sünya Gazeteleri TAN Ğ YOLUNDA Süveyş Kanalının Vaziyeti i bik Neve Zürcher ZeMung'dan: İngiltere basını, daha bundan birkaç ay evvel, Doğu Airika- da savaş olduğu takdirde, Ha: beşistana giden İtalyan asker- lerinin memleketlerile irtibatı- nı kesmek için, Süveyş kanalı- fikrini heye- canlı polemiklerle ortaya at- mıştı, Mussolini, şu son günler» de “Daily Mail,in bir aytarına verdiği diyevde kendisine has olan tarzla, bu gibi plânlar hak kmda düşündüklerini söylemiş nın kapatılması ve demiştir ki: “Eğer bu tedbirler bize karşı alınıyorsa, o zaman İtalya bu- nu bir düşmanlık telâkki ede rek müsamaha ile karşılamıya- caktır.,, Fakat açıkça savrulan bu tehdidin, İngiliz gazeteleri- ni Süveyş kanalı meselesile meş gul olmaktan her halde mene- demiyecektir. Burada ilk evvel mevzuubahis olacak nokta, me- selenin fevkalâde karışık olan hukuki tarafıdır, Her halde İn- gilterenin kendi başına Süveyş kanalını kapatması kanuna mu- gayir telâkki edilecektir. Fa- kat Uluslar Sosyetesi konseyi- nin de, bazı şartlar dahilinde ka nalın kapanmasına karar ver- meğe hakkı olup olmadığı da şüphelidir, Eğer bu sorguya E- vet! ile cevap verecek olursa. o zaman bir tek siyasal mesele kalır ki o da böyle bir hareketin şayanı arzu ve hattâ mümkün olup olmadığıdır. Şekil bakımından Mısırlı ol- duğu halde idare merkezi Pa- riste bulunan Süveyş kanalı şir- ketinin esas nizamnamesi, 1856 yılında Mısırda bulunan Türk valisinin verdiği bir imtiyaza dayanır, Mısır hükümeti mev - cut 400.000 hisse senedinden 176,602 tanesini aldığı gibi ay- rıca safi kazancın yüzde 15 ini kendisine ayırmıştı. Kanal 1869 da bitirildi, İmtiyaz müddeti, o zamandan başlıyarak 99 yıl için muteberdi. İngiliz hüküme! 1875 yılımda Mısır hükümeti- hin elinde bulunan hisse senet- lerini satın aldı; 32 kişilik idare meclisinin onu, daima İngiliz üyelerinden müteşekkil olduğu gibi bunların üçü de İngiliz hü- kümeti tarafından tayin olunur. Hisse senetlerinin çoğu Fra ızların elinde bulunmasma ra; No. 12 HINÇ EDGAR WALLACE Birikston'm kafası itikatlara saplanıp kal. muştı, Hoş... Bunlar pek o kadar teh. likeli şeyler değildi. Faraza bir çayir da bir karga gözüne ilişti mi hârret, © gün akşama kadar mutlaka bir ikin. <i karga göreceğine kanaat getirmiş bulunyordu. o Eks.Lâ.Şapel (istas yonunda gazete satılan köşklerden bi rinde “ basit bir fevkalâde,yahut bir Holivut muvaffakıyeti” adını taşıyan bir kitap gördüğü anda de gene bu bâtıl itikat damarı tutmuş,kendi ken dine sormuş ve düşünmüştü: — Acaba bu fevkalâde kelimesi bir daha nasıl bir münasebetle kulağıma çaknacak? On para almadan çalışan hangi ehemmiyetsiz aktrisle alay et mek için yanımda bu kelimeyi kulla. nâcaklar. Kitabı derhal satın aldığını söyle- meğe lüzum yok tabii. Bu bir roman dr. Maamafih yüzbaşı Birikston satın aldığı kitaba ancak ;öyle bir gözat ve kapayıp koltuğu altına O kıstırdı. Sonra vakit geçirmek için — Belçika men, bunun birçok kimseler a- rasında paylaşılmış olması, top lu bir kuvvet temin edemiyor. du. İngilizlerin bu sıfada çok önemli bir rol oynamaları, sade fazla miktarda hisse senedine sahip olmalarından değil, ayni zamanda Mısırda işgal ettikleri mevkiin çök özel olmasından ileri gelir. Kanal şirketi, 1866 yılında, kanal muıntakasmdaki düzeni polisle temin etmek, burasını dışarıya karşı müdafaa eyle- mek ve serbest vapur gidiş geli- şini sekteye uğratmıyacak bir şekilde muayyen bir resim al- mak gibi hakları, resmen Mısır hükümetine vermişti. 1870 yılının ortalarına doğru Mısır hükümeti finansal bakım dan o derece müşkül bir mevkie girdi ki, Fransa ve İngiltere finansal bir kontrol koymağa mecbur kaldılar; fakat bunun hakiki sebebi, her iki memle- ketin biribirlerine karşı besle- dikleri kıskançlıktı. Bundan sonra 1882 yılında Arabi paşa- nın idaresi altında Mısır ayak- İanınca, İngilizler, kanalın teh- likede bulunduğunu iddia ede- rek karaya asker çıkardılar. Ka nal bizzat üssülhareke mevkii “olarak Birkac giin tamamiYe ka- patıldı. O zaman Mısırın mu- vakkaten işgal olunduğu iddia edildiği halde, herkesce de ma- İüm olduğu üzere, o gündenbe- ri Britanya hükümetinin hari şekli birçok defalar değiştiği halde, işgal vaziyeti hâlâ de- vam etmektedir. Yugoslavyada Kanlı hâdiseler Belgrat, 16 A.A. — Yugoslav halkçı partisinin bir toplantı- sında Nodjera ulusal birliğin programını izah etmiş ve de- miştir ki: “ Bizim için, bir Hırvat me- selesi yoktur.,, Bu toplantıda bazı hâdiseler olduğu ve on kişinin yaralan- dığı haber verilmektedir. Toplantıdan sonra “Mavi gömlekliler,, Belgrat sokakla- rında bir geçit resmi yapmış- lardır. Demiryolları idaresinin tarifesini tet- kike koyuldu. Canı sıkılıyordu. Atama bu can #w kıntın: yüzbaşıyı Adi bir figüran iken hirdenbire büyük bir şöhret kazanan ve milyoner olan Aktris Rozita Lov- un heyecanlı hayatını öğrenmeğe sü rükleyecek derecede değildi. Şimdi yalnız fevkalâde kelimesini bugün içinde tekrar nerede | işitebileceğini merak etmekte idi. Evet... Mutlaka, mutlaka bu keli meyi bugün bir daha işitecekti. Durmadan, canilerin ve hırsızların peşinden koşan bir polis memuru ol- madığı halde böyle şeyler onu pek a- Kikadar ediyordu. Birikaton Britanya Dış Bakanlığı- İ nan mukabil casusluk (teşkilâtındaki emurların en zekisi sayrlıyordu.Va zifesi icabı birçok kötü muhitlere de- vam etmeğe mecbur oluyor, garip ta* vırli yabancılarla düsün kalkarak #iz li cereyanların Britanya sıyasâl ka- yığmı sürüklemek istedikleri meçhul limanları öğrenmeğe çalışıyordu. İri defa, Avrupayı kendi halinde bir seyyah tavrı takarak dolaşmıştı. Tunanın birçok eyaklarmda küçücük bir kayık içinde aylarca dolaşmış kâh İ şu kıyıdaki, kâh bu kıyıdaki küçük ötelerden birinde gizli bir seferberli ğin izlerini aravıp durmuştu. Güç ve yörucu olmalarına rağmen bu nevi işlerden hoşlanıyardu. Zaten tan sıkıntısı da bu yüzden geliyordu. i | için nasıl tereddüt ettiği, yahut Deutsche odiplomotisehpoli- İ tisehe Korrespondenz'den: Gittikçe daha tehlikeli bir mahiyet alan ve artık lâkaydi ile karşılanmasına imkân kal- mıyan Habeş ihtilâfı, yeniden Cenevredeki Uluslar Sosyetesi konseyini meşgul etmektedir Konsey, her ne kadar, mesele başka yollarla halledilir ümidi- le şimdiyedek bu işle meşgul olmayı tehir etmeğe imkân bul- duysa da, bu müddet içinde du- rüm o derecede ilerlemiştir ki artık, 1919 muahedesile teşkil edilen barışı temine çalışan bu kurumun, kendisinden bekleni- len ödevi hakikaten başarıp ba- şaramıyacağı şüpheye girmiş- tir; Filvaki son günler esnasında Ualual meselesi hakkında veri- len hüküm, durumu daha nazik | bir safhaya eriştirmekten ziya- de, bilâkis her iki tarafı da mem nun ettiği gibi, birdenbire bir bomba gibi ortaya atılan pet- tol imtiyazınm geri çekilmesi de, gerginliğin izalesine biraz | * yardım etmiştir. Fakat diğer yandan konseyin bundan evvel- ki hâdiselerde hüküm vermek hükmünü verdiği zamanda ilgi- li şahısların haysiyet ve itibar- larını nasıl gözönünde tutmadı- ğı düşünülecek olursa, o zaman belki çok feci akibetler hazırla” yan bu ihtilâfın halli için hisse- | dilen endişelerin kolay kolay zail olmıyacağı görülür. Cenevre hükümlerinin veril- mesini veya verilmemesini ka- rarlaştıran siyasal maksatlı hiçbir suretle konseyin kendisi- ne düşen hakemlik ödevini lâ- yikile takdir etmiş olmasından kuvvet almazlar, bilâkis, hattâ en önemli üHsurlarr Kai Yi bırakmak bahasına bile olsa meseleleri, bazı büyük devletle- rin lehine veya hiç olmazsa za- rarına dokunmuıyacak bir tarzda aydınlatmak âdetinden doğar- lar. Şu halde eğer şimdiye ka- dar Uluslar Sosyetesinde tem- | sil edilen devletler, en nazik | meselelerde, sade paktın hü- kümlerini daha elâstiki bir şek- le sokmak ve davanın nahoş bir şekle sokmak ve davanın na- hoş bir mecraya girmesine mâ- ni olmak için tedbirler araştıra- rak böyle bir hareketin Uluslar | Sosyetesine yükleyeceği soravı gözönünde tutmamışlarsa, o za- maa hak ve adaleti temsil etti. gini iddia eyliyen böyle bir mah keme, ancak diplomatik bir ko listen ibaret demektir. Almanya siyasası, bütün bu Habeş meselesine hiçbir suretle İ iştirak etmemiştir. Fakat Al | manyada, diğer memleketlerin ği refahile sıkı sıkıya bağ- 1 ol Aylarca dolaşmış, çalışmış çabalamış tı da Çekoslovakyanm yaptığı bir muahedeyi saran muammayı tam hal ledebileceği sırada kendisini birdenbi re Berlire çağırmışlardı. Selaretteki sefi Binbaşı Jorj Sten- se seyahati hakkındaki raporu verir- ken — Eğer bana daha yirmi dört saat müsaade etmiş olsaydınız, size mua- bedeni fotoğrafisini getirebilecek tim... - demisti - kat kumandan bu sözler karsı- sında en ufak bir telâş göstermeden: — Böyle hir muvaffakıyetinizi gör mek imkânm; kaybetmis olmamıza te essüf edivorum yüzbaşı... - dedi - aâma üzülmeviniz. o Zira biz Slovak- ya Başvekili ile açıkca konustuk ve 6 bize muahedenin bir suretini ver. meği vadetti, Hattâ hatırladığı mad- deleri kendi elile yazıp vermekten de çekinmedi. Mühim birsey değil. Düvedüz ekonomik bir mukavele. We sonra birdenbire doğrularak sormustu > — Elmer'i tenır mısınız Birikston? O zaman mukabil casusluk teşkilâ- # memuru şefinin omasasma otura- rak can sikıntısile sormustu — Beni Berline böyle bir sual sor- mak için mi cağırdınız ? Almanların Bavyerada milyomlarca tüfenk mer- misi vapıp kalem kutuları içinde giz- İediklerini biliyorum. Elmer'e gelin- te... Bu bir memurdur sanırım Cenevredeki Mesuliyetler Kimin Üstüne Yüklenmek İsteniyor ? faaliyetine halel gelmesini is- temediği için bir dereceye ka- dar alâkadardır. İşte bu sebep- ten dolayı, Cenevrenin dünya- daki güven atmosferini derin bir surette sarsan kötü usulle- | rine ve iktidarsızlığına ihtarla işaret etmek, hem ödev hem de hakkımızdır. Münferit memle- ketler arasındaki menfaat me- selelerini halletmek kâfi gel- mez, yapılacak şey, hattâ, yine Cenevrenin kendi hatasile bir zamanlar hemen hemen kaybo- lan güveni son dakikada bir de- receye kadar yerine getirmek fırsatını eline geçirdiği halde bundan istifade etmesini bilmi- yen bir & amesinden de daha şumullüdür. Almanya Fırsat Mı Kollayor ? Hitlerin Nurenberg'te Memel'e dair söylediği söylev ve Avrupa du- rumu hakkında Petit Parisien şun- ları yazmaktadır: lerine Cenevreyi terketmek emrini vermesini haklı göste recek bir nokta bulunmasın... Hüs- nü niyellere müracaat zarureti var- dır, çünkü Almanya size bakıyor.,, Avrupanın. istikrarı namına Felâ- het getirecek ol: den ancak o istifade edecekti Le Journal, Italyaya itidal tavsi- ye ederek diyor ki: Bir sömürge hareketi masraflı ve tesadüfe bağlı bir iştir, Bu iş, çok uzun vadeli bir para bağlama me. selesidir. Sömürge hareketi, genel bir harbe sebep olacak kadar tehli- ke ile dolu olursa, daha arızalıdır.,, ilerleme ve yükselme meme aaa — Evet. Bir Finans memüruy- du. Fakat Üç haftadanberi ortadan kayboldu ve defterleri tetkik edilin- ce Elmerin gayet üstelikir bir sahte- kârlık yaptığı ve emrine verilen büt çeyi soyup sovana çevirdiği anlaşıl- ir Birikston suratını buruşturmuştu: — Bunu öğrendiğime canım sıkıl- dı. Elmer'i ben sakin ve ualu akıllı bir adam sanmıştım. Amma... Sanı- rım ki beni Onun takibine memur et- mezsiniz. Bu Britanya polis genel di- rektörlüğünün işidir. — Hayır. Sizi takibe göndermi- yeceğim. Çünkü Elme? | tutulmuş tur. Binbaşı bu sözleri yavaş bir sesle #öylemişti. Yavaş ve boğuk bir setle. Ve bir çekmeceden aldığı bir kâğıdı Bir ibaton'a Uzattı. Brixan vaziyeti hemen kavramıştı. Uzatılan kâğıdı aldı, Ve daktilo ile yazılan şu yazıları okudu: “Beher demiryolu köprüsünün ya- nundaki çalılıkta bir kasa bulacaksı - Miz Imza: Boğazkesen Brixan kendi kendine söylendi: — Boğazkesen, Boğazkesen — Biz kasayı, gösterilen yerde bul- duk, İçinde ne çıksa beğenirsiniz? Şu zavallı Elmer'in ensesinden kesilmiş kanlı kafası... Yedi senedenberi bu. on ikinci kafa oluyor. Dikkat ettik. Oldürülenlerin yedide besi, haklarn- da adli takibat yapılan adamlardı. Hat 17-9 -935 —— ne Göre Hâdiseler Cenevreyi Kurtarmalı Le Petit Parisien'den: Şayet büyük devletler, Ha- beş aleyhine vaki bir askeri se- | İcre girişmesinden dolayı, İtal- yaya müeyyedelerin tatbikini karar altına alacak olurlarsa İ- | talya Milletler cemiyetinden | çekilecektir. | İtlya ayni veçhile mücyyide- lerin tatbiki mevzuubahis olma sa bile yine Milletler cemiyetin |. den çekilecektir. Eğer İtalya milli şeref ve haysiyetile gayri kabili telif olan ağır bir takbi- he hedef edilecek olursa icabı hale göre tatbik edilmeleri muhtemel olan müeyyedeler Şa- yet İtalyanın Habeşistandaki askeri harekâtına (doğrudan doğruya bir engel mahiyetinde olarak alınsa, meselâ, Süveyş kanalının kapatılmasında ola- cağı gibi, İtalya kendisini bu kabil müeyyedelerin vaz edili- şinde ve aleyhinde tatbikinde hissedar olan devlet veya dev- letlerle açıktan açığa harp, baş- langıcı halinde görecektir. İngilterenin vaziyetine gelin- ce, bugüne kadar bu, İtalyanın | kinin hemen hemen tam aksi| olan bir formül ile ifade oluna- bilir gibi görünüyor. Bu büyük milletin ve kud- retli efkârı umumiyesinin salâ- hiyettar mümessilleri bu müna- sebette noktai nazarlarını şöyle beyan ve ifade ediyor veya ah- | WEvYy3 val ve şeraite riayeten atideki | lisana yakın bir lisanla ima et- mek ve anlatmak istiyorlar: “Şayet İtalya Milletler cemi- yetinin vüzuhla bildirmiş oldu- ğu görüşline rağmen, Habeşis- tana karsı bir harp açacak olur l sa, ve Büyük Britanya tarafın- | dan hal ve vaziyete göre teklif edilmesi muhtemel olan müş- terek müeyyedeler, hini teklif- te reddolunacak olursa İngilte- re, Milletler cemiyeti müvace- hesinde eski hareket serbesti- tâ Çekoslovak muahedesi halledilme- miş bile olsaydı, ben gene sizi çağ raçaktım. Genç adam tekrar etti: — Fakat bu işler, polisin işleri... Şel, sözünü kesti: — Teknik bakımdan konuşursak, siz de bir polis memuru xayılırsmız, Dış Bakanlık sizin bu işi ele almanı- rı istiyor, Şimdiye kadar Elmer'in ölü mü ve kesilmiş kafasının demiryolu kenarında bulunuşu gazetelere haber verilmiş değildir. Bundan evvelki va» ka ürerinde gazeteler öyle gürültü çı kardılar ki, bü seler polis yeni hâdise yi saklamak mecburiyetinde kaldı, Tabii alelusul otahkikatımızı yaptık. Fakat bünu kâfi görmüyoruz. Size verebileceğim bir tek malümat var: Elmer'i bundan bir hafta evvel vweğeni Fhiche- örmüş. Bunu herif ode- meden evvel haber aldık. Kaebvorth kooperatifinde çalışanAde le Leamington isminde bir genç kız daha var. Burasını Knebvorth adında ihtiyar bir Amerikalı işletiyor. Arla- şıldığına göre, kız burada galiba eks” tra vazifede Brixan söyle bir doğruldu : — “Ekstra vazife mi? dedi, dese- nizya, şu kelimeyi bir daha işitiyoruz. Şimdi anla kumandanım. benden ne İstiyorsunuz? MUSSOLINİ sini yeniden iktisap edecek ve kendisini Milletler cemiyetine bağlayan bütün muahedat ve j mukavelâtı, Lokarno akitname- si dahil olduğu halde, keenlem- yekün addedecektir.,, Hattı hareketini izah etmek ve muhik göstermek için, İtal- ya, Habeşistanm Milletler ce miyetine azalığını teklif ve tav- siye ederken, ve bu noktayı da bilhassa İngilterenin Ethiopia- nın Milletler cemiyetine kabu- lü etrafında haklı olarak besle- diği bazı menfi düşünce ve mü- lâhazalarım tatmin maksağile ileri sürmüş olduğuna işaret e- derek, bu meyanda mümkün o- lan en kısa bir zamanda arazisi dahilinde eskisinden daha faz- la insanlık şeref ve haysiyetine muvafık şahsın hukukuna dair kanuni ve içtimai bir vaziyeti kurması icap ettiği yolunda Et» hiopiyaya bir beyneddüvel va» zifenin tahmil edilmiş olduğu- nu, İtalya milletlere hatırlat maktadır. Ethiopiyadan .ilk-& larak istenilen “reform”, bu suretle esaretin ilgasile, başlı yacaktı, Bir teşebbüs ve tecrübe ha- linde: bile tatbik obâşlangıcına hedef olmıyan yani en dar mâ- nada dahi tatbikine girişilmi- yen bu reform böylece sade kâ- ğıt üzerinde kalca, İtalyan hükümetinin noktai nazarına göre, Milletler cemiyeti, kendi- si gibi düşünerek hareket ettik» te, her ne kadar Ethiopiyayı ce- miyet azalığından tardetmek lüzum ve imkânını bulmasa da Negüsün suiniyetini tespit et mek şöyle dursun hiç olmazsa bu sözde - devletin kendi ken- dini idareye ehil olduğunu Mil letler ailesine kabul ettirmek için tatbikine muktedir olmas! icap ettiği reformları mevkii tatbike koymak kudret ve Sa- lâhiyeinden mahrum olduğu hakikatine göz yumamaz Ya. Brixan adresi < ra sordu: — Bu Elmer'in bir karısı var mı? — Evet, fakat bu kadın meseleyi tmak için bir tek kelime söylü y vaziyette değildir. Sadece El mer'in öldüğünü biliyor, o kadar. Dört haftadır kocasını görmemiş. Hat tâ görünüşe bakılırsa, senelerden be ri de aşağı yul sıyarlarmıse Yalnız şu var ki, herifin ölümü, kar sma hayli dolgunca bir sigorta para” s1 bırakıyor. Brixan elindeki müthiş mektubu birdaha okudu ve sordu: — Siz bu mesele için ne düşünü yorsunuz? — Bizim anladığımıza göre ortada suçluları cezalandırmak hakleınr kem dinde bulan acaip bir adam var F3 kat iki nokta bizim dikkatimizi cek betti, Staines bu sefer daha alâka ile din lemeğe başlamıştı. Koltuğuna iyide” iyiye »#müldü : — Bir defa şu Villit meselesini ei alalım. Önün da kafasını iki yıl evvel ensesinden kesilmiş olarak bulmus © tuk, Zengin adamdı, namuslu adar” dış herkes kendisini severdi. Bankadt yüklü paraları vardı. Boğazkeseni” bir kurbanı da Crevlingdir.Bu ada” ölümünden bir hafta evvel delilik alâ metleri göstermeğe balamıstı — Size adresini vereceğim bu ka- dını takip edeceksiniz. Okuduğunuz daktilo ile yazılı “ kâğıtta gözümlüze ilişen noktalar v9”