12 Eylül 1936 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6

12 Eylül 1936 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

6 T ARAŞ DEA Güreşte Finlandiya sis- temidiye bir şey var mı? Pehlivanlarımızın Berlinde kazandıkları birincilik, üçüncülük ve dördüncülükleri devam ettirmek için teknik düşünmeğe alışmalıyız Berlin Olimpiyadından evvel Finlan diyanın birinci sınıf takımı ımvanile Istanbula gelen Finlandiya güreğçil eriyiz Merâinli Mehmedin rakiplerile bir Olimpiyatlara hazırlık devrine te- kaddüm eden günlerde İstanbuldaki güreş mehafilinde bizim güreşi ileri götürmek için bir yeni çare bulundu. Bu çare şu idi: "Bizim çocukların karakteri Macar sistemi güreşe uymuyor, Finlândiya sistemine daha ziyade uyuyor... Gerçi bu sözler söylenirken hiç kimse Finlândiyaya ve Macaristana gidip bu memleketlerin gençliğini ve güreş sistemlerini mütalea etmiş de- ğildi ama bu kanaat nimresmi hükü- met mehafiline arzedilecek kadar da kuvvetlendi ve bu fikre dayanarak da “Türkiyede fenni güreşi tesis etmiş, yedi sene bü uğüra emek vermiş olan ve şüphesiz dünyanın en teknik güreş hocalarından biri bulunan (Raul Pe- ter)e de olimpiyatlardan dört beğ ay evvel yol verildi idi. Bunu müteakıp da güreş idarecilerinden bir arkadaş tâan Finlândiyaya kadar gidip yerin- de bir antrenör seçti ve getirdi. Bu antrenörün kıymeti, bilgisi ve #eçme tarzı hakkında bu yazımda bir #ey söyliyecek değilim. Yalnız şura - sını gayet açık olarak yazmaya mec- burum ki; mevcudiyeti iddia edilen bu Finlândiya sistemini, Macar siste- mine üstün olarak kabul eden ve güreşimizde yüksek salâhiyet sahibi olan bir zat bana kendi ağzile: “— Bizim çocuklar bu kadar tek- nik güreşi kavrayamıyorlar. Onun İ- çin Finlândiya sistemi gibi kuvvete dayanan bir sistemi tercihe mecbur olduk.,, demişti. yi Doğrusu ben de güreş memleketle- rini pek dolaşmamıştım. Güreş işle- rindeki görgüm nihayet 924 Paris O- limpiyatları, Peştede yapılan 927 Av-! rupa birinciliği, 928 Amsterdam O- Itmpiyatları ve burada gördüğümüz, idare ettiğimiz Balkan müsabakaları- na İnhisar ediyordu. Gerçi Finlândiya #istemi davasını İleri sürenler de ben- den fazla görmüş değildiler ama bu derece wrar İle sarıldıkları bu fikri edinmek için ola ki uzun etütler yap- xaışlardır, dedim ve bekledim. Olimpiyatlardan evvel İstanbula (Finlândiya ikincisi) ismi altında bir takım getirildi. Doğrusu bu takınm kiymetinden şüphe etmeye, hakkımız vardı. Çünkü hattâ ihtiyat güreşçile- rimize bile dayanamadılar. Yalnız gü- reşlen biraz enlayan herkes gibi ben âe bu müsabakalarda şayan! dikkat bir müşahede de bulundum. Finlândi- yalılar, bizimkilerin iddia ettikleri gi- bi güreşi kuvvete İstinat ettiren bir takım değildi. İçlerindeki bir iki hal- ice güreşçi bunu bize gösterdi. “. Adma her nekadar ikinci deni- yorsa da olimpiyat arifesinde bir sık- letin ikincisini değil, dördüncüsünü bile uzun seyahate göndermezler. Bel» ki bu Finlandiyalılar sıra güreşçileri- Ahmet ve Çoban arada alınmış resimleri dir de ondan kuvvetsiz çıktılar.,, de- dim ve müşahedemi Olimpiyat müsa- bakalarma bıraktım. Berlinde gerek serbest güresin, ge- rek Grekoromen güreşinin devam et- tiği günlerde dikkatimi en çok teksif ettiğim ve hattâ bazan yanımdaki ar- kadaşlara da İşaret ettiğim nokta iş- te bu “Finlândiya sistemi" ni aramak oldu. Kati'yyet ve emniyetle gördüm ki Finlândiya sistemi diye ayrı bir sistem olmadığı gibi maalesef Fin- lândiyalılar da güreşteki eski hâkimi- yetlerini kaybetmeye başlamışlardı. Buna mukabil sistemini beğenmediği- miz Macarlar, Berlinde sarbest güreş- te sade iki birincilik almak suretile de gil, Zombori ve Karpâti hele Karpâti gibi dünyanm en fenni ve mükemmel | güreşçilerini yetiştirmiş olmakla da bu spordaki kudretlerini âleme gös- terdiler, (Diyebilirim ki; 927 de Peş- tede tanıdığımız bu Karpâti bugün dünyanın en yüksek güreşçisidir. Tat. bik ettiği oyunların çoğu kendi şahsi kombinezonudur. Ancak bu adamm güreşini gördükten sonra serbest gü » reşin ne olduğu anlaşılıyor. Finlândiyalılar serbest güreşte bu sene geçen Olimpiyatta 61 kilodaki yerini ancak muhafaza edebilen Pih- Jajamâki'den başka birincilik kaza - namadıklarmndan maada 928 de gre - koromen ağır sıkletinin ikincisi olan ihtiyar Nyetröm serbest üçüncülüğe düştüğü gibi grekoromende bizim Ço- bana yenildi, 992 de sikletinin birin- cisi olan diğer H. Pihlajamül Macar Karpâti ve Alman Ehri'in ö- nünde üçüncüllğüne razı olmaya mecbur kaldı. Birinci, ikinci ve üçün- cüleri bildiren resmi neticeler tebliği- ne nazaran Finlândiya Berlin serbest güreş müsabakalarında (Amerika, Macaristan, İsveç, Estonyadan sonra beşinci geldiler. Şurayı da hatırlatırım ki Macarlar gerek serbest güreşe gerekse greko - romen güreş müsabakalarına ağır sikletten mahrum olarak altı müsa bıkla iştirak etmişken Finlândiyalılar her iki güreşe de tam takımla gir- miştiler, Grekoromene gelince; Almanlarla ayni sayıda İsveçin arkasmda ikinci ve üçüncülük mevkiinde idiler, Macar- lar ise Finlândiyalılardan bir ikincilik eksik aldıklarından beşinciye düşmüş. leri. Finlândiyalılara bu telavvuku temin eden ikincilik Yaşarm birinci olduğu sıklettedir. (Acaba bu ikinci- lik Finlândiyalılara bazılarmın dediği fakat benim bir türlü inanmadığım gibi hediye edilmiş olmasın.) 936 senesinde Finlindiyanm elde ettiği neticelerin bu mukayesesinden başka geçen olimpiyatlardaki birin - ciliklerinin mukayesesi de Finlândiya- Yaşar ve Çoban Mehmet Rusyaya gitmiyecekler Güreşçi kafilesinin kat'i kadrosu belli oldu Rusyaya gidötek &porcu kafilesi hakkında evvelce verdiğimiz malü - matın en dikkate değer kısmıdün tahakkuk etmistir. Biz güreşçilele beraber Yaşarla Çoban Mehmedi Rsyaya gitmiyecsklerini haber vex- miştik, Rasyaya gidecek güreşçi ka- filesinin kat'fleğeh kadrosunu aşağı ya skyoruz, Ru kadroda da görüle - ceği üzere ağır siklet olarak Çobunm yerine Ankaralı Necmi, Yaşarın sik- letine de Ankaralı Ahmet almışlar. dır. 56 kilo — Ahmet, Eeran Hüseyin 6i kilo — Ankaralı Ahmet 66 ,, — Saim, Sadık, Yusuf Aslan 72 ,, — Ankaralı Hüseyin, Nuri 79 — Mersinli Ahmet 87 , — Büyük Mustafa Ağır siklet — Nazmi Ankara Anadoluhisar İdman yurdunun Senelik spor bayramı İkinci kümenin kuvvetli kulüple * rinden Anadoluhisar İdman yurdu se nelik spor bayramı bugün ve yarın Küçüksu sahasında zengin bir prog- vamla kutlulayacaktır. M 12 Şarpi- ler nrast: i yarısla başlanan prog eamda Bdğuzı yüzerek gecme, padil- bot, gülle atma, yiksrx, uzun atla - ma, 100 metre koşu maraton milsaba kasr ve ayrıca iki takım arasmda futuol maçları yapıl caktır | Tenis turnuvası İ Türk Dağcılık klibü tarafından tertip edilen tenis rusabakaları bu- gin saat 14 ten itlsa-en kulübün Tak eki kortlar başlayacaktır. Tanımış tenisgilera İştirak ettiği turnuvanm galibine Muhiddin Ustün dağın ismini taşıyan bir kupa verile- cektir. Karagümrük stadındaki maçlar İ Bu pazar günü Ksraştnı ük sta - dında mühtelif futvol hakları yayılacak, ve Zafe- kup maçları Da devam edilecekti”, Müsabakaların programı aşağıdadır: - Sant 10 da İatınb Ispor « Fe- eryılmaz genç takımları, 2 — Sanat 130 da Karoıgiinirük - Frtp genç takımları, çükpazar A takımları arasnda kupa maçı, Hakem Adnan Akın. 4 — Saat 15 te Feneryılmaz - Ka- ragümrük A takımları arasmda husu si mahiyette İntikam maçı. Hakem Feidun Koi; 5 -- Saat Ih,“4t Eyüp | İstaabul - sev A takım.l“1 arsada Zafer ku- pası maçı yapı'ıcuktı? İstanbul yüzme şampiyonluğu Istanbul Sı sporları Ajanlığı tara- fondan tertip eden ıstar.Su! yüzme şe mpiyonluğu musabexuarı bugün ve yarm Mude yüzine havuzunda ya- pılscaktır. Bu yüsu,akolarım seçme- İleri geçen hafra veaptimış. Beykoz - dan 25, Galatasırıylın 13 Istanbul « su usporlarındau 1 kişi finallere kal- mıylardı. Bugünkü ve yarsli müsah kalar- da hilhassa R uzlula sı muvaffas kıyetlerine intisar o'unn.cktadır. da güreşin düşmekte olduğunu göste- riyor. Bakmız: Serbes güreş Grekoromen 908 —1 912 —3 920 —2 924 —3 923 —1 2 —ı 938 —1 Birincilik almışlar. . Görüyorsunuz ki birinciliklerin sayısı gitgide eksili- yor. Şimdi geticeyi şuraya bağlıyorum. Finlândiya güreş sistemi diye bir #is- tem yoktur. Böyle bir sister olsa ve iyi olsa idi, bundan ilk önce Finlândi yalıların istifadeleri lâzım gelmez miydi? B, FELEK 3 - Saat 13,15 de Bozkurt - Küs! AN Merkezi Avrupa|( kupası maçları | İsparta 0 Avusturya O Merkezi Avrupa kupasının son ma- gi yarın Prağda Mazorik stadında Avusturya ve Sparta takımları ara- sında yapılacaktır. Kupa maşlarınm finaline ait bi - rinci oyun geçen Pazar günü Avus - turya ve Sparta takımları arasm- da Viyanada 65,000 seyirci önünde yapılmış ve her iki takımın büyük di dinmelerine rağmen 0 - 0 berabere ne tcelenmiştir. Oyun çok zevkli ve o hisbette heyecanlı olmuş ve Sparta kalecisi kendi halkı önünde harikulâ de bir oyun çıkaran Avusturya muha cimlerinin birçok gollük şütlerine mâ »i olarak sayı yaptırmamıştır, İkin - ci maçını kendi halkı ve kendi saha- sında yapacak olan Spartanın galip geleceği tahmin edilmektedir. Bu mü him karşılaşmanın yapılacak Mazo - rik stadr 70,000 bin kişi almaktadır. | Biletler geçen haftadan bittiği için Çekoslovak federasyonu statta 30000 kişi daha alabilecek tertibat yaptır- miştır. Sparta şimdiye kadar iki defa Or- ta Avrupa şampiyonluğunu kazanmış tır. Bu seneki kupa maçlarda Spar tâ şu takımları yenerek finale kal - mıştır: Macar Febüs - İtalyan Ro - ma ve Ambroslana.. Avusturya takımı İse İsviçre Gras- shopper « Ttalyan Bulongna - Çekos- lovak Slavya - Macar Uypeşt takım- ları yenerek finale kalmıştır. Çalışan mahkümlar İzmit, (Tan) — Vilâyet hapisha- nesi, bir san'at yuvası haline gel - miştir. Marangozlar, terziler, kun - duracılar ve berberlerin durmadan çalışmakta olduğu hapishanede ya- kmda bir de bal: tezgâhı kurulacak- tır, 197 mahpusun hepsi erkektir. Bunlar &rasında okuma yazma bil- miyen kalmamıştır. BORSA 11 EYLÜL CUMA Paralar Alış 633,— 124,— 34,— 80,— 21.— 11, 4— 164,— 165, 520— #2.— 2250,— 4— 21— 22 2— 3— 31.— 951p— 243,— Sterlin ! Dolar 20 Çek kuronu 20 Belçika tr, 20 Drahmi 20 Ley 20 Dinar Fransız İr. | Liret İsviçre ör, Florin Avusturya şilin rik Çenevra Sofia Florin Çekoslovak Avusturya Mark İsveç kuronu İspanya pezeta Esham ip Bankası MU mw, çe ,, Hamiline Anadolu *; 60 m 1 Şirketi Hayriye Tramvay Bomonti Nektar Terkos Aslan Çimento Merkez Bankası Osmanlı Bankas, Şar; Merker Eczanesi İstikrazlar Türk Borcu T " e Ergani A. B.G İstikrasr Dahili Sivas — Erzaram I N n Mısır tahville 186 1 1903 1910 YE Tahvilât Rihhtem Anadolu 1 ve TE Ji 101,50 — 05— Mümessil ba konu b alimin, değil sn Rosa, Pinin ve La Kardora, biri- İ birinden ayrılmıyan üç arkadaş... Bir sacıyağın üç bacağı idiler san- ki... Somonte mer'ası, tepenin eteğine serilmiş yeşil bir halının üstünde üç köşeli bir yama gibi duruyordu. Bu yamanm bir ucu Ovideodan Liyona kadar dayanan tren yolu boyunca uzatıyor; tarlanm bir kenarında, işaret değneği gibi yükselen bir tel-| grak direği, Rosa ile Pinin, bilinmi- yen esrarlı; daima ve daima korku: | lacak, uzak kalınacak dışarı dünya-| Yı temsil ediyordu. | Pinin bu sakin uzanan direğe hergün baka baka, durumunu ciddiyetle etüt ettikten sonra, nihayet bunun alelide kurü- muş bir ağaçtan başka bir şey ola- miyacığnı, beyaz porselen bardak- çıkların da, şimdiye kadar görmedi- Zi, yemediği meyvaları olması hissi- ni doğurduğu neticesine vardı. Ve adeta tellerine kadar tırmanmak he vesine kapılacak kadar nefsine inan- dı. Bununla beraber, kilisedeki mu- kaddes canakları kuvvetle andirdı - ğından ötürü de hiçbir vakit bardak- çıklara kadar uzanmadı, çıkmadı ve ancak direkten aşağıya kayıp ta, a- yakları süğlam toprağa deyince bü -| tün vücudunu kaplıyan o garip çe- kingenlik ve korkudan sıyrıldı. Daha nz cesur, lâkin “meçhul” e İdaha fazlasile âşık olan Rosa saat- lerce telgraf direğinin altma oturur, elektrik tellerinde yarattığı o made- ni ve yorgun sesi, çamların ta göğ- sünden kopup ta gelen iniltilerle yo- ğuran, birleştiren, ( #henkleştiren rüzgârın uğultusunu dinliyerek zevk duyardı. Bazı kereler, tellerin vücuda ge - tirdiği bu ihtizaz bir musiki olur, o zaman,Rosa bunları bilinmiyen bir dünyadan akıp giden fısıltılar sanar dı. Dünyanm öbür tarafında yaşı - yan insanlar biribirlerine ne derler, biribirlerile neler konuşurlar, hiç umurunda değildi. Saçının bir teli kadar bile ehemmiyeti yoktu bunun. O, sadece ahenk ve sır dolu olan 86- si dinliyor, onu seviyordu. La Kor- dera yaşmı başını almış, binaena- leyh arkadaşlarından daha olgun bir yarlıktı. Dünya İle ilgisi kalma-| mıştı. Telgraf direğini de sirf rahat rahat sırt kaşımaya yarar cansız bir vasrtadır diye seyrediyordu. La Kordera görmüş, geçirmiş bir inekti. Saatlerce çayırda yayılır, ge- viş getirmekten ziyade, düşünerek vakit geçirir, kürşuni göke, sakin hayata, toprağa bakarak eğlenir, neş'elenir, bir yandan da zihnini aç- maya, İşletmeye koyulurdü. Vazifeleri, onu beklemek, muhafa- za etmek olan çocukların oyununa katılırdı. Eğer gülebilmek hassası olsaydı, Rosa ile Pininin kendisini yani La Korderayr görmek, muhafa- 74 etmek, çitten aşarak, atlıyarak treh yolunda dolaşmasma mâni Ol- mak gibi, ileri sürülen garip telle- re kabkahalarla gülecekti. Çiti aş - maya da pek iştahalıydı sanki?! İ Onun tren yolu ile ne alış verişi var- dı?. Etrafma bakınmak için hiç te me- rak duymadığından, başını keldır- maksızın en iyi, en tatlı lokmayı set gerek, sessizce olamak onun Öz ve biricik zevkiydi. Ondan sonra, yere çöker, ya düşünür, veyahut ta yaşa- manın, eziyet gekmemenin neş'esini tadardı. En büyük arzusu ve ehem- miyet verdiği nokta buydu. Başka şeylerle uğraşmayı adeta tehlikeli bir gaile, bir dert biliyordu. Tren yolunun açılışı İle huzur ve rahatı kaybolmuştu. Hele ilk tren sanki ta yanından geçermiş gibi görünce ödü patlamıştı. Taş duvardan âşerak komşunun tarlasına atlamış, ve bu manzaradan deli divaneye dönen, pü- niğe tutulan başka bir sürünün ara- sma katılmıştı. Ve bu korkusu, kor- kunç lokomatifin tünel başında ber görünüşünde, kâh artarak, kâh ek - silerek günlerce sürdü. Gitgide trenin zararsız ve geçlei bir tehlike, korkusuzca lâkin öldür. miyen bir umacı olduğunu anladı. Bundan ötürü önceden almış olduğu tedbirleri azalttı, hafifletti ve başı- nı eğerek kullanmakta bulunduğu müdafaa vaziyetinden vazgeçti. Son- raları, yerinden kımıldanmaya lü - zum görmeden trenin geçişine baktı. ve kendi halinde Nihayet, bu yürüyen deve karşı bes- lediği itimatsızlık ve antipati de or- li hi kin lm GRİ) 12-9.-036 s3 ——— e | sr | Adios Kordera Çeviren: İbrahim Hoyi tadan silinince artık ona hiç bak- maz, ilgi düymaz oldu. 'Tren yolu, Rosa Ile Pininde daba başka, yepyeni ve hoş bir tesir bırak tu ik önceleri sanki üzerlerine doğ- ru koşarmış gibi gelen trenden te lâşs düştüler ,korktular, Bağrışarak oraya buraya koğuştular. Sonra, yar baner insanlaria dolu yükile günde birkaç defa hızla kayıp giden bu de- miryoluna karşı garip bir sevgi duy“ dular, Tâkin tren yolile telgraf direğinin i vesile olduğu vak'alar Somonte me rasını çevreliyen sükünet ve yalnız- lık denizinde kaybolup giderek pek çabuk bitiyor ve artık ne canlı bir kul ortada görülmüyor, ne de öteki dünyadan bir ses, bir nefes duyulk muyordu. Inek ile çocukları günlerce, saçla» YI yakıcı güneşin altın. sicaktan vira ölen böceklerin sesini dinliye « rek, eve dönebilmek için öğle vakit- lerini beklediler. Ve uzun uzun, ke- derli öğlelerden sonra da suların ka» rarmasını gözlediler. Gölgeler uzadı, küşlar sustu ve gö kün en karanlık bir köşesinden şu- rada burada birer yıldız parladı. Çocukların ruhu, vakur ve asil gece nin sessizliğinde aksediyordu sanki. | Ve orada, La Korderanın yanında 0 İturmuş, aradasırada ineğin boynun- da asılı duran çıngırağın çıkardığı seslerden bozulan rüyalı ve hulyalı bir sessizlik içinde yüzüyorlardı, Çocuklar biribirlerine anlıyama » dıkları, anlatamadıkları, kavrıya « madıkları, lâkin sezinledikleri bir sevgi ile bağlıydılar. Yeşil bir elma nın yarısı Rosa, yarısı da Pinin idi sanki. Bu sevgi, inek snayı da sar“ mıştı. La Kordera kendisini muha « faza ile vazifelendirilmiş çocuklara, bu sevgisini, nümayişsiz bir şekilde elinden geldiği kadar anlatmaya ça- şiyordu. Meselâ, onların bütün ga- kalarına tahammül ediyor, uydur- dukları oyunlarda, bazan canı yânsa bile yine ses çıkarmıyor, her zaman sabrını, itidalini gösterecek,” ispat edecek vesileler buluyordu. Çocukların babası Anton de Chin- ta, Somonte mer'asını daha pek yeri nilerde satmalmış olduğundan La Korderaya bütün imtiyazile burada otlamak imkânr verilmişti. Keyfine diyecek yoktu, Zira önceleri, zaval- lu La Kordera, sokaklarda dolaşıp rıskmı, yol kenarlarında biten fun- dalıktan ,kuru ottan çıkarmak mec buriyetinde kalmıştı. (Sonu yarım) ihtira ilânı “Kahve tanelerinde mevcut muz” maddelerin bilhassa klorojen hamızi- nın izalesi için usul” hakkında alın- mış olan 27 Haziran 1934 günlü ve 1807 sayılı ihtira beratı bu defa mev kii fiile konmak üzere ahara devri” ferağ veya icar edileceğinden talip olanların Galatada, İktisat hanımda, Robert Ferri'ye müracatları ilân © Tunur, Istanbul asliye 4 üncü Hukuk mah- kemesinden: İstanbul Evkaf Müdüriyeti tara“ fından Unkapanındı Yavuzsinad mahallesinden Hacıbekir sokağında 8-10 No. ir hanede oturan ticcar Gazaros aleyhine; Unkapanmda Ya- vuzsinan mahallesinde Hacıbekir 30- kağında eski 8 ve 10 numara fevkin* de odayı müştemil mağazanm beşte iki hissesi Etem ve saireden mahlu* len vakfa kalmış ise de müddeisley« hin slacağından dolayı haciz edilmi$ ve takip de edilmediğinden haczin bozulması isteğile 935/883 numar& üe açılan davadan dolayı dava ars” bali adı ve adresi yazılı müddelaley” he gönderilmiş ise de mahalli meğ” kürde bulunmadığından bahisle geri gönderildiğinden mahkemece: ilâne9 tebligat yapılmasma ve muhakeme” nin 16/10/936 Cuma günü nat İf Birakılmasma ve müddelaleyhe bi” ay mühlet verilmesine karar verilâ” ğinden müddeinleyh Guzaros ilân gü” ünden itibaren bir ay içinde mahke” meye gelerek dava arzuhali alm ve yazılı günde mahkemeye gelmeğ” ği veya bir vekil o göndermedi” Bi takdirde gıyabında muhakemeY” devam olunacağı ve bu baptaki d8V#. arzuhali mahkeme duvarma «luğu ilân olunur. a )

Bu sayıdan diğer sayfalar: