14 Haziran 1936 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 3

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

14 -6 - 936 Boğazlar Konferansı Üışişler Bakanımız bugün geliyor T.R. Aras istasyonda BBaşvekil, Recep Peker tarafından uğurlandı Ankara, 13 (Tan) — Dış Bakanı * Tevfik Rüştü Aras, yanında Ba- |Anlık umumi sekreteri Numan Rifat tenemencioğlu olduğu halde Mon- İtöye gitmek üzere bu akşam şehri- Abdülhalik Renda, Başbakan Ge- ltral Ismet İnönü, Parti Genel Sek- ri Recep Peker, Bakanlar, kor 'r iplomatik ve bakanlıklar erkânı ta- dan uğurlanmıştır. Tevfik Rüş- İt Arasa Adliye Bakanı Şükrü Saraç |©ğlu vekâlet edecektir. Heyetle bera- €r Montröye gidecek gazeteciler 9 İ mürekkeptir. Konferans toplantısı Cenevreden Sofya matbuatma bil- irildiğine göre Boğazlar konferansı m aym 27 sinde toplanacak 9lan Uluslar Sosyetesine yetişebilme- i için ayın 26 sında bitmesi tah- |tin edilmektedir. Bu müddet zar- |finda weçilen encümenler, Sosyetenin emmuüz ayı toplantısında görüşüle - tek olan meselelerin projelerini ha- Ruzvelt yaptığı işleri |tnlatıyor Dallas, 13 (A.A.) — Cümhurreisi |Ruzvelt burada irat ettiği bir nutuk ta demiştir ki: “Biz, Amerikada yalnız milli duy- Buyu değil, beynelmilel duyguyu da İnkişaf ettirdik. Bununla beraber, Âmerikanmm, bütün dünyayr hüsnü kibine teşvik eylemekle beraber, teh likeye düşen yabancı devletlere yapa tağı yardım tamamiyle manevi ma - hiyette kalacaktır.., Ruzvelt'in namzetliği Vaşington, 13 (A.A.) — Cümhuri Yetçi Landon ile Knoks'un namzet Bösterilmeleri üzerine, seçilmek ih- timalleri azalmış olmakla beraber, üzvelt riyaseticümhur için halen üvvetli namzet bulunuyor. Kendisinin intihap edileceğine da- t beşe karşı sekiz, bahis tutuşanlar Vardır. Küçük Antant askeri konferansı Prağ, 13 (A.A.) — Çekoslovakya fenel kurmay başkanı general jei, Küçm;_Ant&nt askeri konfe - Tansına iştirak etmek Üüzere Bükreşe Anti Venizelist partiler arasında birleşme yapılamıyor | Atina, 13 (Tan) — Dün akşam Ahali partisi umumi? merkez heyeti _bh' toplantı yapmış ve bu toplantıda Antivenizelist partilerin birleşmesi kkmda- müzakerelerde bulunan Mümessiller izahat vermişlerdir. Bu at üzerine Antivenizelist parti - İerin birleşmesinin şimdilik kabil ol- tadığı ve ancak Ahali Partisile milli Ahali Partisinin müşterek bir siya- tet fakip etmeleri kararlaştırıldığı Anlaşılmıştır. n Bir maden kazası Tokyo, 13 (A.A.) — Tokuoka ma inde bir grizu patlamış 31 ame- in ölmesine ve 31 amelenin de ya- talanmasına sebep olmuştur. Danzigte Nazilerin çıkardığı bir hâdise Danzig, 13. (A.A.) — Bir toplan- t'.ya.pmıy olan milli Alman partisi İlderlerinden ifç kişi, üniformalı na- çıkan bir arbedede ağır su- Tette yaralanmışlardır. Naziler, bi - taz sonra şehrin başlıca caddelerin- Ten Volkis Timme Sosyalist gazete- tinin den ayrılmıştır. Dr. Tevfik Rüş- |/ Aras, İstasyonda Kamutay Başka- | SON HABER € a İş kanunu Amele arasında büyük sevinç uyandırdı Zonguldak, (Tan) — İş Kanu- nu havzamız işçilerini çok sevin- dirmiştir. Amele namına mu- rahhaslar bu sevinçlerini parti genel sekreterliğine bildirerek şükran ve saygılarını sunmuş- lardır. Parti genel sekreteri Re- cep Peker murahhaslar namma ayrı ayrı şu karşılığı vermiştir: “İş bölümü ve çalışmada a- henk esaslarını güden partimi- zin bu ana fikirlerini besleyici bir iş kanunu başarması yurda en büyük kuvvet olan milli bir- | lik duygularmı — kuvvetlendire- | © eektir. Parti programının ruhu- * | na uygun vasıflarla milli varlı- gımızda bütün işçi arkadaşların birlik ve beraberlik unsuru ola- | rak çalışmalarını dilerim.” NS | Ziraat Vekili tedavi ... . M için Avrupaya gidiyor Ankara, 13 (Tan) — Ziraat bakanı Muhlis Erkmen, tedavi için Avrupa- ya gitmek üzere bu akşam İstanbula hareket etmiştir. Muhlis Erkmeni, va gonunda Başbakan İsmet İnönü ziya- ret ederek kendisine sıhhat ve - iyi yolculuklar temenni etmiştir. Ziraat bakanma gaybubeti esnasında Celâl Bayar vekâlet edecektir. J Londra Üniversitesinin senei devriyesi Ankara, 13 (Tan) — Londra üni- versitesinin senei devriyesinde bulun- mak üzere İstanbul üniversitesinden iki zat Londraya gidecektir. Bunlar- dan biri Müşfik Alidir. İzmir panayırı için Ankara, 13 (Tan) — İzmir panayı- Tina işliırak. edeceklere gosterilecek döviz ve kontenjan kolaylıkları hak- kmdaki kararname projesi bakanlar heyetine verilmiştir. Çocuk Esirgeme Kurumu Kongresinde İsmet İnönü bir nutuk söyliyerek yapılan işlerden memnun olduğunu söyledi Ankara, 13 (A. A.) — Çocuk Esir- geme kurumu genel köngresi bugün saat 15 te çocuk Sarayında toplan- mıştır. Kongre başkanlığına General Kâzım Özalp, ve ikinci Başkanlığa da G. Kâzım Sevüktekin, kâtiplikle- re de Bayan Dr. Fatma Memik, Dr. Mitat seçilmişlerdir. Kongrede mura- kıpların raporları Okunarak kabul edilmiştir. Iki yıllık çalışma raporu da memnuniyetle kabul edilmiş ve koöngrenin sonunda köngrenin Cumur Başkanı Atatürke, Abdülhalik Ren- daya, Başbakan İsmet İnönüne ve kardeş kurumlara tazimlerini bildir- mesi alkışlarla kabul edilmiştir. Başbakan İsmet İnönü, koöngre so- nunda aşağıdaki nutku söylemiştir: TA Spor işleri General Ali Hikmet beyanatta bulundu Takım teşkili meselesi hakkında tetkikat yaptırılıyor Ankara, 13 (Tan) — İstanbul ga- zetelerinden birinde çıkan açık mek- tup hakkında Türk Spor Kurumu Başkanı General Ali Hikmet, şu be- yanatta bulunmuştur: “— Bu mektubu okudum. Spor ha- reketleri tarafımdan da takip edil- '|mektedir. Istanbul takımının terti- i|binde filhakika isabetsizlikler görül- j müştür, o sebeple bu mesele hakkında İ tetkikata başlanmış ve alınacak neti ceye göre hareket zaruri bulunmuş- tur. Eğer tetkikat neticesi filhakika futbol ajanmın kusurunu sabit kılar- sa, o vakit onun hakkında kusurunun şekli ve derecesine göre icap eden muamele elbet de yapılacaktır. Ancak Istanbul sporunda - böyle sporculuk zihniyeti olduğunu kabul edersek bunun bir futbol ajanının ac- ziyle bitecek işlerden olmıyacağı da aşikârdır. Ç'inkü bunun kökünün da- ha derinlerde bulunacağı muhakkak- tır. Fakat kurumumuz bu işle de ya- kından meşgul olacak ve bunu behe- mehal ortadan idırmıya azimle ça- lışacaktır. Her halde bundan böyle “Türk sporunda klüpçülük,, değil, sa- dece “Kardeş klüplerde sporculuk” yaşatılacak ve bunun için her ne lâ- zımsa yapılacaktır. Şunu da ilâve e- deyim ki, ben bunu söylerken, yeni nizamnamemizin (Türk gençliğinde vahdet ve muhabbet) istiyen yüksek esaslarma ve bu klüpçülük dedikodu- larmdan usanan münevver İstanbul gençliğinin ve “temiz spor” — aşkıyle yanan bütün sporcuların bana ilham veren ruh ve iradelerine dayantyör ve bunlardan aldığım” kuvvete güve-) nerek 'böyle söylüyorum.., ! Su yüzünden cinayet İzmir, 13 (Tan) — Cumaaovasında, dün, geceyarısı tütün tarlasma giden suyu aralarında taksim edememek yü zünden bir cinayet olmuş, bir kişi öl- müş, iki kişi ağır surette yaralanmış- tır. Demirci Halil, değirmenci Abdul- lah, ve Ali arasında'olan bu kavga- da, Halil Abdullahı öldürmüş, kendi- siyle Ali de ağır yaralanmışlardır. Üçüncü umumi müfettiş Hopada Hopa, 13 (Tan) — Genel İspekter Tahsin Uzer, beraberinde Kars ilbayı Akif ve Çoruh İlbayı Refik ve diğer zevat olduğu halde bu akşam ilçemi- ze gelmiştir. Yarın Rizeye gidecektir. On ikinci kattan aşağı Nev-York, 13 (A.A.) — Yüksek bir binanın on ikinci katmdan kopa- rak yere düşen bir asansörün içinde- ki 19 kişiden 14 ü yaralanmışlardır. Dünya satranç şampiyonu Leningrat, 13 (A.A.) — Dünya şampiyonu Capablanca burada ayni Za da otuz şatranç tahtası üze- Çocuk Esirgeme'kur geçen iki senelik faaliyetini hulâsa eden koöngrede memnuniyetle yaşadık. Bu güzide heyetin size verdiği iş raporu bütün memleketin — memnuniyetini mucip olacaktır. Teşkilâtımız artmış- tır, bilhassa memnun olduğumuz ci- het çocuk esirgeme fikrimin bütün memlekette yeniden hissolunur dere- cede yayılmış olmasıdır. Fikrimce her çocuğun, her yerde, memleketin her bucağında bu kadar güzel kabul görmesi ve her yerde ço- cuk esirgeme kurumunun faaliyetini çok arttırması ve çok genişletmesi işi bilhassa vatandaşları çok sevindi- recektir. ; Memnun olduğum nokta murakıp Raif Karadenizle Dr. Ömer Vasfinin çok açık ve çok anlayışlı bir şekilde yazdıkları hesap raporudur. Ümid e- diyorum ki, bu hesap raporunun dik- katle okunması cemiyet hesaplarının nekadar temiz ve usullere nekadar uy gun olduğunu bütün memleketin gö- zü önünde canlandıracaktır. Yaridatı tâhminden fazla tahakkuk yit eh Bakllli Si radidi l aei e z0 n di Ü n a 4 rinde oyun oynamış, bunlardan 12 sini kazanmış, dokuzunda berabere kalmış ve jyalnız diğer dokuzunu kaybetmiştir. ettirmiş, masrafmı da idare etmek hususunda büyük bir muvaffakıyet göstermiştir. Hayır cemiyetlerinin hesabın sağlam vaziyeti o fikrin memlekette kökleşmesi için bu sağ- lam hesap, en ziyade lâzım olan şey- dir. Bunun için murakıp arkadaşlara teşekkür ederim. Her türlü menfaat knydmılı.n_ınde olarak çocuk esir- geme fikrini memlekette yerleştirme- Be ve çocukları himaye etmeye müm kün olduğu kadar yardım hususunda gösterdikleri gayrete çocuk esirgeme kurumunun yüksek heyetine, umu- mi merkez heyetine, idare heyetine huzurünuzda ve millet karşısımnda şük ranlarımızı, feşekkürlerimizi sunma- vı bir vazife biliriz. &İ iseme ginelüiğez B G a İT ei ) el BÜ B Bd SÜ İ G4 N EDEBİYAT —— İşte eskiden ismine (Babiâli), şimdi de (Ankara caddesi) dediği - miz bu meydan, bu cinsten horozla- rı yetiştirmek hususunda, tahtaku - rulu evler, vebalı nehirler ve sıtma- l1 bataklıklar gibi, bünyesini devaşn- lı bir istiklâl içinde korumuş, içti - mai bir mes'üuliyet taşır. Horoz misalindeki mazur hayvan- cık, çıplak, vahşi, iptidat bir (Nefsi Emmare) nin halis örneğini ve © havanın etrafındaki gayretler de, bu (Nefsi Emmare) nin kıymet hü- kümlerini ve piyasasını temsil et- mez mi? Türkiyenin uzun zamanlar fikir ve edebiyat merkezliğini yapan bu meydanm yegâne beğenilmiş ve en çok mürit kaydetmiş an'anesi de, ayni hayvani (Nefsi En'lmare) nin döğüş ve oyununu en İyi beceren tipleri bulmak, yetiştirmek ve bes- lemek hususundaki natürüne daya- nır. Bir nevi yağlı derinin, bir nevi böceği doğurmak ve beslemekteki natürü gibi. Bu natürü ona kimler aşıladı? Tarihi ne zamandan başlar? Bun- ları öğrenmeğe ne lüzum, ne de ım kân vardır. Buna yeltenmek, yeni- çeri ordusunda ilk âsinin veya — İs- tanbulda ilk külhanbeyinin kim ol- duğunu tetkika kalkışmak gibi ma- nasız bir tarih oyununa çıkar. Öm- rü 40 - 50/senenin içine sığışsa da, ezel kadar başsız bir kaynaktan ge- lip, ebet kadar sonsuz bir denize aktığı hissini veren bu seciye dere- sinden, herhangi bir zaman ve her- hangi bir mekânda almacak bir maşrapa su, kimyakere, daima ayni maddeleri taşıyan bir râpor yazdı - racaktır. Fikir ve idrak işkenceleri içinde kan ve tere batmış insan bey- ninin tek hırsı olan hayat hamlesi ve meçhulü feth humması orada ye- rini tek ve aziz bir cevhere bırak- mıştır. Bu cevherin ismi (nefs) tir. Sa- bah kahvesini zamanında içemediği için evinin içini altüst eden ve kom- şusunun kılığından, mahalle İmamı- nın calralma kadar, tırnaklarını u- zatmadığı yer bırakmıyan kocakarı (nefs) lerinden daha kör, daha geri ve daha kaba bir nefs... Şüphesiz ki, (nefs) lerin de mütekâmil olan- ları vardır. İslâm mistiklerine göre (Nefsi Emmare) den (Nefsi Levva- me) ye çıkan nefs, bu ikinci kade- mede, kendini bir fikir ve bir telâk- ki tarzına isnat edebilecek hale ge- lir. Fikirle (nefs) arasındaki sıkı ve karanlık bağları görmemek ne mümkün? Fakat bir meşe kütüğü kadar sert ve çıplak olan (nefs) in ilk ve hayvani halini, üzerine bütün bir fikir sisteminin kabartmalarını çıkaracak surette yorittmak ve (nefs) kütüğünün bütün hırslarmı, o röl- yeflerin hayat ve muhafazası yolun- da sarfetmek ayrı bir iştir. Bu ma- nada (nefs) in fikir ve imandan far- kı azdır. Böyle_ bir (nefs) hüviyetin yapa- cağı döğüş ve kendisini teklif — et- mekle varacağı netice, teşhir, ter- zil, teşhis ve tanzife yarar ki ona can kurbandır. Onu kendimize, dos- tumuza ve herkese korkusuzca tav- siye edebiliriz. Bu iki (nefs) ara - sındaki farkı basit bir zekâ anlıya- maz. Fakat ilk ve iptidat manasında (nefs), köpeğin kemiğine bağlı olu- şu gibi, hasis menfaatlerine, küçük tamahlarma ve hâyvani insiyakları- na mağlüptur. Hiçbir otokritiği, hiç bir muhasebesi, kendisile hiçbir ihti- lâf ve davası olamaz. Kendisinden emin ve hoşnuttur. Vicdan azabi duymaz, içinden ulviliğe benzer bir ses geçmez, endişe, kapısını çalmaz. Kafanın tek şerefi olan düşünceden, ruhun baş huyu olan hicaptan — ve kuvvetin ilk şartı olan iffetten ta- mamile sıyrılmıştır. Pöhpöhlenişi var, gururu yok, palavrası var, kah- ramanlığı yok, iddiası var, fikri yok, hilekârlığı var, san'ati yok. Sanki Allah, nurundan mahrum ettiği bu bedbahta, içinin zindanmı gayet ra- hat gösterip, onu teselli etmiştir. İşte, Babıâlinin döğüş horozu şek- linde şöhretini yapmış, parsasını toplamış ve taraftarlarmın: — Yaşa be Çilli Horozum! Nidalarile mestolmuş olan bazı tipleri, bu neviden basit birer (nefs) halinin mümessilleridir. Bu halleri - le kazandıkları muvaffakıyet, şiirle- rile, hikâyelerile, fikirlerile, tenkit- lerile uyandırdıkları alâkadan çok vet. bu müsterisi hol madeni işletir- Döğüş horozu ve Babiâli tipi daha canlı olduğu için, pazıya kuv- | Yeni ler. Böylece hem muhitlerinin, ken- dilerinden evvel bu hususta bir ta- rih ve maziye malik olan seciyesini beslemiş, hem de o seciye ile beslen- miş olurlar. Bunların neler yaptık- ları ve neler yapmağa istidatlı in - sanlar oldukları hakkında, nekadar işime yararsa yarasın ve tahliline nekadar yardımcı olursa olsun mi- sal vermemeği tercih ediyorum. Onu az çok Babiâli aktüalitelerini takip etmiş okuyucular bilir. Vak'adan zi- yade karakter, şahıstan ziyade me- sele üzerindeyim, Bunlar hakikatte filân devirden günümüze-kadar gelen bir zincirin hakir birer halkası ve düşkün yara- tılışlar serisinin halis prototipleri oldukları halde, açıkgözlükleri sa- yesinde kazanılmış 24 saatlik alâka- ların fani aynasında, filân ve filân fikir sisteminin, filân ve filân san'at tarzının mümessilleri gibi görünür - ler, Bu, bilerek veya bilmiyerek en büyük yalanlarıdır. Herhangi bir mezhep ismini taşıyan mefhum is - ter hak, ister batıl olsun, bunların yanında bir hayâ ve namus temsil eder. Makine mühendisliği iddia eden bir adamın tenekeci dükkânı işletmesi gibi, en büyük şiir heye - canını, yazdığı hicviyelerde bulan şairler, en büyük tenkit zevkini, ça- Iıştığı gazetenin yazı müdürüne ait romanları, onlardan -iğrenmesine mukabil 5 liraya methettiğini söyle- mekte arıyan münekkitler, en büyük nükte kabiliyetini, ruhile de, bedeni- le de temiz bir şairin kitabı vesilesi- le, (bu şairin elleri kirli) demekte gösteren nükte ve daha buna ben- zer tiplerin kâffesi, bütün külçe ve bütün hacimleriyle minicik bir ruhi- yat kanununun çerçevesi içinde mah pus ve ondan öteleri hiç düşünülmi- yecek ve konuşulmıyacak insani yüz karalarıdır. Bunların hiçbir davala- rı yoktur. Sağ, sol, ileri, geri, bütün fikir sistemleri bunlardaki en kaba (nefs) gayretinin, en kaba peçesi hükmündedir. Zira her fikir sistemi- nin ve her felsefenin bir ahlâk telâk- kisi olmak lâzımdır. Hiçbir yenilik- leri de yoktur. Zira Babiâli ortasın- da yükselen çekişme, döğüşme ve söğüşme,ehramıma,, kaşıdıkları taş- lardan çok daha büyüklerini taşımıs bahadirlerin birer hazin takipçisi ve mirasçısıdırlar. Kıskanclık ciğerle- rini basiller gibi yiyecek, kendilerini öldürmeğe kendileri kâfi gelecek ve zaman onları, bir daha anmamak suretile affedecektir. ç Bu mühitte fikir, şahsiyet ve ye- nilik sahibi olmanın tek çaresi, her şeyden ve her fikirden evvel bu ah- lâkı reddetmek, bu an'aneyi parça- lamak, bu zincirin bir halkası olma- ğa tahammül etmemek ve (fikir) in izzetini, yeni bir ahlâk telâkkisinin temiz perdesi üstünde aksettirici şartlar ve seciyeleri Babıâliye empo- ze etmekle başlıyacaktır. FELEK Lâhna turşusu ve perhiz ! Bir dostum var; çoğu zaman per- » hizdedir. Lâkin neye perhiz ettiği ve neyi yediği belli değildir. Meselâ: — Bir çay içer misiniz?.. desem: — Perhizim! diye cevap verir. Ve ©o akşam (Çamdeviren) kazinosunda palamut tavası ve leblebi unu ile ra- kı içer. Hele lâhana turşusu onun en baş perhiz yemeğidir. Halbuki harıl harıl: “— Bu ne lâhana turşusu? Bu ne perhiz? diye bağıran bir de darbıme- sel vardır. Bu arkadaşımın haline göre lâhana turşusu artık perhizle telif edilemi- yecek yiyeceklerin başında bulunmak tan çoktandır kurtulmuş ve itibarını iade etmiştir. Buna mukabil, “telif edilemiyecek başka şeyler gözümüzden kaçmakta- dır: Birini tanırım. Tramvay veya vapurda — yanındakinin, — ardında - kinin kendi gazetesine göz at tahammül edemez. Yabancının naza- rı üstüne adeta kâbus gibi çöker. “— Ben kimsenin gazetesini oku- yor muyum ki, başkası benimkini oku- sun?! diye de mantıki bir hüküm yü- rütür. İşte bu elindeki gazeteyi baş- ok tah ül edemi- yen zatın başlıca işi memba suyu, ga- Zzoz gibi şeyler satmaktır. Yalnız bu içkilerden suya, (Taşdelen) e benze- sin diye (Taştan gelen) demiştir; ga- zoza da (Omnibos). Bir diğer zat tanırımı; dünyada ar- tık şey yemeye tahammül edemez, Anasımın kaşığı daldığı çorbayı İçe- mez, karısının tattığı südü yutamaz; tiksinir. Bu zat da lokantacıdır; müşterilerin önünden kalkan salata- ların salçalarını döküyor diye üç de- fa ahçı yamağı değiştirmiştir. Bir başkası vardır: Ne kendi adı ile bir ta> hammül eder; ne giydiği kumaşm başka sırtta görülmesine.. Orijinal kalmak ister. Bu zatın müstahzaratı vardır. ve tesadüf eseri — olarak isimleri hep Avrupa müstahzarlarına benzer; bir alâmeti farika ve isim davasmı reddettirmeye kifâyet ede- cek ufaktefek imlâ yanlışlıklariyle. Perhizle lâhana turşusu arasında mevcut olduğunu — sandığımız tezat, bu saydıklarımın karakter ve hare- ketleri arasındaki tezadın yanımda kadife gibi kalmaz mı?,. B. FELEK CaP et Çağr | Küçük Haberler T * Ankara, 13 (Tan) — Endüstriyel mamulâtın maliyet ve satış fiatları- nım kontrolu hakkındaki kanun bu « günkü resmi gazetede çıkmıştır. * Ankara, 13 (Tan) — Başvekâlet hazinei evrak dairesinde resmi ve ta- rtihi evrakin tasnifi işlerinde çalıştı- rılacak heyete ait kadro bakanlar he- Necip Fazıl KISAKÜREK di yetince kabul edilmiştir ; Yeni Bulgar sefiri itimatnamesini SA “etElr el VKĞÜ AĞA e e a K SA S semmtari D Öt vermek ıçin « Polonya - sefiri Çankayada Atatürke itimatnamesini vermek icin merasimle köskte karşılanırken

Bu sayıdan diğer sayfalar: