—— 2.1.97 KARTAL - DÜNYANIN İLK KADIN ASKERİ TAYYARECİSİ YU DİYOR Kİ. "Çalışmak | İstiyen Her Türk Kızı Be- nim — Yaptığımı Yapabilir... GG Tİ , N Yy TE / © YAZAN: A. Emin YALMAN / 4 U çuş meydanındayız, Sıra ile birkaç tayyare uçuşa hazır- lanmış. Motörler sabırsızca homurdanıyor. Etrafta ima” kinistler son hazirirklarla uğraşıyorlar. Uçuş elbiseli, paraşütlü ilotlar yerlerine yerleşiyor. Komutan sordu: -— Kadın askeri tayyarecimiz mak ister misiniz? Bayan Sabiha Gökçe ile konuş- İstemez olur muyum? İsmi, resmi, dünyanın ilk kadın askeri tayyarecisi, diY€ dünya gazetelerinde dolaşan cüretli, çelik azimli Türk kızı ile elbette konuşacağım. Hava röportajı programım- da bunun belli başlı yeri var. Tayyarelerden birine doğru yü- yüyorus, Herkes gibi giyinmiş bir lot uçmak için son hazırlıklarını yyor. Kumândan soruyor; ? Bugünkü vazifeler ne? Gayet tabil bir sesle askerce çe- «ap veriyor: — Ucuş vazifemi yaptım komu. tanım. Şimdi telsiz tatbikata çı- kacağım. — 'Tatbikat İçin ne vazife ver. diler? Müspet, teknik tabirlerle izahat veriyor. Halinde ir sıktlganlık, hiçbir yapmacık yök. Bir tecessüs mevzuu olduğunu farketmiyor ve düşünmtyor. Rtraftaki bütün er. keklerden üstün... Biz ona ayrı bir ginse mensup bir insan gözü ile ba- kıyoruz. Bürada bulunusunu tabif görmüyoruz. O kendisini burada çalışan ve hava harbine hazırla - gan Türk genelerinden hiri addez divor ve vazife birli Sir söyrdaymıe ğinden başka İzinsiz bir ucuş R a tatbikatmdan sonra 4- 'ay merkezine geleceğine dair söz aliyoruz, Yolma devam pdiyoruz: Komutan anlatıyor: — Büyük bir azmi var... Çalı maktan yılmıyor, yorulmuyor. Sâ- aÜerce uçuştan sonra da hiçbir za“ man kendisini yorgun görmedik, Bursda (Duma) isminde bir Fran- #ız öğretmen var, Diyor ki: “Bu ba- yanın ismi az zamanda milletler 8” Tası tayyareciliğinde duyulncak. Ak robasl uçuşlarında, şimdiden dünya birincisi olduğunu iddia edebili- rim.,, Geçenlerde izinsiz uzun bİr uçuş yaptı. Çok merak geçirdik. Konuşurken bu hâdiseyi sorunuz. Biraz sonra alay merkezinde Ba- yan Gökçe ile karşılaşıyoruz. İlk sual olarak soruyorum: — Şu izinsiz uçuşu bize anlatsa- nız? — O bahsi geçsek? — Olmaz. Ne olduğunu bilmeden ben merak ediyorum, Bütün oküyu- cular da ilk kadın tayyarecimizin İzinsiz uçuşu ne olduğunu merak ederler, — Mektep kısmmı bitirince tay- Yaremi elimden aldılar. On gün K&- dar uçmadım. Yerimde duramıyor» dum. Yürümekten mahrum edilmiş gibi bir gayri tabillik duyuyordum. Her gün müracaat ediyordum. Vermiyorlardı. “Tayyare yok,, di- yorlardı, Bir gün yalvardım: “Yal. nız on dakika olsun, meydan Üze rinde uçayım.,, Acıyıp bana bir tayyare verdiler. On gün uçmamarım hasreti kalbim- de toplanmıştı. Havalara yükselin- €e bu hasretin acısmı çıkarmak, şimşek gibi aklıma geldi. Benzin müs'irine baktım. Depo, henüz dol durulmuştü. Doğruca Aykaraya uçtum. Saba- him sekizinde Ankara hava meyda- nmda idim, Saat on bire kadar An- karada arkadaşlarımı ziyaret *- tim, Baa Sabiha Gökçen Havalarda yolu saşırınca O n birde yeniden tayyarenie atladım. Biraz yükseldikten sonra baktım ki, hava bozuluyor. Tayyarede pusulam yok. Yanıma harita almamışım, Biraz sonrs bu- lutlar #rasma düştüm. Yolumu *a- mamile şaşırdım. Tuzlugöle doğru yol almışım. İki yerde inilecek yer gördü. indim, yolu sordum, Sonra benzi! bitti. Hava da büsbütün bondu. O gece Aziziyede kaldım. Ertesi sabah benzin getirdiler. Çok merak geçirdiklerini, beni her ta > rafta aradıklarmı anladım. Şimdi sıkılmak #1PESI bana gelmişti, İzin- giz bir iş yapmıştım. Askeroe 0028- ya lâyıktım- İ Uçuş merkezine gelince sordular: — Bu izinsiz harekete ne edep östereceksiniz” Ga gün uçmamıştım. İrademde kuvvetli bir uçuş hasreti duydum. Tayysreciliği çok sevmekten başka göstereceğim mazeret yok. fik defa için beni affettiler. Ça- Uuşmama devam ettim, Ya harp olursa; ayan Sabiha Gökçeye sor- dum: — Teyyareciliğe o nasıl merak bağiadınız? di Evvelâ plânörle uçtum. Çok heves duydun. Motörlü kısma geç ir genedenberi mektep'eki kuraları takip ettim Simdi daha 7i- yade askeri dersleri takip ediyorum. Tayyareci sıfatile çalışmakta sevinç H'bir heyecan duyuyorum. Bu he- in hiç sönmüyor. azalmıyor. Üç Tl inler ferahlı, neşeliyim. tuğum gü Din motörümü açtıkları için uça- madım, Gayri tabii bir gün geçir - dim. — Akrobasi uçuşları yapıyor mu- sinuz 7 — Akrobasi uçuşlarının hepsini yapıyorum. Yalnız band yapmadım. Onu da yapacağım. ; — Sizin çok arminiz, hevesiniz var, Fakat umumiyetle bir kadm İ- çin tayyarecilikte muvaffak olmak güç bir şey değil mi? — Niçin hep kadın diye bir fark arıyorsunuz? Çalışmağı göze & lan her Türk kizi tayyarecilikte benim kadar muvaffak olabilir. — Ya harp olursa? — Gönüllü olarak ben de gide. ceğim tabil.. Bir yerde bir hâdise olunca ilk gidici benim . — Herpte öldürmek var. yakmak. yıkmak var. Bunları yaparken içi- kâdınca bir rikkat hissi gel * miyecek mi? — Hayır, yalnız bir Türk sıfati- le vazifemi yapmak hissi gelecek Benim yurduma el uzatmağa cüret edeceklere bir insan ve acınacak bir mahlük gözü ile bakamam. Asker ve tayyareci sıfatile vazifem onla- rı azami zarara maruz bırakmak- tır. Bu konuşmada Bayan Sabiharin öğretmeni de hazır bulunuyordu — Dünvada durmaz, harbe gi - der, dedi. İçimlen geliyor. Bura kar- si durulur mu? Kadm tayyare. cimize sordum: — İnsan tayya. reri olunca mora, elbise, süs gibi ka- An nutuyor mu? Ev islerine merakınız var mı? — Moda filân gibi alâkslar boş vakti doldürmak içindir. İnsan tay- yarecilik, gibi bir mesleğe bağlanm- ca böyle alâksla- rı kalmiyor. Ben zalışan bir insan sıfatile erkek ki- yafetini tereih edi- yorum, Ancak ye- ni tarzda bir uçuş elbisesi, elbise filân diye dikkatimi celbediyor. Ya- şadığım yerin temiz olmasını iste. rim, Bu hususta titizim, Fakat ev işlerine merakım yok, dikiş filân bilmem. — Asker sıfatile atıcılk talimi de yapıyor musunuz? — Atıcılığı çok seviyorum. ça - ışırsam muvaffak olacağım. Çalış” mağa azmim var. Komutan Bayan Subihanm İvi bir atıcı olduğunu, 14, 12 hedefe vurduğunu teyit etti, gevkler'ni v- Kadın ve askerlik B ayan Gökçeden gunu #or- dum: — Kadm asker olabilir mi? — Askerlik kadınlar için çok | tabif bir şeydir. Erkeklerle Over seyde müsavi olduktan sonra neden yalnız yurdu korumak hakkından mahrum edilsinler? Kadınlar asker- liğe ait her vazifeyi başarabilirler. Mesele yetiştirmek meselesinden İ- barettir. Erkekler, kızlar Ayrı u- sulde terbive görüyorlar, Sonra ka. dınlarm 2Afı hakkında eski bir er. kek propagandası var, herkesi ayni usulde yetiştirin, ayni fırsatı verin. Kadinm korkak olmadığını. erkek. lerin yantığı ber türlü askerlik va- zifelerini kadınlar da yapacakla. rını göreceksiniz. Arkadaşlarımdan biliyorum: Bütün Türk kızları as- kerliği istiyor, tavyareri olacağım emelile büyüyen kürücük Türk mek tep kızları zannettiğinizden çoktur, Canlı örnek B u zeki, azimli 'Türk kızma baktım. Yeni bir yolun ilk yolcusu olmak fevkalüdeliğini neka- dar zahmetsizce, nekadar tabil bir surette taşıyor.. Yüksek bir tahsili olmadığı halde zekâsile en kesif zi- hin itiyatlarını yarıyor. Kadmla erkek arasmda binlerce sene süren iş bölümünün husule getirdiği ne- #ieeleri, görenekleri hiçe sayıyor, kendi muvaffakıyetinde hiçbir fev. Merhem Mareşal Ahmet İzzet Harbiumumüde Alman cephesinde Mareşal İzzetin Cenazesi Ölümünlü iç acisiyle haber verdi. ğimiz eski sadrazamlardan, Mare- şal İzzet (Paşa) nın cenazesi, d saat on bir buçukta Modada, $ ağacındaki evinden, kaldırılarak, Karacaahmetteki şehitler meğarlı- gına gömüldü Cenaze için büyük askeri mera - sim hazırlanmıştı. Selimiye fırka - sından gönderilen bir tabur asker, töfeklerini baş aşağı (tuttukları halde, cenaze merasimine iştirak et mek Üzere gelmisler, ayrica bir po. lis müfrezesi de cenaze töreninde yer almıştı. Merhumun, büyük bir Türk bay. rağına sarılı olan tabutu, eller üze rinde taşmarak, bir top arabası ü. zerine konuldu. Harp Akademisi ,muhtelif şirket - ler ve teşekküller tarafından bir çok çelenk göğüerilmişti. Cenaze a- layı, tam saat on bir buçukta şu tertip üzerine yola çıktı: En başta Selimiye askeri bando. su, matem havası çalarak ilerliyor, merhuma son bir hürmet hatrrasr olarak gönderilen çelenkler bando. yu takip ediyor ve ondan sonra ce- naze arabası geliyordu, Kıvmetli sskere, son tesyi vazi « fesini yapmak için gelen dostları ve akrabası, kısinen yaya, kısmen oto. mobilerle cenazeyi takip etmekte idiler, Mareşal İzzetin cenazesinde, İs- tanbul valisi numma muavini Hü. dai Karataban, Orgeneral Cevat, Genel Kurmay İkinci Reisi General Asım, Harp Akademisi komutanı General Ali Fuat, Selimiye Tümen komutanı General Osman Tufan, Beyoğlu kavmakamı Danis, Kadı - köy kaymakamı İhsan, eski gene « rallerden Ziya, Kâzım Kara Bekir, Cafer Tayyar, Rüştü, Sabri, Rüştü, Sami Sabit, Hüseyin Hüsnü Emir ve daha bir çok zevat bulunmuşlar. dır. , Cenaze alayr, bu suretle yola çi- karark, Kadıköyünde Osman ağa camiine kadar gelmiş ve burada merhumun namazı kılındıktan son ra, cenazesi Karacaahmetteki Şe- hitler kabristanına götürülmüş, kü çük kardeşi rahmetli general Esa - dım yanmda hazırlanan yerde Alla” hım rahetine tevdi edilmiştir. Merhuma ait hatıralar Dün bir muharririmiz, eski mü. şürün Modada Sakızağacmdaki €- kalâdelik bulmuyor. Çalışan ve İs- tiyen her Türk kızınm ayni netice ye varacağına emniyet gösteriyor. Bayan Sabiha Gökçe, müsavi fır- sat verilince bir Türk kızmın nele- re muvaffak olacağına canlı bir ör- ektir, Kadınlığımız için yeni ufuk- lar açacak, Türk kadının varlığını yakın bir zamanda milletler arası havaclıkta da duyuracaktır. Bavan Sabihanm buna muvaffak olacağı - na en büyük delil, vardığı netive' hiçbir zaman mübzlâgalı bir gözle görmemesi, muvaffak olmak için çok esaslı hazırlanmak, çalışmak ve acele etmemek lâzım geldiğini bii. mesi ve çalışmak hususunda da bü- yük bir azmi ve sabrı olmasıdır. ÖDÜN BÜYÜK ASKERİ TÖRENLE KALDIRILDI Mareşal Ahmet İzzet, Kafkas cephesinde ikinci ordu kuman - danı iken vine giderek merhuma ajt son ha. tıraları tesbit etmek istemiştir , Muharririmiz, intibalarını şöyle anlatıyor © Pancurlari sımsıkı o kapalı bir ev... Gözleri nemli bir küçük kız, bize kapıyı açıyor, içeri giriyoruz. İçiçe tenha salonlardan geçiyoruz. “— Kızım. Evde kimse yek mu?., Cevap vermiyor, tevasir ki, cevap veremiyor. den sonra : v “— Kim olsun İstiyorsunuz, di- yor, (paşa) nın iki oğlu vardı. İ- kisi de Avrupada. Yalnız yukarı. da refikası var! Durmadan ağlı - yor.,, İki ay evveline kadar Merhumun eşi Bayan Nesime, bizi kabul edecek halde olmadığı için, yakm akrabasmın cenaze - den dönmesini bekliyoruz, ve ken. dileriyle bu matemli hava içinde mümkün olabildiği kadar merhu. yha dair kısa konuşmalar yapıyo. ruz. : Anlattıklarma göre, bundan İki ay evveline kadar merhumun vü cutça hiç bir arızası yoktu. İki aydanberi, şeker hastalığa ya - kalarımıştı. Bünyesi gayet sağ - lam iken bu hastalık, onu kısa bir zamanda yere sermişti. Kendisi iç ki ve cigara kullanmazdı. Hayatı son derece mazbuttu. Aile yuvası, na düşkün bir baba olduğu için çocuklarının shhati ile pek alâ . kadardı. Berlinde tahsilde buhinan kü. o kadar mü - Ne. çük oğlu Haydarm son günlerde sıhhati bozulmuştu. Mareşal İs. zet, buna pek üzülmüş, bu üzüntü hastalığının ilerlemesine sebep ol, muştu , i , Refikası ile (35) sene evvel Şamda evlenmişlerdi. Çok mükem mel bir hayat arkadaşı olan refi, kası bayan, Şamda ordu erkânı « harp reisliği yapan Raif Paşanm kızıdır, Mareşal İzzet, Almancayı gayet iyi bilirdi Fakat Fransızcası A mancasından kuvvetliydi. Son senelerinde Son yıllarda, artık siyasetle uğ. rasmıyor, pek sevdiği bir kaç e ki dostundan başka kimsenin Zİ» yaretini kabul etimyordu. Thtivar Müşür, evvelki gece, sani ikiye doğru göğsünde bir darlık hisse « derek uyanmıştı. Bu uyanışı dd . | detii bir kıriz takip edince, hemen doktor çağrılmış, sabaha karşı d8 | iki doktor daha getirtilmiştir. Doktor Mehmet Ali, Necmeddin Rifat, Akil Muhtar, hastayı mua « yene ederek mutlak bir istirahate | Uzum göstermişlerdir. . i Bununla berabef, İzzet, gündüğ | 70, nisbeten rahat geçirmiş, etras O frmdakilerle, tatlı tatlı konuşmuş tur. Ben artık kurtulamıyacağım, Etrafmdakilere (o ölümden hiç bahsetmemekle beraber, bir kaç gün evvel, tanıdıklarından bir es. ki generale: — Ben artık kurtulamıyacağım? Bunu biliyorum. Fakat evdekileri” meraklandırmamak içinsöylemüye rum, Demişti. Saat altıya doğru, sıksık nefe © almağa başlamış,ve hiç bir kelime söyleyemeden, bir vasiyet edeme « den, oturduğu yerde, ıstırapaız bir” şekilde hayata gözlerini kapamış « tır. Son dakikalara kadar nes'esiz' ni muhafaza etmekteydi. Kendisi söz esi bir adamdı, Sür'ati İmei) tikali vardı. z Haftada bir gün bazı eski arkâs © daşlarını, evine toplar onlarla bi. riç oynardı. Briç oyununda büyüle mahareti vardı. İki evli kez GOKenİ tor Arif Paşanm gelinleridir. Kı larından biri, burada, diğeri Avr rümiye de pek meraklıydı. akşamlar, evden çıkar, yarım dönerdi. Akrabasımdan bir zat 1806 Yunan harbinde merhumun oyü dığı rol Ubana söyle anlattı: ğ — İzzet, henüz genç bir erkdini harp zabiti iken, onu, Yunan! ds harekât yapan Tisalya ordi na gönderdiler. Ve erkânıharbiyi harekât şubesinde vazife verdili Dömeke taarruruna takaddüm den günlerde, bu genç erkâmıh zabitinin hazırladığı plânlar, bağ kumandan Etem Paşaya arzedi mişti, Ne Etem Paşa, bazı müsşkülâtı ilet sürerek plânm tatbikinde epe tereddüt göstermişse de, son kabul etmiş ve harp ta bu kazanılmıştır . Müşür İzzet, o tarihlerde » binhası rütbesinde idi. Cidât ve büyük bir asker, nam Iu bir vatanperver kaybeden met leketimize ve merhumun silesi & radına başsağlığı dileriz.