TAN İ o Boğazlar | Yugoslavya notaya N Yazan: H, G. Welis Cabal bir düğmeye vermiş hem de Horrie”nin gözleri yaşlandı. Be. bası tekrar ağl Me ai zarar , Sen der, ben gidip bir üniforma tedarik ele- yim. Giyer gelirsin... yu Pakst Horrie cevap verecek balığın arasında kaybolmuştu. Çocuk kendisini annesinin ? rında buldu, Dolu gözlerini kaldır rak; a mi, anne” Di eki EE arklar içinde bo- Bulan bir ses cevap verdi: — Evet, evet! İkinci Umumi Harp Keskin bir düdük sesi — Vi kası duvarlarını delip geçer Ki le yemekhanesini altüst etti. Te lerini daha bitirmemiş olan am ler söylenmeye başladılar: Li — Yarım saat bile istirahat YOt tanım, On ikide tatil ettik. Daha ya- rum olmadan işe başla Söyleniyorlar ve bir taraftan da te berilerini topluyorlardı. ab Çok geçmeden kapıda üniformu biri belirdi. Askerce kumanda “m — Sigaralar atılsın! Sıreya a Ameleler sıra oldular. — İleri marş! izlerden geçerek, mer enini a altındaki fabrikaya indiler. Her tarafta hümmalı bir far aliyet vardı. Solda yağı bombus duruyor, sağ tarafta e me ve gayr al öbeği hiç kimsenin durup dinlenmesine mey - dan ermiyorlardı. Çalışmak, saniye bilmiyen top- Kaybetmeden doymak iy hk mitralyözlere, tayyarelere dep banaa i a erd âtörler hava teminine LR g e, Makineler gibi hiç dereyi çalışan, makineleşmiş iğ” çilerin yüzlerinden damla damiz — Fakat bir aşağı. bir yu. nöbetçiler az yafl bir İspanyol kadırgasr . lara yapıldığı gibi onlara. e ter silmeye, nefes almaya bil kit bırakmıyorlardı. Bu harp bir me deni harptı. Sürat! Ri pi FI dolaşan bardımanından ko — ma d runmak için yer altın fabrikada imal edilen sansörler vas rlıyor, bekliy" derhal ia inşa edilmiş vasıtasiyle yeryüzüne çıkt en kamyonlara Ki tiliyce, cephelere e 7 — bastı, hem tehlike işaretini şehrin üzerini bulutlar kaplamıştı Herkes evinden dışarı fırla eziliyor | yı rd. yazli tarassut ediyor, ken i ine düşünüyordu: A larda bie defa değil bin defa; uçmuştu. Fakat evinin bahçesi v3 İdar iyi tanıdığı bu yerler şimdi - tamamile yabancı beliyordu. Yo) iğ cepheye giden kamyonlarla dolu.| Uzun, nihayetsiz bir zincir gibi, ot0- iller çelik Ee ayni istikamette şa ki lar, Şehrin etrafı tel örgülerle çevri miş, Cabal her zaman tayyaresinin gölgesini görmeyi sevdiği göl Ürerin den uçmak için direksiyona istika - met verdi. Bu ısız su üzerinde, harp herhalde hiçbir. değişiklik vape Cabal üzerinde bulacak- Saçar daha yaklaşmadan ayna gi ü 1 bulandı. VE slsik için dürbününü a yar eti. Ümidinde yanılmadı. Gölün sahilinde, kaplumbağa gibi tanklar ilerilemeye başlamışlardı. Bu aralik ufukta birçok iri - ler göründü. Cabal dürbününü ere “ cele oraya çevirdi. Yüzü birden! ye gerildi. Kaşları kalktı, erir ısırdı. Geri pasir e yi uyruklu yıl tı e dakika içinde “Bir yebi” ve rinde uçuyordu. Cabal solda İM meye bastı. Etrafı duman “ Cabal hem tehlike işaretini bişi k hem de şehrin üzerini dumanla kap- Düdükler | bir karışıklık başladı. Ma çanlar çalıyor, memurlar hal | miğferli adamlar taşi- | Tayyareci da | yıkılı mış. koşuyor, kadınlar, çocuklar ayak altında ardı. | günü imiş gibi sağa sola koşuyor, çocuklar, ihtiyar kadınlar ayak altın da eziliyorlardı. Otomobiller, tram - vaylar, yol ortasında bomboş kalmış lardı. Dükkânlar kapatılmadan bira- kılmıştı. Fakat kimsenin etrafı göre cek hali yoktu. Kaçışıyorlardı. Nere- İye? Durup düşünen yoktu. Nereye kaçabilirlerdi. Nereye? Onlar sadece korkularından kaçıyorlardı! Birdenbire sokak ortasında bir bomba patladı. Baskın pek âni ol - muş, düşman “Bir şehir” tayyarele- rinin davranmasma meydan verme- mişti. Bir bomba daha at ıldı. Bir alev | yükseldi, ateş kolaylıkla etrafa yl akl ln en gine den bir bomba daha patladı. en bir bina kiğrttan bir köşk gibi dı. Bomba ve top gürültülerinin üstünde insan çığlıkları yükseldi. So kaklar kararmağa , etraf görülmeme ge başlamıştı. ” yiğen eyi uçtukça arka- larında, uzun bir kuyruk duman bi- rakıyor ve bü gaz yavaş yavaş şehir üzerine fena bir kâbus gibi çöküyor- du. Gaz maskesi dağıtan memur ayak altında çiğneniyordu. Şehri karanlı- ğa ve havasızlığa boğan gazden kur- tulmağa çalışan halk can havli ile birden hücum etmiş, memuru devi- rerek içeri dalmıştı. Bir çığlık daha işitildi. Dışarda kalanlar bombalanan karşı taraftaki tiyatro binasının a) tmda kalmışlardı. Bir bomba daha! Depo da yıkıldı. Kurtulmanın imkâ- nı yoktu, Afet bir değildi ki... Bom- ba, gaz, ateş. Her maskeleri dağıtıyorlardı. Ka rinden dışarı fırlamış, kıyamet (Arkası var) | İ . müsbet cevap verdi. İolan Samro Uprava gazetesi, boğaz. Başı 1 incide) | ket etmiştir. Istasyonda Dış Bakanlık müsteşt- | rı Savel, Romanyanın Ankara elçi si Filotti, Orta Elçi Ralcovicoanu, Titüleskonun “mümessili, Türkiye maslahatgüzarı ve elçilik memurla rı, Sovyet elçisi Astrovski ve dış ba- kanlık erkânı tarafından selâmlan- mıştır. Bir Yugoslav gazetesinin yazdıkları Belgrad, 28 (A. A.) — Avnla a- jansı bildiriyor: Hükümetin naşiri ların tahkimi meselesi hakkında w- #un bir başmakale yazmıştır. Gazete, boğuzların asırlardanberi ve bilhassa Türklerin Balkan yarı - madasma (geldiklerindenberi olan durumunu izah ettikten sonra Ça - nakkale ile Boğaziçinin Lozan mua- | hedesinin akdinden sonraki vaziyet. lerini anlatıyor. Ve diyor ki: Bugün Akdeniz meselesi bambaş- ka bir çevre İktisap etmektedir. Zi- ra İtalyan tefevvuku meselesi ile birlikte Britanya İmparatorluğunun Hindistana doğru ekonomik ve süel başlıca yolunu teşikl eden büyük Ak deniz yolunu kesmek meselesi orta- ya çıkmaktadır. Bolazların tekrar (o silâhlanması meselesinin ortaya konulması, Av. rupadaki son hadiselerin siyâsal ne. ticeleri üzerine hâdis olmuş diploma- tik bir demarştır. Fakat meseleyi istisnat gayretle rin ortaya koymağa ve meselenin hallini hukuki bir zarafetle istemeye muvaffak olarak diplomatik savaşın daha başlangıcında alâkadar devlet- lerin hayırhahlığını derhal kazanan Türk diplomasisinin şefi B. Rüştü | Aras'ın ittihaz ettiği halisane usulü hemen takdirle yadetmezsek bir ha- İta irtikâp etmiş oluruz. Gazete, beynelmilel durumu ve Türk notasınm muhteviyatını izah ettikten sonra diyor ki: maksadın husulü için beynelmilel durumun istilzam ettiği en düzgün usulü tatbik etmiş, mevcut bir müa- hedeyi Almanya ve Avusturya gibi| bir taraflı olarak bozmamış, Çanak- kale ve Boğaziçinin durumunu tan- zim eden 1923 mukavelesinin en nor mal bir şekilde tadilini istemiştir. Ay ni zamanda, Türkiye bütün ulusla. rın mevcut deniz hükümlerine uy- gun olarak seyrüsefer eden tecim va purlarının serbestçe geçmesinin te- minini de taahhüt etmektedir. Bütün görünüş, Dr. Rüştü Arasın bu meseleyi hal için seçtiği düzgün yol sayesinde, Türkiyenin tatmin e- dileceği ve bu meseleyi kendi lehine olarak halledeceği merkezindedir. Bu; eklerde hüküm unsuru ile bir- likte şahıs anlatan bir de ek - zamir bulunduğuna göre, bunları da ans- liz edebilmek üzere, gene “gel” fli- linin “katışık sigaları” nm tasrifini gözden geçirelim: 1." - miş” Ni siga: Müfret, gelmişim, gelmişsin, gel MİŞ, Cemi: Gelmişiz, gelmişsiniz, gel- mişler, Il.“ - yor” be sigaz Müfret: Geliyorum, geliyorsun, geliyor. Cemi: Gelmişiz, gelmişsiniz, gel- mişler, İM.“ v* Hi siga: Müfret: Gelirim, gelirsin gelir. Cemi: Geliriz, gelirsiniz, gelirler. IV.“ - cek” Ki siga: Müfret: Geleceğim, geleceksin, gelecek, Cemi: Geleceğiz, geleceksiniz, ge- lecekler, V.“- meli” li siga; Müfret: Gelmeliyim, o gelmelisin, gelmeli. Cemi: OGelmeliyiz, (gelmelisiniz, gelmeliler. Vİ. “.e'li siga: Müfret: Geleyim, gelesin, gele. Cemi: Gelelim, gel iz, geleler. Şimdi bu altı siçadaki ek - za- mirleri sıralıyalım: Şahmlar o (1) (2) (3) Müfret im - yim sin Cemi iz-yiz-lim siniz. (ler) Şimdi yukarıki fiil sigalart yerine bir isim veya bir sıfat alarak onları da bu eklerle tasrif edelim: 1. İmsan: m (2) m Müfret İnsanım, İnsansın, insandır Cemi (o İnsanız, insansız, İnsan - dalar 1. Çalışkan: Müfret: Çalışkanım, çalışkansm, çalışkandır Çalışkanız, çalışkansınız, çalışkandırlar Cemi: 1. Kah: Müfret Cemi: atıyım, katısm, katıdır Kalıyiz, katısınız, katıdır. Gümeş -Dil Teorisine göre Türk dilindeki Ek-Zamirlerin analizi 5 sa M.N J Görülüyor ki bunlara gelen — ve bem hüküm, hem şahis gösteren — ekler de yukarıki sigalarm aynidir. Yalnız fil alarında hiç eksiz ka- lan üçüncü şahıslara birer (dir) eki gelmektedir. Bunu da fiil siga- ların bazılarında “gelmiştir, geli- yordur, gelecektir, gelmelidir” $6 - killerinde kullanırız. Yalnız “ -r'li ve “ « e” li sigalarda bu şekiller yoktur. İ” Bu bahsi tamamlamak için türk- çede “fil' 'anlatan kelimenin kendi- sinden ibaret olarak bütün sigalara | sans olan — ve deskriptif gramerde “emir sigi denilen — “ana si ga” nm tasrifini de görmeliyiz: Ana siga: » Müfret , gel gelsin Cemi . gelin - geliniz gelsinler Görülüyor ki bu sigada bir defa birinci şahıs yoktur. Çünkü bir a- damın bir işi yapmak için kendi kendine emir vermesi tasavvur edi- lemez. İkinci şahsın omüfredi fiilin kendi kelimesinden İbaret olduğun- İdan bunda da ayrıca şahıs gösteren bir ek bülünmaz. Yalnız bunun İcem'inde “in” veya “iniz” — yani |“düz sigalar” da ikinci şahsım mif- İredine va cem'ine delâlet eden ek - tamirler — kullanılır. Üçüncü şa- hista ise bütün fili tasriflerinin bir istisnası olarak “sin” eki gelir. “Güneş - Dil" teorisine göre yal- nız konson veya yalnız vokal ek ola- mıyacağından — deskripti? grame- rin ayırdığı (m - im; miz - İmiz; n - İn; niz « İniz) elemanları birdir. Kezalik vokalle biten kelimelerden sonra katılan (yim, yiz) unsurları- nım başındaki (y) lerle (si) nin ba- şindaki (s) de birdir. Bunlar bir- leştirilince analiz edeceğimiz ek - zamirleri söyle sayabiliriz: 0. İm; İL İn: DIL Sin; IV (2) (8) iş V. İk; VE İz; VEL İmiz; VEL. Lim; IX. İniz; X. Siniz), Zamirlerin analizi bahsini ta- mamlamak üzere şimdi bu ek < za» mirleri birer birer gözden geçirece- ğiz. sine prestijinin, vekar ve şerefinin bir kısmı da o zamanımızın en kiyn- setli ve en cesur (İslahatcısı olan Kamâl Atatürk tarafından diriltil. miş ve tensik edilmiş Türkiyenin ba- şardığı gayretlerle rak, inde edilmiş Türkiyenin bu mütenasip ola- dış siyasası, bütün agyretlerini memleketile uluslar a Akdeniz havzasında İşgal ettiği coğ- rafi ve siyasal vaziyetin o ehemmi- yeti ile mütenasip olarak, temine hasretmiş olan Kamâl Atatürkün yüksek elile idare edilmektedir. Türkiye Cumuriyetinin Büyük Şefi. nin gösterdiği istikamette, komşu- ları ve müttefikleri ile barış ve sa- Dr. Tevfik Rüştü Aras, basiret ve siyasal yollar hususundaki derin bil gisi sayesinde, devrimizin en önde dikane dostluk içinde inkişaf için daima gösterdiği samim! arzu sa- yesinde, Boğazların tekrar o tahkimi italebi Avrupayı bir emrivaki olarak “İKALEYE ÇOK GEÇ KALDI MUCEVMERLER! ÇALINDI! UM KRALIN, LAR, ŞAYET #WGLTEREY! MM ETMEMİSLERSE. Bu KELİME: EVETİ YALNIZ ÇOK 5/3 OLDUĞU İÇİN iYi- CE TEŞMİS EDEMEDİMİ A MOTĞA UZAKLAŞIRKEN MALOVELİ TANIYABİL- DİM olacaktır. Esasen | rasında kendisine terettüp eden rolu | lari L.N. DİLMEN m hi li Sayi 0 Kp diplomatik çehreleri arasında bulun- | korkutmamış, fakat İtalyanın Ha- maktadır. İbeşistana yaptığı taarruzunun ve Lokarno ve Sen Jermen muahedeleri nin uğradığı #kibetin mantıki bir neticesi olarak görünmüştür. O taar- ruz ve akibet ki, Milletler Cemiyeti azasından büyük olmıyan devletlerin huzurunu temsmen sarsmış ve bun- ları, hiç değilse kendi O küvvetleri nisbetinde, ellerinde bulunan toprak- ların emniyeti İle meşgul olmaya mecbur etmiştir. Polis Başından yaralandı Belediye o temizlik (oamelesinden Mustafa, Etfal hastanesi önünde çâ- | şırken, Recep oğlu Hayri ile kav. gaya tutuşmuştur. Hayri, yerden al- dığı taşla Mustafayı başından yâ | ralamıştır. Voyvoda caddesinde Bozkurt hâ- nında asansörcü Malatyalı Selim, Üçüncü kata çıkarken asansör bo - zulmuştur. Asansörü tamir etmeğe kalkışan Selim asansörlin birdenbire hareket etmesi yüzünden ayağını ka Pi arasındaki demire sıkıştırmıştır. Ayağı tamamen ezilen yaralı, Be- yoğlu hastanesine kaldırılmıştır. Hafta kanununa aykırı hareket | Galatada, Beyazıt sokağında bak- | kal Dimitri, hafta tatil kanununa aykiri alışveriş ettiğinden yakalana- rak hakkında tahkikata başalnmış- tır. Tramvaydan düştü Paket postahanesi memurlarm- dan 56 yaşlarındaki Ziya, dün ak » şam saat 18,30 da bahçekapıda Dör- düncü Vakıf hanı önünden geçen tramvaya atlamak istemiş, ayağı ka- yarak düşmüş ve başından yaralan- mıştır, Yaralı derhal Cerrahpaşa hasta- nesine kaldırılarak yarası sarılmış » tır. Hasta biraz kan zayi etmiştir. Samvel Hor'un Bahriye ““- kanı olacağı doğru Londra, 28 (A.A.) — Bahriye Ba- kanlığına Lord Monsell'in yerine ya- kında Samuel Hoare'un tayin edile- ceğine dair Morning Post'un verdiği haber resmen teeyyüt etmemektedir.