E | | | | ğ TAN EKONOMİ Tiftik, yün, yapak piyasası İstanbulda tiftik üzerine muamele oldukça fazladır Istanbul tiftik piyasası sağlam ve leler oldukça fazladır. Fran - sadan talepler devam etmektedir. En ziyade aranan mallar orta ve iyi cins üzennedıt Son fiyatlar şöyledir: mua Son, hafta Oğlak 108 -110 Yeni mallar 103 -105 Orta mallar 100-101 Yağlı mallar 87- 88 Sarı mallar 81- 82 Mersin mmtakasında tiftik piyasa- sı istekli ve fiyatlar yükselmeğe mü- temayildir. Istanbula külliyetli mik- tarda sevkiyat yapılmaktadır. Fi - yatlar şunlardır: Son hafta Akşehirde tiftik 80- 82 Konyada beyaz tiftik 88,588 Konyada sarı tiftif 90,053 Konyada deri tiftik ç 76 Mersinde 90 - 92 Ankarada son hafta içinde mua- mele gören tiftik fiyatı 98 - 102 ku- ruştur. Eskişehirde mevsim malı tiftik fi- yatı 102 kuruştur. Yün ve yapak Istanbul pamuk piyasasında hafif bir gevşeklik görülmüşse de fiyatlar- da bir değişiklik yoktur. Son hafta içinde büyük işler olmamakla bera- ber Mersinde 60 kuruştan satılan 70 tonluk bir partinin piyasayı sağlam- laştırdığı bildirilmektedir. Ege mımtakası yapak piyasasında son hafta içinde gevşeme hissedil- miş ise de muameleler azalmamış ve fiyatlarda düşüklük görülmemiştir. Son fiyatlar geçen haftanım ayni olarak: Yerli mallar 64-65 Anadolu malları 61,5-62 kuruştur. Mersin mımntakası piyasa durumu geçen haftaya nazaran daha hara - retlidir. Son hafta içinde Mersinden iç ve dış piyasalara külliyetli sevki- yat yapılmıştır. Fiyatlar geçen haf- taya nazaran biraz daha yükselmiş- tir. Mmtakanm son fiyat durumu şöyledir: Son hafta Akşehirde yapak 54 - 55 Ceyhanda yapak 56 Konyada yapak 54,644 Konyada güz yünü 77,50 Mersinde yapak işli 58 - 60 Mersinde yapak yıkanmış 90-95 Nevşehirde yapak 54-55 Ankarada son hafta içinde mua- mele gören yapak fiyatları 53 - 54 Eskişehirde ise 75 - 78 kuruştur. Keten tohumu İstnbul keten tohumu piyasasında alivre satışlar yapılmağa başlamış- tır. Piyasa yerli yağ fabrikalarınım taleplerine bağlıdır. Palamut Izmir piyasasında rekolteden sa - trer elinde kalan stoklar 1.200 ton kadar tahmin edilmektedir. Bu stok Ticaret Odasında İpek fabrikatörleri bir toplantıya çağrıldı Ticaret odası, perşembe günü şeh- rimizdeki ipek fabrikatörlerini tek - rar bir toplantıya davet etmiştir. Bu toplantıda görüşülecek mesele - ler arasında, ipeklerin kalitesini dü- zeltmek meselesi vardır. Son zaman- larda bazı küçük sanayi erbabı, pi- yasaya kalitesi fena ve ucuz ipekli mal vermektedir. Bu mallar, diğer taraftan kalitesi yüksek olan malla- rın satışıma engel olmaktadır. İpek fabrikatörleri, piyasada halkı aldat- mak suretile bu gibi mallar satanlar hakkında takibat yapılmasını . bile ileri sürmektedirler. İpekçiler toplantısında görüşüle - cek meselelerden biri de boyadır. Pi- yasada tanmmamış bazı firmalar ta- rafından satılan ipekli malların bo - yaları fenadır. Küçük ipek fabrika- törleri ipekli mallara iyi boya vur - mak ve boya meselesini halletmek için, aralarında bir kooperatif yap - mağı da düşünmektedirler. Koope- ratifin yapacağı iş, bir boya santralı kurmak olacaktır. Küçük fabrika - törlerin sermayeleri, yalnız başma bir boya tesisatı kurmağa kâfi — de- gildir. Fabrikatörler bir araya gel - mek suretile böyle bir boyı. santralı tesis edebıleceklerdır Tütün piyasası lar üzerinden istekli muameleler ol- muştur. Fiyatlar eski ve yüksek se- viyelerini muhafaza etmekte ve yükselmeğe meyilli bulunmaktadır, İzmitte satılmamış BORSA AAA 13 HAZİRAN CUMARTESİ — gaü Paralar Esham Alış Satış hBınlııııHü. 