y Habeşistanda Ekonomi Volkzcitung “Kolonya,,dan: Nüfusu takriben 8,5 ile 10 milyon arasında bulunan Habeşistan, 200000 kileenetrelik mesahai sathiyesile Al- manyadan bir misli daha büyüktür. Bunun üçte birini - doğu kuzey ve doğu güney sıcak, susuz çöller ve stepler teşkil eder. Nehir ve gölle- rin etrafındaki vadilerde 1800 met» re iklim sıcak, ratıp ve ekseriya sıt malıdır. Buralarda mebzul mikdar- 'da stropik nebatat yetişir. Deniz se viyesinden pek fazla yüksek olmı- yan, yani 2300 metreye kadar olan yerlerde her türlü cenup yemişler,i kahve, tütün, sebze , masır, darı ve buna benzer birçok hububat nevile ri yetişir. Daha mutedil ve hattâ ba zan serin olan yaylaların, bilhassa kuzey kısmında mükemmel otlak - lar bulunduğu gibi, buraları ayni za manda sebze ve hububat yetiştirile mesine müsaittir, Habeşistanın ö - nemli bir kısmında ve bilhassa orta tarafında bir yılda iki defa mahsul alınır. Çok iptidai bir şekilde olan tarım âncak memleketin ihtiyacını karşılayabilecek bir kuvvettedir. Maamafih memleket içindeki istih- lâkin nisbeten fazla olmasına rağ- men istihsal edilen kahvenin büyük bir kısmı ihraç edilir, Bu ihracat mikdarı bazı yıllarda 200000 ni bul- maktadır. Harrar vilâyetinde bü - yük tarlalarda istihsal edilen kah- ve bilhassa Cibuti limanı Üzerinden Birleşik Amerika devletlerine, Bü- yük Britanyaya, 1: yaya ve Al manyaya ihraç edildiği gibi Kaffa taraflarında büyük alanlarda kendi kendine, vahşi bir surette yetişen (Habeş kahvesi) de Sudana gönde- rilir. Çerher, Tigr, Kambata taraf- darında ve Zwai gölü civarında ye- kiştirilen pamuk, yerli dokuma işle «inde kullanılır. Ne birçok dediko- dulara sebep olan Japon pamuk im- tiyazları, ne de Japonların maden ocağı plânları, şimdiye kadar, ta- bakkuk etiniş değildir. Yerli hal - kın endüstri alanmdaki faaliyeti, ancak köylerde yapılan ananevi do kuma işlerine münhasır kalmıştır. Son yıllarda oAdisababa civarında başgösteren bir iki endüstri kafkın- ması, tamamile ecnebi idarelerin e- lindedir. Meselâ zeytinyağı, sabun, hamur, maden suyu, bira fabrikala rı (Alman idaresi altında) kuruldu | ğuna göre bu maddelerin ithalâtr ol dukça azalmıştır. Son zamanlarda en fazla inkişaf eden faaliyet alanı "Tama, gölü etrafındaki ormanların kerestelerini işleyen tezgâhlardır. Hariçte olan münasebetler, Fransız kontrolü “altında bulunan Cibuti - Adisababa demiryolile yapılmakta» dır. Diğer yollara gelince, bunların başında zengin batı vilâyetlerinden Sudana giden ve bilhassa Nilin mu ayyen zamanlarında Hertuma va - pur işleten gamdla yolu ve kuzey vilâyetlerinden Eritreye giden ker- van yollarını saymak lâzımdır. Mev cut otomobil mikdarı 600 (bunun yüz tanesi kamyondur) olarak tes- bit olunmuştur. Dış tecimi 1929 1931 1932 1933 1000 t. hesabile Umumü ithalât 46,5 32,7 343 281 Tuz 210 128 13,3 9,5 Pamuklu eşya 66 66 82 70 Yapı malzemesi 0,7. 33 3/7 3,4 Petrol ve benzin 2,2 28 2.8 8,1 Şeker 2 0 1 Umum ihracat 21,5 278 261 232 Kahve 13,7 18,5 200 13,6 Deri ve pösteki 71 74 49 79 Balmızmu 0 03 03 04 Tahmini kıymeti milyon Sterling hesabile Ithalât 18 08—1,0 0,910 8—09 İhracat 1,3 0.9—1,1 08—1,0 7—0,8 Bu hesaba göre Habeşistanın ge- nel dış tecimi, Avrupa memleketleri içinde em küçük dış tecimine malik olan Arnavutluktan pek fazla değil- dir. Italya, Habeşistanm dış tecimin- de, Japonya, büyük Britanya, Hin. distan ve Birleşik Amerika devletleri ne karşi, çok önemsiz bir rol oyna- maktadır. Savaş masraflarının ne su- retle tedarik edildiğini tahmin etmek, oldukça güçtür, maamafih bunun esas itibarile mevcut vergi ihtiyatlarına bağir olduğu iddia edilebilir. Devlet gelirinin yüksek istihlik vergilerine, ihracat ve ithalât resimlerine, arazi vergisine ve 1934 yılından beri de şahsi vergiye dayandığına göre bu- nun pek fazla bir mikdar tutacağı zan nedilmemektedir. Dışarıdan satın alı- nan savaş malzemesinin ödenmesi i- | gin, hariçten ödünç para almaya im- kân olmadığından, ancak, yavaş ya- vaş toplanan ihracat tutarları ve mem leketin gümüş mevcudu garanti ola- rak gösterilmektedir. Her ne kadar bunun ne mikdara baliğ olacağı kes- tirilemiyorsa da, ilk evvel devlet ban kasının 1934 yılı sonunda 5,6 milyon olarak — bildirdiği mevcudu pere eee Pre Bü da kâfi gelmediği takdirde kralın ö- zel servetine müracaat olunabilir ki, bu surttle elde edilecek mikdarın kıy» metini şimdiden tahmin etmek güç- tür, Yerli halkın takip ettiği ekono- mi usullerinin geriliği, hükümetin ve bilhassa valilerin son zamanlara ka- © AN Sovyetler Birliğinde Uçakçılık Günden Güne Son yıllarda Sovyetlef Birliğinde endüstrinin ve tekniğin ilerleyişi uçakçılığın da çabuk gelişmesine se- bep olmuştur. Sövyet uçaklarını şek- le gayet yüksek sür'atler elde edil iştir. Amerikada son zâmanlarda sür'at 700 kilometreye kadar çıkarı" labilmiştir. Sovyetler Birliğinde en son sür'at henüz 500 - 600 kilomet- re arasında olmakla beraber yakında Amerikan sür'atini aşacak uçaklar da yapılabilecektir. Bir yıl zarimdaki uçuş saatlerinin çokluğu bakımından cihan rekoru Sovyetler Birliğindedir. Sovyet uçakları 11.000 - reye kadar irtifa yüksekli lardır. Son zamanlarda Sovyetlerde 800 beygir yerine motor kuvveti 1200 beygire çıkarılmıştır. Uçakların sayı- #ıda artmaktadır. Bugün 3000 den fazla motorlu uçak uçuşlar yapmak» tadır. 1934 te Sovyetler Birliğinde 68,515 hava yolcusu nakledilmiş ve 2.752 tonluk posta eşyası taşınmıştır. 1935 te bu miktar 111.000 yolcu ve 6.660 ton posta eşyası olacaktır. Hava yol larının uzunluğu itibarile Sovyetler İ Amerikadan sonra gelmektedir ve bu İ uzunluk 48.815: kilometreye varmış» İ tır. En uzun yol Moskova - Vlâdi- vostok yoludur: 8.000 kilometre. Sovyetler Birliğinde bu'yıl 118.400 hektarlık arazide kışlık zer'iyat uçak- —— — ——— dar yabancılara karşı gösterdikleri bir nevi düşmünlik emlöket içinde ekonomik hayatın bu derecede yavaş inkişaf etmesinin başlıca âmillerinden dir. Sudan ve Kenya gibi komşu mem leketlere mükabil | Habeşistanın dış tecimi 1905 yılından 1930 yılma ka- dar ancak yüzde 70 nisbetinde artmış tr. Aşağı tabakaların ve tahakküm altına alınmış kabilelerin bayat stan- dardı çok aşağı olduğu gibi nüfus mikdarı da hiç değişmemekte, hattâ gerilemektedir. Memleketin tabil ser- vetleri, Avrupalıların yardımiyle çok büyük inkişaf kabiliyeti göstermekte dir, Fakat Habeşistan, Avrupalıların oralarda yerleşerek koloniler vücu- de getirmesine elverişli bir memleket değildir, Mevcut kanunlara göre, bir man Duçe! Dehşet! Enfes! Fakat ne olduğunu pek merak edi- ; — Merah etmeyin ISiyah gömlek altında Negüstür bul No. 128. | KIRMIZI VE SIYAH yundan artık kimse kalmadığı için Onların adına sahip çıkan o M, Char- cot denilen ilçebay mendeburu idi, Saat beşte Julien'e bir üçüncü mektup geldi; bu ona kapıdan atlı. dı. Mademoiselle de La Mole yine kaçtı. oJullen o gülerek: “Konuş mamız bu kadar kolayken ha mek- tup yazıyor. Ama da karalama me raklısı imis!... Bunda anlaşılmıyacak | me var? Düşman elinde benim mek- tuplarım bulunsun istiyor, hem de gok çok mektup istiyol dıklarını okumak için yoktu. "Yine birtakım süslü süslü | cümleler olacak! dedi. Fakat açıp da okuyunca sapsarı kesildi. Mektup sekiz satırdan ibaretti; “Sizinle konuşmağa ihtiyacım var: bu akşam sizinle konuşmalıyım; gece yarısından sonrâ, $âât tam biri ça- larken bahçeye çıkın. Kuyunun ya- Sında bahçıvanın merdiveni var, onu STENDHAL Bölüm XV ACEBA KUMPAS MI? İnsanm büyük bir iş tasarlama- 81 ile o işi yapması arasında ge- çen zaman ne üzücüdür! İnsan ne boş korkulara düşer, ne ka- rarsızlıklar geçirir! Elbette, orta- ya hayatmı koymuş. — Yok, da- ha fazla bir şey, şerefini koy- muş, SCHİLLER Julien: "İş ciddileşiyor, dedi... Bir az düşündükten sonra da ilave etti: “Ama iç yüzl de meydana çıkıyor. O güzel küçük hanım benimle kitab- odasında konuşabilirdi; Allah'a çok | şükür, burada tamamile | serbestiz; marguis, kendisine hesap sözü aça- rım diye korkup hiç uğramıyor. Bu- raya M. de La Mole ile comte Nor- bert'den başka kimse girmez; onlar da bütün gün sokakta ; konağa ne zaman girdiklerini . kollamak kolay. Burada konuşabiliriz; konuşabiliriz ama bir kral karılığını bile kendine çok görmiyecek kadar asil olan yüce yabancı toprak satın alarak yerleşe- mez, Bunu nazarı itibara almasak bile, Avrupalıların iklim bakımından yaşaması için elverişli olan 2000 ve ya 3000 metre yüksekliğindeki kısım» lar, esasen oldukça kalabalıktır, Şu halde memleketin ilerideki kıymeti ham madde ve maden istihsalâtım arttırılmasında ve endüstri maddeleri için müsait bir sürüm alanı halini ala- İ bilmesindedir. | Toprağın bünyesi ve sakladığı ma- tü bir hale düşürmek, hiç olmazsa alaya almak istiyorlar. Önce “beni mektuplarımla kıstırmağı düşündüm İer; ihtiyatlılık edip yazımla kendi- mi ele overmediğimi gördüler, gün gibi açık bir harekette bulunmamı bekliyorlar. Bu cici beyler beni ya pek budala, ya kendime pek mağrur sanıyorlar. Ay ışığının en parlak ol- düğü bir gecede, yerden yirmi beş a» yak yüksek bir pencereye merdiven dayayıp çıkmak ! beni ya bu evdeki- ler değil, komşu konaklardan bile gören olur. Merdivene tırmanırken halimi bir görmeli!,, Jullen odasına çıktı, ıslık çalarak sandığını hazırlar mağa başladı. Kararını vermişti: kal- kıp gidecek, cevab bile vermiyecek- ti Fakat akıllı, usluca verilmiş bu ka- rar, gönlünü rahat ettitemiyordu. Sandığmı kapadıktan sonra birden. bire: “Ya, dedi, Mathilde'in yazdık- yar aym A ire m e di yle ise benim kalkıp gitmem onun gözünde korkaklığın, son derecesi olur. Ben öyle asil bir aile- den değilim; kimse, hatır için, be- nim büyük meziyetlerim olduğunu farzetmez; ben değerimi hareketle. rimle İspat etmeliyim... Bir çeyrek saat odasında dolaşıp düşündü durdu. Nihayet: “İnkâr et- li ve motorlarını ıslah etmek sureti. | Zlerlemektedir - | lar vasıtasile yapılmıştır. Bu usul ile yüz hektarlık arazi altı saat içinde ekilebilmiştir. arm büyük faydası görülmüştür. Me- selâ 1934 te 397.853 hektar tarla, | uçaklar vasıtasile haşarattan temiz- | enmiştir. 1935 te bu miktar 566.000 hektara çılımıştır. Meyva çiçeklerini ilkbaharda don- lardan muhafaza için bahçelerde uçakla bu maksadı temin edecek bir | su saçılmakta ve bu suyun buhar ba- line gelmesile hâsel olan duman çi- İ çekleri soğuktan korumaktadır. Sit- ma ile mücadelede de uçaklar kulls- nılmaktadır. Meselâ sivrisinekleri öl- dürme işinde bu usulün çok faydası görülmüştür. Otman yangınların söndürme işi de uçaklara yükletilmiş- tir. 1935 te bu suretle yangınlardan muhafazası uçaklara bırakılan orman- ların genişliği 35 milyon hektardan fazladır. Sıhhi ve içtimai yardım işin- Yugoslavya Başba- kanının Paris Mülâkatı Le Temps'dan: Yügoslavya Başbâkanı o Stoyadi- noviç Paristen Belgrada döndü. Ve seyahati hakkında şu beyanatta bu- Tunduz — Mülâkatlarımın ne gibi bir hava içinde vakubulduğunu ve hat- tâ bu mülikatların mevzuunu size şimdi daha iyi anlatabilirim. Laval ile görüşmelerim Yugoslavya ile Fransa arasmdaki dostluk mllnase- betile uzun sürdü. Arsiulusal po- litikada mevcut “bütün meseleler hakkındaki görüşümüzü o Laval'e anlatmakta müşkülât çekmedim. Mülâkat neticesinde, her ikimiz de her noktada mutabrk olduğumuzu gördük , Diğer taraftan Küçük Antant daimi konseyinin başkanı Sıfatil, Bled'e Benes, Tevfik Rüştü A Tikulesco ile vaki , olan smli'catı müteakip Fransız Başbakanıma yap- tığrım tebliğat, Cenevrede: deruhte de de uçakların büyük faydaları gö- rülmektedir. Kuzey Buz Denizi böl- gesinde muhabere ve nakliyat işleri hemen tamamile tayyarelerdedir. Propaganda servisinde uçakların hizmeti ise sayılamıyacak kadar çok- tur, 1934 te yalnız propaganda İşin- de 40.627 memur ülkenin çeşitli şelerine taşınmıştır. Sovyetler Birli- ğinde şimâi üç yüksek uçak mühen- dis enâtitüsü ve yüze yakım uçakçı teknisiyenleri okulası ve birkaç yüz uçak kadrosu vardır. denler, inkişaf yolunda takip edile - cek'ciheti kefidiliğinden tayin etmek» tedir. Biliassa pamuk yetiştirmeği, elverişli ve 800 ile 1000 metre yük- sekliğinde, sulanmağa müsait aluv - yonlu topraklara Tana gölü ve güney ve batı civarında rastlanmaktadır. Fil hakika batı taraflarındaki nehir ve göllerinden fazla mıktarda istifade e dildiği takdirde, Sudanın sulama işle ri sekteye uğrayacaktır. Pakat bu su- İ retle kahve istihsalâtr fazlalaştırabile- | cek, hattâ kauçuk, susam, tütün, zey- tin yetiştirmek bile mümkündür, En müsait hallerde bile mevcut maden - lerden dethal istifade etmeğe imkân yoktur. Bunun için üç engel vardır. Münakale imkânlarının çok az bulun- ması, sulanma işi için çok fazla ser- mayeye ihtiyaç hâsıl olması ve nihe- yet mütehassıs İşçi ve amelelerin yok luğu, Bunların içinde en önemlisi mü nakale imkânlarının âzlığıdır. Bunun için tabiat bakımından zengin ve is- tikbali parlak olan Misir Sudanın Le- tı kısmından doğru bir yol açıldığı takdirde vaziyet tamamiyle degişmiş | olacaktır; çünkü hu tarafın nisbeten daha arız olması ve küçük gemi- İllerin işleyebildiği nehirlere daha kö- laylıkla varılmasiyle, ekonömik ba - kımdan pek büyük kazançlar temin STOYADINOYİÇ ettiği vazifede muvaffak olmasın- da büyük faydası dokünacaktır. Fransız Başbakanı Cenevrede ağır olduğu kadar da kendisine M- yik bir ödevi üzerine almıştırBu İ- Sana terbiyesiz mi dedi? Kafasının edilmiş olacaktır. “İşin iç yüzü meydanda: beni kö-| yalız yüksek sosyetenin en parlak ktzmir, evet, duc de Retz'in balosun- da söyledikleri gibi en parlak kızını elden kaçırmakla kalmıyacağım; bir duc oğlu olan, yarın kendi de bir duc olacak marguis de Crojsenois'nın ba- na feda edildiğini görmek zevkine, bu tanrısel sevke de elveda dömek lazım gelecek. - Bende » bulunmıyan bütün meziyetlere malik sevimli bir delikanlı: hazırcevablık, asillik, zen- ginlik... “Bu vicdanazabı ömrümün sonuna kadar yakamı birakmaz; Matbilde'i elden kaçırdıj için değil, kızdan bol ne var? Ama, ihtiyar don Diğ gue'in (1) söylediği gibi: “Şeret bir tanedir, ; ben İse önüme çıkan ilk tehlikeden kaçıyorum, bunun su gö- türür yeri yok. M. de Beawvois ile düello etmek bir tehlikeye atılmak değil, bir oyuna gi: Bu şe- ferki iş, büsbütün başka, Ama bir uşak bana ateş edebilirmiş; bu, teh- likelerin en hafifi. Ben, gerefimi, haysiyetimi bir paralık edebilirim.,, Bir Gaskonlalı neşesi ve ağzı ile: “Evlat, dedi, iş ciddiğleşiyor. İşin içine giriyor. Kaderin benim gibi adsız, sansır dünyaya getirdiği bir zavallı yoksul böyle bir fırsatı bir yol elden kaçırdı mı, bir daha bu- lamaz; yine talihin güldüğü olur dini bildirmedin mi? ama aşağı cinsten bahtiyarlıklar ve rir...., Uzun zaman düşündü. buzlu hızlı yürüyor, arasıra birdenbire duruyor du. Odasına cardinal de Richelicu- nün gayet güzel mermer bir büstü konulmuştu; istemiye istemiye gözü ona takılıyordu. Lambanın ışiğı al- tında parlıyan bu büst Julien'e san- ki sert sert bakıyor ve Fransızların yaratılışmda tal olarak bulunan cüreti onda göremediği için sanki ayıplıyor, muahaze ediyordu. “Ey ulu adam, ben senin zamanında dün- yaya gelseydim hiç tereddüd eder miydim?,, Julien en sonunda: “İşin en kötü şeklini ele alalım, bütün bunların bir tuzak olduğunu farzedelim; ama böyle bir tuzak bir genç kız için de pek iyi bir şey olmaz, onun da adı. nı kirletir. Benim susacak bir adam olmadığımı bilirler, Beni öldürmele- ri lazımgelir. Ama bu 1574te, Boni- ole'un zamanında ola: belli etmesi uşakların ağzına düştü, onların dedikodusunu kendi kulağım- 14-9.935 ünya Gazetelerine Göre Hâdiseler DOĞU AFRIKASINDA Çinin taksimi Projesi İzvestiya'dı Tas ajansının Bay - Pin ayta dan: Layt, Ross Başhanlığı altınd Ingiliz malı komisyonunun ci mali kontrolü dolayısile Çin Çinin taksimi tehlikesini endişe mevsuubahs etmektedirler, Ka Çinde çıkıp Japon tesirinde o mecmua ve gazeteler Çin halkı Japonlarla barış içinde yaşan istediklerini ve Avrupalıların Ç karışmak hakları olmadığını ya rak Uzak Doğuda barış için Çi Japon işbirliğinin ve ittifakının ç önemli olacağını izah ediyor Bu barışı temin için de Nankin , kümeti bazı mühim tedbirler a mıştır. Meselâ okullarda Japon aleyhinde propaganda yapılmar #ı, gazete ve kitaplarda Japonl düşmanlık duygusu uyandıran zıların yazılmaması ve yazıla mesul edilmesi ve Bançuko hü metinin Nankin hükümetince tı nınması hazırlıkları bu arada sc rla seyahatim tam zamanın vukubulmuştur, Yani Bled mü katından sonra ve fakat Gene toplantısından evvel vaki olmuşt tur, Fransada çok samimi bir hüs kabul gördüm. Bir kelime ile hüli İ| etmek lâzım gelirse Paris seyal tinden memnunen dönüyorum ( yebilirim. Paris seyahatimin ve ondan | vel Bled'de toplanan Küçük A tant ve Balkan antantı konfera larının plânçosunu yaparken di bilirim ki çalışmalarımız lehim olmak üzere aktif bir şekilde | panmiştir. Bütün arsrulusal siyasal mese lerde Yugoslavyanın © kendi hay İ menfaatlerine dsit clan noktal £ İ zarı, dost ve müttefiklerinin ne tai nazarlarına tamamen uygund Arsrulusal hâdiselerin inkişaf bizi alâkadar ettiği nisbet o dahil de, nikbinlikle karşılayabiliriz... ortasına bir yumruk vurarak hi rı vari. benim onları üzerimde şıdığımı sanabilirler. Beni Matbil| in odasında bastırıp mektupları eli den alacaklar. Karşıma iki, üç, d kişi, belki de daha fazlası çıkar. o adamları nereden bulurlar? Pa: te sır saklıyacak emir kulu bulal kolây mı? Adaletin eline düşmek ödleri kopar... Ama Caylus'ler, Cı senois'lar, Lus'ler yok değil ya. ni bâstıracakları an: ve benim rın arasında şaşırıp alık alık ba ğımı düşünmek pek hoşlarına miştir de onun için bu işe girişm ya, yüzlerinizde benim de izle kalır; ben de Farsala'da Cesare askerleri gibi yüzünüzü, gözüni Mektuplara gelince, Voltaire'in eserlerinden biri sakladı ve asıllarını, kendi eli postaya götürdü. Dodan zaman hayret ve deh; Ben e büyük bir d liğe kaptırıyorum!” dedi. Bir ç saatten beri, o akşam yapacağı unutur gibi olmuş, onunla böyle yüze gelmemişti. “Ama reddedersem sonra kı