No. 101 Yazan: MITHAT CEMAL Adnanın bugün bu salonda sevimli bir adam olması Belkisin lütfen verdiği bir kararın neticesiydi Adnanı teselli etmek Mın içinde hissizliğini kaybet - İstiyor: “Üzülme Adnan, ne n,, diyor, birçok lâkırdılar söy * altm — tabakasından uzun bir uzatıyordu. Nişantaşında Sarah Bernard Mnan, avukat Tevfik hocanın Mutsuz olduğuna nihayet (karar ; ondan ayrıldı. Selânikte avu- başlıyan Moiz, onu sık mek- yanma çağırıyor, fakat Ad- anasmı birakıp gidemiyordu. iz Moizle gizli mektuplaşarak ikteki İttihat ve Terakkiye yar *diyordu. O, bir zamandan beri Istanbulda adamı idi. mermer yalıya giderken, İyettân beklediği mektubu bu alamadığına meraklanıyordu. aralık Macideyi hatırladı; okar- i tehlikeden gürültüsüz kur- | “Uğuna sevindi: mes'ut oldukları | deği, bedbaht olmadıkları için Senlerin hazin neşesiyle omem- U. Tramvayda romanmı düşü- ©, Sultan Mecide, zihninde, bir ayrırıyordu. Bazi geceler, Ab- it Yıldız köşkünde sarhoş 0- hçe sarayında yatağına baygın larmış; bunu yağlı boya bir tla bir lâvha yapacaktı. Son- Abdülhamidin veremden ölen a- WI yazacaktı: Sekiz yaşmdaki e Hamit anasının karyolası- Bitmiş, yüzünden yorganmı -çek ölünün kafası bütün kemikle- Meydana çıkmıştı; bu vak'a korkunç bir. teşbih bulacaktı a SU Y, kalka bir duman uzanıyordu. Apurda terini silerken mendili- Aitmdan baktı: Şark âlimi Ali E- Efendiyle yanyana idi. Hidaye- irkadaşı diye. Adnana o söven İlmi curnal edildi diye ora dosttu. Hiç görüşmedikleri ik. Adnanm kulağma yavaşca» a , Sizi curnal eden sakallı Vasfi- ha, dedemi kimdir, biliyor musu- & » dedi. “1232 senel hleriyesin- » diye anlatmağa başladı. | ağar yalnız hicri tarih kul- i Rumi seneyi ağzına kaza- hem haç ısırıyormuş gibi, yüzü Ai Eimirinin © demesine gö - ik, 1232 hicri senesinde U- İş asabasmda bir Tatar saka Meh İyi Varmış. Kasabanm vergi defte- ve buyurultusunu getiren bu ty Mehmet, mahkemede buyrul- np ilâm yazılırken çarşıya Ra avaz avaz haykırarak: “Üm- uhammet, Padişah vergileri getirdiğim af fermanmı mah makladılar.,, diye, halkı a- dırmış, ahali müftiyi dövmüş, 16 kâtibini öldürmüş, Sakal- İşte üymiş” t sakalir Vasfi, bu adamm mudur? Bunu soran Adna- ilmi öfkelendi. Konuştuğu- dı. Söylene. söylene alt açtı, k dudağmda Şark âlimi tsbessiimle vapurdan çıktı. yalıda herzamanki salona kis hemen geldi; ölen 8 Adnanm ağladığını duyduğu için tarih hoca- seviyordu. ölüye ağladığını zannet- Niypahriye miralayr ona iyilik ç gündür avdaydı. Ölü Üzeri derinliğinde karısmı N kendine bırakacak kadar Hüs- idi, rdu ki ka; ba“ | çimli Kağimailarmda 3 külbastısr - , hususi hocaları her inin malümatmı arttırma. hüda İradel seniyeli bir kocası Erkânı Harp Müşürüne bu kifiydi. Kocasınm Bel. yemesi. şart değildi Kây- -da damadma ava gi Burat etmemişti; çünkü EŞAŞ EEE İş4 â ME ya dığını söylemişti. Tuhaf bir kibirle bu yalanı bulmuştu. Fakat yalıda iki körkünç yalnız- lık vardı: Matemin tenhalığı... Sev- diği erkekten ayrılmanın yalnızlığ Belkiş bu iki türlü kimsesizli içindeydi. Adnanm bugün yalıya ge leceğine seviniyordu!: bir de Adnan onun hemşiresinin ölümüne ağlıyan adamdı. Ancak Adnan, bugün bir- den bire değişen Belkiste, aradığı şeyleri yine bulamadı. Bu samimiyet bir kadının başka bir kadma da gös- terebileceği manasız bir arkadaşlı dı; Bu muhabbette Adnanın erkek olması bir sebeb değildi. İçi olma- yan hir şeydi: sergisi mera Sergi haziranın sekizi Sergide teşhir edilen eserler Modern Alman sanati ve Alman tezyini sanatler sergisi, dün saat 17 bu katil Tatar Mehme-| de Fndıklıda Güzel Sanatlar Akade- misi salonlarında açılmıştır sergi saat 15 de Matbuat erkânma gezdirilmiş, sergi komiseri ve Laipzig Grassi mü zesi direktörü Dr. Vicliman bu mü- masebetle bir nutuk söylemiştir. Bu- na Türk Matbuati namma Ulus mü- messili Neşet Atay cevap vermiştir.. Daha sonra sergi gezilmiş ve davet- lilere izahat verilmiştir. Sergide teg- hir edilen eserler şöylece tasnif edil- miştir; Tezyini saantler: Abajurlar, afişler, duvar kâğıtçılığı, deri işleri, hasir işleri, ince tabi işleri, kahve servisi, kehribar, hattatlık, işleme - ler, kitap basım işleri, kitap ciltleri, kuyumculuk işleri, madeni mamulât, mine, mozayik İşleri, oyuncaklar, porselen, sepetler, sofra .takımları, sun'i çiçekler, tahtadan mamulât, yü zükler, sulu boyalar, grafik sanat- ler, tablolar, heykeller. Eserler çok güzel ve Saat 17 de diğer davetliler de gel- miş, sergi, Vali Muhiddin Üstündağ tarafından açılmıştır. Evvelâ Alman başkonsolosü ser » ginin küşadı münasebetile irat etti. ği mutkunda ValiMuhiddin Us. tündağ ile Güzel Sanatlar Akademi si Müdürü Burhan Toprak'a ser - — Na: Hüsrevi ava zorla yolla" giye karşı gösterdikleri alâka ve ko- seyyahat arkadaşlığı gibi oirşey... Sonra bu arkadaşlık bile (Belkis istediği için başlamıştı, Adnan bugün bu salonda sevimli bir adam olması, Belkısın lütfen verdiği “ka- rarın neticesiydi, bu dostluğu Belkis | ve Adnan elele kurmamışlardı; yal- İniz Belkis, bugün tarih hocasını do- st gibi karşılamağı münasip görmüş- tü. Beklenilen şeyin yanmda, veri- len şey ne kadar azdı, Kocası ava gittiği için bugün çok | yalnız kalan Belkis Adnanla meşgul olacak kada. iyi kalbli idi; ancak kimsesizliğini belli etmek kibrine dokunuyordu. | (Arkası var) Alman tezyini san'atlar simle açıldı ne kadar açık kalacak hakkında izahat veriliyor laylıklardan dolayı teşekkür ettikten 8onra şu sözleri söylemiştir: “— Yaratıcı büyük Önderinin ida resi altında Türk milletinin muhte - lif sahalarda elde ettiği terakkileri yakından görmek fırsatına nail olan bizler, kendi kuvvetli hususi hayatı- na rağmen ecnebi kültürleriyle tema- 87 nasıl kaybetmek istemediğini ve bilâkis onlara anlayışlı dikkat atfet tiğini biliriz. Almanya hükümeti ta- rafmdan büyük bir memnuniyetle karşılanan bir Alman tezyini sanat sergisinin Ankara ve İstanbula gön- derilmesi hususundaki o düşüncenin | yüksek Türk mahafili tarafmdan iz har edilmesi de bunu isbat eder... Başkonselos bundan sonra Türk - Alman tezyini sanatlerinin biribirle- rine karşı olan omünasebetlerinden ve Türk tezyin! sanat eserlerinin 16 mcr asırdan itibaren Almanyaya o - lan akınmdan ve bu meyanda bilhas sa Türk silâhlarile Anadolu hall, rnm Almanyada büyük bir takdir miştir, Konsolosa vali ve belediye relsi Muhiddin Üstündağ cevap vermiş, serginin İstanbulda açılmasından do layı sergi heyetine şehir namma, ger giyi açmak fırsatını kendisine verdi. ğinden dolayı da şahsi amma teşek TAN | FAYDA | | ———— BİLGİLER Bugünkü Program istanbul 4 Haberelr. Çocuk saatı. ii 20,0: Stüd- yo orkestraları ve bayan Olga de Sarçes (Soprano). 21,0: Son Rabe: Su dolu ajansının ga- t ğ tetelere mahsus havadis servis verilecek- tir. Ankara: Plâk yayımı ve Ajans haberleri; Ziraatçi konuşuyor; 19,50: Karışık neşriyatı;20,10; Karpiç şehir lokan- asından nakil; 20,0: Ajans haberleri; (2040: Karpiç şehri lokantasından nakil, İRCKREŞ 3 Radyo orkestra 21,15: (1875 18: Süel bando; 10, "; 70,20: Konserin deva .): Dans musükini; 21,15 keri bando; 22,45: Konser makli, MOSKOVA orkestrası; 21: Kon- bilmecesi (plik ile); 4,10: “Cazbamt, ferans; 22,20: | 22.50: Orkestra; VARŞOVA 18: Piyano (solist konseri); 18,40: Muh» telif; 21: Hafif musiki; 22: Uzaktaki gürt- taşlar için emisyon; 22,30: Komser; 24,0: Dans plâkları, sinemalar, Tiyatrolar * TRPRBAŞI ANFI TİYATROSU Bu akşam saat 20,30 da (Balaban a- 84). Yazan: Mus sade Celâl. Ta- rbi komedi, 4 perde, Her yer elli ku- raştur. FRANSIZ TİYATROSU ; Saat 21 de Prot. Zati Sungur, Manyatizma, Spiri- tizma, Pakirizm ve İpnotizma sumara: arı, MELEK : (Anna Karenin), ve (Bulunmıyan Adam), (Adalar Şarkımı) ELHAMRA ” SARAY : (Lom) ve (Follberger). YILDIZ : (Aşk Yüzünden Kati) ve (Iki Kalp Birleşince). ŞIK : (Kadın Asla Unutmaz) (NU Şurkesmı). AZAK (Wonder Bar) ve (Vahşi At tar Kralı) KADIKÖY SÜREYYA: (Aşk Bando. .) USKUDAR HALE : (Aysel » Batakkı Damın Kızı) Türkçe tesli ve sözlü. Hastane Telefonları . Cerrahpaşa Hastanesi 21693 Gureba hastanen Yenibahçe 23017 Haseki adımlar Dastadeşi 24553 “ vur Kâmil hastames Üsküdar 60175 İ © Kuduz hüstanesi Çapa 22147 İ Bevoğin Züzür hastanesi 4334) Gülhane hastanesi Gülhane 2016 60109 42428 1668 Sark Demiryolları Sirkeci 23079 Devler Demiryolları Haydarpaşa 62144 itfaiye Telefonları | lstanba; İtasyes 24122 Kadıköy itfaiyesi 60020 Yeşilköy Bakırköy. Büyükdere. Üsküdar itfniesi Bevoğle Iisiyesi 44640 Büyükada beli, Burgaz Kah sm takaları icin telefon santralmdaki o memara enem demek kâfidir Müracaat Yerleri 42362 43733 Deniz yollar» acentesi Telefon Akay (Kadiköy İskelesi) Çahuk Sıhhi Yardım Teskilâtı Bu aumaradap imdat otomo- HN istenir 44091 m aman Murahhaslar şerefine ziyafet * Balkan Antantları deniz teknik konseyine iştirek eden delegeler $6- vefine, dün, Türk murahhası murah haslar heyeti tarafmdan Güneş klü- İ bünde bir ziyafet verilmiştir. Azalar, pazar günü Yalovaya gidecekler, #â- yn memleketlerine dönecekler- Arabanın altında kaldı Beyoğlunda Hasköy caddesinde o- türen Mehmedin üç buçuk yaşmdaki kızı dün, evin önünde oynarken ora- dan geçen bir arabanm altında kal- mıştır. Çocuk yaralandığından araba fer İsmail yakalanmıştır. Birkız denize düştü Kadıköyünde Mısırlı sokağmda oturan Rebeka İsminde bir kız, Kadı köyüne gitmek üzere köprüden va- pura binerken ayağı kayarak denize yuvarlanmıştır, Rebeka derhal kur- tarılmış ve hastaneye kaldırılmıştır. — ————————— kür etmiş, ve sergiyi açmıştır. Bu- ve rağbete mazhar olmasından. #er- | nu müteakıp, güzel sanatlar akade- Binin maksat ve gayesinden bahset | misi müdürü Bürhan Toprak ta bir nutuk söylemiş ve sergideki yüksek sanat eserlerinden bahisle Akademi namma sergi komitesine teşekkür etmiştir. Bundan sonra kıymetli e- serlerle dolu olan sergi gezilmiştir. Sergi, aym sekizine kadar açıl bulu- hacaktır. 164 M9): Aş Biraz evvel gürbıyıkları şağı doğru sarkmış patlak gözlü ko- caman bir kafanm pencereye ya- pişarak İçerisini seyrettiği cama ikimiz de hayretle bakıyor. duk. Fakat şimdi orada kimseler yoktu. Şaşkınlıktan: . kurtularak| pencereye ilerlerken Gül Hatunun| boğuk bir sesle homurdandığını| duydum: — Vay köpek eniği vay, buralara gada geldi ha!.. Pencereyi açıp dışarı bakarak bi - raz evvelki korkunç yüzlü başın #a-| çını görmek istediğim halde onun böy İle söylendiğini duyunca vaz geçtim. Geriye dönerek yanma yaklaşıp elle-! rimle omuzlarını tuttum: — Sende bugün bir tuhaflık ver Gül Hatun, dedim. Demin pencere « İden gözetliyen adamıda bana taniyor sun gibi geliyör, nen var bana söyle- mez misin? Himayekâr müşfik bir tavırla söy lediğim sözler, ben konuşmaya başla- yınca yüzünü saran ürkek ifadeyi birdenbire silmişti. Hemen dizlerimin dibine çöküverdi. Şimdi koynundan çıkardığı yazma yemenisine gözlerin- İden süzülen yaşları silerek kesik ke- sik anlatmaya başlamıştı: — Ah hatunum ah senden gizlim İvar mı ki. O demin gördüğün gopası başlı herif yok mu köyde ona deli Mus tafa derler. Gocam ölelidenberi peşiim de.. ki yıldır gayri beter azıttı. “bana garı olmazsan sonra kan ede - cem, başma fena İşler açacam.,. Di- ye, gözümü korkutur durur. Köyün en belâlısıdır. Dediğini de yapar ha- ni, Ne ideceğimi şaşırdım galdım Boynu altmda kalsm ben ona nasıl garı olurum, Köyde yaptığı kötülük - ler dillerde “get adam bunca yıl goca düşünmedim şimden sonra ele gune kepazemi olacam.,. diyorum. savami yom, donuzu başımdan. Ne idecem gayri. Nidecem.. Bak köyden peşime takıldı. Yolda o gadar govdum. Yine zeldi.Şimdi de pencerelere dirmanıyo Ne olacak bu içi bozukla halim şaşır. â aldım be gız. Gorharım bana bir k tik gelmesin bu heriften,. O daha birçok söylenerek ağladı Ben onu nasıl teselli edeceğimi şaşır. miştım “korkma Gülhatun dedim, Bir şey yapamaz onlar hep sözdür., Fa- kat demin cama yapışan yüzln pat- lak gözlerindeki Kizemirk, * kocaman yüzündeki korkunç ifade benide kor- kutmustu. O gün Gülhatun köye dö- nerken eğer deli Mustafa yine peşine düşerse onu htikümete şikâyet etmek le tehdit etmesini, fena sözlerle de pek kızdırmamasını tenbih ettim. Fa- kat içime garip bir acı çöktü. Eğer Gülhatunun gözlerinde deli Mustafa-| ya karsı parlayan nefreti görmesey- dim. belkide ona pek karsı gelmeyir teklifini kabul etmesini söyliyecek - tim. Haftayı sabırsızlıkla beklemiye başladım. Gülhatunun muhakkak gel mesi için ona parasmı vermis. köyde ki kızlara oyalatmak üzere birkaç ye- meni ısmarlamıştım. Yemenileri İstanbuldaki ahbaplara değişik bir hediye diye, gönderecek - | tim. Ve Gülhatunun ne olursa olsur yemenileri beklediğimi (düşünerek köyden ineceğini iyi biliyordum. Fa- kat hafta başı olup pazara köylüler önümüzden akm akm gecmiye başla: yınca içimi bir üzüntüdür bürüdü! Gülhatun ortalarda yoktu.. Hemen gözümün önünde deli Mustafanın korkunç yüzü canlandı. Gülhatunu © incecik vücudile yerlere serilmiş, #0)- gun göz kapakları derin bakışların örterek ölmüş düşündüm ve gözleri - me toplanan yaşlari güçlükle dağıt” Jtrm, Iki hafta geçti. Hâlâ Gülhatundan İhaber yoktu. Köyünln ismini bildi - Zim için onu sordurmaya karar ver. dim. Fakat benim sordurmama lü - zum kalmadan haber geldi. Bir gün kapı çalmdı koşup açtığım zaman on iki yaşlarımda gök mavisi gözlü bir ğ çocukla karşılaştım. Omuzun -| da heybesi vardı. Beni görünce he- men heybesini yere indirip içinden birçok yemeniler çıkardı. Gülhatuns | oyalanması için verdiğim yemenileri | hemen tanıdım. Kalbim heyecanla at. mıya başladı. Bir solukta sordum: — Gülhatun nerede, niye kendisi gelmedi de bunları seninle yolladı.? Çocuk hiç telâş etmeden yavaş ya vaş cevap verdi: — Gülhatun teyzemin evi yandı. Kendide az galdı yanacaktı da gurtar dılar. Şimdi hasta, bizde yatar. Bana bunları verdi buraya getirem diye sa na da selâmı va... Çocuk uyuşuk bir tavırla sözünü bitirince ben telâşla bağırdım: — Nasıl yandı kadının evi. Gülha- tun çok mu hastal, Çocuk telâşıma şaşırmış gibi hay - retle bakarak, omuzunu kayıtsızca İsilkeleyipn cevap verdi: x ül hatun ) <sama a Peride CELAL —- 1, — Ne bilem ben... Yandı işte “Gül- hatun teyze gorkudan hasta olmuş,, derdi anam ötesini bilmiyon gayri. Çocuk gitti, ben merak ve azap İ- çinde kalmıştım. Birdenbire Gülhatu- nun evini yakan hangi uğursuz sebep ti, zaten yoksuzluk içinde kalan ka - dm şimdi evsiz, barksız neyle geçine- cekti? Aradan haftalar geçti. Bir pa- zar sabahı çatman kapıyı açtığım za- man Gülhatunu karşımda buldum. Se vinçle haykırarak on» kollarından tu tup içeri çektim. “Sana neler olmuş zavallı Gülhatuncuğum, dedim. Seni bir daha hiç görmiyeceğim sanmış - tim... Her zamankinden solgun, vücu dü küçülmüş, daha beter çökmüş gi- Dİ İncecik sessiz ayakta duruyor, ba- na dudaklarında acı bir tebesslim ge- dnerek bakıyordu. #kimizde yavaş yavaş odaya doğru ilerierlen dikkat ettim. O kadar dalgndı ki, Uk defa ye menilerini çıkarmayı unutmuş, içeri şirer girmez hemen her zamanki ye- rine diz çöker gibi oturmuştu. Ancak © zaman demindenberi merakla sor - duğum şeylere cevap verdi. Kırık bir sesle: — Bana daha ne olsun ki hatunum, dedi. Keşki damim yanarken kurtar- mayaydılar da beraber kül olup bu hallere düşmeseydim . Durup geniş bir nefes alarak, kuca Zındaki çıkinları önüne itip devam et ti: — Gördün mü deli Mustafanın enin de sonunda bana ettiğini. Sen daha işi bilmiyon ki, damrma gundak so kan o heriften başka kim olacak a gız. Onu köylüde anladı emme gaç pa ra eder Üstünü gapatıverdiler tavucuk larıma varana kadar her şeyimi kül etti. Donuzun oğlu beni yersiz yurt- suz bıraktı sonunda.. Yavaş yavaş ağlamaya başlamış « tı. Bir elle göz yaşlarını durdurmaya çalışıyor, bir elile çıkınları çözüp ge- tirdiği şeylere bakmağ: işaret ediyor- du. Yağ, yumurta, pekmez getirmiş- ti. Ben ona bu getirdiği şeyleri nere- den bulduğunu soramıyordum. Şimdi nasıl geçiniyordu, bu da içimde ayrı bir meraktı. Gülhaturi bütün yalvar. mama rağmen o gün çok az oturdu. Hemen çıkınlarmı toplayıp dönmiye hazırlandı, kapıdan çıkarken: — Bu sefer çök acele ettin Gülha- tun dedim. Hiç oturmadın gibi bir gey... Acı bir tebessümle önüne bakarak, hafif yorgun bir sesle cevap verdi: — Gayri beni heç bekleme hatu « num. Bugün son bir kez seni görmek İçin donuzdan zor İzin aldım. Birdenbire büyük bir şaşkınlığa uğ riyarak sordum: — Kimden izin aldın Gülhatun!. Once elile kapmm kanadını arala- yıp, adımımı sokağa atarken gözleri nemlenerek başını öteye çevirip ce - vap verdi; — Kimden olacak deli Mustafadan. Ortalıkta galmeca sürlünmedense bo- vun büklip ona garı olmaya razı ol « dum. Nidersin köyde bana bir el ve- ren çıkmadı be hatunum.! Hepsi evi- mi yakan düşmanmma garı olmamı hoş görüverdiler. Belkim sen onlar gibi demezsin emme bağışla beni tek başma yersiz yurtsuz galmak insana her şeyi yaptırıyor, hattâ düşmana şarı olmayı bile. Gülhatun hıçkırıklı bir sesle sözü- nü bitirip, bir daha başını döndürme- den incecik vücudü kırılmış destek a- rayan bir dal gibi sallanarak çıkıp git ti, Bir daha onu hiç görmedim. Hanses gitti Elektrik şirketi umum müdürü Hanses, dün Belçikaya hareket etmiş tir. Hanses, orada şirketin idare mec lisile temaslarda bulunacaktır. Yunan Kralının amcası dün gitti Evvelki gün Davida isimli hususi bir yatla şehrimize gelen, Yunan kralınm amcası Prens Andrea, dün »kşam limanımuzdan ayrılmış ve Pi- reye hareket etmiştir. Milyoner Da- vid Ernest de gitmiştir. Dün akşam Moda Deniz Klübün- de Prens Andrea şerefine bir ziyafet verilmiştir. Yeni İran elçisi Iranm yeni Ankara elçisi Halil Fahimi, dün Ankaradan şehrimize oölmletin