ekseriyet netice um Milli dokuz kişilik bir kafile halinde Romanya bandıralı Recel Carol Giden güreşçilerin söylediklerine 'miyerek aynen yazıyoruz. Gğlmiz yer gimal memleketlerinin Teş ekipine fazla teknik öğrenmiye gidiyoruz. Bununla beraber takımdan iki, üç galibiyet ümit ediyorum. Bizim bu se- yahatten maksadımız daha fazla dün- ya kupasma hazırlanmaktır. ANTRENÖR PELINEN: — Bu takım için en kuyvetli Türk ekipi diyemem. Belki bu kavşılaşma- yı Finlandiya 4 - 3 kazanacaktır. Bu seyahalimiz için bir ay çalışman landiya güreşçilerinin takımımıza büyük bir teknik bilgisi aşrlıyacağı şüphesiz olduğundan bu bizim en bü yüz kızancımız olasaktır. 56 KILO KENAN: — Kendimi çok iyi buluyorum. Ka- gu. Olimpiyat elemanları olan bu gü- reşçilerle kargılaşacağıma memnu num, 61 KILO YAŞAR : ı — Kolumun ağrıdığını biliyorsu- nuz, Tam formda değilim. Benim gitmekliğim bir emirivâkidir. Da- ha hazırlıklı olsaydım, o zaman Türkiyeye galibiyet haberi yollıyabi- leceğimi şimdiden söyliyebilirdim. 66 KİLODAN YUSUF ASLAN — Umit ediyorum ki Finlandiyada 4 - 3 kazanacağız. Takımda formde olan Çoban, Mustafa, Saimtir. Ken- dimi de çök iyi buluyorum. Inşallah iyi bir haber yollamıya gayret ede- ceğiz. 72 KILO SAİM: — Bence bu karşılaşma dünya şam piyohasına bir hazırlıktır. Şimal tur- nesi, bizim ekibi daba iyi vaziyete getirecektir. Kendimi bu seyahatte pek iyi bulmuyorum. Çünkü yirmi gün evvel bacağım incildi. Döktorun tedavisi müddetince çalışmadım. Se- yahatte istirahat edebilirsem ne Alâ, aksi takdirde bacağım büyük bir mahzurdür. Maamafih elimden geldi- ği kadar çalışacağım. 79 KILO ADNAN ; — Takimımız kuvvetli bir vaziyet- tedir, Olimpiyatlarda uğradığım şans sız mağlübiyetlerin acısını inşallah bu sefer çıkaracağım. Kendimden cok eminim. 87 KILO MUSTAFA : — Takım çalışması itibariyle çok kuvvetli değiliz. Maamlafih kendimi olimpiyat güreşlerinden iyi hisselti- ğim için bu yabancı ülkede memleke. timin şerefini kurtaracak bir galibi yet ümit ediyorum. Her halde Türkiyeye sevinçli bir haber yollıyacağım. Bizim için Fin- landiya karşılaşmaları bir kazançtır. AĞIR SIKLET ÇOBAN MEHMET : — Dört, beş aylık bir istirahatten sonra bir ay çalışabildim. Bu hazır. luğı kendi hesabıma az buluyorum. Ve kendimden emin değilim. Takım iti- bariyle Finlandiyada iyi derece “ala- cak vaziyette değiliz. FEDERASYON BAŞKANI AHMET FETGERİ : — Türkün ruhunda meknuz olan kudret ve enerjinin neler ibdâi ede- bileceğini kestirmek herkesin haddi değildir. Fakat normal vaziyette ta- kımımizın bir iki muvaffakıyet kazan ması muhtemeldir. Eğer üç kazarir- sak çok mükemmeldir. Orada bi rharikulâdelik gösterirler Hepsile konuştuk Finlândiya Milli takımile karşılaşacak olan güreş ekipimiz Federasyon sekreteri Sey- $i Cenabın başkanlığı ve antrenör Pelinen'in iş- tirakile her kategoriden birer kişi olmak üzere tence yolile Finlândiyaya hareket etmiş KAFILE BAŞKANI SEYFI CENAP : — Takım, halihazırda fena vaziyette değildir. Git- mızın İngilterede alacağı netice ile bizim Finlan- diya karşılaşmamız müsavidir. Onun için biz daha takma az geldiği muhakkaktır. Fin-| zsnmak için elimden geleni yapaca- | iyı uyor dün saat M de İ vapurile Kös- bir şey ilâve et- en kuvvetli gü- k bulunmaktadır. Futbol mili takı- Dün giden Çoban Mehmet ve 56 kilodan Kenan gös rağmen diğer taraftan atletizm trenörünün de vazifesine teessürle haber aldık. | | l Yüzme antrenörü * Frensvi (sağda) iİstanbu'daki Federas- yon Bürosu Kapandı Dördüncü Vakıf hanmda iki odayı! işgal eden federasyonlar merkezinin muamelâtına, federasyonların tama miyle Ankaraya nakli dolayısiyle ni- hayet verilmiş ve iki memuru tasfi- yeye uğramıştır. Halihazırda reisleri İstanbulda bu- lunan Güreş ve Eskrim federasyonla- rmm muamelâtma, bu federasyon re- islerinin Ankaraya nakillerine veya istifalarma kadar muvakkaten yine burada devam edilecektir. Leviski Ankarada Anki 13 (TAN) — Bulgarlarm kuvvetli takımlarından Laviski bay- ramda buraya gelerek maçlar yapa- cak ve hasılâttan 1500 lira alacak - tir. ama ar de dört galibiyet kazanırsak, gidevler “Türk tosunları olduğu için buna da şaşmamalıdır. diyerek açılan vapura | mendilini sallamıya devam etti. Bzi de giden ekibe (yolun açık ot-! sun!) der ve muvaffakıyetler temen- ni ederiz. Snzi TEZCAN İngiltereden hareket ettiğini haber verdiğimiz üç antrenörünün bugün yarın şehrimize gelmek üzere bulunmasına tahsisatsızlıktan nihayet Antrenörler arasında Yüzme antrenörü- nün vazifesine niçin nihayet verildi? cü futbol antrenöründen sonra yüzme an- verildiğini Uç seneye yakm bir zamandır Tür- kiyede bulunan ve bu müddet zarfın- da Türk yüzücülerinin hepsine, ken disini sevdirerek yüzme ve su topu tekniğini memleketimize sokan Alek- sandr Frensvi Peşte yüksek jimnas- tik mektebi mezunu olduğu için ken- disini beynelmilel federasyon tavsiye etinişti. Bu #ntrenörün memleketimizden ayrılması su sporları bakımından hâ- kiki bir ziyâ olarak telakki edilebi- lir, Cidd! mesaisinin çok yakından şü“ hidi olduğumuz antrenör, kendisiyle görüşen bir arkadaşımıza demiştir ki: Birdenbire vaz'feme hi et verilmesine çok müteessir oldum. iyle angajmanlarda hiç olmazsa bir iki ay evvel malümat verilmesi lâzım gelirdi." Alâkadar federasyonun bile malü- matı olmadığı bu işin düzelmesini di- lemekten başka elden bir şey gelmi- yor. Başantrenör Ankaraya gitmek istemedi Umumi merkez terafmden serlan Ankaraya çağırılan futbol başantre- örü Mister Bouls ,bazı sebepleri ile ri sürerek Ankaraya gidemiyeceğini İslâkadar makamlara bildirmiştir. Umumi merkezin emrine itaat ot- memiş vaziyete giren antrenöre An- karaya gitmemesinin sebebini soran bir arkadaşımıza Mister Bouts şunla- rı söylemiştir: “.— Spor Kurumu Umumi Merke- zarfında tatbikini İstediğim çalıştır. dirdim, .. Sistematik bir çalıştırma tarımda hazırladığım ve benim de vaziyetimi tayin edecek olan bu programa el'an bir cevap gelmedi. Bu lategime bir esvap' verilmediği takdirde Ankaraya veya herhangi bir şehre gitmiyeceğimi ve arzu ederlerse istifaya hazır olduğumu bildirdim.” Üçüncü futbol antrenörü geliyor Futbol federasyonu tarafından an- gaje edilen futbol antrenörlerinin ü- çüncüsü olan Coni Jones Londradan hareket ettiğini telgrafla bildirmiş- İ tir. Telgraf dün geldiğine — nazaran antrenör pazartesi veya salı günü şehrimize gelmiş olacaktır. zine; Türkiyede bulunduğum müddet | ma programımı bir rapor halinde bil- | YA 4.2. 987 ge MORİ OGMAİ ÇEVİREN . $.AKGUL » skele upuzundur... Çatlakla- I rının oayekkabıların to- puklarmı tutan, arası bazı yerler- de iki parmak, bazı yerlerinde da- ha fazladır. Tahta iskelenin yarık lari arasından gözüken siyah de- nizde çırpmtılı ve oynaktır. Şimdi artık gök koyu mavi ren- ge boyanmıştır. Bu sabah kocasi- le birlikte hareket ettikleri zaman İrenin içinde ona rüzgâr esmiyor gibi gelmişti. Halbuki İstasyo; $in Yokohama iskelesine kadar araba ile gelirken ve şimdi İskelenin üze- rinde durduğu zaman martın beşin ci gününün rüzgâr: sanki derisi- nİ ısırıyor gibi yüzünü Üşütüyor, kürkünün eteklerini de havaya kal dırıyordu. o Açık gümüşi renkteki &ürk vücudüne ve omuzlarma bol geliyordu. Bu vücut köcasnm çocu ğunu tasıdığı için bol elbise giyme li idi Dar şeylerle örtülmemeli İ- d. Zaten “vakit, gelmek üzere ve dışarı çıkmamak 8Yı da yaklaş» miştı, Filizi renkteki püsküllü şemaiye- sini başmın üstünde tutuyor ve yü Türken arkasından dört beş cariye de birlikte yürüyorlardı.. İskele upuzun!.., Upuzun!.... Kos koca vapurlar iskelenin sağına ve soluna demirliyorlar. Bazıları si- yah, bazıları beyaz vapurlar, De- miri vapurlar rüzgâra bir siper teşkil ediyorlar. Bunlarm hizası « nı geçince kürkünün etekleri ha- udüne mart rüz- batıyor, © ki söne evvel Üniversite » İ “den çıkar çıkmaz kocası kontla evlenmişlerdi. Bir sene son Ta da bir kiz çocukları: inci gibi bir Prens dünyaya gelmişti. Bu se enin sonunda da kocası Kont sa- Taya teşrifat nazırı tayin edilmiş- ti. Şimdi resmi vazife ile Londra- ya gönderiliyordu. Terziden yeni aldığı “açi paltosu ve elinde savurdi pık saplı baston ile kocası iskele- nin üzerinde &ızlı hızlı yürüyordu. Onunla birlikte giden Vikont ta tıpkı ayni renkte paltosu ve koca- sından bir karış yüksek boyile 0- nun yanmda yürüyordu. “ Kocasnm bineceği Fransız vs” puru iskelenin sağ tarafında ve en ucunda bir yere ( yanaşıyordü. Tramvay katlarınm kopan tellerini tamir etmek için kullandıkları # rabayı andıran bir iskeleyi de İf te simdi gemiye uzatmışlardı. Yavaş yavaş yürürken kocasının ve Vikontun bu iskeleden geçerek gemiye girdiklerini görüyordü- İskelenin Üzerine toplanarak ar” kalarından bakanlarm hepsi de X9 casını ve Vikontu teşyi için gelön” lerdi, Belki de bu gemiye başka'a rı birmiyecekti. Belki de kocasi V€ Vikont. çok mühim şahsiyetleri. Bazıları uzatılan iskelenin dibi ne kadar soküluyorlar, bazıları bi raz alarga durarak arkadaşların: bekliyorlardı. ocasımı teşyie gelenler E K sonda muhakkak eş nı çok tanıyanlar vardı. 7 da şöyle uzaktan shbapları olmalı idi. Fakat işte şu 86” ik gök altında duranlar hepsinin yüzünde de garip bir hüzün vardı. Belki yoktu da, ona öyle geliyordu. O da bunları yavaş yava$ ve gay ri şuuri takip ederek şimdi yemi kadar gokulmuştu. Va purun yuvar) pencerelerinden kadın yüzleri 4 küyordu. Bu ka ü bel kırk yaş arasında gibi idiler, “a kar gibi Hepsinin de bembeyaz önlükleri vardı. Bunlar purun garsonlar idiler, sahiden kocası! mutlak va Bunların a hizmet edecek sanarak, bu xa . kuza kadar çikiyor. Geminin küpeytesine dayanarak elindeki deri çantasile güzel bir manzara teşkil eden ve başında bü yük şapka taşıyan başka bir ka - dm da vardı, Gölgelerle boyanmış bir çift parlak gözünün, gaga bur nunun ve buruşuk yüzünün çirkin liği olmasa belki onu da kıskana- cak, önü da beyaz önlüklü garson lar gibi tahkir etmek İstiyecekti. Ne uzun iskele, bu yarabbi Yürümekle bitmiyor. Nihayet kendini vapura wzalı - lan iskelenin yanında bulduğu 78- man merdivenlerini kocasının vü - cudünde taşıdığı çocuğunu düşür mekten korkar gibi yavaş yavaş çi kiyor ve kendini geminin içinde bu larak seviniyor. Elindeki şemsiyesi ni cariyelerinden birine uzatıyor. Kocasına veda etmiye gelenlerin 8 rasına karışarak o da vapurun baş tarafına doğru yürüyor. Vapurun yatak odalarmın kapılarındaki nu» marâlar yavüş yavaş fazlalaşıyor, 19; 21, 23 ve nihayet. yirmi do - ma Dünde YAPI Ups Mümaai duran Vikont: “ İşte bu oda madam!,, diy Odanın içine bakınca iki yatak görüyor, Kocasının bavulları ve eşyalarını da şöyle bir süzüyor? Kocası: “Girip baksana, madam, O ka - dar rahatsiz değil; değil mi?.. di ye onu odaya girmek hususunda teşvik ediyor. D emek kocasının odası bu. O halde iyice görmesi, herşeyi bilmesi lâzım, Uzun seyahati es- masında kocasının rüyalarına de- mek ki, bu oğnda girecek ol. Şimdi üniformalı ve kaptana ben ziyer biri gelerek kocasına bir şey ler söylüyor ve onu alarak salo- na doğru götürüyor. Kocasını ve Vikontu takiben hep birden teşyie gelenler salona giriyorlar. Geniş, ferah, çok güzel bir sa - Jon! Birkaç masanm üzerinde 56 peterle, çiçekler dolu. Kocaamı teş vie gölenler yavaş yavaş ve birer birer salona giriyorlar. Kaptâna benziyen adamın emri le bir garson ağsı yayvan bir sü- Tü bardak getiriyor ve bardakların İçine şampanya doldurarak birer birer misafirlere ikram ediyor, bir başka garson da, dondurma ile Yenen pastalara benziyen sarı renk te Pastalar dağıtıyor! Şampanya kadehlerini ellerinde tutanlar teker teker ve biribirleri- hi takip ederek kocasının bulun - duğu yere kadar gidiyorlar ve hem onün hem de Vikontun önünde ha ff surette eğilerek bardakların- dan birer yudum alıyorlar. O, bir masanın başında küçük bir sandalyeye ilişerek tebriklerin 80- DU gelmesini bekliyor. Herkesle âYTT ayrı mesgul olmasma rağmen kocası ara sıra gözlerini onun ta- Tafina çevirmiye de vakit buluyor. Ne iyi kocat... Fakat bu kadar kelabalığm için- de tabii ona bir şey söyliyemiyor. O da sülküt ederek önline bakı - imdi artık kampana çalıyor. Teşyie gelenler birer birer kocasma veda ediyorlsr ve dışarı çıkıyorlar, O da bu yabancılar g bi kocasını ve Vikontu selâmly*”* rak yavaş yavaş dışarı çıkıyor. Vapura uzatılan iskeleden İn rek uzun iskelenin Üzerine bast * elerden birine vet , geri alarak hafifGö 4 kaldırıyor. i Şimdi kocası ve Vikont kocamt$ vapurun küpeştesine dayanmışlif ona bakıyorlar. O da onlara şel yesinin altmdan mlhteriz nazariff Ja bakıyor ve gitgide gözlerinin bi” yüdüğürü hissediyor gibi oluyo” Şimüi yine kampara çalıyor vw birkaç Fransız gemicisi vapura © zatılan İskelenin halatlarmı çözü” yorlar, Bir Japon amelesi, iskele nin basımda durarak hareket 78 * manı gelince İskeleyi çekmek üz# re bekliyor. Biraz sonra işte b# kın iskeleyi çekiyor. Yokohama'nın öğle vaktini 88 eden topu atılır atılmaz kocamsf sanki bu topla harekete g*İ ibi yavaş yavaş iskeleden sü, Vapurun çıkardığı lerle birlikte sanki iskelede yürü” yormuş gibi oluyor. Kocasının vw Vikortun durdukları yere bir şe9'* nu çekiyormuş gibi sürüklemek e iyor; gözleri büyüyor; içlerinde bir geyler taşımak istiyor. Şimdi bazıları vapurun akış takiben iskelenin ucuna doğru kö” şuşuyorlar. O da koşmak istiyor? fakat kocasmın hoşuna gitmiyedi” ginden korkarak koşmak istiyen * yaklarını güç zaptediyor. apurun güvertesinde koc “ V man şapkalı bir kadın, 89 dasından çıkardığı beyaz bir me dili sallıyor. İskelenin ucunda di” ran uzun boylu bir erkek te cebili den çıkardığı büyük bir mendöi sallıyor. Anlaşılan buzlar da b Yirlerinden ayrılan iki insan! Mendil sallama vapurun ve İ9 4 kelenin Üzerinde duran herke#e “ rayet ediyor. Büyük küçük men diller sanki bir şey oluyormuş sallanıyor, ara sıra gözlere #i vapur Tüyor. Fakat o bu şekilde teessürünü # bardan da nefsini dlıkoymak me” buriyetindedir. Belki kocasının şuna gitmez diye korkuyor. Vapur iskeleden tamamile 897” lnca başmı biraz sağa verdiği yg artık şimdi kocasını ve Vikontu göremez olmuştur. Fakat hölü ya purun kıçında mavi reskte, p mici iş elbisesile on dört on yaşlarmâz bir Fransiz çocuğu görebiliyor. Acaba onu hangi retli ana Fransada bekliyor! F* Kat belki de zavallı öksüzdür, * sesizdir! Hiç bekliyeni yoktu”, Yavaş yavaş dönerek cariye Li lerle birlikte vapurun gittiği ii kametin eksi istikamette yürÜZÜ başlıyor. İskele ne uzun!... BİS mek tükenmek bilmiyor... Biruz evvel siyah renkli gemi” demirlediği yerde simdi sular. — lığın kanatları pırıldıyor; SP vg) iskeleye vuran dalgalar donu# lerile ruha kasvet veriyor. G sanki sol de ledi İİ