cevap verdi: >> Hiç sanmam. Hem düşünün ki ” Cezayire kadar götüre Yollarda bealiyeceksiniz. O- #idinceye kadar zaif düşeceğim kimsenin gözü tutmıyacak ve be © zaman bana bugünkü değe © Uygun bulmıyacaksınız. pek hesaplı ve düzgün ko lu, karşısındakini kandrrmak İ- Marm olan söz tatlılığı da epey- Soktu, Word 5> Bu dediğin on altına yapıla - Hem de korkulu İş... Sonunda #İbi denize bakan gardiyanlar - | biri geriye döndü ve gözlerini Ömerin bulunduğu tarafa dikti. “5 Kimdir 0?.. San Ömer doğruldu. — Ben... Tanryamadın mı7?.. Bi sözleri çıkışır gibi söylemişti dikin şöyle bir ilâve yapmaktan | çıkıştı: ini alamadı: — Düş önüme,. Sakarı sorguya çekiyorum da.| Anskar bunun rol olduğunu bildi- ği için Sarı Ömere karşı kalbinde hiç Sus, Sarı Ömer Anskarm omuzuna bir ;ra bulunuyordu ve boştu. i yumruk vurdu ve homurdanır gibi en bir an önce bitirmek, takdir ediyordu. almak gerekti. Reisin emrile| — Ayaz aitmda kıvrılıp yatan, isin - R.K, AKINI — Yazan : Kadircan Kaf — “Bağırırsın. Duyarlar ve gelirler. O zaman her şeyi olduğu gibi anlatırsın: Sarı Ömere zincir vururlar,, uyuşuruz. Seri Omer Danimarkalı esiri oraya doğru itti: — Çabuk paraları ver... Dedi, Arnskar merdivenlerden indiği ve yaltkarla olan Xonuşmalarma ara | bir dargınlık veya kırgınlık duyma: | buralara getirildiği sırada daha fona | çek bir türlü işine gelmiyordu.İdı, Hattâ rolünü iyi yaptığı için onu | bi” şüphe içindeydi: — Bu adam şurada beni bir anda öldürebilir ve paraları alır... TAN No. 29 Şirketin kasasından Maznunun cebine geçen paralar Ayaspaşada, Saray arkasmda o- turduğunu söyliyen Abdilrrahman hakkındaki iddia şu idi: Süngercilik şirketinin Kasasmdan 788 lira ve memurlardan Etem oğlu Fuzulinin çekmecesinden 336 lira a- gırmış, ve trene binerek Adapazarma kaçmış. Orada, yakalandığı zaman Üzerinde 1100 lira para çıkmış, — Geri kalan parayıne yaptın? diye sormuşlar. Yolda soyulduğunu söylemiş. İkinci ceza mshkemesi, dün Ab- dürrahmanı sorguya çekti. Abdür - rahman kendisine böyle bir suç isnat edilmesinden dolayı hayret içinde i- di: — Beni, dedi, birçok defalar mer- kez bankasından para almıya Bönde- | rirlerdi! Aldığım paraları, noksansız olarak vezneye teslim ederdim. Adapazarına kaçtığım yalandır.Mü | dür Hamdiden mezuniyet alarak git. | tim. Oradan da, kendi köyüm olan! Soğukköye gidecektim. Abdürrahman, ilk sorgulara cevap | verirken İstanbullu olduğunu söyle. | mişti. Bu sefer, Soğuksuya “kendi köyüm!,, demesi reis Burhanettinin İ dikkatinden kaçmadı: Kuyumcunun yazdıkları arasında| — Hani ya, İstanbulluydun sen? bir tek İsim gözüne çarpıyor ve öf- dedi. kesini tahrik ediyor: o Kardinal de İ — Evet, İstanbulluyum ama, So. Rohan.: Bu adamı her türlü fenalığı | | duksuda tanıdıklarım var.. yapabilecek, vicdansız ve duygusuz | — Üzerinde 1100 lira bulmuşlar, | bir insan olarak tanıyordu. Esasına Bu kâdar para, ne arıyordu sende ?. | bakılacak olursa bu zevk ehli papaz, | — Hayır. Katiyyen yalan, Ce. | kraliçeye hiçbir fenalık yapmamış! bimde on para bile çıkmadı İBilâkis Fransa toprağma adım atar Mahkeme, şahit çağrılması için du | stmaz ona hoş geldin diyen, çocuk- larmı vaftiz eden hep o olmuştur. Yazan: Steflan ZWELİG MARI ANTUVANET:.. ROMEN Mari Antuvanet, senedenberi fena muamele ediyordu öekiyormuş gibi şimdi yine harkalı İle serbestçe konusabi- : anlarda acele ediyordu. yarıda kalır diye onun da in mak için biribirlerine sokulan ve bu hallerile paçavralar içindeki bir hay: | * Sonra ilâve ediyordu: yan yığınmı andıran forsaların ara.| — Ondan sordukları zaman da: lsrmdan geçtiler. o Direklere #rilan | “Ne yapayım, Üzerime saldırdı, si - yelkenler, halat ve ip yığınları güver | lâhlarımdan birini kaparak beni öl tede epeyce bir kalabalık yapıyordu. | dürmek ve kaçmak istedi.” diyecek. Kıç kasaranın önilne geldikleri za | Reisin güvendiği leventlerden birinin man Sarı Ömer Anskarın kulağına | bir esiri öldürmesinden ne çıkar? Bu Diyordu. İ l ruşmayı başka güne bırakınca, Ab - | dürrahman yutkundu | — Efendim, dedi, benim bu kabahatim yok, tahliyemi isterim! Parayı alan veznedardır. Ben deği - Tim. Ona, şirket müdiri Hamdinin oğ lu olduğu için ses çıkarmadılar. Beni haksız yere yatırıyorlar!... işte | doğru yanaştı ve: Sarı Ömerin gözlerini par-| O Buradan. İşt. Hem sabrı tükenmiş, hem “İS sayıyı daha çok yükseltmek | diyeni görterdi. ilerisinde Estridin kapatıldığı kama- halde isem dünyanm bütün İlkmektepler için hazır- lanan program basılıyor Ilkmektepler için yeniden yapılan müfredat programı Devlet matbaasında tabedilmekte olup Ey - Tül bidayetlerinde ikmal edilecektir. Bu tedris yılmdan itibaren tatbik e- dilecek olan yeni milfredat programı eskisinden çok farklıdır. Bilhassa birçok dersler ameli mahiyette gös terilecektir. İstanbul maarif müdürlüğünde Bu yrl taşradaki ilkmektep mual » İlimlerinden elli kişi Istanbul Maarif Müdürlüğü emrine verilecektir. Kayıt ve kabul muameleleri Perin olması da şarttır. | karım son korkusu da bu söz- . a büsbütün dağılmıştı. Çünkü o sd söyle düşünmüştü. hg Paranm üstümde olduğunu an- da hepsini elimden almıya kal- b a sorsuya kendisi de cevap ver- aç Bağırıram. Duyarlar ve gelir. O zaman her şeyi olduğu gibi an İş tm. Sarı Omer de zincire vuru- Sen kurtulmasan bile o cezasmı İs Ahekay paranm peşin olduğunu, verileceğini söylediği zaman Önerin gözleri birer kor gibi ma kesik ve hafif sesle konuş-! Orta mekteplerir | liselerin talebe & m gitiler ve Konuşmanın | kayıt ve kabul muamelesi önitmüzde- | i al rr ç ki pazartesi günü akşamı nihayet bu- Sukarı reise götüreceğim. Mermeri. in esek, Onu nayağını zincire bağ | (Üniversitede ikmal imtihanları ey kilidini açtıracaktı. /lülün birinci günü başlayacaktır. *siri kıç kasaraya doğru götü- #onra geri getirecek- ayağına tekrar kösteği İ ül arya lara bo lecek göçmenler 4 . Bundan ötesini artık a i en “İk igacieren Sofya, 28 (Tan) — Hükümetimiz dakika sonra tekrar Ans mukavele mucibinee Türkiyeye, Bul- Yanma döndü ve gardiyana | Saristandan yalnız 10 bin göçmen ge aşi ig Hetmşerim, aç gu kilidi... Bu esiri! olan son kafile de aybaşma kadar Ayan Hiz sille belde. Burgazdan Türkiyeye yola çıkacak - ret olan bu yekün bununla, itmam o- İunacaktır. Geçen gün de Bulgaristan yg sahlarm herbiri onar on beşer | yüz kadar aile Türki i yeye göç otmiş- t kösteklerini açmaya yarar | tir, 9 li Mk za 8 İlen Romanya ve Bulgaristandan göç nine Arkadaşlarının hepsini | dm ve Sivas vilâyetlerine iskân edile akika İçinde azat edebilirdi. | ceğini bildiriyorlar. (7 bes dakika bir köşe- 5 * Bulgaristandan ge gecirecek, kilitlemek için ii mer kıç ya. gitti. ile Bulgaristan arasinda aktedilen leceği malümdur. Bin aileden ibaret İrt ahahtardan birisini kilide tır. Bildirildiğine göre, on binden iba bellerinde bu üçlda Aydos ve Karnabat kazalarından anahtar kullanılmıyor -İ Gazeteler yabancı ağsnslardan nak anahtar forslardan birinin | den muhacirlerin yakında İzmir, Ay Merdiven, inilinoe iki: küçük kama: | ğe, hem de bağırmaya Tar Oy üre ailen OMAY MESİ yorum. Yeni program )Poliste iş üzerinde elbet çok durulmıyacak. Anskar bu düşüncelerle her ihti » Diyerek ambara inen daracık mer- | male karşı tetikte duruyor, eğer bir hücuma uğrarsa hem karşılık verme hazır bulunu- (Arkası var) Kumkapıda bir tren kazası İki vagon yoldan çıka- rak parçalandı Geçen akşam saat 10 buçukta Sir- keciden kalkan 66 No, lu Msrsandiz katarı makasçının bir hatası yüzün- den Kumkapı istasyonu civarında kil cük bir kaza geçirmiştir. Uzunköprü» ye bakkaliye götürmekte olan üç va- gon, hattan çıkarak parçalanmıştır. Nüfusça, zayiat yoktur. Bir imalâthanede yangın Dün saat 19 da Arap ewmide Ek- Teme ait alçı imalâthanesinde yangın gıkmiştır. Bina" kismen yandıktan sonra yetişen itfaiye ateşi söndür - müştür. . Bir tramvay kazası Bostancıdan Kadıköyüne gelen vat man Hasanm idaresindeki 39 No. lu tramvay arabası, hat üzerinde çalış. makta olan 60 yaşlarında Ibrahime çarparak sırtından hafif surette ya- ralamıştır. İbrahim Nümuns hastam hanesine kaldırılmış, vatman hakkın da takibata başlanmıştır. Kamyonla çarpıştı Dün sabah saat 9 da Şişliden gelen 3931 No. lu et kamyonu vatman Şa- banm idsresindeki 145 No. lu Şişli » Tünel tramvaya Tokatliyan önünde çarpmıştır. Tramvayın ve kamyonun ön tarafları parçalanmıştır. Nüfusça hiç bir zayist yoktur. — — Ayaspaşadan Dolmabahçeye inen yolun tamiri Ayaspaşadan Dolmabahçeye inen yolun sür'atle ve mükemmel bir su- yette tamiri kararlaştırılmış, Beyoğ- lu belediyesinde tahsisat kalmadığın- dan masraf merkezden verilmiştir. Mahkeme, icabmı düşündü we suç- İanun tahliye talebinin şimdilik red. dine karar vererek duruşmayı başka bir. güne-biraktı. —İftiraya uğrıyan bir çörapcı çocuğu Sultanahmet ikinel sulh ceza mah- kemesinde, için için ağlıyan bir adam var: Admın Netdet olduğunu söylü- yor. Seyyar çorapçıymış. Bir gün, fanilâ almak üzere Mahmutpaşada büyük bir dükkâna girmiş, Raflarda dizili duran fanilâlara o fazlaca alıcı görüyle mi bakmış, yoksa hareketle. ri şüphe mi uyandırmış, ne olmuşsa olmuş, bu zavallı çorapçinım üzerine bütün mağaza adamları, hep birlik 0- Tup hücum etmişler. Bundan #sonra- smı kendi ağzından dinliyelim. Nec- det şöyle diyordu: — Benim gibi, namusuyle geçinen çoluk çocuk sahibi bir adama, hır. siz diye haykırmıya başladılar, hır. siz sözü kanıma dokundu. — Neden olayım hirsız?,. Ben bir ekmek parası için çalışıyorum, de- dim. Bunun üzerine dükkân sahibi Moizle bütün çırakları, başıma üşüş- tüler, beni döğmeye başladılar, O ka- dar fena vuruyorlardı ki, kurtulmak için kapıya doğru kaçmıya başladım. Bunu görünce hırsız var! diye hep birden, bağrışmıya polis çağırmıya başladılar, Biraz sonra polis geldi, beni alıp karakola bötürdü. Necdet, bunları anlatırken, kendi- ni tutamiyor, yırtık, kirli mendilini gözlerine götürerek ağlıyordu. Hâkim Salâhattin, suçu Necdetin tevkifini icap ettirecek kadar mühim görmedi, kendisini serbest bıraktı. Zimmetine para geçirmiş Tabiatleri biribirine çok benzerdi. Rohan kraliçenin erkeği idi. O da o nun gibi havai, hoppa, müsrif bir a- damdı. Vâzifelerini ihmal eder, eğ - lenmekten başka hir şey dilşünmez- di. Hoppa bir kraliçenin hoppa bas- papazıydı. Mari nasıl Rokoko devri- nin kraliçesi ise o da bu devrin pa pazı İdi. Tesadüfen biribirlerine düşman ol- muşlardı. Belki de biribirlerine bu kadar benzedikleri için bu kadar zrt geçinmişler, biribirlerinden hoşlan Bunların asıl arasını açan Mari Terez olmuştur. Çünkü Kardinal ol- mazdan evvel Rohan Viyanaya se - fir gitmisti, Orada ihtiyar Imparato- riçeyi kızdırmıştı. O da bunu affet memişti. İmparatoriçe bir rahip addettiği Rohanın süslü elbiseler giymesini, kadmlarla düşüp kalkmasını, çok para sarfetmesini hoş görmüyordu. Ciddiyeti ile meşhur olan Viyana sa- rayı bu acayip sefirin hoppalıklarma tahammül edemiyordu. Imparatoriçe bu adamı göz göre göre kendi sara- yma mensup asılzadelerin ahlâklarını bozacaklarından korkuyordu. Roha- nin tekrar Fransaya dönmesini is- tlyor, kızma her mektupta bundan İ bahsediyordu. Mari Antuvanet te kraliçe olur ol- maz nüfuzunu kullandı. Rohanı Vi- yana setirliğinden geri çağırttı, Fa- kat Rohan sefirlikten çekildikten sonra düşecek yerde daha ziyade yükseldi. Rahipliğin en yüksek de - ırecesine çıktı. Pek büyük irada #a- hip oldu. İradı böyle çok olmakla beraber masrafı ve israfı da o dere ce çoktu, Büyük ve muhteşem ziya- fetler veriyor, kadınlara binlerce (rank yediriyordu. Bir müddet son- ra borçlanmağa ve dört taraftan İs- tikrazlar yapmağa başladı. Işte bu gerdnlık meselesinde de borçlarının büyük bir rolü vardı. Mari Antuvanet on beş seneden - beri Rohana fena muamele ediyor ve onunla konuşmuyordu. Bunda anne- sinin telkinlerinin çok tesiri olmuştu. Hele bu defa bir dolandırıcılık mese- lesine isminin karışmasına #ebep ol- duğu için büsbütün garaz olmuştu. Gözlerinden yaşlar akarak ve bütün Lalâkatini kullanarak kraldan bu Zimetine para geçirmekten ene cezalandırılmasını istemişti. Zingal orman şirketi muhasebecisi Cevdet, geçende kefalete bağlanarak serbest bırakılmıştır, Yapıdan tahki- katta Cevdetin yeni bir sulistimaline Kral karısının bu müteessir halini İ görünce tahkikata bile lüzum görme- jden bir kadın öfkesine kapıldı, Kar. |dinalin tevkifi emrini verdi. | Başrahibin, Rohan gibi mühim bir raslanmıştır. Cevdetin zimmetine ge-| şahsiyetin tevkifi herkesleri hayret- çirmiş olduğu paranm,çok milhim bir'te baktı. Bir başrahip, adi bir hır- yektina beliğ olduğu anlaşıldığın - | ız Ve bir dolandırıcı gibi hasıl hapse dan, kendisinin yeniden tevkifine Tü- atılırdı? Fakat kraliçenin istediği ce- #um görülmüştür. Cevdet, dün, altn-| buydu. Kendi ismini alet ederek & sorgu hakimliğine sevkedilmiş ve m MM cemi hâkim karariyle ikinci defa olarak| Nazırlar bu ağır emri İslemiye İs- tevkif edilmiştir. temiye yerine getirmeğe mecbur kal- Çeviren: Rezzan A. E. YALMAN Rohana on beş ! Gerdanlık meselesi için Boehmer kra liçeyi hususi surette görmek İsteni dılar. 'Tam başrahip Rohan hergün- kü mutat kilise merasimini ve duayı yapacağı esnada kral ve kreliçe kili- seye gelmiyor, bir usak rahibe yak- laşarak kralın kendisini çağırdığını söylüyor. N Odada kralın yanında kraliçe ve İRohan baş düşmanlardan birisi o- lan nazır Bretöy bulunuyor. Ne kral, ne kraliçe Rohana selâm vermiyor. Birdenbire kral kendisine şu suali soruyor: — Kraliçe namma satmalman bu gerdanlık meselesi nedir? Rohan sararyor ve böklemediği bu sunle şöyle cevap veriyor: — Ben aldatıldığımı « anlıyorum. Fakat emin olunuz ki ben kimseyi aldatmadım. — O halde korkacak hir şey yok- tur. İzahat veriniz. Sizi dinliyorum. Rohan lâzımgelen izahatı veremi « yor. Karşısında sapsarı ve mağrur durah Mari Antuvaneti gördükçe nutku tutuluyor» Krak onun burhali- ne acıyor ve kaçamak şekli bulmak istiyor. v — Mademki izahat veremiyorsu- nuz. O halde meseleyi yazı ile bize anlatınız. Kraliçe ve nazırla beraber odadan çıkıyorlar. Rohan yalnız kalınca on beş sa « tırlık hir yazı ile krala vaziyeti anla» tıyor, Valois isminde bir kadına bu gerdanlığı kraliçe için gidip alması teklif etmiş. O da sahi zannederek bunu yapmış. Şimdi bu kadının hem kraliçeyi, hem de kendisini dolandır. İdığmı anlıyormuş. Kral kendisine şunu sorüyor: — Peki bu kadın nerede? — Blimiyorum, haşmetpenah! — Gerdanlık sizde mi Rohan? — Hayır, bu kadının elinde kaldı. Kral kraliçeyi ve iki kuyumcuyu çağırıyor. Onlarm önünde tekrar 80- ruyor ve kraliçe tarafından yazıldığı söylenen kâğıtları onlara gösteriyor. Bunların sahte olduğu görülüyor. Yalnız Rohan aldanmış mr, yoksa bi- lerek mi yapmış, bu henüz anlaşıl - miyor. Kral kendisini tevkif etmek o ve evini mühürlemek mecburiyetinde olduğunu söyleyince Rohan yalvarı » yor. Masum olduğunu ve bilerek yap madığını söylüyor. Kral bu teessür karşısında yumuşuyor. Fakat krali « çe hiddetle Rohana sekiz senedenbe- ri kendisine bir tek kelime söyleme- diği halde nasıl olup ta gizliden giz- liye gerdanlık satınalması için onu vasıta kullanabileceğini zannettiğini soruyor. Rohan cevap veremiyur, hatasını anlıyor, fakat kraldan kili- seye girip dua etmesi için müsaade istiyor. Kral buna razı olmuyor. Diyor ki: — Mahkeme karşısında masum ol- duğunuzu ispat etmelisiniz. Benim kral ve koca olarak vazifem sizi tev- kif ettirmektir. Odanm dışarısında bütün asılzade- ler bu mllâkatın neticesini sabırsız- lıkla bekliyorlar. Birdenbire kapı açı Iyor. Nazır Bretöy oradaki hassa 4s- kerlerine yüksek sesle bağırıyor: — Rahip Rohanı tevkif ediniz, Herkes titriyor. Hayretler icinde donup kalıyor. Bir başrahip Rohan nasıl tevkif edilir, Acaba Nazır Bro töy sarhoş mu olmuş? Tarkası vr)