o Ss pPOre Son Güreş Temasın- da Mağlüp Olduk mu Biz Seyfi Cenaba Neler Sorduk, O Bize Ne Cevaplar Verdi M:. li güreş takımımızın Şimal turnesinin milli müsabaka- larında yenilip yenilmediği meselesi bazı meraklılar için hâlâ aydınlanmamış bir haldedir. Çünkü Finlândiyada milli ve hususi güreşler karışık bir halde yapıldığından hangi güreşle- rin milli, hangilerinin hususi olduğu pek anlaşılamadı. Biz güreş takımımız şimale gi . derken bu turnenin mahzurlarını ve faydalarını birkaç yazı ile or- taya koymuştuk. Sey velki bu tahminlerimizin tahakky- kunu teessürle gördük. Güreşçilö- rimizden sakatlananlar oldu. Sa - kat oldukları halde tekrar güreş- tirilip mağlüp olanlar da oldu Dünya şampiyy#u Yaşarın o - limpiyatta emeklerle kazandığı, kendi sıkletinin en üstünü olduğu şöhreti de çocuğun sakst mindere çıkması yüzünden sarsıl- dı. Güreş turnemiz hakkmda ©sn3- İı neşriyata başlamak Üzere o seya hatte takımm başında giden Sey- fi Cenaba, arkadaşımız Şazi Tez- can müracaat ederek tertip etti- ğimiz süallere cevap vermesini ri- ca etti. Tertip ettiğimiz sualleri şağıya naklediyoruz Bu suallere verilecek cevaplar. ya ve İsveç seyahal nin kağışıllığa geldiğinden tama» 1 amış canlı noktala- umumiye önünde aydın- aktır. sakat yfi Cenap suallerimize ne, şimdiye kadar her gazetede çıkan sütunlar dolusu beyanst vermekle iktifa et- iz şimal turnesi bahsini yfi Ce - gazetemize geçirmeden münakaşaya başlama- ği münasip görmedik. Güreş idarecisine, sözlerinden çekiniyoruz zanamı vermiş olma- mak için şimdiye kadar bir çok de- fa yazılmış ve ayni zat tarafından tekrarlanmış olan lâfları sütunla- rımıza bir daha geçireceğiz. Karilerimizin bizim neler sordu- ğumuzu ve o sorduğumuz sualle- re karşı güreş idarecisinin ne gibi düşüncelerle sayfalar dolusu lâf ettiğini anlatmak fzere evvelâ sor- duğumuz sualleri aşağıya nakledi- yoruz Bu suallerden sonra Seyfi Ce - nabın beyanatından birinci kısmı alıyoruz Sorduğumuz sualler: 1 — Krekoromen Türkiye . Fin- landiya milli maçını nasıl kaybet- tik ? — Mili temastan sonraki ser. best ve diğer grekoromen çarpış- malarını neden temsili mahiyette yapmadı: 3 — Dünya şampiyonu Yaşarm simale götürülmesi (o hakkındaki mecburiyet neden İleri geldi? 4 — Finlandiyada vedi kere mii- sabaka yapmak mukavele icabı mı idi? 5 — Finlandiyada sakatlanan güreşçiler kimlerdi? Bunlar sakat- lanmamış olsalardı, İsveç turnesi de lehimize neticelenebilir miyd 6 — Yaşar sakat olmasaydı Fin. landiyada kaybettiği ve İsveçte tusla yenildiği maçları kazanmak. ta müşkülât çeker miydi? Ss eyfi Cenabin sözleri: i — Müsbet vaziyetler kar gisinda hâdiseyi tevil ederek bir taktım mesail ortaya atmak bilmem hangi zihniyetten doğar. Finlan- m 22 ve 23 ünde gü- Teştik. İlk günkü müsabaka Fin - Jandiya federasyonunun teklifi ü- zerine grekoromen ve serbest ola- rak yapıldı. İlk güne 4 kategori Groke Romen üzerinde 3 smıfta gerbest güreş olarak icra edildi. İkinel gün de ilk gün serbest Rüreşenler, Greko Romen, yapan- İsr da serbest güreşti. Ben Cum- Güreşçilerimizin - son Şi: mal turnesinde başında bulunan Bay Seyfi Cenap huriyet güzetesine maçın icra edil- diği akşamlar bir de telgraf ver- dim. Bu telgraflarda müsabaka neticeleri cereyanı ahvale göre bil- dirilmişti, Yani her siklette güre- şen güreşçinin hangi tarzda güreş- tiği ve mağlüp mu, galip mi gel diği telgrafta yazılı idi, B u sarahâte rağmen bazı 26- vat burada neşri; yap - mişlar ve maç neticelerini tahrif ettiğimiz bir mağlübiyeti örtmek için tevillere saptığımı ileri sürmüş ler, bunu da hâlâ israrla yazıp du- ruyorlar. Bu yapılan ve sporumuz için çok mühim ve muazzam fay- dalar temin eden böyle büyük bir türnenin bize öğrettiği büyük ders ortada dururken bu meseleleri ört bas eden bir takım dedi kodular mev zuu Oteşkil oOedecek noktaları meydana çıkarmağa çalışmak be- nim hiç beğenmediğim menfi bir zihniyettir. ücadele ve münakaşa açık olmalıdır. Ortada bir hâ- dise vardır: Türk güreş takımı dünyanın güreşte en yüksek mem leketlerine bütün masrafları ka - bul edilmek şartile davet edilmiş- tir. Şimdiye kadar böyle bir imti- hana hiçbir zaman girmemiş olan Türk takımı oraya gitmiştir. Gü- reşçilerinin sakatlanmasma tah - tessıfır 30 veya 32 dereceye ve mütemadi seyahatlere rağmen bü- yük bir azim, idare ve cesaretle dünya aslarile çarpışmak ve 12, 13 gün gibi kısa bir müddet zarfında yedi, sekiz şehir dolaşmak ve 74 müsabaka yapmıs, muazzam İsti. fadeler ederek büyük dersler gö rerek ve memleketi lehine büyük bir propaganda yaparak gazeteler- le hakkmda sitayişkâr neşriyata vesile vererek temiz ve sportmen- ce bir tavrı hareket takip ederek memleketine 10 fark galebe ile av- det etmiştir. u meyanda filân filân sa - kat idi de neden götürül- dü? Acnba 74 yerine 67 müsal ka yapılsa idi. daha İyi olmaz mi Sekiz şehir yerine dört şehir gezilse idi daha İyi netice alamaz mı idik gibi #uajlerin cevapları ve- rilir cinsten değildir. Bu turneye iştirak eden güreşçilerimiz modern güreşin ne demek olduğunu o ka- dar yakmdan görmüşlerdir ki, bu- nu ancak o adamlar anlayabilir. Buzün tatbik etmekte olduğumuz üreşii ve iptidailiği bü- tün çıplaklığı ile görülmüştür. Ücum yaziyetimizin yanlış- lığı dolayısile hasımlarımı- zm karşısında pasif vaziyetler al- mak mecburiyştinde kalıyorduk. Yer güreşindeki vukufsuzluğu - muz yüzünden müsabakaları kay- bediyor, hakemin ihtarına maruz kalıyor ve bazan da halka kendi- mizi güldürüyorduk. Jimnastik ile terbiye edilmemiş vücutlerimiz min- der üzerinde rakip- lerimizin gösterdik leri elâstikiyeti gös teremiyordu. Taar- Tuz ve hücumdaki noksanlarımız ba -| #ımlarımızm bize üstün vaziyet alma | larmı icap ettiriyor du. İşte bu ve daha bir çok mühim nok talar ki, sağlam, cesur ve kabiliyetli giresçilerimizin da ima galip gelmeleri ne mâni olan husus lar anlaşılmış ve © na göre çalısmak TAN imkânları temin e- dilmek yoluna gi « dilmistir. İste spo. Tumuzu ileri gö recek hususlar: bi. | ze öğretecek tur- renin; teknik mahi yeti büdür. Kazanılan, kaybadilen.. manları | bazı gazeteler doğrudan doğruya | yanlış neşretmiş; bunları İste ha- linde buraya dercetmekte pratik bir fayda görmüyorum. aşar sakat olmasa idi Pihla- mski ve Karlson'a galip gelemiyeceği meselesi, acaip bir sualdir, bunu bilecek kadar keha- net sahibi değilim. Bu iki adam ve Reini bu sikletin dünya aslarıdır; bizim asımız mr onlarin asi m; ma gi kazânır, bunu bilemem. Her hal | de Yaşar sakatlandığı için bu ha- | sımlarına tam güreşini yapamadı. | Tam güreşini yapsa kâzanır mı, bunu zaman ve hâdiseler isbat 6- decektir. reko Romen milli maçmda Saim olimpiy üçüncüsü Virtalanene, Yusuf Aslan da iki kere Avrupa ve Berlin öllmpiyadı şampiyonu Koskelavya mağlüp ol du. Yaşar Pihlayemickiye karşı fev. kalâde muvaffakıyetlerle güreşir- ken kolu güreşmesine mâni ola - cak şekilde ağrıyarak 18 inci daki- kada terketti, Adnan 3 kere Avru- pa şampiyonu Nordling ile o dere- ce muvaffakıyetli bir güreş yaptı ki pek ufak bir fark ile mağlüp oldu, Kenan ise talihsizliğinin ese- ri olarak müsabakayı kaybetti, İlk on dakikada hasmına aldığı iki saltoda minder kenarına tesa- düf etti ve hâkim güreştiği halde Finlandiyalı hakem kendisine de rakibine de pasifite ihtarı verdi, Bu haksız ihtar yüzünden Kenanm ilk 10 dakikadaki imiyeti zail ol - du ve beraberlik verildi. Yer gü. reşindeki noksan yüzünden müşa- bakayı ufacıcık bir puvan farkile Kaybetti. Finlandiyalı hakemin bu yanlış hareketi bilâhare başhakem mev- kiinde olan beynelmilel güreş fe - derasyonu reisi Sinets tarafından resmen muaheze edildi. reko Romen maçını çift hal- de 3, 4 kaybetmemiz icap ediyordu. Takımımızm maalesef türneye iştirak edemiyen bir iki asli azası yerlerinde olsa idi ihti » mal ki, müsabakayı 3 — 4 kaza- nabilirdik. Vakat yine tekrar ediyorum. ÇiNGENE inç sünger avcısı, getiç köy. lü kızını, köy düğününde kırılışlariyle şir şıkır oynarken, görmüştü. Ondan sonra her ak - şam, elinde iki testisiyle kız, köy kuyusundan su almıya geldiği 78. man süngerci de kayığın su vari- Mini doldurmak için çeşme: başma çıka gelirdi. Süngerci çeşmenin damla damla akmasını, testilerin de Iki yüz tonluk bir paraçera fiçi- sı kadar büyük olmasını isterdi. Fakat çeşme gür akar, küçük testi de tez dolardı. Birkaç ay tesadüfen çeşme ba . şında karşılaştılar. Gemicinin be - yaz-kolünda mürev' miş iki yüreği şiğliyen bi ok rek mi peydahlandı. Bu sefer kız va. rilin dibinin patlak olmasını ve bir asır dolmamasını özlemeğe ko- yuldu. Kızın annesi Dudu nine kara kuruydu. Biber gibi yakıcı ve haşlayıcı bir kadındı. Babasi, Alibaba; tanır, bilir, ve anlâr.bakışlı ve yumuşak özlü ve yumuşak sözlü bir adamdı. ızın köydeki evl denize ba. kardı, Kız şafakleyin, köy horoslari ötmeden pencereye otu- rur, Bir kenardaki limon ağacının üzerinden, ağacın ötesindeki deni. ze bakar. En yüksek dallar a: sından bir yelkenin kaydığını gö- rür. Öyleyin yahut akşam rüzgâr ke. silince üzülür. Gözleri denizdedir. O zaman her taraf yanar. Gemi kavrulan bir kâinat ortasinda ki kömür kesilmi; kıpkızıl bir de- niz üzerinde kapkara somuürtur. Eyvah! İçindekiler ya kebap. ——— Bence mesele bugünkü halde Fin iandiyayı veya İsveçi yenmek me- selesi değildir, Onlardan istifade etmek meselesidir. Helaingforsta Romen milli takımile yapılan ser- best güreşi tamamile kazandık. Diğer şehirlerde de muvaffakıyet- li müsabakalar yaptık ve Finlan - diyada Vibork, İaveçte Astor, Es- löv Eeskibstone haksız muamele- lete maruz kalarak beş altı mü - sâbakayı kaybettik. 'Müstafa Finlandiyada sakatlan- diğr için İsveçte yüzde yiz kaza - ceği 3, 4 müsabakaya Kire- ü mühim meselenin sporu * muz için olan faydalı ne- ticelerini gazeteniz vasıtasile neş- retmek çok hoş olur. Metelenin bir kalem münakaşası, yahut bir menfi münakaşa mevzuu olmaktan çıkarılarak teknik sahaya dökül - mesi ve bu hususta neşriyat yapıl- masını faydalı bulurum. Ve gazetenizin bu mevzuu orta- ya atrp bu sahada faydalı olabile- cek yazılar yazması ümit ede J, rim. Bu hususta, benden istiveceğiniz malümatı iktidarım dahilinde size bildirmeği de bir vazife bilirim. FALCI Yazan: Halikarnas Balıkçısı BOğUŞ Uluşraryir. udu nine, kızını zenginler. den Fudulların Recebe vermek istiyordu. Biraz budalaca çelimsiz bir gençti amma, babası mâlları dikince küp dolusu paralar onun olacaktı. Dudu nine Fudullarm Ahmet ağayla fiskos edip, işi bir İyice pişirmişti. Ahmet ağa yirmi okka kına, İki deve yükü, yani yüz elli kap bakır, otuz beş yorgan, yirmi tane şilte, İki sandık peştemalla havlu. Otuz çift uzun ökçeli nalın. Beş sandık çamaşır. Bir okka ka ra sürme ve rastık verecekti. Dudu nine, Ali babaya bu İşi çıtlatmıştı. Bunak herif birden küplere binmişti, Pek iyi! Buna vermemeli de, o züğürt zift kokan süngerciye mi vermeli? Herif da- hâ dün, utanmadan mavi panta. lonu için Ali babadan bir kırmızı yamalık aramıştı. B İrkaç gün evvel köye çin. gneler gelmiş, fal açıyor ve baklaya bakıyorlardı. Dudu ni ne kızı alip falcıya götürdü. Esmer bir kadın baklaları attı, ve gör - düklerini okumağa koyuldu: “— Kizim seni iki adam arıyor. Birisi boylu poslul Bak işte Şu bakin odur, O Yanıbaşında mavi boncuk var. Denizel olacak. O sa- bahtan aksama kadar rak: içecek, üzerine üç karı daha alacak... A» man. söylemiyeyim. Daha iyi!, Kızm . betibenzi kül olmuştu. “söyle!,, diye israr ediyordu. “Se. ni öldürecek! kız ses çıkarmadı. Çingene devam etti, “Fakat bak bu tarafa, senin talihin kara de- gil amıma apak. Burada bir erkek daha görüyorum, İnce yapılı, gü. lümser yüzlü bir delikanlı, o sana parmağiyle bir yol gösteriyor. Bir gok şilteler görüyorum. Aman, aman... Yirmi okka kına! Çingil Wi bilezikler, nalınlar, yorganlar, peştemalar!,, kız annesine döndü “gidelim anne!,, dedi. Eve varmca | falemin falmı Alİ babaya anlattılar, “Evet bilirim? Çok doğru bulurlar. Bir gün se - ninle evlenmezden evvel, ben de baktırmıştım. Köylin en güzel, en tatlı kızıyla evleneceğimi söyle « mişti.,, dedi, ız o gün akşama kadar AK ses çıkarmadı. İşiyle gü * ciyle uğrastı. Onu öldürse de E* miciye varacaktı, veseslâm., De » nizcinin gö istiyordu. o Onda çocuk yapmak yordu. Sabah © olund erkeğinin (deni? de kayan kayığını seyretmeyi, ak- şam olunca, gemicinin saçları # rasında enginin deniz kokusiyi? dönmesini özlüyordu. O alışam çeşme başında bira daha geç kaldılar, Bir aralık gen$ adam, kıza sarıldı. Kızım ayaklar? yerden kesildi, Kızı sarıp öpüyor” du. Deniz, kıyıda gürlüyordu. Uaik bir çığlıkla dişisini çağırt Kendinden 'geçen *bu atılıştan keB dini toplayan genç adam, koşa ko- şa kaçmıştı. Kiz onun adını çağıf- dı. Cevap yoktu, Ertesi günü Ali baba eve döf- dü, Gözlerinde tuhaf bir kıpırda- yış vard. Düşünceli düşünceli sakalmı srvryordu. Dudu nineye: * — Bilirsin ya, bu çingenelef doğru söyler.,, “— Elbette!.,, Ben de bugün onlara var dım. Güm diye yüz parayı sula « dım. Bir de bana bir fal aç dedim. Bana ne desin beğenirsin?... Güys üç güne varmadan sen ölecekmi$” sin.. Doğrusu içim yandı. Senin yerine keşke ben öleydim, diye dü- şündüm. Çingene yüz elli yaşım& Adar yaşayacağımı söyledi. Sen bunamışsın! Haydi git - yatağa ya: DE nine son bir gayret kendini topladı. “Eğer fal. cı böyle demişse, doğru söylemiş- diye bağırdı Sen ölmiye razıysan bende ğilim!. Seni kara topraklara göm” dükten sonra bana yaşamak ba. ram olur.,, “— Evete..,, Seni üç gün sonra ölecek demedi mi? Dur bakalım!. Sen üç günedek ölmezsen demek ki falci yalan söylüyor. Ben de o zaman bizim kızı gemiciye veririm, Çün. kü, eğer falcı yalan söylüyorsa, Fudullarm oğlu için de söylediği yalandır. Sözün kısası büdur, De tir, gil mi ya?., Dudu nine ses çıkarmadı, fakat dikiş iğnesini, diktiği çamaşıra de gil, yanlışlıkla avucuna sapladı. Yanıbaşmdaki odada kulak kaba tan kızın gözleri düşen bir şebap gibi parladı. Bigada Bir Tayin Biga, (TAN) — Kasabamız inhi * sarlar idaresi muhakemat memur İhsan, terfian İmroz inhisarlar ida resi başmemurluğuna tayin edilmif ve yeni vazifesine gitmiştir. Şimdi * lik muhakemat işlerine Biga başme” muru bakmaktadır. si