19 Mart 1937 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 10

19 Mart 1937 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

; © delerin tadilini ve emperyalist fanta- 10 B. Antoneskonun Ankara (Başı 1 incide) Yemek ve içmek galiba modası geç miş bir şey. Büfeye el uzatan yok. Hele bayanlar: “.— Bir şay yer misiniz?,, sualini Adeta hakaret diye karşılıyorlar. Dans eden de çok a2... Güzelliğe karşı Ingiliz hava ataşesi buna karşı pro- testo ediyor, diyor kiz “— Ben cenup İnsanları güzelli- ğe karşı daha hassas zannederdim. Bizim memlekette bu kadar güzel ya- bancıların bulunduğu bir suvarede er kekler durup dinlenmek bilmeden dans etmeyi Vazife bilirler, Burada| közede yalnız kalmış güzel bayanlar | bir terafta, erkekler bir tarafta, Ingiliz ataşesinin hakk: var. Gü geller bu akşam çok.. Güzellik krali- çesi rolüne bir düzüneden fazla nam- zet var, Bayanların fikirleri Yaşlı bir bayanla konuşurken 8or dum — En güzel hangisi? Şu cevabı aldim: “ss Bayan Nevber Sebüktekine sor. Birkaç kere, büyük anne olmasına rağmen, etrafına daima neşe saçan zeki ve zarif bayana sordum. Kahka- halarla güldü: “— Bu senenin güzellik kraliçer benim, Yılbaşı balosunda kraliçe se gilecekti. Rey toplamayı bana birak- tılar. Baktım ki, hatırlar kırılacak Güzel neşe bozulacak, ortaya çıktım, dedim ki: “. Kraliçe seçildi, beni seçtiler... Herkes bu fikri alkışladı. Ortatık| neşeye boğuldu. Bana kraliçelik ta -| cını giydirdiler... Bu güzel hikâyeyi duydum. “.. Gözeteye yazmakta zarar yok ya. .— Bilâkis, insan güzellik kralice. | «i olur da duyulmasını İstemez olur mu Elbette yazmız.,, Dostluğun yeni tezahürleri Sıkılmasam güzellik kraliçesinin bir resmini de neşredilmek üzere istiye- cektim, Zarif bayan elbette hayır de mivecekti. Fakat sıkılganlığım tuttu. Sabahlara kadar neşe, samimiyet İçinde santler geçti. Türk — Romen dostluğunun yeni samimi tezahürüne bütün memleketler mümessilleri ya- kmdan şehit oldular. Ahmet Emin YALMAN Başvekilimiz bir ziyafet verdiler Ankara, 18 (A.A.) — Başbakan İsmet İnönü ve refikaları bügün A- nadolu klübünde Romanya Dışişleri Bakanı ekselins Bay Antonesko ve refikaları şerefine bir öğle ziyafeti vermişlerdir, Ziyafette Dışişleri Bakanı doktor 'Bay Tevfik Rüştü Aras ie vekiller, riyaseti cümhur baş yaveri, hususi kalem direktörü, muhafız alayı ku- mandanı, Romanya elçisi, muhterem misafirin refakat ve maiyetlerinde bulunanlarla Dişişleri Bakanlığı ve Romanya elçiliği ileri gelenleri hazır bulunmuşlardır. Romanya Elgil Ankara, 18 (A.A) — Romanya Dışişleri Bakanı ekselâns Antonesko ve refikası şerefine bu akşam Ro - manya elçisi B. Telemak tarafından Ankarapalasta bir akşam ziyafeti ve rilmiştir. Ziyafeti geç vakte kadar süren bir resmi kabul takibetmiştir. Ulus Başmuharririnin ziyafeti Ankara, 18 (A.A.) — Muhterem misafirimiz ekselâns B. Antonesko - nun refakatinde gelmiş olan Romen gazetecileri şerefine bugün Basın bir ziyareti . İnişleme siyaseti takip etmediklerin- den münhasıran sulhün muhafazası ile meşğul oluyorlar. İşte bir muha- faza ve müdafaa ittifakı nümünesi olan Balkan Antantının temelini de bu sulh ideali teşkil eylemektedir. Türk ve Romen milletleri, kendile rini biribirlerine bağlıyan çok sıkı si yasi ve ekonomik bağların Üstünde karşılıklı muhabbet ve hürmet his- leri beslemektedirler. Bu hususta ile- ri sürülebilecek en büyük delil Dobri ea Türklerinin muhacereti dolayısile Romen efkârı umumiyesinin ittifak la duyduğu teessürdür. Antonesko - nun Türk hükümet merkezini ziya »- retine, zaman geçtikçe daha ziyade kuyvetlenen, derinleşen, ve şark Av rupasında sulh ve terakki âmili ola- rak tebarüz eden Türk—Romen dost luğu hâkim bulunmaktadır. Dosfluk tarsin edilmiştir Bükreş, 18 (A.A.) — Gazeteler, B. Antoneskonun Ankarayı ziyareti ile orudaki görüşmelerine gittikçe artan bir ehemmiyet atfetmekte ve bu ha- berlere sayfalar tahsis eylemekte - dir. Diminicatza gözetesi ezelimle di - yor ki: “Ziyafette söylenen nutuklar, Türk Romen dostluğunu sarih ve vazih bir surette tarif etmektedir. Bu nu- tuklardaki fikirler, pratik hakikatle- rin birer ifadesidir. Şulh içinde çe- lşma ve işbirliği ile inkişaf ve terek ki etmek istiyen iki genç devlet, ken dilerini ayıran bütün maniaları berta raf etmiştir. Ve samimi bir surette dostluk yoluna girmişlerdir.;, İndependance Roumanie İse başma kalesinde diyor ki: “B. Antoneskonün Türkiyeyi ziya- reti, Türk—Romen dostluğu ve sem pstisinin tesir edici tezahlirlerini doğurmuştur. İki nazır arasında teati edilen nu- tuklar, iki devletin #oktai nazarların müşterekliği tam surette Ifade et - mektedir... Belgrat, 18 (A.A.) — Avala Ajan. sı bildiriyor: Hükümetin naşiri efkâri Samvüp rava gazetesi B. Antoneskonun An - karayı ziyaretine tahsis ettiği bir makalede ezcümle diyor ki: “B. Antoneskonuh Ankarada, Bal kan Antantına has samimiyet hava smt bulmuş olduğuna eminiz. B. An tönesko, başta Başvekil İsmet Mönü ve onun muhterem mesai arkadaşı doktor Bay Tevfik Rüstü Aras oldu ğu halde Türk #iyasetini temsil e - denlerin Türk efkârı umumiyesine büvilk bir ö'üde makes olduklarmı mahallinde anlamıştır... — ——— Suriyeli Jandarmalar (Başı 1 incide) ötürmüşlerdir. Müstemleke memurları fena halde £ sinirlenmişler Halep, 18 (Hususi) — Türkmen aşiretinin baştan aşağı şapka giymiş olmaları, mahalli hükümet memur. larmın pek sinirlerine dokunmakta- dır. Aşiretin oturduğu mmtakanın nahiye müdürü ve jandarma komu - tanı aşiret ileri gelenlerinden 17 ki- şinin ellerine kelepçe vurarak siddet- İli tezyikler yapmak suretile Halebe kadar götürmüşlerdir. Ellerine ke - lepçe vurulan aşiret reisi butaz al liği başkanı ve Ulus gazetesi başmu harriri Falih Rıfkı Atay tarafından bir öğle ziyafeti verilmiştir. Romanya matbuatının dostane neşriyatı Bükreş, 13 (A.A) — Gazetelir, Romanya Hariciye Naziri B. Anto - Deskonun ziyareti hakkında İstanbul ve Ankaradan gelen haberlere uzun sütunlar tahsisetmektedir. Bu ziyaretten bahseden “İndepen- dance Roumalne,, gazetesi, başma - kalesinde dahi tensikatçı Atatürkün gerçekleştirdiği munazam eseri tahil ettikten sonra yeni Türkiyenin şark .Avrupasmdaki hâkim rolünü teba - rüz ettirmektedir. * Bu gazete, Türkiyenin Sovyetlerle “münasebet tesis etmesini bilen İlk devlet olduğuna işaret ederek muahe yika rağmen nahiye müdürüne (oVve jandarma komutanına şöyle hitap etmiştir. “.