s 8 Nafia vekili Ali Çetinkaya dün Sıvasa gitti Ankara, 5 (Hususi muhabirimiz. den) — Nafta vekili Ali Çetinkaya yanında müsteşar Arif, inşaat reisi Razi, devlet demiryolları umum di- vektörü Ali Rıza, muavini Cemal Hi- dayet, hareket direktör muavini Ce. mal ve Kalemi mahsus direktörü Ne- jat olduğu halde onu beş geçe treni- le Sıvasa hareket etti. Ali Çetinkaya Sıvas e Erzürum demiryolu ile Ma- latya iltisak hatlarmın inşaatı biten ve devam eden kısımlarını yakından tetkik ve teftiş edecektir. Ali Çetin. kaya bilâhara Samsuna gidecek ve Samsunun su işlerile meşgul olacak- tır, . — —— bir parçası olacaktır. Meselenin na- zikliği burada meydana çıkıyor: çün- RO Yazan: Steffan ZWELIG Küçücük güzel #MARI ANTUVANET.. DED Çeviren: R başını kiyotine m A, E. ALMAN götürürlerken evvelâ onu kirlettiler kü İstanbulde bu münakâğalar sik sık tekerrür edecektir. İmar bürosu lâzım Nihayet İstanbul plânı bir müte- bassıs şehirciye verilmiştir. Şimdi bu şehirciye itaat olunmak, ve bele- diyenin içinde veya dışında, şehirci- lerle artist mimarlardin mürekkep bir imar bürosu kurulmak, daha bu- günden bütün faaliyetler ve inşalar, gehircinin emri altında bulunan büro» bun kontrolüne teslim edilmek lâzım | genç ve güzel bir kadır iradesiz, kuv- |denecek bir yerde, gelir. Yapılması gereken bin işten hangi- — sini hatırlayabilirim? Geçenlerde şe hir dışındaki yeni asfalt yolları tım. Düşündüm: ne güzel fikir! Lâ- kin bu yolları kimin için yapıyoruz? Turistlere, ve etrafı görmek istiyen bizlere kolaylık olmak için! Kendini- zi turist yerine koyunuz Evvdâ şehre muntazam bir methalden gir - mek istersiniz. İstanbulda bu metil, ne karada, ne de denizde var. Sonra güzel bir cadde üstünden Garp şeh- ri merkezine gideceksiniz. Ne bu cadde, ne bu merkez var. Oraya var- dığınızda otelinizi, seyrüsefer kolay- ıklarınızı, tiyatronuzu, eğlence yerle- rinizi arayacakamız. İstanbul bunla- rm ayrı ayrı hepsinden mahrum. N'hayet şehrin yüzlerce âbidesini gi İç şehi surları ve etrafı"gezmek arzüsuna, şeceksiniz: İşte biz bunu yapıyoruz. Sakın itiraz ettiğimi zannetmeyiniz: mademki ergeç lüzumlu bir şeydir. Meydana gelmekte olmasma teşek- kür etmeliyiz. Fakat artık baştan ve mütahaasıs kararlarına göre Çalışa- ös. Coşkun, tabiatli, kanı kaynıyan vetsiz, hasta bir kocaya düşmüş. Herkesin yegâne düşüncesi: bu ko- cayr kiminle aldatıyor? Bilhassa söylenecek kat'i birşey bulamadıkları için bin türlü ihtims- lât ie genç kraliçeyi kirletiyorlar. Birisile, bir at ile veya yaya ge- zinti yapsa derhal Aşığı olduğunu ilân ederler. Gözdeleri ve saray er- kânı ile yapılan bir eğlenti mühim bir hâdise halini alır. Bütün saray balkı ve zadegân kraliçenin » âştkane maberalarını uy- durmak ve anlatmakla meşgul... A- deta şiirler, şarkılar ve bicivler ya- parlar, Saray halkınm ağımdan çıkan bu dedikodular halka kadar yayılır. Senelerce Mari Antuvanet'in ma - mus ve haysiyeti. İle oyüncak gibi İbtilâl baş göstermeye'baş- ne götürürken bin türlü iftiralarla evvelâ onu kirlettiler, Sonra öldür- düler. i Avrupanın umum! tarih prensiple- rini değiştirmeye bir kadının felâ. k ve gehvet Mödeliolârâk gökter: |diler. Küçücük