85,— eör çe İK eT KST T " " 9,90 Sterlin 626,— 633,— Hımilhıo 1 Dolar 123,— 126,50 Anadolıı% A & 24,60 20 Fransız fr. — 163,50 166,— 100 di — 20 Belçika frangı 80,— Bâ— Bırkethıyrvı 16,50 20 Drahmi 2i,— 23,50 Tramvay 19,75 20 İsviçre fr. — 8l0— 820,— Bomonti Nektar 8,70 20 Çek kuron 8S4— B8ğ— Terkos 12,60 20 Ley 13,— 16,— Aslan Çimento 10,75 20 Dinar 48— 52— Merkez Bankası 67 — Liret vesikalı 190— 195.— Osmanlı Bankası N— Florin 82,— B4— Şark Merker Eczanesi 4,45 Avusturya şilin — 22, 24, Mark Zö— 2— |İstikrazlar Zloti 2li— giı— P 22, Türk B I Leva, Hes a AE Ş 1 19)30 Yen 30,— Tei B IT 20,10 İsveç kuronu 3l— 33,— İsikrazı dahili 95,50 Altın 976 978.— Ergani A. B. C. 95,25 Banknot Z— 245 Sıvas Erzurum 1 97,25 Çekler MA m y B DAĞ arin üzerine I20 Mısır tahvilleri ngiliz üzerine 635 — ei Dolar 0,79,— i:;; ;ı Do Tpi Liret 300550 1911 III 86,50 87,50, Belga 4.53.52 Ceni 2,44,8) Sofia. ssisez (İTahvilât Florin 1716 Çekoslovak 19,16,45 Rıhtim 10,70 olti Telaş Anadolu I veli 43,80 Mark 1,96,63 İsveç kuronu 3,05,95 » D 45 İspanya pezeta 5,80,75 Anadolu Mümessili 52,— No. 53 lirası daima emrime amade. * z Burada çalışma saatleri çok baş- Ademıe HCWG ka. Öğleden sonra daireler, bürolar, r ve ancal t Bürhan CAHID bankalar kapanıyo ancak saa! 'Akşama k a dar mühasebeciyi, gümrük şefini çağırarak işler üze - rinde malümat aldım. Yazıhanenin manivelâsını kavramak pek güç ol- madı. Zaten böyle iş tanzim etmek, insanları idare etmek için hevesli idim. Tam yerimi buldum. Bizim mektep direktörü beni ıyi tanımış. İşe ilk başladığım için maaşım pek fazla değil. Burada Tİngiliz li- rasile hesap görülüyor. Ayda altmış İngiliz lirası alacağım. İlk defa indiğimiz Semiramis ote- Hinin tarifesine bakmıştım. Burası Kahire'nin birinci smıf oteli. Ban - yolu ve çift yataklı oda için günde yemek te beraber- bir İngiliz lirası vermek lâzım. Şu halde alacağım aylık yalniz o- tel ve yemek paramıza kifayet ede- cek. Her halde bir apartmana ve- yahut pansiyona geçmek doğru o- lacak. Vakıâ üzerimde para var. Babam her ihtimale karşı sıkıntı çekmemek için Kredi Fonsiye üze- #ine bir çek verdi. Üç yüz İngiliz | Y: dörtten sonra açılıyor. Öğleden sonra bastıran sıcakta çalışmak imkânı yok. Mery Mısırdan çok hoşlandı. Kendine şarkta arap biçiminde bir kaç elbise yaptırdı. Omuzlarımna kadar dökülen salkım küpelere ve harekette şangırdıyan dirseklerine kadar inceli, kalmlı altın bileziklerle de çocuk gi- bi seviniyordu. Fakat onun narin bir zambhak ka- dar beyaz ve düzgün vücudunu bu arap kıyafeti içinde hybetmek benim hoşuma gitmiyor. Her gün buz gibi sularda duş yap- mağa alışan bu İngiliz kadmı Mısırm bu .yakıcı mevsiminde yavaş yavaş eridiğini farketmiyor. Sık sık dolaştığımız Kahirenin meş hur yerleri onu o kadar meşgul edi- yor ki, kenisiyle meşgul olduğu yok. Fakat ben farkediyorum ki bu ağır hava onu zayıflatıyor. İştihası azaldı. Kahireye nazaran Helyopolis daha ferah. Oraya gitmeyi dü.ünüyorum kilometre uzaklı. K&himynun tütün kalmadı Istanbul mmtakasında tütün alım satımlarma devam — edilmektedir. Bursa, Düzce ve Izmitte zürra elin- de satilmamış tütün kalmamış gibi- dir. Marmara mıntakasında 855 ton stok tütün kalmıştır. Havaların mü- /“sait gitmesi mıntakanın yeni ekim vaziyetine çok yardım etmiştir. Tü- tün fidanları gayet iyi gerait altın- da dikilmekte ve bu durum yeni mah sulün kalite bakımından da iyi ola- cağını ümit ettirmektedir. Son haf- ta içinde ihraç olunan tütünlerin or- talama hesapla ihraç fiyatları kilo- sü 94 kuruşu bulmuştur. Ege mmtakasınmda ihracat firma- ları peyderpey ihracata devam et - mektedirler. Samsun mıntakasında fazla yağ- murlardan dolayı tütün fidelerinin dikilmelerinin geciktiği bildirilmek- tedir. Son hafta zarfında havalarım açması üzerine dikim" işlerine hara- “tetle başlanmıştır. Tütün mubayaatı bilhassa Sam - sun (Maden) mıntakasında bütün hararetile devam etmektedir. Mah - sulün mühim miktarı satılmış oldu- ğundan köylü satışlarının dört hafta içinde hararetini kaybedeceği tah - min edilmektedir. Mal azaldıkça fi-" yatlar yükselmektedir. Maden ve Derede iyi mahsul fi - &ı var. Otobüs, tiren, otomobil, her şey var. İnsana nihayet on beş yirmi dakika kaybbettirecek, Bunun ehem- miyeti yok. Mery de orayı tercih ediyor. Helyopolis tam bir Ayrupa şehri. Açık ve ferah, temiz bir Avrpa şehri. Bütün Mısır kibarları ve zengin ecne- biler burada oturuyorlar. Mery Londradan o muhteşem oto- mobilini getirtiyor. Bir Ingiliz lordunun hazinesinden geçinmeye alışmış bir kadını 60 İngi- liz lirası aylıkla geçındımıege imkân yok. Fakat bu iyi giyinen, iyi yaşıyan kadını arzularmdan mahrum etmeye de imkân yok. , Daha Semiramiste -oturduğumuz bir gün onunla bu meseleyi konuş - tum. Vaziyetimi zaten Londrada iken söylemiştim. Burada bir Londralı zengin hayatı geçirmek istiyorsa buna bence imkân olmadığını, otomobilini getirtmekle her halde eski muhteşem hayatmı devam ettirmek istediğini anlattım. Böyle nazik noktaları açıkça konuş mak en doğru bir harekettir. Ben, asıl karımın parasını bile kendi hayatım için bir vasıta olarak kabul etmemiştim. Dedim ki: Fotoğraf Tahlilleri Fotoğraflarınızı bize gönderiniz, karakte- rinizi size söyliyelim! Temiz kalpli, sadakat sahibi, iman t bir karakter. Hassas, muayyen sahalarda muvaf- 4 fakıyet gösteren © bir şahsiyet. Dost- luklarına fazla e- hemmiyet verir ve onların muhitine bir aile muhitin - den daha kuvvet- li bağlıdır. Kıs- kanç bir tabiati vardır.. Şahsma Dündar Sönmez itinası vardır. Hâ- diseler karşısmda — soğukkanlılığını muhafaza edemez. Büyük bir sev- mek kabiliyeti vardır. * Müdekkik, hislerinden ziyade ze- kâsile hareket e - den, kin tutmıyan — bir karak- ter. Mahviyeti vardır. İyi bir aile reisidir. Mes'uli - yetli vazifeler al- maktan — çekinir. Fakat alırsa onu sonuna kadar gö- türür. Fedakârlık kabiliyetleri var- dır. Fıkarapeı'ver- dir. Büyük bir Kâzım Aksoy şefkat ihtiyacı vardır. Azaplarını göstermez, endişelerini saklar. * Riyaziyeye kabiliyetleri çok mü - sait bir tip. Eğer henüz bu hususta bir fikir vermiyor ise, sonraları bu - nu muhakkak iz- har edecektir. A- leyhine — yapılan hareketleri kolay kolay — affetmez. büyük fedakâr - - lıklar yapabilecek . bir -karaktere sa- kiptir. Yalnız ona Kaya Ergin —karşı çok — tatlı hareket etmek lâzımdır. Müspet bir karakteri vardır. Hayallerle meşgul olmaz. Bedeni kabiliyetleri azdır. Bu cihete dikkat edip kendisine spor yaptırmak lâzımdır. * Hayatın birçok acı tecrübelen]e karşılaşmış, mad- deten mağlüp ol - muş, fakat manen daha kuvvet- Hi kalmış ve bir an —mücadeleden vazgeçmemiş bir karakter. Zaman zaman şayanı dik- kat olan zekâsı ve çok kuvvetli ha- yali arasında kal- mıştır. Fakat aklı selim onu hiçbir c. vakit bırakmamıştır. Buna rağmen macera tarafı daima galip gelmış - tir. Talihi menfidir. Mat ya.tlarx 260 kuruşa kadar yükselmiş- tir. Trabzonda tütün satışları niha- yete ermek üzeredir. — Burada ayda ancak 60 lira alı- yorum. Buna kendi servetimden an - cak kırk ingiliz lirası daha katabili- rim, Senin şoförlü, garajlı, süslü ha- yatma bunlar kifayet etmez. Benim çizeceğim bütçe seni tatmin etmezse hayatımızı beraber yürütmeğe imkân kalmaz, Daha sözümü bitirmeden boynuma atıldı: Bu zambak gibi nefis kadınm ağla- dığmı ilk defa görüyordum.. Sinir buhranı geçtikten sonra bir çocuk gi bi dizlerime oturarak ruhunun belki en samimi heyecanmı anlattı. Anlattı. Bugüne kadar mazisine ait 'bir şey sormakdığım için hayatmm bu geri ta- rihini merakla dinl Büyük harpte Alman eephesinde kaybolan bir levazım zabıtmın km olan Mery on altı y da a SElenmreler Benden küçük bir genç... Aksaraydan M. imzasile : “Üç'sene evvel bir ahbap evinde bir çocukla tanıştım. Her zaman ai- lece oturur, güler, soylerdik Kendi- mbendenîlıçyıışku.çuk aymzaman da yüksek mekti kazanmasına ıki sene var Tamçtı- ğım gündenberi her fırsatta beni sevdiğinden ve benimle bir yuva kur- YAt Hbah. K / Tarha rı gönde' riyor. Ben de ona ancak abla olabi- 15 -6 -9386 —— Ü ha elti hiç durmadan mektup yazdı. Fak ben nişanlısının saadeti için kalb öldürerek ona bir tek cevap yasm” dım. O da sonra yazmaz oldu. ;' lece bir sene daha"geçti. Fakat 5 onu unutamadım, tstırap içinde V şadım. SI Bir hafta evvel annemden j ğım bir mektupta onun bu sene tüt | |silini bitirdiğini ve bizim eve gel beni ailemden istediğini okudu!" leceğimi ve hareketlerinin çocukluk tan ibaret olduğunu hatırlatan yazt- larla mukabele ediyorum. Hususi bir gon'lqm yapmadım. Yalnız mektup- la görüşüyoruz. Bu sefer kat'iyetle fikriniyYazıyor, hattâ hemen nişan- lanmak teklifinde bulunuyor. Ben ise zaman zaman sevmiş, aşk ıstı - raplarını çekmiş bir kumı. Onun bu ar kabul t ce- vAap vereyim mi ? Sevgbbıde isabet var mı? Yoksa bir çocukluk mu edi- yor, Ailelerimizin mümanaat edece- gğini ümit ediyorum ve etrafımdan utanıyorum. —Buna menfi cevap mı vereyim, bu vaziyetler karşısında nasıl hareket etmekliğim lüztmgeldi- ğini sizden soruyorum. Alacağım ce- vap üzerine kendisine söz verece - ğim.” Kendisine merifi cevap veriniz. Çünkü, sizin, de düşündüğünüz gibi, yaş farkı, bir kadın için bu, tamiri imkânsız bir farktır. Kendisine ilk zamanlar yaptığımız gibi bir abla, affetmesini bilen bir abla vaziyeti takınmız, yaptığı hareketin doğru olmadığını, fakat gençliğine vererek onu maruz gördüğünüzü söyleyiniz. * Büyük ruhlu bir kız Adanadan S. I. imzasile: “Ben 21 yaşında bir kızım. Bun- dan 3 sene evvel 1Tiseyi bitirdikten sonra yüksek tahsili yapmak üzere Lâyej'e gitmiştim. Orada arkadaş - lârımdan bir gençle seviştik. Fakat onun İstanbulda nişanlısı varmış. Bunu bana sonra ağlıyarak söyler - ken o kısı sevmediğini, akrabası, ol- duğu için ailesinin ısrarı üzerine ni- şanhndıgmo ilâve etti. Beu de onu Nişanlısından bir buçuk sene evi” ayrılmış. Bana - tekrar ona dönmi' (Ni bir rüya gibi geliyor. Fakat nişa s1 olan kızım saadetinin mahvine bep olduğum için vicdan azabı içi? (h de yaşamaktan korkuyorum. Bülf || ne tavsiye edersiniz, ne yapayım? Tereddütleriniz sizin ne derecel dürüst ahlâklı ve iyi kalpli olduğ nuzu gösteriyor. Bu sizin lehinize © lan bir şey. Fakat artık böyle 14 raplara kapılmaymız. Mademki sef diğiniz adam nişanlısını sevmiyof (li du, evlense idi bile © kızı gayriiht'/h yari bedbaht edecekti. Sevmek gi zel bir şey, fakat sevilmiyerek seV' /i mek müthiş bir ıstırap verir. Bu #& dam bizce sizi cidden seviyor. EV')) lenmeniz doğru bir iş olacak. Vicdi'm nımnıza karşı şimdiye kadar büti |4 vazifenizi yapmış bulunuyorsünü”) Bunları siz ayırmadınız. Onlar. sizif p, haberiniz olmadan ayrılmışlar, Eğe isterseniz © kızı gidip bulunuz. V# |) ziyeti olduğu gibi anlatınız. Her hâ'|ga de sizi anlıyacak ve takdir edece$ tir. “|Şol * n 9 senedir seviyorum Büyükadadan C. C. imzasile: SI “Dertlerimi kimseye söyliyemiyi' | rum. Düşüne düşüne günden gür eriyorum. Makul cevaplarınızla bi ni teselli ediniz, çok rica ederim. || 9 senedir evli bir kadını seviyo *|İş; rum. O beni belki daha çok seviyofi!'u Biribirimizi bir gün görmezsek adt'| bi ta hastalanıyoruz. Ben henüz tale beyim ve yaşça da 5 yaş küçüğümt Mi Kocası meseleyi biliyor, bizi bo'fkd!'_lı kere beraber gördü. Seviştiğimi: niçin mâni olmuyor,göz yumuyor ? B '19 dumı çok gazel olrıum m sebeptir!|to k için M' hı çok iştim, Yaz tatilinde birçok Istanbullu arkadaşlar hep birlikte ailelerimizin yanına döndük, o da bizim yanımız- da idi. Istasi onu — karşılı nişanlısı ve annesi gelmişlerdi. O be- ni nişanlısı ile tanıştırdı. Çok — iyi, nazik bir kızdı. Beni evlerine davet etti, gittim. Sevdiğim gencin halin- den anlıyordum ki, nişanlısını sev - miyordu. Bir gün ona “Bu işin so- nu ne olacak?” dedim. Nişanlısın- dan ayrılıp benimle evleneceğini söy- ledi. Onu sevdiğim halde içim bunu istemedi. Çünkü nişanlısı ile çok iyi arkadaş olmuştuk ve ben ona acı- yordum. Çünkü o nişanlısını seviyor- du. Çok düşündüm, çok ağladım. Ve nihayet onu unutmağa karar ver - dim. Onunla beraber olmamak için tahsilimi yarıda bırakarak burada bulunan amcamın yanına geldim. Ai- leme de sıhhatimi bahane ettim. Ama bu benim için çok güç oldu. Onu hâlâ unutamıyorum. O da ad- resimi öğrenmişti. Bana bir sene mağa başlıyan genç kız Amerikalı- nın birdenbire memleketine dönmek mecbüriyeti karşısında biraz şaşala- mış, fakat tam bu sırada İskoçyalı lord karşısma çıkmış. Iskoçyalı kendi memleketinde bir artistle açıktan açığa münasebette bulunmayı asilzadelik şerefine uygun bulmadığı için, onu himayesine almış Arasıra Londraya geldiği zamanlar o benim gördüğüm apartımanda va- kit geçirmeyi münasip görmüş. Bu gizli kalmak mecburiyeti Mery- nin dekorunu teşkil eden o büyük a- partımanla, eşyaların ve otomobilin doğrudan doğruya Meri namımna satın almmasını temin Mery küçük valizinden çıkardığı birçok damgalı kâğıtları, çek defteri- ni önüme yığdı: — İşte, bütün bunlar benim. De- kaybedince Londradaln bir balet ho- yetine girmiş, Babasından kalan kü- çük iradın da yardımı ile çalışırken, daima böyle tiyatroları, dans mektep- lerini gezip gözüne kestirdiği genç kızlar seçen zşengin bir Amerikalı ile tanışmış, Âmerikalı zengin onu Lon- dranm büyük tiyatro direktörleriyle tanıştırmış, az vakitte sanat âleminde : oıduğu gibi kibnr âleminde de parlı.- e |di. Londradaki o bina benimdir. Beı katımm iradı ayda bin iki yüz ister- ling tutuyor. Ayrıca bankada on bin liradan fazla param var. Hepsi senin yanında dursun. Bütün bunların ben- ce kıymeti yoktur. Her şeyim senin- dir. Bugüne kadar hiç sevmiş deği - lim. Kalbimde hiç bir erkek gölge - si yoktur. Ve ilk defa bir erkeğe kar- şı zaafımı itiraf. edi Senden yün gözyoşı döküyor. En ziyade b düşündüren iki nokta var.Biri M lı ikincisi kocası. Aileme bu m *y. açtığım vakit beni terkedebilecekle' ke rini yüzüme karşı söylüyorlar, ikit'| ve cisi kocası. O da çok seviyor. 07, min hali ne olacak? Deraler, 5e ğ İsarşe-viodi aşkım. Bazan yaşamanın nekadi mevhum bir şey olduğunu düşünüyü” rum. Siz ne dersiniz?” Bir çıkmaz yol içindesiniz. Kend nizden, hem de beş yaş büyük, lik evli bir kadını seviyorsunuz. Yaf” lış bir hareket. Böyle bir aşkı d kalbinizden çıkarıp atmak Kocasımın sizi görüp bir şey söyle memesi, böyle bir ihttmalin aklın? bile gelmemesinden olacaktır. — Si | bunu yanlış tefsir etmiş olabilirsi * niz. “Hem kendinizi, hem aevdiğinlli zannettiğiniz kadımı, hem kocasmir hem de her üç tarafın ailelerini mü$f' kül ve fena vaziyete sokacak olaf bu işten vazgeçiniz, bunu yıpmn. ’lııpvuvr'!ğf!lğf*f!&'”'jı | âzın | | dradaki vekilimin mektupla.n. A ortalarma doğru göndereceği mekti bumalıcıksm.oııunlaüçı.ydıw hesaplaşırız. Ona yazacağım, bu he ' |- sapları da senin namma göndersin. Mery hem söylüyor, hem de koll4 rımı, omuzlarımdan, boynumdan » miyor, Sevimli bir kedi gibi kueıiıv' da fıkırdiyor. , Bu garip mahlüka karşı ne vıdy“ alacağımı tayin edemiyorum. | Başımıı avuçlarnımn arasma alif gözlerimi arıyor: — Ne düşünüyorsun? Bilmem ki ne düşünüyorum. Bu zümrüt gözlerde o kadar ım’ bir sevgi var ki, irsana hiçbir zamâ? aldanmıyacak hissini veriyor. Fakat bunlarn nihayet birer kâ dm . Bözü olduklarını ünütmak Mery cevabımı çabuk ıhnık ld' bütün dişiliğini yapıyor. ; Nihayet kararımı verdim. Dedim ki: — Her şey doğru. Bütün bu fedi” kârlıkları benim için yaptığına etmiyorum. Fakat biliyor mııııın b"