2 Temmuz 1936 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

2 Temmuz 1936 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

> ?.T.6 Şerefli bir galibiyet kazandık Muhtelitimiz Macar Boçkay takımını k bir farkla yendi yerimin eri 5-1 gibi büyü Dün Milli takım namzetleri Boğ- kayla gön maçlarını yaptılar, İlk iki oyunun fena neticelerinden sönra Ü- | çüncü maç çök büyük bir alâka uyan dırdığı için günün çarşamba olmasi» na rağmen saha çok kalabalıktı. Saat 17,35 de Boçkay ve arkadan da muhtelit takım sahaya çıktılar, Hakem Şazi Tezcan. Yan hakemler Nuri Bosut « Ahmet Adem. 17,40 da Macarların bir hücümüle müsabakâ başladı. Muavin hattında kırılan bu hücümdan sonra Fikret topu Macer kalesine kadar indirdi Sağ müdafileri müşkülâtla bu tehli- keli akını durdurabildi. Fakat bu des fa Niyazi ile bir hücum daba tazele. dik. Çocuklarda bugün bir fevkalâde lik göze çarpıyor, Hemen hepsi can- la başla çalışıyorlar. Dokuzuncu da- 'kikaya kadar devam eden stkr hücum lardan sonra Niyazi ilerde bulunan Macar müdafileri arasından sağ ice derinleme bir pas attı Boçkay mer. kez muavini bu pası kesmeğe uğrasır ken topun istikametini kendi kalesi. ne çevirmek hatâsma düştü. Salt ka- lecinin çıkış yapmasma rağmen çok hafif bir burun dokunuşile ilk golü- müzü kaydetmiş oldu. Muhtelit 1 Boçkay 0 Bu sayının alkışları devam eder ken müdafilerin kafasından geler topü Şeref uzaktan vole bir şütle i- kinci defa kaleye soktu, Muhtelit 2 Boçkay 0 Ust üste yapılan bu göllerden sön ra kendini toparlayan Boçkay derli toplu oynamağa ve kalemizi zorlama ga başladı. Fakat bugün harikulüde bir şekilde muvaffak olan Yaşar bu hücumları âdeta dir gibi eritiyor MR . Macarlar sağ içlerinin bomba gibi! bir şiltiyle ilk ve son gölleriki kazan | dılar. Bizim kalenin önürde topü yakala yan Şeref, çok uzun bir vuruşla Nİ- yazlye güzel bir pax verdi. Sağ açı- Eımız yıldırım gibi Macar kalesine akarak topu yer değiştiren Gündü- »e verdi. Ve tekrar Gündüsden ala- Tex iy durdurmadan Boçkay kale. sine soktu, Muhtelit 3 Boçkay 0 Mühtelitin üç gölüne rağmen ken dini kaybeliniyen Macar takımı üst Üste çok şiddetli hücumlarda Dulun- du. Mehmet Reşat, Hüsnü ve bil - hassa Yaşar bu hücumları her defa» sında durdurdular, ip Rüzgârm yardımile çok rahat iş- leyen muhtelit Macar kalesine 26 ve 20 uncu dakikalarda iki âni hücüm- da bulundu. Fakat topu iki defasın da da direğe çarptığı için bunlardan netice alınamadı. Müdafamızda yalnız İbrahim yazi Yesin yapamıyor, Bu yüzden (Mar- koşun) her inişi kalemiz için çok teh Mkeli ölüyor, Bereket Yaşara... He- men bütün hücumlar onun ayakla - rında sönüyor, Otuz sekizinci dakikada sağdan Niyazinin çok gıkt te hücumundan sonra Macar kalesi yine karıştı. Gün düz yöre yatan müdafiin ayağından PU zorla çıkararak kalecinin bos bıraktığı kaleye soktu. Ve bu suretle gollerimiz dörde çıktı. Muhelit 4 Boçkay O Vaziyet çok devam et süratle kalemize