10-5-986 TAN Olacak şeyler 1940 Harbi Yaran; H. G. Welis 17 — Çeviren: Nuri Mahmut “arbeden Janete doğru ilerleyen siyah küçük mahlâklar göründü. Bunlar farelerdi Gordon müteaddit defalar karde -| #ini düşünce yerden kaldırmış, kana- Yan ellerini dizlerini silmek sarmak İstemişti. Fakat Janet ses çıkarma - dan muannidane her şeye karşı dur- Muz. Uzaklara, sihirlenmiş gözleri İle bakarak, önce incitmek istemiyen kardeşinin kollarından o siyrılmiş, tekrar yola koyulmuştu. Gordon da| Janetin bu sessiz şuursuz İradesine karşı gelecek takat kalmamış, düşe kalka o da bu sonsuz yolun hedefsiz Yolcusu olmuştu. Nihayet Janetin ayağına bir par- iklık demiri dolaştı, yere yuvarlan âr. Gordon durdu, Ayağa kalkmasını bekliyordu. Janet kıpındamadı bi , on dakika, yarım saat Gördon elin bekliyordu. Janette hiç bir hareket yok! Bir aralık harabeden, Janete doğ- ru ilerliyen birkaç siyah mahlük gö- züne ilişti. Fareler. Harb bu evleri farelere hediye etmişti, Gordonu gö rünce bir an tereddüt ettiler, fakat hiçbir hareket sezmeyince cesaret al âılar, Yaklaştılar. Makinist birdenbire kendine geldi. Deli gibi atılarak Janeti kaptığı gibi kaçmağa başladı. Ön dakika sonra “Bir - şehir, de| tıpkı eskiden olduğu gibi demir par- maklıkları bulunan bir yerin zilini çalıyordu. Harb burada yırtıcı tesi - Tini göstermemiş bilâkis... Burası mezarlıktı! Çok geçmeden umacı kıyafetli bi- ri belirdi. Yavaşça kapıyı açtı, Bar- dan hiç ses çıkarmadan içeri girdi, Umacı elile yüksekçe bir yere işa- Fet etti, Ganetin cesedi oraya brra- kıldı ve getiren adam ne yaptığım bilmiyerek cesedin yanma uzandı. Gordon ertesi günü uyandığı va- kit kendini Merinin kollarında bul- du. Harding sapsarı yüzü baş Utunda” bekliyordu. Meri genç adamım” gözlerini açtı- nz görünce: — Gordon, Gordon, diye bağırdı Ve kendini tutamıyarak sevincinden Ağlamağa başladı. Gordon: Başak seninim dedi. ŞIMI ÇOCUK yi gene kızm göğ- üne koydu. kum gİğ | Bir şehirde derebeylik Uzun müddet devam eden harp, tün dünyayı bitirmiş, medeniyeti Mâhvetmişti. Yollar bozulmuş, na- kil vasıtaları yok olmuş, ve şehirler Arasında münakale kesilince millet- ler dağılmış, yeryüzünde hiçbir dev- kalmamıştı. Orta Çağda olduğu $İbi şehirler müstakil idareler al- tmda derebeyleri tarafndan | idare Bâlliyorlardı. Londra, Berlin, Paris, ma. gibi bir şehirde de bir dere hilküm sürüyordu. ka arabeye dönen şehri biraz Imar birkaç ufaktefek teşebbüs BİNERKEN DIKKAT EDİN YOKSA AVAĞINIZ KAYAR! | Etten uçan sinekler mü Eski meydan biraz düzeltilmişti. Her şey iptidai zamanlarda olduğu gibi meydanda satılıyordu pılmış, merkez meydanlık temizlen- miş, ortadaki bomba deliği taş top-| rakla doldurulmuştu. Fakat dük -| ân açılmamıştı. Yalnız önleri te-| mizlenen birkaç binanın yıkılmamış | alt katında sebze ve et satar bir iki dükkân görünüyordu. Gerek etler, gerek sebz: hepsi meydanda idi rinin yır- tık, yamalı ceketine konuyor, sonra meydanda asılan etlere konuyordu. En iptidal hefzıssıhha kaideleri unu- tulMhuştu. Hem bu dükkünların ön- leri o kadar kalabalık idi ki, halk adeta boğuşa boğuşa alışveriş edi- yordu. Ellerinde sebze veya etle anlar o görülecek; manzara Ancak birkaçında | İ yakkabı Yeya çizme vardı. Onlar da binbir yamalı idi. Ekteriya takun - yaya benzer tahta sandallar giym Şapka giyenler pek mahdut- saçları omuzlarma örtünün altında lerği, or veya rdu, Köşe başmda bir araba belirdi. in önünde en arkslarda olan | Iş arabaya doğru koştular. | Bu bir sebzeci idi. Eski birkaç 0t0- mobil tekerleğini birleştirmiş, üstü- ne birkaç tahta koymuş, bir araba yapmıştı. Sebzeci bağırmağa baş - ladı. Dükkân önündeki halkın yarı- sı şimdi onun etrafını almıştı. Fakat çok geçmeden hepsi tekrar dağılmağa mecbur oldular, Çünkü dar yolda bir atım çekmekte olduğu eski bir otomobil belirmişti. Otomobilin içinde “Bir şehrin” yeni hükümdarı derebeyi Strong vardı, Şapkası olanlar şapkalarmı çi- kardılar, Diğerleri yerlere Okadar! iler, SUS yYörSa KURŞUN YERSİN! Strong diğerlerine nisbeten giyinmiş, elbiselerinde yamalar yok tu. o Kadife şapkasının kenarında bir tüy vardr. e Otomobile gelince bulunabilen boyalarla yarı boyan - miş yarı boyanmamış bir halde ol- makla beraber temizliğe itina edil- miş olduğu göze çarpıyordu. İki ka- pısmın Üstünde de iki srma vardı. Bunlar Stwong hanedanının armala- rı idi, Arabacı veya şoför motör vazife- sini gören ata bir kamçı şaklattı. At yüklendi, otomobil binbir gicır-| tı ile daha sür'atle ilerlemeğe baş- ladı. Halk gözucu ile derebeyini ta- kip ediyordu. Merkez meydanlıktaki. direğin ö- Düne, gelince. arabacı, dizginlerini, çekti. Otomobil durdu, İçerden eli tabancalı bir adem atladı. İlân di- reğinin yanndaki çanı çalmağa başladı. Strong ayağa kalkınca çan sesi durdu Derebeyi elini kalçasma götürdü, gök gürültüsü gibi bir sesle: — Yaz, dedi. (Arkas: var) . ——— —— — SAYIN BAYAN, Kadıköyde Süreyya singması salonunda, Havagazı İle yemek ve pasta pişirme dersleri verile- cektir. Onbeş günde bir, Pazartesi günleri saat 15 de başlıyacak olan bu derslerde sizin dç ha- zir bulunmanızı, diler, derin sayıgılarımızı sunarız, Kadıköy Havagazı Şirketi Gelecek ders 11-5-936 pazar» tesi günüdür. — * BEN KULLANI— v KURTULO Şimdi NE İyapacağız? iyi BİZ MÜŞTERİ Adisababa gibi Harrar tamamen yağma edildi Aden, 9 (A. A.) — Reuter ajan- sından: Tamamiyle yağma edilmiş olan Harrarda asayiş ve sükün jade edil- miştir. Katolik misyonerleri ile Is - İ veç ve Finlandiya kızılhaçları azala- rr sağ ve salimdir. i Habeşistandaki Amerikan müşavirin anlattıkları Cibuti, 9 (A. A.) — Havas Ajan- sından: Habeşistan hükümetinin Ameri- kan müşaviri B. Spencer, dün ak- şam Addis - Abebadan bursya gel miştir, Mumaileyh, necaşi ile Habeş hükümeti erkânmm ne sebebe mek ni paniğe yakalanmış olduklarmı bir türlü anlıyamamakta olduğunu söy- lemiştir. nın tamamını işgal edeceklerine ih- timal vermemekte olup Habeş ara- zisinin taksime uğrıyacağı fikrinde bulunmaktadır. Amerikan sefaretinin yağınacılar tarafından muhasarasından bahse - den Spencer, Amerikan elçisinin yar dım istemek Üzere komşu bulunan İngiliz sefarethanesine (müteaddit adamlar göndermiş olduğunu, fakat bu adamlarm bir türlü mezkür se- farethaneye varamamış olduklarmı söyledikten sonra (hikâyesine şu suretle devam etmiştir: « —Bunun üzerine elçi, Addis A- | babadaki Amerikan sefarethanesi i- le muntazam surette muhabere et- mekte olan Manille'de kâin hususi bir telsiz İstasyonuna bir telsiz gön- dermiştir. Manille istasyonu, bu tel- sizi Sanfransiskoya göndermiş, ora- sı da keyfiyeti Vaşingtona bildirmiş tir, Vaşington İstasyonu kendisine gelen telsizi Londraya (göndermiş Londra da Adene irsal etmiş ve ni- hayet Aden istasyonu Addis Aba- badaki Ingiliz sefarethanesi ile te - masa gelebilmiştir. Bir devriâlem se yahati yaprdış olan bu telsiz bu dev- ri 90 dakikada yapmıştır. Telsiz, In- giliz sefarethanesince alınır alın - maz, -sefarethaneyi muhafaza et - Jgpekle olan Hintli askerler hemen Amerikan elçiliği binasını yağmacı- larm ellerinden kurtarmışlardır. »encer, eski Habeş hükümeti er- kânından yalnız bir kişinin Adisaba- bada kalmış olduğunu söylemiştir. Bu zat da Fransız sefarethanesine Ütica etmiş olan hariciye nezareti müdürlerinden Otto Tasfaitgağne- dır. Ras Nasibu kuvvetleri Cibuti, 9 (A. A. )— Havas ajan- İsmdan: Ras Nasibunun muharipleri tamamiyle karmakarışık bir halde İ Harrar ve Diredaoua'ya doğru git mektedirler. Bu muharipler, İtalyan lar tarafından işgal edilmiş olan Ciciga'ya uğramaktan çekinmekte - dirler, Diredaua'da sükün ve asayişi Se- negalli müfrezelerle Fransız tankla» Ti temin etmektedir. Ancak haliha - zırda hiçbir ecnebi garnizonu bulun- miyan Harrarda geniş mikyasta Spencer, İtalyanların Habeşista -| 'Amerikan sefarethanesine gönderi)» | mlş ve bunlar mitralyöz kuvveti ile! Giimeş -Dil selek kmh ipl Kek l Teorisine göre Ek - Zamirl iğ Bir mefhumun taallük sen “m” konsonu ve onun kategori- sidir, Fakat “m” ve onun kategori- sindeki “b, v, p, £” konsonları da hep ğ “y değişmesiyle vücut bulduğundan, “2” ve ondan çıkan “y, Kk, g, h” konsonlerı da bu rolü i- fa edebilir. Yukarki “iğ” kökü - ki yapıştığı kelimeye göre “ığ, uğ, üğ” şekillerini de alabilir - işte bu vazifeyi yapan bir ektir. Bunu tamamiyle göstermek için meselâ “Ahmedin evi” terkibindeki İ “evi” sözünü analiz edelim; Kelimenin etimolojik şekli şudur: 0 2 (8 (eğ ev <iğ) (1) Eğ: Hararet ve sıcaklık anla- mına ana köktür. (2) Ev: Ana kök mefhumunu te- — ——— — —— yağmacılıklar yapılmış ve şiddetli arbedeler olmuştur. Şimendifer hattında Cibuti, 9 (A. A. )— Bilâhare hilâ- fma verilecek emre kadar hiç kim- se Cibuti - Addisababa şimendiferi ile Habeşistana gidemiyecektir. Yal- nız Cibutide İtalyan konsolosunun vizesini hâmil olan şimendifer me - murlari müstesnadır. Habeşistandan ilk menfaatler Roma, 9 (A, A.) — İlk Habeş kahvesi yüklü bir gemi dün Triyes- teye varmıştır. Loyt Triestino Triyeste İle Magi discio arasmda daimi ve muntazam bir servis ihdas edecektir. Graziani mareşal oldu Londra, 9. (Tan) — Romadan alı. nan haberlere nazaran Ceneral Gra- ziani Mareşal rütbesile taltif edilmiş- Londra, $ (Tan) “— Romadan alman haberlere nazaran © geğleral Grazlani mareşal rütbesile taltif e- dilmiştir. Mareşal Grazianinin kuvvetleri Harrarı İşgal ettikten sonra, çapul- cular tarafından yağma edilmekte olan ve Cibuti tren hattının en mü- him şehri olan Dire Davuayı dahi iş gal etmişlerdir. Şehrin gümrüğü, miş olan İaasına rağmen, yağma edilmiştir. Adisababa maslahatgüza- rımızın kızkardeşi Cibutiden gel - Dün bir akşam gazetesi, Adisaba- badaki karışıklıklar esnasında Türki- yenin Adisababa maslahatgüzarı Ni- İzamettinin kız kardeşinin de kaybol telefonla Ankara muhabirimizden sorduk. Mu- habirimiz tahkikat sonunda bize tek- duğunu yazmıştı. Meseleyi ansız askerlerinin müda- Türk dilindeki erin analizi Vv cesslüm ve temessili ettiren pal köktür. Bu iki kök birleşerek husule gelen teğ > ev) hararetin temessül eylediği lâalettayin bir yer anlamına gelir. Ancak bu ayin anlamın bir süje veya objeye taallüku ifade İ edilmemiştir. Yukarki terkipte (Ah- met) diye gösterilen süjeye (ev) in taallükunu anlatan, (8) İğ: ekidir. 16-06 prensi» e | ın dolayı “ek” adımı alır- lar, Fakat hakikatte bunlar doğru - dan doğruya “ego” anlamına pren- sipal birer köktür. Buradaki “iğ”, şeklen başka bir kel sonuna geldiğinden dolayı “ek yor ve bu adı t İ “ego” nun kendisidir ve onu anlatan Jana kökten başka bir şey değildir. Bunu göstermek için bu “İğ” ele- manındaki “i" vokalini “o” ya çevir- mek kâfidir. Bu takdirde kelime “oğ” olur ki bildiğimiz üçüncü şa- hıs zamirinin ana şekli budur. Bundan önce gerek şahıs zamirle- ri ve gerek işaret zamirleri Üzerine yaptığımız analizlerde gösterdiğimiz gibi, Türkçede üçüncü şahsa “o” denildiği gibi Farsçada, eski Grekçe- de ve eski fransızcada da “o” denil. İ mektedir. Bu “o” lar hepbirer “ağ” dur. Arapçada bu “g” sertleşe- rek “oh” olmuştur ki gaip zamirleri İ denilen “hüve” ve “hiye” nin kökü de bu “oh” tur. Fransızcada gayri- muayyen galip zamiri olan “on” da bu “oğ” un “onğ”" şeklinin tahallü- tünden çıkmıştır. Şu izaha göre “evi” demek “ev -- oğ" demektir. bu da “ev” sözü ile “o” zamirinin bir leşmesinden ibarettir. | Geldi - Gelse Not: 2 — Fiillerin “düz sıygaları” nm üçüncü şahıslarında şeklen bü ek - zamir görünmüyor. Fakat mese- İlâ “geldi ve “gelse” sözlerini analiz edersek, husule gelen etimolojik şe- killerin sonlarında yine bu elemanı buluruz. 1. “Geldi” sözünü analiz edelim: ve 8 (eg eid iğ) (1) Eg: Ana kök yerini tutan bi. rinci derecede prensipsi köktür. An- lamı “hareket” tir, (2) El: Ans kök mefhumunu gay» rimuayyen şümul sahasma nakleder. Böylece “gel” lânlettayin, slelitlek bir hareket demek olur. (3) İd: Aleltiak hareketin yapıl- mış ol unu gösteren ektir. (4) İğ: Alelitlak hareketi yapmış olan süje veya objeyi gösteren ele- mandır ki “ev -- iğ” deki “İğ"in ay» nıdır, Böylece (eğ <el--id-iğ— geldi”; bir failin lâslettayin bir ha- reketi yapmış olduğunu anlatır. İl- kel insan görüşüyle “geldi” nin ma-- rar telefon etti, Ve salâhiyettar ma-İ pası da budur. hafilden aldığı malümata istinaden bu haberin tamamen asılsız olduğu- nu bildirdi. Edgar Wallace'in Resimli romanı DEDİKLERİMİ YAPİ YOKSA! GYELEKSİN. SAVLI OLACAĞI BIR YENDE ORAYA GİDİNCE İ ANLARSIN! İHavDi GAZA BAs!, HERİFLER İŞEN şorönün ELBIdEr| | KAPLAN, BELKİ Sını SORALIM BELKİ OLMALI İ GÖRMÜŞLERDİR! POLİŞDENKUNTULA Ti. “Gelse” şekli şudur: wa 8 w (eg e es -- eğ) İ CEğ:ve (2) El: Yukarki gibi ana- liz edilerek “gel” alelitlak (hareket manasını anlatır. (3) Es: Bu aleltlek hareketin (ego) dan oldukça uzak bir sahada kalmış, yani henüz yapılmamış oldu- ğunu gösterir. sözünün ekinin yaptığı rol “geldi” deki “id” ekinin fonksiyonu- nun tamamiyle aksidir. (4) Eğ: Bu hareketin icrası ken- dine tasllük eden slipe veya objeyi gösterir ki buda yine "geldi" ve “evi” sözlerindeki “İğ” lerden başka bir şey değildir. Daha basit olarak diyebiliriz ki, nasil “evi” demek: ev -- o demek İ- se, “geldi” demek de: geld -- o ve “gelse” demekt de: gels 4- o demek» tir. (Arkası var) İN. DİLMEN Bugün NOVOTN. Bahçesi açılıyor En iyi yemekler BIRA PO kuruş Mükemmel müzik ve şarkılar