır.,, | | “İyakmda faaliyete geç; . Vikers büyük harbe 9,188,639 (s- terlin gibi mütevazı bir sermaye ile girdi, 1921 de sermayesi 30,916,880 e çıktı. ©; 22 bir artma... Küçük bir kâr!. Birmingham 1913 de 1,632,718 isterlin olan sermayesi 1922 de 8, 721, 790 a çıktı. Bu kârlar, Zaha“ rofun sermaye ve kârı yanmda yes cüç mecilç nisbetinde kaldığı için, Zaharof, krallar kralı oldu. . Bu kârları kim ödedi?. Bizler... Yer yüzünde müstehlik sıfatile yaşi» İ yan, bu zenginler hesabına harp meys danlarında kan, fabrika kazanları önünde alın teri döken, iş pazarların- da iş kuvvetini satan bizler... Harp, onlar için cenmet devri, bizler için yer yüzüne inmiş cehennemlerin ce hennemidir. Bizim cehennemde mil- yonlarca insan kanı dökülürken, mile yonlarla, kadın çocuk açlıktan ölür. ken, inğanlık vebaya tutulmuş gibi kırılıp dökülürken, altın kanatlı me» lâikeler, altın kanatlı arılar gibi, in. san kanından balı çıkardılar, Monte- karloda villâlar, Mançesterde fabri- kalar, yer yüzünde cenneti andıran küşaneler kurdular. Biz halâ, o meş- am harbin borçlarını öderiz. Zaharof öldü. Mirasçıları serve- tini paylaşıyorlar. Bu a'tınlarm üze- rinde müstahsil müstehlik, işçi, köy- lü bütüm bir insanlığın alın teri, iş emeği, kurumuş kanı var. Bizim kas nrmuz, bizim terimiz, bizim emeği. mİZ.... İ Adsız Yazıcı Türk - İng | Şirketi Yakında Faaliyete Geçiyor Ankara, 14 (TAN) — Sümerbank e Etibankın müştereken kurduklaşr, “Türk — İngiliz Ticaret ve Finans- man köoperasyonu Limitet Şirketi, ktir. Türk — İngiliz iş birliğinde üzerine ehemmi - yetli vazifeler alacak olan şirket şu işlerle uğraşacaktır: Türk — İngiliz ticaret ve klering anlaşmasına merbut protokolde zik- redilen hususlarla İktisat Vekâleti Müsteşarı Kurtoğlu ile Brassert fir- ması arasında 938 da imzalanan an- laşma hükümlerinin tasdiki için lü - zum görülen muamelelerin icrası ve ezcümle Karabük fabrikaları tesisatı İçin firma adıma yavılacak tediyeleri karşılamak (zere İngiltere madain konsantreler ve keresteleri gerek ken di nam ve hesabma gerek başkaları hesabına alıp satmak ve bunlara sit muamelâtr yapmak. Şirket bu işleri yapmak için Lon- drada Anglo — Türkiş Komptuar Li- mitet Şirketi namı altımda ikinci de- recede mahdut mesuliyetli bir şirket daha kuracaktır.