inen Dört sıfırlık miedi, Sağdan (TAN) ——. Polis Romanı: 22 — Kâpı arkasında bir cinayet! — Fakat bu ka x da ruh, vi ön pi daima kapalı du üne bir masa konmuş tur. Bu itibarla, bu ka; deyebiliriz. İçel Müddetumumi de ilâve etti: — Bu kapıyı nazarı itibara alsak bile, onu tetkik etmek lüzumsuz o lurdu. Çünkü, Kapı, içeriden kilitli ve anahtarı Üzerinde duruyordu. Mösyö Xavier Güillet de Leprin- ©8'in İsrarını garip bulmuştu ve; — Leprinee, dedi, bü kullanılma. yan kapı ile ne diye alâkadar olursu nuz? — O kapıya ihtiyacım var da on- de tiya — Nölen $ Muhtelit 4 Boçkay 1 İlk devrenin sonuna kadar bu va» ziyet değişmedi ve baftaym 4.1 muhtelitin galibiyeti ile nihayet bulu dü. Muhtelit bir türlü muvaffak ola- miyan İbrahimin yerine Fikreti sol hafa, Puadi de sağ içe, Saidin yerine #larak çıktı. Saat 18,30 da Ikihei hafteym bi « zimkilerin hücurüile başladı. Kaleye kadar uzanan topu çeviremediler, Sağdan Niyasi meriedi ve güzel bir öortalayış yaptı. Rebii yakın mesafe» den plâse bir şütle beşinci defa topu Macar kalesine dayandı. Muhtelit 5 Böçkay 1 | Rüzgâra karşı yapılan o bu güzel! gol Macarların bütün ümitlerini kir- pa ER” Muhtelit takım muhacimlerinin Boçkay kalesine bir akını NOTLAR Radyo Ben #ağyoyu keçi böynuzuna ben- ietirim. Nasil iki dirhem şeker ye - mek için sekiz okka tahta çiğnemek Bzeiigelirse, radyoda da güzel bir musiki parçası dinlemek için nâmii tenahi pârâzite katlanmak lâzım, Ve bünun için de, radyodan nef - tet ederim. Radyo, bu nefretimi, bi- Tiyormuş ta benden intikam almak istiyormuş gibi, her gün çalışmış ol- duğum odada bulunur ve onu, odama giren hemen her atkadaş; bir defa açar, dilemek ister. Ben, itiraz ede hangi bir yerinden çalman gilin ho- parlörden gelen ziritısımı, sokaktan geçen tramvay ve otomobillerin, için de bulunanların bile duymadıkları birkac yilr defa büyümüş horultula. ems sineye, hayır zavallı kulağıma ! çeker Geçen gün bir arkadaş odama gel. idi, Radyoda bir posta aradı, buhlu, dinledi, giderken de radyoyu kapa * madı, Kalktım, ona olan hiğdetimi radyodan alıink ister gibi, düğmesi- ni asabi bir hareketle çevirdim. Bir - denbire kulağıma harikültde bir par canın fevkalâde güzel nağmeleri gel di, radyonun basında put kesilerek dinledim. Dinledim. Parça bitince spiker önce Almanca zannettiğim, sonra İngilizce daha sonra da Fran Gzen dille burasının İlolandada bir tecriibe istasyonu olduğunu tul mev- dinin, zannedersem 10,68 olduğunu söyledi. O gündenberi her gin, gaze teye geline, İlk isim bu İstasyonu bulmak ve dinlemek oldu. Dün, yine, büyük bir zevkle e» vet, ben, radyo dilşmanı - dinlerken spiker Fransızca olarak şunları söy- tedi: Allo, allo... Burasi Halandada D. G. G. istasyonü, ıstanbulda Matmazel Leylâ Tür- kere Dünyanın en güzel yerlerinden bis vi olan İstanbuldan biri hatırladığı « nızdan ve hakkımızda gösterdiğiniz tevettübten dolayı minnettarımız bü" İunuyoruz. Çarşamba günkü progra” mımız hakkındaki noztai pazarmızı memnuniyetle kabul ediyöğuz. O gün i programda Yir vi ladılar. Bileğinden yaratı olan Hiütantt tı yerine Lütfi girdi ka yaptı. Ayağı sakatlanan Mücar da yerini bir yedek oyuncuya biraktı. Müdafaninızın sebebiyet verdiği serbest vüruşu Markoş çok güzel bir şekilde kullandı. Fakat top üst dire- ğe çarptığı için vaziyet değişmiyor. Markoş derinleme bir pasla müda- ilana icileri - gün, #izin için tamamlami yoruz. Ümit ederiz ki, di hiz arasmda idiniz Bu sözleri müteakip barikülâde bir car, Sonra yine buna benzer bir- kaç cevap ve musiki, Beni radyoya ısindıran bu Halan» dn istasyonunun mükemenelliği ka filerimiz arasmdan ileri fırladı. Tam | dar ve belki le ondan daha fazla 0- kaleye şüt çekebilecek bir. vaziyet | arak büsblitüin başka bir sey oldu. Almıştı ki, herkesi heyrette bırakan | Bu da bulunan bu güzel formül ve bir soğuk kanılıkla. topu yanmda | yroyram teskilindeli zevk, zekâ, bu- gok müs” vaziyette bulunan Teleki Ti. Zee. ve rekü diyörüm; çiinkü ye #âkletti. Fakat merkez mühasiw( İstasyonun nesriyatının hemen eksâ- Du bülunmaz firsati topu dört met | çişi piiktan ibarettir, ve <n'kerim ese rodan havaya dikmek suretile kâ - | iman parcaları takdimdeki muvaffü» Sardı. kiyetidir. Son dakikalarda bir gol daba çı - karmak için çok gayret sarfeden Ma Fikret ADİL a ——— a —— mem, yüzüm tutmaz, binanın her -| Dünkü maçtarı Futbol dünyasında, ötedenberi, iki haşariye çarpışmaktadır: MİMİ ve temsili takımları, değişik klüplerin en göze kestirilen o oyuneularından mı yapmak, yoksa temsij hakkinten kuvvetli bir takrma vererek o takı- min aksayan taraflarını mı kuvvet- lendirmek daha doğrudur? bahçe'nin yirmi programına gi Fesiörbahçe - Boçkay maçı vesilesile, dünkü yazımızda, bu İki nazariyeye temas elmiştik. o Bugün bunu daha esaslı bit şekilde tahlil etmeğe ça-| İişacağız. Doğrusu da olimpiyatlara gitmek ve bu seyahati de ön küvvet- li bir takımla yapmak dilşünüldüğü #irada, eh canlı mevzu, bu iki naza- tiyenin iyi ve kötü taraflarını göz den geçirmektir. Avrupa futbol o münakkitlerinden bir kismi diyorlar ki: “Dağinik füt- bol aslarını bir araya getirerek tem- | sili takim yapmak en doğru işli Fakat hemen arkasından da ihtira- gi bir kant yapıştırmağı zaruri gö- tüyorlar:; “Şu şartla ki bu dağınık aslar yapacakları maç veya maçlar- dün bir hayli zaman önce bir araya getirilmeli, tky bir rejime tabi tu- lı, ihsari maçlarla biribirleri- 18U8İye öğren sekizine erini İyice imkân verilmelidir. kısmın fikri ise şudur: vetli bir klüp takımm aksayan bir iki oyuncusunu başka kuvvetli bir Klüp takımının — oyuncularile değiş- tirmek suretile temsili bir takım çi- karmak en doğru yoldur. Çünkü; 1 — Bir klüp takımıFesmi maç- ların da yardımile her an bere ber çalışmış ve biribirlerine alışmış oyunculardan mürekkeptir. 2 — Her antrenörün çeliştirma tarzı başka olduğu gibi onun oyun- da Latbikine oyuncuları — alıştırdığı Sistem ve taktikler de başkadır. Bu- nun için.başka başka antrenörlerin âirektiflerini almış oyuncuları ye- ni bir derse tabi tutarak vakit kay» metmektense kuvvetli bir klüp ota kıminı, o takımın tarzina çabuk u- D garlar birkaç müsait fırsat daha ka- İstanbul mıntakası merkez | yabilecek bir iki oyuncu ile kuvvet- dığmdah Mmuhacimlerimiz dolizan. | çırdılar. Ve oyun böylece 5-1 gibi cok mim lr hnm Ne e e m a Boçkay - Fenerbahçe maçı Yanlış tefsir edilmemesini istediğimiz düşüncemizi burada açıkça izah ediyoruz bir enstantane çine girse bile, V golü kaçırmak ba» hasma kendi şansını tecrübeyi ter- tih edebilir.Halbuki $-Y-Y-Y*XY şeklindeki bir hücum hallında böy» le bir teferrüt davası varit olamaz, Meğer ki, o oyuncu kendi takimn» da dahi böyle bir dava gütmeyi ken- dine karakter edinmiş olsun! Sonra, / iki klübün oyuncularından teşkil e dilmiş bir takımın çalışmasında ol- sun, oyununda olsun iplin temin ötmek, bir kaç klübün bir araya g& 5 futbolcuları arasında disip- lini muhafaza etmekten daha kolay- dir. Bir de bu iki nazariyenin çarpış- masından doğmuş telif edi: üne bir düşünee vardır: Temsili takım- lar en kuvvetli üç takımın oyuncu larından yapılmalı ve bu iç takımın & iyisi esası teşkil etmeli, diğer i- kisi kuvvetlendirici ve tamamlayıcı sayılmalı. Bir de hatlar ve oyuncus lar arasmda alışkanlık ve klüp ar- kadaşlığı daha iyi anlatabilmek için şöyle bir misal alabiliriz: En kuvvetli üç takım V, Y,Z'dir ve bunların en iyisi de Y'dir. Y ta- kımını ele alalım ve farzedelim ki bu takımda kalesi, müdafiler, mer- kez muavin ve açıklar iyidirler, yer- le muhafaza edebilirler, Şu hak tirilmesi lâzım oyuncular is in ile üç orta muhacime takımdan bu beş oyun- cuyu seçer alırız. Hatlar ve oyuncular arasında 8- lşkanlığa gelinöe bunu da basit bir misallo zikredelim: v v v 7. Yari vi ir takım; v ig ire e deklinde bir takımdan beraberlik noktasından, cok daha (iyidir. Yi kardaki takimda kaleci ile midafi- ler, müdafiler ile yan haflar birbir- lerinin oyunu çok iyi bildikleri gibi Üç orta muhacim de biribirlerine ali- z tu dakikaya kadar Boçkay kalesi ö- nünde mekik dokudular. Ancak 15 inci dakikadan sonra | kendini toparlayabilen misafirler o- yunu müsavi bir şekle sokmağa mü- vaffak oldular, Ve biraz daha gayret ederek hâkim vaziyete geçtiler. Fa. kat Türk müdafaasının ateşli hamle. leri bütün Boçkay hücumlarını pils- kürtüyor, kalemire Macarların göl yapmasına fırsat vermiyordu. Sol muavin mevkiinde Markoşs gözaçtırmayan Fikret ayağı ağrıma ğa başladığından oyunu terkelmeğe meebur kâldı. Adil sağa Reşat ta Fik tetin yerine geçtiler, Gittikçe sertliği artıran misafirler Hüsnüyü tehlikeli bir şekilde yuvar- Michel Herbert « Eugene Wyi “ Katilin mutbahtan çıktığını - anh etmek için. Mösyö Clergerie, gülerek dedi ki: — Mesele gu, Leprince'in bir iddi- asi var, O, katilin bu kapalı kapı - dan çıktığını söylüyor. Halbuki za- vallı ve saf bizler onu kapalı kapı zannediyoruz. Eğer kapı İçetiden ka palt ve kilidi üzerinde olmasaydı, bel ki, Leprineenin hakkı olabilirdi. Fükat katil çıktıktan sonra, 26 - hiflenmiş olan Mösyö Vighon-Mar- vellet, meflüç olduğunu Ounutürak, kendini öldüren adamm çıktığı kâ- bıya giderek arkadan kilitlemiştir. Müddelumum! de gülüyordu: — Yanl, kapıyı, kalkıp ölü kapa- ve spor heyetlerinin Açik bir farkla takımımızın galibiye- vazifeleri dün nihayet ti ile neticelendi. lendirmek elbette ki daha kolay ve | #iktır. daha faydalıdır. Dünkü yazımızı bazı kimseler temi» 3 — Değişik klüplerin oyuncula. | sil hakkinin Fenerbahçeye verilmesi Dünkü maçta Türk takımı : Cihat — Yaşar, Hüsnli — Mehmet Reşat, Hakkı, İbrahim «- Niyazi, Sait, Gün- düz, “Şeref, Fikret — tertibinde idi. Mücarlar da en kuvveti kadrolarını İ muhafaza ediyorlardı. Muhtelit takrm çok güzel anlaga- tan üstün bir oyun çikarmağa mu - vaffak olduğu için pek tabii olarak şerefli bir galibiyet kazandı. Bu zaferin yapıcısı olarak Yasar, Hüsnü, Fikret, Hakkı, Reşat, Niya- siyi zikredebiliriz. Şeref, Gündüz, Sa it, Rebil, Cihat ta çok çalıştılar. Genç lerimizi kazandıkları galibiyetten do layı tebrik ederiz. buldu : rından yapilmiş bir muhtelitte, her İdman cemiyetleri ittifakın Spot | oyuncu, ez çok teferriit hülyasnda. kurumuna tahvili üzerine yeni Dİ-ldır Meselâ S.Y-V.Z.Y şeklin. #amnameye uyularak umumi er - | deki bir hücüm hattında, V'rin yaz kezin efri Üzerine Istanbul muntaka | kaladığı bir gol fırsatı Y'ye Yerede- sı dün gece son içtimam: yapınış Ve | ği pasla daha kuvvetli bir ihtimal i- alzamname raricibince idniân höyet- | leti reislerinin vazifelerine nihayet | miş olacaktır . verilmiştir. İ Haber aldığımıza göre asbaskan « Nizamhamenin 22 ve 20 uncu mad ! lık için Topkapı klübünden Necmi A» delörine göre mintaka başkanlığın - | temanın ve futbol ajanlığı için de Ze da ipka edilen Fethi Başaran bir as- | ki Rizanım isimleri üzerinde durulmak başkan ile 9 ajan ismini umumi mer | ta ve İstanbul sporu için çok mühim keze bildirecek ve umum! merkezce | olati bu mevkilere bu iki kıymetli ar bu esami tasdik edildikten sonra İs-| kadaşm getirileceği tahmin edilmek tanbul mmtakası heyeti teşekkül et - | tedir. tarzında tefsir edenler olmuş. Bis, yazımızda böyle bir düşünce yürüt- emiş olmakla beraber (esasen iki nazariyeden birincisinin o tamamilö, ikicisinin kısmen aleyhindeyiz. Bİ- sim temsili takımlar için en muva- fık gördüğümür, iki nazariyeyi tes / lif eden üçüncü düşüncedir. # Fenerbahçe - Boçkay o macmm €- hemmiyetli taraflarına işaret etmek isterken giriştiğimiz bu tahlil, kuv- vetli ve iyi bir gmillt takım teşkilin- de faydalı olursa, kendimizi bahti- yar sayarız. Sadun G. SAVCI — Yalnız bir parmak izi mi var? Mösyö Bernard cevap verdi: — Evet, yalnız bir parmak izi, Mösyö Clergerie, müddelumumiye | sordu: —Ş$işede Matmazel Blumun da parmak izlerinin bulunmasına inti - zar ediyordunuz değil mi? — Filhakika öyle, Fakat hasta bo kıcınm ellerinde eldiven olmadığını kim bana isbat edebilir? — Resmi bir ziyarete gider gibi mi? — Olabilir, yahut ta bir ameliya- ta hazirlanır gibi! Hem bir hasta bakıcı için Jâstik eldiven tedariki güç bir mesele değil, Mösyö Bernard kendine celbetmek sözüne devam etti: — Cam pattaları iki cinstir. Bazr- ları kalin kristaldir ve surahiye âit- tir. Öbürleri ise ince kristalden ve bardağa aittir. Bu cam parçolarm — Mösyö Bernard yok dediydi ya! | da muhtelif parmak izleri gördüm. iştir değil mi? Şimdi herkes gülüyordu. Yalhız Leprince ciddiyetini muhafasa edi- yor;ve ettafa ehemmiyet . vermiyor gibi duruyordu. Mösyö oClergetie Mösyö Bernarda dönerek: r — Lütfen, dedi, devam eder misi- hiz? Mösyö Berhard: — Şimdi, dedi, tetkikalımın en bazik kısmına geliyorum. Cinayet odasında, yerde bulduğum cam kırıkları İle şişenin üzerindeki izlöre, içinde &cide cyanhydrigue bu anan küçük gişenin üzerinde bir tek elin parmâk izleri var. Onlarda X dediğimiz meçhul şahsın, Müddelumumi müdafaa etti; — Sözünüzü kesiyorum, affeder. siniz, fakat bu küçük şişenin üzerin de, başka bir parmak izi bulunup bulunmadığını öğrenmek istiyorum. Tstintak hâkimi: mezarı dikkati için öksiindü ve (nin, Suzanne Blum, ve maktulün ve X indir Mösyö Bernard dosyastndari bir kâğıt parçası çıkarttı ve Mösyö Clergerie'ye uzattı. Bu küğıdın ba * şında hâkim şu kelimeyi okudu: Baston. Mösyö Bernard söze devan etti: — Öbürünün yanında bulunan bastonu munyene ettik ve üzerinde muhtelif parmak izleri gördük. Da- ha kolaylık için, bastonu fikrimizde üç kısma ayırdık. Birinci Kısım: Bastonun sapi. Bus rada yalnz Vignon'« Marcellet'nin parmak izlerini gördüm, Tkinel kısım: Bastonun orta kis- mı. Burada Madem Viznon - Mar « cellet, Suzanne Blum, Celestin Coc- | üned, Doktor Miralle ve hizmetçi Madam 'Therand'ın izleri var. Bu da örmal bir şey. Çünkü bu insanların hepsi de bastonu tutup, bastaya w zatmış olabilirler, Üçüncü kısım: Bastonun ucu. Bu Mösyö Brossahi israr etti: | Bunlar da Madam Vignon-Marcellet- kısımda yalnız Vignon Marcellet'nin parmak izleri var. Buhdan anlıyo - rum ki, maktul, katile karşı kehdini müdafaa etmek istemiştir. Böylece her şeyi gözüne almış olan kati ile; meflüç bir zavalli arasında müthiş bir boğuşma olmuştur. Esasen Ms- dam Vignön - Marcellet ile hastaba- kıcınin şehadetleri de, bize, içerde boğuşma olduğunu, hastanın beş v- cundaki göridonun yete düşüşünü izah ettiği gibi, maktulün üstünün, başım yırtık oluşu da bunu göste- riyor. Hulâsa olarak X dediğimiz e8- rarengiz gahsın kasanın, koridara > çılan kapının kilidi, surahi ve gehis rin bulunduğu şişe üzerinde pürmak izleri vardir. Mösyö Bernard bir an sustu ilâve ettir — X in bıraktığı bütün izler, 80- lak bir adama ait izlerdir. Mösyö Guillet muzaffer bir eda ile: — Bir solağn ait! ve TArkası var) d

Bu sayıdan diğer sayfalar: