Horasancı bu bir defacık gelen bir nevi hekimdi — Bu kadar hukuk ayak altıma alınmaz! Gel şeytana uyma... Şu mektubu yırtalım! dedi. Adnan sö- günden dönmiyen adamm bütün fa- ziletile Süleyman'a dik dik baktı. Süleyman fazla ısrar edemiyeceğine sevinerek mektubu tekrar cebine sokmuş, sokakta hızlı hızlı giderken elini göğsüne basıyor, yokluyordu; “Mektup koynunda mıydı?" Adnan tarih hocası oluyor Oyuncak kadar küçük bir ev: Şair Ralf'in evi. Bu evde, ufak odayı alnile doldu. ran Raif: — Dağıstanlı Hocaya ikidir git. tim, Adnan; kapıyı çaldım, çaldım, kimseler yoktu. Nihayet dün gece komşu kadın cumbadan seslendi: Ho- ca, karısı filân, evcek Üsküdara yatı misafirliğine gitmişler; diyordu. Adnan: — Zarar yok. Artık gitme. Rast- larsan söylersin; dedi. Yook! Raif komşuya haber bı- Takmış: “Dağıstanlı Hoca misafir. likten dönünce kendisini mutlaka gelip görmeli!” imiş. Raif'in evinden dönerken Adnan, kendi Kendine: “Bir İş olmıyacağı zaman böyle aksilikle başlar.” di. yordu. Bu fena tesadüften cesareti kırılmıştı, O, zaten taliinden bir diişman gibi korkardı. Şimdi, kızmı istiyeceği için sokakta yürüken, aa- liye nazırmdan utanıyor, Süheylâ- nm yüzündeki Jstihzayr düşünüyor. cebinde yumruğu terliyordu. Aksaraydaki evinin sokağma sa- pınca, Adnan kapıda duran Hidaye- tin arabasmı tanıdı; Yalnız bir bay- ka könak arabası daha Vardı; bu, ne demekti? Hizmetçi Şefika kapıyı açar aç- maz, müjde verdi: “O, geldi!” “O” Hidayet'ti. Hizmetçi kadın, bu kü- çük eve gelen bu konak arabasınm önünde her defa böyle şaşırır, ara- banm altında kalmış gibi çırpınır, Adnan da fikaralığın bu hazin sea” detinden utanır, kadını görmemek için yanmdan çabuk kaçardı. Hizmetçi Şefika, merdivenden ya- rım yamalak koşarak, Adnan'ın en- sesinden kulağına, yemek kokan s- cak sesle: — Hem bu sefer, annenize hekim getirdi. Hekimin de konak arabası var! dedi, Adnan, anasmın odasma girince, Hidayet biraz dargın, aya- ğa kalktı: Doktor Horasaner'yı ve Adnan'ı biribirlerine tanıştırdı. Ho- rasancı, bu mahallelerde ancak öle- cek hastalara bir defacık gelen bir nevi hekimdi. Adnan sarardı, Hastanm veremden pembe (olan yüzü, beyaz başörtüsünde çok güzel. di, Bu baş, beşörtüsüzken, bir kafa ta bri Hidayet'in bu çir. in saç nmi görmedi; Adna; seviniyardu. pa Naciye'nin öleceği belliydi. Fakat Hidayet'i, hekim o kadar sayıyordu ki, hastanm göğsünü uzun uzadıya dinledi: Hastadan ziyade Hidayet'e gelen hekim! Ve pahalı doktor, TAN Yazan: MITHAT CEMAL mahallelerde ancak ölecek hastalara ! — Ortalıkta bir rivayet dönüyor be-|laha söylerken ben de orudaydım; se yefendi; Habibullah Efendiyi Taife|nin Habibullah efendi bir köpürsün: sürmüşler! Dedi. Hidayet memnun ol | O, bir zalimin lütfunu kabul edemez- du; konağına, gelenlerden biri politi- |miş! Sultan Hamit zalimmi ka kurbanı oluyordu. Hidayetin sa | kendi halime bırakn,, diye & lonları misafirlerinin felâketile te- | bağırdı. mizlenir, güzelleşirdi. Bir artist, çalışmasma birkaç gün| Ve Hidayet Adnana döndü: — Bi -|ara verirse melekesi arttığı gibi Hida liyor musun ki, bu Habibullah efendi | yetle Adnanın da dostluğunu birkaç delidir! Dedi. Amerikadan davetsiz |zünlük dargınlık kuvvetleştirmişti İstanbula geldi diye Hünkâr memnun | Ve Hidayet ısrar ediyordu: Yarm ye- oldu; kendisini Şürayi Devlete &za | ce de Adnan mutlaka konağa gelecek yapmak istedi; Arap Izzet Paşa bujti. FAYDALI BİLGİLE A Bugünkü Program Istanbul R 18: Dans masikisi Çelik). 19 Çotuk saati, Hikâyeler. 19,30: Çocuklar içi telif kolay eserler (piâk.) 20,30: Stddyo . 21,30: Son haberler, madolu ajansının 1235: 15,10: Plâk ve haberler, 18: Askeri 9: 1 Operet plâkları, 20: 20,181 20,40: Konf. 71,05; Carband, 22,45: Orkestra, sözler. 24 Caz. Varşova 19; Şarkılar (Bariton-piyano). 19.25: Ku artet, 1940: Mübtelif, 21: Hafif musiki. 21,45: Haberler, sözler, 22.30: Şen sahne- ler. 23: Mucsorguki musikisi, 26,05: Hafif masikl, Moskova Şarkılar. 19,45: Pldk konseri, 20: : Almanca emisyon, 23,05: Fransızca, Prağ 20,15: Ksilofon - Tubafen solo, 20,25: Kont, 200 kuarteti radyo| Şrameli. 21.40: . m22.20: Dohnanyinin eserelrinden piyano konseri, 23,15: Plik. 2340: Bar numaraları, Rerlin 20: Mesikili skeç. 20,45: Haberler. 21, Valsli. 23: Haberler. 23,30: Şona iyi, li neşriyat N Seçme program likres, 19,15: Operetlerden plâklar, 21, Casband. Varşova, 19; Piyano-şan Mussorgeki'nin eserlerinden, Moskova, 18,30: Şarkılar. Prag. 20, kı, halk İkunrteti, radyo Şeammel orkestrası, Berlin, 21,10: Val musikisi, Viyana, 2310: Pitelberrin idaresinde senfonik Leh musikisi Kısa Dalgalar sil 0. Bi 05; (Bariton). 23: Berlin Çalışma snatleri; Bast 1048 — 1420 ; | 74mm ve 31, 48 m Saat 1500 — 1835. 31,38 m. Sant 19 — 2335: 25, 69 m ve «9 Bim İtem altmda saçları uçuşarak toprak İşikliğin farkma varar anal; (Arkası yarn) iradeyi geçen gün sarayda Habibul - Bugün üç statta B, takımları mü- sabakalarma devam edilecektir, Fenerbahçe takımının Ankaraya gitmesi dolayısile Beykoz - Fener - bahçe maçı fikistürün nihayetine te- hir edildiğinden yarm Fener Stadm- da Hilâl - Eyüp, Şeref Stadmda Sü- leymaniye - Anadolu, Beşiktaş - Top- kapı, Taksimde de Güneş » Vefa, Ga- latasaray - Istanbulspor maçları ya- pılacaktır. Bunların içinde en ehemmiyetlile- ri Taksim Stadmda yapılacak olan Güneş - Vefa, Galatasaray - İstan- bulspor karşılaşmasıdır. Bu sene lik maçlarının berabere şampiyonu olan İstanbulsporun Ga- latasaray ile yapacağı maç entere - san olacaktır, lik devrede her İki takım biribirini yenemiyerek. berabe- re kaldıklarmdan, bu sefer galibiyeti lehlerine çevirmek için çok çalışacak- ları şüphesizdir. Ayrılan bazı oyuncuların klübüne tekrar avdetleri ve ilk devrede #a- katlananların iyileşmesile eski vazi- yetni bulan Vefanın, cezalı oyüncü- larmm müddeti tamam olan Güneş fazla. lâkırdı edip yorulmamak için, Sal” hekiminin reçetelerini ;be- ndi. Hidayet, Naciyeye: — İzin verirse. niz hanımefendi, Adnanr bize götüre- ceğim, dedi. Naciye, uzayan hastalı. li ki Vi OE onun, o nmasmı İstiyordu. Una Israr Erg Oğlu, beyefendinin konağına idecekti. Hidayet, şimdi, aralarmda hiçbir gey geçmemiş gibi, arabada dargmlik larınm sebebi olan vak'adan başka her şeyden Adnana bahsediyordu, Hidayetin konağında, Lovigenz kol tuğundan fırlayan Con Türk Süley - man, Hidayetin ari an Adnanm Jona girdiğini görünce fenalaştı, ağ lar gibi bi rsesle: — E namusum hak kı için dünyalar benim oldu, o kadar sevindim Adnan! Etle tirnak biribiri. ne darılır mr? diyordu. Ve Süleyman o kadar fazla telâşlıydı ki, Hidayetle barıştığı için Adnan Süleymana karşı utanmağı hatırlıyamadı. Yalnız Hida. yet, geçmiş bir dargınlığı Süleymanm hatırlanmasna surat ediyordu; Sü - leyman, bu münasebetsizliğini heye - Canlı hir likırdile unutturmak istedi; takımı karşısmda nasil bir derece ala cağı merakla beklenebilir. Futbol Heyetinin bu haftaki maç- lar için tebliği şudur: Fener Stadı: Eyüp - Hilâl B takrınları; saat: 15. i Hakem: Samim Talu. Şeref Stadı: Süleymaniye - Anadolu B takımla- TL. Saat: 14,30; hakem: Feridun Kı- kiç; Beşiktaş - Topkapı B takımları; saat: 16,15; hakem: Bahattin Ulut, 'Taksim Stadı: Güneş - Vefa B takımları; saat: 14.30; hakem Şazi Tozcan;; Galata- saray - İstanbulepor B takımları; 16.15; hakem: Saim Turgut. 5/4/9836 pazar günü yapılacak maçlar: Fener Stadı: Alan gözcüsü: Ali Rıdvan Kasımpaşa - Anadoluhisarı A ta- kımları; saat 11; hukem: İ, M. Apak Eyüp - Hilâl A takımları; saat: 12,30 bâkem Halim; yan hakemleri: Saba- hattin ve Ahmet, Şeref Stadı: Alan gözcüsü: Şazi Tezcan, Güneş - Vefa, Galatasaray - yarın Taksim stadında karşılaşıyorlar Karagümrük - Doğanspor A ta- kımları;; sant: 12; hakem: Şazi Tezcan; Süleymaniye - Anadolu A takımları; saat: 13,45; hakem: Ha- lit Galip; yan hakemleri: Ekrem Er- soy, Mehmet Ersöz. Beşiktaş - Topkapı A takımları; saat; 16; hakem: Saim Turgut; yan hakemleri: Tarık, Samim Talu, aksim Stadı: Alan gözcüsü: Saim Turgut. Altmordu - Beylerbeyi A takimla- rı; saat: 12; hakem: Suphi Batur; Güneş - Vefa A takımları; Beat: 1345; hakem: Cafer. yan hakemleri Bahattin Uluöz, Rıfkı, Galatasaray - İstanbulspor A ta- kımları; saat: 15,50; hakem: Ahmet Adem; yan hakemleri: Mehmet Ali, Namık. Klüp murahhasları bugün toplanıyor 13 Nisanda Ankarada aktedilecek olan Türkiye İdman Cemiyetleri Ttti- fakı umum! kongresinde | İstanbulu temsil edecek klüp murahhasları, bü gün 2,30 da mmtaka merkezinde top- lanarak umumi kongre için İstanbu- lun isteklerini tesbit edeceklerdir. Bu arada, ni ede yapılması değişikler © hakkında düşünülen bazı görüşmeler olacaktır. Yüzücülerin kış idmanları bitti Haftada iki gün Beyoğlu Halkevi salonlarında, bir gün de Yalova ha- vuzunda muntazaman kiş idmanları- ni yapan yüzücülerin çalışmalarma ribayet verilmiştir. Yüzücüler an - trenörlin tavsiyesi üzerine, bir ay is- tirahatten sonra Moda havuzunda tekrar çalışmalarma devam edecek- lerdir, Samsun emniyet direktörü işe başladı Samsun, (Tan) — Samsun emniyet direktörlüğüne tayin.olunan polis mü fettişlerinden Celâl Sez evelisi gün şehrimize gelmiş ve vazifesine başla- mıskr, Londra Ça ışma saatleri: 10 — 12.20 12553 m ve 31, 55 m Saat 13 — 1545 : 16 M8 m ve 14; 82 m Saat 16 — 18: Gösterilen postalardan ikisi: 1982 m “25. 29 m ve 31,5$m . Sar 1y1$ 4. 2830: Gösterilen 2 veya iyiye 19, 66 m 25,53 m, 31, 58 ve 45. e Sinemalar, Tiyatrolar * ŞEHİR TİYATROSU £ de (Faust) * MALK OPERETİ ; te (Florya). * TAN: (Güzel Günler) ve (Aşk ve Kan) * ŞIK : Kontinantal, * YILDIZ : (Maverling) * TÜRK : (ilâhlar Eğleniyor). * SARAY : (Kırmızı Çiçek) ve * (Sem- son). * MELEK : (David Koperfild). * SÜMER ; (Sandet Gecesi). * ALEMDAR : (Golem) ve (Vahşilere cum), * İPEK; v.). Saat 20de Sant 16 ve 2045 (Unutma Beni) ve (Gizli Ya- IR : (Çin Batakhaneleri) ve (Ölüm ve Zafer). * SARK ? (İlk gece) ve (Dağlarm Kız) * AZAK : (Bayanlar) ve (Patron Ol saydım). *MİLLİ : (Madam Dübarry) ve (Kor- sanlar Definesi). * HİLAL ; (1 Ne. la Halk Düşmanı) ve (Dertsiz Arlendnslar) * FERAH : (Brodvay Melodi). * USKUDAR HALE : (Karyoka), Müraraat Yerleri Deniz yolları #centesi Telefon 42362 Akay (Kadıköy iskelesi baş 45732 23019 €aar kalemi Haydar Dişa Telefon *Haive Telefonları hella İmanbul statyesi Kadıki itfaiyesi Yeşilköy Bakırköy. Büyükoer. Üsküdar Mfaiyesi Beyoğin itfaiyesi 44644 Paşabahçe, Kandili, Erenköy, Karta Büylikada, Meybeli Burgaz, Kama mm vakalar. için telefon santralındaki memure varım demek kâfidir. Çahuk Shhi Yardım Teşkilktı Bu numarada; imdat oto. mobili istenir Hastane teletonları 6062 44558 Cerrah: 2 hastanesi Cerrahpaşa 21608 Analığı “diz ağrılarım.” Diye, her zaman tarlaya gitmekten sakınırdı. Kız kardeşleri de her gün bir bahane bulmakta usta idiler. Havalar düzele- | li Dursun ağanm evinden çıkınmı © - muzlayıp tarlaya yollanan yalnız Ha- lime idi. Genç Miz part İle tutulmuş ırgatların yanmda çalışırken hiç şikâ yet etmiyordu. Burada tek başma a- nalığının, kardeşlerinin dırıltısmdan uzak çalışmak, tatlı tatlı esen mel - savurmak ona büyük bir zevk veri - yordu. Hem kaç gündür kara Hüseyi ni yol başmda bulmaya alışmıştı. Tar| laya.kadar elele beraber yürüyorlar, sonra Hüseyin: “haydi hoşça gal.” diye, onu selâmetleyip yine köye dö- nüyordu. Genç kız kalbinde şimdiye kadar hiç kimseye duymadığı geniş bir sevgi ile her yerde Hüseyini yor, o yok iken bile n. ealinin daima etrafındı dolaştığını sanıyordu. Göz- lerinin eski donukluğu yavaş yavaş gecmeye solgun yüzü taze bir pembe likle parlamaya başlamıştı, Bu deği “bu gı za bi hal oldu” diye, sik sık şüpheli bakışlarla onu süzüyordu: Halime Hüseyinin hediyesi olan mavi yemeniyi “yolda buldum,, diye, | herkesin yanında başma örtmekten bile çekinmemiş, onun bü mavi ye-| meniyi çocuk sever gibi sik sik öpe- rek okşadığmı" görenler: “Fakirin böyle şeyi gördüğü yoh seviniyo İş- te... diye, genç kıza acrmışlardı. Hal buki Halime o yemeniyi Hüseyinin başma elile örttüğü gün kalbinde duyduğu garip çarpıntıdan sonra çok değişmişti. Kafasımdaki bütün dü şünceler artık sade Kara Hüseyin| için işliyor, sanki onu düşütürken başka bir Aleme gidoyor, bu yüzden “Giz bu ne dalıçınlık,, diye, analığın- du. Bugün Hüseyin ik defa yol boyu- na gelmemişti. Genç kız tarlada hiç çalışamadı. Sıksık elinden kazmasını atarak ,başını semaya kaldırıp mavi yemenisinin uçlarını asabiyetle bükü- yor, havaların #sınmasile sürü sürü köye dönen eyleklerin kanatlarını neşe İle çirparak semada süzülüşleri- ne bakarken kaşlarını tuhaf tuhaf çatması tarlada çalışan yanaşmaların ona hayretle bakmalarına sebep olü- yordu. Bir hafta geçti, o müddet zarfında Halime Kara Hüseyini hiçbir yerde göremeyince birdenbire yüzü küçü- Tüp soldu. İri parlak gözleri bu kü- çük yüzde yine hüzünle donuk donuk parlamıya başlamış, dudaklarından ber zamanki tatlı tebessüm bile kay- bolmuştu. Son zamanlarda evin için- de gizli bir şeyler geçtiğini anlatan garip fısıltılar dolaşiyordu. Analığı Emine, neşe İle sıksık kom şuya, Hüseyinlere geçip uzun uzun oturuyor, Satı ile Fatma da o gidin. ce hemen bir köşeye çekilip aralarm- da fısıltıya başlıyorlardı. Hele Pat- ma son günlerde ipekli yemenilerini sıksık değiştirmeye başlamıştı. Toparlak yüzünde çekik siyah gözleri her zamankinden fazla bir sevinçle parlıyordu. Halime kendi i- çine öyle gömülmüş, öyle bir süküta dalmıştı ki, bunların hiçbirinin far. kında değildi. Sade bildiği, düşündü- ğu bir şey vardı. Hüseyin yoktu! Ve onun gitmesile sanki birdenbire her yer kararmıştı. Bu karanlık gözleri- Gureba hdstanesi Şehremini Yenibahçe 23017 Haseki kadmlar hastanesi ir Haseki cad 2 24555 n köy Reşa- diye kışlası Zeynep Kâmil hastebesi Us- küler Nuh kuyu Gün Doğumu enddesi Kaduz hastanesi Çapa Bevoğlu Zükür hastanesi Fi e hastanesi Gülhane Haydarpaşa Niümune hasta Eslal hastanesi Şişli nin ışığını söndürecek kadar onu kaplıyor, e zaman fena fena çarp- maya başlayan yüreğini el'le avuçla” yarak, sanki içine çöken büyük bir yükü kaldırıp atmak ister gibi derin nefesler alıyordu. Fakat bunların hepsi nafile idi ve genç kız yatağın- da Hüseyinin mavi yemenisine icire. içire yine göz yaşlarmı durduramı- yordu, Havalarm birdenbire ısmmasile gönülleri ferahlayan kövlü kadmlar MAVI YEMENİ dan yediği küfürleri bile duymuyor. |3 —— şç —— —Peride Celâl - © günlük tarlaları erkeklerine bıra- kıp, yemek yi ak yarım saat öte deki Aksu köyüne gitmişlerdi. Sade Osmanı biraz sıtma tuttuğu için sna- sı Dursun ağanm kızmasından kor- karak götürememiş, Halimeyi başma koyarak evde bırakmıştı. Dışanda yeni filiz vermiş yemye- şil yaprakları güneş pırıl pir yal- dızlıyor. Köyün içine doğru uzanan küçük toprak yollar bugün çok ıssız. Karşı mor dağlardan gelen serin ba» har rüzgâr: pencerelerdeki basma perdelerle hafif hafif oynuyor, açık pencerenin önünde oturan Halime kaç gündür âdet ettiği gibi gözlerini semaya çevirmiş, bakışları gözlerini çeviren mor halkalar gibi karanlık. Hafta geçti, (Hüseyinden obaber yok. Odanm ucundaki döşeğinin içine de oturup, gezmeye gidemediği için somurtarak kendi kendine beş taş oynayan Osman, başmı çevirip hid- detle Halimeye baktı, Sonra kısık bir sesle bağırdı: — Gız öle çatkm çatkı ne oturu n? Anam beni eğlendir diye ten- bihlemedi mi? Bah Fadime abam günledir onun neçlin sevindij iy Halime dalgın bakışlarını Osmana çevirmiş, kayıtszca dinliyordu. Ço- cuk birdenbire patlak gözlerini dol- duran sinsi bir tebessümle gülerek devam etti: — Yahmda düğünü va. Dün bu- bamla anam gonuşurken üyür gebi yaptım da dinleyivedim, Hani gorm- şu Ahbaşlarm Gara Hüseyin yoh.mu ona yavuhlanıyo işte... Hüseyin gaç gündür gasabada çiyiz düzermiş, bu- bam süledi söz kesilmiş, düğün de tiz vahitte olacamış. Osman Halimenin yüzünün bir ki reç gibi beyazlaştığını, yutkunmak mak için elini boğa ün farkında olmıya- lar yapacaklarını sevinçle anlatmak» ta devam ediyor, Halime kaç gündür karnımda taşıdığmı hissettiği Hüse- vinin çocuğunun kıpırdamalarnı e * ille bastırmak ister gibi yumrukları böğründe sıkıyordu. Ertesi gün her sabahki gibi sabah erkenden tarlaya ekine gitti. Yolda onun arkasından bakan köylüler genç kızın topallayan ayağının Üze- rinde her zamankinden fazla aksa- dığını, yüzünü herkesten sakınmak ister gibi başmı göğsüne gömdü; »li görerek: “Halite gıza ne oldu ki, ecep?,, diye, biribirlerine fıstldaştı - lar.” Hava karardı. herkes tarladan av- det etmiş, Halime hâlâ dönmemişti. Dürsun ağa hiddetlenerek: “Gâvurun gızı uyuyup galdı mı ne- dir?,, diye, sığırtmaçlardan birini tar laya gönderdi. Fakat çobanın yarım saat geçtikten sonra gözleri oyukla- rından firlar gibi açılmış. eli kolu titreyerek getirdiği acı haber etrafa yayılmca köylüler dehşetle evlerin- den sokağa fırladılar. Çoban genç ki- zi tarlada bağıra bağıra aramış, ni- hayet onu yeni çiçek sçmış bir şefe tali ağacının altında Hüseyinin verdi ği mavi yemeni boynunda ölü bul - muştu. aaa YENi: NESRiYAT Yeni hayat Bu haftalık resimli mecmunnın Tin el sayısı da çıkmıştır. Ereliment Ek - rem, Bürhan Cahit, Suat Dervis, Ah met Refik, Necdet Rüştü ve Server Bedi gibi birçok muharrirleri topla - yan yeni hayatın bu sayısında da bir çok şayanı dikkat, istifadeli, merak- lı yazılar var. Bilhassa resimleri yer- li ve ecnebi en artist fotoğrafçıların eserlerinden seçilmis, çok temiz basıl miştir. M sayfa, büyük, küçük sayısız ve renkli resimlerle süslü olduğu halde Yeni Hayatın her sayısı, her yerde 10 kuruştur.