mam 18-9-935 Belediyeler Bankası Binası (Özel aytarımız bildiriyor) "Ankara, 17 Belediyeler bankası, önündeki inşaat mevsiminde Bankalar caddesinde, hukuk fakültesinin önündeki arsada bir genel di- rektörlük yaptırmağa karar vermiştir. Plânlar hazırlanmakta- dır. Üniversiteliler Ankarada "Ankara, 17 (Özel aytarımız bildiryor) — Ulusal Talebe Bir- liği heyeti bu akşam Samsundan geldi. Durakta şarbaylık, Par- | ti, Halkevi murahhasları ile hukuk talebesi tarafından karşılan- dı, yarın Atatürk anıdına çelenk koyâcaklardır. - —— ni G .. Mussoliniye Gö TBaş tarafı Tarımızın verdiği habere göre Beş- ler komitesi meselenin halli için Uluslar Sosyetesi konseyine teklif edilmek üzere bir proje hazırlamış tır, Bu projenin esası Habeşistanda Ekonomik ve Sosyal ıslahat ve Ha- istanın Uluslar Sosyetesinin mü rakabesi altına alınmasına dairdir. Bununla beraber Cenevrede Italya- nın bu teklifleri kabul edeceği ümit edilmemektedir. Dün aldığımız tel. gratlar aşağıdadır.) Beşler nelef teklif etti ? Cenevre, (Özel aytarımız bildiri: ) — italya - Habeş davasını ince- İemekte olan Beşler komisyonu $u 60- Jara varmıştır? vi — Ekonomik ve soysal ıslahat ya pılması için Habeşistan üç devletin #müşterek yardımı temin edecek bir formül bulunması tavsiye ediliyor. © 2 —Italyaya Habeşistanın cenu- "bunda toprak veriliyor. 3 — Habeşistana denize mahreç weriliyor. Pransa bu mahrecin Cibuti limanda Habeşistana serbest bir ma taka verilmesi şeklinde ballini teklif etmiştir. li 4 — Habeşistan ordusunun talimi We terbiyesi için Italyan zabitlerinden Âstifade teklif ediliyor. $ — Habeşistan Uluslar Kurumu- hun mürakabesi altına alınıyor . Bu Mmürakabenin konsey taralından tayin edilecek bir fevkalâderkemiser vasi- tasile: yapılmaz : i #nürları addedilecektir. Beşler komisyonunun raporu ha- zırlandıktan sonra konsey tarafından tasdik edilecektir. İtalya kabul etmiyecek Cenevre, 17 A.A. — Royter: Tali komite raporu tamamla- mıştır. Rapor yarm öğleden sonra Beşler Komitesinde tetkik edilecek- tir. Habeşistan hakimiyet hukukunun muhafaza edilmiş olması o müstesna wlmak üzre, rapor hakkında hiçbir malümat almamamış olmakla bera- ber, dönen bir şaylaya göre, İtalyan budutlarına bitişik o mıntakalar İtal an komiserlerinin kontrolu altına onulmuştur. — Beşler komitesi ei Roma, 17 A. nin burada dikkatle tetkik edileceği temin edilmekte ve fakat bunun ka- bul,edilmesi ihtimalinin pek zayif ol duğu çünkü son bakanlar kurulu top Jantısında reddedilen. tarzı hallere dahil bulunduğu ilâve edilmektedir. Mussolini'nin beyanatı Paris, 17.A.A, — Mussolini, kendi- she bir görüşme yapan Mi göze tesine şu diyevi vermiştir ; “ Biz, İngiliz milleti hakkında, Mimi ve sadık bir dostluk besledik, Fakat, dünyaya hükmeden bu mille #in, bizden, Afrika güneşi altındaki küçücük bir toprak parçasını esirge- mesini canavarca bir hareket şa, ruz. Dosdoğru (yürüyeceğiz, hiçbir zaman bir Avrupa milletine karş: düş manca bir hareket irtikâb etmiyece- *Ziz, fakat, bize karşı böyle bir hare. kete başlanacak olursa, bunun sonu, harp olacaktır, Italya, barp İstemez, iakat harpten de korkmaz. Italya i- şin gösterdiği gayretin dost mahiye- tini tasdik ettiğim Fransa, zecri ted. birler isteyecek Omidir? Fransadan Bazik olduğunu anladığım bu duru. munda, sorup öğrenmek İstediğimiz, bundan ibayettir. Fakat başkaları, zecri tedbirlerin, Avrupa haritasının baştan yapılması tehlikesi demek ol duğunu birbirlerine söylesinler. talyayı daha başka tevziat ve bel- ki de daha fazla adglet isteyenlerin arasına atmanın neye (o malolduğunu göreceklerdir. Amerika harbe mâni olacak Hydepark, Nevyork, 17. AA. — Roosvelt ve Norman Davis, deniz du rumunu genel bakımından ve bu günkü Avrupa buhranı ile olan il, leri yönünden aytışmışlardır. Davis, Birleşik Devletlerin har- be mani olmak hususunda yardımda bulunmağa Kelloğ paktı o mucibince Mecbur olduğunu söylemiş ve: “Bu Mecburiyet yerine getirilmiştir... de« re Harp Olacak 1 incide) | miştir. Güney Afrikanm durumu Londra, 17. A.A, — Güney Afrika | sübakanı Piron, Lydenburg'da ver- iği bir söylevde Güney Airika Bir- liği Uluslar Sosyetesine kartı ödev- lerini yapacaktır. Ancak Güney Af- rikalılar, kendilerine karşi ateş Açıl- madıkça silâha davranmıyacak'ardır. İngilterenin Mısıra verdiği inanca İskenderiye, 17.A.A. kümeti, icap ettiği takdirde, arstulu- sal duruinun Misir; yakindan ilgi- lendirecek bütün gelişimleri hakkın- da malümat vereceğini ve bu husus- ta kendisi ile daruşmalarda buluna cağı hakkında Musır hükümetine i- nanca vermiştir. İtalyanın asker sevkiyatı Napoli, 17.A.A. — 27 subay, 106 yarsubay ve 1162 asker yüklü bir ge- ini Musavva'ya hareket etmiştir. Litvanya murahhasının diyevi Cenevre, 17.A.A. — Litvanya de- legesi Lozorapis, #ssamlilede Hit- İngiliz hü leketinin teahhütlerine riayet edece- gini ve bütün itirazları mvabedeler- de derpiş edilmiş olan şekilde halle h amade olduğunu bildirmiştir. yetesi Konseyinde Çin hükümetine daimi bir mevki verilmesi hakkında yapılan konuşmalar sonucunda, me- selenin bilâmüddet tehirine karar ve- rilmiştir. Laval'in mülâkatları Cenevre, 17. A. A. — Laval Tele- havariate ve daha sonra Titülesko ile görüsmüştür. KİRİ Baldvin Londraya döndü Londra, 17. AA.— Baldvin, Londraya dönmüştür, Cenevre rüşmeleri hakında kabine arkadaşla cı ile konuşacaktır. 3 Gün, 3 Gece Süren Yangın Anadolu yakasında Karadenize ba- kan dik meyilli arazi üzerinde çıkan rangın tahkikatı henüz sürmektedir. Me jandarma komutanı Tevfik, dün geç vakte kadar yangın etrafın- daki incelemelerine devam etmiştir. Anlaşıldığına göre, yangın Anadolu fenerile Irva deresi arasındaki orman- lıktan çıkmıştır. Şiddetli esen rüzgâ- rın tesirile birdenbire genişleyen ateş, Sütlüce ve Beykoz istikametlerinde de ilerlemeye başlamış, Şileden, Sa- nyerden ve Beykoz merkezlerinden çağırılan jandarma kuvvetlerile itfai- ye gruplarının yardımı sayesinde bir- az durdurulmuş ve dün gece arkası alınmıştır. Kurtarma grupu âmirliğinin 16 ey- İl akşamı saat 21 de verdiği rapora göre, şimalden ilerleyen ve çiftlik merkezine ilerleyen büyük kol çok güçlükle durdurulmuş, ateş Soğuksu ve Beylikkorudaki büyük ormandaki ağaçların kesilmesi suretile bastırıl mıştır. Yangının söndürme işlerini a- teşin başından sonuna kadar Beykoz Jandarma komutanı Tevfik idare et - miş, ilçebay Ihsanla ilbaylık jandar- ma alay komutan: İzzet te ateşi ön- leme tedbirlerinin alınması için gere ken emirleri vermişlerdir. Oğrendiğimize göre, yangın bir köylünün dikkatsizliği den ol. muştur, Bu köylü, Beykozdan Reşa- we dönen Bereketköylü Tahir oğ- İu Osmandır. Suçlu, dün yakalanmış ve sorguya çekilmiştir. Yangın sahâ- sında tutulan Osmanın üzerinde hü- viyetini sağlamaya yarayacak ufak bir belge dahi bulunamamıştır. Bunu kesinleştirmek için komutanlık bir tez kere yazarak suçluyu Beykoz zabıta- sna teslim etmiştir. Polis, Osmanm kim olduğunu tayin edecek ve ikamet gâha bağladıktan sonra tüzeye veril. mek üzere Beykoz iândarma komutan ör emmi a lerin beyanatına telmih ederek mem- | TAN snkara YA A Ankaradaki Teleton Davası Ankara, 17 (Özel aytarımız bildiriyor) — Eski posta ve tel- graf genel direktörü Fahri ve arkadaşlarının nakzen yapıl - makta olan duruşmalarına bu- gün de devam edilmiştir. Hakyeri, yargutay (temyiz) iği bozulma kararma u- yulup uyulmıyacağı hakkında | karar vermek üzere duruşmayı 23 Eylüle bırakmıştır. Ankaraya tayin edilen yeni hâkimler Ankara, 17 (Özel aytarımız bildiriyor) — Ankara hâkimlik» lerine Eskişehir hâkimlerinden Mustafa Suat ve Mehmet Cev- det, Ankara aza yardımcılığı- na da Eskişehir aza yardımcı « larından Ali Sakip atanmışlar- dır. Kayseri Bayındırlık direktöriüğü Ankara, 17 (Özel aytarımız bildiriyor) — Üçüncü sınıf mü- fettiş Şükrü, Kayseri Bayın- dırlrk direktörlüğüne naklen ta- yin edilmiştir. Doğuda Bayındırlık işleri Ankara, 17 (Özel aytarımız bildiri- yor) — Erzurum Genel müfettişliği Bayındırlık danışmanlığını lüzümun- da Kayseri birinci sınıf mühendisi Tur hanın yapması kararlaşmıştır. Maaşları artırılan mal- müdürleri Ankara, 17 (Özel aytarımız bildiri. yor) — Açılan imtihan: kazandıkla- rından, Eylülde başlamak üzere aşa» #ıda adlar: yazılı malmüdürlerinin ay lıkları yirmi beş liraya çıkarılmıştır. Çıldır malmüdürü Nesip, Kartal maj- malmüdürü Remzi, Elbistan malmü- dürü Turan, Bozyük malmüdürü Kadri, Karasu malmüdürü Hüsnü, Çivril malmüdürü Ali, Birecik malmü dürü Remzi, Malkara malmüdürü Veysi, Hozat malmüdürü İbrahim, Dirik malmüdürü Saip. Simav mak müdürü İbrahim, Of malmüdürü Ne- cip, İslahiye malmüdürü Suphi, Su şehri malmüdürü Sami, Çeşme mel müdürü Tevfik, Boladam malmü- dürü Nuri, Pertek o malmüdürü Sami, oDeveli Malmüdürü Hü- samettin, Torbalı malmüdürü Hüsnü, Kemalpaşa malmüdürü Hüseyin, Sür mene malmüdürü Muharrem, Nezip malmüdürü. Vehip, Tirebolu malmü- dürü Hulki, Avanos malmüdürü Nus ret, Elmalı malmüdürü malmüdürü Şükrü, Pa müdürü Şükrü, Bayındırlık Baka- nının tetkik gezisi Şarki Karahisar, 17 A.A. — Dün şehrimize gelmiş olan Ba- yındırlık Bakanı Ali Çetinka- ya bu gece Halkevinde ilçemiz halkı ile içtem konuşmalar yap mıştır. Konuşmalar sırasında Kelkit çayını kovalıyarak (gidecek ©- lan demiryolundan bir kolun Giresuna uzatılması ve Karahi- sara otuz kilometre uzakta bu- lunan Aksudan kuraklığa karşı istifade edilmesi ve kasabada elektrik tesisatı yapılması gibi işlerde yardımları istenmiştir. Bakana, Karahisarda bulunan şap, demir, kömür, altın, simli kursun, karaboya, zırnık, tebe- İ şir madenlerinden örnekler ve- rilmiştir. Ali Çetinkaya konuş - malarda aldığı bilgelerden memnun kalmış, geceyi Halke- vinde geğirdikten sonra sabah- leyin Suşehri üzerinden Toka da hareket etmiştir. m —— m Yığına gönderecektir. Tahkikat, henüz son bulmamıştır. İncelerneler, sorgular dün gece de sür müştür. Evrakın bugün tamamlana» rak ilbaylığa gönderileceği haber ve- rilmektedir. Üç gün ve gece devam eden yan - gın oldukça geniş bir orman alanı yakmıştır. Zararın fazla aşkm oldu- ğu ve ateşin dokuz on bin dönümlük bir ormanı kül ettiği söylenmektedir. müdürü Şevketi Menemen valide. İs a ari eliyle Pie Verem Sanatoryomları Sanatoryomlarda verem tedavisi © kadar eski değil, 1859 yılında Bremen, Silezyada ilk verem sana- toryomunun temelini kuruncaya kâ- dar, veremle savaş sıfırdı. Vilemen, veremin bulaştığını tecrübelerle gi terdi 1865 te, Koh veremin basilini buldu, 1882 de.. O günden başladı. sanatoryom kurmak düşüncesi. Ve- remliler o sığmaklarda dinlensinler, temiz hava, bol yiyecek bulsunlar. Düşünce bu idi, Büyük savaş bitince gidenlerin yerlerini doldurmak için, sosyal be- ldları yenmek icin güçlü savaşlar ge- rekiyordu. Tehlike büyük. Fransada verem her sene 80, 100 bin kişiyi biçiyor. Bizde bilmiyorum, nekadar... Sanateryorn bir kapısı mezara açı- lan bir oda değildir; şifa #midi bir hayal olmadığı gibi.. Adı üstüde: Lâ. tince sanare, şifadan geliyor. Sana- toryom ancak şifaya kabiliyeti olan veremliler için yapılmıştır. Orası can çekişenlerin toplantı yeri, bir aile pm bir nekahat evi değildir. istifade edebilecekleri anlaşrlanlar için kurulmuş bir takyit yuvasıdır. Hospis, sanatoryom, prevantorium bu üç terimi biribirine karıştırmama- Yepyeni, bellibaşir düşünceler, sa- natoryom hekimliğini & temelinden sarstz. Önceleri sanatoryomda her şeyin yolunda gitmesi içni bir gözcü yetişirdi. Bugün hastanm göğsünde kulakla — duyduklarımızı © röntgen kontrolu | kuvvetlendiriyor. Pnömot- raks — göğse hava vermek — teda- vi usulünü alt üst etti. Şimik ilâçlar verem tedavisinde önemli rol oynu. yor. Cerrahlık da öyle. Torokoplasti, Frenisektomi, Promotoraks hesabi- na bırakılanlar: tamamlıyor. ciğer veremi karşısında vecde, istiğraka düşerek eli bağlı duran- lar, işi yalnız havı istirahate br- rakanlar harekete geçtiler. SAĞLIK, ESENLİK Hüner, bu türlü türlü tedavi tarz- larından birini veya öbürünü çekiş- tirmek değil, onları hastanm istilade edebileceği tarsda yerleştirmektir. Sanatoryoma giren hasta orada yeni takyitleri bulmalıdır. Hasta orada dinlenecek. Bu dinlenme şifaya doğ- ru gidişi hızlandırır. Sonra hasta 0- rada sağlamlardan ayrılmış buluna- cak. Bu da hastalığın başkalarma geçmesine, bir dereceye kadar, engel olur. Orada hastaya , kesin bir inan gelir: Sıbhi bir tarzdâ yaşarsa hasta- İiğın geçtikten sonra geriye tepmesi. ni önliyebilecek. Modern bir sanateryom kürmek için mimari, idari bin mesele ortaya çıkar. Uygun iklim şartları aranır, Her şeyden önce yükseklik, Yüksek, rüzgârlar dokunmuyan, kuytu yer, Sonra yapının güneşe karşı durumu, Mimar, içinde ne lâzımsa hepsi bulu- nan şifa kurulunu yapar. Yemek, iç- mek meselesi çok önemlidir. Hastalar yememek için bin bir behane bulur- lar. Sonra disiplin, hastaların avun- ması, eğlenmesi için gereken şeyler. Kuvvetli bir radyoloji kurumu. Avadanlıklar: tamam lâboratuvar'ar, Ameliyat salonları. Hekimlik için, cerrablık için avadanlıkların hepsi. Hastaya, başka bir yere gitmeğe lü- zum kalmadan her türlü yardım ya- pılabilsin. Bir yanlı yahut iki yanlı pünömotraks. da, tarakoplasti ve Frenisektomiye kadar bütün ameli- yatlar orada yapılabilmeli... En iyi sanatoryom 1000 ve 1500 metro yükseklerde çam, meşe, kayın "ağaçları arasında kuruluyor. Rüzgâr sız, sessiz yaylâlarda. Yazın serin, kışın karlı yaylâla Tasalanma, ümidin kırılmasın, ak- | ciğerleri lekeli kişi! Orada iyi bir ati | nin ışıklarını bulursun. Sabırla, te ,) vekkülle geçen günlerin mükâfatı o- larak... Dr. Rusçuklu Hakkı "DA Üzerinde (Baş tarafı 1 incide) olur, bilmem. Bu kadar basit olan bir dava üzerinde Doktor Hilmi Ortaç durmağa bile lüzum görmemiş- tir. O, derin ve geniş bir kav- rayışla bize şunu anlatmıştır : Türk diline yabancı dillerden tür dünyasında bütün insanlık- tan önce yer almış ve kültürü yer yüzüne yaymış ise — Türk dili de bütün dillere kök ver. miş, ana kaynaklık etmiş büyük bir dildir. Bugüne kadar türlü dil famil- yaları üzerinde derin etimoloji araştırmalı: yapan dilciler, hep bir düğümün önünde dır raklamışlardır. Bu düğüm de şudur : İnsanlarm en önce insanlık duygusiyle şuurlaşmağa başla- dıkları çağlarda ilk ağızların dan çıkan ve bir mana anlatan sesler hangileridir ve bunlar gi anlamlar için kullanıl mıştır ? Değil bu kadar geniş bir so- ruyu, bir dil familyasının ana kaynağını bile Avrupa dilcileri bugüne kadar bulamamışlardır. Onların ayrı ayrı dil soyları de- dikleri üç büyük familyadan “Ural-Altay” ne “Hâmi-Sâmi” denilen diller için ana dili ara- mak işi bile henüz canlanma- mıştır. En çok benimsedikleri “İndo-Öropeen” diller içinde bir zamanlar “sanskrit” dilini ana dili diye tanmak İstemiş- ler, bu da boşa çıkınca, öyle bir canlı ana dili bulmaktan umut- larını keserek, bir ana dil tas- lağı uydurmuşlardır. Bütün bunlarm sebebi Av- rupalı dil arayıcılarınmn türkçe- yi bilmemeleri ve araştırmala- rını buraya doğru çevirmemele- ridir. Pek az sayıda bir kaç dilci İndo-Öropeen dillerin ana kay- nağını bulmak için Altaylara baş Kani gerekliğini yazmış- tır. Ancak koyu bir oba; lık ve bencilik (1) içinde y rem Avrupa dilcier Içoğunluğu (2) bu davaya yanaşmaya bile ce- saret edememişlerdir. İşte Doktor Hilmi ortaya attığı büyük dava bu- dur. O, yalnız “Otel” şeklinde söylenen “hotel” ve “autel” ke- limeleri üzerinde durduğu hal- de bile, büyük Türk dili dava- sının temel taşına işaret edecek (1) Bağnazlık — taassup; bencillik — odbinlik. (2) Çoğunluk — ekseriyet Türk; kül Yeni Bir Seziş derin buluşlar ortaya koymuş- tur, Hilmi Ortaç'ın çok değerli ve çok merak verici yazısı, Türk dilinde “ak, ah, ağ, al.....” şekil leri altnda geniş bir anlamlar serisini kavrayan ilk dil ana köklerinin varlığını göstermiş- tir, Doktor, bu ana köklere da- yanarak: herhângi “bir sözü a- raştırınca, bunların altmda hep aynı kökleri: görüyor. Meselâ “hotel” diyor; kök “ah” tır; “autel” diyor; kök “al” veya ”” dır. Halbuki bu “ak, ah,| ağ” ve “al” ın anlattıkları ilk| geniş düşünce gene hep birdir ve bir tek kaynaktan çıkmıştır. Bu, öyle bir buluştur ki, bu- İ nun üzerinde derinleştikçe bü- tün yer yüzü dillerinin hep ay- nı kökler serisinden kopuşup geldiği ortaya çıkacaktır. Bu a- na köklerin en yakın şekilde varlıklarını gösterdikleri dil de Türk Dili'dir. Böyle olunca yalnız İndo- Öropeen dillerin değil, belki bü- tün kültür anlatabilen dillerin aranıp aranıp ta bir türlü bu- ana kaynağmı ken- dilimizde bulmak yolu h di öz açılmış demektir. Doktor Hilmi Ortaç'ı bu yük- sek sezisinden dolayı kutlar- ken, bütün dile meraklı genç- lerden de, boş dedikodulardan vazgeçerek, bu geniş ve canlan- dırıcı saha üzerinde araştırma- lar yapmağa kendilerini verme- lerini dilerim, İ. Necmi DİLMEN 25 Eylülde yapılacak tayyare töreni Hava kurumu tarafmdan 20 Ey- Hilde yapılacak olan “tayyarelere ad konma töreni” 25 Eylüle bırakılmış- tır. Törende uçaklardan birinin korde issn: ilhay, diğerini Halk partisi baş kanı Hilmi ve üçüncüsünü de Abdür- rahman Naci kesecektir. —— Yunan filosu geliyor Bu aym yirmisinde gelecek olan dost Yunan #ilosunu karşılamak için | güzel bir program hazırlanmıştır, Yu- nan filosu sübayları ve eratı tarafın. dan Taksimdeki Cümhuriyet anıtına | törenle çelenk konacaktır. ! Yunan donanmasile birlikte 20 İ Eylülde Istanbula 70 Yunan deniz uçağı, ayrıca 27 Eylülde 7 Romen ka- ra uçağı gelecektir. ——— Yeni Yunan iç Bakanı Atina, 17 (Özel) — İç Ba- kanlığma münakalât Petros Rallisin getirilmesine karar verilmiştir. bakanı |! 3 EELEK SİZ ARTİST MİSİNİZ ? Yapmadığımız zenant kalmadı gibi bir şey. Pek karakterime uymı yan birikisinden başka çoğu işlere elatmıştık. Dün Taksim stadında harıl harıl adam yenen Çoban (Mehmedi gör. düm de aklıma geldi. Çoban Mehmedi Avrupaya ilk çı karan ben idim, 927 senesi Buda » pejtede yapılan Avrupa güreş bi - inciliklerine bizim takım iştirak &- Mehmetle Tayyar asker ol dukları için izinleri gecikti. Ben on ları ancak güreş gecesi Budapeşte irebilmek üzere treple gö dik seyahatten çok memnun görünüyordu. Çerkesköyü istasyonunda kruvazman yaptığı - mız bir trende bulunan prasa hi yıklı bir herifi görünce kendinin zaten köse olan bıyıklarını traş et - tiğimiz için hemen gülmeye başla - mış, hattâ berifi kızdırmıştı, Konvansiyonel ile bir hayli yü « rüdükten ve Belgradda yetişeceği- miz bir treni bir marşandiz katarı yüzünden kaçırdıktan sonra saatlik bir duraklamadan istifade ederek üçümüz. Belg. ı gezmeğe çıktık. ler bilir, Belgrad istasyonile şehrin arasında biraz mesafe var - dır. Onu geçtik. Kralın saraymı fa- lan gördük. Dolaştık, Daha vakti « miz vardı. Mehmet tutturdu : — Benim uçkur çözeceğim gel - di — Aman bire Mehmet şimdi ne yapalım?.. Hepimiz göz kesildik, Mehmedi rahatlandıracak yeri arıyoruz. Yok bre yok! Çaresiz istasyona doğru saldırdık.. Hızlı hızlı gidiyoruz. Çünkü vaziyet malüm! Yürüdük yü rüdük, kan ter içinde istasyonu gör dük. Ben sordum — Mehmet ni — Eh istasyı rm... Ben bir kazaya meydan vermedik diye sevinerek istasyona seyirtir - ken yanımızda kayış ceketli bir he rif peyda oldu. Bir dil konuşuyor ki, anlamanın, kestirmenin, kulak vermenin yolu yok!, Herifin tavrı oldukça tehditkâr. Polis lâkırdısı da ediyor. Kayış pu sâtlrnm haline bakarak anladık ki; herif bizi jandarma karakoluna gö türmek istiyor. Ne yapalım? Gös - terdiği yola düştük ve yürüdük. Bi. , xi istasyondaki jamlavma missma soktular... Ufak tefek bir zabit, fe» na bir fransızca sordu: — Oralarda ne dolasıyorsunuz?, Ben bu sualin mahiyetini anlıya- madım onun için ihtiyat ederek ce- vap verdim. — Şurada istasyon karşısındaki sütçüden süt içecektik, — letasyonda süt yok mu? — Bilmiyorum. — Siz kimsiniz ?. — Amatör güreşçiler. — Nereye gidiyorsunuz? — Pejteye Avrupa şampiyonası na. — Ne yapmıya gidiyorsunuz? — Güreş etmiye. Mehmede bir dikkatli baktıktan sonra: — Demek siz artistsiniz?.. Dedi, Ben kendimi tutamadım ve güldüm. Mehmet te benim , güldüğü mü gördü ve güldü. Jabit vaziyette bir tehlike olmadığını anladı, O sı- ra, Bulgarlarla Yugoslavların arası, Bulgarların bir Sep ceneralini öldürmeleri yüzünden, pek acılmıştı. Onun için Bulgaristandan gelen yol cuların hepsine şüpheli gözle ba - kıyorlardı. Diğer taraftan transit yolcuların istasyon hududundan dı $arı çıkmaları da yasakmiş Biz o nun da farkında değildik. Ben her halde oradan kurtulac, e biraz serzeniş ettikten sonra bizi serbest bıraktı. Hemen Mehmede sordum: — Aman Mehmet, nasılsın?. — Vallahi bir şey kalmadı. Tes liştan kaçtı. Dedi. B. FELEK 1935 Genel Nüfus Sayımı 20 ilkteşrin Paza. Eskiden devletler ulus için de ğil, uluslar devlet için kaidesi h£ kim iken, devletle. sayımc öner vermezlerdi. Kaziye “rsine dön düğü zamandan be. “etler sayım gibi ulusa iyi hizme vol- | larını gösteren işlere başvuru “a İ başlamışlardır. | Başvekâlet İstatistik Umum Müdürlüğ