ISTANBULDAN PiREYE “ iPAR YOLCULARI! Akan e ne Zeki — Gelsinler, amma ne- reye otursunlar? Bir metre mu - i£ yere yedi kişi oturuyoruz ıslağız. Birak fıkaraları, çalkansınlar. Yaşım yanında ku ru da yanmasın. Dedi. O aralık birdenbire üstüme | nişasta çuvalına benzer yum - şak bir ağırlık düştü. Alümin - yom portatif su bardakları gibi boynum çabucak omuzlarıma g€çiverdi. — Allah! Bu ne yahu? — Benim kardeşim, pardon! Mecalsiz, peki. Diyerek boy- mumu” omüzlarımdan © çıkarı yarı çârpık, düşen ağırlığa bak- tım. Meğer yerinden kalkarken müvazenesini kaybeden Fazıl üstüme düşmüş. Bu ağır, yum- şak kazayı hamdolsun hafif at- lattım. Amma elim gayı ya- ri üç gün'boynumu uğdu. Fırtma olanca küvvetile de- vam ediyordu. Bu dalaşmada herkesin denizden başka her yere düşmesi affedilirdi. Gemi- yi çullanan ağır dalgaların sa- demesinden kurtarmak için mecburi değiştirdiğimiz bu bo- calayış istikametile otuz kırk mil ötede (Tinos) adasına dü- şecektik, Adanın tam ortalarına düşüp (Mikoni) boğazını rahat tutabilmemiz için bu tehlikeli sallantıya boyun eğerek dü yüksek tutuyordük. Çün- kü rüzgürin tersine dirise etme- si ihtimali de melhuzdu. Üstü- müzdeki sarındığımız battani- yeler sırsıklam olmuş, fırtına bir hastabakıcı ihtimamile vü- cudumuza deniz suyu ile müte- madiyen soğuk pansıman yapı- yordu. Arkadaşlar, bilâistisna hepsi de bu belâlı ve felâketli denizi büyük bir itidal ve sükü- hetle karşılamış, geçen sefalet saatlerini hep alay ve neş'eye boğarak maneviyatlarını hiçbir şekilde bozmamışlardı, Müba- rek mehtap bir türlü görünemi- yordu. Fırtmalı havada gecenin korkunç karanlığına tahammül de ayrıca bir işti. Ömrü hokka- ya batmakla geçen bir yazı İemi gibi bu zifiri denize kim bilir daha nekadar dalıp çık caktık, Bir aralık denizin siyah uf > kunda birdenbire gözüme sar- hoş gözü gibi bulanık bir ziya göründü. — Çocuklar, şu görünen ışık acaba bir fener olmasın? — Hay, gören gözlin nurlan- sm! Yarasâlar senin yanında kör hafız gibi kalır. Bu ne görüş | yahu! Hani, nerede göster kalım? 7 Diye millet baktığım tarafa birden başını çevirdi, Altımız- dan geçen kalın bir deniz önü- müze çarçabuk bir dar ördü. kün olmadı. Feneri tekrar gö- rebilmek için biribirini iten bu canlı tepelerin arasıra alçalması lâzımdı. Bir müddet sonra ışığı ayni noktada tekrar görebildik. Arkadaşlar arasında “fener mi, yıldız mı?” münakaşası başla- İdi. Kâmil Kaptan (Mikoni) fe- nerinin otuz milden göründüğü nü ve bu ışığın fener olması | timalinin daha kuvvetli olduğu- ru söyledi. Fenerin çakıntıları. nı saymak üzere fener risalesini getirdik. Risalenin üst b tuğumuz elektrik lâmbasile Mi İroni “fenerinin dört kısa uzun çaktığını duk. Faka muazzam dalgaların önümi | dikdiği karlı tepelerden çakintı- ları saymak imkânını bulama- dık. Bataçıka bir müddet daha yol aldıktan sonra ışığın fener clduğu belli oldu, Bize ötuz nı görünen bu fener oda- ızda yanan bir ışık kadar mu- his ve sıcak geldi, Gece yarısını (o buluyorduk. Fırtına H şiddetile devam e- diyor, rüzgâr canavar gibi kulak larımızda ötüyordu. Namık İs - mailin rüzgâr ve denizi tam bir bilgi ile kollıyarak bu fırtınada dümen kullanması zikre değer bir hâdisedir. Mehtap karanlıkları yırtarak arkamızdan göründü. Yüzümü- ze durmadan inen dalga ser tilerinden tuz komprimesine di nen gözlerimiz, maalesef bu ışı ğı da buzlu camdan görecekti. Bu tükenmiyen gecenin saat- leri güçlükle gecerken olduğu yere tutunarak sallantıya muka günden ilerisini görmek müm- | T Yazan: Mahmut BALER Alimişd 1 Sia Deniz önümüze Çarçabuk Bir Duvar örüveriyordu sulardan resimde görülen limanına girmeğe muvaffak olama dığımız Tinos adasının gö vemetten yorulan arkadaşların uyumamasnı temin için koldan çi arada bir Kâmil | kaptan tarafından çekiliyor ve ! dalmak üzere olan herhangibir arkadaşın uyumasına imkân br- rakılmıyordu. Saatte beş buçt mil yapabiliyorduk. Ayni gid le dinmiyen fırtınada daha bir hayli çırpmdıktan Sonra gece yarısını bir buçuk saat geçerek (TİNOS) adasına sokulabildik. Kara sularma girdiğimiz zaman bu iri dalgalar tedricen küçü dü;ammabu seferde dağlardan kopan şiddetli rşilağerle n (AKROTER) iki ritada klâvuz kitaplarmda en i bir demiryeri olarak gösterili - yordu. Saat ikiyi çeyrek geçe - İ rek demir yerine geldik. Sular açığa doğru dehşetli akıyordu. Bulunduğumuz mevkii ağır ağır iskandil ederek dört kulaç su bu lunca demiri attık. Bu kismen selâmet sayılabilirdi. Fakat rü gâr o kadar şi deniz kayalar üstünden düşen bir nehir hışırtısile öyle keskin ve gürültülü akıyordu ki, bulun duğumuz yerde sağlam bir hu - zurla kalabilmek emniyetini bir türlü kendimizde göremiyorduk. Geminin her yeri berbat ve perişandı. Yelkenleri toplayıp | etrafı neta etmek ve herkesin ya tacağı yeri hazırlıyabilmek için lğal şmak lâzımdı. | Kamaraların içi görülecek şey - di. Duvarda ve yerde kopmıyan ve dökülmiyen bir şey kalmamış İ gibi idi. Bunlar toplanacak, ku- k ve kurunacaktı. J Arkası var) sek sağ « Tinosta fırtına devam ederken karaya çıkış | | maralı apartımanda İ numara ''N A IM Klişe Atölyesi Renkli, tire, ototipi, her türlü klişe yapılır. Ucuzluk, çabukluk, iyi, temiz ve AN | |SAGLIK ÖGÜTLERİ Kız Erkekler edeceklerini mutlu onlara! duktan sönra daha raha sa yorar ne kes merak ede oluyor? m sağma altın rkek olur, er- çocukları al. daha ilk az. Ne de bunun aksi dan erkek ol daha kekleri kadını könceki b ya çıktı. Şimdi herkes kendi ki yarısını arar, diye yazmıştı. Fosofun bu sözünü pek de vaba- na atmamalıdır. G ekten, insan & da ilk devirde hem er- hem kadın sayılabilir. Sonradan | çocuğun kız veya oğlanı olacağına gö- rkeklik veya kadınlık alizmetle. biri gelişir, büyür, öteki büyü- kaybolur, kadınlık ve erkeklik alâ metleri de ikişer kısımdır. Bir kısmı na âletler, öteki kısmına da tohum rsem elbette ne demek iz. mez, kız erkek de kadın olarak büyüyüp guddesi er ler de âletler böyle karışık insan vücurça kıza ben- halde arzusu baktmından er- n kimisi derdini dana döker, bir ameliyatla işini dü - mra bir kadınla evlenir. anlatamaz, kendisi ken gizlice gene bir ka- dınla birleşir, yahut öyle yapmak a tutulmuş bir istatis kiz erkekten 78 tanesi letler erkek olduğu halde tohum gudr desi kadın olur, Ancak, bunların sa- kilere nispetle üçte birdir Sonra da böyleleri içlerinden bir ko çaya varmak istedikleri halde, her nedense kendilerinin kadın olduğunu açığa vurmak istemerler, bir kadınla evlenirler ve bütün ömürlerini, seve- medikleri, sevmelerine imknâ olm yan kadınla soğuk geçirirler. Belki bundan sonra, kadınlık iler Tedi , kadınlar her bakımdan er- keklerden üstün sayılırlarsa, o vakit erkek kızlar da bir ameliyat yap rak xocaya varmayı isterler. Lokman Hekim “Dr. İhsan Sami ISTAFİLOKOK AŞISI afilokoklardan mütevellit (er- genlik, kan çıbanı, koltuk altı çıbanı, arpacık) ve bütün &ld hastalıklarına karşı pek tesirli bir aşıdır. Dısanyolu No. 113 “DOKTOR. Rusguklu Hakkı Üzel | Galatasarayda Kanzuk eczahanem karşısında Sahne sokağında 3 nu- “6596 Dr. A. KUTİEL Karaköy Topçular caddesi yi 3 724 Göz Doktoru . | ŞUKRU ERTAN Birinci Sınıf Mütehassıs İ (Babıali) Ankara caddesi No. 60 İ Telefon : 22566 Nr) YENİ NEŞRİYAT Yeni Adam üzel bir şekilde çık- yazıları ara- Yeni nesle Yeni dil yazısını, Kültür tetkik ve tenkitlerini okuyunuz. Yeni Adam'ı hassa gençlere, muallimlere ve kül. türle ilgesi olanlara tavsiye ederiz. Sıhhiye mecmiası Sihhiye mecmuasınm 73 üncü sa yısı çıkımıştır. İçinde bütün doktorla” Tı ve sıhhat işlerile uğraşan kimseleri alâkadar eden birçok güzel yazılar vardır. Tavsiye ederiz. ei Kendisinden Yirmi Yaş Küçük Bir Kadınla Evlenmek Istiyor Kendisinden çok genç bir kadınla evlenmek istiyen H dınm ağır ve kendis şüren şartlarından $ t İstemeğe hakları vardır. A» Hasan - senedenberi içmiyormuş. Bir i şüphe: yıl önceye kadar alkolik olar âyet ediyor ük fırsatlarla gene başl imse kolay kolay ir. dınm bu tekliflerinde adığına, birkaç ay sonrası olması ihtimaline gelince buna karşi Hasan evinin ya- Tısını verebilir, yahut ölünceye kas dar evin bir kısmında oturmak hak- kanı n edebil e Pişman olan erkek samimi ca beni geceyarılarına kei teşvik ediyordu. Her gece meyhane dülaşıyor, e buna bazan evde.de de düm. Bütün dertlerimi sızladı. Belki, aç b da geçen sene anamı kara oprklara ocağı kalırdı acaba?. n karıları üstüne maceralarına girdikten sonra takım skandallerden sonra da evleri- | me döndüklerine, ailel tiklerine şahit olmuy, karar verdim. Pek w- zdan genç bir kadmı| ba küçük olan bu bazı tekliflerde bulunmıya (başladı. Evvelâ 500 lira nakit isterken, bir de oturduğum evi kendisine vermemi se x- Bâşka bir şeyim y ne başka birini sevmiş, evim var, Bu tekli muş, dayamış, döşemiş, oça yüzlerce öbür gün gene başlarsam onun başına birçok ketler gelebilirmiş. Hiç olmazsa | biraz parasi ve bir de evi ol ki böyle bir izdivaca güvene Ben de elimde bir şey kalmayınca | muntazam bir sile reisi olurmuyum. Birkaç defa görüşmemiz sonunda| sevmiye başladığım bu kadınım böyle | şüpheli teklifleri başkalarından öğ- rendiğine şüphe yok. Haydi kabul €- | deyim, Fakat birkaç ay sonra o midır? Düşününüz ki, yabancı kadı- na yapılan bu m âmili şüp- he yok ki bir sevgidir. Bu sevgi bir y utulur mu,yeniden Böyle paraya taallük eden fedakâr- lıkların âmilini mutlaka sevgide ara» mamalıdır, Gelip gerçi (o hevesi şiddetli ihtiraslar, hele birçok er rdeki değişiklik ihtiyacı da âmil ok Böyle, bir macersdan gene > Ze ziyan niz, Fakât burada düşünüle- evinde ve karı bil edem mak istiyeceğine bir deli cek nokta erkeğin rüyorum. Nasıl hareket etmeliyim?, Arada bir sevgi olmadıkça kendi kadın! dna bağlanmak ihtiyacı Bize mektup yazan Veci bunu araştırmalı, kocasını başka bir kadın aramak ihtiyacından variste kılmalıdır. Zeki bir zevce, en'uçarı erkeği yalnız kendisine bağlıyabilir. malıdırlar. Hele kendisini birkaç sa- tirla pek iyi tarif eden Hasan gibi ayyaşlardan evlenecekleri ka Limanları işletme ilânları Devlet Demiryolları ve Umum İdaresi Muhammen bedeli 18829,80 lira olan 627,660 m3 çam dilme ve tahta 8 Birinci Teşrin 1935 salı günü saat 15,30 da kapalı zarf usulü ile Ankarada İdare bi- nasında satın alınacaktır. Bu işe girmek isteyenlerin 1413,23 liralık muvakkat ile kanunun tayin ettiği vesikalar, kanunun 4 üncü maddesi mucibince işe girmeye kanuni manileri bulun- madığına dair beyanname ve tekliflerini aynı gün Saat 14,30 a'kadar Komisyon Reisliğine vermeleri lâzımdır. Şartnameler parasız olarak Ankarada Malzeme dai- resinden ve Haydarpaşada Tesellüm ve Sevk Müdür- lüğünden dağıtılmaktadır. (5814) 7343 Muhammen bedeli 19250 lira 425 ton ham döküm piki 23 Birinci Teşrin 1935 çarşamba günü saat 15,30 da Ankarada İdare binasında kapalı zarf usulü ile sa- tın alınacaktır. Bu işe girmek isteyenlerin 1443,75 liralık muvakkat teminat ile kanunun tayin ettiği (o vesikaları, kanunun 4 üncü maddesi mucibince işe girmeğe kanuni mani- leri bulunmadığına dair beyanname ve tekliflerini ayni gün saat 14,30 a kadar Komisyon Reisliğine vermeleri lâzımdır. Şartnameler parasız olarak Ankarada Malzeme dai- resinden ve Haydarpaşada Tesellim ve Sevk Müdür- lüğünden dağıtılmaktadır. (5806) 7342 Muhammen bedeli 5444 lira olan 30 dane 500 kilo- luk ve 3 dane de 250 kiloluk baskül 24-10-1935. per- şembe günü saat 15,30 da kapalı zarf usulu ile Anka- rada İdare binasında satın alınacaktır. (Bu işe girmek isteyenlerin 408.30 liralık muvakkat teminat vermele- ri ve kanunun tayin ettiği vesikalar ve işe girmeğe manii kanuni bulunmadığına dair beyanname ve tek- liflerle ayni gün saat 14,30 a kadar Komisyon Reis» liğine vermeleri lâzımdır. Bu işe ait şartnameler Tesellüm ve Sevk Müdü ünde Ankarada Malzeme