5 16ıncı Maddeye Göre Zecri Tedbirlerden Maksat Nedir ? Le Jowrnal'den: Ulus'ar Sosyetesi paktınn © ma hut 16 mer maddesinden çok bahse- dildi. Her zaman onu tatbik etmekten ziyade o maddeden yan çizildi. Şim- di, mademki bu mâdde ister istemez tatbik edilecektir. Neler emrettiğini öğrenmek için onu bir okuyalım. Uluslar Sosyetesi üyelerinden biri pakt ile alâkasını kesince, diğerleri, © devletle bü.ün ekonomsal ve finan- sal münasebetleri ve kendi tebaları ile © devlet tebaası arasında her türü münasebeti kesmeği taahhüt ederler. Küçük (tedbirlerden, | istikrazın men'inden, silâhlar üzerine ambargo konulmasından, barp için lüzumlu 0- lan malzemenin tevkilinden neden bahsediliyor. Taahhüt, her türlü eko- nomsal ve finansal münasebetlerin, yalnız devletler arasında değil, husu- 8i şahıslar arasında da kesilmesine da- irdir, Bu taahhüt tutulamiyacak olur- sa altıma konulan imzaların ne kıyme- ti kalır! Ve tutulacak olursa arsrulu- sal münasebetlerde ne büyük karışık- bk olacaktır. Misakın henüz birinci faslın: tama- men okumadık. Taahhüt, Uluslar Sos- yetesinde aza olsun, olmasın suçlu devlet tebaasile diğer devletler te baası arasında her türlü e eril finansal münasebetlerin kesi ini tazammun etmektedir.. Yani daha &- çık bir lisanla söylenecek olursa biz hemen İtalyanın, Almanya, Amerika Birleşik hükümetleri, Japonya ve Brezilya ile her türlü tecimsel müna- sebatım durmasını temin etmeğe mec- buruz. Bu feci değilse bile her halde gü ünç bir şey olur. Uluslar Sosyetesi misakını yazan- lar, birinci derecede bulunan devlet- İerin Uluslar Sosyetesinden hariç kal maları muhtemel olduğunu, hattâ EDEN Birleşik Amerikanın, paktın meriyete girmesinden evvel Sösyeteden çekile geğini hiçbir zaman düşünmemiştir. Şunu söylemekte acele edelim ki bu yeni teklifin hemen nazarı dikkate 3- ınması sâzımdır. 15 Teşrinievvel 1924 de, asamble, 16 ıncı maddeyi tamamen ortadan kal dıran tefsir be kaleme al » mıştı. Bu tefsire göre ber devlet ken- di münasip gördüğü tedbirleri almak- ta serbesttir. Işte bu sebepledir ki Uluslar Sos - yetesi konseyi başkanı dün 16 mcı maddede gösterilen zecri tedbirleri hemen tatbik edecek yerde, her dev. lete ne yapacağını sormak üzere a- sambleye bağlı tali bir komite teşkil İ edileceğini söylemiştir. Akdenizde Bulunan Ingiliz, Italyan, Fransız Kuvvetleri Observer'den: Akdenizde bulunan Fransa, Ingilte- te, İtalyan deniz ve hava kuvvetleri şunlardır; Zırhlılar için mevcut nisbet şudur: İngiltere 5, Fransa 3, İtalya 2, mu- harebe kruvazörü 2, Fransa 0, Italya 0, tayyare gemisi Ingiltere 3, Fransa 1, İtalya O, tayyare taşıyan | vapur, İngiltere 0, Fransa i, Italya 1, | 10 bin tondan büyük kruvazör, İngik tere ,1, Fransa 1, İtalya 16, denizaltı gemisi Ingi'tere 8, Fransa 50, Italya 70, Fransanın en mükemmel harp ge- mileri kismen tezgâhta, kismen de kâ- İit üzerinde bulunuyor. Dokuz büyük sırklının hepsi harp- ten evvel yapılmıstır, Son 7600 ton- İuk altı kruvazörle, bu neviden ge - #nilerin miktarı 18 e baliğ olmuştur. Pu gemiler, biri müstesna olmak üze re, cümlesi moderndir, Zannedildiği - ne göre gemilerin ekserisi İtalyanın cenubunda toplanmıştır. Kalyan donanması iki fi'oya ayrı)- #uştır, Üssülharekesi Spezia'da bulu- nan birinci filo 10 bin tonluk yedi kru vazör ile her biri dört torpida muhri- binden mürekkep olmak üzere dört torpido ve filoti'lâsından ibarettir. Ikinci filonun üssülharekesi Ta- rant'tır. 5000 - 6000 ton hacminde 4 hafif kruvazörden, ve dört torpido muhribi filotillâsmdan mürekkeptir. Bu kuvvetlere Adriyatikte bulunan kuvvetleri de ilâve etmek lâzemndier. memnuniyet veya bir alâkasızlık sez- diğine göre ya o mübalâgalı sözlere devam ediyor, yahut onları kısa ke- siyordu. Hasilr artık hayatı, hiçbir işe giriş. meyip günlerini hep kederini düşün- mekle getirdiği zamandan daha az mtrapir idi, Bir aksam: “Ben, dedi, şimdi bu iğrenç, ukalaca mektupların on be- şincisini yazıyordum: ilk on dört ta- nesini birer birer kapıcıya verdim. Bu gidişle madame de Fervagues'ın yanı masasının gözlerinin bunlarla doldurrşak şerefine ereceğim. İyi ama © bana sanki hiç bir şev yazmıyor- muşum gibi muamele ediyor! Acaba bu işlerin sonu neye varacak? Gös- terdiğim bu sebatkârlık, beni sıktığı gibi acaba onu da sıkıyor mu? Kora- soff'un dostu, Rishemond'lu güzel guaker kırma gönül veren Rus, za» manında doğrusu yaman adammış; bas ağrıtmanın bundan fazlam can sağlığı Tesadüfün bir eseri olarak, bir bü- yük generalin manevralarında bulün- muş bütün orta-halli insanlar gibi Ju- KIRMIZI VE SİYAH | Bun'ar da 5000 tonluk iki kruvazör- dür ve üç torpido muhribi filosundan | ibarettir. Ayni zamanda iki kruvazör ile dört beş küçük gemiden mürek - kep olan Kırmizıdeniz filosunu da is Hive etmelidir. - oİalyanın hatpten evvel inşa, adil. | *#iş dört zırhlısı vardır. Bunlardan i- kis.nin hiçbir kıymeti yoktur. Diğer İkisi olan Çesâre ve Cavour zırhlıları, modern bir hale getirilmek üzere tez- gâha alınmıştır. Yeni yapılmakta olan 35 bin tonluk yeni iki gemi de ancak dört sene sonra bitirilecektir. İtalyanm bu sene başlangıcında bin tayyaresi vardı. Fakat geçen nisan « danberi yeni bir inşaat programının İ tatbikine başlanmıştır. Afrikaya 300 - 400 kadar tayyare gönderilmiştir. Bu miktar bir sene sonra iki misline çıka- tılacak gibi görünüyor. ——— ——— Hollanda Holivodu La Haye, i3 A.A. — Tecim Bakanı oGelissen, İç Bakanı Wilde ve şarbay Monchy ile kor diplomatik ve birçok tanımış şahıslar hazır olduğu hâlde pa- yitaht civarında kurulan (Holan daHolivodunun açılış töreni ya- pılmıştır. Burası - Filstad yahut * film şehri olarak anılacaktır. STENDMHAL icn de, Rus delikanlısının İngiliz dilbezinin gönlünü zaptetmek için kurduğu hücum planından bir şey anlamamıştı.İlk kırk mektup, yazmak cüretinin bağışlanmasını ricadan öte gitmiyordu. Belki de son derece içsis kıntısı çeken o halim selim kızcağızı, her günkü hayatından belki bir par- çe daha az tatsız mektuplar alıp o- kumağa alıştırmak lazımdı. Bir sabah Julien'e bir mektup ge tirdirler: zarfın üzerinde madame de Fervagueş'ın o damgasını © görünce mührü, daba birkaç gün önce im- kânsız sandığı bir tehalükle kopardı: sadece bir sölen çağrılığı (ziyafet davetiyesi) i Hemen Korasoff'un yönergelerine (talimatına) başvurdu. Çok 'yazık ki O genç, şöyle sade ve anlaşılır sözler söylemek lâzım gelen bir yerde, Do- rat'nın şiirleri gibi şen, oynak hir ifade ie İşi savuşturmak istemişti. Julien o şölende kendisinin nasıl bir tavır takması gerektiğini bir türlü anlıyamadı. Madme de Fervagücs'in ; salonu, İ Tuileries sarayındaki Diane galerisi ünya Gazeteleri İ Tablolarda silinmiş yerler TAN Adisababa Halkı Sükün Içinde Adua'nın alındığı haberini Adisababa halkı lâkaydi ile karşıladılar Şehirde Hiçbir Hareket Yok, Bu Bir Hissizlik mi, Yoksa Hakkında Mutlak İtimat mıdır, Anlaşılamıyor Harbin Sonu Paris-Soir'dan: Adis . Ababadaki © gazetecilerin dünya ile alâkası kesilmiştir. Aksum ve Adua cephesi buraya 800 kilo- metredir. Bu da iyi yürüyen katır kervani e üç haftalık yoldur. Bize | haber getirmek için oradan gelen adamlara asla güvenmemelidir. Hükümet, Adua ile Makale arasın- İ da bir radyo bulunduğundan bu hu- susta daha ziyade kolaylıklara ma» liktir. Iyi bir koşucu 80 kilometrelik yolu ancak 10 saatte alabilir. Şimal de kumanda eden Ras Seyum ile im- parstor arasmda her yarım saatte bır postacılar gidip geliyor. Fakat basın bürosuna pek az haber gelmektedir. Resmi bildirik te hiçbir şey öğret miyor. Yalnız Adua'da bazı küçük çarpışmalar olduğunu ve Habeşlile- İ rin bir yüzbaşıyı öldürdükleri ve iki mitralyöz aldıkları bildiriliyor. Bu, hakikaten pek azdır. o Avrupa İtak yan arın daha geniş bir harekette bu- İunduklarmdan ve belki de Aksum veya Adua'nın düşman elinde bulu» düğundan haberdardır. 800 kilometre uzakta bulunan cep- hede olan şeylere sanki burüda her- kes lâkayt gibidir, Şehirde hiçbir ba- reket yok. Bu bir hissizlik mi, yoksa harbin sonu hakkında mutlak bir iti- mat mrdır? Anlaşdamıyor. Asker ve gönüllü er gittiğinden Adis - Ababa'da, yalnız sakin küçük köy âmirleri görülmektedir. Bunların yanında bulunan silâh adamlar, at tarımını veya o katırlarının arkasından yaya olarak koşuyorlar. Adis - Ab: ba, içine gürültü çizmiyen veya pek az giren bir şehir belini almıştır. Biz cümlemiz burada Italyan Elçi- si Comte Vin bulunduğu vazi- yetteyiz. Birdenbire etralımızda bir boşluk bâsıl oldu ve hayat azaldı. Bugün öğleden sonra İtalyan Elçili- gi önünden geçiyordum, Nöbetçi bir kadar yaldızlı, son derece ihtişamlı, duvarlarının © tahta © kaplamalarına yağir boya tahlolar asılmış bir yerdi. gözükü. yordu. Julien'in sonradan öğrendiği ne göre evin hanımı © resiml mevzuunu açık bulmuş, tasbih ettir. misti. Julien: “Asrımız ahlâk asrı!” diye düsündü. O salonda, gizli notanın hazırlan» masında bulunmuş olanlardan üşünü görüp tanıdı. Onlardan biri, *** paskoposu cenapları, mareşalin kari- sın amcas idi: ruhani rütbeler tev cihi işi onun elinde İdi, yiğeninin bir sözünü iki etmediği de sövlenir- di. Julien hüzünlü hüzünlü gülümsi. verek : “ Ne kadarda ilerlemişim! 3ma- umurumda bile değil, Artık ün- Mi *** paskoposu ile bir sofrada ye mek yiyorum” dedi. Yemek haylı kötü, konuşulan söz- ler de sinirlendirici idi. Julien için den : “Kötü bir kitabın / fihristine benziyor! dedi. İnsanların düşünce- lerinin en yüksek mevzularına böbür- lene böbürlene temas ediyorlar, İn. san bu sözleri iki üç dakika dinlesin, ifadedeki tımtıraka mı, yoksa herifin bilgisizliğine mi, neye kızacağını bil. miyor... Karilerimiz o Tanbeau'yu elbette hatırlamarlar : hani alçakça İftirdle- rı ile La Mole konağının salonunu zehirliyen, hocalığa hazırlanan ede- âsker kapıda bekliyordu. Sefire, son derece nezaketle muamele edi.iyor ve kendisinin yanındakilerin muhafaza- sı için kat'i emirler verilmiştir. Fakat İ durumu çok gariptir. Italya, Habeşistana resmen savaş ilân etmemiştir. O uydurma bir dip- lomasinin esiridir. Sefir bu halile Adis « Ababa'da dalma barışsal dost bir milleti temsil ediyor gibidir. Fakat yanında on asker ve sivil bir polis kafi esi bulunmadan sokağa çi- kamıyor. o Mektuplarını alabiliyor. Fakat göndereceği mektuplar sansör. den geçiyor. Radyodan istifade etmek hakkına da malik değildir. Sefaret binası ihtiyatkâr davranmış olan İtal. yan tebaasının eşyasile doludur. Fa- kat tebaa bu eşyayı artık oradan dı. şarı çıkaramıyorlar. Cephede olup bitenler, sefaretha ne sakinlerine, bizden daha muhta- sar ve müphem bir halde ge'iyor. Dahilde uzak ve sapa yerlerde bu- lunan İtalyan konsolosları da muha- faza altında Adis - Ababa'ya geliyor. Jar, Harrar önünde toplanan 14.104905 ne Göre Hâdiseler muharipler cengâverler.. mut alında imparatorun iye yi 160 Desiye'deki Italyan konsolosu Pe katırdan ibaret bir kervanla Adis - Ababu'ya geldi. e Desiye'den A: Ababa'ya ancak 15 günde gelebilmiş- tir. Kanso osun, elçilik üzerine çök- müş olan esrar perdesini kaldırmağa muvaffak olacağını zannediyorlar. Fakst bu bir hatadır. Bu garip konsolos yolda kaldığı iki hafta zar- fında, hiçbir şey görmemiş, hatta bir asker bile, bir sücl hareket ve harbe delâlet edecek biçbir şey görmemiş- tir. İnsan rüya görebilir. Memleketi, ne yavaş yavaş ya! şebrin dışında o ormanlar hı bir bayrağa havası böyledir. Bugün rüyada üniş gibi yaşanıyor. Adua'nın zaptını rağa bırakı di. uzanıyordu. Buglin Adis - Ababa'da iki hâdise o'du. Bu hâdiseler Avrupalılarla Ha- beşliler arasında mevcut hassasiyet vi ğ i 10.000 kadardı. OAğır topçu arazi | dan böyle harp, Habeşistann 30 kir nı parlak bir surette göstermi: e , GEBE MİM Adua'nın Tikali mlşkülânr dolayısile kullanılamadı. | Jömetre içerisine götürülmüş oluyor. eline geçtiği haberi teyit edildi. Fil. | Tayyareler, birinci dörecede bir rol | Adua'nın alınmalı yalnız maneyi bif hakika bunun bir pişdar hareketi oi. | oynamakta berdevamdır. Tayyareler, | zafer değildir. Bu şehir bir vilâyetin duğu ve kuvayi külliyenin henüz har. | ber tarafta kuvvette tasarruf ve | merkezidir. Ayni zamanda Sudandan be girmediği ve hakiki harbin de baş. | 71ümkün mertebe az Italyan kanmın | çe cn kervanların da merkezidir. Bu İiyacağı beyan: ediliyor. akmasını temin ediyor. En büyük | nunla beraber biteh bu harp bir baş” Bu büyük haber şehirde hiçbir he- yecan uyandırmadı. Adis - Ababa ahalisinin, büyük neticeler doğuracak İuktan ileri ge iyordu. locasınm 1di ve İmpa- . | ratoru hürmetle selâm.sdı ve resmini çekti. Sonra yine yağmur altında yi- a geldi. Her- kesi kahkahalarla güldüren bu lâtife- İ si ona bir za ürrieye mal oldu ve öldü. Bugün öğleden sonra onü Avrupa- lar mezar ığına götürdük. Mezarlık ve dağlar arasında İğtif manzaralı, kuşların öt- tüğü ve çiçeklerin açtığı bir yerde dir. Okaliptüs ağaçları altında duz- lar okundu ve sonra cenaze, yildir sarılr olduğu o halde İ Amerikalı gazeteciler tarafından top- Gözlerimiz yaşlı idi ve bütün merhametkâr düşünceleri- miz Pdriste bıraktığı karısına doğru La Temps'dan: | Adua'yı müdafaa eden Habeşliler, güçlük araziden, sıcaktan ve susuz» | bazalt kayalıkları arasından geçiyof” Yollar hayvanlarımızın yürüyüşüne mâni olacak derecede dardı. Bazı yö” kuşlar baş döndürücü bir halde idi Bazı katırların, yüklerile beraber bo" ğar içine yuvarlandığını görüyorduk Atlar, askeri takip edemedi. Mareb” den en yüksek geçitlere kadar 1.200 metreye kadar fark vardı. Bu küçük tafsi ât Italyan kolunun. ateş gibi bir hava İçinde, sarfettiği gâyrei gösterir. Birçok yerlerde half İtalyanlara teslim oluyordu. Esirler ilk günden çoğalmağa başladı. Bum“ lar hiçbir üniforma taşımıyorlar... Bi” zim önümüzde üzerinde fişek bulu” nan iki köylü, kendilerine yiyecek” verilmesi emrile serbest brrakrldie Çünkü Habeşistanda fişek para yeri ne geçer. e Talyan o dusu bundan sonra,daha" müsait daha iyi bir iklimde harbedebilecel lerdir. Bu suretle harpte ilk görüle güçlükler bertaraf edilmiş oldu. Buns langu, «n başka bir şey değildir. Sim” diden yeni bir harbe hazırlanmak 1â* sımdır. olan bu hâdiseye ehemmiyet verme- diği bir sırada, burada bulunan yüz kadar gazeteci hazin bir halde ke- derlerini izhar ediyor'ardı. Arkadaş- ları Chicago Tribune gaze'esinin Pa- ris muhabiri ve gazetesi tarafından buraya gönderilen Winifred Barber, arkadaşları tarafından o gömülüyor. Otuz yaşmda bir genç olan bu gaze- teci herkesin dostluğunu kazanmıştı. O, çok nükteci bir adamdı ve şaka- dan çok hoşlanırdı. Ve ölümü de bu yüzden olmuştur. Bundan sekir gün evvel, Maskal bayramına ceket parlak ayakkabı ve başmda silindir şapkası olduğu halde gazeteciler tri- bününde gördük. Sağanakl: bir yağ- biyatçı genç, akademi üyesinin yiğe- nie. Madame de o Fervagues'ın, mek- tuplara cevap vermemekle beraber onları yazdıran hissi hoşgörmesi ih- timalini Juline'e ilk hatırlatan işte o aşağı hetif oldu, Jullen'in muvaffaki- yetlerine gördükçe Tanbesu (habisi- içine fenalıklar geliyordu; ama aynı zamanda iki yerde olmak buda- laların harcı olmadığı gibi değerli kitnselerin de elinden gelemiyeceği- ni düşünüyor ve bunun için © “Sorel madame de Fervagües'in aş'kı olur. sa bir gün kilise de yüksek bir işe geçer. ben de La Mole konağında on- dan kurtulurum” diyordu, Abbe Pirard da Julien'e ma'lame de Fervagues'in salonundaki muvaf- 'akiyetleri dolayısile, uzun uzun 5- gütler verdi. Maretalın faziletli karı- sının salonunda toplanan jesyitlik ve kraliyet taraftarı, halka kendi gerüş- lerine göre ıslaha kalkışan adamlarla alayişten kaçan jansenist M. Pirard arasında mezhep kıskançlığı vardı. Bölüm XXVIN MANON LESCAUT ya ek diyerek çoğu zaman işini Başardı, LİCHTEMBERG Rusun yönergeleri, kendisine mek- 7 7 çk 8 Habeş ayakkabı kullanmasını bilm ez ama bu yakınlarda çizme giy“ mek öğrenecektir tup yazılan kadınla konuşulurken o nun herhangi bir sözüne itiraza kalk mağr katiyyen yasak ediyordu. Her ne sebeple olursa olsun, kendinden geçercesine bayranlı göstermekten aycılmak doğru değildi; mektupların hepsi buna göre kaleme alınmıstı. Bir akşam Opâra'da, madame o Pervagues'ın locasında Julien o Me- non Lsscaut baletini göklere çıkarı yordu. Böyle bir dil | kullanmasının bir tek sebebi vardı. o da v haset! tamsmile manasız bulması idi Madame de Fervagues 0 baletin, abbe Prevost'nun romanından çok 3- sağı olduğunu söyledi. Bu hüküm Julien'in U tuhafma git mişti: “Acayip! dedi, böyle yüksek faziletli bir kadın nasıl oluyor dy bir romanı öğüyor ?., Madame de Fer vagues, ne yakık ki, “böyle bayağı yazılarla gençleri, çismel duyguları” na kapılmağa zaten hazır olan genç leri baştan çıkarmağa çalışan mu harrir takımına” duyduğu is tkrahtan, haftada iki üç kere olsun bahsederdi. Madame de Fervagues devamla: “ O yadahlaki ve tehlikeli yazılar i- şinde Manon Lescaut'nun en yük. seklerden olduğu (söyleniyor. Suçu gerçekten büyük bir kalbin hakket- siği halecanlar, o kalbin zaaflar o kitapta derin denebilecek bir haki katle tasvir etmiş, ama yine de sizin Guerin Meschin Milano Bonsparte'ıniz Sainte.Helâne'de o kir tap, için uşaklar için yazılmış bif toman demiş... Julien bu sözü duyar duymaz rW” hunun bütün faaliyeti yeniden uyan” dı. * Beni madame (de Fervagues# bir kötüliyen olmuş; Napoldon'# coşkunca sevdiğimi söylemişler. Hef halde buna çok içerlemiş o olmalı bana da hissettirmek isteğini yen& memiş... İ'in bu tarafı Jullen'i o a” şam pek eğlendirdi, en hoş sözler söyletti, OP4Â'nm sahanlığında m& dame de Fervagües'tan ayrılır kadın ona: “Hatırmızdan — çıkarm” yın, monsicur, dedi, beni seven naparte'ı sevmemeli: o, olsa kaderin bir zarureti diye kabul edil” bilir. Zaten o adamın ruhunda, 97“ natın şaheserlerini anlamak için w zımgelen duyganlık yokmuş... Twllen kendi kendine : “ w veni de ne demek : bunun belki çok manası var, belki hiç mana yok. diyordu. Bizim zavallı tasraf” lar işte bu dilleri bilmez... Madar” de Förvagues ertesi gün götüreceli bir mektubu yazarken. hep madame de Rönal'de idi Mareşalin karısı ertesi gün İV Were, sahteliğini pek de gizli diği bir Jakaytlık tavri ile: * — Dün akşam, Opdra'dan çıktı N ATA (Arkası rafi