saz 6 TAN Davacı, aynı zamanda hâkim olmak kuvvet onun elindedir istiyor ve Bu kuvveti kanuna devretmeliyiz Tingilterenin en iyi muharrirlerinden ve en orijinal mütefekkirlerinden | Norman Angeli, ayni zamanda tanınmış bir feylesof ve bir içtimaiyatçı- dır, Umumi harpten az evvel yazmış olduğu “büyük hayal, le meşhurdur. Muharrir, bu kitabında, harbin hiç kimseye, hattâ onu ka- Zanana bile yaramadığını iddia etmiştir, Fikri, felsefi, içtimni sahalarda- ki faaliyeti ile Norman Ançeli 1933 sen zanmıştır. Bu yazı, muharririn, günü, şüncelerini Eğer dünyı in muhim mesele» | lerini halletmek istiyorsa, ne gibi bir müşkül ile karşı karşıya bulun- duğu Üzerinde mutabık kalmış olma- Bi lâzımdır. Vaziyeti düz, ek için büyük konferanslar yapıyoruz. Bun ları yanlış esaslara dayandırarak yaparsak, hepsi karışıklık ile ve boş şeylerle neticelenir. Bügün herke - sin hemen Üzerinde ittifak ettiği bir fikre göre endişelerimiz ve çektiği- miz zahmetler bir şeyi “olanlar” ile | “olmıyanlar” m arasmdaki ihtilâf- lardan çıkmaktadır. Bu fikir, kat'iyyen mevcut olm. | yan bir vaziyeti hakikaten mevcut imiş gibi gösteriyor. Çünkü bir şeyi olanlar, o şeye malik değillerdi giltere imparatorluğa malik de dir, ne Kanadanın, ne Avustralya - nın ,ne Hindistanın sahibidir. Büyük | milletlere mensup insanlar, küçük milletlere mensup olanlardan daha zengin değillerdir. Büyük bir impa- ratorluğu olan Fransa halkı, hiçbir imparatorluğu olmıyan İsveç halkın- dan daha iyi yaşamamaktadır.Binaen aleyh ,yukarda ileri sürülen fikir, po litika İle ekonominin biribirine ka- rıştırılmasmdan mütevellittir. Harp borçları yüzünden Büyük Britanya ile Birleşik Amerika ara- #mdaki kavga en hararetli zamanın- da iken bir Amerikalı âyan azası, İngilterenin, Birleşik ( Amerikaya, harp borcu olarak, Garbi Hindistan le Kanadanm bir kısmını vermesini teklif etmişti ve bu teklif mühim bir gazete tarafından tutulmuştu. Filen bir mülk devri olacak mıy- dı? Hayır, zira, çiftlikler, tarlalar, fabrikalar, madenler, maden hisse senetleri, evler, devirden evvelki el- lerde kalacaktı. Esasen, bu malla - rin ekseriyeti — ki bonolar, ipötek- ter, aksiyonlarla temsil ediliyordu — göktan Amerikalıların ellerine geç- mişti, Sadece, hükümet değişecekti. Ya “bir şeyi” olmıyanlar? İtalyan- ların söylediklerine bakılırsa, sanayi için iptidat maddeye ihtiyacı vardır. Fakst iptidai maddesi olup ta bunu muhafaza etmek, alakoymak istiyen bir memleket var mı? Büyük Bri- tanya, hiçbir milletin sahibi olmadı- ğı en büyük ihracat sanayiini, Lan- cashire pamuk sanaylini, kurduğu zaman, bu sanayi, ecnebi maddei ip- tidaiyesi ile yürütüyordu. Büyük Bri tanya, sanayiine pamuk bulmak için gidip Louisiane veya Georgie'yi fet- hetmedi. Sadece pamuğu satmaldı. Hattâ Loulsiane onun bile olsaydı bugün nasıl Avustralyadan yün sa- tınalıyorsa, yine de satın alacaktı. Bugünlin ekonomi meselesinin ye- gine hal çaresinin “kendi kendisine kifayet etmek” olduğu fikri, hâdise | lerle mahvedilmiştir. Hiçbir millet Birleşik Amerika kadar kendi ken- disine kifayet edemez, onun kadar membalara sahip değildir. Buna rağ- men, bu, diğer milletler gibi, onun da müşkülleri olmasına mâni olma- maktadır. Bir imparatorluğa malik olmak bütin ekonomik müşkülleri ortadan kaldırıyorsa, niçin tarihin en büyük imparatorluğuna malik 0- lan Büyük Britanya, düyanın en ağır vergileri olan memlekettir de, hiçbir imparatorlükları olmıyan İskandi- navya memleketlerinde İngiltereden fazla müşkülât yoktur?. * Bugünkü beynelmilel gerginlikle- rin mebdeleri Versay Munhedesinde ve hakiki hal çaresinin onun sulisti- mallerine bağlı olmadığını tecrübe - ler bize ispat etmiştir. Gayrimümkü- nü bir an tasavvur edelim ve Versay Munhedesini Almanyanın geniş mik- tarda lehine yeniden yaptığımızı far- zedelim. Ona sadece müstemlekele- rini değil, harpten evvelki toprakla- rını — Alsas - Loren de dahil oldu- ğu halde — ve maden membalarmı, inde ederek onun mükemmel ticari vaziyetini yeniden ihya ettiğimizi farzedelim. Almanların hülyalarından bile ge- girmedikleri bu İzeyi tahakkuk et tirebilsek bile pekâlâ biliyoruz ki, vi- De sulh için bir zıman elde etmiş ol - muyacağız. Zira, Avrupa, harbe si Tüklendiği zaman Almanya bu mev - İmek için, İ mektense,: yolun “bazı Nobel sulh mükâfatını ka- n mühim meseleleri hakkındaki dü- termektedir. Naklediyoruz. ki işgal ediyordu ve bütün bu mem- bakırdan istifade ediyordu. Şüphesiz, #konomik mesele yok- tur demiyorum, fakat hudutlara oy- namak arzusunun bununla hiçbir a- lâkası yoktur. İngiltere Imparator- tuğunu alabilip onu İtalya, Almanya, Japonya arasmda ( paylaşabilseler, bununla, mevcut ekonomik hastalık- ları yine ortadan kaldıramazsımız. * Iptidat maddelere gelince, müşkü- İlât onları elde etmekte değil, asıl el den çıkarabilmektedir. Kömürünü yiyecek haline getirebilmek için, İn- giliz madencisi onu satmak mecbu- riyetindedir. İngiliz kömürü alabil- birisi, kendi mamulâtın bir başkasma satmak, o başkası da #atınalsbilmek için istihsalâtmı sat- mak ilâh... mecburiyetindedir. Bu bir mübadele, daimi bir ticaret me- gelesidir, ve bu ticareti canlandırmak için yegâne çare, usuller, kaideler ve bir kanun yapmaktır. Dünyanm ticaret bir “ticaret kanunu” tatbik mevkii- ne koymak için teşriki mesai, bugün gayrikabildir. Buna mâni olan da bu yolda seyrüseferi organize et. parçalarma sahip olfhanım daha faydalı neticeler vereceği hissi demek olan “tasarruf hayali” dir. Alelümum, bir yere doğ rTudan doğruya sahip olmanın, dâha iyi bir müdafaa vaziyeti verdiği zan- | nolunuyor. İşte burada meselenin ruhuna ge- liyoruz. Sulh zamanmda, iptidaf maddelerin politika kontrolu altında bulundurulmasına, yani bir impara- torluğa sahip olmağa lüzum yok iken, Hcari yollar kapandığı zaman, iptidat maddelerin et eltmda bulun- dufülması birinci derecede bir ehem- miyet alıyor. Bir milletin kendini müdafaa için yalnız kendi kuvvetine dayanması icap ederse, ne kabilse alacaktır. Hoş bu, fizik veya politik, ber yaşıyan uzviyetin en derin bir yolları Üzerinde | isimli eseri- | | Norman Angeli nsiyakı olan, muhafazal nefis insi- yakıdır. . Müdafaa nedir? Geçen yüz sene- denberi, Büyük Britanya birçok barplere girişti ve daima bu harpleri yabancı bir toprakta yaplı. Fakat bu, bu harplerin taarruzi olduğu de- mek değildir. Fakat müdafaa demek, hukuku - muzun müdafaası demekse, bakınız büyük ve kuvvetli bir milletin zaru- retleri bizi nerelere kadar götürü: yor. Harpten evvel Almanyanm kuvveti, kudreti, Büyük Britanya- nınkini tehdit ettiği zaman şöyle di- yorduk: “Almanya daha kuvvetli olursa, ih- tilâf vukuunda, hukukumuzu'müda - faadan âciz kalacağız. Bu, hür, hiç- bir milletin kabul edemiyeceği bir va- riyettir.,, Felâket şu ki, her sefer, davacı, ayni zamanda hâkim olmak istiyor, ve kuvvet, kanunun aleti olacak y re, davacıların elinde kalıyor. Dava- cıların nafiz kuvvetini kanuna dev- redebiliriz. Eğer büyük milletler bu prensipi kabul ederler ve ona tutu- nurlarsa bu suretle, herkesin hukuk müsavatını temin edebilir. Bu huku- ku bitaraf bir hakeme verebilir, ve| harpçulara mukavemet edebiliriz, Norman Angel Gazeteci Sadettinin cenazesi dün göz yapan arasında kaldırıldı Dünkü cenaze merasiminden bir görünüş i teessürle bildirdiği- , miz kıymetli gazeteci arkadaşımız Sadettinin cenazesi dün merasimle kaldırılmıştır. Sadettinin cenazesi Teşvikiyedeki Amerikan Hastane - sinden kaldırılmış, ra, Kuruçeşmedeki sile makberesine defnedilmiştir. Merasimde, Matbuat Cemiyeti Re isi Giresun Saylavı Hakkı Tarık Us, İnhisarlar Umumi Müdürü Mithat, ve kendisini seven bütün arkadaşla- rı ve dostları bulunmuşlardır. Cena- ze camiden çıkarıldıktan sonra, kadaşlarmın omuzlarında Maçka Si- lâhhanesi önüne kadar getirilmiş, o- radan otomobille Küruçeşmeye ka- dar götürülmüştür. Dünkü cenazede bulunanlar, onun ne eşsiz ve yılmaz bir gazeteci oldu- Zunu, hatıralarını biribirlerine anla- tıyorlardı. İstiklâl Savaşmda, İstan- bulun bin bir çember içinde mahsur olduğu o feci ve korkunç zamanla: rında Sadettin, Anadoluya ait bir güzel haber, bir resmi tebliğ almak için, soğuk kış gecelerinde Karade- namazı öğleyin | vikiye camiinde kılındıktan 80n- | nizden, gizli gelecek takaları, yel kenlileri bekler, bindiği sandaldan iplere tutunarak, takaya geçer, işgal kuvvetlerinin tehlikeli gözleri altın» da, İstanbul halkına ferah verici ha- vadisler alırdı. Sadeltinin gazeteci- lik kabiliyeti ve çalışkanlığı bir has rikulâdelik idi, Gazeteci Sadettinin yeri, henüz Ankara caddesinde boş- tur. Sadettin son zamanlarda İnhisar- lar İdaresinde çalışıyordu. . Orada gösterdiği kabiliyet ve çalışkanlığı, dün cenazesinde bulunan İnhisarlar Umumi Müdürü Mithat şöyle anla - tayordu: — Sadettinin bilhassa Tütün Ka- nunu projesini yapan komisyondaki mesaisi ve gösterdiği ihatalı ve vu- kuflu kabiliyeti bir harikadır. Tütün hazirlanmasında Sadet- ve değerli rolü vardır. Sadettinin Cen: inde İnhisarlar Umumi Müdürlüğü, Iihisar memur- ları, ve Matbuat Cemiyeti namma yaptırılmış üç çelenk vardı. Şehrimizdeki ecnebi matbuat imil- İlerdir. Bütün dünyadaki | dan hemen hemen yarısının içit İsişara dumanmım tahriş etmek 8 -| kıntısı da olmasaydı. keyif elbette da- SAĞLIK ÖĞÜTLERİ Sigara dumanı Sigara çok içi mesinin sebebi,bir vakit,tütünün için de bulunan nicoti nicotin pek keskin bir zehirdir. Fakat sigaranm ucu kızarınca tltündeki ni- cotinin büylk kısmı uçar gider, ten sigaranm zararı yalnız ni den de daha ziyade 2 görülmek lâzımgelirdi. Halbuki sigaradan görülen zarar - ların en çoğu tahriş alâmetleridir. garadan insanın ağzı yanar, boğazı tırmalanır, öksürük gelir, göğeü do - ysa insan içindekini çıkarmağa mec bur olur. Bunlar da, pek ehemmiyetli olma - makla beraber, şüphesiz can sikici şey ha tamam olurdu , Tütün meraklısı birkaç hekim #i - gara dumanından o tahriş etmek has sasını kaldırmak için birtakım tecrü- belere girişmişler. Elde ettikleri ilk netice hem onların kendilerini, hem de bütün tütün meraklılarmı sevindi- recek bir netice: Sigara dumanının boğazımızı, göğsümüzü, duman ters gittiği vakit gözümüzü de tahriş eden hassa tütünün kendisinden gelmi yor... Meğer sigara dumanmın verdi tün sigara haline gelip te onu içecek lerin eline gelinceye kadar kuruması - İna meydan vermemek için- tütüne ka rıştırılan güserin imiş. Gliserin, vâkıa çatlamış ellere sil - rüldüğü vakit, çatlakları onarır, elle ri yumuşatır ama, tütüne karıştırıp ta duman olunca hem dokunduğu ye- ri tahriş ediyor, hem de insanı az çok zehirliyor. Tütünün adı kötü çıkması Da set#p gliserin oluyor. O halde tütüne mak lâzım. Tecrübe yapan hekimler de, öyle düşünmüşler onun yerine -yine tütünün kurumasma meydan Her tecrübe ilkin tavşanlar fzerin- de yapılır. Tütün bu madde ile karıştı rıldıktan sonra dumanı bir nargileden -İ geçirilerek nargilenin suyu tavşanla- İrm gözlerine damlatılmca, gliserinle| karışmış tütünden üç kere daha az tahriş etmiş. Sonra da, o maddeyle karışmış ti. tünden yapılan sigaraları tütün tir - yakilerine içirmişler. Bu tütünün le?- zeti gliserinle karışmış tütünün lez - zetinden hiç aşağı kalmadıktan büş- ka, tiryakilerin boğazları, göğüsleri gözleri pek daha az yanmış, öksürük İleri kesilmiş, gliserinli tütünü tekrar içince eflğ rahatsızlıklar yine baş gös Bu güzel haberi almca - sakın - ş1 yeni tütünden getirteyim de içeyim, demeyiniz. Tütün kaçakçısı diye ya - kalanırsanız, ne ben karışırım, ne de sizi başka kimse kurtarabilir. Lokman HEKİM ————— — — messilleri namma da Kanoti hazır bulunmuştur. Sadettin ölmeden bir kaç gün evvel, bu feci akıbetini bili- yordu. Ailesine: — Öldüğüm gün bari mezarıma çok yağmur yağsa, demişti, Çünkü, mel'un hastalık, Sadetti - nin midesini kapamış, onu bir yu- dur suya hasret bırakmiişti. Dün, Sadettinin tabutunu omuz. lârmdâ Kuruçeşme sırtlarındaki me- zarlığa. çıkaranlar, sık: bir yağmur altında kaldıkları vakit, Sadinin bu sözlerini hatırladılar, Sadettine Allahtan rahmet diler ve ailesine en candan taziyetlerimi- zi sunariz. Fâkat, bu essiz Ankara caddesi çocuğunun (arkadaşlarını kim teselli etsin?.. Teşekkür Dermansız bir hastalığın zalim pençesinden kurtulamıyarak © bile| bile ölümün kucağına düşen zevcim İnhisarlar İdaresi Memürin Şubesi Kısım Amiri ve gazeteci Sadettinin cenaze merasimine gelmek ve bizle- ri teselli etmek zahmetinde bulu - nan İnhisarlar Umumi Müdürü Mit hat, Matbuat Cemiyeti Reisi ve Gi- resun Meb'usu Hakkı Tarık Us ile kocamın inhisarlar ve matbuat ar- kadaşlarma alenen teşekkiir etmeği bir borç bilirim. Merhumun zevcesi Nazan Sadettin nce insana zârar ver e atfedilirdi. Vâkıa ileri gelseydi, çok sigara içenler lenme alâkaları insanlar -| kıp da Yarısı kesik ayağını ,bir koltuk- değneğinin yardımile | sürüklemeğe arak önümde durdu Senin adın ne? dedim. Cevap vermek için vakit kazan- mak istiyor gibi idi. Daha doğrusu, adını öğrenmel ne faydam oldu- Zunu köşfetmeğe çalışıyordu. Bir -İ| müddet 'düşündükten sonra: — Adım Yusuf oğlu Mehmet. diyebildi. — Nerelisin? — Ayancıklı... — Ne iş yapardın? — Ayancıktaki kereste fabrika- $ında hizarcı idim. Kim, sehi böyle sakat bıraktı? çekti: — Hiç kimse.. Ben kendim sakat oldum, — İnsan, durduğu yerde sakat ka- jUr mı? Elbette bir kazaya uğradı? Eski yaralarını ( depreştirdiğim için dimalı, biraz da hoşnutsuzlukla yüzüme baktı: — Dur, dedi, sana Fabrikada hizarcı fi Şimehdifer yolu için travers yapı- yorduk. Bir haber geldi “İlerde Çangalda yag var!" dediler. Bizim idarenin bütün ormanları içinden tren geçer. Hani o küçük! trenlerden... Hemen, bizi de bu tre-| ne koyup yangm yerine gönderdiler, | Fakat yolda, ben düştüm, Ayağı -| mın biri tekerlek altımda kaldı, Son- ra, hastanede, kestiler. Aha. di böyle oldum, — Hastanedeki veriyor? — Orman şirketi. On aydanberi buradayım. Çok ta iyi bakıyorlar bani.. Ama, neye yarar... Ben, bir ayaktan oldum. Bundan sonra, hiç bir iş tutamam gayrı!.. Perüşan ol- duk gitti... Teselli vermek istedim: — Yok 'canım!.. Neden perisan olasm. Hastaneden çikinca elbette bir iş bulur, çalışmam. Wesk kesik öksnrair: - Şimdi sağlam, güçlü İcuvvetii| adamlar iş bulamıyor, Bana bu tek ayağımla. kim iş verir ki — Ayancıkta kimsen yok mu se nin? — Bir anam Var, kardeşim var. Benden bir yaş kü- güktür 0... Rençberlik yaparak ana- mızi geçindiriyor. anlatayım... im, dedim ya... şim- | masrafmı Bir de yetim Kemal Küçüğün cena- zesi bugün kaldırılıyor iyük teesslirle haber verdiğimiz san'atkâr Kemal Küçü- gün cenazesi bugün saat 1030 da İngiliz Sefareti arkasmdaki Kamer- hatun camiinden kaldırılarak köprü- ye indirilecek, saat 11 de bir Haliç papurile Eyübe nakledilerek makberesine gömülecektir. Cenaze merasiminde İstaribül Be- lediyesi; Korsörvatuvar, Şehir Ti - yatrosu, Güzel San'atler Akademisi, Halkevi, Matbuat Cemiyeti namma birer heyet bulunacak ve bu teşek- küller namına çelenkler konulacak- tr. Eminönü Halkevinden: | Gösterit Şubemiz üyelerinden ve Istanbul Şehir Tiyatrosu san'atkâr- larından M, Kemal Küçük vefat et- İ miştir. Cenazesi bugün (25-4-936 cumartesi) saat 10 da Beyoğlunda Ayrahçarşıda Kamerhatun camiin « den kaldırılacaktır, Birçok değerli hizmetleri basti | halinde hile Evimizden esirgemiyen bu arkadaşa son vazifemizi yapmak üzere bütün Evimiz bağlılarının bu- | lunmalarını dileriz. aile iŞişli Halkevinin hazır- ladığı müsamere Şişli ve Nişantaşı civarı mektep- (lerindeki muhtaç talebeye yardım maksadile Şişli Halkevi Sosyal Yar- dım Kolu çok mükemmel bir eğlen- ce hazırlamıştır: 21/Nsan/1936 pazartesi akşamı| saat 21 de TAN sinemasında verile- cek müsameröye kıymetli san'atkâr- larımızdan Hazim, Halide, Münür| Nurettin ve arkadaşları, Mühendis | oğlu ve arkadaşları ila Halkevi Gös- HERGUN 8iR ROPORTAJ Bir kazazede ayağını nâ Yusuf oğlu Mehmet H ast — Şirket, belki bir yardm ğ lunur sana... Köylünün şehirliye kari gi ği emniyetsizliği Wi İbir bakışla beni süzdü: — Yardım mı dedin?.. Bi da kim kime yardım ederi” kim | orada, birisi daha; benin iii Para giâS ğını kaybetti idi. diye umduk. Ama, yardım görmedi.” “Şimdi tek ayağile sokaklarda gs evini geçindiriyor. " A gayet? — Sizin taraflarda kendi görtaya koyduranlar var Sigorta da nedir? m? amm ne olduğunu, hu Yusuf oğlu Mehmed döndüğü kadar anlattım. bişi anlatmışım ki, ben dal bitirmeden” — AN. efendi: le, ha dedi, bizi © tinde birisi çıkıp vevabına # taya yazdırmış olsaydı!. Şi kine berikine avuç açmakta turduk!., Bunları söylerken, narında iki damla yaş va gönderisi rdi. İ Zavallı, Yusuf oğlu Mehmet Salâhaddin GÜ Belediye tahsiline başlan! Son nüfus tahriri münas rinde halk tarafından ip eden meblâ belediye şubelerine emir nacaktır. rar verilmemiştir. * Belediye Iktısat Müf ve Müstahdemin Şubesi fik ay başında başka nakil ve tayin edilecektir: müdür muaviyiğile m müdürlüğü ayrtlacaktır. lerde verilen tel son nuna uymadığı görülmekt” dolunmaktadır. te'alan belediye reisliği tuplarin bu kanuna ve işlerin bu yüzden ag tane edinerek ona göre melerini tamim etmişti etmiştir. Fransız mile İki gündenberi imani 'nan Fransız muhripli terit Kolu iştirak edeceklerdir. reket edeceklerdir. pılan numerotaja ait plâka Konservatuvar şan döl bazı derslerden bu yıl UK rak mezunlarını verecekti. mukavelesi haziranda bit g de bü mukavelenin tecdit sü memesi hakkında henüz Köfİ Münakasa ve Müze” Plâka resimlerinin yof sebe wi ın tahsili vel Malüm olduğu üzere bu resi bina sahiplerinden almacak binaya 55 kuruş isabet et * Konservatuvar Müt“? 8isı Marks, mayıs ortaları mize gelerek konsorvatuvaf”” a işlerile uğraşacak ve mazi rm umümi imtihanda İV ür randan İtibaren de beledi abi, * Kapalı zarfla yapıl y meki meki Bun 7 vi için alâkadarların kanunö. “