mz 4 İtalya donanmasını kuvvetlendiriyor TAN Habeş harbi bitince muazzam bir silâhlanma programı tatbik edilecek Donanmanın hava kuvvetleri de mühim miktarda arttırılacak “Daily Telegraph"ım deniz İşleri uharriri yazıyor: Italya donanmasmı kuvvetlendir- mek için bir program hazırlıyor. Gayesi cenubu şarki Akdenizde tam bir hakimiyet tesis etmek ve bu suretle şark yolunu elinde bulundur- mak, Habeş harbi biter bilmez muazzam bir silâklanma programı mevkii tat- bika konacaktır. Programa göre aşağıdaki gemile - rin inşasına başlanacaktır; Vittorio Veneto ve Littorlo isimn- de 35.000 tonluk iki dretnotun çabu- cak ikmali, Bu gemilerin herbirinde 9 tane 15 pusluk ağır toplar buluna» cak ve 33 mil yapacaklardır. Birçok yeni kruvazör ve muhripler İnşa edilecektir. Denizaltı gemilerinin adedini 100 e iblâğ için birçok tahtelbahirler yapı- lacaktır. Donanmanm hava kuvvetleri mü - him miktarda arttırılacaktır. Sicilya, o Sardunya, Libyada ve Talyan Eritresindeki üssübahriler in kişaf ettirlecek, yenileri ile birlikte âcrodromlar inşa edilecektir. Coğrafi vaziyet İtalyan bu gayesi- ni tahakkuk etmesine pek müsmirdir. Cenubi Sardunya ve Sicilyadaki li- manlar Afrika sahillerinden ancak 125 ve 110 mil uzaktır. Italya bu nispeten dar su sahasına deniz ve hava kuvvetlerinin kombi- nezonu ile hâkim olabilirse Süveyş kanalmdan geçip gerbe gelen, garp - ten Süveyş kanalı vasıtasiyle şarka Bir Italyan denizaltı gemisi | met edemiyeceği zannc “İmektedir... Bizirta ve Tunustaki Fransız üssü rılmıştı. Sahibi salâhiyet makamlar. dan gelen bir malümata göre hali ha giden bütün vesaiti nakliyenin geç - | bahrilerinin ayni suretle müessir ol- | zırda Sicilya ve Sardenyada 400 uçak mesine mâni olabilir. Böyle bir hal Büyük Britanya Im- paratorluğunu hususile alâkadar e - der. Çünkü İngiltere imparatorluğu- nun şark ülkeleri ile olan irtibatını bu tarikle temin etmektedir. İngilterenin elinde bulunan Malta adası, Italyanm bu emelinin tahak - kuku yolunda engel addedilmemektes dir. Sicilyadan sadece 85 mil mesafe- de olan Maltanm bir kuvvetli Italyan tayyare hücumu karşısında mukave- maktan çıkarılabileceği zannedilmek | tedir. Bizerta ve Tunus Italyan söro- İdromlarından tayyare ile bir saat - ten daha az mesafelerdirler. Bu plânm yani cenubi İtalya ile şi- mali Afrika sahili arasmdaki denizin kapatılarak Akdeniz seyrüsefer yol - larınm kesilmesinin kabili tatbik O- tip olmadığını anlamak için alya tarafından tecrübeler yapılmıştır bi- le. Bundan birkaç ay evvel bu mam- takada 50 denizaltı gemisi sıralandı- Paris eğlence âleminde bir cinayet Parisin en meşhur barlarından birinin sahibi nasıl katledildi ? Katillerin evde bıraktıkları cürüm âletleri Parisin en tanmmış barlarından bi- risinin sahibi olan Louis Leplöe dört kişi tarafımdan öldürülmüştür. Katil- ler eve girerek hizmetçiyi bağlamış- lar ve cinayetlerini bu suretle yap - mışlardır. Hizmetçi, vak'ayı şöyle an latıyor : — Her sabah olduğu gibi, kızımla beraber, saat sekizde M. Leplöe'nin apartımanma geldim. M. Lepl&e,o saatte uyurdu. Kendisini uyandırma- dım. Kızıma kahvaltı hazırladım. Ye- di. 8:30 da işine gitti, Saat 10.30 da kapı çalmdı. Gidip açtım. Dört kişi vard. Kendilerine kim olduklarını sormağa vakit bile kalmadan içeri girip ağırma bir ta - banen dayadılar ve beni bir divanm Üzerine yatırarak elimi, ayağımı bağ- ladılar ve ağzıma Su ile ıslattıkları bir havlu tıkadılar. Sonra M. Leplâe'nin odasma yürü. düler. Gözlerimi bağlamadıkları için kendilerini görüyordum. İçeri girdik- leri zaman şu mükâlemeyi işittim: — Nihayet seni yakaladık. Artık bize birşey yapamazsın! M. Leplöe haykırarak şöyle cevap verdi: — Ah.. Alçaklar!. Derhal bir tabanca sesi duyuldu. Onu öldürmüşlerdi. Sonra adamlar döndüler, evin içini alt üst ettiler. Bir şey bulamamışlar olacaklar ki içlerinden birisi gelerek bana parala- şrm nerede olduğunu sordu ve; — Söylemezsen seni de yakarız. Dedi. Paranın nerede olduğunu bi- İliyordum amma,kendilerine bilmediği İ mi yemin ederek söyledim. Vakit geç tiğini ve birşey bulamadıklarmı gö - İrünce çıkıp gittiler. Kapmın kapandığını duyunca, bü « tün gayretimle iplerden kurtulmağa çalıştım, ayaklarımın ipleri biraz gev şedi. Sürüne sürüne efendimin odasi- na gittim. Zavallı, gecelik elbisesi ile yerde yatıyordu. Uyuyor gibiydi. Fa- kat şakağndan bir kan sızıyordu. He men kapıya seğirttim. Ellerim hâlâ bağlı olduğu için uğraşa uğraşa ka- famla kapıyı açtım ve haber verdim,, Hizmetçinin bu hikâyesi önce poli- se, kabul edilmez gibi görünmüş ise de, kapıcı kadın, evden, dört gencin çıktığını görmüş olduğunu bildirmiş tir. Bunlar yirmi beş yaşlarında ka- dar görünüyorlermış. İçlerinden biri- sinin koltuğunda bir çanta da var - miş. “Tahkikata başlanmca, hizmetçi ka- dının dediği yerde maktulün parası bulunmuştur. Bu para 20,000 frank idi. Bundan başka, katillerin cinayet İ yerinde bıraktıkları maske, makas İ gibi birtakım şeyler de bulunmuştur. İ Cinayetin bir intikam sebebi ile ya- pıldığı zannolunmaktadır. Çünkü ol- dukça tanımmış,: yakışıklı olan AL Leplâe'nin birçok artist kadmlarla ta bulundurulmaktadır. Italyan devlet adamları bu plânn sadece müdafaa için hazırlandığını söylüyorlar. Muhtemel bir mutaarrı- zn Italya ile harbe giriştiği takdirde şark yollarınm kesileceğini hesaba katması icap ettiğini ileri sürüyorlar. Manmafih Mussolininin eski Roma imparatorluğunu canlandırmak iste- diğine bâkılrsa Italyanm'bu husus - ta başka emelleri de olduğunu diştin- mek lâzımgelir, Katledilen Leplöe ve cinayeti haber alınca ağlayn artist Piaf. nışıklığı vardı ve bunlardan birisi, Fransada bir turneye çıkmadan ev * vel, Leplöe'nin hayatı hakkında endi geler duyduğunu bildirmişti. Bu ka- dım Germaine Gilbert isminde bir ar- tisttir. Bundan başka, “Plaf” isimli bir artist kadm da tehlikeyi, Cezairli birisinden şüphe ettiğini söylemiştir. Ayrıca da, bu dört gencin, Leplöe- nin hususiyetlerini bildikleri şüphesiz dir. Çünkü, apartımana geldikleri za man kapıyı çalmamışlar, fakat elleri. le vurmuşlardır. Halbuki Leplöe hiz- metçisine kapıyı çalan olursa açma- masmr, yalnız vurulduğu takdirde aç masmı tenbih etmişti. Bu hususiyeti katillerin bilmesi, yukarıdaki mütale- ayı doğru çıkarmaktadır, SAĞLIK ÖĞÜTLERİ AL Bay Salmaon'un hatırı için Okuyucularımızdan türlü türlü mektuplar geliyor, fakat bu türlüsü- nü hiç hatırıma getiremezdim. Adı- nm Salamon olduğunu bildiren bir o- kuyucu — mektubu bir muziplik ol duğu için bu adı seçmiş olsa gerek— geçen gün paskalya olduğundan İsa- dirilttiğini hatırlamış: — Hastaların iyi olmasını, haydi üfürükçülük sanatına karıştıralım, diyor, fakat ölülerin dirilmesini bu zamanda nasıl izah etmeli? Ben dü- şündüm, bulamadım, sizden sormağa karar verdim... İşte, bay Salamonun gerçekten Salamon olmadığı burada meydana çıkıyor. Gerçekten öyle olsaydı, ölü leri diriltmiş olanm tekrar dirildi ne inanmadığı gibi, ötekilere de İnan- mazdı. Anlaşılıyor ki okuyucumuz bana muziplik etmek istemiş. Fakat, öyle de olsa, bir okuyucu- nun hatırı kırılamıyacağı için, İncili değil, onu okumuş olân hekimlerin kitaplarını karıştırdım. Meğer bu işi Bay Salamondan önee de merak e - İdenler çök bulunmuş. Yeniden dirildikleri rivayet edilen lülerin sayısı 3 tür: Yayrus'un kızı, ayım'ın dul karısının oğlu, bir de Lazar. İlk ikisinin gerçekten ölüm haline değil, ancak letarji uykusuna düş- müş oldukları Incillerdeki tariflerden anlaşılıyor. Şu halde bunlarda yeni- den diriltmek değil, herkesin ölmüş Bandığı iki kişinin ölmemiş oldukla- Fini teşhis etmek küdreti görülmüş- şir. Bunda da şaşılacak, inanılmaya- cak birşey yoktur.Çünkü İsanm, oza manki usulde, bir hekim olduğu bilin- ları kaldıran daha birçok hekimler görülmüştür. Bunun engüzel misal! vaktiyle Bağdat halifesinin amca oğlunun Hindistandan gelen bir hekim tara - fından uykudan kaldırılmasıdır. Ha- lifenin başka hekimleri hastanm ger- çekten ölmüş olduğuna İslikmettikie ri halde Hint hekimi hastanım tırna- ının arasma bir iğne sokerak onu birdenbire kaldırmıştı. Bizim Anadolulu meşhur üfürükçü Opolonits'un da herkesin ölmüş san- dığı, halbuki ancak letarji uykusuna düşmüş bir kızı uyandırdığı meşhur- dur. Onlardan daha önce ve daha son ra da ayni suretle teshis kudretini göstermiş olanlar vardır. Eski zamanlarda letarji uykusu gok olduğu halde eski zaman bekim- leri bunu teshize alışamamış oldukla- rından onların teşhis kudretleri ölü- yü diriltme kudretine atfeğilirdi. Şim di letarji uykusu pek uz olduğu gibi, hekimler de onu teşhis etmeği öğren- dikleri için artık ölüyü dirilten ne he“ kim, ne de başka kimse vardır. Yeniden dirildikleri iddia edilenle- rin üçüncüsüne gelince, bunu dört İncilden Yalnız bir tanesi, o da yaza- nm kendi müşahedesine (göre değil bir başkasının rivayetine göre yaz” mış olduğundan İncil okumuş hekim- Jer — burada gerçekten Salamonla birleşerek — buna hiç İmanmıyor - lar. Gerçekten Salamon olmıyan oku- yucumuzun inanarak ( fiçüncüsünün de izahını istemesine bir sebep yok- tur sanıyorum. ———— —— — Galata rıhtımındaki göküntü iman Gümrük ve Muhafaza ida- relerinin Galata cihetine nakli için dün sabah Gümrük başmüdürü Mus- tafa Nuri, Muhafaza, Başmüdürü Ha- san ve Tahmil Tahliye Müdürü Zihni Çinili Merkez Rıhtım hanlarını geze- rek tetkikatta bulunmuşlardır. Idarelerin Galata cihetine nakli an- cak ağustostan sonra kabil olabile - cektir. Çünkü, bu binalardaki müste- cirlerin kontratları ancak ağustosta bitmektedir. Gümrük idarelerinin Galataya nak linden sonra, tamamen antrepo ola rak kullanılması kararlaşan Sirkeci deki Gümrük binaşınm zemin kısmı ile rıhtımın çökmek tehlikesinde bu- lunması alâkadarları bu hususta te- reddüde düşürmüştür. Tuhtımlara mal yığıldığı takdirde bu sahanın büsbütün teklikeli bir va- riyet almasından endişe edilmekte - nın hastaları iyi ettiğini, ölüleri bile| diği gibi, leterji uykusundan hasts- | MİN | HERGUN BiR ROPORTAJ h Göç mevsimi başladı, k fiatleri y Bu mevsim, daha şimdiden Bo İstanbulda, her sene bu mevsim ge- lince, zengini, orta hullisi, yaz için bir yere çıkmağa heveslenir. heveslenmek başka, o hevesi yerine getirmek yine başkadır. Baharın ko- kusunu aln almaz, şehrin basık ve iz be muhitinden kurtulmak için hepi » mizde derin bir istek uyanır. Jik gün- ler, önline durulamaz bir arzu şeklin- de beliren bu hava dı irmek ihtiya cı, aradan günler, ayla geçince, git- gide hüviyetini kaybederek, uzak bir hülya, erişilmesi imkânsız bir gaye, sadece bir özleyiş olarak kalır. Ve gü nün birine », bakarız ki, yine eski evi- mizdeyiz. Artık, yaz ortasmda da,ba İharı karşılamağa çıkacak değiliz ya! Korkarım, bu sene de birçoklarımız. yazlığa gitmek; imkânmnı bulamıyaca ğı. Anadolu yakasında oturan bir ar- kadaşım, geçen gün, yana yakıla an- latıyordu? — Bizim Bostancıda iki göz odalı ie eve, sıkılmadan 450 lira, arayor- lar, İ Tanıdıklardan biri için, içerlek, kuy tu, bahçesiz bir kulübeyi gezdim. Sa- hibi bir mevsimlik için ne İstedi bilir misin? Tam, 300 lira... Kulübeyi satçak olsa, belki o ka - dar etmez!.. Bu sene, bizim tarafa ta şmmağı aklından Çıkar...” Yeşilköyde oturan bir başka arka- daşa. sordum: — Kirslık boş evleriniz var mı? — İstediğin kadar... Fakat evsa - hiplerinin yanma yaklaşabilirsen aşk olsun, Sıcaklarm böyle erkenden baş- laması, hepsini ümide düşürdü. Kapıyı, dört yüz liradan aşağı aç- mıyorlar. Fakat, sonunda kiracılar değil, yine kendileri pişman olacaklar Şimdi atıp tutanlar, Haziran ve hele Temmuz geçtikten sonra, çabucak yelkenleri indirecekler. Ama, o Za - | man da iş İşten geçmiş olacak!” Boğaziçinde oturan bir tanıdığım- İ dan yaz için Kiralık bir ev bulması rica etmiştim. Dün, kendisi beni görüp haber ver- di: — Sakın, bugünler, yerinden oyna ma!,. Akim varsa, Haziranı bekle !. Şimdilik evszhiplerinin burnu Kafda- ğında... En ufak fırtmada, hezal yap rağı gibi sallanan şişkin kaburgak, viran yalılara; bile kiracı çıkacak sâ- nıyorlar. Senin için birkaç tanesini gezdim. Birisi 300 fira dedi dayandı. Öteki | hatır için sor olarak 250 liraya bi - raktı. Dedim ya, geç!... Hazirana kadar sabredeceksin. O zaman, yalvarma sirasi, onlara gele - cek!” Bizim arkadaşın, mübalâğa ettiği ni zannedenler vursa, gidip kendileri de sorabilirler. Istanbulun yaz haya- tı geçirilecek uzak ve yakin sahille - rinde kiralar ateş pahasıdır. Evsahip leri içinde öyleleri var ki, kışm bop kalan köşk ve yalılarnın bütün geç- miş ve gelecek masraflarını, birkac ay için evlerini tutacak kiracılara yükletmek istiyorlar. Birikmiş vergi- İeri, tamir paralrını, bankaya olan ipotek taksitlerini; hep kiracıların sır tmdan çıkarmağı düşünüyorlar. Halbuki, bugünkü yaşayış şartları içinde yazın başka, kışın başka yerde oturmak, her yiğitin kârı olmaktan çıktı. Hattâ, bütçelerin bu müsaade- sizliği ile, sayfiyede oturmak: bir ne- vi (üküs hayat) oldu. Evsahipleri, bunu gözönünde tuturak, kiracıyı “av lamak” usulünden vazgeçsinler, on- İmek için, daha mütevazi davranma- nm zaruri olduğunu hatırlarma getir sinler. Ve dişimizden, tırrmağımızdan ayır» dığımız beş on lira İle, temiz havalı Sakın, bu günlerde yerinden oynama! Şi lın varsa Haziranı bekle, o zaman koliiZ Fakat | 18-4-936 A ir ükseliyor ğaza göç edenleri görüyoruz © Göç mevsimi, nerdeyse Fakat, evsahiplerile, kiracılar sr” da anlaşamamazlık sürüp giğiyö Bir atalar sözü vardır: kel tikten sonrâ, merbemi ba: derler. Ayni sözü, biraz değiştirerek İğ kiracılar, hep bir ağızran € rine karşı söyliyebiliriz: a — Mevsim geçtikten sonra, #8 yeni başına çal! j Romen tayyareci Prens Bibesk& 4 yonu Baskanı Prens Bibescu, ğu halde, dün, saat 16,30 da tayyaresi ile şehrimize gelmiş Yöl4 şilköy istasyonunda Istanbul Kurumu Başkanı Ismail Hakki şak ve Türk tayyarecileri “ dan karşılanarak, Perapalas O misafir edilmiştir. bundan Mya deli güvey TN Da Prens, bu defaki Söyahatine iki ay evvel Bükreşten baş oradan Parise ve Londraya sonra tekrar Parise gelerek Fi Tayyarecilik Klübü tarafında arlanmakta olan 1937 dünya © re turunun tertibatı ile meşgi muştur. Prens Bibescu, Paristen sof silya, Tunuz, Trablus ve E gitmiş, oradan Gazeh, Kayak, ya, Eskişehir'yolu ile Istanbul miştir. Romanyalı prens İtalyan Genel valisi Mareşal B nun misafiri olarak birkaç gf Prens Bibescu, dün akşam, palas otelinde gazetecileri derek şunları söylemiştir: “— Geayem, tayyareciliğif uğrunda inkişafnı görmektir. kü ancak tayyarecilikledir Ki; temin olunabilir. Bu gaye, eldf mediği takdirde bütün medeni ne tayyarecilik vasrtasile v lecektir. Uçuşlarım esmasıngf? daima hudutlardan bahsederl&i buki yükseldiğimiz zaman bu. dilen hudutları hemen biç gö İ gibiyiz. Tayyarecilik öyle İbir şeydir ki, bir memleket, dut ona pek dar gelecektir. mun için tayyareciliği beynelf tirmek emelile durmadan rum, ç Şunu da kaydetmek isterim sevdiğim Türkiyede göl safirperverlik, her zamanki #4 ni mütehassis etmiştir. Kon” dım ve misafirperverlikle tım.,, Prens Bibescu, bugün # da Yeşilköyden Bükreşe h decektir. # Japon profesörünif! tetkikleri Türk « Japon dostluk cemi tarmdan prof, Okubo şehri” zintilerine ve tetkiklerine © mektedir. Prof, Okubo, A dönüşte şehrimizde türkçe konferans verecektir. 23 NİSAN Çocuk Haftasını” lanğıcıdır. bir yerde, bol güneş alarak yaşamak | isteyişimizi bize çok görmesinler... N Prens Bantaküzel beraberinde .