MEMLEKETT At Koşularına Başlandı Antep, (Özel aytarımız bildiriyor) — Islah encümeni târafın. dan tertip edilen at koşularına bu ayın ilk haftasında Düztepe ko- şu yerinde başlanmıştır. İkisi taylara mahsus olmak üzere tertip edilen yarışların mükâfatı zengindir, Koşular büyük rağbet top- lamış, civar illerden birçok hayvanlar iştirak etmiştir, Gelecek hafta yarışlara devam edilecektir. Manisa Halkevinin Gezisi Manisa, (Özel aytarımız bildiriyor) — Halkevi köycüler kolu tarafmdan hazırlanan gezi bugün yapılmıştır. Geziye iştirak eden üyeler 11 köyü dolaşmışlardır. Köylülerle hasbihaller yapıl mış, hastaları tedavi edlimiştir. Heyet, her tarafta çok iyi karşi lanmıştır. Bir Kaçakçı Cinayet işledi Merzifon, (Özel aytarımız bildiriyor) — Bürada bir cinayet iş- lenmiş ,azrl: bir tütün kaçakçısı suçsuz bir köylüyü bıçaklamıştır. Mahzen mahallesinde oturan Mustafa, kaçakçılara karşı yapı- lan takibin sıkıştırılması üzerine yanındaki tütünleri Çavundur dağma kaldırmıştır. Bir müddet sonra Çavundur dağına giden Mustafa, tütünleri koyduğu yerde bulamamış, Çavundur köyün- de oturan Aliden şüphelenmiştir, Derhal Aliyi yakalamış, palâ- sını çekerek sol memesi üzerinden ağır surette yaralamıştır. Ali. nin yarası ağırdır. Derhal kaçan katil aranmaktadır. Sovyetlerde Üzüm Alacak İzmir, (Özel aytarımız bildiriyor) — Mevsim başlangıcından- beri borsada 272.416 çuval üzüm, 145.614 çuval incir satılmıştır. Üzüm fiyatları normale doğru gitmektedir. İncir fiyatları ise, ge- çen yıldan yüzde 20 nisbetinde yüksektir. Üzüm kurumu İzmir ve Manisa borsalarından hergün vasati 1.500 çuval mübayaat yapmağa karar vermiştir. Verilen malüma- ta göre, Sovyetler de üzüm ve incir almağa başlıyacaklardır. Onyedişer Buçuk Sene Hapis İzmir, (Özel aytarımız bildiriyor) — Üç sene evvel Manisa yo- Tunda bir otomobilin yolunu keserek yolcularmı soyan İbrahim, Ali, Mehmet Ali ve diğer İbrahimin duruşmaları ağır ceza mah- kemesinde bitirilmiştir. Bunlardan Muhtar İbrahimin alâkası gö- rülmemiş, diğer üç suçlunun on yedişer buçuk sene ağır hapise konulmalarına karar verilmiştir. Bir Talebe Arkadaşını Yaraladı Merzifon, (Özel aytarımız bildiriyor) — İki ilk okul talebesi, azat zamanı sokakta, kavga ederek biribirlerini yaralamışlardır. Cafer ismindeki çocuk, mühtelif yerlerinden çok ağır yara al- mıştır. Adliye,.bâ .hakkında tahkikata başlamıştır , Carihsta». lebe yakalanmıştı ee Akhisarda Bayındırlık işleri Akhisar, (Özel aytarımız bildiriyor) — İlçemizde bayındırlık çalışmaları büyük bir önemle ilerlemektedir. Son yıl içinde yüz- lerce yeni bina kurulmuştur. Eski kireç evlerin yerinde yeni ve modem binalar birer âbide halinde yükselmektdir. Akhisardan bir görünüş E TAN i Çimişkezekte i Bayındırlık Çalışmaları Çemişkezek; (Özel aytarımız bildi- riyor) — 700 yıl önce gelişi güzel kurulmuş olan ilçemizde bayındırlık işleri epeyce bir paraya bağlıdır. İlçenin çok güzel fakat yolları bo zuk olan su tesisatının rslah ve ta- miri için teşebbüste bulunulmuş ve borular tedarik edilmiştir. İ o Kasabanın kaldırımları da yeni ya- pılmış, okul önünde bir park vücuda getirilmistir. Lâğım ve tenvirat işle- ri de düzene koyulmaktadır. Uray bütçesi 2000 fira kadardır. Fakat bu bütçe ile ilçede esaslı bir iş yapılma- sına imkân yoktur. İlçede bir, kamun ve köylerde de dokuz olmak üzere on ilkokul var- dır. Merkezde tahsil çağındaki ço- cukların adedi 490 kadardır. Fakat mevcut okul binası çok küçük oldu- ğu için bunlardan ancak 150 kadarı okutulabilmektedir. İlçede bugünkü ihtiyaçları karsılıyacak bir okul bina- sı yaptırılması lâzımdır. idman yurdunun Bolu gezisi Adapazarı, (Özel aytarımız bil- diriyor) — Adapazarı İdman yur. du gençleri Bolu muhteliti İle bir maç yapmak Üzere cumartesi günü Boluya gitmişlerdir. Sporcu gençler Bolunun kıymetli şarbayı ve halkevi- nin ve sporcularınm konuğu Olarak çok İyi karşılanmışlardır. Pazar günü yapılan maçta Bolu ruhteliti Ada- pazarı İdman yurdunu 2 - 1 yenmiş- tir, Sporcularımız dönecekleri sırada taşkınlık yapan İdman eslundan üç gencin idarecilerin isabetli kararı ile yurddan kayıtları silinmiştir. Yeni pamuk Rekoltesi İzmir, (Özel aytarımız bildiriyor) — Türkofis direktörü Ziya, pamuk rekoltesi hakkında incelemelerde"bu- lunmak Üzere Mersine gitmiştir. Terkiklerini bitirdikten sonra An- kara yoluyla İzmire dönecektir. İ Mardin kadınları peçeleri attılar Merdim; “GÖyeteyturrmnı 2 bildiri yor) — Şehrimiz urayı peğelerin a- tılması ve çarşafların da bir aya ka- dar çıkarılması için değerli bir karar vermiştir. Bu karar ilân edilir edil- | mez şehrimizin bütün kadınları içten bir istekle peçelerini atmışlar, man- tolarını hazırlamağa başlamışlardır. Bu yolda büyük bir ilerilik gösteren bayanlarımızın birçoğu peçelerle be- raber çarşafı da atarak manto giy- mislerdir. Urayın bu kararını bütün kadınlarımız içten bir sevinçle kar- yılamışlardır. KUÇUK TELGRAF| HABERLERİ İ * İzmir, (Tan) — Çorak kapıda yapılan polis âhidesinin açılma töre ni elimhüriyet bayramında yapıla caktır. * Denizli, (Tan) — Cümhuriyet İf bayramı için hazırlıklar o devâm et- | mektedir. Bayram bu sene geçen yıl. lardan daha iyi kutlulanacaktır. * Mardin, (Tan) — Mardin orta okul direktörü Bay Fazıl Erim Ada- na orta okul direktörlüğüne atanmış ve Adanaya gitmiştir. tu (nm Hiç rahatsızlık vermez. TAN SAĞLI N ÖĞÜTLERİ Halk niçin Boğaza gitmiyor? Boğaziçinde, şurada burada kurul- muş olan kömür depoları pek haklı olarak herkesin gözüne batıyor. Bun- lar Boğazın güzel manzarasını şüphe- siz bozuyorlar. Yakınlarında oturan» ları toz içine sokuyorlar. Bu depola- rin nerelere götürülecekleri daha bel- li değilmiş ama, her halde oralardan kaldırı acaklarmış ve onlar oradan kalktıktan sonra Boğaziçi daha ziya- de rağbet görecekmiş. Ben de zevk sahibi olmağa çalışan bir adam olduğum için bu haber ho- şuma gidiyor. Boğazın çirkinlikten kurtulması elbette her İstanbullunun hoşuna gidecek bir şeydir. Ancak de- polar oradan kalktıktan sonra Boğa- zın daha ziyade rağbet göreceğine gelince... R Halkın her türlü hareketinde — ten bu dünyada her şeyde olduğu gi- bi — mutlaka bir sebep, fizik kanım- larına bağlı bir hâdise vardır. Meselâ bir yerde dikkat etmişler: Halk de- niz kenarında kumlar üzerinde yürür. ken doğru, düz yoldan gitmiyor da yine kumlar üzerinde dolaşarak gidi- yor, Bu hâdise her şeyde bir sebep arıyan fizik hocalarının merâklarına dokunmuş. En sonunda araya araya bulmuşlar ki, deniz kenarında doğru yoldan gidilirse kumlar daha yumu- şak olduğundan güç yürünüyormuş. Halbuki halkın dolaştığı yerlerden gidilirse kumlar sert olduğundan da- ha kolay ve daha çabuk gidiliyor- muş, Biz de halkın hayli zamandanberi Boğaza rağbet etmeyip te Anadolu şimendiferi taraflarına, Adalara rağ» bet etmesindeki tabii sebebi aramalı- yiz. Boğazm rağbetsizliğe düşmesi kömür depolarından sonra olsaydı bunu ona yormak kabil olurdu. Bu sebep Boğazda vapur paralarının pa- halı olması da değil, çünkü Adalara, şimendiler boyuna daha ucuz gidil miyor, Benim hatırıma bir sebep geliyor: Belki, diyorum. Rağası. sagüetüzi. &i oranın daha soğuk olmasından ile- #geliyor. Vakıâ modanın her şeyde büyük tesiri var. Fakat İstanbullula- tin hepsi de yalnız modaya bağlı ko- yun gibi insan ar olamazlar yi Ame, diyeceksiniz ki, dedelerimiz, atalarımız Boğazın soğuk havasına nasıl dayanırlardı? Onlar soğuğa kar- belki 'giidiki Tstünbultulardan” da ha ziyade dayanıklı idiler. Bski Tstan- bulun kışın ismmak usulünü bilirsi- niz. Eski konaklarda, saraylarda sö- mineler görülse bile pek azdır. Her- kes mangallarla ısınır, pek üşünülür- se nihayet birer tandır kurarlarmış. Şimdiki sobalar, kaloriferler bizi s0- Zuğa karşı daha az dayanıklı ediyor. Zaten eski İstanbulluların giyinme tarzları da soğuğa karşı onları daha iyi korurdu. Istanbulda biraz eskimiş her ailenin çocuğu, büyük babasının ve büyük anasının bütün ömründe, şimdiki tarzın tersine giderek kullan- dığı birer kürkü bulunduğunu hatır- lar. Şimdi erkeklerde kürk fazla bir ydir. Bayanlarda ise kürk ssıtmak değil, ancak süs içindir. Şimdiki elbiselerimiz bizi atalarımızın elbise. leri kadar soğuka karşı koruyamıyor. Lokman Hekim ra enikeiikmi enli) TİFOBİL Dr. İhsan Sam: Tifo ve paratifo hastalıklarına tu- İmamak için ağızdan alınan tifo | Herkes alabilir. Kutusu $5 kuru. FRANZIS Habeşistanda harp Harik Hayat Telefon : Nümune veye VE M.E kz ayların hil. diriyor) — Yeni İlçebay Hayrı Eğe, muhtelif ilçe işleri Üzerinde bana şu izahatı vermiştir: “— Şehrin elektrik ihtiyacrör kar. şılamak imkânlarını arıyoruz. Elek- trik etüt işleri idaresi, bu hususta in- celemeler yapacaktır. Fakat, bu ince- lemeler bitinciye kadar buradaki un fabrikasmdan istifade ederek şehri aydmlatmağı düşünüyoruz. Bu bu- susta bakanlığa yapılan müracaat kö» bul edildiği takdirde birkaç senelik bir mukavele yaparak derhal işe baş” lanılacaktır. Bu yıl Orman Kadıköyü ile Deve- ci Konağı kamununda birer köy yatı enklğe , İn mi KURT OĞLU ALI ÖLDÜ Bütün İstanbul halkınca hayırkâr- lığı ve doğruluğu ile tanınmış ve alt- mış senedenberi herkese kendisini sevdirmiş olan Kurdoğullarından Be- şiktaş börekçi fırını sahibi (Bay Ali) dünkü gün rahmeti rahmana kavuş- Bugün saat 1ide '.. Kaza ve Sigortalarınızı Galatada Ünyon Hanmda Kâin UNYON SIGORTASINA yaptırmız. Türkiyede bilâfasıla icrayı muamele etmekte olan ÜNYON Kumpanyasma bir kere uğramadan sigorta yaptırmayınız. 7603 M. Kemâl Paşadan bir görünüş. KA GAAL i wap En son ve en mükemmel eser #5 KÜÇÜK ANNE neşeli filminde : bütün SARAY boğmaktadır Cidden Pazar gününe lâyık bir filmdir. ilâveten: PARAMOUNT JURNAL havadisleri vesaire. tenzilâtlı matine m Otomobil 4.4888 M. Kemalpaşada Köylü için Konakları Yap ılıyor malktnhi, senle dillkükesemk atana siz da başlanacıktir. Bütün mekteplerin ders levazımı ve diğer ihtiyaçları te min edilmiştir. Nümune köylerinin bazılarıda köy nümune konakları yaptırıyoruz. Hu" bubatr temizlemek için köylere kak dur makinaları tedarik ediyoruz. Ik çenin telefon tesisatı da tamamlar mak üzeredir. 108 köyden 701 tele fonla biribirine ve merkeze bağlan» mış vaziyettedir. Kentin ortasından geçen çayın kenarlarına rıhtım sna başlanmıştır. Bu yıl, burada bif Halkevi açılması bellibaşlı işlerimiz” den biri olacaktır.” Tecim odasındaki Stajiyerler Tecim ve Endüstri odasındaki sta" jiyerlerden bir kısmının çıkarıldığını yazmıştık. Tecim odasından aldığımıs bir mektupta, sınıflarını geçemiye0 ve ikmal imtihanında da muvaffak © muştur. Bugün öğle namazı Beşiktaş camiinde kılındıktan sonra Rumeli- hisarındaki şehitlik aile kabristanına defnedilecektir. etmişti. Düşündüğü gibi de az sonra trupu getiren bankolu arr araba stüdyonun avlusunda durdu. Adele delikanlıyı gördü, kısa bir No. 21 “HINÇ EDGAR WALLACE fakat Brixan alıkoydu. — Davetinize teşekkür ederim Mis» ter Brixan, lakat biz dışarda bonjurdan sonra yürüyüp geçecekti, | Senaryo muharrirlerinden komisyon istiyormuş. Hatta bu sabah daha ye- nisini öğrendik. Bir kızdan trupa s0- kacağım diye iki yüz ingiliz lirası almış, Brixan defteri karıştırdı. Bir taraf. ta daha Greğery'nin adına rasladı. Griff şatosu sahibinin de ştadyoya senaryolar arzetmesinde bir fevkalâ- delik yoktu. Erkek kadn şöyle biraz cık düşünen dünyada kim yoktu ki, kendisinde senaryolar yazmak kud- retini görmesin? Brixan defteri kapadı, &sekretete uzattı: — Bu silinmiş kısım benim merâ- kımı mucip oldu, dedi, gidip Foss- dan anlıyacağım. Detektii Foss'un oturduğu yere git- ti, dışarıya çıktığını söylediler. — Bu gece geldiğini zannetmiyo- rum. dedi, eğer geldivse, yatağında uyumadı. Bize de Londra- ya gideceğini söylemisti. Brixan tekrar stüdyoya döndü. Yağmur başladığı için, filmeilerin seredeyse, geri döneceklerini hesap İMERA m e a Şamama ber halde | Sonta elimde ezberlenecek iki sahne var. Genç kır oldukça kat'i bir red ce- vabı vermiş sayılırdı. Lâkin Brixan bir hezimeti öyle kolay kolay kabul edenlerden değildi: — Peki canım bir çay olsun içe riz. Ezberlenecek ellei tane sahne ol- sa, bir çay fincanmın hatır: kırılır mr? Hem çay içerken de, pek âlâ okuyabilirsiniz. — Eğer ev sahibim salonunu verir- se, saat dört buçukta bir çay içmeğe gelirsiniz. Lâkin beşte bir randevu. nuz varsa, vaktinde yetişebileceğini. zi de haber vereyim. Brixan stüdyoya girdiği zaman, Enebvorth kendisini bekliyordu: — Senaryo defterindeki silintiden size bahsettiler mi? Biliyorsunuz zan- Bederim, ne düşünüyorsunuz? Sonra cevap vermeden ilâve etti: — Bu iş bana pek karışık görüni yor. Foss isterse şeytana taklak tirir. Şu adam da bir türlü namuslu işler görmedi gitti. Daha bugün öğ- reniyoruz. Meğer trupumuza sokto. üyül gu artistlerden bu İş için paralar alş- yormuş. Brixan sordu: — Yeni baş artistinizle filmler na- sıl gidiyor? — Adele'den mi bahsediyorsunuz? Doğrusu, bu kır harikulâde bir şey. Böyle bir günde bir bas artist. Do, rusu görülmüş şey değil. Bu çocuk» ta ben kötü bir huy seziyorum. — Kötü bir huy mu? — Ewet ama, içten, belli olmıyan götü bir huy.. Ya film bitmeden be ni bırakıp gidecek, yahut şu günler. de sarhoş sarhoş kalabalık sokaklar- da otomobil sürmeğe kalkacak. Birxan bir kahkaha salıverdi. — Zannttmem ki, ne onu, nede ötekini yapabilmiş olsun. — Stellanın yeni bir Kumpanya kurmak istediğini işittiniz mi? Brixan bir sandalye aldı ve otur- du: — Hayır, yeni haber bu! — Evet, yeni bir kumpanya kuru. yormuş. Ben zaten şimdiye kadar böyle bir teşebbüse girmek istemi. yen hiçbir artisti kapı dışarı etme- dim. Mukaveleler yapıyorlar, büyük büylk afişlerle nekadar sermaye koy duklarmı, daha büyük harflerle de baş artistlerinin adlarını ilân ediyor- lar, Baş artistlerinin dostları da ek- sik olmasınlar, böyle bir kumpanya kurarsa yılda birkaç vüz bin ingiliz | lirası vuracağını söyliyerek iknaa ça- lışıyorlar. Baş artist de filmin hemen her beş metrosunda başka çeşit tuva- letlerle kendisini U gösteriyor, bütün roller onda.. Ötekilere bir şey veril miyor. Tabii böyle bir filmin sonu da (os çıkıyor. Hatta film sona çıkmıyor ki... Yarıya gelince, para suyunu çe- kiyor, paydon — Stella, galiba İngilterede iyi bir rejisör bulamıyacak — Bulabilir. Bu memlekette iyi rejisörler yok değil, varama çoğu gölgede kalmış vaziyettedirler. Çoğu da kendilerini beğendikleri için, daha iş başma gelir gelmez geri çevrilmiş» lerdir. Kuvvetli bir sermaye ile iyi film çeviren bir adam pek âlâ para kazanabilir, İhtiyar direktör başını çevirdi: — Giriniz Longval, giriniz! Brixan da kapıya baktı. Hakikaten ihtiyar adam şapkası elinde kapıda durüyordu, Yüzü her zamankinden daha sevimli, dudaklarında her za- mankinden daha içten bir tebessüm, yürüdü. Tatir bir sesle: — Sizi rahatsız ederim, ten geliyordum. dönerken, film na. sıl gidiyor diye bir haber alayım, de- dim, — Çok iyi gidiyor Longval! gös. terdiğiniz alâkaya teşekkür ederim. Brixan'ı tanırsınız zannederim. İhtiyar gülümsedi ve müspet bir işaretle başını salladı: — Elendim, tuhaf bir mesele için avukatımla görüşmek o mecb: hâsıl oldu. Çok yıllar var ki, ben he- kimlik tahsil imtihanlarımı da vermiştim. Yani hekimlik yapan adı hekim birisiyim. Elimde diploma ol- duğunu çok kimse bilmez. Fakat geçen aksam komşulardan bir zat bunu nereden öğrenmiş bil- mem, bâna geldi, hizmetçi kızların dan birisi hastalanmış. Muayene et- memi rica etti, Halbuki ben kanun işlerini pek bilmem. Gidip kızcağıza baktım ama, kendimi kaydettirmeden doktorluk yaptığım için, acaba kas nun haricinde br iş yapmış olmadım m? Brixan dedi ki: — Hayır, müsterih olunuz. Eğer bir dela diplomalı olarak kendinizi kaydetirmiş bulunuyorsanız, doktor» luk yapabilirsiniz ve bu da kanun ha“ ricinde bir iş olmaz. Evet, avukatım da öyle söyledi. Hangi hastanın mevzuubahs oldu. Eunu anlıyan Brixan sordu: | 0 — Hasta çok ağır mı? — Hayır, o kadar ağır değil! Ben kan zehirlenmesinden korkuyordum. Fakat zannederim ki öyle bir şey yok. Gençliğimdenberi tıp o kadar terakki etti ki, şimdi ben en basit bir Teçete- yi bile yazmağa cesaret edemiyorum. | lamıyan bu stajyerlerin yerlerine t8“ amül mucibince yenilerinin al bildirilmektedir. Bu izaha göre, zim de yazdığımız gibi diğer stajiyef” lerin çıkarılmadığı anlaşılmaktadır. Gerçi kızcağıza faydam dokundu 4 ma, bütün gece de gözüme uyku gir” inünüz be birader, birisi de getirip motosikletini bizim geye bırakmamış mı? Brixan hafifçe gülmekten kendini alamadı. — Bunun manasını anlıyamadım” Sonra dostumuz Foss'u gördürm, dalgın görünüyordu. — Nerede gördünüz? — Evimin önünden geçiyordu. BE de bahçede oturmuş, pipo içiyord. Selâm verdi, evveli tanıyamad sonra tanıdım. Bir ziyaretten geldii ni, gidip bir mektup yazacağını #0” Jedi. — Saat kaç vardı? — Saat on bir ilân vardı. (İBÜ yar biraz tereddüt etti) bayır, #sâf ten pek emin değilim. Tam ben yat ğa yatmazdan evveldi. ğ Brixan düşlindü. Her halde Gres” ty Foss'üi göndermiş ve genç gittikten sonra tekrar gelmesini ist“ miş olacaktı. Longval anlatıyordu: — Sonra da derler ki, benim evi dünyanm en rahat ve münzevi Ye dir. Knebvortk'a döndü — Filminizi bitirdikten sonra P* na da gösterirsiniz, deği! mi? — Elbette... TÂrkass «9 sani