11 Ekim 1935 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 3

11 Ekim 1935 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

mi 11.10-935 Dışbakan Vekili Bugün Kamutay- da Bu Sorunun Cevabını Verecek Ozel Ankara, 10 — Afyonkarahisa; aytarmız — bildiriyor) r saylavı Berç Türker “Keres - teciyan,, arsrulusal siyasal durum hakkında hükümetçe ne gibi tedbirler alındığına dair kamutaya şifahi bir sual takriri daha ver miştir. Berç Türker, bu takririnde, siyasal durum vahamet kes- bettiği takdirde Lozan muahedesi larm keenlemyekün addedilmesi inde Boğazlar hakkındaki kayıt- icap eylediğini işaret ederek Dış Bakanımızın Uluslar Sosyetesinde bu hususta ne gibi teşeb - büslerde bulunduğu ve ne gibi neticeler alındığını sormaktadır. Afyon saylavmın gerek bu takriri, gerekse esaslarını dün bil - dirdiğim afyon hakkındaki takriri Kamutayn yarınki ruzname - sine alınmıştır. Dış Bakan vekili Şükrü Kaya ile Ekonomi Baka- Şe e ça vd ya e Ş TAN KAPLARI Tehlike karşısında Boğazları kapatacak mıyız? © Çi ö Berç Tüker nı Celâl Bayar, bu her iki mevzu hakkında cevaplarını yarınki toplantıda vereceklerdir. Fındık Kongresi Dün Açıldı Mallarımızın Kalite Değil, Fiat Bakımından da Dış Pazarlarda Temayüz Etmesi Lâzımdır "Ankara, 10 A.A. — Ekonomi Ba kanlığınca toplantıya çağrılan fın- dık kongresi bugün Ekonomi Bakanı Celâl Bayarın şu söylevile açılmıştır, “Sayın baylar, Fındık, memleketimiz ihraç mad- | eleri arasında mühim yeri olan ulu- sal bir mahsuldür. Yurdumuzun kalabalık ve güzel| bir parçasında halkımızın başlıca ge- | Sir vasrtasıdır. Bu itibarla da, istih. Salinden başlıyarak müstehlik eline &eçinciye kadar geçirdiği safhaları in > için sizleri buraya davet et- Kabul edip bu önemli işe koştuğu- o için ber birinize eyl pie ür ederim. Bütün ilgili odalar kon- &'eye İştirak ettiler, Yalnız Trabzon Şlasmın burada mümessili yoktur. “m önemle kaydederim. e seri halinde inceleyeceğiniz köylü ile tüccar arasındaki muame- lenin bilhassa Ikrazat ve kredi mua- Mmelelerine taallük eden kısmıdır. Bu- un şimdiye kadar olan şekli ile bun- dan sonra nasıl olması lâzım gelece- Zi hakkındaki fikirlerinizi bildirme » nizi rica ederim.Değeri, açıkça bilin- mesine fayda gördüğüm bir nokta, bu günkü toplanmanın bugünkü fiyat - İar bakımından bir siyasa mahsulü olmadığıdır. İhracat maddelerimizin kıymetlerinin nasıl olması lâzım ge- Meceğini muhtelif vesilelerle söyledim. "Ayni fikrin bir kere daha hulâsa e 'dilmesinde fayda görürüm. Takip ettiğimiz ticaret anlaşması Politikasi, mallarımızın satışını kolay Jaştırmış ve bazı memleketlerle im- kân verdiği karşılıklı mübadele inki- Safı mallarımıza talep nisbetlerini ar. tırmıştır. Biz prensip itibarile, Tür- kiye ihracat mallarının yalnız kalite değil, fiyat itibarile de dış piyasalar da temayüz etmesi lâzım, geleceği fik rindeyiz. Bunun içindir &ki istihsalin İlk kademelerinden başlıyarak müs- tehlike kadar olan bütün erime da çalışma tarzlarımızı rasyonelleş- Side vi bu yoldan maliyet fiyatla- Tımızı asgariye indirmek kalite hari- cinde en büyük rekabet ve muvaffa- kiyet unsuru olan ucuzluğu da temin etmek istiyoruz. Bunu söylemek, bittabi malları- Miz: yok bahasına harice dökmek ve Müstahsilin yaşamağa ve mesaisine devam için muhtaç olduğu kazancı Azaltmak demek değildir. Üzerinde en kıskanç olduğumuz ve tahkim etmek istediğimiz kazanç budur. İhracat tüccarlarımız bugünkü va- ziyet dahilinde, muhtelif memleket lerle mübadele vaziyetimizi nazara Almalı ve fiyata vücut veren bütün unsurları gözönüne getirerek kar- silıklı alım satım vaziyetinin icap ct” tireceği fiyatları temine çalışması ulu sal bir ödev saymalıdır. Herhangi bir vaziyetten istifade ede rek alacak'arımıza karşı fiyat empoze etmeye çalışmak me kadar hatâ ise, bazı mübadele şartlarından mütehas- #ıl daha müsait fiyata vücut verecek €lemanları ihmal ederek, daha ucuza Satmak da o kadar hatâdır. Fer vazi- Yeti ve o vaziyete gizi pere gin sartları daima gözönünde tutarak ona göre fiyat ami çalışmak gerektir. İçinizde tüccar olanlar ver, müstah- sil bulunanlar, endüstriyel elar'er vardır. Biz menfaatlerinizin ayrı ayrı olmadığı ve ulusal ekonomi bakımın- dan bilâkis müşterek bulunduğu ka- naatindeyiz, Bir tarafı hiçbir mülâ- bazanın esiri olmadığımızı: hükümet namına katiyetle söyleyebilirim. Tüc- Gar dediğim zaman, ecnebi veya Türk diye bir tefrik te kabul etmiyorum. Bu memlekette yerleşmiş olan bu mem- leketin ulusal ekonomi icaplarına v.| yan ve bu memlekete sermayesile ve İ bilgisile hizmet eden ve memleket mahsullerini kıymetlendiren her ecne bi de ayni derecede önemle bir vazi- fe yapmaktadır. Diğer söylemek istediğim bir nokta da şudur; Bazıları nasılsa şannediyor ki, biz alivre satışları tenkit etmek istiyoruz. imiz rasyonal | lardan İş ve Limitet namma Vehbi | Bu tamamen yanlıştır. Bir an evvel umumileştirmek istedi Jeştirme savaşmın €n Büyok netice ve | hedeflerinden birisi de bu nevi satış- ların inkişafı olacaktır. Biz alivre s3- uşlarla değü, a la baisse alivre satışı bir anana haline getirmiş tüccarla mrü cadeledeyiz ve mücadele edeceğiz. Bu zatlar, müstahsilin teşkilâtsız olmasın dan, kredi ihtiyacından istifade etmek kün fiyatlarla memleket ekonomisini yıkmaktadırlar. Meşru bir ispekülâs- yon telâkkisine imkân verebilecek ve a la baisse ve en baisse vaziyetleri; meşru gösterecek biç bir sebep yok- tur. Memleketimiz evlâtlarının ve haki- ki tüccar sınıfının bu vaziyeti ne ka- dar elemle karşılamakta olduklarını hepimiz biliyoruz, Bu kötü ananada zle etmek ay bü mem ette yaşamak il bulamıya- caklardır. > ' Müstahsilin teşkilâtlanması demek, ihracatçı tüccar sayısının azalması de mek değildir. Bilâkis memleketimizde milli şuura sadık bir ihracatçı siner. nm artması hedeflerimizden ve en büyük ihtiyaçlarımızdan biridir. Sözlerimi hülâsa edeyim: » Hedefimiz ve toplanmâmızın hede- fi, rasyonci çalışma yollarını beraber- ce tetkik etmek ve böyle bir çalışma» ya engel olan müşkülleri ve noksan- Yarı tesbit etmektir. Düşüncelerimiz ve endişelerimiz asla bir cepheli değil dir, Müstahsili de tüccarı da ayrı alâ- xa ve muhabbetle gözönünde tutaca- zanç imkânlarını artıracak olan en iyi temin eden şekli ve şeraiti ariya- cağız. Harice satış fiyatlarında sıya- samız bir muayyen vaziyetleri istis- mar etmek, ne de muayyen ekonomik şartların fiyata vücut veren eleman» larını istihkar etmektir. Kaliteyi yük- seltecek, maliyeti düşürecek ve bu su retle istihsal ve ihraç ve binmetice ka zanç imkânların arttıracak olan en rasyonel çalışma tarzını bulmak baş- Nea ihtirasımızdır. Çikolata sanayiimiz mümessilleri - nin aramızda bulunduğunu memnuni- yetle öğrendim. Kendilerine alâkala- rından dolayı teşekkür eder ve fın- dıklı mamulâtı Türk ihracat spesiya- Vitesi haline getirmek için çalışmaları- nı tavsiye ederim. Şimdi sizi ruzna- meniz veçhile çalışmaya terkedece - ğim. Birisi tüccarlar arasından, birisi de müstahsiller arasından iki başkan daha seçmenizi rica ediyorum. Çalış- ma şeklinizi artıracağını sanarak ilâ- ve edeceğim bir cihet daha vardır: Uzak maziden kalma bir duygu bü ka bil toplantıları neticesiz bir lâf har- manı zannettirir. Alacağınız kararla- rın ehemmiyet ve dikkaz ile nazara a“ ınacağından ve tezelden tahakkuk et Grilmesine çalışılacağından emin ola- bilirsiniz. Asbaşkanlıklara müteakiben tüccar dan, Istanbuldan Bedri ve Giresun müstahâillerinden Emin ittifakla se- çilmiş ve genel rapor okunduktan son ra encümenlere ayrılanlar çalışmaya başlamıştır, Kongrenin cumartesi gü nü İşlerini bitireceği sanılmaktadır, Murahhaslar kimler? Fındık kongresine iştirak eden mu rahhaslarm isimlerini bildiriyorlum: Ordudan müstahsiller namma Osman Ağaoğlu, Mustafa, Zeki oğlu ardan Furtun oğlu Ömer, iresundan müstahsiller namına E- min, tüccardan Sadık oğlu Emin, tüc | cardan Sadık oğlu Emin, Ordu Tica- ret odasından oda başkanı Hüsnü, Giresun Ticaret odasından Sadık oğ- | İu Emin, İstanbul Ticaret odasından Furton oğlu Ömer, finansal kurum- Emre, Türkofisten başkan Mecdet, | başmüşavir Halil Mitat, Müşavir Ze- ki Doğan oğlu, Samsun şubesi direk. törü Mitat, iç ticaret genel direktör- lüğü namına vekâletinde bulunan Sa- İâhaddin, kredi işleri direktörü Ce- vat, ihracatı teşkilâtlandırma direk» | törü Servet, standardizasyon . direk» enatitüsünden Şevket. A İ ile yapılmazsa, İtalya bunu kabul et- dara Teda | yallığı Ba Ea imleğin düşe İtalya - Habeş harbi Harbin önüne geçilecek, geçilmi- yecek derken, Mussolini hafta arası, Doğu Afrikada harekete geçti. Ar- tık İtalya ile. Habeşistan arasında harp emrivakidir. İtalyanlar Habe- şistanı şimalde Eritre'den istilâya başladılar. Ve üç şehir işgal ettiler. İtalyan tebliğine göre, bu üç şehirin İ ösgalile harekâten © birinci merhalesi İ tamamlanmış oluyor. Anlaşılan İtal- yanlar işgal ettikleri mıntakalarda yerleşmek, orada yeni askeri üsler te- sis etmek istiyorlar. Bundan sonra da tekrar ilerlemeğe başlıyacaklardır. Habeşlerin mukabil taarruzları, çe virme hareketleri, Eritre sömürge- sini istilâları hakkında gelen haberle- rin mubalâgadan ibaret olduğu şüp- hesizdir, Habeşistanın İtalya asker- lerile çarpışacak muntazam ordusu yoktur. Habeşler, İtalya ile ancak çe- te muharebesi yapabilirler. “Çevirme hareketleri”, mukabil taarruz diye a- jans haberlerinin verdiği havadisler bu çete muharebelerinden ibaret olsa gerektir. Gerçi verilen haberler de bu hareketlerin “fedai bölükler,, tarafın- dan yapıldığını bildirmektedir. Fedai bölüklerin giriştikleri teşebbüs mun- tazam bir ordu ile çarpışma değil- dir, Bununla beraber, Habeşler müessir çete muharebesi yapabilir- ler. Arazi müsaittir, Halk ta buna &- lışıktır. İtalya orduları Habeşista- nn içine doğru ilerledikçe bu çwe harbi de daha tehlikeli bir şekil alır. Her halde daha ilk adımda İtalyan- ların büyük zorluklar ile karşılaştık- ları anlaşılmaktadır. Italya ve Uluslar Kurumu Askeri harekât devam ederken di- ğer taraftan siyasi vaziyet te tabii cereyanı takip ediyor. Askeri ha- rekât başlamazdan önce, Konseyin İ- talya « Habeş davasını halletmek için yapacağı teklifin ittilakıâira ilemi, yoksa ekseriyetle mi yapılacağı şüp- heli idi, Filvaki bu notada çok ehem- myetlidir. Çünkü teklif ittifakrâre çok | meğe mecbur olmadığından Habeşi- tana karsı harekete geçerse, mütecar viz telâkki edilmiyecekti. Misakm on beşinci maddesinin yedinci fıkrasına göre, o zaman her devlet kendi hak- kın: ve menfaatini bildiği gibi koru” makta serbest kalacaktı, Ancak İtal yanm harekete geçmesile artık İtal- ya - Habeş davası on beşinci madde- nin çerçevesinden çıkarak on ikinci madde çerçevesi içine girdi ve der- hal müeyyidelerin tatbikine ittifakı. âra ile ne arzedilmiştir. Bu mesele üzerinde Osmanlı Tarihinde oca Ve ibrahim Cinci H Mecnun Ziya Şakirin gazetemiz için hazırladığı bu tarihi tefrikayı Pazartesi günü neşre başlıyoruz. Bunda yer yüzü saraylarının ilk Raspotini olan Cinci Hocanm bütün ma - rifetlerini ve 20 inci padişah Sul tan İbrahimin bütün delilikleri- ni okuyacaksınız. EEE Şİ A İZİ Yeni Romanlarımız MD lv ALEKSANDR Cumartesi Günü de yine Tan sütunlarında Grandük Aleksandr'm hatıra- İ HAFTANIN SİYASA SI || ie yapılan ilk görüşmeler, bazı devlet- İerin mileyyide tatbikinden kaçınmak istediklerini göstermektedir. Müeyyidelerin tatbiki Uluslar Kurumunun tarihinde ilk defadır ki bir devlete karşı müeyyide tatbikine teğebbüs edilmektedir. Mü- eyyideler iki nevidir. 1 — İktsadi, 2 — Askeri, > Askeri mileyyidelerin tatbik edile» miyeceği esas olarak kabul edilmiş- tir. İtalya da bir harbe nihayet ver- mek için Avrupada bis har- bin başlamasını hiçbir devlet göz mıyor. Binaenaleyh müeyyide tatbi- kinde israr eden devletler bile bunla rin iktısadi sahaya munhasır kalması noktasında mutabık kalmışlardır. An- cak iktisadi müeyyideler de çeşit çe- şittir. Mali münasebetlerin kesilme- si vardır. İtalyaya harp malzemesi satılmaması vardır. İptidai madde satılmaması vardır. İtalyadan mal satın alınmaması vardır. Nihayet İ- talyanm ablokası vardır. Bakalım © sas itibarile müeyyide tatbikine ka- rar verildikten sonra hangisine ka- dar gidilecektir? İngiltere mümkün olduğu kadar ileri gidilmesini İsti- yor. Fransa müeyyide meselesinde itidalden ayrılmıyor, İtalyaya gelin- ce; hafif tertip müeyyide tatbikine İ katlanmayı göze aldığı Mussolininin son verdiği söylevden | anlaşılmakta” dır. İtalya Başbakanı, İtalya ulusunu sivil seferberliğe çağırdığı gün demiş «i ki: Askeri müeyyideye karşı harp ile mukabele edeceğiz. Fakat iktisadi tedbirleri sabır, tahammül ve disip- İin ile karşılayacağız. Mussolininin müeyyide bahsinde Fransa ile anlaş- mış olması da mümkündür. İngiltere » İtalya Habeş meselesi çok tarafk bir da- vadır. Bir tarafı İtalya ile Habeşis- tan arasındaki ihtilâftır ki bu, niha- yet kanlı bir boğuşmıya münger ok muştur. İkincisi İtalya ile Uluslar Kurumu aratındaki meseledir ki oda yukarda izah ettiğimiz seyrini takip ediyor. Üçüncüsü İngiltere ile İtalya arasındaki meseledir. Bu sonuncu'saf basını İngiltere hiç benimsemiyor. İ- tafya ise bütün meselenin bundan İ- baret olduğunu iddia ediyor. İtalya- ya göre Habeşistanın söz söylemeğe, Uluslar Kurumunun da bu işe karış- mıya hakları yoktur. İngiltereye ge- lince; İtalya İngiltere ile her zaman görüşmeğe hazırdır. Mussolini birçok defalar tekrar ettiği bu teklifi hafta arası da İleri sürmüştür, İngilterenin Akdenize kuvvetli bir dönanma top- lamasından telâş ederek Habeş isini İngiliz menfaatlerine muhalif şekilde ve bu mesele üzerinde ile anlaş mak istediğini bildirmiştir. İngiltere Mussolininin bu teklifini kabul etme- mizi Evvelce bu mesele üzerinde ussolini ile anlaşmak için Edeni Romaya kadar gönderen İngiltere, mesele Uluslar Kurumuna intikal €- dip te bu raddeye kadar geldikten sonra artık İtalya ile hususü görüş * meğe yanaşmıyor. Diğer taraftan Akdeniz, Cebelüt- tarık ve Kizıldenizde de kuvvetler toplamakta devam ediyor. İtalyanın Doğu Afrikaya yolladığı öç yüz bin askerin muvasale hattr üzerinde böy- le kuvvetli bir donanma toplanması da İtalyanlar: sinirlendiriyor. İngiltere Fransa İtalya - Habeş barbi, İngiltere ile Fransa arasında birtakım diplomatik notaların teatisine vesile teşkil etmiş- tir. Önce Fransa İngütereye bir nota gönderdi. Sual seklinde olan bu nota ile Fransa İngiltereden Orta Avru- pa İstâtükosunu korumak için müey- Yideleri tatbika hazır olup olmadığı- nı sormakta idi. İngiltere bu suale kaçamaklı bir cevap vererek Avrir pada Lekarno muahedesinin tahmil ettiği taahhütlerden daha ileri gitmek istemediğini anlatmıştır. Bundan sonra İngiltere bir İtalyan tecavlizüne karşı Fransanın İngilte. reye yardıma hazır olup olmadığını Fransız hükümetinden sormustur. İn giltere birinci suale kaçamaklı bir cevap verdiği gibi, Fransa da ikinci suale kaçamaklı bir cevap vermiştir. Fransızlar, bu cevaplarında aşağı yu- karı İngiltereye sordukları suali tek- rar ediyorlar. Yani İngiltere Avrupa- da istatükonun muhafazası için ta ahhütlerini genişlettirir ise, Fransa- nın da İngiliz noktaj nazarmı kabule hazır olduğu bildiriliyor. İngiltere bu İtalya - Habeş davasında Pransayı çok sıkıştırmıstır. Fransa ile İtalya arasnda bir ittifak yapıldığı anlasıl- maktadır, İneiltere, Fransayı İtalva- ya karşı tahrik ederek bu ittifak bös- larını tefrikaya başlıyacağız. Grandük bu hatıralarında Rus çarlığının | mak istiyor. “Ya beni, yahut İtalyayı Bolşevik inkılibma kadar geçirdiği ve dünya efkârı umumiyesinin me- rak ettiği bütün vakayi ve hâdiseleri anlatmaktadır, Türkiye Ev Kraliçesi tercih et.,, demek istiyor. Fransa daima İngilte; tercih eder. Fakat İngilterenin MEn den emin olmak istemez. İngilterenin $on yıllar içinde takip ettiği politika Fransaya bu noktada İtimat telkin etmiyor. Bunun içindir ki, İtalya dont luğunu tehlikeye düşürmeden İngil- tereyi de idare etmek İstiyor. A. Şükrü ESMER 2000 Lira mükâfatlı bu musabakamız hazırlanıyor. Şartlarını En Son Moda İl ve mükâfatların çeşitlerini ayrıca bildireceğiz. ğ Erkek, kadın ve çocuk elbiseleri, kus sursuz biçim, ancak: OROZDİ-BAK mücssesatında, HAYIRDIR İNŞALLAH! Rüyaya inanır mısınız?. Ben inanmam, Lâkin meşhur Fransız âlimi (Camille Flammarion) un rüya hakkında bir eseri vardır ki üç yüz küsur rüyanın hakiki hâdiss- lerle olan münasebetlerini gösterir. Diyecek şu ki rüya insanların her tabakasında inanan bulmuş bir ga- rip hayaldir. Gelelim asıl işe: Iki gece evvel, — hayırdır inşal- lah — bir rüya gördüm. Güya Çin imparatoru imişim (tuhaf şey de- öl mi?). Ancak Pekinde oturmu yormuşum da İstanbulda imişim. Pek iyi seçemiyorum, mabeyin- cilerim falan var. Yaverlerim var, Ha! rengim de sarı değil, bem- beyaz, rüya bu ya!.. Bir Atip- lerim Aramızda görüştüğümüz dil de türkçe... İşin daha tuhafı, Italyan muha- rebesinden falan hiç bahis yok! Benim bir iş odam Var.. Önümde bir büyük ve geniş mermer masa! Orada çalışıyorum. Etrafım yığın. larla mektup dolu. âtipler bir taraftan mektupları açıyor. Bir taraftan okuyorlar. Bütün mektuplar imzasız, yahut Ali, Veli gibi hüviyeti belli olmıyan sarı çizmeli Mehmet Ağa kabilin- den... Ve bütün mektuplar sadıka» ne hislerle yazılmış. Herbirinde maiyetimdeki ahçınm beni zehirli, yeceğinden, terzimin prova yapar» ken makası karnıma sokacağından, berberimin beni traş et m U- tura ile gırtlağımı keseceğinden, başyaverin aleyhime (komplo) yap- makta olduğundan, hazinedar us- tanın paralarımı çaldığından, baş- mabeyincinin rüşvet (aldığından, kadmefendinin bana hiyanet ettir i il ın uşaklara başımın bütün eşini dostunu sara» yımda beslediğinden, hulâsa etra- fımdakilerin hep birer hain, hırsız, namussuz olduğundan bahsediliyor. etleniyorum. Ha- men kılıcımı çekip fırlıyorum. Onü- me ihtiyar, emektar bir eski mabe- — Suçum nedir?, diye soruyor. Mektupları anlatıyorum... Beni yor... Merhum babamın ( o da parator imis) kapalı odasma pötü- rüyor, Bin bir dosya karıştırdıktan sonra sararmış bir mektup çıkarıp bana veriyor. Bu mektup babüma yarılmış ve benim kendisini öldürüp yerine geçeceğimi haber veriyor. Yazı ayni yazı, eda avni eda ve sadakat teminatı hep ayni. Bunu okuyunca şaşırıyorum ve eski mabeyinci: — Devletliler bu mektupları o- kudukça ve onlara ehemmiyet ver. dikçe hergün sayısı artar. Cünkü insanlar her şeyden evvel biribirini çekemiyen ve biribirine fenalık et. istiyen mahlâklardır. Eğer #evketlim tebaasının bu fena huv- dan vazgeçmesi iyorsa bu mek tupları bir mevdanda önünde vakar.. Ondan sonra rahat eder... diyor. Hemen o gün bütün bu mektup- ları şehrin büyük O mevdanma yığ- dırıp yaktırıvorum. Mevsim kış ols duğundan ateşinde yor. Ertesi bir tek mektup görmüyorum. rüyam bur in 12 tayyare mahkeme kararile satılıyor Ankara, 10 (Özel aytarımız bildi. riyor) — Bir ecnebi sosyetesi taras fından hükümete teslimi taahhüt e- dilen on iki tayyare mukavele çart- larına uygun görülmediğinden tes - lim edilmemiş ve Eskişehir hukuk mahkemesince satılmasına karar ve- rilmiştir. Rus doktorları şerefine ziyafet Ankara, 10 (Özel aytarımız bildi: riyer) — Sıhhat Bakanı Doktor Re- fik Saydan şehrimizde bulunan Ras doktorlar şerefine dün gece Anadolu klübünde bir siyafet vermistir. Rus Büyük Elçisi Karahan da misafirler şerefine bugün bir çav ziyafeti ves recektir. ,— 20 ilkteşrin Pazar Genel Nüfus Sayımında Sayımı çabuk bitmesi için, sayım memurlarının suallerine hemen cevap veriniz. Memur - ları söze tutmak, kendilerine yiyecek ve içecek ikram etmek yasaktır. |, Başvekâlet İstatistik Umum Müdüşlüğü | 4 İLLA ka eti Se meki zar mi İL Sek Mi ai.

Bu sayıdan diğer sayfalar: