| Başı 1 incide | etrafmda toplanmışlardı . Misafiri- mizin otomobilleri hiç durmüdan Sultanahmede doğru ilerleyince, halk ta o tarafa yürüdü. Majeste Kra - im parka bakan büyük kapı önün - de Sultanahmet camii Başimamı Ba- ha karşıladı. Bu esnada, Kolonel| Vust büyük misafirimizin refakatin. de bulunuyordu. Muhterem misafiri- miz, başimamla konuştular. Tercü - cumanlığı Kolonel Vust yapıyordu . Misafirimiz camiin her tarafını ge- zip dolaştılar. Ve bu arada mihcabı uzun uzadıya tetkik ettiler, | Majeste Kral, bilhassa, mihrwbm| her iki tarafmda, binanm Siklet mu- vazenesini tesbit eden küçük döner sütunlarla alâkadar oldular, Ba s-| imam, bu sütunlarm vazifesi neden ibaret olduğunu krala arzedince muh- terem misafirimizin alâkaları arttı ve kendi ellerile onlardan birini veçirdi- Jer. Camtin içindeki mozayik ve'çi- niler de misafirimizin çok hoşuna git- ti. Başimama — Camiin mimarı kimdir? diye sor dular ve hangi tarihte yapıldığını öğ- Tenmek istediler. Majeste ezanı dinliyor Kral Hazretleri, camie girerken, sapkalarını ellerinde tutuyorlardı. Bir aralık Başimam Bahaya; namaz vak- ti gelip gelmediğini, ezan okunup ©- kunmadığını sordular. Başimam, ezanın hemen okunmak Üzere bulunduğunu arzadince; İstan- bulda bir ezan dinlemek arzusunu İz- har ettiler. Bunun üzerine, camiin Başmüczzi- ni Hafız Ali ile Üçüncü Müezzin Mustafa minareye çıkarak güzel $es- lerile ezan okudular. Ezanı, bu. ya- Bk sesli hafızların esselâtı takip etti. | esselâtı takip etti. Majeste Kral, ezanı ve esselâtı başından sonuna kadar, büyük bir hürmetle, dinliyorlardı. Ezan bitince milezzinlere ayrı ayrı iltifatlarda bu- Tundular: “.— Çok güzel okudumuz. memnun oldum." buyurdular. Ve kapıya kadar kendilerini teşyi eden başimama ver- diği izahattan dolayı teşekkür etti - ler. Majeste Kral (camii pek beğen- mişlerdir. Güneşin renkli camlara akseden ışıkları altında, iç kubbenin gerçekten ulvi bir manzarası vardı. Muhterem misafirimiz, bu dekoru, kaçırmak istemediler ve fotoğrafla- rile birkaç poz resim aldılar. Ayasofya müzesinde... Majeste Kral, — Sultanahmet ca-| Ayasofya Müzesine | > İ öntinde bekliyen otomobillerine bin - miinden sonra, gittiler ve Müzenin hasırovasındaki mozayikleri, meşhur mermer küple- ri, terliyen direği, mahfel ve mimbe- ri, Bizans devrinden kalma birçok 6- gerleri tetkik buyurdular. Burada kendilerine Profesör Vittmore tara- İmdan uzun uzadıya izahat verildi. Muhterem misafirimiz Ayasolyada bir saat kadar kaldıktan sonra, Ye- rebatan caddesi yolile Nuruosmaniye Sağdan soldan kulağıma sesler ge- iyor: — Ben gördüm... — Nasıldı?.. — Sarı saçlı. Boyu orta.. Mavi kra- vat takmıştı!.. — Nah, böyle seni ile konuşur gi- bi yanbeyan geldik. Beni görünce se- lâm verdi. — Kral be!,. Kral yahu... billâhi İngiliz Kral?.. Çarsınm daracık yolları adam”al. mıyordu. Muhterem misafirimiz an-| tikacı mağazasında yirmi dakika ka- dar kaldılar. Mağaza sahibi M. Aka- oni Majeste Kralı karşılıyarak büyük bir hürmetle yer göstermişti. Fakat, Majeste, ayakta durmağı ter-| cih ederek oturmadılar, Mağazaya Türk ve İran halılarmm en yüksek nevileri, elmas, zümrüt, yakut birçok mücevherler, nadide taşlar getirtil- mişti, Majeste. Kral emirlerine ar- zedilen bu eşyayı ve alâka İle ayrı ayrı incelediler, Bu esnadâ, yanlarındaki zevatla ingiliz-| ce konuşuyorlardı. Kolonel Vuts bu aralık, kendilerine: — Bir kahve almaz mısmz Majes-| te? teklifinde bulundu ve sonra ilâve | etti: — Çarşmm kahvesi meşhurdur! Türk kahvesi Kral Hazretleri, bir Türk kahvesi içmek arzu edince, Aynacılar soka- ğında, 17 numarada kahveci Karabe- te haber gönderildi. Karabetin yanında çalışan Kayaak kahveleri bir tepsiye koyarak iceri getirdi. Muhterem misafirimiz, Türk kahvesinin kokusunu pek veğendiler, ve fincanm yanında duran su barda-| ğini görünce! — İçine biraz su katmak mı? Vallahi, Târım iye sordular. Bunun İsteklerine | tâbi olduğu cevabı verildi. Fakat Ma- jeste Kral kahveyi susuz içmeyi ter-| cih ettiler. Kral, bu sırada, gâyet ince ve ucu vanalı bir cıgara da yakmış bıhı- “İ ları ezanı, başları açık olarak hür - | miden çıktılar, kendilerini kapının di- İ larmı bildirdiler, dide, geri döndü ve Dolmabahçe ö- nünde demirledi. Artık, Majeste Kraln istirahat halinde bulunmalarından istifade et- mek lâzımdı. Kendilerile görüştükle- ri için günün kahramanları arasma giren, şahsiyetleri birer birer arayıp buldum. Baş imam ne diyor" Ve ilk olarak Sultanahmet camii Başimamı Baha ile görüştüm. Orta boylu, hafif kır düşmüş kısa sakallı, zarif bir hocaydı. Az evvel şadırvan- da aptest almış, kurulanıydrdu. — Misafirimiz Kralr nasıl buldun hocam? dedim, — Allah için söylerim, dedi, cok nazik, çok kibar zat... Herkesle senli benli konuşuyor. Câmin ortasma kadar gelince ilk evvel kubbeye bak- tı, sonra mihraba doğru yürüdü. Her seyi İnceden inceye soruyordu. Cami» in mimarı kim olduğunu, hangi pa» dişah zamanında yapıldığın: mek istedi. Bildiğim kadar kendile- rine izahat verdim. Öyle sanırım ki memnun kaldılar. Mihrebin iki ya. nmda, binanm yerinden kayıp kay- madığını gösteren iki döner sütün| vardır. Bunlar ne işe yaradıklarmı sormuşlardı. İzahatımı alâka ile din- lediler. Sonra bana: — Ezan vakti geldi mi? dediler. — Ezan okunmak üzeredir, ceva- bını verdim. — Öyle ise, bir ezan dinliyelim. buyurdular, Başmüezzin Hafız AK'üe Üçüncü Müezzin Mustafanm okuduk- metle dinlediler. Ezan bitince, ca - şma kadar uğurladım.. Yanlarındaki bir zat, bana, Kralm, cari beğen- diklerini, bele ezandan çok hoşlandık- Hafız Ali söylüyor Ezanı okuyanlardan Hafiz Ali de şunları söyledi: — Kral, ezan dinlemek istiyor de- diler. Zaten ezan vaktiydi. Minare- nuyordu. Mağaza sahibi Akaoni, Haşmetlünun içtiği bu crgarayı, sön- dükten sonra, pamuklar içine sara - rak mukaddes bir hatıra gibi sakla. dr. Kral, saat ikiye yirmi kala, ma- Zaza sahibine bilyasıta memnuniyet- lerini tebliğ ederek seçtikleri eşyayı, sonradan aldırmak fzere mağazadan çıktılar, Halk; yine iki sıralı, Haşmetlinun geçeceği: yolları kaplamıştı. Polis memurları, kalabalığı, gilçlükle ayr - rarak Krala yol açtılar. Muhterem misafirimizin OÇarsıyı ("gezmekten memnun kâldığı görülüyordu. Halkı selâmlıyarak, Nuruosmaniye kapısı diler. Ve Babrâli, Sirkeci, Köprü; Ka- raköy yolile Tophaneye, oradan da doğruca yatlarma geçtiler, Boğaz gezintisi o - Nahlin, saat üçte, Boğaza açıldı. Majeste Kral, yatlarınm önünden ağır ağır geçtiği, Boğaz sahillerini dürbünle temaşa ederek, Kilyosa ka- ye çıkarak türkçe ezan okudum. Ar- kasmdan össelât ta getirdik. Aşağı indiğim zaman, Majeste - Kral, ilti- fat buyurdular. Ezanı beğenmişler Anlaşılan...” Antikacı anlatıyor Kralm ziyaret ettiği antika mağa- zası sahibi M, Akaoni çok memnun görünüyordu; dedi ki: — İngiliz Sefarethanesi erknmdan Kolonel Vuds ile dostluğumuz vardır, Kral Hazretleri, bazt şeyler satmal- mak arzusunu gösterince bizim dük- kânımızı tavsiye etmiş. Bunu öğre - nince, hemen hazırlık yaptık. Haşmet- lünun beğenebileceği birkaç bin lira- lik eşya ayırarak vitrinlere yerlestir- dik. Bunlar arasında birçok Türk ve İran halıları, mücevherler ve diğer bazı hoşa gidecek şeyler vardı. Majeste Kral, dükkânmuza şeref verince, kendilerine bir kahve alıp al mıyacaklarmı sorduk: — Türk kahvesini 1 memnuniyetle kapından Kapalıçarşıya girdiler. Bu ziyaret, çarşınm en hareketli bir saatine rastlamıştı. Kral otomobil - lerinden inerken, alkışlar başladı. Bir kaç saniye içinde, çarşınm önü yüz- lerce insanla dolmuştu. Kral, çarşıya girince, tehacüme mâni olmak için büyük kapıyı kapa- mak mecburiyeti hâsıl oldu. Çarşıdaki tetkikler Muhterem misafirimiz, çarşının gö- rülebilecek yerlerini gördükten son- ra, mücevher bedestenine girdiler ve orada bazı eşyayı tetkik ederek San- dal Bedesteni ve Kuyumcular Çarşı- #ından, Aynacılar Kapısma geçtiler vo orada antika eşya satan “Bitar ve 'Aksoni” mağazasına uğradılar. Majeste Kralın maiyeti ile birlikte, mağazaya girdiğini gören Çarşılılar, üstüste yığılarak, onu bir dar gittiler, Yat akşam saat on ye- ——— içerim! buyurdular, Majeste Krala hediye TAN : Misafirimiz düntetkik ve gezintiler vaptılar Sultanahmede gitti, ezan dinledi, Kapalıçarşıda kahve içtiler ... Ve sonra Kapak Karşıki kahvelerden dokuz fincan kahve getirttik. Bunlardan bir tane- sini kendileri aldılar, — Dükkünmızdaki gilerini beğendiler? — O, şimdiden belli olmaz!,. Ken- disi, koca bir kral... Biz bu mal var, şu mal var, bizde. diyemeyiz ki. Hepsini mağazaya getirttik. Hangi- lerini beğenirlerse, emrederler, gön- deririz.” Seylândaki mağazamız olsa... eşyadan han- kânına İngiliz bayrağı asan dükkâ- nm sahibi İsmail ile konuştum: — Siz de, dedim, antika eşya satı- yorsunuz. Kral Hazretlerinin dükkâ- nmıza uğrıyacağını umuyor muydu- nuz? — Hayr. Çünkü daha önceden, komşumuz olan Akuoniye gireceğini biliyorduk. Esasen bizim dükkârumız da pek kilçük.. Seylân Adasmdaki gi- bi bir mağazamız olsa, Kralı davet etmekten çekinmezdim. Sekizinci Edvard Hazretlerinin ba- bası, Beşinci Jorj, babamın devamlı müşterisiydi. Dük of York müstaar adile Avus. tralyaya yaptığı seyahatlerde, mite- veffa kral, mutlaka Seylân adasma uğrar ve her uğrayışta babanim dük- kânından alış veriş ederdi. Haşmet- ii kralı yakmdan tarırım. Ne yapa- yım ki, şü sıradaki vaziyetim, kendi- sile temastan beni alakoydu. Hattâ, dükkâna uğrıyacak diye, bir aralık epeyce telâş ettim. Krallar, malâm ya, kendilerine lâyık olan yerlere ça- Matbuat Umum Müdürlüğü İstan - dilmek üzere çok güzel bir albüm ha- an için olsun, görmeye calışıyorlar. | bulu ziyaretleri hatırası olarak Majes | zırlamıştır. te Kral Sekizinci Edvard'a takdim e- Sırtı tamamile ve yüzlerinin fçte İurrlabilirler.” Haşmetlü Büyük Britanya Kralı ve Hindistan İmparatoru Majeste boynunda fotoğraf makinesi, gözün- de siyah gözlüğü ile dün İstanbulun çarşı ve pazarmı işte böyle dolaştı. Salâhattin GÜNGÖR A bir kısmı som gümlşten ve diğer kı - srmları da Ceylân derisinden yapılmış olan bu albüm İstanbulun tarih ve san at bakımından yüksek değerde eserle rini ve tabil güzelliklerini tesbit eden yüze yakın resmi ihtiva eylemektedir. Büyük bir dikkat ile hazırlamış ve dün Matbuat Umum Müdürü tarafın. dan İngiliz sefirine tevdi edilmiğ'ir. Akaoni'nin biraz ilerisinde, came -| çarşıya - gümek niyetile 0-098 otomo bülerine ilerlediler. Misafirimiz - kapalıçarşıdan ayrıl diklan sonra Tophane rılhbımına ind ler ve yata dönmek üzere motöre bindiler. Majeste Kralın dün geceki gezintileri Majeste Kral, dilin gece Parkotele gitmiş ve orada iki buçuk saat kadar kalarak İstirahat etmişlerdir. Kendi. lerine dostlarından Lord Sefton, Mrs Simpson, Mr ve Mrs Rogers, Mrs Fitzgerald, hususi kâtibi Mr Lascelles ve yaverleri Sir John Aind refakat etmişlerdir , Majeste Kral, otelde neş'eli bir va- kit geçirmiş, mütemadiyen dostlari. le görüşmüş, bol bol maden suyu İç- mişlerdir. Kendileri dans etmemiğler- se de Mrs Simpson ve Mrs Rogers, yaverleriyle birkaç defa dansa kalk- muşlardır , Bu arada Majeste, yanında bulu- nan madamlar dansa kalkarken ve danstan dönerken dalma ayağa kalk- mış, kendilerini selâmlamıştır. Majestenin parkta o bulunduğu - nu işiden halk, otelin önünü döldur. muştur. Otelin güzel bahçesinde hazrran a- rasında Orgenera! Fahreddin Altay, Adliye Vekili Şükrü Saracoğlu. ve Maarif Vekili Saffet Arıkan da bu- lunmuşlardır . Beşuş simasından çok neş'eli ol - duğu anlaşılan Kral ve maiyet- leri smokin, kendisine refakat eden madamlar da süvare elbiseleri giymiş buhmuyorlardı. Servisleri kadın memurlar idare * diyordu « Saat yarıma doğru majeste 8 kalkınış ve bu emada civarlarında” bir masada oturan“ Orgeneral Feb“ reddin Altayı görerek iltifat etmi * lerdir, Mütedkiber *“ Majeste, dostlari” birlikte otomobillere doğru erleri ve parktan ayrılırken orada biri hak alkışları arasında uğurlan7” tur. Majeste ve dostları — sast piri Nahlin yatma avdet etmişlerdir * Yavuz suvarisinin ziyafeti Dün Nahline, refakat ie lan İngiliz destroyerleri zabitan! “ refine Yavuz suvarisi Yarbay pa tarafından bir çay ziyafeti v tir. Nahlin yatında Evvelki gün büyük misafirle A ie türkün Nahlin yatndak! mülâk* çok samimi olmuştur. Yatta Bİ“ atten fazla kalan Atatürke Mp jesteye iştirak buyurdukları gi harplere dair hatıralarını paklf lerdir,