— Erkeklerimiz kalmasa da ka- dınlarımız şapka giyecektir. Mensup olduğumuz milletin serpuşunu giv - mekten bizi kimse menedemez. Biz, Türküz... Bir ingiliz gazetesine göre (Başı 1 incide) devletlerine hakaretten çekinmiyor. Deyli Telgraf gazetesi, daha sonra İtalyanm propaganda faaliyetlerin - den, Paris şehrindeki radyo istasyo- nunun neşriyatmdan bahsediyor ve Libyanm dört sene önce, yirmi söne zileri bertaraf etmek suretiyle mille- tin menafiini idrakte büyük bir şuur © ve kati bir azim gösterdiğini yazıyor vor ki > re d süren katliamlardan ve tethişlerden sonra teşkin olunduğunu ve bu yür den Trablusrarbin 1.500,000 nüfu. surun 600,000 e indiğini ve bunun im ha si ti yüzünden ileri daki ve menfaatlerindeki birliği ve| v8 937 Paris Sergisi için Seçilen | Yeni güzel bir şapka | AN Saray güzeli Matmazel Joklin Almanya - italya (Başı 1 incide) Halbuki bu tebliğe rağmen, Roma mülâkatmın son siyasi vâkalar ve harp hazırlıklarile sıkı ve aşikâr ra- brtası olan bir italya — Almanya giz- Li anlaşmasma vardığını isbat edecek kat'i delilleri aşağıya sıralıyoruz: Ifalyanın güttüğü siyasetin hedefi Talyanlarn Avusturya ve Maca- ristan hakkında şimdiye kadar takip etmiş olduklârı siyaset malümdu; Habsburg hanedanmı tekrar tahta 0- paratorluğunu ihya etmek ve o İm- paratorluğu himayesine âlmak sure- kimiyetini temin etmek. * Almanlar ise, Avusturyayı ilhak him bir değişiklik olmuştur. feragat etmişlerdir. Gizli anlaşma bulunduğunu göstermektedir. şunlardır: fuzu altma girecek. tamponluk vazifesi görülecektir. olmak lâzımdır. tana seyahate çikti. son veriyor: “Bugün de Libyanm ve Habeşlis-| de değildir. turtarak, Avusturya, Macaristan im- tile Birenner geçidindeki Roma hâ- | etmek siyasetini güdüyordular Bugü- ne kadar iki devlet tarafından dik - katle takip eğilen bu siyasette Gü - ringin Romayı ziyaretinden sonra mü İtalyanlar Habsburgları tekrar tah ta çikarmağtan vazgectikleri gibi, Al- manlar da Enşelus denilen ilhaktan Bu hakikatleri, Avusturya - Maca- rietandaki kraliyet taraftarlarının İ- talyadan muavenet görmeleri ve Ak man Hariciye Nazırı Nöyretm Avus- turya nayileri tarafımdan nümayiş ve hararetle karşılanması değiştiremez. Bu feragatler, General Göringin, .Cenubu şarki Avrupasma saldırmağı gaye bilen Almanyanın İtalyadan mü zaheret görmesi ve iki devletin racn- faatlerini birleştirecek bir teklifde Bu gizli anlaşmanın esaslı hatları Romanya, Çekoslovşkya Alman nü Yugoslavya, Macaristan ve Bulga- | © ristan da Italyanm payına düşecek- tir. Avusturyanın bitaraflığı tanma- rak, iki nüfuz mımtakası arasında Şarki Avrupaya sit büyük proje- nin tatbiki tehlikesiz ve kolay değil- dir. Gerpten, diğer cihetlerden emin Bunun içindir ki, Göring Mussoli- nl ile Şarki Avrupayı nasıl paylaşa caklarında mutetek kaldıktan sonra, bir av partisini bahane ederek Lehis- Almanlar, Şarki Avrupa plânı hak- kında Lehistanla anlaşabilselerdi, İn- gilterenin bitaraflığmı bazr tavizatla dişi satın slacaklar ve Fransaya “Garpte mn a müşterek emniyet,, rouahedesile avu |) yn seden harekete geçmedikleri 80- tacaklardı. “Nitekim İtalyanlar'a Al-| Tabir manlar, böyle Fransaya böyle bir tek İ4) — —— —— Gazete, bu makaleye şu sözlerle| dığı hedefler gözönlinde olmakla he- Hifte bulundular,,. Bu plânın tatbiki ve hedeflerine Varılmasmı kolaylaştırmak için garp- manlar, Frransaya böyle bir tek lif olunan müşterek emniyet muahe- desile Alm lar garbe doğru geniş- leme emellerini terketmiş değillerdi. Bismark zamanmda olduğu gibi, Cer- men Hekemonyasmın son ( safhasını İ teşkil etmek. Üzere .şarkteei “hnre keten sonra garp harekâtının başlar masi gayet tabii idi. Alman gözetel »ri de sırrı orfaya iyorlar Bu büyük projeyi esasen OAlman gazeteleri de meydana vermektedir- ler, Doyçe Folkvirtşaf adlı mecmua- nın 1 mart tarihli nüshasmmn Roma mülâkatma ait sütunlarda: “Birkaç seneye kadar Küçük As- yadan geçen kara yolundan istifade mümkün olacaktır. Balkanların ikti sadi kuvvetleri bizi İngiltereye İktisa den tâbi olmaktan kurtaracak kadar büyüyecektir,, satırları açıkça ya- zılmıştır. İstilâ plânı Bu istilâ plânmın tatbiki içindir ki, Almanlar garp cephesinde kilometre- lerce uzayan ve bir ucu tâ İsviçre hudutlarına dayanan müthiş çelik tahkimata bir sene evvel başladıkla- rı halde bugün bitirmiş haldedirler. Alman erkânı harbiyesi, orduların Balkanları ve Çekoslovakyayı çiğni yerek Ukraynaya ( girinciye kadar Fransa hududu boyundaki istihkâm- lara istinat eden hafif müdafaa ta- arruzlarile garpten gelecek kuvvet- lere dayanmıyacaklarını hesaplamış: lardır. Plânın tatbikatı Tstilâ plânmn hedeflerine erişmek için Alman idarecilerinin buldukları tatbik şekilleri şudur: Garpteki Alman cephesi beton ve çelik istihkâmlarm hiyamesinde em- niyete alınmca, Alman kuvvetleri Çe- koslovakyayı sarscaklar ve dahilde Yahudi düşmanlığı dasile faşistleri ayaklandıracak'ardır. Ro -| manyada da son zamanda büyük fa- aiiyetleri görülen Demir Muhafızlar Partisini harekete geçirerek Küçük Antent devletlerini biribirlerine yar- 'dım edemiyecek hale koyduktan #on- ta askeri harekâta başlayacaklardır. Neden harekete geçemiyorlar? Siyasi anlaşmalarla hazırlanmış ve Almanya, emelleri malüm, kolla - nüz büyük bir harbi karşılayacak hal 10.3.01 BAŞMAKALEDEN MABAT idealizmin En Yüksek Mânaları (Başı 1 incide) ) susunda milletlerine yol göster »| mektir. | Vaktile kitaplar karıştırdım, Ha yat hakkında feylezofların ne de- diklerini anlamak istedim. Bir kıs- mı, her şeyi kara görüyordu. “Ma- demki hiçiz ve sıfıra varacağız, dünyadaki muvakkat ömür âsna - sında neşe ve saadete yer buluna- maz.,, diyorlardı. Başka kitaplar okudum. Bunları daha akıllı adamlar yazmışlardı. Diyorlardı ki: “Madem ki, sonu nasıl olsa sıfırdır, bari yaşadığı - mız müddetçe şen ve şatır olalım... Ben, kendi karakterim itibarile ikinci hayat telâkkisini tercih edi- yorum, fakat şu kayıtlar içinde: Bütün insanlığın varlığını kendi şahıslarında, gören adamlar bed - bahttırlar. Besbelli ki, o adam fert sıfatile mahvolacaktır. Herhangi bir şahsın, yaşadıkça memnun ve mesut olması için lâzımgelen $ey, kendisi için değil, kendisinden son ra gelecekler için çalışmaktır. Ma- kul bir adam, ancak bu suretle hareket edebilir. Hayatta tam zevk va saadet, ancak, gelecek ni sillerin şerefi, varlığı, saadeti için galışmakta bulunabi Bir insan böyle hareket oder - ken, “benden sonra gelecekler caba böyle bir ruhla çalıştığımı farkedecekler mi?,, diye bile dü- şünmemelidir. Hattâ en mesut o- lanlar, hizmetlerinin bütün nesil » lerce meçhul kalmasını tercih ede- cek karakterde bulunanlardır. Memlekete, millete ve istikbale fayda erkesin kendine göre bir zevki var, Kimi, bahçe ila meşgul olmak, güzel çiçekler ye - tiştirmek ister, Bazı insanlar da 2. dam yetiştirmekten hoşlanır. Bahçesinde çiçek yetiştiren a - dam, giçekten bir şey-bekler-mi? Adam yetiştiren adam da çiçek ye- tiştirendeki hislerle"hareket edebil melidir. Ancak bu tarzda düşünen ve çâ- lışan adamlardır ki, memleketleri- ne ve milletlerine ve bunların is- tikbaline faydalı olabilirler. Bir 2- dam ki memleketin ve milletin sa- işünmekten ziyade kendi bu adamın kiymeti i- kinci derecededir. Esas kıymeti kendine veren ve mensup olduğu millet ve memleketi ancak şahsi- yetile kaim gören adamlar, millet- lerinin saadetine hizmet etmiş sa- yılmazlar, Ancak, kendilerinden sonrakile- ri düşünebilenler, milletlerini ya- şamak ve ilerlemek imkânlarına nail ederler, Kendisi gidince terak. ki ve hareket durur zannetmek, bir gaflettir. Şimdiye kadar bahsettiğim nok- ğı yukarı akraba olmuşlardır olmakla meşguldürler. Bu itibarla, insan, mensup el - duğu milletin varlığını ve saadeti - ni düşündüğü kadar, bütün cihan milletlerinin huzur ve refahını dü- şünmeli ve kendi milletinin saa - detine nekadar kıymet verirse, bü“ tün dünya milletlerinin saadetine hadım olmıya elinden geldiği ka - dar çalışmalıdır. ls Milletler arasında iyi geçim olmazsa ütün akıllı adamlar takdir ederler ki, bu vadide çalış- makla hiçbir şey kaybedilmez. Çün kü dünya milletlerinin saadetine çalışmak, diğer bir yoldan kendi huzur ve saadetini temine çalış - mak demektir. Dünyada ve dünya milletleri a- rasında sükün, huzur ve iyi ge - çim olmazsa, bir millet kendi ken» ——— ——— — de Ispanya harbinde meydana çıkmış tır. İspanyada dövlişen teyyarelerin kaliteleri Alman âletlerinin Sovyet- lerden çok düşük olduğu anlaşılmış- tır. General Frankoya Al - man tankları ise harekâta iştirak e- demiyecek kabiliyette olduğundan İs- tanm içlerinde neler cereyan ettiği| Uzunca #lirecek bir ablukaya da- belli değil, fakat Arap memleketleri | yanacak kadar zahireye ve harpte lâ- parlak sözlü bir beyanname yüzün - 'den İtalyan himayesini kabule koşar- hayret verici bir şey yapmış ©- Bir e zım olacak iptidai maddelere henüz malik değildir. anlar fevkalâde methedilen ava kuvvetlerinin metleri panyol Generalinin işine yaramamış- tır. Acele silâhlama yüzünden hâsıl olan bu düşüklüğe, zahire ve mevad- disi için ne yaparsa yapsın, UZ dan mahrumdur. Onun için V. sevdiklerime şunu tavsiye 98” rim: damlar, tabi di milletinin mevcudiyet ve tinin âmili olmak isterler. Fakat ayni zamanda bütün letler için ayni şeyi istemek İM” zımdır. Mi Bütün dünya hâdiseleri, Pİ bunü açıktan açığı ebat ei Ci uzakta zannettiğimiz bir hâdis9” nin bize bir gün temas etmi ğini bilemeyiz. Bunun için beşeri yetin hepsini bir vütut ve bir Mi eti bunun bir uzvu addetmek eder, Bir vücudün parmağının VE cundaki acıdan diğer bütün müteessir olur. Kuvvetliyiz ürkiye, Romanya ve diğ” dostları kuvvetlidirler. Hİ$ bir #araftan bize gelecek bir $€Y lemem, beklemiye de lüzum İşte bu sükünet içinde, büfün düny” yı mütalea etmek fırsatı bizdedi” “Dünyanın filân yerinde bir © lık varsa bana ne?...., dememeliyi”* Böyle bir rahatsızlık varsa, tıpk im di aramızda olmuş gibi, onunla ai kadar olmalıyız. Hâdise, nekadar uzak olurs# 9 sun, bu esastan şaşmamak an der, Işte bu düşünüş, insanları, Mi letleri ve hükümetleri hodbinlik * ten kurtarır. Hodbinlik şahsi Ol” sun, milli olsun daima fena telâkki edilmelidir. O halde konuştuklarımızdan #9 neticeyi çıkaracağım: Tabii ol" rak kendimiz için bütün lâzımg€ * len şeyleri düşüneceğiz ve icab" yapacağız. Fakat bundan sonrs PÜ tün dünya il alâkadar olacağı” 4 Bir misal N K isa bir misal; Ben askeri" Umumi Har, ir ordu * nun başında idim. Türkiyede di * ğer ordular ve onların kuman danları vardı. Ben yalnız kendi 9” dumla değil, öteki ordularla meşgul oluyordum. Bir gün E! rum cephesindeki hareketlere bir mesele üzerinde durduğum *” rada yaverim dedi kiz ".— Niçin size git olmıyan mes” lelerle de uğraşıyorsunuz?,, Cevap verdim: ” — Ben, bütün orduların variY? fini iyice bilmersem kendi orda” nasıl sevk ve idare edeceğimi edemem... Bir devlet ve milleti idare VEs” yetinde bulunanların daima 8 önünde tutmaları lâzımgelen Mf sele budur. Bu münasebetle muhterem mi” safirlerimize şunu diyeceğim: “.« Ben düşündüklerimi #9“” diklerime olduğu gibi söyler” Ayni zamanda lüzumlu olmıyf”. bir sözü kalbimde taşımak ikti“, rında olmıyan bir adamım. Çünk ben bir halk adamıyım. Ban dü” şündüklerimi daima halkın uz” runda söylemeliyim. Yanlışım. V sa, halk beni tekzip eder. Fa şimdiye kadar bu açık konuşmâ” da halkın beni tekzip ettiğini medim.,, Kalbten gelen, kalbe giden söy A tatürkün kalpten gelen Ve be giden derin sözleri coş$' alkışlarla alkışlandı. Bu kalpten be konuşma misafirlerimiz üzerind? de çok derin bir tesir bıraktı. TÜF” ye ile Romanyanm daha yakın mesine yer kalmışsa, Ankara paviyonundaki hasbihal neticesi0İ” bu, tahakkuk etmiştir. ş Bay Antonesko, çok samimi sös lerle kalbindeki duyguları ort koydu. Bayan onesko, zaten yef cümlenin hitamında bu yüksek f kirler hakkındaki | coşkunluğu9”” tavrile ve dilile ortaya koymust” Pavyondan ayrıldığım zaman b de kalan his şöyle idi: Birkaç saf”. kocaman bir parça tarih yaşa tm, Büyük Önderdeki görüş kr tinin mucizesi sayesinde yeni ei ufuklar görmüş. hayatı ve verif” ŞERİ GELSE ESELE EEE mn dı iptidsiye güçlüğüne rağmen orta- da bir istllâ plânı mevcut iken teh- Bkenin mevcut olduğunu da düşün - Hindi kir di rini yüksek, Alleenap. ayni z0msfii nikbin neşeli bir zaviyeden tan” tım. EBESİ MEZE ŞEEEUEE Vi öt ün Lİ

Bu sayıdan diğer sayfalar: