No, 68 İnsanlar, fazileti işliyecekleri zaman değil, konuşacakları zaman sevenler değil midirler? Yemekten sonra Mithat Paşayı tet- kik ettiler, Kadri yine bir aralrk oda- dan gm mm ber vuruldu: “Biraz bsl tar rim bu kadm sesiyle, demin gör” düğü yüz arasmda bir münasebet buldu; hele “bey, kelimesinin çi &ında o çehre büsbütün Kadrinin kâ- rısıydı; ve bu kadın kapının bir ye- rinden anlaşılıyor ki içeriye bakıyor” du ve Kadrinin dışarı —— laymca kapının önünde Y! ma mak için kocasmı çağırıyordu: > az bakar mısınız beyi; bu demel Kadri Mithat paşanm odadan ka-, cağmdan korkuyor Sli tutuyor, kraa , dıyı çabuk bitirmek istiyordu: — Bize İki ahudutu şerbeti vaiz iş Bedi; hemen odaya girecekti. Zehra gerbetleri hazırlamağa e durdu: Kocasmı n çağırmı . ona bir $€Y göylemiyecekmiydi : “ Zörgevatçınm çocu ğu geldi, lendi, gitti,,, dedi Bu fakat bu evde doğruya yalan ala: klılardan pısında söylenme- bir yalandı; en çok benziyen birinin sokak kaj iydi. ayi gözlerinin derinliğini ais ran simsiyah saçından karısını p- tü; Adnanın yanma kaçtı; Gn girince sevindi; çünkü Adnan t- hat paşayı konuşuyorduk, dedi. ? Kadrinin birkaç sene ev sz - Zenmediğini düşüne - Mi em sefer, Mithat pa- şayı inadma beğeniyor, itiraz etmek saadetini Kadriye vermek istiyordu. Fukat Kadri Adnanm fikrine buğün itiraz etti, Adnan bu uysallığa uzun uzun baget aaa aebeei gili caktı, Fakat Kadri nl o bir sükütla kalktı. Duvardaki geccadeyi givisinden söktü, sr bir resim çıktı; bu illüstrasyon N koparılmış bir fotoğraftı: 4 kişin n resmi vürdı: Mithat Paşanın, Heri betanım, Bismarkm ve Fresininin. ıda (Zamanrmızın mü - ibaresi se tavana kalkıyor, yatro perdesi gibi “hnan Kadriden dönerler, Sai ta düşünüyordu Da, “a mamıştı; ia Farzı şimdi 0. seviyordu! Insanlar evlerinde anlaşi rde yatıyordu. “sönerken sokak- sokuyordu. ilddettenberi Cerrsb- şü sık sık gidi- , Endriye sv nin evde zamanlar» evde bu- ri söylüyor, Adnan da unutuyor. Adnan Kadri - ülüyor, ir Tamandanberi çıkacağını gi gibi, kapının! lâkir »İ gidecekken, ; DA | tesi günler. Belkisin bir hal tesi günl m “İlmi, hiç şüphesiz futbolü oynuyor. * | müselleslerle ilerileyen ve lüzumun- i verdikleri kolay ve çabuk galibiyeti İ | | ! | İ İ yüzüne kapamak istiyor... Onu öldü | zannetmek ve onu © kadar unüt- mak! bu sandet mümkün olsaydı ne olurdu, fakat bu vicdan azabı için- de bile Zehradan kaçamıyordu. So- İmurtarak,kendisinden utanarak ona, İZehraya gidiyor;o zamana kadar İ- nandığı şeyler karşısma dikildikçe hepsini devirerek, çiğniyerek Kadri- nin karısına koşuyor.kendini Zehra- nın kollarında buluyordu.Fakat Zeh- ranın koynunda mes'ut olurken dar- gın yüzde mes'ut oluyordu. t Bazı günler Zehradan kaçmak is- tiyor... Belkise derse git n er- Bugün Hakoa takımı ikinci maçmı Güneşle Taksim stadmda saat dört- te oynayacak.. Heyecanla beklenen bu müsabaka hakkında fikir yürüt- meden evvel, Fenerbahçe - Hakoa hakkmda birkaç satır yazınak mec- buriyetini duyuyorum. Hakoa takı- güzel bir Viyana açık hafların önle- rindeki forvetlerle teşkil ettikleri dan fazla açık ve serbest sahaya ih- tiyaç gösteren, bildiğimiz, bir parça lüzumundan fazla paslı Viyana fut- bali. Bu takım, bizim ekiplerimizi her zaman demiyeyim amma - ye- bilecek bir kuvvettir. Bunda şüp- hemiz yok... Ancak Fenerbahçeye 5-1 ezici bir faikiyet göstermesi de gayritabildir. Viyanalılarn . alışma- dıkları sert bir saha Üzerinde elde edi kazanabilmeleri için, ancak karşıla- rına 23 Nisandaki gibi yorgun bir manzara gösteren Fenerbahçe takı- mını çıkması Yizımdır. Hatti yor- gun ve bezgin takım bile tamam Gl- saydı ve kalecileri her zamanki ran- dımanmı verseydi Viyanalılarm gali- biyeti bu derece bariz olmazdı. Ben- ce Fenerbahçe müdafassmda açık bi- rakılan bir nokta ve hemen buna in- simam eden kalecinin ademi muvaf- fakıyeti bu çok farklı mağlübiyetin Amili olmuştur. Tabii, üç ortanm to- pu fazla ayaklarında tutmaları, bir hat üzerinde oynamaları ve kalenin pek yakininden bazı fırsatları dışarı atmaları da ikinci derecede gelen â- millerdir. Hülâsa, Viyana takımı, biç milkemmel yiye 1 belli oynayan ve on bir e #atbol) hakkında ders verebilecek bir kuvvettir. Fakat bu. na rağmen Fenerbahçe gibi bir taki-| marmizı her zaman (5 - 1) gibi açık bir farkla yenemez. Viyana- İvanta gibi kalıyor İni koşuyordu. kan acı güzelliği (O karşısında Zehranm (zavallı fuhşunu Belkise âşık olan kendisine Viyık bulmuyor, 0 fuhşa bir hizmetçi gibi müsavi ol mıyan gözle bakıyordu. Fakat bu dersten, bu yalıdan dönüp te Aksa- raydaki evinin sefaletine bir iki gün | alıştıktan sonra derisinin, dömarla- İrmin ihtiyacı önünde Zehra ekmek, güneş ve hava gibi taştan katı bir zaruret oluyor, Belkis günlerce &- erkmış bir insanm dişleri dudakları karşısında bir süs, bir tül, bir lâ ye Adnan, yine (Arkası var) Bugün Hakoa takımı ikinci maçını, Taksimde Güneşle yapıyor kinlik ve saha olgunluğu ile, bocâla- mamaları, muntazam, zevkli, hende- si ve güzel bir futbol seyrettirmele- ridir. Hele bir de hâkimiyeti ellerine alırlarsa pas çemberleri büsbütün mekanik bir şekil alıyor ve seyirci- ler, bilerek ve görerek oynanan bir futbolün bütün zevkini duyuyorlar. den bir tanesi de santrhafın oyunu her vaziyette yan haflarile ve boş yerlere attıkları paslarla açmaları ve ileriletmeleri ve bilhassa... Bizim 0- yuncularımızda eksik olan (demi ke) oluvermek maharet ve kabili tidir, Bu dersleri bize 1923 senesinde Çekler de vermişlerdi... On üç sene sonra hâlâ ayni dersi almağı ihtiyaç göstermek bir parça acıdır amma... ne yapalım... Güneş takımı Hakoa karşısmda ne yapabilir? Doğrusu, herkes Güneşin Hakoa- nm İkinci bir kolay galibiyet kazana- rak şehrimizden gitmesini istemiyor. Fenerin 5 - 1 mağlübiyetinden sonra, Güneşten galibiyet istemeğe kimse- nin dili yarmamakla beraber Viyana- lıların herhalde #ahade terlemeleri, sıkıştırılmaları ve güçlükle karşılaş- maları ve bittabi kolayca galip gel- memeleri, umumiyetle istenen ve te- menni edilen bir neticedir. Bize nazaran vaziyetin bir parça daha farklı olduğunu ve vaziyeti ol- dukça Güneşin lehine gördüğümüzü ilâve edeceğiz... Galibiyet mi 7, Hayır, zaten, bu şekildeki maçlarda muhak- kak şu takım galip gelecektir diye birşey söylenemez. Fakat hâdiseler, eğer tahmin ettiğimiz şekilde çika- cak olursa vaziyet Güneşin lehine dö nebilir, Hakoalıların Fenere karşı el- de ettikleri farklı netice Güneş takı- İsmi için mühim bir derstir. Eğer Gü- neşliler bü neticeden (oynamadan kaybedilmiş bir maç) şeklinde oyna- mağa kalkarlarsa ademi muvaffakı- iyi tarafı, hiç bir tehlike profesyonellere hâs piş- yet tabiidir. Bilâkis iyi bir netice al- Viyanalılardan alacağımız dersler - | « | lehlerine çevirmişlerdi.... FAYDALI BİLGİLER Bugünkü Program istanbul 1230 Mahtefif pliklar ve halk musikisi. 16. Dans musikisi (plâk.). 19.— Haber. ler, 19,15 Mahtelif plâklar. 19.30 Çocuk Esirg: rumu onamma konferans — Halk musikisi, 20.30 Neşir esnasında ilân edilecektir. (Bekleyiniz!). Saat 22 den sonra Anadolu sjananm © gazetelere mahsus havadis servisi verilecektir. Kısa Dalgalar Berlin Çalışma saatleri: Sant 10.45 — 1429 ; LOM m ve Sİ, 48 m, Sant 1500 — 31,38 m. Saat 19 — 2335: 25, 49 m. “sim Londra Çacışma saatleri: 10 — 1220 : 2558 m ve 31, $$ m Sazı 13 — 1545 ş 16 86 m ve 1, Sö m Saat 16 — 18 : Gösterilen sostalardan İkisi; 1982 m. 25. 20 m ve *. 8m Sat 1415 — 23.30 ; Gösterilen 7 veys U posta 10, Ge m, 25, Sö m, Sİ, $5 ve 40 10 m. Sinemalar, Tiyatrolar —SEHiR TİYATROSU : *ve.20 de (Tosan). * FRANSIZ TİYATROSU : Saat 20.0 da 80 kişilik Rumen Koral heyeti ta. rafından büyük konser. * HALK OPERETİ (Sevda Oteli). Yı Bayan). * TURAN TİYATROSU * 20,30 da (Şen Dul). * TAN : (Bağdar Yolu). * TÜRK : (Alım Toplıyan Kızlar). * YILDIZ : (Seven Kadm). * SÜMER : (Cürüm ve Ceza), * İPEK : (Kan Lekesi). * ELNAMRA : (Aşk Hüzünleri) ve (Malek Evleniyor). * MELEK : (Bir Gecenin İskandalı). * ALKAZAR : (Ölümden Korkmayan Adam. (Satılık Kahramanlar). * SARAY : (Gönlüm Seni İstiyor) * ŞIK : (Herkes Ondan Bahsediyor). * MİLLİ : (Çin Batakhaneleri), (Bir Kış Gecesi Ruyası) * FERAH : (Adalar Şarkısı). *AZAK : (Jandark). * KADIKÖY HALE : (Güzel Günler). * KADIKÖY SÜREYYA : (İngiliz Aja- Bı) ve (Stüdyo Eğlenceleri) * ÜSKÜDAR HALE : (Sevginin Sesi). DİLİ LALE sinemasında Cuma mından itibaren (Tarzan Yam sr Arasında) Kadıköyünde lk lela, astane Telefonları Saat 15 te (Ankarada) m akşam: (Bay Saat 15 ve a Beyoğlu Zükür hastanesi Gülhane hastanesi Gülhnne Haydarpaşa Nümane hastanesi | 60107 Eral ha Şişi 42426 Bakırköy Akt hastanesi 1660 Çabuk Sıhhi Yardım Teşkilâtı İ Marcelle çalışmak istemiyordu İo gün, eve dönünce: KISKANÇLIK Baston, her akşam olduğu gibi, eve döndi zaman karsi Marcelle daha gelmemişti. Gaston yazıhane sinden 17,30 ta, Marcelle ise işinden 18 de çıkıyordu. Gaston onunla evlendiği zaman, Marcelle bir antikacı dükkünmda, patronun kâtibi olarak çalışıyordu. Gaston onu bu İşten çıkarmağı dü- şünmüştü. Karısma, bir işte çalış- masma tahammül (o edemiyeceğini söylemişti. Halbuki onu kıskanıyor- du. Fakat bunu hissettirmemeğe çalışıyordu. Karısı çok güzeldi, ge- len müşterilerin çoğu, antika eşya almaktan ziyade, ona kur yapmağa geliyorlardı. Gaston yavaş yavaş bu kararın. dan vazgeçmeğe mecbur olmuştu. Karısı ona: — Sen akşamları kadar yazıha- nedesin, ben evde yapayalnız ne ya” pacağım? Hem aldığım aylık ile bütçemizi temin ediyoruz. Demişti. Gaston vaziyeti kabul etmiş, susmuştu. Lâkin bu sefer ve — Artık, dedi, tahammülüm kal- madı, Cadaloz karı çekilmez : bir hale geldi. Cadaloz karı, antikacı dükkânmın sahibi idi. Dört sene evvel kocasi ölmüş, iş başına kendisi geçmişti. Marcelle'i de yanma o zaman almiş- tı. Önceleri ona gayet iyi muamele ediyordu. Fakat son seneler, bilhas- sa evlendiğindenberi, bu muameleyi değiştirmiş, gittikçe tahammül edil mez bir hale gelmişti. Gaston, mantosunu çıkarıp bir koltuğa atmış, tepeden tırnağa ka- dar hiddetten titriyen karısma bak- tı. Yarabbi! Nekadar güzeldi. Ve hiddet ona, ne de yakışıyordu, nasıl olmuştu da bu derece güzel bir mahlük onunla evlenmeğe razı ol- muğtu. — Kızma, dedi, belki ihtiyar kız senin güzelliğini kıskanıyor da on- dandir... — Hayır. Bana kalırsa oğlu yü zünden, Artık şimdi tahsilini bitirdi, İki sene İngilterede, iki sene İspan- yada kaldı, bir buçuk sene evvel döndü. Fakat burada kalmak İste. miyor, Nice'e gitti. Orada çılgınca para yiyor. Güzel Ma: de ben üzülüp duruyorum. — Güzel Max mt? Niçin ona gü- sel Max diyorsun? Tanıyor musun? — Hayır. Yüzünü bile görmedim. Ona güzel May deyişime gelinee, dükkânda herkes öyle diyor da o » nun için... — Ya! — Evet. Hem bütün bunlar Ma.| dam Linteau'nun yanında çalışma ihtimalinin kalmadığına mâni değil. İnsan hakikaten çalışmak için büyük bir mecburiyet içinde olmalı ki... Gaston istemiyerek, onun sözünü kesti ve: — Canım, dedi, istersen çık! — Ne”! Dört sene çalışayım, kendime oldukça mühim bir istikbal temin edeyim, sonra da işi bıraka- yım, öyle mi? Senin aylığın yet yor mu ki!.. Ya tovnletlerim?. Fa- kat oğlu kadınlarla para yiyormuş diye ihtiyar cadının ağzımın koku- sunu çekecek değilim ya!.. Gaston münakaşayı kesmek için: — Haydi, dedi, gidip yemek yiyo- lim, Bu şikâyetler iki ay kadar daha devam etti. Sonra azaldı ve bir - denbire kesildi. Gaston önceleri bu- nun farkına varmadı. Yalnız, ali- şık olduğu bir şeyin eksildiğini his ediyordu amma, bir türlü ne oldu- Çumu snlıyamıyordu. oONihayet bir akşam, karıma: — Artık, dedi, Madam Linteau- dan şikâyet etmiyorsun! Ha... Artık işler yoluna girdi, doğrusu pek hoş bir kadın oldu. Dedi ve Marcelle, hafifçe kızara- rak başını çevirdi. Çünkü Marcelle yalan söylemişti. Bir müddettenberi dükkânı idare eden Madam Linteau değil, fakat oğlu, güzel Max idi. Güzel Mağ annesinin müteadi mektuplarını cevapsız bıraktıktan sonra nihayet gelmeğe, İş başına geçmeğe razı olmuştu. Max, Mar- celle'e karşı çok İyi hareket ediyor- du. Hem belkide, onu dükkânda gördüğü için idareyi eline almağa karar vermişti. Marcelle daha ziya- de buna inandığı için kocasma ya- lan söylemişti, ve şimdi artık, ya- lanmı düzeltemezdi, vereceği izahat kocasını şüpheli görünebilirdi. Böy- lece, Marcelle, Madam Linteau'nun İyi hareketlerinden bahsetmeğe de- vam etti, Bir akşam, Marcelle eve dönünce, kocasını tanmmaz bir halde gördü. Yüzü sapsarı kesilmiş olan Gaston: — Yalan söyledin, dedi, artık dük kânı idare eden güzel Max.. Annesi değil, Bugün öğrendim. Hem sen artık onun kâtibisin. oGüzel çocuk değil mi? Şimdi her şeyi anlıyo- rum. Feci.. feci... Güzel patron ve güzel kâtip... Gaston bağırıyordu. Hiçbir kaba hati olmadığı halde suçlu oldi 1 için, Marcelle de kızdı: — Bir şey anlamıyorsun, dedi, asıl feci olan senin kıskançlığın! İhtiyar cadalozun beni sabahtan ak- sama kadar üzmesini tercih ederdin değil mi? Titreşerek bakışıyorlardı, Çünkü ikisi de, o güne kadar olmamış olan şeyin yakında olacağını anlamışlar» dı. ———««-«“ “<k“k MmMmMmMmMMmM Mm mak arzu ve azmiyle oynayacak olur | larsa, Feneri en kuvvetli tanıyan ve iyetleri üzerine işi bir parça gev şek tutmak ihtimali bulunan - çünkü bu haleti ruhiye futbolde beynelmilel bir hastalıktır « Viyanalıları- daha başlangıçta sıkıştırabilir. İlk dakika- larda elde edilebilecek güzel bir oyun bir takımı ekseriya bir buçuk saat mükemmel surette sürükleyebilir. Netekim Güneşliler, Altay maçına gü zel bir oyun ve kazanma azmiyle baş lamişlar ve neticeyi güzel bir oyunla 'arın Güneş takımı çabuk, enerjik başlamalı ve bilhassa (maç pordu) şeklinde saha- ya çıkmamalıdır. Güneş takımını, Be şiktaşa karşı görenler, yarn Hakon karşısında bu takımın güzel bir neti- ce alacağını um"yorlar. Güneş taki- mı Beşiktaşa karşı çıktığından daha çok kuvvetli bir teşekkülle sahaya çıkacaktır. Şimdiye kadar Güneşli rin müdaf-ası oyunun bütün sikleti- ! ni taşıyor ve forved hattı müdafaayı | hafifletecek derecede topu ayakla” rmda tutarıyorlardı. Halbuki yarın, Güneş forvet hattı, İbrahim ve Salâ- haddinin de vesile kuvvetli bir şe- kil alac-*x ve müdafaanm her zaman ki gibi ezilmesine mâni olacaktır. Bilhassa İbrahimin insaydda mevcu- diyeti Güneş takımı için kıymetlidir. Çünkü yarınki oyunda, Güneş takımı İnsaydlarının müdafaaya yardım et- mek Hakkınm Beşiktaş maçmda Vi- yanalı soliç Hausner'in Fener maçm- da takımı sürükledikleri gibi forvet hattiyle müdafaayı biribirlerine bağ- lamak gibi mühim vazifeleri vardır, Ibrahim bu rolü oynayabilecek haf bekten gelme bir insayddır. Melih ve Rebiinin de herzamanki girgin ve (netice alan) oyunlarını çıkarmaları şarttır.Güneş haf hattı bundan evel ki maçlardaki randımanmı vermek ve yan hafları karşıki takımın en teh- likeli tarafı olan açıklarını marke et mek için anlaşarak oynanmak mecbu riyetindedirler, Viyanalı oyuncuların ra ve eşape paslarla kabil olmakta- dır.Güneşlilerin müdafaada hiç gedik nokta bırakmamaları ve karşılarında ki oyuncuları bilgili bir oyunla mar. ke etmeleri şarttır. Güneş kalecileri de büyük bir dikkatle oynamalıdır. lar. Hülâsa, Güneş takımı, ağır ve Viyanalılam uyan, maneviyatı bozuk bir oyun gösterecek olurlarsa mu- vaffak olamazlar. Bilâkis enerjik, bi gili ve mâneviyatı sağlam bir şekilde oynarlarsa, bugün İstanbul halkı zevkli bir maç seyredebildiği gibi, Gü neş takımı da Viyanalı profesyonelle rin karşısında iyi bir netice alabilir. Güneşlilere muvaffatıyet dileriz. Ulvi Ziya YENAL Bugün tribün ve duhuliyenin yür- de elli ucuzlatıldığını memnuniyetle haber aldık. Güzel bir Viyana takımı İ getiriliyor. Uzun zamandan beri öz- lediğimiz temiz bir orta Avrupa fut bolü seyretmek fırsatı ele geçtiği bir sırada duhuliyelerin yüksekliği yüzünden birçok meraklı sahaya gire miyor. Spor sahalarmın mümkün 0- labildiği kadar ucuz olması ve herke sin kesesine elverişli fiyatta yerlerin bulunması sporun yayımı bakımm - dan çok mühim ve elzemdirTertip he yetinin bu kararmı isabetli ve yerin- de bulduk. Büyük maçtan evvel oyna nacak olan Pera - Kurtuluş maçı fe- dere olmayan futboleülerin ne kadar İyi çalıştıklarını ve ne dereceye var» dıklarını göstermek itibarile entere- sandır. İngiltere kupasını Arsenal kazandı İngiliz kupası finali dün doksan bine yakın seyirei önünde Vembley stadında Arsenal ile Şefilt Yunaytit arasmda oynandı. İstanbul saatiyle dörde çeyrek kala başlayan maç fik devresinde Arsenal sıkı bir rüzgüra kaleye girmeleri ileri doğru verilen a karşı oynadı. Tik hücumu Şefilt yap- tı ve ikinci dakikada bu takımın sağ içi Barkley az kaldı bir gol yapıyor- du. Beşinci dakikadan itibaren Ar- senalin mukabil hücumları başladı ise de Şefilt çok daha iyi oynuyordu. On ikinci dakikada yine Barkley'in mükemmel bir şütünü Arsenal müda fil Meyil güç belâ karşılayabildi. On dördüncü dakikada Arsenal müdafii Hapgut penaltı çizgisinden pek az İ- leride bir favl yaptı, fakat neticesiz kaldı, On altımcı dakikada Arsenal sağiçi Barden, sekiz dakika sonra da Arsenal sol açığı Bastin çok müsait iki gol kaçırdılar, Merkez muhacim Dreyk bittin devrede Arsenal hücum larmı öldürdü. Buna mukabil Şefilt- liler çok tehlikeli akınlar yaptılar, fakat biç şansları yoktu. İlk devre 0-0 bitti, İkinci devrede Arsenal rüzgürr le- hine aldığı halde hâkimiyet temin e- demedi. Şefik iyi dayanıyordu, hattâ on yedinci dakikada pek tehlikeli bir gol kaçırdı. Yirminci dakikada Şefilt on kişi kaldı, Fakat sakatlanan oyun cu bir müddet sonra tekrar geldi. Yirmi sekizinci dakikada gol olma- yan Ceyms'in bir şütünden sonra bu oyuncu Arsenal merkez muhacimi Dreyke çok güzel bir pas verdi, oda mükemmel bir gol yaptı. Bu gol Şefilti hızlandırdı, fakat Ar senal tam bir müdafaa oyununa baş ladığı gibi Bastin de geride oynama- ğa koyuldu. Buna rağmen hemen bir dakika sonra çok seri bir akım neti- cesinde Şefiltten Barkley'in müdafi. lerin üstüne atılmasma rağmen vur- duğu fevkalâde bir kafa az kaldı be- raberliği temin ediyordu, Ne çare ki top kalenin üst direğini sıyırarak avt oldu. Bundan sonra Şeflit fevkenihde oynamasına rağmen sıkı müdafna ö- nünde birsey yapamadı ve maç 1 - 0 Arsenal lehine bitti, Oyunu Şefilt oynadı, maçı Arsenal kazandı. Futbol bul...