güzel başını kiyoti» keti bir kocanın vücutça kusuru, ha- Fas ve İstanbul İkiki bir amil olmuştur. Krallık nii- Bir sene kadar oldu. Bir ecnebi Mİ- | fuzu halkın Bastiy kalesini almasile marı diyordu ki: “— Fas nedir? A-| kırılmamış, kraliçeye malik olama - Briz. Paristen'az uzakta, tam köy sırf bir kralın ârzusunu yerine getirmek için böy- le bir saray kurulmuştur. On Dör-| düncü Lui böyle istemişti, Bir mak- sadi da bir Fransa kralınm yaşa » mak için halka ihtiyacı olmadığını İtapint etmekti. Kendinden sonra gelen On Be-| şinci ve On Altmer Luijler ba vâ ##raya ve devlete 'varis oldular. Fakat babaların. yaratıcı kuvve) tne tevarüs ödemediler, Krallık devirleri eşmasında haricen her şey ayni şekli muhafaza etti. Ne hu dutlar, ne an'ane ve âdetler, ne Ji- san, ne din hiçbir şey değişmedi. | Yine yüzlerce hizmetkâr her taraf- ta dolaşıyor, ahırlarda iki bin tane &t besleniyor, balolar ziyafetler ve- ciliyordu. Kral yine Lat !smini ta- şıyordu, Fakat eski kudretli hüküm rn &rini mlara esi nöeye geçiremiyen. bulunuyordu. Saray yine muhar - rirler, şâir ve edipler, mimar ve musikişinaslarla dolu , fakat bunla. rm hiçbirisi eski devrin meşhur ü- debası ve filozofları değil, Bir Bos- isuet, bir Racine ve bir Corneille artık yetişemiyor. Etrafı dolduran - lar bir sürü dalkavuktan ibaret Kim Pmpadür veya Du Barry gi- TAN Perde arkasında Son İspanyol isyanını kimler idare ediyor? Yazan; SA. Ramos Oliveira “ El Socialismm ” gzeterinin eski bey muharrir Ispanyayr kana boyayan askeri siyasileri ve gazetecileri tarafından heyfedilmişti. Şahsi kanaatime (o göre, hükümet bu darbenin başlıca esaslarına vâkıf bulunmakta idi. Evvelce 25 temmüz- da yapılması kararlaştırdmış olan bu ibtilâl, kraler: faşist Jideri Kalvo İSotelo'nun katli ve Fasta işçilerle yabancı Lejioncrler arasında vuku İ bulan bazı hadiselerden dolayı tecil edilmiştir. “Halk Cephesi” nin tam zaferile İneticelenen (16 şubat intihabatından sonra, Kalvo Sotelo katiedilmemiş olsaydı dahi, bu-ihtilâl muhakkak 0- larak tekrar patlıyacaktı. Zira vuzi- yetten memnun kalmayan elimhuri- yet aleyhtarı muhafazakârlar, cebrf bir hareketle bu siyasi durumu de- İiştirmek İçin plânlar hazırlamaya | baslamışlardı. Pihakika muhafazakârlar rey ne- | ticesinde kazanamadıkları zaferi #i- lâh kövvetile temin etmek istediler. “Halk Cephesi” hilkümeti ise on- İlarm bu plânma vâkıf olarak, tetikte İ duruyordu. Fakat bütün bunlara rağmen, fa- şistler asayişi ihlâl etmekte ve bir diyordu, Sağ cenah “Halk cephe” sinin ih- tihabatta ki zaferini mliteaki İintikam olarak meşhur sosyalist İvukat Imenez d: Asuayı öldürmek teşebbüsünde bulunmuş, fakat mu. vaffak olamıyarak ancak onu wu- hafaza eden polisi öldürmüştür. Ayni cenah, bundan sonra, cüm- huriyetçi avukat Ortega Casset' in evini bomba İle havaya atmıştır. Hatta, bununla da iktifa etmiyerek hükümetin polis teşkilât; erkânin- dan iki kişi daha öldürmüştür. Yüz seneden heri ilk defe olarak böyle genis mikyasta İspanya Üzeri- ne çökmüş olan bu siyasi afetin iç yili şöyle izah fedilebilir: | Hükümeti “etinde bulunduran 1933 İS 1935 senesln& “Kala süğvemah, işçi yevmiyelerini açlık derecesine kadar tenzil ettiği gibi, zirai ıslahat cümhuriyetçiler ve işçiler partisinin ibtilâline meydan vermişti. Haddizetinde zirai bir memleket olan Ispanya İçin, toprakta çalışan ihtilâl, daha üç ay evvel &ol cenah| sürü cinayetler yapmakta devam e- v | sahasında alman tedbirleri de JâĞ-| 3 bankadır; dirseklerine kadar kolla vederek, 1984 senesinde birleşik) çı siyah memurlar Moizin dosyeleri- 6.5.M36 Bjistânbulü No, 6 Yazan: MİTHAT CEMAL Raşel haykırdı: Beraber mi öldür- dük? Yani ben de beraber öyle mi? — Moiz!.. Moiz! Bu iki Moiz bu anda dünyada de- iğildi, Telgraf “Roma” nolerindendi: Raşelin kocasi dün intihar etmiş- ti. Cevat suratını makarnadan kal- dirdı. Ağlayacaktı. Fakat Ragel göz- lerini kapadı, bir ev dolusu #esle hay kırdı:. “Namus kurbanı “kocacığım!” Sonra Cevada gözlerini iki misli ağ ti: “Sen öldürdün onu! Sen! Sen! Sen!" diye heykırdı. Covadın gözleri ağlamağa hazırla- nırken kaşları çatıldı. Kadına fena fena baktı. Raşel: — Ne bakıyorsun? Vererli herif! Dedi. Cevadın, veremli olduğunu kadına üç doktor söylemisti. Fakat Raşel bunu Cevadın Kılları karşisın- da unutuyordu. Şimdi; o kadar kız- mıştı ki Cevadım hastalığına İnanr- yordu. Cevat, Fransızca konuştuklarını u- nutarak, uşak Ahmede; — Çık sen dışarı! Dedi. Ayağa kalktı. Kısık sesle Ra şele: Ben öldürmedim; beraber öl - lü Dedi. Sonra sesini daha yavaşlat, & -- Divanda aşk yapılmaz Madem, Her işin yeri var Madam. Yatak oda -İsında yemek yenmez Madam! Yemek | masasında uyku uyunmaz Madam! Dedi. Raşel haykırdı: — “Beraber mi öldürdük? Yani bende beraber öyle mi?.,, Kadın delirdi. Yemek masasının örtüsünü ucundan yumrüğiyle yaka- ladı? Bileğine sardı. Hızla çekti. Ma sanm Üstündeki gümüşler, kristaller, çiçekler, örkideler, birdenbire hava- da uçtular, birdenbire yerdeydiler. Kadm haykırarak: — Alişte! Ben öldürdüm! Ben öl. dürdüm ! diyor, yerde kırılmayan bar dakları duvardaki kalm seccddeye fir İndayor duvarda perşalanan kar (0p- Tarı kerryordu.” “ri Telgraftan bir gün sonra Galatada ne eğiliyorlar; iki avukat yarım saat te zengin oluyor; moterlere banka- lardan dosya dosya tercümeler veri- liyor, iki ufak şirket iflâs ediyor, bir amelenin vaziyetini islah meselesi, | : slk tabiidir * ki büyük bir ehemmiyet Rum tilecara inme iniyordu. Ve yi- kesbedecekti, ns ayni telgraftan birkaç gün sonra Halbuki, diğer taraftan, seneler. | Şili salonlarındaki çaylar daha can- i vüç kadar yer! Fasta İstanbula nis-| beten ne var? Hiç... Fakat Fasm bir hi kralm iki baş gözdesinin önün. de daha çok eğilir, kendini daha mukla kırılmaya başlamıştır. Bu karı kocanın hususi hallerinin kaç senelik imar emeğinden Sonra bu gekilde ortalara dökülmesi sade) çok beğendirirse külâhı o kapıyor. yılda ne kazandığını bilseniz, hayret edersiniz. İstanbula gelen binlerce ve âbidelerden ibarettir. İşte en kâr- k endüstri! Ayni zat demişti ki: “— İstanbu. Yun şu hususiyeti var: dünyada doğ- muş olan insanlardan biraz fikir ter- biyesi görmüş olanların hepsinin ru- hunda İstanbulu görmek arzusu var- dır. Siz bu arzuyu istismar etmeyi bilmelisiniz?. “|On Altmer Lui'nin doktorlardan ve ailevi sebeplerden ileri gelmemiştir.| Herkes değerine göre değil, dalka- Bunun bilinmesini istiyenler bu ha-| yukluğunun derecesine rütbe vadisin yayılmasına * çalışmışlardır. Rİ şe emikeli kader kerk Fakat birdenbire herkesin nazari kardeşleri sebep olmuştur. Krelm | dikkatini yeni bir hâdise celbediyor: sürriyetinden mahrum: olması, ken-| Ortaya on beş yaşında bir genç di İsg Or allerina kuvvet veri-İkız çıkıyor. Evvelâ veliaht karsı yordu. Nitekim kardeşi Dük Dslolarak ort: kan bu Provans On sekizinci Lui olmaya Li »X ei . e ri muvaffak oldu, e iliş Yedi sene sonra On - Altıner Tayj |79: Daha a e ill tam manasile bir koca ve bir baba hee mke arr ale olunca evvelce krallık ümitlerine | YADAlı kız bu sarayın içinde büyük Netice Biz Atatürk Cümhuriyetçileriyiz. Bizim için yapılması lâzım gelenin yapılma imkânları mutlaka bulu- Dur. On küsur sene içinde hakikatleş- © tirdiğiniz eserlerden çoğuna, inkâr- düşenler kendisine ve karısına düş- man oldular. Bilhassa Dük De Pro vans Mari Antuvanete garez olmuş ve onu hiç affetmemiştir. Adeta Büyük Fransız İhtilâli Dükün sara- yında hazırlanmış ve oradan doğ - muştur. Bütün bu vahim neticeleri anla- mâktan pek uzak olan on beş yâşın- daki kraliçe gen Kalbi ve neş'eli tavırlarile tahtın basamaklarını çı- karken bu yolum sonundaki feci ö- tümünü hissetmiyordu. Talih, fena bir akıbete namzet ettiği insanlara #inda başladık. Cihan iki üç asır- Irk menfi itikadını kökünden sarstık. Başvekilimiz, bizi, önümüzdeki 15 sene İçinde şimdikinin birkaç misli kuvvetli. olmak kararını vermeğe davet ediyordu. İstanbul ve onun tu- rizm hinterlandını (İzmit körfezi, Yalova ve Bursa) ayni müddet içinde dünyanm gr ” ceğimizi kendimiz v: Şefleri- mizin bizi imkânlaştracağına asla | MAdan, kaygusuz ve fütursuz ha. süphe etmeyiniz. Elverir ki garp zev- yatlarına devam edip gidiyorlar. kinin, garp kültürünün, garp ihtisa-|. UÇUNCU BAP van e ÖRME Versay sarayında ilk zamanlar ee ME a ii iradesi. |, Hâlâ bugün eski Fransanın mut- işimizin. Mikiyet İdaresinin en canlı timsali de sebat edelim. - En başta, ehrin İmiarı, &bideleri- (olarak Versay saraymı güsterebi- roller oynayacak. İlk bıraktığı tesir pek iyi olu- yor. Uzun zamandanberi Fransız sa rayı bu kadar güzellik görmemişti. Mari Antuvanette bir heykel zarafeti ve İneeliği vardı. Ayni zamanda fevkalâde canlı ve hayat doju bir kadındı. Yürüyüşü, oturup kalkışı, dans edişi kusursuzdu. Sağa sola selâm vererek meşhur aynalı salon- lardan öyle azametli bir geçişi vardı ki herkesi hayran bırakıyordu. O evvelden © mukadderatlarmı — habar | *a0âNa kadar sarayda birinci ro vermiyor. İçledine hiçbir korku doğ: |lü oynıyan kadınlar bu genç ve güzel kızın onlara kat kat tefevvuk edeceğini hissederek derhal kıskan - mağa başlamışğardı. < (Arkas varı melik sala yaam Bulgar Kralı Berlinde Sofya, 5 (A.A.) — Bulgar ajansi in ve tabiatin müdafaası İle, her | Fam nm | bildiriyor: fakadml hemşerisinin geceli gündüz- | ven demagoplarla sokak Politikacrla, | Bulgar kralı Boris evvelisi günden Tü alâkalanması gelir. Eğer siz bul sayfanızla bu alâkayı canlandıra- | huriyetin İstanbul eserinin tahakkuk bilir, ve onu aşağı hislere hizmet et-| etmesine yardım etmiş olursunuz. ğe sevk ve onlarla oynamağı #€ - Falih Rıfkı ATAY » ii meliyat Vapılmıştır. İstan. | Tmm elinden kurtarabilirgeniz, Cüm» | beri kraliçe ile birlikte mütenekkiren Berlinde bulunmaktadır. OKraliçeye dün bir Berlin kiliniğinde ufak bir a denberi bu ameleyi istismara alışıış olan çiftlik, arazi sahibi burjuvalar, bunların vaziyetini ıslah maksadı ile alınan herhangi bir tedbire karsı mani olmak İstiyeceklerdi. Netekim şimdiki ihtilâl idare edenlerden ço- Zu çiflik ve arazi sahiplerinin pek yakın akrabası, hatta kardeşi ve ya- hut çocukları bulunmaktadırlar. lece izah ederken, şunu da kaydede- ilm ki, bü Faşist hareketi s.Jmanya da ve İtalya'da tatbik edilmekte o- Jan faşist vejimlerile hiçbir yakınlığı ve bağt yoktur. Ihtilâli idare eden- iler PFofesiyonel “darhel kükümet"çi olup. askerlikten ziyade siyasetle a- İlâkadardirlar, Ispanya ordusunun ön genç gene- rallerinden biri olan Franko, kraler dır. Fakat, buna rağmen, hükümet onu orduda muvazzaf olarak sakla- yaştır. Nülrit bir kraler olan general Mol la ya Relince, o Alfons zamanmda Madrid” in son polis mildürli olmuş- tur. Kraler generallerden Goded ise şimdi hükümet kuvvetleri elinde esir olarak bulunuyor, Perde urkasından ihtilâl idare ©- den en milihim şahsiyet ise, Endülüs Vilâyetinde vâsi araziler sahibi olan eski Cumhurbaşkanı oAlkola Zamo- ra” dir. Şimdi ki Cumhurbaşkanı A- zana' karşı beslediği kin ve garez, memlekette hiç kimse için bir sr de- ğildir. Ispanya' 'da ki hadiseler işte bu şernit ultmda inkişaf © etmektedir. Kralcı faşist unsurları vaktinde or- dudan uzaklaşlırmamak o gafletinde bulunmuş olan hükümet şimdi bu hatasmi tamir etmek maksadile iş- çilere silâh dağıtarak milis teşkilâtı vücuda getirmiş bulunuyor. Bu tedbirin istikbalde ne gibi neti- €eler vereceğini şimdiden tahmin et- mek bir güçtür...” Ispanya ibtilâlipin mahiyetini böy- | İt idi: Artık kadinlar konuşacak şey bulabiliyorlardı! “Raşel ayda 6 bip lira sarfediyordu. Moizin Romada ye Bi bir metresi, bir de Viyanada aylık bağladığı eski metresi vardı. Moiz intihar etmez de ne yapardı? Zaten son sene de onlar satıp yiyorlardı. Kocasınm İtalyaya giderken Raşelin üstüne yaptığı şeyler bile satılmiş - ti. Raşel yalnız kalmea kocasının bu seferki namusuna şaşiyordu: Kocası bu “kaza” ya bu sefer neden bu Ke- dar müteessir olmuştu? 3 sene evvel Raşelin başma Viyanalı komisyoncü- dan “kaza” geldiği zaman Moiz 2, 3 bafta kızmış, sonra “kaza” dan karı smm nasıl kurtulacağını hekimle a < pandisit ameliyatı gibi konuşmuştu: Serin kanla., . Telgraftan 8 gün sonra Raşele İ- talyadan bir mektup geldi: Müstatil zarflı, kırmızı mumlu, kalın bir mek- tup... Raşel mektuba bakmca sarar- dı: Bu, onun gönderdiği mektuptu. Zarfın arkasında, Moizin öldüğü ya- Zlmişti. Bereket ki Cevat odada yoktu. Ka dım utanacaktı. Fakat işin içinden çi kamıyordu: Demek ki kocasın; kâ - gıt öldürmemişti? O halde “intihar” ne demekti? Galatadaki 3 bankadan birinin direktörüne telefon etti, Di - vektör telefonda: -bir kartvizit o ka- dar klişe ve kısa olarak - Moize acr- dı; sonra, kocasınm -niçin kendisini vurduğunu mutlaka öğrenmek iste « yen kadma: — Hesap meselesi Madam! Banka ya geliniz, anlarsmız. dedi, Telefonu kapadı, Biraz sonra aile avukatı Ra- gele telefon etti; — Son ayda Mösyö iflâs vaziyetin- de idi. Bonolarmı ödeyemedi. Kendi- si a i onun için vurdu, Hesap me: Dedi. Telefonu kapadı. Fakat be men yine açtı: 1 — Bu gece size geleceğim. Dalis anlatacaklarım var Madam! dedi Bu üç mubavereyi ikinci Kattaki 19. lefonda dinleyen Cevat makineded ” kalktı. İki baş parmağını yeleğinin iki koltuğuna soktu. ? — Hesap meselesi, hesap me53e!6* sil Diye güftesi banka direktörile avü kat, bestesi kendisinin olan bir şar kı tutturdu. Yavaş yavaş gilftesi ball kaciyle, avukatm, bestesi kendisini olan hafiften bir şarkı tutturdu: — Hesap meselesi! Hesap mwsele* sil Avukat Adnan zatürreeden kalkalı iki hafe ta var, Üçüncü hafta, prenses Bahire Bo“ guziçindeki bu köşkte Adnanla Sü İ heylâyı evlendiriyor. Adnarim bütü serveti pantalonunun cebinde; 180 kuruş!,. Bu köşkte evleneceği için köşkün sahiplerinden borç pars i temeğe utandı. Naşitten almağa git ti, Düştlükten. sonra, Adnan, vaktiyiği iyilik ettiği adamları kendi kendin | hatırlıyordu, Naşidi harbi umumids zengin ettiğini sık sık hatırlıyan Ade nan, ondan, yakında ödemek — çünkü yakında avukatlık ti — biraz para istiyebilirdi. Naşidin konağma prens Hasan / otomobiliyle gittiği için Adnanâ borç istiyecek adamın dalgm, uz mış yüzü yerine eshamnm dant,, mı almağa giden meclisi idi re azasını mühim çehresi vardı. Otomobil durunca Naşidin kona” ğmm kapısı okendiliğinden açıldı Kaskatı, upuzun uşak “ferfurje, Trr-İkenarma yapıştı. Adnan, kendi konağınm kapısını hatırladı sonra Belkısın bir türlü o konsi memnun olm'yan gözlerini düşünd İ Adnan salona aldılar: Krinolii İ koltuklarla, etrusk sandalyeler dö (Ji salon... Adnan kahvesini biti usak beyefendinin evde olmadığı söyledi: Beyefendi yatıyle 3 günden beri dehizdeydi. Adnan gene kendif nin bir zamenki konağını düşündü! Gelenlere onun evde “olmadığını şaklar sokak kapısında söylerö Belkısın müstehzi gözlerini hatrı Fakat tuhaftır; son zamanda, ç€ değişen bu konağın :htişamında Ni şidi bulamadığma . Adnan sevinmi Erteri gün köşkte prenses B Sürüklenen, güç bir davasmın bitir” mesini Adnandan rica etti, “MahX”; mel teftişi evkafta,, uyuyan bu © Yayı Adnuna verirken, prenses P hire: p z — Ama bu işimi bir dost gibi &” receksiniz beyefendi! Dedi. Adnan anlıyordu: Ona #* kat ücreti verilmiyecekti. Eh, köşkte uzun süren misafirliğini, kılan kastalığmı bu türlü ödiy ti. Bütün kibriyle seviniyordu. “5 kat prenses Bahire: “Araba P olarak!,, dedi, bir zarf uzattı. araba parasını görüp küçlülmet için Adnan geç actığı bu çok İN. zarfta 3 tene 500 lük vardı. " parası, nm 1500 lira olduğunu rünce gözünde dava büyüdü: p sesle dost olmasaydı kimbilir 3 dar vekâlet ücreti alması N ceğini düşündü. Birkaç aylık firliği ve bir hastalığım teĞİ eden talüine küstü, Kaybettiği Jet ücretini yakından görmek e davaya koştu. Fakat , lenen, güç., davanm mahkemeöf sağ mm çıkmış bulunca şaşırdı: e lira araba parası değildi, nikâh diyesiydi. O zaman 1500 “P utandı; bu parayı “borç,, diye verseydi. Adnan mennun olacaktı. Bu araba P